Eğer södlerime inanmak İstemi- yorsanız, rahiblerinizi Obirer birer musyene edin. Göreceksiniz ki, biç birinin sırtında, elbiseleri eksik değil- dir. Eğer buna kanaat hasıl etmezse- niz, onları isticvab edin. Alacağınız ce- vablar size kanaat verecektir ki; hiç kimse benimle temas etmemiştir.. hiç kimse, sırtındaki elbiseyi çıkarıp da bana vermemiştir. — Fakat bu sözler, hakkınızda hasıl ettiğim kanaati tebdile kâfi değildir. — Hakkımda hasıl ettiğiniz kanaati sormıya cesaret edebilir miyim, muh- terem peder?.. — Mösyö Antuvan!. Siz, esrarengiz bir rol oynuyorsunuz. Antuvan, bir kahkaha attı. Ve, per- vasızca haykırdı: — Muhterem peder!.. Görüyorsunuz ya, şu taş kulenin tepesinde ve, demir kapısının anahları sizde olan dört du- vardan mürekkeb bir odanın içinde- yim... Hiçbir kimse ile, hiçbir şekilde temasım yok. Bu vaziyette, nasıl olur da esrarengiz bir rol oynıyabilirim, muhterem peder?... Bana kalırsa, siz, asıl sırrı, başka noktada aramalısınız?. — Hangi noktada?. — Şübhesiz, hatırlarsınız... Beni, bütün dünyadan ayrı duran bu Ölüm kulesine gönderirken; bazı mühim na- sihatler vermiş ve ezcümle; Cenabi- hakkın ve azizlerin ilham suretile kal- bimde aksedecek olan sesleri dinle- memi emretmiştiniz; değil mi?... — Evet. — İşte, muhterem peder.. ben de bu sesleri dinlemek ve bunlara itaat et- mektlen başka bir şey yapmadım. — Bu sesler, size ne dedi?... — A.. onu, evvelce de arzetmiştim. Bir gece rüyama giren, mübarek Sent Ogüsten hazretleri, bu hususta en kü- çük ifşaatta bulunmamamı emretti Masmafih bu gece kendisile randevu- muz var. Öyle zannediyorum ki, lütfen ve tenezzülen rüyama girecekler.. ken- dilerinden istizan ederim. Sizin, sul zanlarınız altında kaldığımı söylerim. Ve size hesab vermeme müsaade bu- yurmalarını rica ederim, Eğer bu mü- saadeyi almıya muvaffak olursam; ya- rın.. ve belki de daha evvel. Başrahib, bu müstehzi sözleri daha fazla dinlemiye tahammül! edemedi. E- lini tehdidkâr bir vaziyette yukarı kal- dırarak: — Mösyö Antuvan!. Burası, (Ma- nastır) dır. Allahın evi demektir. Böy- le bir yerde bulunanların çok ciddi ha- reket etmeleri lâzım geleceğini unut- mayınız. Size; bu defalık, bu kadar söylemekle iktifa ediyorum. Eğer, ma- nastırın sükünet ve itikadını sarsacak hareketlerde devam ederseniz, o zaman sizinle başka türlü konuşmak mecburi- yetini hissedeceğim. Dedi. Ve öfke ile çıkıp gitti. o Gece yarısını, tam iki saat geçmişti. Manastır, mütad olan derin sükünet İ- çinde idi. Birdenbire çan kulesinin dört çanı birden çalmıya, inceli kalınlı çan sadaları, manastırın duvarlarında tan- nan âkisler yapmıya başlamıştı. Bütün rahibler, yataklarından fırla- mışlardı: — Ne oluyor?.. Manastır, dinsizler mi bastı?.. Diye, oradan oraya koşmıya başla- mişlardı. Çanlar, bütün şiddetile çalıyor; bir- birine karışan sesler, âhenkdar bir u- önünde toplanmışlardı. Gece yarısına doğru birdenbire manastırın çan kulesinin dört çanı birden: çalmıya inceli kalınlı çan sesleri, duvarlarda tannan akisler yapmıya başladı du, Ve eğilip doğrularak, kollarının bü- tün kuvvetile ipleri çekiyordu, çanlar, kopacak gibi sallamyor; madeni çan sesleri, kulakları tırmalıyordu. Başrahib, çanların iplerini mütema- diyen çeken rahibin üzerine atılmış; bi- leklerinden yakalamıştı. Meş'alelerin | ışıkları karşısında Antuvanın yüzünü görür görmez: — Nihayet, yükaladım... Mecnun a- dam!, Ne yapıyorsun?... Diye, haykırmıştı. Antuvan, ellerini semaya kaldırmış- tu 'ibkı kilise resimlerinde görülen a- zizler gibi bir tavır almıştı: — Mecnun adam! Mecnun adam, öyle mi?.. Ey mübarek Sent Ogüsten!. Senin emrine itaat eden bir adama. bak, ne diyorlar?... Diye bağırmıştı. Antuvanın bu sözleri karşısında, baş rahib sarsılmıştı. Ne yapacağını, ne söy- liyeceğini şaşırmıştı. — Ah Allahım! İşte, bu adamın mecnun olduğu, bu sözlerden belli... Söyle.. seni, kapalı olduğun yerden kim çıkardı?. — Mübarek Sent Ogüsten. Rahibler, şaşırmışlardı. İtikadı bütün olanlar, başlarını önlerine eğerek haç çıkarmıya başlamışlardı. On sekiz senedenberi, dormuzların a- hırını temizleyen ihtiyar çilekeş rahib: Günün Bulmacası gz VE Y'NLU ŞU. 3 — Adanada doğmuş - Şart lâhikaşı, 3 — Yaması olan - Arının yaptığı 4 — Ayni aileden olanlar, 5 — Bir isln - Mahsul 6 —Dost - Üye. 1 — Büyük buzağı - Aksi sada. 8 — Nefer - Mudanyaya işleyen vapur - Kırmızıya benzer bir renk. 9 — Ağsın gerisinde bulunan dişler - İs- tifham lâhikası, 10 — Bir şey elden gidince söylenilen söz »- Bakmak masdaçından emrihazır, YUKARIDAN AŞAĞI: 1 — Kadın isimlerinden evvel söylenilen » Börgüçlü Bayvan, 2 — Dört tarafı su İle çevrilmiş kara par- gası - Baati (düzeltirken (okulun - dıkları tâbir. $ — Oruç bululan ay -“Ehli olmıyan hay- vanları vurma veyahud yakalama 4 — Valide - Aralmak musdarından em- rihazır. $ — Kalmak masdarından ismi fall - Yol 8 — Abdal - Rüzgürli soğuk. 1 — Bir üzüm cinsi 3 — Vekil $ — Sinirli - İki tarafı keser biçak. 10 — Doğru söylemek, iü ge Mk a e 9 Ya Aciz ÖİEİLİZİ MAİ Çanların iplerini bir rahib tutuyor-| Evvelki bulmacanın halledilmiş şekli Yazan: A.K. Diye mırıldanmıştı. Başrahibin damarlarındaki kan bey- nine sıçramıştı: — Bu adam, dölidir. Tutun. Diye, bağırmıya başlamıştı. Antuvan, boynunu bükmüş masum İbir tavır almış: — Muhterem rahib kardeşler!, Bir dakika durun, başrahib, muhterem pe- ider hazretlerine bir tek sual soraca- Zım. Kendisi, onun cevabını versin. On- dan sonra beni yalnız tutmakla iktifa etmeyin, isterseniz, parça parça edin. Dedikten sonra, büsbütün masum bir tavır alarak başrahibe dönmüş: — Muhterem pederi. Bana, niçin deli diyorsunuz?.. Söylediğim sözleri niçin kabul etmiyorsunuz?.. Mübarek Sent Ogüsten hazretleri, acaba beni mahpus bulunduğum odadan halâs et- miye ve bana, bu çanları çalmamı emretmiye mukledir değil mi?,. Onun| bu kerametini inkâr mı ediyorsunuz?.. Diye, mırıldanmıştı. Başrahib, bu sual Karşısında, fena halde bocalamıştı: — Haşal.. O, her şeye muktedirdir. fakat.. Diye, kekelemiye başlamıştı. (Arkan var) Bir doktorun günlük notlarından Dispepsi, Hazım zorlukları Kanser gibi, ülser gibi esaslı ve teh - Mkeli bir hastalıktan gelmemekle bera - ber mide büzan hazım zorluğu çeker. Bu- nun sebebi; midenin vazifesini ifa bu - susunda herhangi bir ârızaya uğraması olabilir. Meselâ hazmı temin eden mayi» atın azalması veya çoğalması gibi. Ya - hud hazımda mühim âzali olan bamizi - yetin azalması veya veya - hud midenin kalevi mahiyetinin değiş - mesi gibi. Bu haller midede gayri tabii tahammürat yapar, Oksijen (gibi, asid karbonik gibi kükürtlü fdrojen gibi gaz- ların birikmesini intag eder ki bu da çok alkol kullanmaktan, baharlı ekşili şey- ler yemekten veya çok taiı (oveya fazla yemek almaktan ileri gelebilir. Maden suları, hafif yemekler, sök ça- yanı tavsiyedir. Ayrıca ilâç olarak pep- sin ahnabilir. Maamafih hazım zorluğu- nun muhtelif şekilleri de vardır. Bu gibi hususatta esaslı tedavi için doktora baş vurmak en esaslı çaredir. Cevab bteyen okuyucularımızın posta pulu yoliamalarını len ederiz. Aksi tak- | dirde istekleri mukabelesiz kalabilir, | i ye eee mein Nöbetci eczaneler dır: İstanbul cihetindekiler: İ Aksarayda: (Sarım). Alemdarda: (Sırrı Asım). Beyamdda: (Cemil). Samakyada: (Rudvan). Eminönünde: (Beşir Kemal. Eyübde: (Arif Beşir). Fenerda: (Rmüya- di). Şehremininde: (Nâzım). Şehzadeba- şında: (İİ Hakkı). Karagümrükte (Su- Ad). Küçükpatarda (Yargi). Bakırkö- yünde: (İstepan). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk). Dairede: (Güneş). Topçularda: o (Sporidis). Tak- simde: (Nizameddin). Oo Tarlabaşında: (Nihad). Şişiide: (Halk). Beşiktaşta: (Mali Halid), Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: tsküdarda: (Selimiye). Sarıyerde: (Nu- ri), Kadıköyünde: (Saadet - Orman Hu- Jüsi). Büyükadada: (Halk). Heybelide: İ çok sıkı başladığı maçlarda hemen biç İbir klübe nasib olmayacak şekilde gali- İra da Peranın önünde boyun Futbol federasyonunun tertib ettiği ikinci mill küme birincilik müsabaka- larının son oyunları bugün Taksim sta- dında Beşiktaş - Altılar, Galatasaray - Güneş arasında yapılacaktır. Dört aydanberi devam eden bu müsa- bakalar geçen mevsimin birincisi Fener- bahçe takımının ligden çekilmesi gibi bir aksama göslermiş ve gene kendi kendine örtbas edilen bu hâdiseden başka bütün bir mevsim esnasında yapılan maçlarda herhangi dikkate şayan mesele çıkma- mıştır, Geçen sene milli küme maçlarında dördüncü olan Güneş takımı bu mevsim biyetten galibiyete koşarak bugünkü parlak mevkie kadar yükselmiştir. Bu yükseliş en yeni bir klübün, o nis-| bette yeni ve parlak bir zaferi olduğu| içindir ki takdire lâyıktır. Bugün Galatasarayla son maçını oyni- yacak olan Güneş takımı kendisini takib eden takımları puvan itibarile bir hayli aşmış olduğundan dolayı maçı kaybetse bile birincilik mevkiine halel gelmiye- cek, yalnız ligdeki sen oyununu mağlüb bitirdiği için on dört maçta alınması icab eden tam puvandan da iki noksan sayı almış olacaktır. Maçı Galatasarayın kazanması veya kaybetmesi ihtimalinden burada büyük hir sarahatle bahsetmeğe imkân yoktur. Hergün. gözümüzün önünde cereyan €- den futbolun bir sürü cilveleri sesasen böyle açık bir kanaatle fikir yürütmeğe mânidir, İşte şu birkaç gün içinde Fenerin, son- eğen Tamışvar, bir gün evvel en kuvvetli takı- mımız Beşiklaşı mağlüb ediverdi. Vaziyet böyle olmakla beraber inkâr edilmez bir hakikattir ki Güneş takımı kurulduğu gündenberi bugünkü kadar kuvvetli bir hale yükselmiş değildir. Ankara ve İzmirde kazandığı galibi- yetlerden başka İstanbulda Fener, Be-| şiktaşı ve Galatasarayı mağlüb etmiş bu- İunması onun bugün için kuvvetli oldu- ğuna kâfi birer sebebdir. Bu maçın Üzerinde durulabilecek bir tek nokta vardır ki a da şudur: Bir klüpten çıkmış iki takımın karşı- laşması futbol bilgi ve kudretinden ziya- de bir asab oyunudur. Mahiyet itibarile pek büyük bir ehemmiyet kazanan bir müsabakada asabın vücud üzerinde oy- Bugün Taksimde yapılacak olan bu maçta Güne mağlüb dahi olsa, şampiyonluğunu kaybetmiyecef Güneşliler bir maç esnasında sahaya çıkarlarken ZTN, v3 FES OEİEEŞ g ig EFEF Bip - gz rasına girmiş, ve ayrılık hâdisesi # tulmaya başlanmıştır. Bu itibarla biz bugünkü maçıf oi cereyanını büyük bir sükünet ve e kanhlık içinde yapılacak bir oyun tasavvur ediyoruz. Ömer Besi” ingiltere milli takım! şimdiye kadar ancak T mağlübiyet aldı , İngiltere milli takımı şimdiye vd dar Avrupada bir çok milli maçlaf*, mıştır. Bunlardan çoğunu kazani , tır, Ancak yedisinde mağlüp <i tur. Mağlüp olarak çıktığı maçlar lardır: 27 Mayıs 1929 da Madridde ie yaya 4 - 3, 14 Mayıs 1931 de TFF £ | Erir öfEEE- ( FEPE Fransaya 5 - 2, 15 Mayıs 1934 d€ tede Macaristana 2 - 1, 16 May gi de Pragda Çeklere 2 - 1, 6 Mayıf, da Viyanada Avusturyaya 2 -İ, 5 yıs 1938 de Zürihte İsviçreye 2 - Yüp olmuştur. Maçler hep May inde liz maçlarından sonra * e Fransa maçı haric olmak özene” rer gol farkile mağlüp olunmi Halkevi maçları Eminönü Halkevinden: , Evimize bağlı klüpler arasında kımların 5/6/938 pazar günü İarı futbol maçları fikstürü: Karagümrük stadı: Yıldız - Altıok - Demirspor, Yıldız - &ok - Demirspor. Hahctoğlu stadı: Akınspor * oğlu, Akınspor » Halıcıoğlu. Rami stadı: Rami - Alemdar, Alemdar. Barulgücü sahasındaki # Pazar günü Barutgücü alanın Pa rutgücü 3 üncü ve Bakırköy Ru yi en vi * g takımları, Türkspor genç Rum genç takımları, BarutgücÜ Türkspor A. — takımları, “Genç !- Akyıldız B. takımlark laşacak, Barutgücü ile - Bez arasında voleybol maçı yapılacak” myacağı büyük rolü spor yapmış olan- beşinci senesini bu yıl idrak eden Güneş takımı yavaş yavaş kökleşmiş klüpler sı- şiktaş takımı bugün Altılar karşılacaktır. bu maça Beşiktaşlılar B ğ caklardır,