BİZ VE ONLAR on Posta'nın dünkü nüshasın- da &İster inan, ister inanmal» gütününü okudunuz mu bilmem. Ga - zeteyi ilk satırından son satırma varın- cıya kadar okumak itiyadında iken dün nasılsa gözümden kaçmış. — Telefonda bir dostun ihtarı üzerine unutkanlığı- ma hemen tamir ettim ve öğrendim ki, bu sütunu yazan arkadaş dün orada ik! fıikra nakletmiş, Birincisi şudur: Belediye Floryada yaptırdığı dükkân- ların beherinden ayda 100 Jira kira ala- cağını txhmin ediyordu. Halbuki 500 Tiraya tz'ib çıktı ve dükkân 500 lira üç- retle kirava verildi. İkincisi şudur: İstanbul ile İskenderiye — arasında işleyon bir cenebi vapurunun kahve ©- cağı bahilâl etmiş, müzayedeye koy - müuşlar, bekledikleri kiranın — bilmem kaç misli fazlasına talib çıktığını gör- müşler. Müdire sormuşlar, O da, en az kira teklif edene veriniz, çünkü müş - teriyi soymayacak olan odur, demiş. Son Postanın İster inan sütununda anlatılan bu iki hâdisenin mukayese - sinde ibret alınacak bir ders gerçekten | vardır. Fakat bu ders bizim aramızda tetbik mevkiine konulabilir mi, konu- Jamaz tma? O başka meseledir. Esasen bu naoktayı bana fıkrayı o- kumak hüzumunu — arlatan — arkadaş gösterdi: — Farzet.ki bu dükkâmı kiraya ve- |ren benim. Ve 500 liraya talibi var- |ken, bu adam parayı çıkarmak için | müşteriyi , Öteki insaflı hare - |ket eder üncesile 100 lira teklif edene verdiğim şayi olmuştur. Ertesi gün ne olur? Hiç düşündün mü? Düşünmemiştim ama derhal göz - lerimin önürte geldi! Ghzetelerin ilk sayfasında koca bir portre, yanında en kalın harflerle bir serlevha, Soru - yoruz, hesab isteriz. Hakkımız yok mu? gibi başlıklarm altında yapanı bin bir çeşid ithamlar altında bulunduran bir sütun yazı.. Düşündükçe okumuş gibi oluyo - rum. Gelin de bu ima ve ithamların al- |tından kalkabilirseniz kalkımnız. Fakat acaba eenebi vapurünün İstanbul a - centasında ne oldu, diye düşünebilir - |siniz, benim de hatırıma geldi. — İster Hnanı yazan arkadaşa sordum. O da 3- |centaya baş vurdur — Merkezden bir tekdirname aldım. |Böyle bir meseleyi kendiliğimden hal- |letmiyerek direktörlüğe sorduğum için, cevabını aldı. Daha ziyade söylemeye lüzum gör- müyorum. Öyledirler, böyleyiz, diye - ceğim. Allah ıslah etsin! İsmet Hulüsi L Bunları biliyor mu idiniz? —| Dünyanın umumi nüfusu 2000000000 1 bulmuştur Dünyanın umu- mi nüfusu hakkın- da ilk sahice ista- tistik (1873) de tes- bit edilmiştir. O zaman elde edilen rakam — (950) mil- yonduür. 1935 de Milletler Cemiyeti tarafından yapı'zn umumi nüfus tes- biti ise (2,000,000,000) rakamını vermiştir. Bu rakamlara göre Amcrikanın nüfu- su yüzde (214), Avrupanın nüfusu yüzde (186), Asyanın nüfusu yüzde (49) nisbe- tinde artmıştır. Nüfusu azalan tek Sıt'a Afrikadır. (1873) de (203) milyon nüfu- gu varken bu mikdar (1935) de (148) milyona düşmüştür. 12,000, 000000 vmreresesırer erer eee nn eee KenSERE A AnA Kenc ai Eskiden yüzük madalya yerine kullanılırdı Eski Romalı - lar zamanında al- tın yüzük muha- rebede yararlık - ları görülen xim - seleri mükâfat « landırmak için verilen bir takdir nişanesi idi. Eski asil Romalılarla şövalye rütbesini haiz kimseler de altın halka takar'lardı. Bu takdirde altın halka sol elin küçük parmağına takılırdı. Bilâhara Fransız- lar da buna benzer bir nişan ihdas et- miş ve buna <Altın halka» adını ver- mişlerdir. Fransızların bu nişanı da munhasıran askerf mahiyette idi. eee ren eee seneserA dere erarenEr KA ae anna Sevgili bazan sakat Bir uzva benzer Bay E, N. Üstünün, taşrada bir al- Jesi ve altı evlâdi varmış. Bundan bir müddet evvel İstanbula gelmiş. Bura- da bir bayanla tanışmış. Bu bayan ona tam on sene bir aile gibi bakmış. Fakat günün birinde, küçük bir mü- nakaşa neticesinde Çıkıp annesinin ya- nma gitmiş. Orada, mulad hilâfıne ©- larak, on günden fazla kalmış. Tam o gırada da, okuyucum bir gün, bu ba- yanı, bir delikanlı ile gezerken görmüş. Dayanamayıp sokulmuş, sormuş: — Ön sene sonra bana büunu mu ya« pacaktın? Bu suale, kadın şu cevahı vermiş: — Benim yaptıklarım, sizi alâkadar etmez! Okuyucum, bu cevabı ahmeca, fena bir hâreket yapmamak için bütün gay- retini ve iradesini harcamış, oradan uzaklaşmış. Fakat bir müddet sonra, tekrar O» kuyucuma dönüp: — Ben ettim, sen etme!., diye yalva- rıp, kendisini affettirmiş. O tarihten birkaç gün evveline ka- dar da, gene bir arada yaşamışlar. Fakat birkaç gün evvel kadın, oku- yucumu tekrar bırakıp gitmiş. Şimdi, Bay E. N. Üstün benden s0- Tuyor: — Ne yapayım? Bu kadının benimle Olurmıyacağına eminim. Fakat onu çok seviyorum! Okuyucuma, bu kadının ihanetine şahid olduğu zaman yaptığı hareketi tekrarlamasını tavsiye ederim: Gene çocuklarını düşünsün. Gene iradesini, sabrını, tahammülünü derle- yip toparlasın ve gene onu unutmaya çalışsın! Zaten, okuyucum, Üç ay süren de- vamlı bir ihanette bulunan o kadını affetmekle, ve tekrar yanma kabul et- mekle büyük bir hata işlemiştir. Bugün başına gelen iftirak, o gaf- letinin cezasıdır. «Kendi düşen ağlamaz» darbı me- seli, okuyucuma — tekrarlıyabileceğim en münasib hakikattir. Hem okuyucum, memleketindeki al- ti yavrusunu düşünürse, bu kirli ma- ceradan kurtulmakta güçlük çekmi- yecektir. Altı evlâdin sevgisi, bir erkeği, her ıztırabdan kurtarmaya kâfidir. Ben sevgiyi, bu kabil maceralarda, sakat bir uzva benzetirim: Sakât bir uzuvdan kurtulmak için, ameliyat el- zemdir, Ameliyattan kaçınmak, insanı hem ©o sakat uzvun acısını daima çek- meye, hem de daha tehlikeli âk)bet- lere uğramaya mahküm eder, Bu kabil sevgilerde, kadın, sakat ol- muş bir uzuv gibidir. O takdirde, se- ven erkek, nihayeti tehlikeli bir ıztı- rabı uzun müddet çekmekten kurtul- mak için, dişini sıkmalı ve daha kuv- vetli bir acıya daha kısa bir zaman için katlanmayı göze alarak sevgisini unutmalıdır! TEYZE Kadın Köşesi İlkbaharın en güzel “modeli Ch eaf Bu modelin bütün süsü göz alıcı çiçek- ler ve soluk yapraklardan yapılmış bir brodeden ibarettir. Ön eteklerine de yap- Takların renginde üçer sıta işleme geçi- " Kolları, ceketin önü, arkası ve |etek dümdüzdür. Hattâ önünde düğmesi bile yoktur. Göğüsleri çok süslü tayyör- lere düğme koymamak bu yılın moda- sındandır. Kadının en güzel süslerinden biri: Çiçek Çiçek yalnız elbise üzerinden değil, yal- nız başına da sevilir, Meselâ: Başına çi- çek takmak kadınların pek eskidenberi sevdikleri bir süstür. Bu demet ya me- nekşe güllerinden yahud sevilen her- hangi bir çiçekten olabilir. Siyah saçlar Üstünde daha ziyade kırmızı ve beyaz, sarılarda menekşe gibi koyu renkler gü- zel görünür. Demeti doğrudan doğruya saçınıza değil, ufak bir tarağa iliştirir, ta- İrağı da kuvafürünüzün uygun gör- düğünüz yerine takarsımız. Fazla açık tuvaletlerle renk renk — çi- çekten yapılmış kölye takmak ta bu yıl modasının orijinal olduğu kadar genç ve güzel bir yeniliğidir. Yemek bahsi: Yeni bir çörek Yarım litre süt - Dört çorba kaşığı ka- lın pirinç unu - Bir tutam tuz - Dört çor- ba kaşığı ince toz şeker - Bir limonun ka- buğu - İki çorba kaşığı dövülmüş badem içi - İki yumurta. 1. Kaynar süte bütün pirinç ununu ser- pe söerpe dökünüz. Bir tutam tuzla dört kaşık toz şekeri de içine katınız. 2. Limon kabuğunu rendeleyiniz. İki çorba kaşığı iyi dövülmüş badem içi ile karıştırmız. 3. Hepsini ayni tencerede, orta &teşle, bir çeyrek saat karıştıra karıştıra pişiri- niz. 4. Tencereyi ateşten indiriniz. İki yu- murtayı bembeyaz köpükleninciye kadar dökünüz. Tencerede soğumak üzere olan pirinç ununu badem halitasına katınız. 5. Kalıbınızı yağlayınız. İçine hepsini dökünüz. 8. Yirmi dakika kadar hafif bir fırında bırakımız. ?. Kalıbdan çıkardıktan sönra üÜstüne herhangi bir pelteden gezdiriniz, Bacaksızın makara!ık!arı TU 1 Uyurken misatirlerini kesen kardeşli mahkemeye - verildiler © | Buniaraan biri taammüden adam öldürmek ıu_' idamı istenilerek, diğeri de adam öldürmeğe teşebbif suçundan hâkim huzuruna gönderildiler L 16 yaralı Ali, Abdurrahmanın daveti üye - rine İstanbula gelmişlerdi. Hüdise ekrafiında bir müddetlenberi müd- delumumllkçe yapılmakta olan tahkikat ni- hayet netleslenmiş, bulunan bir çok delil- lerle cinayetin Üzerindeki! esrar perdesi 1n- mamilo çözülmüştür. Suçlu — Abdarrahma - nın bu cinayetl taammüden işlediği anla - şılmıştır. Abdurrahman vak'adan fiç ay evvel Kü - Utarya köyüne gitmiş, Hüseyin ile Aliyi, ken- dilerine iş bulacağını vüdederek, İstanbula dayet etmiştir. Bu davet üÜzerine iki arka « daş İstanbula gelmişlerdir. Fakat yolda, a - rabada geldikleri mrada küçük — bir hüdise geçmiştir. Abdurrahmanin 34 Hra parası kay bolmuş, Hüseyine sormuş, o da bilmediğini İ süylemiştir. Bu yüzden Abdurrahman — Hüzeyinden şüphelenmiş, kin bağlamış, hattâ kardeşi E- mine onu öldüreceğini söylemiştir. Rmin, buna: — Para için adam kesilir mi?.. Çalışır, ge- ne kazanırız, cevabım vermiştir. İstanbulda misafir oldukları mrada dört arkadaş bir eğlenti yapmışlar, Hüseyin er - tesi günü hissesine düşen parayı vermeyin- ee, aralarında bu yüzden de bir münakaşa geçmiştir. . Nihayet vak'adan iki gün evvel Abdur - rzahman bir ustura satın alarak, Emine ver- miş, saklatmıştır. Vak'anın cereyan ettiği gecenin — sababı da, traş olmak icab etmiş, Abdurrahman kar deşine şu tavsiyode bulunmuştur: — Usturayı pencerenin içinden al, dışa - zidan getiriyormuş Kibl yap, Şşüphelenme - ainler. Nibayet gece olmuş, Abdurrahman mu - tad hilâfına Hüseyinle birlikte yatmak is - tiyerek, kardeşine: — Sen, Ali Je beraber yat, Biz de Hüse - yinle yatalım. Konuşa konuşa uyuruz, de - miştir. Abdurrahman gece yarısı uyurken ustu- rayı Hüşeyinin gırtlağına bastırınış, Hüse - yin derhal ölmüş, gürültüden uyanan Aliyi de, şahadet etmemezi için öldürmeğe teşeb- büs etmiştir. . Burada Emin de kardeşine yardım et - miştir. Buçlular hâdiseyi ikrar etmişler, Abdur- rahman: — Usturayı iyice Hüseyinin gırtlağına o - turttum, demiştir. 'Tahkikat neticesinde Abdurrahmanın bu suçu taammüden işlediği anlaşılmıştır. Buçlular hakkında sörgü — hâkimliğinde açılan tahkikat da neticelenmiştir. Suçlu Abdurrahman, ceza — kanununun 450 inel maddesine göre, idamı talebile A- Çircezaya verilmiştir. Kardeşi Emin — yalnız Aliyi öldürmeğe teşebbüs suçundan muha - keme edilecektir. Duruşmalarına yakında başlanacaktır. Meçhul bir elin attığı taş — - bir adamı öldürdü Müddetumumllik şüpheli bir ölüm teh - kikatile meşgul bulunmaktadır. Bakırköyüne tabi Mahmudbey — köyünde Hamza isminde — ihtiyar bir adam, birkaç gün evvel bahçesinde bulunduğu sırada meç Hal bir istikametten atılan bir taşla başın- dan yaralanmiştır. Aradan dört gün göçince de ölmüştür. Keyfiyet derhal müddelumu - miliğe bildirilmiş, müddelamum! muavinle - rinden Reşad Saka tahkikata cl koymuş - Diğer taraftan cesedi muayene eden # liye tabibi Salih Haşim başta bir yarâ rine rastlamamıştır. Cesed Üzerinde © yapılmasına lüzum göstermiştir. " Hamza, ölmeden evvel ulinan WHade de: — Meçhul bir istikametten gelen bir Ü la başımdan yaralandım. Bu taşın kimlü * rafından atıldığını göremedim, demiştir. Tahkikat sonunda, o gün o divarda İ gında bir çocuğun dolaşlığı —anlaşılaılf Taşın bu çocük tarafından atılmış muhtemeldir. Hakiki vaziyet Morgün vorecaği — Tü göre, tevazzıh edeceklir. Tahkikat — d€f etmektedir. j Otobüs neşriyatından çık" davalara dün de bakıldı —| Otobüs neşriyatından çıkan dayaya Nye 1 İnci cezada dün de devam edilil Dünkü celsede, hâdiselerin Uk günlefi Avni Bayerin vekâletini alacağı söylenti | vakat Yazuf Kenan şahld olarak dinlefi mişlir. Yusuf Kenan mahkemede Avni BAYE| vekâletini almadığını ve koşide olunan barnameden haberdar — bulunmadığınlı Ö ihftarnameyi Bursadan İstanbula dönüşü| de okuduğunu söylemiştir. Avni Bayer, buna karşılık ihtarnat müsveddesini kendisi hazırladığını SÖ rek: Müsveddeyi Yuzu? Kenana ben gÖĞÜ memiştim. Fakat zannedersem gördü, & tir. Burada Ahmed Emin Yalman reisi hide şöyle bir sual teveihini istemli — Avni Bayer hâdise günlerinde İ Jere beyanstta bulunmuş, bunun için tÖĞ zib edilmediği mahkemede kendisine dukta, takzib etmesi için avukat Yuzulf P nana tallmat verdiğini söylemişti, Bu nok” nın şahidden sorulmasını isterim. Şahid, buna cevaben: » Bayerin — vekâletini — almadım * tekzib edeyim, demiştir. Bundan sonra geçen celsede sorulafi TÜ ale Evkaf Müdürlüğünden gelen cevab O, kemede okunmuştur. Cevabda Ermeni BÜj eti mütevelliyesine ald arsanın 935 seB kadar hesabatı tedkik edildiği, 938 yıli sabatının gelmediği bildirilerek, Babut minin kızına aid ferağ musmelesinden * mi malümat beyan edilmişlir. Ahmed Emin vekili Nazmi Nur! 24-3-937 tarihinde Sabur Saminin kızi na satıldığını süylemiş ve müdafaalarınd allüku itibarile keyfiyetin bir kere de # |meni mütevelli hey'etinden sorulmasın! temiştir. Sabur Sami yekili Sadi Rıza BU | lebe itiraz etmiş, iddla makamı da iştirak memiştir. ç Duruşma cevabi gelmiyen mülkiye * '“lh!!'mnınnlınnlııkhmln çekidi b arsanın satışında yüzde beş nisbi harı kafa yatırılıp yatırılmadığının Rrmeni #ib| tevelli hey'etinden sorulması için talik T miştir. tur. Mahallinde tahkikat yapılması jandf maya bildirilmiştir. * İki hırsız mahküm oldu — Antalya ambarına lt Vezir iskelesi bağlı bi rmotöre gece sabaha kargı &! bağlı bir motöre gece sabaha kargı 6n0 Hüseyin iaminde iki suçlu yakalanarak * Myeye verilmişlerdir. " Bultanahmed 3 üncü sulh ceza m '| mesinde yapılan duruşmaları sonundü mall 45 ay, Hüseyin 4 ay hapse mahki dilerek, derhal tevkif olunmuşlardır. Ev kadınları! Taze yemiş mevsiminde reçel ve ğ hazırlamak için kollarınızı sıvayıntz! 4| Naıa 7