1Ğü 4 P Bilmiyorum — Yanağın neye kırmızı? — Bir tokat yedim del — Kimden? — Bilmiyorum, — İnsan, kimden tokat yediğini bil « mez mi? — Bir kere daha yüz yüze gelmiyeceği» miz adamın adını soracak değildim yal e Arıyorum 'Tüccar söyledi: — Kasadar arıyorum! Arkadaşı da söyledi: — İki ay evvel bir kasadar bulmuş- tun ya. İ - f Yalmız gözüme bir yumruk yedi - | — İşte ben de onu arıyorüm. Para- ?L"'_hınrı. biliyorum, ları aldı, kaçtı. Si Pamuk _Wiıı sınıfta sordu: #nuk neye yarar? :ı'ü hastalıkları mütehassısının oğlu h Verdi: D_:(uhgu koymuya! b ADin oğlu cevab verdi: Ürük dişi kapamıya! b:l"_"'! fabrikatörünün oğlu da cevab S Yünlü kumaşlar yapmıya! e ç Nasıl oldu? a annesmne sordu: Büyük ennem, Nuhun gemisine bin- Nö tüi Piyanoyu taşıyan — Eğer sen de biraz altından tutup yardım etme - seydin taşıyamazdım, çok ağır! Yalan Hâüâkim sordu: — Bayın saa! — Ben çalmadım.. | — Sen evvelden de hırsızlık edip ha - pishaneye girmişsin?. — Yalan ben ilk defa hırsızlık ediyo- rum, ni sen çalmışsın?.. Fazlasını ne yapsın? Hâkim, hükmünü tebliğ etti: — Mahkeme seni iki sene hapse mah- ,;D'h' mi oldun, çekiçle duvara vu - <4) *rup ne gülüyorsun? __"'Nnizmyh yuğraşam bitişik kom- *", Napolyonun ruhu geldi diye se- da... küm ediyor, ilâve edecek bir şeyin vır: Haa een | SŞ Vazgeç'im — Ne münasebet bay hâkim! .uu“lll Ssordu: S Taçlya nasıldır? İ be Sevab verdi: İ Toparlaktır. N::thk olduğunu nereden bili - S ÇÜÇ aklıma öyle geldi, söyledim. Bu N Badit bir şey için münakasaya gis Naoh'lî:n ya. Vazgeçtim. Dünys tae- değil, dört köşedir. e Nasıl is'erseniz! x;' hizmetçiyi çağırdı: Öm “aş yavaş sana kızmıya başlıyo- — Buradan Karaköye taksi ne ya- zar? — Yetmiş kuruş. — Teşekkür ederim, Karaya kadar otomobile binmeyip yaya gitmekle kaç kuruş tasarruf edeceğimi öğren- mek istiyordum da.. ER.. Sİ Cevab verdi: aceleci değilim, bayan nasıl is- Kusurlar |hanesinde bir hay- |sinden en kudretli | dam - ot0mobilden & | nerek mütevazı - bir BSON POSTA Geçenlerde haydutlar tarafından dağa kaldırılmak istenen İngiliz Fordu, hayır işlerine 15,000,000 İngiliz lirası vermiş bir adamdır Lord Nuffild meteliksiz olarak mı ölecek? İngilterenin en büyük sanayicisi olan eski demirhane çocukluğundan beri sevdiği işçi kızla 50 yaşına geldikten sonra evlendi yamağı, Geçen hafta Lord Nutffildin kendi yazı- dud. taarruzuna uğ- radığını — işittiği za- man en basit amele- lorduna yarıncıya kadar bütün Ingilte- Te nefretle sarsılmış- tı. Zira Lord Nuffild İngilterenin — sadece en büyük sanayıcisi değil, ayni zamanda en sevilen adamıdır. x Her sabah kuvyetli bir otomobil Oksford semtinin fakir ma- hallelerinden — geçe- rek Jams sokağının M7 numaralı evinin önünde dururdu. Za- rif giyinmiş bir &- amele evine girerdi. Bu, İngilterenin «İn- giliz Fordu> diye anı- lan Lord Nuffilddi. Dudaklarında bessüm eksik yan ü onu te. olmu tYar bir kadın koşarak — kargı- lardı. Lord - Nuffild kadını kucaklar, bir- likte yemek salonuna geçerlerdi. Orada lezzetli, mukavvi bir kahvaltı hazır du- rTurdu. On dakika sonra İngilterenin en zen- gin adamı içinde binlerce Işci çalışan fab- rikasında masasının başına geçerdi. 9 şubat 1984 tarihinde 90 yaşındaki ih- |tiyar annesi gözlerini kapadığı zamanâa kadar bu sabah ziyaretleri yıllarca mun- tazaman bu şekilde devam etmişti. Hayır işlerine verilen 15 milyon İngiliz Hrası Bir yıl oluyor ki Lord Nutfilâ matbuat mümessillerini yazıhanesine çağırmıştı, kendilerine <Fenni araştırmalar» cemi- yetine yarım milyon İngiliz lirası, (tak- riben 3 milyon Türk lirası) vermeyi ka- | rarlaştırdığını söyliyecekti. Hazır bulu- | nan gazetecilerden biri: — Affinizi rica ederim Lord Nuffilâ, dedi. Sizin için hazırladığım şu listeye! bir göz atar mısınız? Bu Jistede son on nuz paraların müfredatını göreceks Oksford hastanesinin yapılması 800,000 İngiliz Hrası vermiştiniz, bilâha- | te bu hastaneye bir lâboratuar yapılma- sı için ilk meblâğa 150,000 lira daha ek- lediniz. Bilâhare on defa daha hastane yaptınız, bunlar size iki milyon İngilize maloldular. Fakirlere verdifiniz. para- nin mikdarı ise 4 milyon İngilizdir. Fen araşlırmaları cemiyetine de ayrıca 2 mil- Öyle olsun! ıf / Tğî,igv_ "e d ğ Bir kadınla bir erkek yürüyorlardı. '& Karşılarına gelen erkek durdu. Kadının yanındaki erkeğe selâm verdi. — Merhaba dostum. — Merhaba, — Yanındaki kim? — Nişanlım! — Çirkin bir kadın. — Eveti — Saçları beyazlaşmış. — Evet! — Biraz topallıyor. — Evet ama, sen neye kulağıma eğilip söylüyorsun, nişanlım anadan doğma sa- ğırdır. Bağıra bağıra söyle, o gena düy- Mmaz, M ıı.:;“&' gün sonra sana bir mektub n h,_. ÜÇ gün sonra mı?.. Ben sana Yetişecek kadar para bıraktım. î yon tahsis ettiniz. Bütün bunlar ile| sön 10 yıl içinde hayır işlerine sar- | fettiğiniz paranın yekünu 15 milyon İn- Biliz lirasına baliğ olmuştur. Yoksa meteliksiz olarak ölmiye mi n> yet ettiniz? Bu lâtifeye kahkahalarla gülen Lord Nuffild şu cevabı verdi; — Zavallı anneciğim kendisini ziyare- | te gittiğim zamanlarda bana öbür dün- | yaya götürülemiyeceğine göze bu kadar | para toplamanın akılsızlık olduğunu söy- lerdi, efendiler unutmayınız ki çocuğum da yoktur. Lord Nuffild bisiklet yarışlarına girerken... Jams sokağının 147 numaralı evinde yıl içinde hayır işlerine vermiş olduğu-! | Lord Nuffilâ bir maden işcisi ile zevcesinden ve kü- çük çocukları Vilyamdan mürekkeb kü- çük bir aile sakindi. Fred Morris'in işi bir fabrikadaydı, oğlu da orada çıraklık yapardı. Uyanık yüzlü. bir çapkındı ve bütün hevesi ka- zandığı bütün parayı bir kenara koya- rak o vakit yeni çıkmış olan bisikletler- den bir tane almaktı. Nihayet arzusuna da muvaffak olarak bisikleti aldı ve he- men © gün makinenin bütün parçalarını Wirer birer söktü, dikkatle gözden geçir- Lord ve 50 yaşında iken evlendiği zevcesi di. Her birinin üzerinde uzun uzadıya düşündü. Birkaç gün sonta 147 numaralı evin ö- nünden geçenler kapısının önünde şöyle bir levha gördüler: Bisiklet tamirhanesi... İş çabuk görülür, acuza yapılır. Garanti mukabilinde kira ile makine verilir Vilyam kendi hesabına bir dükkân aç- fığı zaman on yedi yaşında idi, fakat bir yer tutacak kadar parası yoktu. Bereket versin annesi imdadına yetişti. Evlerinin önünde küçük bir bahçe vardı. Kadınca- ğiz burada yelken bezi ile birkaç kalas- tan küçük bir dükkân yaptı. Bu dükkâ- nın adını delikanlı köymuş, İlevhasın: kendi elile yazmıştır: «Viliam Morris, bi- siklet fabrika ve tamir evi.» Babahtan —akşama kadar çalışarak bü- tün parçaları kendi elinden çıkmış bir bi- siklet yapmaya çalı- gıyordu. Nihayet ona dâ muvaffak oldu ve Mmakinenin önüne (The Morris) marka- sını köydu. — Fakat reklâm yapmak lâ. zırtdı. Bu da paraya mütevakkıftı. — Deli- kanlı müşkülât yen- mek için en kestirme çareyi tendi marka- gını taşıyan bisikletle yarışlara — girmekte buldu. Zayıf, çelim- siz bir gençti, güçlü, kuvvetli sporcular n- rasında şansı” âazdı. Buna rağmen gayre- ti sayesinde birçok muvaffakiyetler ka- zandı. Aradan seneler geçti, küçük alölye büyüdü. Evvelâ iki, sonra dört işciye Ssa- hib oldu. Çok geçme- den Mmotosiklet yap- miya da başlad. Bir İngiliz Fordu © zamanlar Fordun hafif küçük otomo- bil ile Amerikada milyonlar kazandığı günlerdi. Herkes gi- bi Viliam da bir Ford aldı. Önünde mu- vaffakiyet vermiş bir tecrübe vardı, Bi- gikleti yaptığı gibi otomobili de söküp lnktı ve çok geçmeden ilk Morris oto- mobilini yaptı ve bu küçük otomobl İn- gilterede derhal büyük bir şöhret ka- zandı. Artık gencin amelelerinin sayısı 20 yi bulmuştu. Zeki, ticari anlayış kabiliye- tine malik bir genç olduğu için sür'atle kredi buldu ve 35 yaşında büyük bir fah- rikanın sahibi oldu. Otomobillerini altın devrinde 10 İngiliz altınına satıyor ve bu para herkesin harcı olduğu için olumo- bil satışı arttıkça artıyordu. Derken muharebe başladı, hükümetin siparişleri sökün etti ve fabrikanın amela mikdarı da 10 bine çıktı. Bir aşk romanı Herkes Morris'in neden evlenmediğini merak ediyordu. Fakat onun sırrını pek yakınındakilerden başka bilen kimse yoktu. Hakikatte Elizabet Ansley ismin- de bir çocukluk arkadaşını seviyordu. lik bisikletini gatın alıp söktüğü zaman ya- sunda bulunan bir kızdı, fakat delikanlı- nin yıldızı parlamıya başladığı zaman yolunda engel olmamak için çekiliver. Ve işte Elizabet 43, Villam 50 yaşında.. her ikisi de bekâr kalmışlardı. Bir akşam Jams sokağındaki evde Ba- yan Morris oğlunun 50 inci yıldönümünü tes'ide hazırlanıyordu. Elizabet te orada |idi. Davetliler 80 mum ile süslenen pas- tanın etrafına geçlikleri zaman ihtiyar anne: Viliam, benim için evlenmediğint bi- liyorum.. fakat şimdi benı Mmemnun et- mek istersen sevdiğini al, dedi. Ve aşk romanlarında ölduğu gibi 35 yaldır sevişenlerin ellerini kendi avuçla- rında birleştirdi. Bir hafta sonra İngilterenin en zengin adamı çocukluğundanberi sevdiği — işej kızla evleniyordu. * Üç yıl evvel kral İngilterenin en bü« yük sanayicisi haline gelen sabık &mele- ye Lotd ünvanını verdi ve son gönlerde Lord Nuffild-İngiltere hava nezaretine fen müşaviczi tayin edildiği zarmar. bu ta- yini bütün İngiltere alkışladı.