24 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

24 Nisan 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Nisan SON POSTA Büyük bir sükütun hâkim olduğu tahtelbahirde yalnız motörün devamlı ahengi, kesik ve sert bir sesle birbiri ardına verilen kumandalar duyuluyordu. Kaptan Naşmit gözlerini periskoptan ayırmadan son kumandayı verdi: “Yukarıl,, Tahtelbahirin 33 milimetrelik topu ile, bu motörü batırmak çok kolay u-] lurdu, Fakat bunun bir mahzuru xar-l &. M irmarada, bu iç denizde bir top #si; böyle sabah karanlığında birkaç! Veş etrafı haklhı olarak kuşkulandıra- Siktı. ve muhakkak ki bunu merak e- Üecek gahile yakın mıntakalardaki va- | t, buraya yakın noktalardaki ı:c-, Mi ve motörler vak'a yerine gelecekler, | Zümana kadar motörden eser kalmasa Bile belk: bhiç umulmadık bir iz onlara li gefinenin mevcudiyetini öğretmiş, ber vermiş olacaktı. O halde, bu şart- b İçerisinde toptan istifade etmek, bu kullanmak doğru olmıyacaktı. Torpil atmak da aşağı yukarı bu de- Pekti. Tahtelbahirin kovanmdan fır- İlyacak mermi, hedefini bulur bulmaz Mllk edecek; denizin yüzünden gRöğe u uzanacak, ufka doğru gidecek; Mzarı dikkati celbedecekti. Üstelik Mü bir gürültü ilegemiyi batıra- | olan terpil de tahtelbahirin Mar- | denizinde bulunduğunu belli e- İecekti, Demek, bunu da kullanmağa İnkân yoktu. q:n:.u. nibayet bir taka ile bile müsa- edecek kadar bir çarpışma ikti- olmıyan harb gemilerindendi. Zırhlı, kruvazör, hiç olmazsa des- '&t değildi ki bir mahmuz ile düş- ortadan kaldırsın. Tıbkı bir a- boğar gibi patırdısız, gürültüsüz | dibine indirsin. le ise ne yapmalı? tebat vazifelerinin başında sa- lıkla emir bekliyordu. Her geçen “ika, E: |2 ile motörün arasındaki azallıyor; bu iki düşmanı, bi- diğerinin vücudünden haberdar diğı halde birbirine yakınlaş'tırı- Aradaki mesafe 100 metreye ti. Gafil motörün ismi şimdi oku- Periskobun objektifinden ak- irün kırmızı boyalı burnun- ve biçimsiz bir yazı ile «Pe- inin 'a> kelimesi görünüyordu. Ge- ta durumu ile tabantabana zıd, âde- n Y eder gibi bir tavır taşıyan bu İ- * Yorgun bir vaziyette inliye inliye Yüşü Düya uğraşan bir ihtiyarın yürü- D Bibi seyre çabalıyan teknenin ba- Süslüyordu. gA | Li ğ 7 İT g k."'n Naşmit kararını vermişti ud::h. torpido ile batırılması tehlike- H A bu motörü tehdidle zaptedecek- ışw Yüz metreden aşağı doğru sa- e eden saniyeye azalan mesafeye gö- :'“Her vermeğe başladı: a__ı.:lümııh.ı silâh başına! Gedikli Ve Robertsoön; topu kullanacak- Dir Diğer neferler, bir manga silâhla- "'b.ıl:dd_:m' çıkacağımız gemiye j Hhdigı ler. Ateş etmek yok, yalnız | hgı?;:teht, bir saniyede süvarinin bip çet tertibatı almıştı. Şimdi; büyük de Şükütün hâkim bulundu, k—,"ımz Motörün devamlı âhengi ve bir h_n_ sert ve heyecanla titriyen | detle birbiri ardına verilen kuman- | < Şyuluyordu: %ı İ? kerte iskeleye'... Tamam!.. Stap ” Dikkat et Barkley!... Tamam! 'Nzı-.; Bözleri periskobdan ay 'Varinin son kumandası du Ukarı! :;.dlıtduju yerde yavaş yavaş lardan fırlıyan neferler; Har- ik sonun başında bulundu- dulop. ©On metre yakında çat- Yulan ve yol almağa çaba Aleş boyalı tahta bir teknenin bağ- ıquâ"'mn edilmiş bir vaziyette gö- i %NUMW dümen yekesine sarılı Betii H'mğeıvıkil bulamadan, deh- ile şaşıran güverte tay- ti nhmf;.ımıymk bir hale gelmiş- £ lmı- ul- £$ & — / < 1 FZri 25 £ biş &medl tanımadığı, yalnız izmini hin, y defa duydüğü yepyeni bir kanşışarl Teteyi SUla yi Mavzerlerinin tahdidi kar- y $ Gözleri periskoptan ayrılmıyan süvarinin pon kumandası duyuldu: şısmda dümen yekesini bırakan elleri ağır ağır havaya kalktı. Kaptan Naşmit küçük kulede duru- yöor; böyle, ilk avını gürültüsüz, patır- disiz, kolaylıkla haklıyabildiği için ha- fif bir gurur ile çerçevelenen dudakla- rından müteakib emirlerini veriyor- dü: — Aborda! Tuhtelbahirin uskuru gemiyi yan yan yürüterek «Pelengiderya» ya yanaştır- dı. Ve aborda edilir edilmez, çevik ha- reketlerle motörün güvertesine sıçrı- yan İngiliz gemicileri, baslarında mü balâğalı hareketlerle büyük bir hâl miyet taslıyan Kroşbinin — yaklaştığı dümen vardiyacısı tayfayı omuzların- dan tutmuşlar; doğruca - tohtelbahire sürüklemişler, elden ele tıbkı bir çuval gibi atılan zavallı tayfa soluğu geminin makine dairesinde, amonyak depola: nn yanında almiş, başına da bir süngü lü dikilmişti. Bu esnada Krosbi, diğer üç arkadaşı- nı almış, baş kaporta kapağını kaldıra- rak oradan içeri kaymıştı. Onların gir- dikler! yer, motörün biricik salonu ve kamarası, yani başaltında gemicilerin ve kaptanların yattıkları küçük am- barcıktı. Yere, ik; kirli, sefil şîlıe atil- «Yukarıl!» Imı.ı. bunların üzerine uzanan adal! vücudlü, iri yapılı, perişan kıyafetli i- ki adam horultularla uyuyorlardı. Açık deniz havasından bu. havası ta- affün etmiş daracık ambara inen İngi- i, lerini buruşturmuş- dan elini dokun- durup kaşlarının üstüne eğdiği şapka- sile komik bir tavır almış: — Öğööf. diye seslenmisti, ne ber- bad hava! Burada tesbih böcekleri bi- le yaşamazken şu adamların rahat Ta- hat uyumalarına şaşıyorum. Daha sözleri bitmeden de diğer arka- daşlarının silâhlarını üzerine çevirdik- leri kendilerine en yakın vatakta uyu- yan ve kaptan olduğu anlasılan yaşhıca gemiciye bir tekme İndirdi: — Hey, uyan bakal;m! iam uyuturum, Yoksa seni Motörün kaptanı, rahat uykusundan böyle nazik (!) bir hareketle uyandırı- şa şaşırmış gibi gözlerini açtı. Sonra, karşısında göğsüne çevrilmiş üç tüfek namlusunu göründe hayreti büsbütün arttı. İki alini gözlerine götürdü. O- ğuştururken mırıldandı: — Rüya görüyorum müutlaka! Fakat korkunç bir rüya! — Arkan var — Bir Doktorun Günlük KNotlarından Gözdeki beyaz Bvvelâ mevcud sebebi tedavi Lizımdır. E- ğer zafiyet ve kansızlık — gibi sebebler varsa önce bunların giderilmesi gerek- tir. Bir taraftan gözün tedavisi. diğer ta- faftan bünyenin takviyesi asla ikmal e- dümemelidir. Bu suretle hastalık iyile- şir, fakat bu beyaz leke eski ve tabakal karinenin derin kısımlarına kadar nü- fuz etmiş ise 6 zaman baslalık geçer. Fa- kat artık beyaz leke hayatın sonuna ka- dar orada kalır. Eğer beyaz noktâ hade- kanın tam önüne tesadüf eden bir yerde ise görmiye de az çok mani olur. Bula- nık görmeğe ba: bundan başka olduk- ca çirkin bir manzara da #rzeder. Eğer sebeb trahom hastalığı ise hiç dur- madan göz kapaklarındaki bu sari hasta- hdi tedaviye musarant etmelidir. Çünkü trahom tedavisiz bırakılırsa her iki gö- zü kör edecek derecede felâket husule getirmekten müaada civarında oulunan ev Jâd mühitine de hastalığı verir, sirayet ettirir ve onların da sebebi felükeli 0- Jur, Trahom kabili tedav) bir hastalık olduğu için onun neticesi olan karine Mmülâtla- m da siki bir tedavi ile oldukca düzelir rı da şıkı bir tedâvi Ie oldukca düzelir. Eğer tabaki karinede Jlitihablar yanl mi- safir denilen beyaz noktalar harici bir garbenin neticesi veyahud firengiden münbais ise © yaman firengi tedavisi tatbik edilir. Bu biraz uzunca bir toda- viyi istilram eder. Maamafih iyi olur. Velhasıl gözde beyaz lekeler olduğu 2a- man derhal tedaviye koşmalıdır. - Zira Ufak bir ihmal gözde hayatın solluna ka- dar izalesi gayri kabil izler kalmasına Cevab İsteyen okuyucularımızın — posta pulu yolamalarını rica ederiz. Aksi tak- dirde Ktekleri mukabelesir kalabilir. Pazar Lekelerin tedavisi | İRADYO)| Bugünkü program İSTANBUL MA - Nisam - 1938 - Pazar Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 12.50: Hava- dis, 1205: Çocuk Haftası ve Bayramı müna- gebetile Çocuk Esirgeme Kurumu namına Fatih Halkevi gösterit kolu tarafından bir temall, 13.30: Muhtelif plâk neşriyabi, Akşam neşriyatı; 1830: Çocuk Bayramı haftası münasebetl- le Çocuk Esirgeme Kurumu namına konfe- rans: Selim Sırrı Tarcan. 1845; Plâkla dana musikisi, 1915: Konferans: Prof. Salih Mu- Jrad (Radyo dersleri). 20: Müzeyyen ve arka- Peaşları tarafından ek musikisi ve halk şarkıları. 2045; Hava Taporu. 2048: Ömer Rıza tarafından srabea söylev, 21: Cemal Kâmll ve arkadaşları tarafından Türk mu- sikisi ve halk şarkıları, (saat Ayarı). 21.45: Orkastra. 22.15: Ajans haberleri. 22.30: Plâk- la gölolar, opera ve operet parçaları. 22.50: Bon haberler ve ertesi günün programı. e ANKARA A - Nisan « 1938 - Pazar Öğle neşriyatı: 1240: Karışık plâk neşriyatı. 12.80: Plük: Türk musikiri ve halk şarkıları. 13.15: Dahili ve harici haberler, Akşam neşriyatı: 18.30: Çocuklara masal (Masal Dede), 18, Bü; Karışık plâk neşriyatı. 19.15: Türk müusi- kisi ve halk şarkıları (Maxzbule Çakar ve ar- kadaşları). 20: Saat üyarı ve arabea neşri- yat. 2015: Türk musikisi ve balk şarkıları (Salâhaddin ve arkadaşları), 21: Konferans (Dr. Remzi Gönenç: Sıhhiye Vekâleti mü- pavirlerinden), 21.15; Stüdyo salon orkestra- SK 22 Ajana baberleri, 24.)5: Yuzınki prog- ramı. Sayfa 12 Kahraman Ordu dün 1800 yedek v Diploma tevzü (Baştarafı 1 enci sayfada) Taksim meydanına gelmişlerdir. 930 da Ehide etrafında çevrelenen iki bi- ne yakın yarsübay İstanbul Komutanı Ge- sübay daha kazand; e Ş rilmiştir. Ziyafette talebe velileri ve gazene giler de bulunmuşlardır. Yemekten sonra yeni sübaylar mekle « bin bahçesinde kurulan masalar üzerindekt Bancak ve silâba el basarak and içmişler ve neral Halla, - Banın ve “Ğm:u;:;:mllwlmnm gaü Bomutanı maskiul$r Ku Dür. taiilğaağ marşile merasime . Bunu mü- teakib 1158 numaralı Bülend boparlörün ba- gına geçerek Türkün marzisi, Türk ordusu - mun kudreti hakkında çok heyecanlı bir nu- tuk söylemiş ve ezcümle demiştir ki: «Tarih böylece Türk ordusunun malıdır, Türk ordusu da tarihin ta kendisini teşkil eder. 'Türk ordusu tarihin her sayfasında dai- mâ kendisinden âdeden üstün, silâh ve tec- hisatca daha yüksek kuvvellerle karşı kar - gya bulunmuüş ve muzatferiyet gene kendi tarafında kalmakta sebat etmiştir.> Bunu mütcakib gene talebedan, mühen - dis Fikret Perman 23 Nisan bayramının mâ- nasından, bunun kazandırdığı iki bin süba - yın yarın yapacağı büyük işlerden güvenle bahsederek Atatürk'e hitaben: «Ulu Atam; ben senin bu büyük ve eri - şilmez dehan önünde ve asil varlığının kar - gısında bütün kudretimle haykırıyor ve bü- yük sözünü tekrar ediyorum: 'Türküm, ne mutlu bana. Türkün Öz Atası, bütün Türk gençliğine yerdiğin şerefli vazifeler — için hayatlarımın her safhasında ve tuttukları her işde vatan sevgisi, diri ve yenilmez bir Türk askeri he- yecanlle çalışacak ve bize tevdi etiiğin ema- neti, daima şezefli ye varlıklı kılacaktır. Ulu büyüğüm: Bütün zerrelerimi doldu - ran milli heyecanlarımla huzurunda son 4ö- züm; Yurdumun, milletimin şeref — ve istiklâli oğrunda bütün arkadaşlarımla canımızm, ve | İbütün varlığımızı her zaman ve »er yerde seve seve fedaya hazır olduğumuza, Türk u- Hasu ve Türk Cumhuriyeti için bütün kudre- tÜmizle çalışacağımıza, asi) Türk ruhuna hâs bir varlıkla and içiyor ve önünde hürmetle eğilirken, gene büyük sözünü tekrarlıyorum: *Türküm, ne mutlu bana.» Hatib nutkuna sürekli alkışlar arasında nihayet vermiştir. Bundan sonra mekteb birinci, ikinel ve üçüncüleri mekteb komutanı vasıtasile Ge - neral Halişe takdim edilmişler ve mekteti bi- rinelsi Rauf Başoğlu âbidenin hatıra defte- rine gu satırları yazmıştır: (Vatan uğrunda, son damla kanımızı & - kitmaya burada and içiyoruz.) Bunun altma, okul komutanı Albay Şük- rü Kanadlı: (Vatan uğrunda her fedaklırlığı yapacak- larına komulanları olarak şahadet - ediyo - Tum.) Her ikl yazıdan sonra General Halis de şu satırları lüve etmiştir: «Türkiye Cumhuriyet idaresinin faziletli ve fedakâr safları içine, bu kütsal günü - mürde kahraman ruhlar, seçkin genç arka - daşlarımızın katıldığını görmekle çok bah - tiyarım.. İki bine yakın genç sübay General Ha - Bsin huzurunda bir geçid resmi yapmışlar - dir. a 'Takımlar halinde, sert adımlarla yürüyen birlikler etrafı çınlatan alkışlar arasında bü- yük bir intizam ve muvaffakiyetle geçerek mekteblerine dönmüşlerdir. Okuldaki merasim Bant 12.30 da mektebde General Halis de hazır bulunduğu halde davetlilere ve talebe- ye büyük yemekhanede bir öğle ziyafeti ve - le, yedek sübayların Çanakkale harbindeki Yedakâr varlıklarını misallerle anlatmış ve 1800 mezuna merasimle diplomaları tevzi e- dilmiştir. Bunu mütcakib komulan ve sübaylarına veda eden genç sübaylar tayin — edildikleri kıt'alarına hareket etmek üzere mektebden ayrılmışlardır. Tarihten sayfalar (Baştarafı 6 mcı sayfada) İstanbul, için için kaynıyordu. Avrupa devletlerinin İstanbuldaki me- murları imparatorluğun halini can çekiş- meye benzetiyorlardı. Toplantılar olma- ğa başlamıştı. Talebe isyan ediyordu Avusturya ve Rusya sefaretleri ortalı- ği büsbütün karıştırmak için sefaret bi- nalarını birkaç yüz Hırvat veya Kara- dağlının muhafazası altına — almışlardı. İstanbulun müslüman olmıyan halkı ma- Razalardaki silâhları yağma — edercesine satın alıyorlardı. Mahmud Nedim Paşa gazeteleri de zor. la susturmak istedi ve sansör koydu. O zamanın en mühim gazetelerinden (Ba- giret), birinci sayfanın baş tarafına bü- yük harflerle şu cümleyi koydu: «Bugün makinemiz kırılmış olduğun- dan gâzetemiz bu suretle intişar — eyle- miştir.» Birinci sayfada başka yazı olmadığı gi- bi ikinci, üçüncü sayfaları da bomboştu. Fakat dördüncü sayfasındaki ilünlar es kisi gibi duruyordu. Mahmud Nedim Paşa o gün sansörü kaldırdı. Ayni gün Babıâliye gelirken büyük bir talebe ve halk kütlesi önün yolunun üstünde; — Devlet ve millet haini! Diye bağırdılar, Mahmud Nedim Paşa Abdülâzizin &- nüne çıktıkça üç defa secde eder, ayağı- nın baş parmağına bakardı. Eski Mısırlıs ların fir'avunları Allah mertebesine yük- geltmelerile onun yaptığı arasında Lüyük fark yoktu. Abdülâzizin hoşuna gitmekle beraber artık onu sadarette tutmanın kendisi için de felâket olduğunu kabule mecbur oldu. İster istemez (mührü hümayun) u almak üzere mabeyinci (Hafiz Mehmed Bey) * görderdi. «Habersizce mührü hümayunu #lmak için Babıâliye gelen mabeyinci mührü aldıktan sonra Babıâğliden pabucsuz olü« Tak nafıa nezareti (eski zaptiye ve şim- diki postahane arkası) önüne kadar yü- rüyerek kaçmış ve arkasından kundura- larile arabası yetişerek hanesine gitmiş- tir.> İstanbul Defterdarlığından : Lira Kuruş Kumkapıda : Muhsinehatun mahallesinin İbrahimpaşa yöku- şunda eski ve yeni 2-4 sayılı ve 329 metre mu- rabbar arsa ve içinde bulunan dükkân ve ahır enkazile beraber tamamı. 411 26 Aksarayda — : Baklalı Kemalettin mahallesinin. Küçük Lânga sokağında eski 19 ve 19 sayılı kırk metre dok- san desimetre murabbal arsanın tamamı. 245 40 Bakırköyünde: Cevizlik mahallerinin Yeniyol sokağında eski 135 yeni 7 sayılı evin 2/60 payı, 26 00 Kasımpaşada : Emincami mahellesinin Eyyühüm Ahmed camii sokağında eski 10 yeni 1 ve halen üzerinde 17 numarataj yazılı evin tamamı. 160 00 Yukarıda yazılı mallar. 26/4/988 Salı line istikrazı dahil! ve 96 5 faizli hazinc günü saat 14 de satılacaktır. Satış bede- tahvilleri kabul olunur, Taliblerin ©» 7,5 pey âkçelerini müayyen müddetten evvel yatırarak Defterdarlık Mi Emlâk Müdüriyetinde müteşekkil satış komisyonuna müracaâtlârı, (F7 (1979) süemen ı

Bu sayıdan diğer sayfalar: