4 Haziran 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

4 Haziran 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Dostluğun ilk şartı Karşılıklı hürmettir! Yazan: Muhittin Birgen (Baştarafı 1 imci sayjada) hınmıya başladı. Bütün bunlar, bugünkü gaileli Avrupanın başına yenı — gaileler gıkarmamak istiyen Türk hükümetinin gösterdiği sabır ve tahammülü kuvv:l-) lendirmeğe, sarfettiği mesatyi —müsmir | kılmıya bir hayli hizmet edebilir. Fakat, değildir; bulamaz ve bulmamalıdır. Paris, bütün bu davada, bize karşı, gimdiye kadar pek çok defa dostlük te- minatı verdi. Kaç defa Paris Beruta ta- limat göndderdi Fakat, dalma netice ay- ni şeye vardı; Hataydan başka türlü ha- berler aldık. Paris mi Beruta böyle söy- ledi, Berut mu Parisin sözünü dinlemedi? | Bu suallerin cevabı bizi alâkadar etmez; biz neticeye bakarız. Netice ise şimdiye kadar, her mühim meselede ayni şey ol- du: Pariste ne duyduk, ne işittikse Ha- tayda aksinin yapıldığını gördük. Bu defa da böyle olmak ihtimali yok mu? Geçmişe bakarsak bu ihtimalin bü- tün kuvvetile karşımızda durduğunu gö- rürüz. Mümkündür ki Paris bu defa va- ziyetin son ciddiliğini anlamış olsun; fa- kat, mümkün demek, muhtemel demek değildir. * Hatay meselesi çıktığı gündenberi bu sütunlarda daima ayni fikri müdafaa et- tik. Bizce Hatay meselesi ne bir safhada, ne de iki safhada halledilemez. Hatay davası tam hal şeklini buluncaya kadar Mmütemadiyen mücadele devam edecek- tir. Mücadele mütemadiyen devir ve ge- kil değiştirccektir. Fransa, Suriyede çok etraflı bir siyaset peşinde şimdiye kadar hayli enginlere açılmış bulunuyor. Bu a- gılış onu sürükleyip götürmeğe çok mü- saiddir. O sürüklenip gittikçe Hatayda da bunun akislerini görmemiz zaruri idi. Şimdiye kadar hep ve yalnız bu akislere şahid olduk, Bundan sonra işlerin başka türlü olabilmesi için Parisin bütün me- seleyi başka türlü görmesi ve işleri de başka türlü tutması lâzımdır. Eğer, böy- le yaparsa Hatay davası, yavaş yavaş ve #ükün içinde tabil hal yolunu bulur. Ak- ti takdirde daha yeni yeni buhran saf- haları görmemiz de gayet tabil olur. * Madem ki Paristen dostluk sesleri tek- rar yükseldi; madem ki iyi bir demok- rat ve geniş bir radikal olan yeni Fransız hariciye nazırı, dost olarak Türkiyeye yapacağı seyahatten bahsediyor; şu hal- de, bizim için de bu dostluk ahengi için- de falso yapan sert bir ses çıkarmamak bir vazife oldu, Fransanın dostluk temi- matını sened olarak elimize almıya ve bu teminatın tatbikatını beklemeğe —mec- buruz. Eğer Fransa Türk milletinin en tabil olan varlık haklarına tam ve kâmil bir sürette riayet etmeği bilen bir memleket olursa biz Türklerin kendisine karşı gös- tereceğimiz mukabele yalnız dostluk ve teşekkür duygusudur. Akçi halde, yani buügün bu teminatı veren Fransa, yarın orada tekrar Türk aleyhdarı bir cebhe yapmak için, açık veya gizli, çalışmakta devam ederse - bizzat Paris bundan mes'ul olsun veya olmasın - gene sesimi- zi yükselteceğiz. Bu ses bizim kalemimi- zin çıkardığı ses değildir. Kendisine mü- reffeh ve mes'ud, müstakil ve şanlı bir fstikbal yaratmıya ahdetmiş olan bir milletin, en küçük bir Türk davası kar- gasında hissettiği galeyanın sasidir. Hürriyet ve istiklâl haklarını müda- faa etmek için her dakika ayaklanmıya hazır bir heyecan içinde yaşıyan m(!let-4 Jerin neler yapmıya kadir - olduklarını Fransaya öğretecek biz değiliz. Bunun ne demek olduğunu bilen insanların ade- di Fransada hesabsızdır. Bunlara döne- tek, bugün bir kere daha şunları söyle- meliyiz: — Hatay Türktür, Türk olacaktır, bu- nu hiç kimse menedemez! Ve buna şunları da ilâve etmemiz lâ- x:ımdu': — Fransa şarktâ rahat olmak isterse bunu ancak Türkiyeye ve Türk hakkına Bon zerresine kadar hürmet göstermekle temin edebilir. Dostluğun birinci şartı ancak karşılık- b bir hürmetle ifade edilir. Muhittin Birgen Ü doğruyu açıkça söyliyebiliriz: Türk ef-||P kârındaki galeyan henüz sükün bulmuş| |4 SON POSTA —— Resimli Makale: Haksızlık karşısında mütevekkil, bir sefalet —manzarası önünde de lâükayd insanlar vardır. Cemiyeti teşkil eden ferd- ler arasında en lüzumsuzları bunlardır. Varlıkları ile yok- cansız bir vücudde! BAA ĞAU ĞUĞ İngilterenin en ihtiyar|? | İ Dans hocası: Hergün bir fıkra - ; (thifl::fnlîıı:diny) ğYışırken nasıl yaşıyordu?ğ Çok zengin fakat çok hasis bir ada- | man bir kâhyası varmış. Kâhyanın î aylığı pek az olduğu için çok güçlük- ; le geçinebilirmiş. Günün birinde kâh- ya ölmüş, kâhyanın oğlu cenaze pa- : rasını koparmak ümidile babasının ? ihtiyar dans hoca- * n (Güzel Har - Ş. ding) dir. T3 yaş » | j larındadır. Buna rağmen canlılığı - e ğ mı, neş'esini daha — $ hâlâ muhafaza et- eski efendisine gitmiş: i mekledir. — HAlâ, © ç — Babam öldü! ğ Bgayet mevzun ba- | 'ı Demiş, zengin hasis merakla sor- ; caklarını 17 ya - muğ: ğ şındaki bir gençg — Natıl öldü, aman şunu anlat! $ kız kadar hava - Çocuk boynunu bükmüş: i ya — kaldırabilen, — Yaşarken, nasıl yaşıyor, diye türlü türlü akro - ? basi hareketleri yapan kadın Pariste, İs- koçyada dans hocalığı etmiştir. Şimdi beli bükülmüş bir çok kadın ve erkekler onu görünce hayretten ağızları bir karış açılmakta: sordunuz mu da şimdi, nasıl öldüğü- nüÜ soruyorsunuz. ı : | N Kalbi açılarak — (Güzel Harding) daha hâlâ cxocama- Bas Gdi Temizlenen Filvaki, dans hocası »bu yaşında yeni GOIIÇ kız bir dans icad etmiş bulunmaktadır. Üç kocası da yıldırım isabetile ölen kadın Yugoslavyada Darinka isimli bir Yu - goslav kadınına (Yıldırım meleği) lüka- bı takılmıştır. Sebebi de, kadının 3 sene içinde üç defa evlenmesi, üç kocasının da yıldırım isabetile ölmeleridir. Fühakika Darinka, geçenlerde kocasile birlikte evinde otururken, birden fırtına kopmuş, şimçekler çakmıya başlamış, derken müdhiş bir gök gürültüsü olmuş, etrafı aydınlık kaplamış, biraz sonra da üçüncü kocası, yıldırım isabetile ölerek ayaklarının dibine yuvarlarmış, kendi - sine de bermutad hiç bir şeycikler olma- mıştır. Dünyanın en doğru saati İngilterede Grinviçde 5 yıl süren tec- rübe ve tedkiklerden sonra rasadhanenin yeni saatinin küşad resmi yapılmıştır. Elektrikle işliyen bu saat dünyanın en doğru giden saatidir. Filhakika 5 yıl sü- ren tedkik ve müşahede esnasında anla- şılmıştır ki bu saat 5 yılda yıldıza baka- rak yapılan hesaba nazaran ancak bir sa- niyenin onda biri kadar geri kalmıştır. Geçenlerde bu sütunlarda, kalb kese- sinde toplanan kireçler kazınmak sureti- le, büyük ve eşsiz bir ameliyat geçiren on yaşlarındaki bir İngiliz kızından bah- setmiştik. Kızcağız, iyileşmiş, şimdi ne- kahat devresinde bulunmaktadır. İSTER İNAN, İSTER Diyarbakırdan yazılan bir mektubda şu satırları okuduk: «— Yirmi yıldanberi Diyarbakırın Silvan kazasında ka- dın kıyafetinde bir meczub dolaşıyor.. Bu adam 35 yaşın- dadır, kendini bildiği gündenberi bir kere bile erkek elbi- sesi giymemiştir. Bıyık ve sakallarını daha ayva tüyü halinde iken yolmağa başlamış, bu itiyadını bir gün bile terketme- kalınlığına tağmen, sanırlar ve aldanal olduğuna inanmış saçına sarılmış, bir kek gördüğü zama: miştir. Şimdi de sakızlı koyu bir macunla yüzündeki erkek- lik tüylerini yolmakta devam etmektedir. Bu adam ayni zamanda saçlarını titiz bir kadın itinasiyle her gün tara - makta ve örmektedir. Bir kadın kadar süse, düşkündür, kadınlar arasında yaşamaktan, anlara birlikte yapmaktan zevk alır.. Omuzlarmın genişliğine, kalçasının darlığına ve sesinin İSTER İNAN, İSTER dedikodu lenler arasında seçiniz, SÖZ ARASINDA ei Di e Yaşayan ölüler.. His ve sinir ifrat derecesini bulduğu dakikada sanfbtne zarar verir, fakat tamamen hissiz ve sinirsiz bir adamın da n farkı yoktur, dostlarınızı duyan ve bi- ezar taşından arkadaş olmaz. Hem bar artisti, Hem meşhur tayyareci, Hexm itfaiye kı Ki umandanı Dünyanın — en meşhur kabare ar tistlerinden Harry Riçman — meşhur bir artist olduğu kadar, Okyanusu geçen — muvaffak bir tayyareci, ayni gamanda tanınmış bir itfaliye kuman danıdır. Riçman, Amerika gehir - leri itfaiyelerinin Wkserisinin — fahri kumandanı - seçil- miş bulunmakta- dır. DA u.lbo! seyretmek vücude faydalıdır Londrada toplanan doktorlar kongre- sinde, doktor Dukes şöyle demiştir: — Evvelee, elli kuruş vererek, futbol ,rti lınıı;ıuyıvıleıleıı, başkalarının top pe- “ şinde koşmalarına bayılanlara kızardım. 1Fakat yapılan tecrübelerle şunu anla- İmiş bulunuyorum ki, bir futbol — maçı İseyreden adam, futbolu oynıyan oyuncu 4 |kadar fizyolojik tahavvüllere maruz kal- Imıklıdu. O da futbolcu gibi hararetlen- , mekte, heyecanlanmakta, kan tazyiki fartmakta ve bol bol terlemektedir. | | Hafızasını kaybeden genç | Tondra hastanelerinden birinde teda- gören — bir — delikanlı hafızasımı kaybettiğinden anasının babasının kim olduklarını, nereden geldiğini hatırlıya- mamaktadır. Bir kaç dans havası ile, bir iki sinema yıldızı ismini söyliyebilen delikanlının kıyafetinden iyi bir alileye |mensub olduğu anlaşılmaktadır. Kendi - 'ı'ıne her gün muntazaman radyo dinle - |tilmektedir. Bu suretle işiteceği dans ha- valarının birisinin sayesinde hafızasının yerine geleceği umulmaktadır. İNANMA! , fazla dikkat etmiyenler onu bir kadr bilirler.. İşin garibi kendisi de kadın gibidir... A adını taşıyan bu adamın kendine göre bir de tuvalet tarzı vardır. Başında daima bir baş örtüsü bulunur. Bunun bir kısmı kısmı da boynuna dolanmıştır. Bir er- n sıkılır, utanır, kırıttır ve örtünün bir kısmiyle yüzünü örter.. Belindeki süslü hıı’ı'l ve önündeki önlüğünü hiç eksik etmez.. Yaz günleri daha çok çıplak ayak dolaşır.. Doğunun bu garib tipi: — 20 senedir kadınım... Bundan hiç bir zarar görmedim, hayatımdan memnunum!.. demektedir..> İNANMA! Sözün Kısası İki (İeuirde_""— İki hâdise (Baştarafı 1 ünci sayfada) lunuyordum. Bu Xxalem, devlet makaliif larından idareyo gelen ve idareden d8” let makamlarına hitaben gönderilen elt him tezkerelerin, evrakm — tercümes yapardı. O vakitler, devlet kendi memurlarifil muntazam aylık vermezdi. Maliy€ muntazam bir büdcesi yoktu. Varidat ff toplanabilirseden ibaret, masraf ta ge güzel israftan başka bir çey değildi. arada, memurları kim düşünecek? İti kâb edebilenler, rüşvet almağa seciy müsaid olanlar geçimlerini o yolda İP min ederler, ötekiler de, zâhir tevel lün miskinlik verici âleminde yaşamdı katlanırlardı. Lâkin arada bir, bu maaş işinin dölü fazla ihmale tahammülü olmadığı düşl” nülür, cülüs, vilâdeti hümayun, yarmi” zan, bayram gibi sayılı günler birer maaş tevzüne karar verilirdi. nu daha önceden düşünüp tedbir alâ iyi ya?, Hayır! Almazlar. ve maliy tebliğ edilen maaş umumi iradesi ha nenin tamtakır boşluğu ortasına: <Gümli diye düşerdi. Maliye o vakit paçalari ğar.. sırasile: Osmanlı Bankasına, ÜA rejisine, şimendiferlere, imtiyazlı şir) lere, Düyunuumumiyeye baş vurur. Bi bir devletin kabul edemiyeceği bir şezek lü ile yalvarır.. âbrü döker.. — Aman! Memurlara maaş vereceğit? ocağınıza düştüm! der, Kimi, bu muacciz dilenciyi kıpısn’ | kovar, kimi de fırsatı ganimet bi rekr istenilen cüz'i parayı vermek için şartlar koşar, tefeci faizleri ister, im' zında devlet ve millet lehine mevcüd yıdların kaldırılmasını ileri gürer. manlı maliyesi o anda her şeye "ğ O, böyle zaruri vaziyetlerde neler etmiştir, neler! Bununla beraber, 'd bazan red cevabı alır.. Bir ağustes akşamı, paydoasa beş Oft : kika kalarak, meclisi idare başkâtibi '” lâhare beşinci Mehmede baş mabe' olan - Halid Hurşid Bey merhum belt! gortti. Masasınım üzerinden uzun tezkereyi alıp bana uzatarak: — Bunu gayet acele ve dikkatle barl elme. ediniez kumandan Bedie M dt yor., dedi, Bu, Düyunuumumiye - komiserliği gelen «Gayet müstaceldir» işaretli, VE — tün bir sayfayı kaplıyan bir tezkere şdk «Mütekarribülhulül olan cülüsu min menusu cenabı hilâfetpenâhi şebeti mübaccelesfle, Deriscadetteki murini Devletlaliyyeye birer maaş î:â iradet merhametâdeyi hazreti pa şerefsunuhu sudur buyrulmuş ise6t 4 ibaresile başlıyarak, bu iradenin fi getirilmesi için hazinei celilenin sıâİ M liyesi şu anda bazı esbabdan nâşçi M olmadığı söyleniyor ve neticede: € nuumumiyece cibayet edilegelen ve varidattan devlet hissesine isabet mebaliğden atiyen mahsubu fera mek Üzere..>» 150,000 lira merdyor# İdare reddetti. Maliye ısrar et miser arada pazarlığa girişli. Kumi” Berje dayandı. Bundan önce gent istenilip te alınan bir avansın hâlâ subuna maliyece ymşılmdıbv sürdü. Yalvardılar, yakardılar. M kumandan Berjeye gelip te ayak diği kaldı.. f w Gece olmuştu. Boyuna teati edileti kerelerin tercümesi için ben de “:V mıştım. Elimden geçen evrakta j lan ve bis taraftan tezellül, WJ tan zımni hakaret ifade eden TP e den ben uütaniyor, sıkiliyor, ıztırab yordum, Maliye parasını nihayet kopardi- £ yarısına doğru eve gittiğimde, B#.’ cikmiş olduğumu babama anlattifi Ö acı başını salladı ve birdenbire daları, zarlarının o anda nemlendiğini tim. pA Ş KÇU A &i | * y Türkiye Cumhuriyeti nuxw“-wi dra piyasasından 16,000,000 Cit e bir istikraz akdetti. Londranın nilen mali merkezi dünyanın ©f İ gif para piyasasıdır. Değme adam "'".’ kulup ta iş göremez ve !nıma",j let kuvvetleri City üzerinde 2677" tesir Jerasına kedir değillerdir. (Devamı 11 inci sayfada

Bu sayıdan diğer sayfalar: