Jorjik'le Şurka, Karşılıklı ve kuyvetli bir Bevgİ sonunda mayız ayında evlendiler.. ha- va harirulâde güzeldi. Genç eviller nikâh me- murunun pek de uzun sürmiyen tebrik nat- kunu aabıraazlık içinde dinledikten sonra ni- küh dairesinden sokağa çıktılar.. Uzun boylu, daracık göğüslü ve uslu Jor- Hk, yan gözle Şurka'ya bakarak sıkılgan bir tavırla dordu: — Şimdi nereye?, İri yarı, ve bir soba kadar sıcak güzel Şur- ka, kocasına yaslandı. Sık saçlarının arasın- dan çıkardığı salkım çiçeğile hafifce onun Kulağını çıdıkladı. — Nereye olacak?. dedi. Sukarevkaya, Eş- yâ satn almağa. Jorjik abdal abdal gülerek, başındaki düğ- meli lüstrin kasketi düzeltti: Demek eşyalanacağız.. öyle mi?. dedi. Ve yollarına devam ettiler.. Sukarevkada tozlu bir rüzgâr vardı.. anilin boyalarıle boyanmış şarflar, kuru, ipek gibi havada mide bulandıracak bir şekilde bara- kaların üzerinde — dalgalanıyardu. — Birkaç gramafon birden, birbirini! keserek, pornog- rafik seslerle haykırıyordu. Yandan gelen Küneş, rüzgürdan sallanan aynaların içinde, bir cıva gibi, gidip geliyordu.. yeni evliler, Kotkunç bir takım kumaşlar ve vahşi bir gü- zellik taşıyan eşyalar arasında kalmışlardı. Şurkanın yanakları — birdebbire — kızardı. Alnında terler belindi. Dağınık saçları âra- sındaki salkım çiceği yere düştü. Gözleri bü- yüdü ve yuvarlaklaştı. Ateş gibi yanan ellle Jotjik'i kolundan tuttu.. şarha şarha olmuş kalın dudaklarını isirarak onü pazarin içine Goğru sürükledi. Tıkanarak: İlkönce yorgan... dedi. Alalım darın bağrışmaları ile kulakları sâ- Arlarmış bir halde, sör'atle, dört köşe, kalın ve çok ağır iki yorgan satın aldılar., yorgan- Jar çok geniş, Takat kısa idiler.. biri açık ki- Temidi (diğeri de kapalı menekşe İdi. yorganı İlkönce Bürka sıcak nelesile kocasının yüzünü 15- İ çarısı yorganı istik alalım, dedi. Ki markalı olsun. Karı: de, ları için. Lâstikleri de satın aldılar.. genginde, iki çift... Kadın ve erkek Vâstiği. hem de markalı. Şurkanın gözleri yeniden alevlendiler. Ateş gibi yanan başını kocasının omuzuna dayıyarak Adeta inler gibi bir ses- : — Haylu, dedi.. horozlu havlu.. Horozlu havludan müda, dört yorgan çar- galı, İstenildiğ! zaman uyandırmağa mahsus güzel bir çalar saat, bir toptan arta kalmış birkaç metre pazen, dalgalı bir ayna.. kap- lanlı küçük bir halı, baştanbaşa bakır çivi- lerle kakmalı iki güzel sandalye, birkaç çüe | ipek de satın aldılar. astarları çilek |. Yazan: VALENTİN KATAYEV Ruscadan çeviren: H. ALAZ Şurka kocasına yaslandı: <Nereye olac ak, Sufarevskaya eşya satın almağa...> eşyaları, bu arada yorganları, sandığa yerleş- Ürdi. En üste de, markaları görünecek şekil- de, löstikleri koydu ve sandığı killdledi. Gece yarısına doğru Şurka uyandı. Ağzını kocasının köprücük kemiğine Goğru yaklaş- Urarak hararetle — Jorlik, hey Jorjik - Jal, diye seslenme- ğe başladı. Uyan!. Biliyor muüsuün, Şu kanarya almadığımıza çok hata ettik. kanarya sarısı yorgan duha güzeldi. Ham bu kkak Kanarya s: ı yorga uydık!, Sonra Jâstlklerin as: diğimiz gibi olmadı.. renkler! medik.. gri a. Astarlısından çok daha iyi. sonra yuvarlak li karyola da ala madık!. #urka sabahleyin kocasını işe gönderdik ten sonra büyük bir sabırsızlık içinde hemen mutfağa koştu.. evillik hakkındaki lk intı- balarını oda komşülarına anlatmak arzusile yanıp tutuşuyordu.. nezaket icabı üç bep da- kika şundan, bundan, kocasının sihhatinden bahsettikten sonra komşularını odasına türdü. Sandığını açarak eşyaları — gösterdi. Yorganları gösterirken derin derin içini çek- tu Yurarlak başlı demir bir karyola, ve buna | | benzer birçok şeyler daha satın almak İste- dülerse de paraları yetişmedi Eşyalarla yöklü bir halde evlerine döndü- ler.. Jorjik, yuvarlak bir halde paketlenmiş yorganları çeneslle tutarak sandalyeleri taşı- yordu. Sararmış «hnma ulak bir saç gemeti yapışmıştı. Kurşunt - bakır rengindeki bir ter, haftt pembeleşmiş yanaklarını Öztüyor- du. Gözlerinin altında moz gölgeler peyda olmuştu. Yarı açık ağıı, çöürük dişlerini gös- teriyordu. Dudaklarında penibe bir tükürük ttreşi yordu. Berin odaya girince büyük bir ferahlıkla Kazketin! çıkardı. Boğuk boğuk öksürdü. Ka- yısı da elindeki eşyaları, kocasının bekÂr ya- ftağı üzerine koydu. Odayı gözden geçirdi ve Mzlara hüs bir utangaclığın İsterisi İçinde kocaman kormımı yümrüğile — kocasının — iki Küreği arasına vurarak, yapmacık bir öfke YVe bağırdı: — Ben daha şimeiden böyle öksürüp du- yursan sonra ne olacak?, Dikkat et, ben se- nin İki günde pastırmanı çıkarırım.. hem bu muhakkak böyle! Şurka banları söşledikten sonra kıpkırmızı genesini kocasının kemikli omuslarına daya- di. Akşam olunca misafirler geldi. Ulak bir Biyafet tertib edildi. Misafirler, hürmetle eş- yaları gözden geçirdiler., ellerile muayene Gttiler.. bunları methettiler.. yapmacık neza- Ketler göstererek İki şişe volka içtiler.. ötebe- Fi yediler. armonikle dansettiler.. ve evle- Tine döndüler. Her şey yolunda gitmiş, hattâ misafirler bi- le müBalâğasır olarak, bu güzel düğüne hay- gan olmuşlardı. Misafirler gittikten sonra Şurka ile Jarjik |© Bir defa daha eşyaları gözden geçirdiler.. bu da billikten sonra, kadın, dikkatle ve ihti- andalyoleri bir gazete ile örttü. Diğer Kanarya sarısı yorganı almadığımıza çok pişman oldum. Kanarya sarısıni almağı hiç &kıl edemediz. Eh, ne yazık!. Soanra şarkılı saat almağı da akıl edemedik.. düşünemedik. Gözleri büyüdü ve tekerlekleşti.. Komşuların hepsi eşyaları beğendiler.. bol bol medhettiler.. profesörün yüreği şefkatli ihtiyar karısı ayrıca ilâve etti: Bütün bunlar iyi, Şurka, fakat kocarız Çok fena öksürüyor.. biz duvar aşırı diğer o- dada hepsini işitiyoruz. Onun bu öksürüğü- ve biraz alâka göstermeniz, biraz dikkat e meniz lâzım.. çünkü, biliyor agusunuz?...... Şurka, ekli bir kabalıkla: Aldırma, bir şeyciği olmaz!. Ölürse de, canı cehenmemet, Yenisini buluruz, dedi. Fakat yüreğine bir hançer saplandı. Ya- vaş bir ses Ben onu beslerim.. ona xöfte yediririm.. ftakınsın dürsün, işi ne'. dedi. Ve dehşetli sürette çatındı, Karı koca ay başını iple çektller.. Jorjik aylığın! alır atlmaz gene Sukarevkaya gitil- kanarya sarısı yorganı da satın aldılar, yorgandan müâdâ zarurl! ve güzel birçök ev esyası, şarkılı bir galar Saat, İki parça İas- tor kumaş, çiçek Roymağa mahsus gicirtili küçük sandalye, birer çift gri astarlı ka- Bin ve erkek lâstiği, alti metre pam'uklu pal- to astamı, üzerinde, ulaca bulaca, muhtelif akte lekeler bulunan, fevkalâde güzel, al- gıdan bir köpek.. tülbend, kurbağa yeşilii ren- inde, kakmalı ve kilidi çalar bir sandık ve daha birçok şeyler salın aldılar.. ler Karı koca eve geldikten sonra, Şurka, yeni alınan eşyaları da intimamla yeni sandığa İsıcak patı yerleştirdi. sandığın kilidi açılıp kapandık- ca kromatik sesdler çıkarıyordu. Göceleyin Şurka gene uyandı. Yanağını kocasının islak ve soğuk alnına dayıyarak. Jorjik, dedi, sen uyayor mı Birak şu uykuyu.. Jorjik - jal, İşitiyor zarda mavi bir yorga misa Çök hata yaptık.. çok AÂdeta atlası andırıyordu.. akil edemediğ çok Tena ettiki. u bir halde Gaz ocağını yakarak Benimkine izin verdiler, diye anlatın: başladı. Herkese iki haftalık izin verdikleri halde ona bir buçuk y verdiler. hem de rıca avans da verdiler.. şimdi hemen y k başlı demir bir karyola almağa gidece- Bizi, Hem bu mahakkak böyle! Profesörün ihtiyar karısı, soğulmak için Yes teneeresini musluğun altına koyarken, çok manalı bir şekilde: — Bana sorarsanız, dedi, onu Iyi bir sana- toryom'a yatırmanızı tavsiye ederin sonra geç kalırsanız! Şurka, yuvarlak dirseklerin! yana doğrü a- çarak öfkeli bir sesle: Ona bir şeycikler olmaz, dedi. Ben ona burada sanatoryomda bakıldığından daha iyi bakarım.. ona köfte pişirizim . bol bol ye- gündü. şurka mutfağa '|stnt, Akşama doğru, eşya yüklü bir araba ile Sukarevkadan eve döndüler.. Şurka araba- nın arkasından gidiyor ve Adeta kendladen teçmiş bir halde, demir karyolanın güzel »i- | kel topuzlarına mall bir tarzda akseden h- teğll yüzünü seyrediyordu. Sivri çenesile ha- | val - mavi yorganı göğsüne bastıran Jörjik | zorlukla nefes alıyör ve güçlükle karısına yetişebiliyordu. zaman zaman Öksi €u. Basık şakağından kapkara bir ter dam- lası yuvartanıyordu, iyor- Şurka geceleyin uyandı. Karanlık ve ibti- rasli hir takım düşünceler onu üyutmüyor- lardı.. acele acele: Jorjik, Jorjik - Ja, diye seslendi, pazar- da bir yorgan daha var,, alaca renkte.. işi- diyor musun?, Onu da almadığımıza Çok ya- nk ettik.. ob, o yorgan, ne kadar da güzeldi! Het yanı alaca, bulaca... Astarı ise alaca bu- laca değil de çiçekli... Çok güzel bir yorgan.. bem muhakkak böyle.. Jorjik'i san defa bir sonbahar günü gördü- ler.. âdeta bir paraline benziyen, uzun, çef- faf burnunu deriden ceketinin yakası içine sokmuş bir balde, paytak paytak, bizim so- kaktan yürüyordu.. — * Keskin diz kapakları iDeri doğru bir çıkm- ti teşkil ediyor, geniş paçaları, uzun ve ke- Mmikli bacakları etralında sağa - sola gidi- yorlardı.. kasketi sorlukla başında dürüyor- -İdu, Soluk dudaklarında rayıf, kabahalli imiş - |aibi ürkek, mes'ud ve fevkalüde sevimli Kölle?. du. Siyah ve ıslak saçları alnından aşağı doğ- Tu sarkıyorlardı. İki yanıng sallanarak ve delik ayakkabı- nin etrafından ihtiyatla dolaşarak, yürüyor- bir gülümseme titreşiyordu.. ©O bundan sonra yatlı. Mintaka doktoru geldi. Şurka hasta kasasından pafü ali karevkaya tek başına gitmek ( t A Hdledi. ca yorganı da satın aldı ve sand İlk kar yağdı. Rütubelli, Hava, sisli, kurşun! bir hal al- |dı. Profesörün karısı kacasile fısıldaştı.. kıza |bir zaman sonra da bildik bir doktor geldi. sonra, — ellerini k iüzere mutfağa ten eli sabun İle yıkama Şurka, ağlamaktan yüzü gözü şişmiş bir| halda mutfakta, zoğanlı köfteler kızartıyor- du. Profesörün karısı ellerini birbirine vurarak; — Siz galiba çıldırdınız, dedi. Biz ne yapı- yorsunuz?. Yoksa anu öldürmeğe m! niyet et- dniz?, O köfte yiyebilir mi?. Hem de sofanlı Doktoz, Beyaz parmaklarındaki sü damla- larını musluğun içine silkerek — Yiyebilir, dedi, her şey yiyebilir. Şurka yenlerile yüzünü elerek haykırdı — Köfteden ona bir zarar gelmez ki... Ona hiçbir şey olmaz.. | Akşam, beyaz gömlekli bir sihhiye memu- | fru geldi. umumi abdesthaneyi — dezenfekte etti.. evin içini pis bir fenol kokusu kapladı.. | geceleyin Şurka uyandı. Mahiyetini tayin edemediği bir can saxın- | tıst yüreğini eziyordu.. Acele acele kocasıni uyandırmağa başla- (di j | — Jorjiet Jazjik! Bey Jorjik-jat! Uyan! Hey, sana söylüyorum, Jorjik-ja, uyan! Jorjik cevab vermiyordu.. vücudü soğumuş- $u. O zaman Şurka yatakları fırladı. Topuk- larını yere vurarak çıplak ayaklarla koridora Çıktı. Gecenin sazt öçü İdi, fakat evin için- de kimse uyumuyardu. Şurka profesörün ka- pısına kadar gelebildi, oruda yere ylddı. ÜDehşetten bu zgibi olmuş bir halde bağırma- — Bi Büyük Allabım, bit- HMI Öldü So-o-orjİ-skik. Aman Allahım!. Gurka, yüksek sesle feryada ve ağlamağa başladı. Komşular, oda kapılarından bakı- yorlardı. Şiddetli soğuklarla kırilmiş gibi du- ran mavi, kış yıldızları, kara pencerelerin arkasında Litreşiyor, ışıldıyorlardı.. Şurkanın kedist Murzik, Şur- kaların açık apısina aştı. Egikte du- rakladı. Odaya baktı. Birdenbire bütün tüy- leri diken diken oldu.. geri geri giderek, acı acı miyavlamağa başladı. Şarka ise, mutfağın ortasında, kirli Babahleyin, Şularına a: larından su geçmestn diye bir su birikintisi- |* damdı yanmış bir tabute üzerinde oturuyor, gözyaşe öfkeli ve dargin bir gesle kom- ayordu ları arasında — Ben ona: Al, şu köfteleri ye, dedim! İse Yemedi. Bakınız ne kadar çok Kköfte kaldi. #imdi ben bu köfteleri ne yapacağım?.. Jore HLEk, sen beni kime bıraktın?, Sen ne fenâ dammışsın, Jorjiki, Beni de beraber alma« de yemek Gtemedinl. Üç gün sonra evinilzin yanımda beyazlağ örtülmüş esmer bir beygirin çektiği bir ölü Arabası durdu Evin eümle kapıları ardına kadaz açıldi. Bütün evin içini buz gibi taze kir rüzgür do« laştı. Evin dört bir tarafına keskin bir çan Kokusu yayıldı. Jorzik'i götürdüler, Jorjik için Jokma döktükleri gece Şuzkâ fevkalâde neş'eli 1di. Hiçbir şey yemeksizin yarım bardak kadar ekmek şarabı içti. Yüzü kıpkırmızı oldu. Gözyaşları gergin yanaklas rından yuvarlanmaza başladılar, O, yanağıe ni yete vurarak haykırdı: — Hey, kim var orada?. Kim olursan olı gel eğlenelim.. Jorjikten müdâü herkes gele« bilir. 0 benim köfteli yemek istemedi Kurbağa yeşili kakmalı sandığa sırtın! rerek başını çalgılı gilide vurmağa başladı. Bundan sonra evin Içi gene, eski rabntali ve zesdiz halini aldı. Şurka gene hizmetciliğe bütün kış müddetince birçok erkekler ona kur yaptılar.. fakat o, bunların hepsinl reddetti. ö, sessiz ve nazik bir adam (: ona kur yapanların hepil ki hepsi de Şurkadan çokca çeyiz iştle kış sonlarına doğru çok zayıfladı. n entari giymeğe başladı.. bu 0- gösteriyordu. O sırada bizim garajda çalışan Vanya Jaminde bir sö« för pturuyordu. Vanya, sessiz, nazik bir a« Burkanm aşkından delt gibi olnmişe la doğru Şurka da V: Hava harikulâde gözeldi. Genç evli küh memurunun pek de üzün sürmiyen tebe rik nutkunu sabırsıdlık içinde - dinledikten sanra, nikâh dairesinden sokağa çıkt Daracık güğüslü ve uslu Vanşa, yür Şurkaya bakarak sıkılgan bir eda ile sordu: Şimdi nereye?, Şurka kocasına yaslandı. Sık saçlarınin a« rasından çıkardığı salkım çiçeğile hafifce o- nun kulağını gıdıkladı, bürün deliklerini he tirasla açarak. Nereye olacak?, dedi, ya satın almağa Ve... birdenbire gözleri büyüdü ve yuvar- laklaştı. Bukarevkaya. E$- YARINKİ NÜSHAMIZDA: Köpeklerin maskarası! Yazan: Salâhaddin Enis Son Posta Ynml. Suad. BıMlı ve Halk gazetesi Yerebalan, Oılıluı—ıuuı.ıı İSTANBUL Gazetemizde çıkan yan ve resimlerin — bütün — hakları mahfuz ve gazetemize aittir. ABONE FİATLARI N | 2340 | 1220 zz Lis00 Abone bedeli' peşstrdir. “Adrea değiştirmek 23 guruştur. Gelen evrak meri verilmez. İlenlardar mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektublara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdir. Posta kutusu : Tâl İstanbul Telgrof : Son Posta Telefon : 20203