Hergün Adaşım Muhittin Üstündağa bir teklif Yapıyorum Yazan: Muhittin Birgen çinde yaşadığımız devirde devletle- rin ve belediyelerin belli başlı işle- rinden biri de şunu düşünmektir: Zen- ginler hayatlarını nasıl olsa hoş geçir- menin yolunu bilirler; en ziyade yardıma muhtaç olanlar küçük sınıflardır. Onla- rın bayatlarını islah etmek, cemiyetin temellerini — dağlamlaştırmanın yegâne yoludur. Şu halde fakirlerin hayatlarını ıslah etmenin çaresini nasıl bulalım? Diğer taraftan da şunu gözönüne ala- hm: İstanbul şenlendirilmeğe, güzelleş- tirilmeğe, imar edilmeğe muhtaçtır. E- Ber biz, bunu her sene tektük yapıla- gak apartımanlardan bekliyecek olursak İstanbul daha uzun zaman imardan mah- rum kalır, Eğer para kazanan iInsanlar, kazandıklarını tekmil bina! yatırsalar ti; fakat, onlar böyle yapmazlar, Fakir- lere gelince, onlar da, kenarda ve köşede harab, eski, fakat ucuz ev ararlar. Arada bir, biriktirdikleri paralarla — «başlarını sokacak bir kovuk» arıyanlara gelince, bunların yaptırdıkları evlerle ne İstan- 'bul mamur olur, ne de onlar bu evlerde Adrın insanlara temin edebildiği istira- hati bulabilirler. Düşünülecek bir nokta daha: Zamanı- mızda münferid sermaye hiçbir kuvveti haiz değildir. Sermaye, temerküz mey- lindedir. Sermaye temerküz etmedikçe, kuvvetini birleştirip bir noktada — topla- madıkça güzel işler yapamaz. Sermaye- nin en büyük yaratma mucizeleri ancak birleşme sayesinde meydana çıkar. Bu düşüncelere daha birçoklarını ilâve edebiliriz. Zihnimde bunları birbirine ekliyorum ve neticede İstanbul şehrinin başı olan adaşım Muhittin Üstündağa bir teklif yapmıya karar veriyorum * Faraza, ben belediyeyim. İstanbulun göze görünecek bir iki semtini alıyorum. Orada boş arsalar buluyorum. Bunlar- dan münasib bir mikdarını mübayaa e- diyorum, istimlâk ediyorum, hülâsa bi- Yer küçük mahalle haline gelecek bir sa- ha sahibi oluyorum. Bu saha üzerine ko- operatif usulile küçük bir mahalle kur- mak güzel bir şeydir. Bunu kurmaya ka- rar veriyorum. Yapmak istediğim de şu- dur: Küçük ve orta halli ailelere güzel Ve medeni birer ikametgâh vermek. Karşıma ilk çıkacak mâni şudur: Kü- çük ve orta halli aileler âpartıman yap- tıramazlar, Paraları ve takatları buna müsald değildir. Halbuki bizim memle- kette konforlu ve ucuz ikametgâh ta an- cak apartıman şeklinde olur. Kanunları- mız da apartımanların kat kat tasarrufu- na mânidir. Avrupada her aparttmanın her katının ayrı bir sahibi olabilir. Bizde kanunen buna imkân yoktur. Ben bir belediyeyim, kanımu tadil ettirmek kud- rTetine malik değilim. Buna bir çare bul- mak lâzım. Çareyi buldum: Apartımanın her katına bir başkasının sahib olması mümkün 'değildir ama, köoperatifim bu kata mahsus olarak çıkaracağı fahvillere sahib olmak mümkündür. Kim bu tahvi- le sahibse o apartımanın da sahibi olur, «Tapu senedi» nin adını «kooperatif tah- vili, ne kalbettiğim zaman bu hukuki| meseleyi kolayca hallederim. Bu koope- ratif şirketinin ana —mukavelenamesini bu hukukt meseleyi böyle kolaylıkla hal- ledecek şekilde yazmak, — mütehassıslar için işden bile değildir. Bu manli böylece hallettikten sonra ikinci manile karşılaşıyorum: Sermaye. İlk sermaye benimdir: Arsa, İkinci sermayenin ilk ihtiyaclarını teşkil etmek üzere de biraz da nakid sşermaye koya- mm, Meselâ, tedricen verilmek — üzere, bir iki yüz bin lira. Ondan sonra, bir in- gaat şirketi ararım. Böyle bir şirket bu- lunur mu? Bulunur. Bulamazsam — bile Emlâk Bankasile bir kombinezön yap- mak güç değildir. * Bütün bunları hazırladıktan sonra ko- operatife ortak kaydına başlarım. Şu ve- ya bu tarzda ikametgâh istenildiğine gö- re, peşin olarak şu veya bu kadar bir pa- ra ile kooperatife girmek lâzımdır. Bun- ların hesablarını yapar ve ilk azalarını kaydeden kooperatifi işe başlatırım. Ya- vaş yavaş, seneden seneye apartımanlar inşa edilmeğe başlar. Bunlar hibleri kira yerine sermaye taksitlerini ödedikçe bir taraftan da diğerleri yapılmakta de-| Resimli Makale : İnsanlar genç, olgun veya ihtiyar olduklarına göre üç kis- ma ayrılıyorlar. Birinci kısımdakiler hali düşünürler, orta yaşa gelenler istikbale bakarlar, yaşlılar ise mazinin hatıra- ları ile yaşarlar. Her üç takdirde ler. Londranın moda âlemini tacıb eden İngiliz kadınları bu yaz, yeni ve orijinal şapkalar giymeğe hazırlanıyorlar. Yuka- rıda bu şapkalardan birisini görüyorsu- nuz. (Topaç) şapka ismi verilen bu aca- yib serpuş kadınlar arasında çok büyük bir rağbet görmüştür. ——— vam eder. Bu mahallenin küçük bir mey- dani, güzel bir bahçesi, kazinosu, ister- seniz kooperatif usülünde lokantası da bulünur, Sokaklari temiz ve asfalt dö- şenmiştir. Mahallenin nüfusu biraz arttı- p zaman orada bir de İstihlâk koopera- tifi kurulur ve bu suretle küçük memur- Yar, orta halli insanlâr, küçük kazançlı tüccar ve esnaf gayet ucuza malolmuş ikametgâh sahibi olurlar. Ara yerde şeh- rin bir köşesi de mamur ve modern bir şekle girmiş bulunur. * Bizim memleketteki itiyadlara göre bul yazdıklarım bir hayaldir. Halbuki Avru- pada bunların emsali ne kadar çok! Av- rupada emsal var da Ankara da yoök mu? Benim tasavvur ettiğime nisbetle basit bir şekilde orada bir mahalle vücud bul- du. Oradaki teşebbüsü daha ıslah etmek, daha mükemmel bir şekilde burada tek- rar eylemek ve İstanbulun kendi şartla- rına uydurmak işden bile değildir. Yal- niz bu işi yapmıya karar vermek lâzım. İşin bütün muvaffakiyeti bir kararın ve bir azmin elindedir. Muhittin Birgen SON POSTA istikbale ayni dereı de hata içindedir- Haziran 2 Üç kısma ayrılan insanlar z İnsan ömrünün bize verebileceği bütün kıymetlerden tam şekilde istilade etmek istediğimiz takdirde maziye, hâle ve cede ehemmiyetle bakmayı unutmama- hyız, Halden istifade etmek hakkmızdır, fakat ders verdiği için mayizi, yeni istifadeler getirdiği için de istikbali unut- mamak, her üç devreyi de gözönünde bulundurmak şarttır. öker ea ra e eeem eee rrek ea ae nek eee ErA AA AN, Hergün bir fıkra İÖyleyse ben yanılıyorum! Edebiyat hakkında hiçbir fikri ol- madığı halde edebiyat meraklısı ge- ginen bir genç bir gün şairi âzamı zi- yaret etmişti. Konuşurlarken: — Sizin şürlerinize mejtunum, de- di, bilhassa «Sis> isimli şiirinize ba- yılıyorum. Şairi âzam cevab verdi: — Bu işde bir yanlışlık olacak, a- caba siz mi yanilıyorsunuz, yoksa ben mi? — Herhalde ben yanılmıyorum. — Öyle ise ben yanılıyorum — de- mektir. İsmimin Abdülhak Hâmid ol- düğüunu — zannediyordum. — Meğerse t Tevfik Fikretmiş! V G Mahkemelik olan şapkalar | | | İ | İ | İ ; İ : M cı ile müşterileri mahkemeye düşmüş- lerdir. Sebeb şu- d u r : Müşteri bu - şapkaları marlamışlar, fa- kat sonradan ca- yıp — almamışla: dır, — Cayılmı cak gibi de de dir. Zira ü şapkanın di 35, alttakinin İngiliz lirasıdır. Mahkeme reisi: «Hiçbirini -gözüm tutmadı. Bana be- dava verseler ma satın aldır- mam.. hem, bütün malzemesinin mali- yet değeri, 50 kuruştan fazla değil» de- miştir. ıs- Yunan veliahdı baba olacak Yunan Veliahdi Prens Polün eşi, Prenses Polün ilkteşrin aylarının baş- langıcında ana olacağı haberi verilmek- tedir. Prenses 20 yaşındadır. Sabık Kayzerin torunudur. Prena Pol ile 9 kânunusanide evlenmiş idi. nni İngiliz edebiyatının Yeni Edgar Vallası Bu şapkaları yapan Londralı şapka- | İkinci Edgar Vallace diye tanılan ve İher 15 günde bir zabıta romanı yazan, (üç tane takma isim kullanan David Hume, son günlerde evlenmiştir. Res- mimizde kendisini eşile birlikte görü- |yorsunuz. | Köpeğile birlikte sinemaya girmek istiyen bir kadın | — Nevyorkda yaşlıca bir kadın biletini almış, Jefferson sinemasına girecekti. Kolunda da mini mini bir köpek var - ,di Talimatname sarih olduğu için sine- |manın müfettişi kadının köpeğile bir - ikte sinemaya girmesine mani oldu. Kadın sokağa çıktı. Ön dakika son- ra köpeksiz olarak geri geldi. Ayni mü- fettiş sinema kapısında duruyordu. Ka- dının mantosunun sol tarafını biraz ka barık görünce şüphelendi ve elile yok- ladı. Mantonun içinde bulunan köpek bafifce havladı. Bu hareket kadını © kadar kızdırmışdı ki sol tarafını yok - |layan eli tuttuğu gibi ısırdı. Fukat ka- |dının dişleri takmaydı, kırıldı. Şimdi |kadın ve müfettiş mahkemededirler ve İkadın zarar ziyan istemektedir. İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Aşağıda göreceğiniz satırları bir gazele fıkr. dük: «Dillerde ticarat serbesttir, diye manası pek bulanız bir söz dolaşır.» Bu serbestlik, onun bağlarını kopardığını, bir başıboşlu- ğa kavuşturduğunu mu anlatır? Şüphesiz hayır. Fakat bazı adamlar ticaretin serbestisini böyle an! İSTER a okü- Bunun acı bir ör neğini dün gördük. Beyoğlunda bir lo - kantaya iki arkadaşla girmiştik. Orta halli bir yemek 1zmar- bir köşebaşı köfteci lıyorlar. İNAN, İSTER ladık. Kebâbın yoğurdu, değil birinel sınıf bir lokanta için, isi için bile ayıb sayılacak derecede ekşi idi. Üç kap yemekle bir meyvadan ibaret gıdamız için altı lira aldılar. Zihnen bunların maloluşlarını şöyle bir hesab- ladım. Hepsi bir lira bile etmedi.» İNANMA! ——— Sözün Kısası Yanan adliye Sarayının yeri nkarada — Maarif — Vekâletinin A tabldotu —etrafında, yemekleni sonra oturmuş tatlı tatlı sohbet ediyor duk. Aramızda, cumhuriyet maarif 0: nun değerli erkânından bazıları, mı bir ressamımız, kültür. hizmeti edinmiş yüksek teknisyenler vardı. Bir aralık lâkırdı mevzuu İstanbulü « muzun tabii güzelliğine ve bu güzelliğin kıymetlendirilmesi naml mümkün olabi- leceğine intikal etti. Belli başlı beş yüz kadar tarihi âbide- lerile turistik beldelerin başında bulunani İstanbula dair herkes bir fikir beyan edir yordu. Bu sırada ben, adliye sarayının yandığı gün, Ayasofyanın bütün haşmeti ile mey- dana çıkmış olmasına ve denizden gelir* ken bu adliye denilen biçimsiz binanın nazarları artık hırpalamıyacağına n türlü sevindiğimi söyledim. Ve tekraf ılmnyıı bir bina yapılırsa yazık olacağın! ilâve ettim, Doğra düşünüşüne, güzel görüşlerine vecid fikirlerine hayran olduğum — çok muhterem bir arkadaş bunun üzerine dedi. ki: — Ben orası için ne münasib görürüni 'bilir misin, Tâlu?, Yeni İstanbul plânın” da liman Yenikapıya gideceğine göre, şehrin merkezi Galatadan, tabiati ile köprünün beri tarafına geçecektir. Bu suretle mâmurlaşacak olan İstanbulull medeni ihtiyaçları arasında şüphesiz kl bir de hayvanat bahçesin!n tesisi düşü * nülür. İşteböyle bir bahçe için en münü” sib nokta yanan adliyenin arsasıdır. Zİ* ra, denize yakınlığı burada dünyanın hif bir tarafında olmıyan bir ağuarlım (S0 hayvanları havuzu) tesisini kolaylaştırı!ı bir. Sonra, gene bu su bolluğu ve yakıfi” lığı hayvanat bahçesinin temiz tutulmü” sını mümkün kılar. Bundan başka, bif hayvanat bahçesinin binaları — tabiatilt yüksek olmaz ve binaenaleyh Ay E. Talu getirilecek bu binaları Jnşa etmek te mümkündür. Fazla o! bahçede yetişecek ağaçların, yeşilliklerin arasında halk temiz haYâ jtlarak gezer. Burası müzelere, tarihi yâ” idigârlara da civar olmakla, hepsi birdefle tatil günlerinde İstanbullular için vaki geçirecek, tenezzüh edecek bir kül tef * kil eder. Dediğin gibi, İstanbula deniz © den gelenler için şehrin ilk görünüşü hâlâ mevcud bu lekelerden dolayı — Pİf parça sukut hayali mucibdir. O lekel! temizlerken; adliye sarayının arsa dediğim hayvanat bahçesinden gayri şey kurulacak olursa çirkinliği devam tirmekten başka işe yaramaz. Bu fikri hepimiz isabetli bulduk. Hakt” kâten adliye sarayının arsası büyük d07 tumun tasa ettiği iş, için biçilmii kaftandır. Onun içindir ki bunu olduğu gi Di kadarların takdirine arzediyorum, Belediyenin bir tavzihi 24 mayıs 938 tarihli gazetenizin İstef Mter inanma başlıklı sütunlarında: bul cihetinden Beyoğlu tarafına ıııl.vt'_,. tobüslerde ayni mesafeler için birbirine İVğg miyan Ücretler alındığı kaydedilerek VAMY | tenkid edilmektedir. pil Ayni güzergâhta işliyen birkaç HALLN (p kısım mantakalarındaki ücretlerde w muş buluman küçük farkların yo]culm::n’ hine olarak düreltilmesi daha ovvel! M bağlanmış ve gazetenizin bu yazının DüT eg den bir gün evvelki nüshasile ve 22/3' Ğj tarihli Kurun ve 24/3/888 tarihli Habef, ö 6/938 tarihli Son Telgraf ve 26/5/938 t7 44 N Yeni Sabah gazetelerile de lân edüMüle otobüs sahiblerine de tebligat yapıl0Y” | Keyfiyetin tavzih ve tashihi rica olunu” üseti Yeni su motörleri Limandaki gemilere su vermek çisfi Alman tersanelerine ısmarlarımış Şi mazotla müteharrik 100 tonluk Kİ Op motörünün inşaatı ikmal edilmiştir. “yp nizyolları kaptanlarından birl e $0 Öf şilik mürettebattan mürekkeb bİr bi motörleri teslim almak üzere bir iki 5 ne kadar Denizbank amele serviS) (ç Şüldrünün riyasetinde Hamburgâ ket edecektir.