İran ile Mısır arasında Mes'ud bir hâdise Yazan: Muhittin Birgen on günlerde yeni şark tarihi bakımından fevkalâde büyük bir ehemmiyeti haiz olan bir hâdise vu- kua geldi. Sünni Mısırın en yüksek mev- kide bir prensesi ile Şii İrarın vellahdi Bişanlandılar. Biri, yeni Mısırın en kıy- metli bir pırlantası, öteki de yeni İranm genç, münevver ve yiğit bir direği, he- nüz çok genç olan bu iki nişanlı, Mısırı İrana, Şüyi Sünniye bağlıyan mes'ud bir larih hareketinin müjdecileri oluyorlar. Şark tarihinden ve şark milletleri arasın- da kendisini gösteren büyük uyanma hare ketinin bunun kadar parlak bir tezahürü- nü daha tasavvur etmek kabil değildi. Bu tezahüre, kendi hayatlarını birleştirerek vesile vermiş olduklarından dolayı ev- velâ, iki büyük hanedanın fki kıymetli cevherini tebrik etmemiz ve kendileri için uzun olduğu kadar saadetli bir ömür dilememiz lâzımdır, * Atatürkle Mısır ve İran hükümdarları arasında teati edilen hararetli tebrik ve teşekkür telgrafları gösteriyor ki Tür- kiyenin bu mes'ud hâdise karşısındaki mevkii, çok yakın bir akrabanın mevki- inden başka bir şey değildir. Hakikaten Türkiye ile İran ve Mısır #rasında her bakımdan, tarihin en kuv- vetli ve en büyük akrabalıklarından biri vardır. Kan rabıtası kabil olduğu kadar yakın ve derin, duğu derecede müşterek ve sağlam, mu- kadderat alâkaları mümkün olduğu ka- dar yakın ve şiki olan bu üç memleket, birbirinin karnından çıkmış, birbirinin ruhundan kopmuş denebilecek derecede akrabadırlar. Düne kadar bir Türk aile- sinin hâkimiyeti altında yaşamış olan iki memleket, kızile oğlanını elele veriyor- Yar. Kızın kanı temiz bir Türk kanıdır; oğlanın kanı da, tarihin Türk ve İran kaynaşması arasında, Türk kanile kim bilir ne kadar birleşmiştir! Birin eli- mesi ötekinden, onun lü, berikinden çıkmış, biri âdetini ondan, öteki âdelleri- ni berikinden almış, üç millet, iki hane- dan ve üç memleket, yakında ellerini birbirlerile bağlıyacak olan iki gencin hayatlarile birlikte yeniden kucaklaşi- caklardır! Türkiyenin bu izdivactaki mevkii, bem amca, hem de dayı mev- kildir, Bütün bu sebeblerden dolayıdır ki Mı- gırla İranı birbirine çözülmez bir rabıta #le bağlıyan bu nişan hâdisesi karşısında, bütün Türkiye sevinç ve heyecan duysa yeridir. * Sade sevinç ve heyecan değil, bu hâ- dise esnasında Türkiye için duyulacak büyük iftihar duyguları, Türk inkilâbını iliklerine kadar şevke getirecek başka sebebler de vardır. Meselâ, Mısırın Türk kanlı güzel inci- $i, İran hududlarından içeri girerken ri- yakâr bir yaşmağın bulut kadar şeffaf tülleri arasında gizlenecek değil, bugün- kü dünyanın kendisini erkeğe göstermek- ten korkmıyan bütün kızları gibi, ser- best ve açık giyinecek! Mısırda bir nevi şeyhülislâm rolünü oynıyan Camiülezher şeyhi üstad Mus- tafa Maragiye bunun caiz olup olamıya- cağını sordukları zaman «Neder olma- tın?» cevabını vermiş. Bu, yakın zamaân- da Misırın da kadın meselesinde Türkiye Ve İranın açtıkları yoldan gideceğini gösterir. Bu yolu, senelerce hazırlıktan sonra, en evvel Türkiyenin açmış olma-| m bize iftihar verse haklı değil midir? İkinci bir sebeb de şudur: Şit ve Sünni davası artık kalmamıştır. Türkiye ve Kafkas Türklerinin pek çok senedenberi ortadan kaldırılması için uğraşmış ol dukları bu davanın ne kadar batıl bir bu suretle ilân ediyorlar, Türk bundan iki suretle memnundur; ültür rabıtası kabil ol-| bir kere, bu uğurda sarfetmiş olduğu e-| meklerin böyle kat'i mahsuller verdiğini| görüyor. İkinci derecede de, Hatayda Fransız tahrikâtile Sünnilik ve Alevilik! diye yeniden bir dava yaratilmıya çalı- Şilirken bugünkü islâm âleminde en ko- yu Sünn! olan Mısırla tarihin en koyu Alevfliğini temsil eden Şii İran böylece birbirlerine karışıyorlar, Artık Fransız- lar Hatayda uğraşadursunlar! * Fazla izaha lüzum yok; bu mes'ud ni- şey olduğunu şarkın iki büyük hanedanı | Resimli Makale: İmtihan esnasında mümeyyiz çocuğa: sorar, mektebden sonra iş ârniri karşısına çıkan gence bu su- ali, ne biliyorsun? şeklinde tekrar eder, ne yapabileceğimizi öğrenmek ister. SON POSTA Ne öğrendin? diye Müyat ise her vakit «Hezarı fen tâbiri okuyup yazmanın taammüm etmediği devirlerde icad edilmişti. Büyük bir paye idi. Bugün İse s3- de cehli gösterir, zira 20 inci asrın İstediği şey her şey değil, yalnız bir şey bilmek, fakat iyi bilmektir. SOZ ARASINDA Tayyare bombardımanı Resimlerile süslü kadın Elbisesi Dünyanın her yerinde tayyare - ciliğe aşırı dere » cede ehemmiyet verilmekte dir. Her millet, halkına (tayyare sevgis'ni aşılamak için hummalı bir gayretle çalışıyor. Paraşüt okuleleri açılıyor, obedava tayyarecilik mek- tebleri kuruluyor. Moda bu hale bi « gâne kalabilir mi? Gördüğünüz gibi bir İngiliz kadını, bir tayyare bay - ramında, pantalo- nuna, şehre bom - balar atan bir tay- W yare resmi yaptı - rarak, uçan tay - © yareleri seyredi - yor, şan, şark tarihinin en mes'ud hâdisele- rinden birini teşkil ediyor. Kahire ile Tahran arasında kararlaştırılan bu izdi- vaç fikri hangi kafadan çıkmışsa Türk, Arab, İran arasmdaki kardeşlik 'duygu- larının muazzam bir nümayişini hazır. lamak bakımından en hayırlı bir işi yap- mış bulunuyor. Mes'ud bir fikri meyda- na atmış oluyor. Mısırın güzel incisi ile medeniyet des- anının en büyük kasidelerini yazımş 0- lan bir memleketin yiğit delikanlısı ara- sındaki düğün, bizim de düğünümüzdür. Düğün günü bütün Türklüğün kalbi, Tahranda Mısır ve İran ile birlikte çar- pacaktır. Muhittin Birgen İSTER İ zan da 17,5 liraya kadar çıkıyordu. muz diyor ki: #iz şampanya idi. — Var. — Bir şişe veriniz. — Ne kadar? — On yedi buçuk lira. İSTER Son zamanlara gelinciye kadar şampanyanın şişesinden $ lira gümrük resmi alınıyordu, bu mikdara inhisar resmi de inzimam edince Avrupada bir iki liraya satılan şampanya şişesinin fiatı memleketimizde on beş lirayı buluyordu, ba- Hükümet son zamanlarda hayatı ucuzlatma siyasetine de- vam ederek bu resmi 5 liradan yarım liraya indirdi. Bu mü- nasebetle de muhtelif gazetelerde muhtelif neşriyat yapıldı. Bunlardan bir tanesini dün gördük. Muhterem bir arkadüşi- «Birkaç gün evvel, Beyoğlunda İstiklâl caddesindeki İnhi- sarlar satış mağazasındaydım. İçeriye kıyafetinden orta halli olduğu belli bir adam girdi; elindeki kâğıdı göstererek: — Bu şampanyadan var mı? diye sordu. İstediği bir Frans Şişeyi camekândan çıkardılar. O vakit ftatını sordu: yasanan ear sansmana an snenaaasannaanKeareEAENEARERA ay, Hergün bir fıkra Nedim için mi? Şehir tiyatrosunda Halid Fahrinin £ «Ni » piyesi oynanacaktı. Bir gün ; evvel bir adam gişeye geldi. Gişe me- muruna: — Bir koltuk isterim! Naazeneseameneasaad Komşusu en çok ip Devlet Almanyadır Avusturyanm Alman idatesine geçme» sinin en garib neticelerinden biri de Al- manyayı komşusu en çok olar devlet ha- line getirmiş olmasıdır. Filhakika coğrafi vaziyeti itibarile bu- gün Almanya Fransanın İsviçrenin, Lih- tenştayn'ın, “İtalyanın; Yugoslavyanın, Macaristanın, Çekoslovakyanın, Lehista nın, Litvanyanın, Dançiğin, Danimarka - nın, Holandanım, Belçikanın ve Lük - gemburgun komşusudur. Saydınızsa görmüşsünüzdür ki Alman- yanın hududları tamam 14 teneğir, Diğer taraltan bu on dört komşudan takriben ön tanesinde Alman ekalliye - tinin bulunması da göze çarpacak bir noktadır. Büyüklük itibarile Almanya Rusyadan sonra gelen Avrupanın en büyük mem - leketidir. Toprağı 533,000 kilomelre mü“ rabbama, nüfusu da 75 milyona baliğ ol- İmuştur. En kalabalık şehirleri sıra ile İ Hamburg, ve Berlindir. En yüksek dağı 13789 metre irtifa olan Zrossglok Kuer - İdir. 7 kadın öldüren zenci Nevyorkta uyutularak söyletilen 18 yaşlarında bir zenci 7 kadını başlarına tuğla ile vurarak öldürdüğünü itiraf et- miştir. NAN, İSTER miştı. — Ne kadar? — Evet efendim. zengin değilim. Sonra, müteessir gitti, İNAN, İSTER İNANMA! Adamcağız ya anlamanuştı; yahud kulaklarına inanma- — On yedi buçuk lira. Ölgün bir sesle tekrarladı: — On yedi buçuk lira mı? Bu şampanya müşterisinin rengi attı, Çehresinde teessür, ıztırab, ümidsikliz mamaları belirdi. — Doktor benimle alay mı etmiş? dedi; bir hastam var, Bu şampanyoyı onun için yazmıştı. Her defasında birer fincan içmek şartile haftada iki şişe içmesini söyledi. On yedi buçuk Kiradan, haftada 35 lira eder. Şimdi şampanyayı alamadıktan başka üstelik ben de hasta oldum... Affedersiniz sizi rahatsız ettim. Bir şişe şampanyaya 17 buçuk ra verecek kader Arkadaşımızın şahid olduğu sahnenin acılığı üzerinde dur- maya lüzum yok. Fakat bu müşahedenin ancak tenzilâta ka- rar verildikten sönra yapılmış olduğuna: İNANMA! 47 yıldanberi Balon satan İngiltere- de Derby at yarış- ları, günün en mü- him hâdiseleri a - rasında sayılır. O gün şık bayanlar, en son yaptırdık - ları tuvaletler ve şapkaları (orada teşhir ederler. İn- giliz sosyetesinin bir nevi geçid res- mi olan bu yarış - Jarın bir de pana- yır tarafı vardır. türlü türlü oyun « caklar, yemişlere müdhiş alıcı bu - b lunur, İşte, her se-| © ne Derby yarışla - tında balon satan bu kadın, 47 yıl - danberi ayni işi görmektedir. Bir sıkıntı veren kitablar koleksiyonu yapıldı İngilterede Birmingam şehrinde otu - zan Cosley isminde bir zat dünyanın en fazla sıkıntı veren kitablarından mürek- keb bir koleksiyon yapmak merakına düşmüş ve kısa bir zaman içinde insani 0- kurken uyutur cinsten on bin tane kitab toplamıştır, Bu koleksiyonu yapmak güç olmamış ise de, büsbütün kolay da ol - mamıştır. Meselâ 11 cild eserin muharriri olan bir İskoçyalı bütün kitablarının bu koleksiyonda yer almış olduklarını işi - tnce o derece kızmıştir ki, düello için İgezinti yapmağa karar verdiğimiz Haziran s Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı Mekteb Direktörünü tehdid eden 3 talebeni sorguları yapıldı İzmir (Hususi) — Bucada, Kül lisesi direktörü B. Haydar Candan” rın odasına müsellehan girerek W yolile sınıf geçtiklerine dair tasi me vermesine zorlıyan üç taleb, a hâkimliğince tevkif edilmiştir. vakti, Kızılçullu civarındaki zeytüi Ekler arasında yakayı ele veren ze i Sabahaddin ve Ahmed mahkemeğ& diseyi şöyle anlatmışlardır: : «Biz ötedenberi silâh kullanızöl Mektebde silâhlarımızı üzerimizde de gil, dolabımızda saklıyorduk. Atmel Bican, ben ve Zeki tabanca istimel © diyor, mektebe geç geldiğimiz 2018 yollarda emniyetimizi bunlarla eni ediyorduk. p Hâdise akşamı üzerimizde silâh rımiz yoktu. Güya müdür odasında, ba zi yetiştiren müdürümüze silâh ve) çak çektiğimiz doğru değildir. BİZ öd rektör odasına, sırf sözlüye kalıp © madığımızı sormak üzere yirmi Müdür odasında işile meşguldü. el sınıfı geçip geçmiyeceğimizi sof direktörümüz B. Haydar henüz Pöf ğ nin anlaşılamadığını bildirdi. e BİZ bunun üzerine odayı terkettik. Hâdise bu kadar basittir. Gec€ < tabancalarımızı yanımıza aldık. inecek ve barda bir iki saatimizi girecektik. Polis son günlerde 5 tabanca araştırması yaptığından Yirmi senedenberi memleketin tür hayatına sayısız hizmetler muallim B. Haydar, hâdiseyi mü kendilerini «ffetmelerini (iste; talebeyi kabul etmemiş ve: — Yüzlerini görmek isterniy' g7 Bu kadar emek verdim. Bana ör de rastlâmadığım bir şekilde muş le ettiler, Kanun kendilerini teki? der, demiştir. uy) Hâdise İzmirde büyük teessür e” dırmıştır. Üç suçlu yakında Asliy& zada muhakeme edilecektir. Kızılcahamamlıların bir © temennileri Kızıleahamam (Hususi) — B# za damızlık bir aygır, bir de mf gönderilmiştir. Yalnız, Kızılcahar beş nahiyesinin birbirine çok uz8$ ması, aşım için kısrak ve merk& tiren köylülerin zararların mucip maktadır, Kaza merkezinde belli bir sıfat istasyonu olmadığına köylüler, bu damızlıkların nahiy€ kezlerine gönderilerek münasib detlerle orada aşım yaptırı! menni etmektedirler. Muhtar kursları dersle bastırıldı > Edirne (Hususi) — İdari köy e. ge See EF AE FEFLEPSE PES, RE li (Cosley) e şahid ollamıştır. ve perişan ağır ağır mağazadan çıkıp mma davasının ilk maddesini teşk köy idaresinin başımda buluna” saf muhtar ve kâtiblerini yeti: Trakyanın her kaza ve vilâyetindf, lan ve on beş gün devam eden gi kurslarında çok faydalı sonuçla” © edilmiştir. Kurslarda verilen dersler # müfettişlikce kitab halinde yay” risi arasında bastırılmıştır. EŞE e ETEEEİLİS, amp El ge EİEETEERİ İİİ. m e İl EEE EEFEREİ, £, ETSE,