DEVRİLEN KAYIK ( Tisaklı ve faydalı Evvelki gün (Şan dö Mars) tarafından (Yena) köprüsüne doğru geziniyordum. esen rüzgâr, Sen nehrini kabartıyor, bana denizi hatırlatıyordu. Sen nehrinin öbür kıyısındaki (Bon- İöm) rıhtımı yakınında, köprünün ol #rinden geçmek istiyen tepeleme n dolu bir küçük kayığı gözümle takib Adiyordum. Birdenbire kayık batıverdi, kayıkçının Yüzmeğe çabaladığını gördüm, fakat yüz- Mek iyl bilmiyordu. Kendi kendime: <«Bu adam, boğulacak» :dım Denize atılmak aklıma geldi, fa- t kırk yedi yaşında idim, ramatizma- Tim vardı, ve hava da işleyici soğuktu. *Öbür kıyıdan birisi denize atlar» diye indüm. Nefsimdeki mücadeleye Tağ- Men bakıyordum. Adam, tekrar suyun üstüne çıktı, bir Siğlik kopardı. K «Bu, bir çılgınlık olur; ben şiddetli bir 'ömatizma ile yatağa düşecek olu İ beni görmeğe gelir, kim beni düşü- Bür? Geçen yıl gibi, yalnız başıma can | Dünyanın En büyük hastanesi Ç elt CeT FHUT a K Dünyanın en büyük hastanesi Kana- ar. Bu hastane 4757 yataklıdır. 2 Dünyanın en büyük çanı ini “gördüs Bünüz bu kocaman B, — Japonyada, BOçKa şehrindeki İYük mabedler - birinin çarıı - L * Tam 114 ton Ürrlığın- :""r. Yüksekliği Metre, kutru 5 öa " Bu ça - h":“ her halde çok uzaklardan duyu- Hediye vereceği Yeni hediyelerimiz arasında bulunan imiş ve bir kutuya konulmuş boyalı Bekleyiniz!.. .:o'f'“ Tesimle, sağdaki resim birbiri- Mergemi Bibi görünür, fakat iyi dikkat Yardır. g MaEdaki resimde iki noksan| kasip Nîl noksanları bulunuz ve resmi | bir çit op Son 'diğı Bönderiniz. Bir kişiye altınlı düğmesi, diğer yüz kişiye de Yaptır, küçük okuyucuları — için hdı"ı., hediyelerden vereceğiz. Bu h M"ilmdı yeni gelen çok güzel l Vardır. Bundan böyle bilme- kz Köşkler yapmak imkânı vardır. Öteki oyuncaklardan gelecek hafta bahsedece- sıkıntısından gebereceğim, Peki, bu â- dam, yüzmek bilmediği halde ne diye ge- mici olmuş? Bundan başka, kayığı da, çok fazla yüklü idi!» diye söylenerek ora- dan uzaklaşı Sen nehrinden elli adım kadar ü t, boğulan ve yardım İ dını daha duydum. Adımlarımı sıklaştırdım: «Allah ceza sını versin!» dedim ve başka şeyler dü- şünmeğe başladım. Birdenbire, kendi kendime: Mülâzım | (Luo, (adım Luo'dur), Sen, bir sefilsin. |Ü Bir çeyrek saat sonra bu adam boğulmuş olacak ve sen, yaşadığın müddetçe, bu feryadı duyacaksın. Sefil! Sefil! Geçen | yıl romatizmadan yedi gün yatakta ya mıştım... Allah cezasımı versin! İnsan ge- mici olunca, yüzmek bilmelidir., Askeri okul tarafına doğru hızlı bizli yür dum. Birdenbire bir ses, <Mülâzım Luo, siz bir alçaksınız. Bu kelime, beni, yerimden sıçrattı. «A! İşte bu doğru!» dedim ve Seh nehrine doğru koşmağa başladım. Nehrin kıyısına gelince, ceketi. pabuc- ları, — pantalonu — çıkarıp — kendimi| nehre atmam bir oldu, — İnsanla- yın en bahtiyarı idim. «Hayır, Luo alçak değildir. Hayır. Hafır» diye yük- sek sesle sÖ: ordum. Benim — yârdı- mım olmadan boğulacak olan adamı ko- laycacık kurtardım. Onu, götürdüm, sı- cak bir yatağa yatırdım, ve biraz sonra canlandı. TÜ EFLA TRAŞ FIRÇ vi Kendi ağırlığında altın dağıtan mihrace nde tebaasına kendi a. gırlığında altın dağıtmıştır. e Londra yangınları Fırçayı bu konsolun — Acaba nereye koöy- y me koyduğumu zan- muştum, bir türlü aklıma bir traş fırçası nediyorum ama, başka bir gelmiyor, Hele ötede bo« yere koymuş olmiıyayım! ride biraz arıyayım, bel- ki bulurum. aldım, Londra, 789 senesinden 1666 senesine kadar çıkan yangınlardan beş defa ta- mamen harab olmuştur. 1666 da en san yangında üç günde 13.200 den fazla ev yanmıştı. En uzun kelime Prrfj — BHani traş fırçası?.. — Benim eski fırçamı da — Acaba konsolun altına — Vallahi baba bulami- attın, şimdi fırçasız kal- mı düştü, bilmem ki! yorum. dım, defol! Dünyanın en uzun kelimesi 149 harf ve 77 heceden müteşekkildir. Bu kelimeyi (886-452) senelerinde yaşamış olan, Yu- nanistanın en büyük dramatik yazıcısı Aristophanes, komedilerinden — birinde kullanmıştı. miz oyuncaklar —< oyuncaklardan bir. kısmı muntazara tahtalardır. Bu tahtalarla birçok evler, ce mükâfatlarında kart adedini azaltı- yoruz. Onun yerine okuyucularımızın da- ha çok hoşlarına gidecek olan resim def- terleri vereceğiz, bu defterleri yeni yap- tırdık. Defterlere güzel boyalı resimler ve onların ayrıca boyasızları da konul- muştur. Okuyucularımız boyalı resimlere bakarak boyasız resimleri o tarzda bü- yarlar. Böylece hem vakit geçirir, hem de istifade etmiş olurlar. Kırda gezerken eşek birdenbire huy- suzluğa başladı, zıplıyor, çifte atıyor, Bacidi düşürmek istiyordu. Fakat Sacid amcasının sözünü dinle- memiş, amcası evden çıkınca o da eşeğe binmişti. Amıcası Sacide nasihat etmiş: — Sakın kendi kendine eşeğe binip kırlarda gezme, düşersin! Demişti. Ve bir ağacın altından geçerken Sacid ağacın dalına takıldığ orada kaldı: e— Aman beni kurtarın. Diye bağırmaya başladı, sesini duyan civardaki oduncular gelip onu kurtar- dılar. Bir aralık, kendinden beklenilmiyen bir sür'atle alabildiğine koşmuya baş- ladı, Bıdı.l söz dinlememenin cezasını görmüştü. gA