İ iera (SON POSTA) NIN DENİZ RO MANI : 18 y SON POSTA _CGVMI kaplan önünden koşuşarak top başına seğirten neferlerin arasından ilerlemek istedi. Tam adımını attığı sırada kulakları sağır eden bir gürültü duyuldu. Ve destroyerin kazan dairesinden simsiyah bir duman yükseldi Cevad — kaptan — yıldırım — hizile, ğl:llira çarparak — dışarı, güver - l fırladı. Kapının önünde ikincisi h:“un buruna gelmişler, çarpışmış- Cevad kaptan sordu: ! © Ne oluyaruz! rk_'hd kaptan heyecandan - titriyen %' Uzattı. İşaret parmağının göster - hy,nOkmd.' sereninde — İngiliz deniz Yor 'ağı görülen bir tahtelbahir duru - ubı aradaki az mesafe sayesinde, tah- %:hil'ln topunu ateşlemek üzere ol- iyice farkediliyordu. Vari, ikinciyi bıraktı. Önünden ko- Hak top başına seğirten neferlerin Masından ilerlemek istedi. Tam adımnı n Sırada kulakları sağır eden, gemi- Sarsan bir gürültü duyuldu, ve destro İtin kazan dairesi taraflarından yük- ::;" simsiyah bir duman bütün güver- kapladı: B Ykişevket yarayı almıştı. U kulakları sağır eden patlama ve gü m!i saran kara duman arasında iti - &a Zor muhafaza edebilen Cevad kap- tlini alnından geçirdi. Yara acaba ne- Tdeydi? Bu emektar. Osmanlı destroyeri, mem- | * bir sandalı bile büyük bir deniz saydığı bu buhranlı harb günle- | bir Matttası :::nhıımı batırılması mühim «Hil, kovan başında bulununuz!» rılmıştı. Hâlâ bir karabulut gihi deniz - den bir kaç metre yüksekte kalan siyah dumanları geride bırakmıştı. Şimdi hedef iyice görülebiliyordu. Yalnız - topçular| bir türlü kendilerine gelip te ateş açamı- yorlardı. a hâlâ yerine getirümediğini farketmiyor-| âni bir nokta-| sayılırdı. Cevad kaptan haykırdı: O, 0p başına! Cüverteder Ü. top başında mevki almıya uğra - Referlerin gölgeleri görünmeğe baş- Tuştı. Cevad kaptan haykırıyordu: 5 Ne duruüyorsunuz? Ateş! Hq“_ dumanların arasında kay :“_xı Üstelik düşman tahtelbahiri mi- - ü topunu birbiri ardına — ateşliyor, kin T âra topun maskara mermileri Pey-| Üzerinden aşıyor, dumanla çev -' e'%'—mş'orin üzerinde ince ıslıklar (ç Ala geride denize düşüyordu. GAS kaptan kolundan - çekildiğini Ydu: X Ey! Ne var? Kim 0? ı,._%"'ll'.lınn arasında silik bir ünif; Ki gölgeleşmiş bir denizci belirdi. - Bu, &, kaptandı.. yarayı alır almaz koşmuş, mer- &, « Açtığı yaranın başına gitmişti. Şim- Ü g, fertibatı aldıktan sonra da süva- Si ber vermek için onu arıyordu. h Yârinin sert sorgusuna tatlı bir ses- SVab verdi: > < Benim; Cevad Beyi yHaL. Siz misiniz? Ne haber? Yara htı:ı' nerede? *Yu: dudaklarımı kısarak anlattı: k;,_ ra tehlikeli; vaziyet te kötü! Tam 'q,.! dairesi bölmelerine isabet etmiş; İıhhrçıhnmq. Müsademe paleti at- Tniş m*lulıııııh.ıın işletiyorum ama, ü- S xhh.k ne kadar mesafedeyiz? X İi beş gömine! —"ııı ikinci yara almazsak belki kur- ö x“ı Yapalım Cevad Bey? İ » efradın başından ayrılmayın İ?Ğ_ı"nnnmmı da bana - gönderin! Bi ürza yok değil mi? < xk"hnlır ve ocaklar çalışıyor ya? S î;:'dillk çalışıyorlar! a 1 Haydi siz vazifenizin başına! Va k.“:;nmdın ayrıldıktan sonra Ce- .'kiq. kamarasına koşmuş, hemen W telgrafıma sarılmıştı. Telâştan bo- xg::: sesle emrini verdi: Bançe ür'eti Biy _': Bizzat sarıldığı dümen Golabı - ıı:'l"lıını çevirmeğe başladı; us - e iönb“'m bir hızla karıştırdığı su- Btoy, Püklenirken yaralı Peyk ağır, ağır İp.u:'" İfill'lyı doğru çevirdi; sonra, &""iı Bigados kıyıları — istikametine kR 5 A başladı. —..“;.düımın tahtelbahiri hâlâ topunu hu u:m" Usanmamıştı. Peyk sahile doğ- .'!r. ü Aşmağa başlayınca o da onu ar- *ı,_ mağa yeltendi, hem. topunu A*i;k_hem arkasından koşuyordu.. Peykin güvertesi dumandan siy- | gözleri gitgide yaklaşan Bigados — kıyı- | musikisi ve halk şarkıları. 2045: Hava rapo- | ya teksif etmiş, altındaki tekneyi her ta- hile atmak, orada baştan kara etmek,| mak.. Genç süvari bunu düşünüyordu. — | Etrafında olan bitenleri yalnız bu cep-! heden tedkik ediyor; bir an evvel karaya warmak, hem gemiyi, hem mürettebatı se- | fasında bi yoktu. Ve bu hal, bu iti- | dal sayesinde gemi kurtulacaktı, Cevad kaptanın kulakları ne top sesleri arıyordu, ne de düşman mermilerile meş- guüldü. O, şimdi yalnız tulumbaların muntazam gümbürtülerle çalışışını du - yuyor; boşalan süyun şarıltısını işitiyor; larında baştan kara edilecek noktayı seç- meğe, kestirmeğe çabalıyordu. Bugünkü program İSTANBUL 3 Mayıs 1938 Salı Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk muslkisi. 1240: Hava- dis, 13.05: Plâkla Türk musikisi, 13.30; Muh- telif plâk neşriyalı, Akşam neşriyatı: 17: İnkılâb tarihl dersi: Üniversiteden naklen, — 18.80: Plâkla dans musikis!, 18.45, Konterans: Eminönü Halkevi neşriyat kolu namına: Nusret Safa. 19: Plâkla dans musi- kisi. 19.16: Konferans: Bakırköy Halkevi na- mina Dr. Kudsl (Cumhuriyet Türkiyesinde sosyal yardım). 1958: Borsa haberleri, 20: Vedin Rıza ve arkadaşları tarafındatı Türk Tu. 2048: Ömer Rıza tarafından ürabca ılıy—: lev, 21: Tahsin Karakuş ve arkadaşları tara- | fından 'Türk musikisi ve halk şarkıları, (saat | üyarı), 2145: Örkestra. 2215: Ajans M"'—’ leri. 22.30: Plâkla sololar, opera ve operet parçaları, 22.50: Bon haberler ve ertesi gü- nün programı, « ANKARA 3 Mayıs 1938 Salı Öğle neşriyatı: 12.30: Karışık plâk neşriyatı, 1250: Plâk: Türk musikisi ve halk şarkıları, 13.1$: Dahi- t ve harici baberler. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla danş musikisi, 19.15: Türk musikisi ve halk şarkıları (H. Riza ve arka- daşları). 20: Sant âyamı ve arabca neşriyat. 20.15: Türk musikisi ve halk şarkıları (Le- man ve arkadaşları). 9045: Koman solo (Nec- | det Remzi Atak) Piyanoda: — (Marsel Bi). 21: Sıhhi konuşma: Dr. Zekâi Tahir Burak. 21.15: Stüdyo salon orkestrası. 22: Ajans ha- berleri. 2215: Yarınki program Mesafe, saniyelerle birlikte eriyor; go- mineler, 15 den 4 de kadar ulçalmış, 3 e inmiş, 2 yi bulmuş ve nihayet karinenin kumlara sürtülüşünden çıkan hışırtı bü- tün mürettebatın gönlünde bir ferahlık hâsıl etmişti. Peyk, yarayı aldıktan, yani torpili yedikten sekiz dakika sonra Bi - gados sahilinde baştan kara etmişti Bu karaya çıkış tam zamanında ol - muştu. Sekiz dakikalık seyir esnasında süvari geminin iskele bordasında tam ka- |niye bir parça daha yakınlaşan karşı sa-|zan dairesine isabet eden yerinde, yani destroyerin kalbinde hâsıl olan bu yara '#rteden sıyrılan dumanların ara - | , yhakkak bir batma felâketinden kurtar- tesirile karinenin kamburlaştığını, bu es- nemeden meydana gelen çekici ve itici tazyiklerle zırhların, gemi aksamını bir- birine rapteden ek yerlerinin oynadığını âdeta duyuyordu. Ve biticik kurtuluş ça- | -İJâmete ulaştırmaktan başka şu anda ka-| resi, verdiği kararın tatbiki, ve bu tatbi- kin muvaffakiyetle neticelenmesine bağ- hydı, baştan kara etmek! Cevad kaptan tekmil — mevcudiyetile kendisini hasrettiği bu işin başarılışına uğraşırken bir aralık ikincinin tekrar ya- nına çıktığını, ve omuzuna dokunduktan sonra: — Cevad Bey; düşman tahtelbahiri bi- zi takib ediyor! dediğini duydu. (Arkası var) Bir Doktorun Günlük Kotlarından Gözlerden Mütemadiyen Yaş akması.. Bazı kimselerde, büyük ve çocuklar da dahil olduğu balde bu hal görülür, Du - rüp dürürken bir gözden — yaşlar akar durur. Bunun sebebi gözde bulunan ve yaşları gözden alıp buruna kadar gö - türen kanalların tıkanıklığıdır. Malüm - dur ki gözün üöst kapağı ç tarafla Upkı tükürük bezleri gibi fakat tabli onun kü- ÇüÜk mikyasda modeli olan — yaş bexleri vardır. Oradan ifraz olunan göz yaşıdır — Ki tuzlu mikrobsuz temiz bir sudur— Bözün Üüzerini slatarak burun tarafına sızar, oradan mevcud kanallar vasıta - sile evvelâ yaş kesesine oradan da bu « runun içine sızar ve tebahhur eder gi - der, Herhangi bir şeye müteessir olursak ağlarız Fazla yaş ifraz — olunur ve bir kısmı dışarıya göz yaşı şeklinde bir kıs- m) da bu kanallar vasıtasile buruna kar, Onun içindir ki çok ağladığımız za- manlar bir taraftan göz yaşlarımızı bir taraftan da burunumuzu slleriz, İşte fziyolojik olarak normâl İnsan « larda göz yaşı cereyanı böyle vaki olur. Fâkat göz yaşının böylece — cereyanına mahsus olan bu kanullarda bir tıkanık- hk veyahud darlık vaki olursa o zaman göz yaşları dışarıya akar durur, Ve ak - dıkça tahrişata sebebiyet verir. Mikrob- Tar da işe karışarak bilühüre yaş kese - sinde Hltihab husüle gelir, Onun için bu- BU tedavi ettirmekte İhmül etmemeli- dir, Ekseriya birkaç defa mil salmakla bu yol açılır. Fakat daha İlerlemiş vak'a- larda esaslı bir müdahalei cerrahiyeye Ihliyaç hasıl olur. Ameliyat yapılan vak- alar nihayet bir hafta ön günde iyi olur, —o077zşaerem a| Cevab isteyen — okuyucularımızın - posta pulu yollamalarını rica ederiz. Aksi tak- dirde istekteri mukabelesiz kalabilir. | lıkla | istemez, Temizliği, Okumaktan zevk duyması beklenen bir genç İzmirden Kema lin suali de şu: — Mektebde mu- vaffak olacak m- yım? Okumaktan zevk duyuyorsa muvaf- fakiyet mutlaktır, Bu çağında bütün çalışmalarını tahk siline vermesi tav- siye olunur. e Çalışkan bir tip Ankaradan Hie- van Kartal karak- terinin tahlilini is tiyor: Huyuna gidilir- se işe koşturulur, Çalışır. Eğlenceyi sever, sıkıntılara, Büçlüklere pek ta- bammül — göstere- mez. Kendisini ka- yıdlara tâbi tutmak İstemez. Hovardaca hareketlerden hayzeder. « Kafasile çalışabilecek bir tip Kadıköyünden Bürhan — imzasile soruluyor: — Hangi meş- lekte muvaffak o- lacağım? Bu tip, kafasile çalışmakta muvaf- fak olabilir. Eğer arrusu da varsa doktor olması tav- siye edilebilir. İntizamperver bir tip Kocneli okuyu. cularımızdan — M, Çt Nuri de karakteri. |i min tahlilini — isti. yor: Her şeye koluy- bağlanmak intizamı sever. Ca ni tatlıdır. Kendi- disini — mes'uliyet | lere sevkedecek işlere girişmez. & Duygu ve fikir ayrılıkları Sirkeciden Meh- med de şunu soru- yor: — Her arkadaşı seviyorum, — jakat bir arkadaşı sev- miyorum, sebeb? Ruhi ve ahlâkt benzeyişler insan- ları — yekdiğerine daha yakınlaştırır. Bu sevmeyiş, evvelce cereyan etmiş bazı hüdiselerin infial ve iğbirarından Üeri gelmiyorsa; sebebini: Fikir ve duygu ay- rılıklarında aramak icab eder, e Hedefler daima muayyen olmalıdır Sirkeciden —Ali imzasile yor: sorulu. Emeller.me kavuşacak miyım? Makul ve meşru düşünceler, muay- yen hedef ve plâ- na dayandıkça mu vaffakiyet ihti- malleri çoğalır. e Çalışmak, daima çalışmak Beylerbeyinden Feyziye de fotografı- tun dereini istemiyerek soruyor: — İmtihanda muvaffak olacak mıyım? Çalışmadan muvaffak olmak ve dileği tesadüfe bağlamak arzusu, beyhude bir bekleyiş olur. Çalıştıktan sonradır ki muvaffakiyeti beklemek bir hak olur, | cak mıyım? F ümessd el ö Üüer e a Xğ - ü YA ç Umumi işlerde muvaffak olabilecek bir tip Ankaradan Ba- ha Sönmez imzasi- TU le soruluyor: — Muvaffak ole cık mıyım? 'Tahammi hatına pek düşkün olmaması; — ameli işlerde daha ziya- de muvaffak - ola- cağına delâlet et. mektedir. e Toksözlü bir genç Ankaradan M. Ahri de karakteri- ni soTuyor: Ağır başlı — v durgundur. Muhi: & tini bulduğu za. man konuşkan ve neş'eli olur. Mü- nakaşa ile hallede mediğini — yumru- ğile neticelendir- mek ister, Bazan toksözlü olur. » Çalışkan bir yavru Okuyucuları - mazdan Turan Öz- kan da şunu soru- yor: — Muvajfak ! | S İ İtaatli ve çalış- kan olan iyi ço- cuklar elbette mu- vaffak olurlar, e Huyuna göre gidilmesi Tâzım gelen bir tip Uşaktan — Süha Mehmed de karak- terinin tahlilin! i» tiyor: öründüğü ka- dar sert ve aksi huylu değildir. Huyuna — gidilirse tatlı sözlü ve özlü olabilir. Eline para geçerse — eğlenceli vakit geçirmek, keyiflerini yerine getir- mek ister, e Münakaşadan çekinmiyen bir tip Kütahya okuyu- cularımızdan — M, Duran da karakte- yİNİ soruUyoO": Zekidir. Üst başına, intizam ka« yıdlarma dikkat e- der, Fikirlerini ça- buk değiştirebilir. Münakaşadan çe- kinmez. Rahatın- dan fedakârlık yapmak niyetinde değil dir. e Munakaşacı bir tip Kadıköyünden Rüknüddin — soru- yor: — Muvaffak viu- cak mıytm? Gözü büyüklük. tedir. Olur olmaz geylerle — gönlünü almak, kandırmak pek kolay değildir. Gösterişi — sever. Münakaşa yapar, Fikirlerinin Üstte kal- masını ister. Bunların bir kısmı muvaf- | fakiyet alâmetleridir. Son Posta Fotograf tahlili kuponu Fotograf tahlili için bu kuponlardan $ Rdedinin gönderilmesi şarttır.