24 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

24 Nisan 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

G eçende, — hayvan — arabalarına rtekabete başlıyan, insan arabala- rından şikâyet etmiştim. Aziz adaşım Üs- tündağ, bu yazıyı okumuş, bir tesadüfle bana: — Hakkın var, demişti; o iş için bir proje tanzim etmişler, fakat, encümen- de benim huzurumla müzakere etmek istiyorlar. Ben de bir türlü vakit bula - madım. Sırtında hem şehrin, hem de vilâyetin yüklerini .taşıyan bir insanım kolayca vakti olup bir projenin müzakeresinde bulunamamasını tabil görürüz ve bızim memlekette de her hangi bir idarenin muhtelif servisleri o servisin işlerini ken- di kendine halledip bitirecek bir istiklâl sahibi olmuya henüz hak kazanmış değil- dir, Bunu da anlamaz değiliz. Fakat, anlamadığım bir şey varsa şu - dur ki, bugün sokaklarda en iptidal za - bita fikrine ve seyrüsefer nizamlarına muhalif bir şey mevcud olduğu halde buna kimsenin müdahale ettiği yoktur. Meselâ, evvelki gün köprüden geçer- ken gene böyle bir hal karşısında kal - dım. İki insan tarafından götürülen üç tekerlekli bir arabanın üstüne, adedini sayamadığım, fakat 8-10 arasında tahmin ettiğim seyahat bavulları kanmuş ve bunlar birbirlerine güya bağlanmiştı. Küçük bir istinad kaidesi üzerine otur - müş üç metreye yakin bir irtifa ile yük- selen bu garib araba ve bu garib hamule karşısında, hayran hayran, baktım. Bu Barib nakil vasıtası ve bu gatib araba, köprünün ortasına gelinciye kadar kim bilir kaç seyrüsefer memurunun gözünün önünden geçmişti. Kimse bunun garabe- tine dikkat etmemiş olsa gerektir. Halbu- ki, el arabalarile nakliyatın bu nevi az - gınlıklarını olsun menetmek için, ne en- cümende sıra bekliyen projenin nizam olmasına, ne de her hangi bir emre lü - zum yoktu. Her hangi bir zabıta memu « runun bu münasebetsizliği menetmeğe salâhiyeti olmak lâzımdı. AU , Bu, bir misaldir. Son günlerde artık pek ziyade göze batar bir hal almış olan bu nevi coşkunluklara M! ettikçe düşünüyorum: Şu gözlerimin önünde ge- çip giden manzarayı ben dünyanın hiç bir tarafında görmedim. Kim bu manza- raya bakarsa, bunun dünya nakil vasıta- ları arasında yen! bir icad olduğuna hük- meder. Yeni bir lcad, bizim belediyemizin İstanbulda ittihaz ettiği bir takım ted - birlere kendi kendilerine başka bir isti - kamet veren hamallarımızın yaptıkları bir yenilik. Fakat, bu icadın güzel bir şey olmadığını ne onlar farkedebiliyorlar, ne de biz. Eminim ki, yakında Avrupa gaze- telerinde fotograflar neşredilecek ve bun- ların altlarına «Türkiyode böyle garib ga- rib nakil vasıtaları icad edildi'» diye ya- zılacak. Zavallı Türkiye de bir türlü böy- le garib şeyler memleketi olmaktan kur- tulamıyacak! İşte, bunları düşünüyorum ve neden dolayı bu gibi şeyleri başıboş bıraktığı - mizin hikmetini bir türlü anlamıyor - rTum. Bu işlerde bizim bir şeyimiz eksik. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, bu eksiğin ne olduğunu da tayin edemiyo - Tüum, * Bir inlulâb içindeyiz ki on beş sene - denberi ayni davayı güdüyor: Avrupanın bütün kültürünü, bütün tekniğini, bütün meden! teşkilâtını bu memlekete kül ha- linde sokmak. Bu medeniyetin bir kıyafeti olduğu gibi, bir de nakil teşkilâtı ve şehir Bokaklarında hareket nizamları — vardır. İstanbul da Türkiyenin Avrupaya en ya- kın, Avrupa ile en eski medeniyet mü - nasebetlerini haiz bir şehridir. Neden do- Jayı bu «hareket medeniyetini» kendisine Bir türlü maledemiyor? Neden dolayı An- karada böyle şeyler görmüyoruz da bun- lara İstanbulda tesadüf ediyoruz? Bu sualler beni uzun uzun düşündürdü. Hayır, işin içinden bir türlü çıkamıyo - rum. Çıkamadığım içindir ki, bu mesele- den daha pek yakında bahsetmiş oldu - ğum halde, bugün tekrâr ayni şeye dön- düm. İstanbul belediyesinden rica ede - rim: Ya ben haklıyım, o halde şu işe he- men bir nihayet vermenin çaresini bul - sun; yahud da ben haksızım ve Avrupa - dan kül halinde alacağımızı söylediğimiz medeniyetin «nakll ve hareket» vasıta - Tarı böyle olmak lâzımdır, © halde bunu SON POSTA BE Şark düşüncesi, garb düşüncesi.. $8 Şarkta pek ziyade zebanzed bir halk sözü vardır: —Kırkından sonra saz çalınmaz, deriz. Bunu söylemekle takib ettiğimiz maksad her hangi bir şeyi öğrenmekte geç kalmış olanla eğlenmektir. Elde ettiğimiz netice ise cahili cahil kalmıya mahküm etmekten ibarettir. şark zihniyeti ile garb Geçenlerde Paris üniversitesinden 62 yaşında ihtiyar bir talebe diploma aldı. Bu münasebetle ona bir ziyafet verdi- ler bu ziyafette: — Bir şey öğrenmekte getikmek hatadır, fakat gecikildiği için öğrenmekten vazgeçmek daha büyük hatadır, denildi, zihniyetini mukayese ediniz. SOZ ARASINDA Yeni intihab edilen Bir mihrace - Geçenlerde 45 yaşında olduğu halde ölen Hindistanın en büyük zenginle « Mektubu müsteşara gönderdi. Müs- teşar sordu: — Mektuba ufak bir ilâve yapma- ma müsaade eder misiniz? — Hayhay: Müsteşar mektubda «harbi kazana- bilmem için» den sonra, ebir genera- le ve> kelimelerini ilâve etti. - — Ford'un kaynanasına Verdiği ehemmiyet Dünyanın en büyük otomobil fabri- kasının sahibi Hanri Ford kaynanasına pek büyük ehemmiyet vermektedir. Elli sene evvel sade bir makinist iken bugün dünyanın en zengin adamların- indi Partlala Mih izln Üaf 6 « dan birisi bulunan Ford, ilk kurduğu çilmiştir. Yeni Mihrace 1,90 boyunda- tır. Fakat selefi kadar mücevheri yok- tur. fabrikanın ellinci yıldönümü münase- betile gazetecileri kabul ederek söyle- diği sözler arasında yalnız mesleğinde büyük muvaffakiyetlere nail olmakla İngı'ltere adası yavaş yavaş|Yalmamış, evlilik hayatının en bahti- batıyor İskoçyalı âlim Meykind son günler: de neşrettiği bir makalesinde İngilizler için çok can sıkıcı bir kehanette bulun- muştur. Âlim profesör Büyük Britan- yanın dünya yüzünden silineceğini ilân etmektedir. İngiliz jeoloji âlim ve mütehassısla- rının yaptıkları tedkikat, elli asırdan- beri Britanya adalarının suya batmak- ta olduklarını göstermektedir. Profesör Meykind'e göre bu suya batmak bir müddettenberi hızlanmış ve gelecek dört asır esnasında İn - giltere — sahilleri — büyük değişik- lik gösterecektir.. Hemen — bütün sahillerde süyun kaplamadığı yerler pek az kalacaktır. Yapılan tedkikler, İngilterenin her altmış senede sathından otuz santim kaybettiğini göstermiştir. Bu suretle Avrupa kıt'asından ayni nisbetle uzak- laşmaktadır. İşte bunun için Manş de- mizi altında yapılması mulasavver olan büyük tünelin inşası da müşkül görül- mektedir. bize de öğretsin ki, hiç olmazsa kafamız boyhude suallerle yorulmaktan kurtül - süh... Muhittin Birgen yar insanlarından birisi bulunduğunu da iftiharla beyan etmiştir. Ford gaze- tecilere: «— Bütün evlilik hayatımızda karım ile aramızda bir defa bile fena bir söz teati edilmemiştir. Fakat kaynanam da iyi idi. Evleneceğiniz zaman kaynana- ya çok dikkat ediniz. Kayınbabaya e- hemmiyet vermiyebilirsiniz, çünkü bu büyük rol? oynamaz. Kaynananın fena karakterli olduğunu hissetliğiniz za- man onun hazile evlenmekten sakın:- nız!» demiştir. Almanyada mahkümlar da çalıştırılıyorlar Almanya hükümeti dört senelik prog- ramını tatbik için hapishanelerde bu- lunan mahkümlardan da istifade etme- ğe karar vermiştir. Adliye — nazırınım bir tebliğine göre, muhtelif bapishane- lerde bulunan 115,000 mahkümun 85,000 inden istifade kabil imiş. Bun- lardan başka muhakeme edilmek üze- rte bulunan muvakkat mevkuflardan da istifade edilmesi — düşünülmektedir. Müuvakkat mevkufların adedi de 110 bin olarak hesab edilmektedir. Dünyanın en cesur Yarışcı kadını Resmini gördüğünüz bayan, deh - şetli spor âşıkıdır. Geçen sene bu sü - tunlarda yazdığımız gibi, bir yarış tec- rübesi esnasında kazaya uğramış, ken- disi de bir çok yerlerinden yaralana - rak haftalarca baygın bir halde hasta- nede yatmıştır. Uzun nekahet devresini geçiren sporcu bayan, son günlerde ye- ni bir müsabakaya girmiş, bunda &o - nuncu gelmişse de, gene de otomobili- ni ustaca ve eski çevikliğile kullan - mıştır. Kendisine dünyanın en cesür yarış- c kadını denmektedir. Çemberlayn'in hayatı çok “mütevazı — geçiyor İngiliz Başvekili Çemberlayn, daha hâlâ başvekâlet dairesinde bir odada, alelâde, pirinç topuzlu bir karyolada yatmaktadır. Başvekilin odasında dü- varlarda gizli aynalar vardır. Duvar- Jar beyaz küğıdlarla kaplıdır. Odada bulunan çifte kapılar da kâğıdla örtül- müştür. Yatağının başında krem renk- Hi bir masa, masanın üzerinde yeşil bir telefon, sarı abajurlu bir lâmba ve gü- müş bir sigara kutusu görünmektedir. An'anevi ocakta da bir elektrik sobası vardır. İngiltere hem Çine hem de Japonyaya silâh satıyor F vardır. Fakat bu levhaların bir çoğu emayları döküldüğünden beyaz yazıları okunmaz halc ge- İSTER Bee A A İSTER İNAN, İstanbul belediyesinin kayıdlarına bakarsanız İstanbul so- kaklarının hepsinde, kendi gözlerinize inanırsanız İstanbul! sokaklarının bazılarında sokak isimlerini gösteren levhalar miştir. Haziran bozulmuş, kırmızı İSTER İNANMA! ayından sonra bozulanları değiştirilecek- tir. Levhaların kısa bir zaman içinde bozulmalarının sebebi ige, iddiaya bakılacak ve inanılacak olursa sokak çocukları tarafından taşlanmış olmalarıdır. Fakat levbaları taşladık- ları için tutulmuş oldukları haber verilen tek çocuk yoktur. İNAN, İSTER İNANMA! Atinada Celâl Bayar için hazırlık başladı (Baştarafı 1 ünci sayjada) kalem müdürü Baki Sedes, hariciye mü- dürlerinden Memduh Cevad Açıkalın, hâ« riciye hususi kalem müdürü Refik Ko <« camaz refakat edeceklerdir. Başvekil Celâl Bayarın dün Haydar - paşaya muvasalatında büyük — merasim yapılmış, Başvekil, şehirimizde bulunan meb'uslar, vali ve belediye relsi Muhid- din Üstündağ, üçüncü umum! müfottif Tahsin Uzer, İstanbul komutanı General Hülis Bıyıktay, diğer komutanlar, Deniz- bak umum müdürü Yusuf Ziya Öniş, vilâ- | yet, belediye, Parti erkânı, iktısadi mü * — esseseler müdürleri tarafından karşılan « mıştır. Askeri bando selâm havasını çale mış ve askeri müfreze resmi selâmı ifa et | miştir. Bu sırada İzmite hareket elmekte | olan Üniversite talebesi Başvekili büyük | tezahüratla karşılamış, Celâl Bayar genç" Tiğe iltifatta bulunmuştur. Başvekil, Hey- beliada vapurile İstanbula geçmiş ve li « mandaki bütün vapurlar düdüklerini ça“ larak Başvekili selâmlamışlardır. İngiliz Sefarethanesinde Başvekil Celâl Bayar ve Hariciye Vos» kili Tevfik Rüşdü Aras, dün öğle yeme « ğini İngiliz sefiri Sir Persiloren'in da * vetlisi olarak İngiliz sefaret konağında ye mişlerdir. Atinada hazırlık Atina 23 (Hususi) — Türkiye Başve * kili ile Hariciye Vekilinin çarşamba gü* nü öğle üzeri husust trenle buraya vâsıl olacakları haberini yuzan bütün Atina gazeteleri dost ve müttefik Türkiye dev“ leti vekillerinin bu ziyaretine büyük e * hemmiyet atfetmektedirler. - Caddeler Türk ve Yunan bayraklarile süslenmek- tedir. İktısad Vekili de geldi İktisad- Vekili Şakir Kesebir de dün akşamki trenle Ankaradan şehrimize ıcl': miştir. Vekil istasyonda Ticaret odası er“| kânı ve Denizbank müdürleri tarafınrant karşılanmıştır. Başvekil sinemacıları kabul etti İstanbul sinemacıları dün şehrimizde bulunan Başvekil Celâl Bayar tarafındâ?i kabul edilmişler ve Başvekile son çıksıi kanun münasebetile sinemalara girml” hususunda müşterilerin yaş tahdidine tle bi tutulmaları hakkındaki takayyüdat et rafında noktai nazarlarını bildirmişler “ dir, Sinemacılar bu hususta bazı rakamlaf zikrederek zarara uğramakta olduklarır ni da ilâve etmişlerdir. ü İngiliz Harbiye Nazırı Romadan Parise gitti (Baştarafı 1 inci sayfada) * Horbelişa memnun Roma 23 (Hususi) — Mussolini il€ mülâkatından sonra gazetecileri kabul etmiş olan Horbelişa, Başvekil Çem “ berlayn'in İngiliz - İtalyan anlaşma * sından bilhassa memnun olduğunu VE anlaşmanın yalnız hükümleri değil, ru* hunun da tatbik edileceğini söylemiş * tir. Horbelişa, İtalyada kendişine göste” rilen hüsnükabulden çok — mütehassif olduğunu da ayrıca kaydetmiştlir. t O TAKViM

Bu sayıdan diğer sayfalar: