SON POSTÂ Traş oluyor ) Londrâda kadınların sahne- İ Eaları âdet değildi. Kadın rolle- İ © erkekler yapardı. Kral ikinci —'mlmdı iken, perdenin açılması Nüi Kral hiddetlendi. Tiyatro K ü çağırttı: . perde açılmıyor? Hatıra 5'1: Miras yediden para istediler: q&mem, imkânı yok! ve ilâve etti: ondan başka hiç bir S M ST AM ğ ' KF E Ş brrakmak ma lâzım? — Tabil bilmuka - H bele sen de ona bir tokat vurdun! — Ne münasebet Bir an düşündüm. Ben ona mukabelede bulunsaydım. © bir tokat daha vuracak- tı. Ben gete muka - belede bulunacak - — Sayfiyeye gidiyoruz diye eşyaları böyle karıştırıp tT O Bgene hir to - kat daha vuracaktı. — Hırsız gelirse kendtnden evvel başka hırsız geldiğini Ve tokatların ardı ar K kalmadı! . zanneder, ve bir şeye dokunmadan gider. kası kesilmiyecekti. O| Peçel resmi Yaya yürürler £ İi zengin, yeni Borcu çök olana dediler ki: d evinin sa « — Biz senin yerinde olsak sokağa ı k_. DK tü # çıkmıya cesaret edemeyiz. # k BER Borcu çok olan güldü: atıyordu. Bir — Cesaret etmemiye sebeb yok ki.. atölyesin - ne olsa onlar beni yakalıyamazlar. e| - Çünkü ben daima otomobilde gezerim; " N tabak reçel onlar yaya yürürler, Bördü. Ressam S © $ h Yemek — odası K İ ZS bir tablo. Piâjda ği — Bay karınız denize dalmıştı. U Yenı zenği — Biliyorum. A, o — Denize dalalı bir saat oldu. Hâlâ buruşturdu: çikmadı. S k İltemem, üzeri- Zabıla romanları muharriri — (Evise giren hırnza) ha- xhh sinek konar. uralarını yazmadan şuradan şuraya gidemezsin! V —a — Lokantadı Skantadan çıkıyorları L — Olabilir; kendi gibi birine rastla - mış, dedikoduya başlamışlır. Sayfiyede — Her gün sizden €mekler fena idi değ'l mi? B :İv 'eti 4.GE5 süt alacağım, kaça : xH'lh de çok pahalı! vereceksiniz? eÂis ğğe“ — On beş kuruş. iylelere ceza vermeli. S SRc a Li : qh'kn iki takım çatal, bıçak çı- leceğlan ÜS k Kâti derecede cezalandırıldılar, — Öyleyse —otuz ! e kuruş $ — Sötün sağıldığı Yanlış tedavi İA BU ea : ineği göreceğim. Ko n? Söyledi: tımda bir kere bir hastaya Teşhis koydum, ve yanlış tedavi KÜT Vükümm n — gea Dğark searen — Sütü bizzat ben :x?, — Biz kısmımız beyazlar, bir kısmımız da zenciler ola- sağacağım! D 33,, İ e — Satilık sütümüz *— Milyonerin, milvoner olduğu- — — Zenci olacaklar yüzlerini siyaha boyasınlar. wki viziltede iyi ettim. — Ona iüzum yok.. Beyazlar yüzlerini yıkasınlar. yok efendirm! .—.hmbgı Dedikodu İki kadın yürüyorlardı. Bir üçüncü x' Bol tara « kadına rastladılar. İki kadından biri, &—me inmişti ötekine döndü: z — Tanır mısın? İt dedi, İçk Ti N ç . $8 — Hakkında çok fena şeyler söylü - yorlar. sh'lomı budur x doktorun GS baktı: K M Münasebet, N!ı bir zaman xhl elimle al- x Daima sağ K “.’ı âğzıma da görmek isterseniz, üst kattaki odaya çıkalım! K On para N K hasise elini uzattı; hasis ceb- NAMM" on para buldü: N On paraya baktı: Beri vereyim mi? © & Eczanede a hd'll €czaneye girdi: Nm M karbonat istemiştim. Bir Y. Olmuş, bana ta'k vermişsiniz. Bnlış değil.. ikisi de ayni fiattır. © S Otelfe xe;':m bur karyola sağlam mıdır? —- bi edi ay, fakat neye bu kadar N çı, Sorsruz? Çidk ağırdır da.. Arvcı — Bu da vurduğum zürafe, boymu burada, başımı — Otomobili çalmasımlar diye kearımı içinde bırakmıztım. — Tebrik ederim; karınız otomobilinizden güzelmiş! — Biliyorum. Söylenilenleri bir gece seninle ikimiz beraber uydurmuştuk. e Parama ge ince Gece yarısı kılıbığın yolunu kestiler; göğsüne tabancayı dayadılar: — Ya canını verirsin, ya paranı, Kilıbik cevab verdi: — Canım bendedir, isterseniz alın, paramâ gelince 6 karımın yanındadır. Sarhoşluk Sarhoş — tramvay direğine sarılmış du- rüyordu. Polis gördü: — Sen oradan bir yetinde değil misin? — Ben mi? Ben gitmek istiyorum a » reği aksilik ediyor. Temiyorum, İlarının aleyhine döndün?» gibilerde hay- İmilyar, 300 müyon olarak hesab edili- yere kımıldamak ni « | yordu. ma bu tramvay di - “Tavuklarım niçin hiç yumurtlamıyorlar?,, * *&« v Bana bu suali soran bir tanıdığım, tavuklarını devamlı bir şekilde buğdayla besliyormuş. Böyle tek yemle beslenen, çeşidli gıdalar Yazan: İşi, gücü geniş bahçesindeki tavuklarla eğlenmekten ibaret olan bir tanıdığım vardır. Geçen gün diyordu ki: — Şu tavuklara kızıyorum doğrusu! devamlı surette buğdayla — besliyorum, sularını her zaman tazelerim, kümesle - rindeki rahatlık bizim evde yoktur! Ho- rozları da yedi senedir seviştikleri baba- can bir şey... Öyleyken tek yumurtaları- nı alamıyorum?» Her görüştükçe tavuklarına dalr — bir şeyler dinlemeğe alışkındım ama, onların aleyhinde söylediğini ilk defa işitiyor - dum. Hani «nasıl oldu da, sevgili tavuk- vetle yüzüne baktım. Tavuklarına sahi - den içerlediği gözlerinden okunuyordu: «— Keseceğim hayırsızları!» diye ilâ- ve ötüi. Öfkesini yatıştırmak için bir hayli de- reden tepeden dolaştıktan sonra bu mev- zua döndüm ve şöyle bir şeyler anlattım: Tavuklarını geldiği 5 besli Bizde tavukların yemlerine pek o ka- bir —.m bu “z alır! dar ehemmiyet verilmez. Bir çok kimse- ler tavuklarını çöplükte geçinmeye bı -| Yebildikleri şeylerin hiç birisi de bu mad- raktıkları zaman, daha iyi yetiştiklerini | dtlerin topunu birden ihtiva etmez. O » iddia ederek onlara cüz'i bir nafaka bi-| Pün için tavukların önce sıhhatlı, sonra le vermezler. Filhakika serbest gezen ta- da verimli olabilmeleri bu, türlü mad - vuklar, kapalı bir bölmede datma buğ - deleri kargrınca temin edebilmelerine dayla beslenen tavuklardan daha ziyade bağtıdır. Ve bu, ancak çeşitli yemlerle yumurtlarlar; fakat burada yanlış anla-| OlUr. pılan bir nokta vardır: İşte tavuklarını yalnız buğdayla bes - Tavuklar aldıkları gıdayı, sair bütün | İlyenler onlara en noksan bir yem ver - hayvanlar gibi iki fizyoloji vazife uğrun- | Miş olduklarının farkında değildirler, Bu da harcarlar. Bunun birisi beslenip yaşa- | noksan beslenme icabı da, - yemin ihtiva mak, diğeri de nesillerini üretmek, yujlmiğl maddelere göre - ya mütemadiyen yumurta vermek vazifesidir. Tavukla -| zayıflar, yahud da inadına semirerek yu- rın bu iki iş için muhtaç oldukları gıdal | murtlamayı düşünmezler bile! Halbuki maddeler başka - başka olduğu gibi, yi-! (Devamı 13 üncü sayfada) tü mevcudu Son senelerde tesbit edilmiş olan tahviller 4929 BAA Büerlere gnüA T ELA dünyadakı mevcud — | 105 | 1929 yılı sonunda dünyanın altın mev-;deki mıkdar ise umumi yekünüun ancak cudu harbden evvelki altın dolarla 10| yüzde 14 ünü bulur. Fakat her devletin altın mikdarı da bu Şu son 8 sene içinde sabit hlm;mı;,l:ü- il ş tahav- 1937 yılında bu mikdar yeni ihraç edi- :::']_:"'"“”"* “g::';:""_ MLARO len külçelerle birlikte 13 milyar 800 mil- leri yukarıdaki baka: yabilirsiniz. yona baliğ oldu. ü Bu altın külçeler başlıca Amerika, İn- brzRsitikd ” vit d 05 tere, Fransa, Holanda, İsviçre devlet-| , >ı, imparatorluğu yıkıldığı Ti lerinin ellerindedir. Bu beş devletteki| 4, Gumhuriyet hükümeti bugün mikdarı külçenin mikdarı umum? yekünun yüz-İher ay artan bir stok vücude getirmiştir, Bir türlü onu yerin -| 4e 84 ünü teşkil eder. Almanya, İtalya,İson mikdar 3 milyona yakındır, ümid c- den kımıldatıp götü-| yaponya, Rusya da dahil olmak şartile| diliyor ki bu mikdar yakın senelerde bir bütün diğer dünya devletlerinin ellerin-| misli artmış olacaktır.