25 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

25 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

igers ma Hergün Elekirik şirketi Şehre devredilmelidir Yazan: Muhittin Birgen lekirik şirketini hükümet gatın aldı. İki taraf arasmda yapılan pazarlık, gönül hoşluğu ile bağlanan bir meticeye vardı. Hükümet, Türkiyenin bir köşesinde mühim bir umumi hizmet işini elinde tutan imtiyazlı bir ecnebi sermâ- ronsesarsasamenonmansae ii Yugoslav Harbiye ii Bandırmada yeyi daha ortadan kaldırmaktan mem - nun, şirket de şimdiye kadar kazandıkla- rına «bereket versin!» diye kanaat etmek- ten başka çare bulunmadığını anlamak- tan mütevellid bir tevekkülle, bundan sonra cebine koyacağı paradan dolayı müteşekkir, anlaştılar. Bu netice, hiç şüphesiz, Ali Çetinkayanın bu sahada şimdiye kadar elde etmiş olduğu mu - vaffakiyetlere bir yenisini zammelmiş bulünuyor. Bu suretle Tanzimat iktısa - diyatınm en son müesseselerinder biri daha ortadan kalkmış ve geride kalanla- zın sayısı da artık azalmış bulunuyor. Şirkete verilen para bizim bakımdan çok ehven, onun bakımından da çok mü- Xemmeldir. Allah, taksiratını affetsin, merhum şirket, her halde bugünkü tesi- satını bu kadar pahalıya maletmiş değil di; fakat, biz bu tesisatı bugün yapacak olsak her halde yirmi senede ödiyeceği- miz paradan pek çok fazla para sarfet - meğe mecbur olurduk, Demek oluyor ki iki taraf ta neticeden Memnundur. İki taraf ta, haklı olarak, kendisini kârlı sayabilir. Arâda uzun se- neler içinde aldanmış olan da İstanbul gehirlisidir; o da, buna razı olsun: Hangi millet kendi işini kendi yapamaz, hangi gehir halkı başkasının kostümü ile ziyafe- te gitmek isterse netice böyle olur: Uzun seneler, elektriği pahalı yakar ve pek büyük ziyafetlerin hesab notalarını öde- meğe mecbur kalır. Her neyse, geç ol- Sun da güç olmasın; Bundan böyle kendi işimizi kendimiz göreceğiz! * Hükümetin şirketle bu suretle anlaş - mış olduğunu görerek memnun olur ve bilhassa Ali Çetinkayayı, bu neticeyi ko- Jayca elde etmek için gösterdiği basiret- ten, şirketi can alan yerinden yakalamak hususundaki dikkatten dolayı tebrik €- derken, biraz da, meseleye İstanbul şeli- ri bakımından bakalım. Gazetelerde neşredilen bazı haberlere inanmak lâzım gelirse devlet şirketi beş sene kadar müstakil bir müdüriyet ha- linde idare ve sonra da İstanbul şehrine devredecekmiş. Bunun neden dolayı böy- Je olduğunu veya olacağım, esas itibarile bu haberin doğru mu veya yanlış mi ol duğunu bilmiyoruz, Ancak, şunu biliyo- ruz ki, bu elektrik müessesesi İstanbül şehrinin malt olmak lâzımdır. Dünyada bunun kadar tabii, bunun kadar basit iptidaf bir hak tasavvur edilemez. kiyenin bütün şehirlerinde, pek az m tesnalarla, bu iş bu haldedir; yalnız, İs- tanbulda, şehir, elektrik şirketine ya - bancıdır. Bu bakımdan, galiba, bütün Avrupada İstanbul şehirlisi kadar talih- siz bir şehirli yoktur. Kendi yaktığı e- Yektriğe kendisinin hâkim olamaması, bir şehirli için eğer en iptidai bir haktan mahrumiyet demek ise İstanbul şehirlisi işte bu vaziyettedir. Ben bir şehirli sıfatile bunu söylemeği ve tekrar tekrar söylemeği bir vazife bı- liyorum ve bundan böyle de, İstanbul e- Jektriğine sahib oluncıya kadar söyle - mekte devam edeceğim. Bu harab şeh - tin mamur olabilmesi için İstanbul şe - hirlisinin bu davayı elinden bırakmama- sı lâzımdır. Çünkü bu elektrik işinin pek derin hesabları vardır, “ Acaba, İstanbulun sahibsiz bir şehir ol- duğunu mu kabul edelim? Yoksa, husu- sl bir talihsizliği mi var? Meselâ, İzmirde bir telefon şirketi vardı, kolayca bele- diyenin eline geçti. Halbuki İstanbulda telefan şirketi devletin elindedir. Niçin? Neden dolayı belediyenin umumi hizmet- leri bakımından İzmirdeki ölçü, İstan - buldaki ölçünün ayni değildir? Denilebilir ki İzmirdeki şirkette bele- diyenin zaten alâkası vardı. Fakat, her pe olursa olsun prensib ayni prensibdir. İstanbuldaki şirkette belediyenin alâkası bulunmaması şehrin bu prensibden is - tifadesine mâni olmamak lâzım gelirdi. Denilebilir ki, devlet, bu şirketlere karşı bir takım mali taahhüdler altına girmiş- tir, bunun için işi şehre teslim edemez. Bu bir sebeb değildir. Ayni mecburiyet- leri ve taahhüdleri İstanbul şehrinin ü- telif parçalar vardır, te gülünç yapan hâdisedir, İnsan hayatı muhtelif safhalara ayrılmış bir sinema fil- mine benzer, içinde acı, tatlı, neş'e veya ıztırab veren muh- la bunların hepsini birer birer unutursunuz, fakat içlerinde yalnız bir hâdise vardır ki asla hatırınızdan çıkmaz. Bu hâdise sizi hele um! diğiniz bahse karı mi-bir meclis- Umumi meclislerde gülünç olmak istemiyorsanız bilme- ışmayınız, #inirlenmeyöniz, fazla gülüp, fazla söylemeyiniz, bilhassa hiddet etmeyiniz. Neş'esinde ve ıztırabında olduğu gibi umumi yaşayışında da itidalden ayrılmamış olan bir adamın başkaları yanında: küçük ve gülünç düşmesi mümkün değildir. Senede 30,000 lira Harcıyan kadın bugün Meteliksiz kaldı Zamanının en parlak dansözlerinden olan Misis Konstans Yang vaktile, se- nede otuz bin lira harcayacak Okadar zengin bir kadın iken, bugün, borcları yüzünden mahkemelik olmuş ve iflâs masasına düşmüştür. Mahkemede, ge- çirdiği zevkli anları hatırlıyarak ahlar çeken, ve başmdan geçenleri anlatan kadın; — İnsan ne oldum değil, ne olaca - ğım demeli. Dün oluklarla para dağı - tırken, bugün meteliğim kalmadı, U - çan kuşa boreluyum. demiştir. zerine devretmek müşkül bir iş değildir ve İstanbul şehri bu taahhüdlerin eltm- dan kalkmıya pekâlâ kadirdir. Gene denilebilir ki İstanbul şehri bu gibi müesseseleri muvaffakiyetle işlet - mek kudretine sahib değildir. Bu fikre de İştirak edemem. Bugünkü devleti mu- valfakiyet)e idare eden unsurların hiç olmazsa yüzde ellisini bu şehir yetiştir - miştir. Ayni şehir bir elektrik şirketini, bir telefon şirketini de muvaffakiyetle idare edebilir. Nitekim büyük varidat ge- tirmiyen su işini pekâlâ idare eğiyor. Ge- ne nitekim, Haliç şirketi vapurları bıra- kıp kaçtıktan sonra, devlet, çehre «sen böyle şeyleri idare edemezsin onu ben işleleceğim!; demedi ve yük şehrin sır- tına yüklendi! Hayır, hiç bir sebeb, telefonun, elek- triğin, Akayın devlet elinde bulunması- nı haklı göstermeğe kâfi gelemez. İstan- bul şehri hakkını istemelidir ve bu vazi- fe İstanbul valisinin ve şehir cemiyeti- nin en büyük, ifası en mübrem ve daha ziyade ihmali en gayri caiz bir vazife - sidir. Muhittin Birgen rinde durulduğunu duymadık. İSTER Şimdi yeni çıkan bir habere bakılacak olursa müzeler İNAN, Hergün bir fıkra | İşte buna tahammül edemem Merhum Ahmed Rasim miusikiyi çok severdi. Bir gün bir mecliste bu bahis üzerinde konuşulurken: — Ben, dedi, bir yerde bir çalgı ça- kındığını, yahud bir şarkı söylenildi - ğini duysam, hemen durur dinlerim. Münasebelsizin biri güya bir nük- te yapmak istedi. — Evet öyledir. Hattâ bir eşek a « nırsa gene durur dinlerler, Ahmed Rasim derhal cevab verdi: — İşte buna tahammül edemem, SUSUNUZ, ale Bn EEE EEE EDYAN — i i i : i i : : i i i : ; ( | İ Kaybolan kocasını 40 senedir Bekliyen kadın Bundan kırk sene evvel, bir pamuk fabrikasında çalışan bir kadının kocası ortadan kaybolmuş. Kadın, kocasının bir gün muhakkak surette evine döne- ceğine o kadar emin imiş ki, geceleri sokak kapısını kilidlemeden yatar, gün Güzleri, kocasının sağ ve selâmet dön- mesi için dua edermiş, Adam eve gelip de kendisinin ya - taktan kalkimasını beklemesin, diye ka âmcağız kırk yıl yatak yüzü görme - miş, bütün gecelerini bir koltukda ge- girmiş, Yoldan yorgun argın dönecek olan kocasının temiz elbisesini hazır bulun- duran kadın, nihayet evinin - kiresinı veremez ölmüş, ve daha kız olan hem- şirelerinin yanına gitmiştir. Buna rağ- men kocasından fimidin: kesmemiş, ge- ce gündüz dua etmiş, günün birinde de «işte geldi!» diye çıldırarak o ölmüş - Bir su habbesi aslan sesin- den daha fazla gürültü çıkarabilir Almanyada İyena Üniversitesinde ya- pılan bir tecrübe esnasında, motosiklet- te bir su kabarcığının benzine karışmak suretile yaptığı tarakenin aslan sesinden daha kuvvetli olduğu tesbit edilmiştir. İSTER İNAN, İSTER İNANMA! İstanbul şehrinin muhtelif semtlerinde sayısı düzüne - leri geçen medreseler vardır. Önlerinden geçerken çoğunun harab ve metruk olduğunu görürsünüz. Geçenlerde bun - lardan bir kısmının ilk mekteb olarak kullanılması düşü- nülmüştü. Mektebi bir bahçe, sevilecek bir yuva olarak görmesi icab eden yavruyu gayri sihhi bir binaya sokmanın mahzuru meydana çıkmış olacak ki bilâhare tasavvur üze- idaresi bu medrese — Bunları tamir yerlerine modern rine sarfedilecek paranın yazık olacağına inanıyoruz, ey okuyucu sen: olanların bir listesini. yapmış: idaresini bu müracaati yapmıya sevkeden Aâmilin ne oldu- ğunu bilmiyoruz, fakat bu binaların tarihi kıymeti haiz olanlarını ayırdıktan sonna geriye kalanlarını' yıkarak İSTER İNANMA! “Süsü için kocasını Hapse attıran kadın “Kabahat benim, diyor ! Bir manastırda büyüyerek, doğru- dan doğruya kocasının evine giden bu genç kadın, yeni gelinlik hevesile, yor- ganına göre syak uzalmamış, kocası - nın gelirinden ziyade harcayarak, ken- disini çok seven erkeğini sahtekârlığa İsevketmiş, erkek, yaptığı hilelerin he - sabını adalet huzurunda vererek 15 ay hapse mahküm olmuş. | Genç kadın şimdi: eKabahat benim. Onu sahtekârlığa teşvik eden ben ol - dum. Ona çok bağlıyım. Hapisden çı - kıncaya kadar bekliyeceğim.. yuvamız: yeni baştan kuracağım,» demektedir. İspanya devlet bankasında altın mikdarı azaldı İspanyol devlet bankası dahili mu - harebenin başladığı gündenberi ilk de- fa olarak bir bilanço neşretmiştir. İhtilâle tekaddüm eden Ağustos 1936 tarihli bilançosuna nazaran bankanın © zaman 2 milyar 200 milyon altın pe- çetası vardı. Bugün neşredilen son bi- lançosunda kaydedilen altın mikdarı İ- se (1) milyar 600 milyon o peçetadır. Demek ki aradan geçen müddet zarfın- da kaybolan mikdar 600 milyon altın peçetadır, Maamafih mütehassıslar bu rakamı dahili harb masraflarını kat'i olarak gösteren bir rakam mabhiyetin - İde kabul etmemektedirler. binalarından istifade edilmesi mümkün ettirerek kiraya veriniz, demiş. Müzeler bindlar yaptırtmali dururken tamirle- İzmir (24 (Hususi) — Yugoslav) Harbiye Nazırı General Mariç bu s898 bah dokuz buçukta Gaziemir askeri m va meydanını ve tesisatını gezdi, tay © yare defi toplarının tatbikatında bu tundu. Muhterem misafirimiz dönüşde # zılçullu köy enstitüsüne uğrıyarak & çocuklarile çavuş öğretmenlere sud” sordu. Süaller askeri mevzuda idi. GÖT neral Türk köy çocuklarının askeri sevgisi hakkındaki sözlerile (alâksdığ oldu. g i Misafirimiz saat 13 de Orduevindi ki ziyafette Bulundu. - l#'de Bay j vapurile Ege denizinde bir gezinti YARN &. Civardaki askeri tesislerimizi gölü dü. l Öğleden sonra Bayan Mariç, ei Kâzım Özalp, Bayan Behcet Uz, ç diye reisimizle birlikte Karşıyakada $ zinti yaptılar. Çocuk yuvasında ki siz çocukların şarkılarını dinledi Bayan Mariç çocuklara çikolata ir etti. Buradan sonra sağır, dilsiz, ve ör ler enstitüsüne gidildi. İşitmeyen Ş9” cukların senfonik konserini hazla Ge leyen Mariç mütehassis oldu, Körler ax el yazılarından hatıralar aldı. «iğ Geç vakit Küçük Yamanlardan İ8 78 mirin gurubunu seyreden Bayan Ma hayranlığını ifade etti. de belediye reisinin Kültürpsr#if misafir General şerefine verdiği fette Milf Müdafaa Vekili, Orge Asım, generaller, Vali, Belediye bulundular. Belediye Reisi söylediği nutukta dedi ki: N «Bu kısa seyahatiniz biz İzmirli Yugoslavlar hakkında beslediğimiz ii b uğu ifzde fırsatını verdiği 5 Mem kati z ş rd yak goslav ve Balkan ittifakı dostluğu niz siyasi münasebetler çerçevesini m hafaza etmemiş, halk tabakası arasi da geniş bir şekilde yayılmıştır. PE İki millete bu kıymetli dostluğ” s.! ittifakı kazandiran yüksek görüşlü, yük Şefimiz Atatürk'le onun (o bÜğEN dostu merhem büyük Kralınız Alek j sandr'ı hürmet ve minnetle anar Belediye Reisi kadehini iki mer ket reisleri şerefine kaldırmıştır. General Mariç cevabında sıcak e 4 balarını tebarüz ettirerek, iki m yek ket arasindaki dostluktan bahseğtlz gösterilen misafirperverliğe karşi, şekkür etmiştir. yö Mini a “ e Muhterem misafirimiz ve dafan Vekili gece 12 de hususi Bandırmaya hereket ve meras ğurlanmışlardır. General Mariç tepe torpidomuzla Bandırmadan danyaya geçecektir. ” sunal mi mmaamamaa İİ Belgradda beynelmilel tayyare sergisi Belgrad 24 (A.A) — Yugoslsv “vg umumiyesi, 28 mayısta mutanlaP surette açılacak olan beymelmlek “ etmekti Kos? Mu Belgrad tayyare sergisine sid “ ları büyük bir alâka ile takib ayi dir, Bu sergiye “11 ecnebi T8nİf e muhtelif tayyare fabrikaları j cektir. TAKViM

Bu sayıdan diğer sayfalar: