SON POSTA Selma isticvab ediliyor '“İ'Yhı edilen sahaya gelince dizleri he çöktü, aşağıdaki odânm tava- hi , aşağıdaki odanr di teşkil eden tahta aksam: muayene '€ başladı. - ,_”S:nın Bey şu elektrik fenerini n::l'hıniuer elektrik fenerini çıka - % işlere basa basa Rıdvan Sa - dena N peşinden gilti. Onu taklid e - üzerine çöktü. hodîmn tavanını teşkil eden murab- dkera üzerinde bir müddet emekle. Yan Sönra bir noktada durdular. Rıd “"lek; lah başımı bizden tarafa çe- T Gelin! dedi... Hakkın varmış, hîi: de ihtiyatla yürüye yürüye yan- tet gllık ve Rıdvan Sadullahın işa- h':ııw noktada iki kirişin arasında- ea kaplama üzerinde birbirlerine hm;q!fl bir santim —kadar olan bu Wmîxmdı burgu veya çakı ile Anlaşılan küçük fakat munta- : bir delik bulunuyordu. Bu delik- ca aşağısını, doktor Baha - ;:dî.nm kısmen görmek kabil olu- '—H m izlerinin ve deliğin vaziye - —Ğ birisinin burada diz çöktüğü ve .km::ql gözetlemek üzere ellerini _hhe dayayarak gözünü deliğe uy anlaşılıyordu. Sadullah bakışlarile gözle - ıh_hl aradıktan sonra: ıw_u izlerinde nazarı dikatinizi cel- hususiyet yok mu? dedi. Bütün gözler izlere dikildi. 'ka.u, hayret ve şaşkınlık i - rdı: &5 © izlerinden birisinin küçük par- ( Btn de dikkatle baktım ve Serko - hak verdim. Bu müşahede der- —,L:L:Ğmıin bize ilk kocasını tarif e- Söylediği sözleri hatırlattı. Bü- ün dehşetle Üürperdiğini kadaş Fakat bu kabil mi idi? 30 T yıl evvel menfada ölen ve ha- '€ev dahilinde dolaştığı söyle - adam sağ olabilir mi idi? De - ü..mı"m:hhk' ten bu korkunç tavan en yapan bir hayaletse bu Me:m insanlar gibi dokunduğu yer n kabil mi idi? Fakat Ch,"nı:'dın bir çıkmaz yola sapıyor- Yaletin mevcudiyetini kabul &u 2e ha 'âk ve heyecan içinde birbirimi- Ridvan Sadullah: 7;,::;# aşağı inelim, dedi, Bureda işimiz kalmadı. qko*ı'“iîmiı yoldan tekrar geri dön- »& ivenin başında elbiselerimi- '—h tozları silkeledikten sanra, —'İlk_b"“ Doktor Bahanın odasma ğnüzü de derin bir — düşünce üşt. Bu düşünceden ilk sıyrılan lullah oldu: Nıfmdilîk bu şeyleri bir tarafa bi- —k%&di! İsticvablara devam ede- M. Sam Hanımı dinleyebiliriz. Fakat huınm:l Maktulün cesedini buradan Nq liyız, Genç kızın bu manza - —%M Müteessir olması muhte - ..'h.ıh takdirde sükünetle konu - 'Ser sordu: tesedi nereye kaldırtmalı - < Yi Fakat ,ı"â salona naklinde hiç bir mah bey. Nasıl olsa biraz - İ Rıdvan Sadullah: «El izlerindeki hususi diye nı söyledi. İki dakika sonra — genç kız karşımızda bulunuyordu. —t— Çalınan mektup Selma 24 saat içinde inanılmıyacak kadar değişmiş ve bozulmuştu. Yüzü sapsarı idi. Hareketleri ağırlaşmış, ba - İkışları garib bir şekilde durgunlaş - mışlı. Serkomiserin bir sandalyaya o - turması hakkındaki teklifini ancuk i - kinci defa tekrar edilince anladı. Otur- du ve dalgın dalgın yüzümüze baktı. Serkomiser: — İfadenize müracaat mechuriyeti |ile sizi rahatsız ettik, dedi. Duçar ol duğunuz felâketin büyüklüğünü tak - |dir ediyoruz. Konuşmanızı mümkün mertebe kısaltacağız. Siz de lütfen a - çık ve kat'i cevab verin. — Kenan n katledildiği gecenin (Baştarafı 9 uncu sayfada) sonra abla hanımların ellerini sıktım. O- turduk, biraz aklım başıma gelir gibi ol- muştu. Lâkındıya güreşten başladılar, nasıl olup da benim gibi bir Darülfünun müdaviminin, bir mekteb muallıminin güreş gibi adi bir şeye merax ettiğimi sordular? Bu sual o zamanın zihniyetini ve spor telâkkisini anlatmyıa kifayet e- der. Var kuvvetimle sporu, güreşi mü - ——7 Bütün neş'esile gülüyor Çünkü —ağzında şilr kadar Güzel dişleri var ! RADYOLİN M p, ?dan gelip alacaklar. ı;_v.:llğı salona gitsek... Ötir “sı::dul)ıh sebebini Si AYır, burası daha münasib Os - Nn Bey, Peki Serki ş :kle,iı l;?"'!!in aşağıdan çağırttığı po- hd B:'“""Ue cesed salona naklo - M İş bitince Serkomiser polis - birin * Selma hanımı çağırması- En kısa zamanda size de aynı parlak neticeyi kazandırabilir, Sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra RADYOLİN leme - yet nazarı dikkatinizi celbetmiyor mu?>» sordu. sabahında bir genç kız Rıdvan Sadullah beyin evine telefon ederek yardım iste- miş... Telefon eden siz miydiniz? — Evet, bendim efendim... — Rıdvan Sadullah beyi tanır mıy - dınız? — Hayır, kendilerinden bir kitab okumuştum. — Yardım istemek için neden öyle dolambaçlı bir yol takib ettiniz? — Korkuyordum, efendim, — Neden korkuyorâunuz? — Bana tehdid mektubları gönderen şahıstan... — Size de tehdid mektubları gönde- riliyor muydu? Ne vasıta ile?... — Bir aydanberi her sabah uyanınca yatak odamın kapısı altından içeri atıl- mış bir mektub bulurdum. — Bu mektublarda neden bahsedili - yordu? İ (Arkası var) bahseden ESKİ GÜNLER lam ettim. En iyi bir kafanın mutlaka en iyi bir vücudde bulunacağını mük- ni delillerle anlattım. Üçü de alâka ile dinlemekle beraber benim en fazla nazarı dikkatimi celbeden 17 yaşındaki |küçük (Taş bebek) ti. Lâkırdılarımı â - deta yutarcasına dinliyordu. Söz çok vadilere atladı. Onların benim hakkımda oldukça etraflı malümatları ol- duğunu öğrenince afalladım. Bunu nere- den öğrenmişlerdi? Ben de onları ufak yollu iskandil ettim. Büyük abla bir bah- riye yüzbaşısına nişanlı imiş, ortanca (Taş bebek) tişanlanmak üzere imiş. Şu halde bize benim de bayılıp, yandığım küçük kalıyordu. İki saat geçince üç gece sonrası için zi- yaretime müsaade alarak ayrıldım. Ab- la hanımlar kameriyede kaldılar, Küçük beni duvara kadar teşyie geldi. Mehtab bütün şaşaasını göstermeğe başlamış, bülbüller taraf taraf hılkalin âşk ve müu- habbet neşidelerini terennüm ediyorlar- dı. Yok! Neme lâzim! Bu kadaz coşkun - luğuma rağmen çok uslu oturmuştum, fa- kat şimdi şu teşyi sırasımda tahammülüm kasırgaya karşı tutulmuş bir atlas şem- siye gibi çatır çatır ayrıldı. Kuvvetli kol- larımla küçüğü kucakladım, uzun, ateşli bir buse... Birden silkindi. (Çağırıyor - lar, çabuk atlayıp gidin) dedi. Caddeye çıktığım zaman Galatadaki depocu Ya- hudinin meyhanesinde yarım okka us- tura terfibi rakı içmişim de dışarı fırla- mış gibiydim. Yarabbi! Bu ne tatlı aşk sarhoşluğu idi. Ne bastığım yeri farke - diyor, ne gideceğim tarafı tayin edebi- liyordum. Hayır! Eve gitmiyecektim. (Namazgüh) a gidip bir kahve içecek, o tatlı anı hülyamda, nazarımda bir daha yaşatacaktım. Süründüğü koku, her ta « rafıma sinmişti. Kendi kendimi kokla - mak arzusuna kapılıyordum. Eve çok geç döndüm. Meraklı anneci - ğim uyumamış, pencere Öönünde beni bekliyordu. Onu teselli ettim, bir şey ol- madığına tavlaya daldığıma inandırdım. Ah! Nefis koku! Temin ederim ki bu Sayfa 123 Üsküdar İcra memurluğundan: Taksimde Abdülhak Hâmid C. Kundura apartımanında 4 No. da Hakkı Marmaraya barçla Kadıköy Fener yolu Çiftehavuzlar 8. 3/6 No. da Abdurrahman Merzuk'un metgâhı meçhüldür.) Kadıköyünde Zühtü paşa M. eski Hacı Mehmed efendi yeni Çifte hayuzlar sokağında eski 6 mükerrer yeni 3/5 kapı No. lu (bir tarafı Dildi bağı ve bir tü- rafı hini Hrasında bayil evvelisi Emirin uhdesinde kalan mahal ve bir tarafı Muxmine- rin maa köşk bahçesi ve tarafı rabli Çiftehavuzlar tarikişle çevrili iki dönüm bir ev'ek 260 zira tahvilen 2216, 29 metre murabbaı mikdarında muhtesatı mülk zemini Selimi evvel vakfından tasarrufu kanun neşrinden evvel muhtez ve tamamı 6500 altı bin beş yüz lira kıymeti muhammineli bahçeli köşkün £ hisse itibarile borçluya ald bir hissee sinin açık arttırma Ve satılmasına karar verilmiştir. Vaziyeti hazırası: â- $ ve 5 No, yu taşıyan kapıdan girildikte bahçe içerisinde 8 basamak mermer me: venle zemini! karasimen döşeli ufak mahaldecamekün maa tahdid edilmiş xemini şamba döşeli tavanı yağlı boya ve karton piyerli duvarları yağlı boya tırma ve camlı camekânlı emüş bir bol mezkür holden bölme tarafa geçilir çifte kapısı ve orta so- faya geçilen bir kapısı mevcuttur. Bölme tarafta ayrıca bir kapı ve bir oda mevcuddur. Orta sofada sağ tarafında bir yemek odası ve yemek odasından geçilme ufak bir antre Üzerine bir helâ ve bir küçük oda. Sofanın cepheye tesadüf eden kısmında binanın at- ka tarafından açılan bir kapı mahalli zemin! ve beş kademe merdivenleri mermerdir. Bu merdiven mahallinden beton beş kademe merdivenle bodrum katına inilir. Bodrum - da zemini muşamba döşeli bir koridor Üzerine bir yer odası ve buna muttasıl zemini rak ve kömürlük mahalli, Orta sofanın cephe soluna tesadüf eden bir küçük oda ve o- nun ittisalinde alaturka bir helâ bu katın oda ve sofaları muşamba kaplıdır. ahşab ak- samı doğrama pencereler yağlı boyadır. Orta sofanın sol tarafından bahçeye çıkılan ve beş kadem merdivenle inilen zemini karostmen döşeli camlı kapı meyecud olup bir de merdiven altı mevcuddur. Aynli mahalden üst kata çıkılan ahşab merdivenle mezkür köridor üzerine kapılari bulunan ön ve arka cephede birer oda mezkür ufak kocidor Üzerine açılan salon şeklinde kullanddan mahalde üç oda — mevcud — olup bu salo- nun arka bahçe tarafından methal üzerinde ufak bir balkonu vardır. Etrafı tahta kor - kulukludur. Bu katin doğrama aksamı khsmen yağlı boyadır. Ayni merdivenden çalı arasına çÇı- kilir Çatı odası mevcuddür. Üzeri alafranga kiremitle mestur etrafında tahta korkuluk olup çatı kattan maada pencereleri pancorlu ve haricen yağlı boyadır. Bina — bodruni Xati kârgir olup üst katları ahşabdır. Bahçede inşa edilmiş bir kat üzerine bir koridor bBir oda ve bir harici helâ mevcud olup bu odanın pencereleri demir parmaklıklı dahi- N ve harici ahşab aksamı kümilen yağlı boyadır. üzeri Marsilya kiremidi ve küçük ku- le şeklindeki medhal üzeri çinko ile mesturdur. Mezkür gayrimenkulün bahçenin arka kısmında kârgir bir kattan ibaret bir erabalık ve 6 hayvanı istiab edecek şekilde bulun- muş zemini toprak tavanları ahşab çerçeveleri kıamen harab ve camsız bir aarbalık ve ahır mahalli ile ahırın üstüne tesadüf eden kızma zemini çimento şaplı ve ahcab merdiyenli bir sofa üzerine iki oda mevend olup biri büyük yüklü ve dolablıdır. Bunun medhaliride zemini karosimen döşeli ufak bir gusülhane mevcuddur. Bu odalar zemini tahta döşeli tavanları ahşab dahili! bölmeleriyle bağdadi sivadır. Merdiven altında bir helâsi meyvcuddur. Mezkür mahallin ittisalinde zemini çimento döşeli ve ahşab tavanlı duvarları kârgir beton bir davlunbazı bulunan ve dökme bir kuzinoyu havi geniş bir mutlak bunun bir tarafında tahta set mevcud olup altları dolap şeklinde kullanılmak- tadır. Tarafeyninde ahşab rafları mevcuddur. Mutfağın ittisalinde zemini kırmızı çini düşeli beton davlunbazı ve kazan ocaklı bir çamaşırlık mevcud olup üzeri tahta çerçeve- N altı beton kanallı bir çamaşır yıkama mahalli bunun bitişiğinde bir kömürlük vardır. Bu çamaşırlıkla kömürlüğün önünde bir buçuk metre arzında tıretuvar çinisi döşenmiş üzeri çatı ile mestür bir koridoru meveuddur. İşbu müştemilât üzerlerine Marsilya kiremi- di ile mestur olup yalnız elektrik tesisatıni muhtevidir. Arka cephede müteaddid mey « vahı meyvasız ağaçlar vardır. Ve binadan ahır ve mutfak kısmına giden — yol üzerinde Kköşebendlerle yapılmış asma çardağı mevcud olup binanın tarafeyninde — ve arkasında mütcaddid mazı ağaçları ve köşke muttasıl bir kuyu ve aörülmüş tulumba mahalli ön ta- rafından keza meyvalı meyvasız muhtelif ağaçlar (mazı ve çam ağaçları bir kesket bir havuz ve camekânla çevrilmiş kamerye) vardır. Bu bahçe duvarla mahdud yol kısmı üzeri demir parmaklıklıdır. Binada elektrik te- #lsatı mevcuddur. Hey'eti meemuası demir parmaklıklıdır. 1 — İşbu gayrimenkulün arttırma şartnamesi 1 Temmuz — 938 tarihinden — itlbaren 971/1100 No. ile Uaküdar iera dairesinde muayyen No. sunda herkesin görebilmesi için a - gıktır. Nânda yazılı olanlardan fazla malümat almak istayenler işbu şartnameye ve 471/7100 dosya No. sile memuriyetimize müracaat etmelidirler. Gayrimenkul T Eylül 638 Çarşamba günü saal 14 de Usküdarda ihsaniyede Şerifbey çeşmesi sokağında 16 No. lu Adliye binasında Usküdar Jera M. odatında üç defa bağırıldıktan sonra en gçok artlırana ihale edilir. Ancak arttırma bedeli muhammen kiymetin K 75 şini bül « maz veya satış istiyenin alacağına rüchani olan diğer alacaklılar bulunup da bedel bun larin bu gayrimenkul ile temin edilmiş alacaklarının mecmuundan fazlaya çıkmazsa €n çok arttıranın taahhüdü baki kalmak Üzere arttırma 15 gün daha temdid — edilerek 22 Eylül 038 Perşembe günü saat 14 de Usküdar Jera M. odasında yapılacak arttıma- da bedeli satış isteyenin alacağına rüchm olan diğer alacaklıların bu gayrimenkul ile temin edilmiş alacakları mecmuundan fazlaya çıkmak şartile en çok arttırana — Ihalesi dera kılınacaktır, 2 — Arttırma bedeli peşindir. Arttırmaya iştirak için yukarıda yazılı kıymetin © T büs çuk nisbetinde pey akçesi veya mülli bir bankanın teminat mektubu tevdi edilecektir. 3 — Gayrimenkul kendisine ihale olunan kimse derhal veya verilen mühlet — içinde parayı vermezse ihale kararı fesholunarak kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kimse arzetmiş olduğu bedelle almağa razi olursa ona razı olmazsa, veya bulunmazsa hemen 15 gün müddetle arttırmaya Çıkarılıp en çok arttırana ihale edilir. İki Thale a» rasındaki fark ve geçen günler için $ $ den besab olunacak falz ve diğer zararlar ayrı- €a hükme hacet kalmaksızın memurtyetimizce alıcıdan tahsil olunur. 4 — İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların ve Irtifak hakkı sahiblerinin güy- rimenkul üzerindeki haklarını hususile falz ve masrafa dalr olan lddlalarımı işbu flân tarihinden itibaren 20 gün içinde evrakı müsbitelerile birlikte memuriyetimize bildirme » deri icab eder, Akal halde tapu sicill! ile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşınasın « dan harie kalırlar. 5 — Ahcı arttırma bedeli haricinde olarak karar pulları, tapu ferağ harcı, 20 senelik vakıf taviz bedelin! vermeğe mecburdur. Gayrimenkulün nefsinden doğan — müterakim vergi, tanzifat tenviriye ve dellâliye resmi ve vakıf icaresi borçluya alddir. Gösterilen günde arttırmaya iştirak edenler arttırma şartnamesini okumuş ve lüzumlu malümati almış ve bunları tamamen kabul etmiş ad ve itibar olunur. Yukarıda gösterilen gayri - menkul işbu ilân ve gösterilen arttırıma şartnamesi dairesinde satılcağı ilün olunur.. Yu- karıda möresi yazılı borçlu Abdürrahman Merzuk'un ikametgâhı meçhul bulunduğun- dan #0 gün müddetle ilânen tebliğat lorasına karar verilmiş olduğundan gayrimenkul Hân varakasının borçluya tebliği makamına kalm olmak üzere ilân olunur. — (8205) ——— ——— T müskir kokuyu bir hafta genzimde duy-| düğün (Taş bebek) ler bugün apansız düm. * Aradan üç gün geçti. Üçüncü akşam yyollarda eğlenmiyerek erkence eve gel- dim. Malüma... Bu gece için gene davetli idim.. Annem romatizması rahatsız ettiği için çayıra çıkmamıştı. Yanına girdim, halini, hatırını sordum: — İyiyim! O kadar ıztırabım yok. Sa- na bir havadisim var, dedi. — Bayrola! — Benin tavırlarını, hallerini pek öv- Köç edip gittiler. — Allah Allah, haziran başında göç e- dilir mi imiş?.. — Ben ne bileyim? Kim bilir nası! bir zarüret hâsıl oldu da taşındılar. Beynimden vurulmuşa döndüm. O ge< ce sofradaki somurtkanlığım görülmeğe değerdi. Sonradan ne kadar araştırmaları yaptımsa da o nazenini bir daha görmek nasib olmadı. Muallim Nihad