N POS BİR MEKTU Oğlum Ceki, Ben senin baban yerinde bir adamım, ve seni çok eskiden tanıdığım için — bir amcan sayılırım. Sen belki hatırlamaz « sın, fakat ben iyi hatırlıyorum.. Hani o Şarlo vür ya. Onunla beraber sinema perdesine çıkârdın; yapmadık maskaralık bırakmazdın vae biz kahkâhayla güler, bayılırdık. Biz seni çok sevmiştik; sana çok, ama çok para verdik. d Zaman geçti oğlum, sen ortadan kay - boldun, ve bizi unuttun, fakat biz seni unutmadık: — Hele bir büyüsün de görelim! Diyorduk. Büyüdün, evlendin, seni görmedik ama gözetelerde yaptıklarını öğrendik. Anneni dava ediyor, para isti- Yormuşsun. Annen de senin için: — Adam olamadı. Diyormuş. Annen, yerden göğe kadar haklıdır Ceki. Bizde bir hikâye vardır. Hele ga - ha onu anlatayım.. |KADIN| Esmerlerin yüz ve saç tuvaleti «Adamm biri ikide bir oğluna: — Sen adam olamazsın! Dermiş, çocuk büyümüş, vezir olmuş. Vezir olunca babasına askerlerini gön - dermiş. Askerler vezirin babasını çelyaka yakalamışlar, ita kaka oğlunun" karşısına çıkarmışlar... Vezir babasımı görür gör - — Edebiyat dünyasının hükümdarları: 6 7 William Wo rdswortl Yazan: İbrahim Hoyi İngiliz edebiyatlımda romantizm cere- yanları 1797 de kemale ermişti. Bu dev- rede Coleridge (Koleriç) ve Vüördzvört gibi iki mühim şair, klâsik edebiyatm as- la meyletmediği bir sahada yürüyerek sivrilmişler ve <edobiyat insan - içindir mez: — Bani, demiş, sen «bana adam ola - mazsın» derdin, işte bak vezir oldum. Vezirin babası bakmış: — Vezir öoldun ama, gene adam ola - madın demiş, adam olmuş olsaydın baba- nı karşına böyle bir kaç asker arasında itile kakıla getirtmezdin.> İşte Ceki, sen de anlaşılan adam ola - mamışsın ki aâananı mahkemelere sürük - ledin. Bugün senin yerini tutan Şirleyler fi- lân var ya.. Allah vere de günün birinde onlar da senin yaptığını yapmasalar.. E- Ber onlar da sana çekerlerse bundan böy- le hiç kimse çocuğunu sinema perdesine çıkartmaz. İzmet Hulüsi ( Bunları biliyor mu idiniz? —| Sadece başkalarını zengin eden adam Şimali Ameri - kanın en zengin altın — madenleri Klondik — denilen karlı şimal mınta - kasındadır. — İlk defa bu madenle - ri Robert Hender- son İsminde bir İskoçyalı keşfetmiş, fakat her keşfettiği madene bir başkası sahib çıkmıştır. O şuretle ki, biçare İskoçyalı başkalarmı zengin etmekten başka bir şey kazanma- | mıştır. * Bardak kullanmak nasıl teammüm etti ? Eski insanlar bardak kullanmak tan pek hazzet - mezlerdi, — Hattâ, bir sofra halkı tek bardakla su veya şarab içerlerdi. Bu #ebebledir ki: — İmsanlara hücumdan çekinmiyen kuş Şimal denizleri ka yılarında yaşıyan güvercin büyük « lüğünde bir kuş vurdır ki adı Pra- terküla artikadır. Denizlerde gıda - sını arıyan kuşlar gibi bu da bir tek yu- murta yumurtlar ve bunu, tavşan yu « valarına gömer. Bu yüzden tavşanla bu kuş arasında dehşetli bir mücadele olur ve ekseriya bu mücadeleden kuş muzaf- fer çıkar. Çünkü gağası son derece kuv- vetli bir. kıskaçtir. Eğer yumurtasını gömdüğü yer civarımndan insan geçecek olursa, üzerine hücum etmekten dahi çe- kinmez. ——— düsturunu ortaya atmışlardı. Koleriç ta- biat üstü veyahud hiç olmazsa ramantik Mmevzuları kullanacak, Vördzvört ise, zi- hinleri, o âna kadar saplanıp kaldıkları sun'i an'ane ve örf âbidelerinden çeke- rek, gözümüzün önünde serili duran ta- biat güzelliğine ve harikalarına sevkede- cekti. Vördrvörtün şiir telâkkisini, felse- fesini, imanım ifade eden «Tintern Ab- beyden birkaç mil ötede yazılmış satır- lar» romantizmin nehaf zaferini taçlan- dıran üstad şalrin, İngiliz şiirinin en asil ve en manalı nümunesinden biridir. Tennyson'un dediği gibi <âdi hiçbir şey telâffuz etmiyen» tabiat şairi Vördz- vört'ün hayatını dörde ayırarak kısaca Makyaj ve kuvafur şahsa göre değişir, fakat ten ve saç rengine göre ayrılmış o- lan muhtelif dört kadın tipine yaraşan tarzlar belli ve mahduddur. Şahs! deği- Şiklikler tiplere uygun görülenlere aykı- tedkik süzgecimizden geçireceğiz: xı olmamalıdır. 1 — 1770-1780 e kadar devam eden Meselâ: Bir sarışın hiçbir vakit esmer- | Cumberland Hills'deki çocukluk hayatı. lere tahsis edilen kuvafüre heves etme-| 2 — Kembriçteki talebelik hayatı, ka- meli, bir esmer, kızıl renkli kıdınlırm'nruıhk içinde, gayet fırtınalı ve sıkıcı böyasından sürünmemelidir. Bunun için|geçen devir. Hariçteki seyahatleri, ihti- de her kadın (esmer, sarışın, kızıl, kum- | lâlci, inkılâbcı denemeleri (1787-1790). ral) mensub olduğu tipi güzelleştiren saç| 3 — Olgunluk, kendini bölme ve eser- ve boya nevilerini bilmelidir. lerini vermek gibi kısa, fakat manalı dev- Ötekilerini bir yana bırakalım da eş-|resi (1790-797). merlere bakalım. Bu tipi ikiye ayırmak| 4 — Şiirlerinde bütün nüfuzu, —tesiri wümkündür: Karagözlü, siyah saçlı, ko- | görülen, doğduğu ve yarım asır kadar ya- yu esmerler... Yeşil, elâ, kestane gözlü, | şadığı Lake Regin (Leyk Rejin) deki u- kestane saçlı açık buğday benizliler. İki-| zun inzivası., sine ayni tarz saç fakat ayrı ayrı boyalar * ider. 'Ynssı. geniş dalgalar, rulolar, ve iri| Vördzvört, 1770 senesinde Cocker- bukleler, her iki türlü esmere de yaraşır, | Mouth Cumberland'da doğdu. Çocuklu- ğunda garib ve atılgan bir tabiati vardı. «Sevgilerimizin ve bilgimizin özü» diye vasıflandırdığı ve pek büyük bir aşkla sevdiği ve bağlandığı annesini sekiz ya- şinda iken kaybetmişti. Babası da bu a- cının üzerinden daha altı yıl geçmeden | kendisini dört kardeşile beraber talihin insafsız eline bırakmıştı, Yetimlere akrabaları bakmış ve onları Kabarık saçlar, fazla kıvırcık, sık ve u- fak dalgalhı veya bukleli kuvafürler iki- sinin de güzelliğini bozar, - İstor biraz a- çık, ister koyu - umumiyetle esmer ku- vafürü mümkün olduğu kadar sade, mun- tazam ve başa yatkın bir kuvafürdür. Bu esasş çizgiler içinde her esmer kendi yü- züne göre ufak tefek hususiyetler yara- tabilir. Fakat hiçbir zaman tipinin çizdi- ği hududu aşıp başka tiplerinkine yaklaş- | Lâke Regin'de bir mektebe yerleştirmiş- mamalıdır. Netice aleyhinde olur. Bu,|lerdi. Kökünü seven çiçeğe -benziyen | yalnız esmer için değil, her tip için böy-| Vördzvört bu açık hava mektebinden voii ledir. Esasen binbir değişikliğe —müsaid | hoşlanmış, etrafındaki çiçeklerden, dağ- William Wordsworth langıç) eserinin üçüncü kısmında, tal belik hayatının günlük vak'alarını, $ yıdsızlık, avareliklerini ve sebebsiz 3 vinçlerini gösteren parçalara rastlar Vüördzvört, mektebde iken orta derec€ geçememiş, derslerine pek o kadar kuli asmamış, imtihanlardan ziyade, göz d hasının sevkile, kendisini kıra, bayi kavuşturacık tatilleri dört gözle bekl mişti. Yalnız bir müddet siyaset hevi lisi gençlerle arkadaşlık etmiş ve intil larını da, o muazzam heyecan dolu ayal lanmanım ilk günlerindeki bütün Avri payi saran ümid ve ihtirasları; koca B tarihten daha açık ve dağrulukla canla! dıran «Fransa ihtilâli» şürinde perçinl mişti. 1790 da Patise giden şair, hüdisele genç Oksfrod cumhuriyetçilerinin peml Bgözlüklerile seyretmişti. 1791 de, ışıkli beldesine ikinci yolculuğunu “yapan Ü tad, müatedil cumhuriyetçilerle — (Giral dist) birleşti ve akrabalarının — tedbir davranıp, kendisine yolladıkları tahsisâ kesmeleri yüzünden acele acele Londti ya dönerek, diğer fırka arkadaşlarile bil likte giyotin altına kafasını vermekt€ kurtulda. Vördzvört, Pransız — inkılâbi nın aşırı derecede kanlı oluşunu, hassa 16 ıncı Luinin idamını ve hele Ni polyonum yükselişini görünce ihtilâldi Bızlarım peçete İle dikkatli silmeleri ve | olacak kadar geniş olan bu ana hatlar lardan ve geceleri anlaşılmaz bir zevkle | SoOğudu. Bu soğukluk, sonraki ıürlv”nd. bardakta artık bırakmamaları siki sıkı| içinde o kadar çok ve o kadar güzel ye-|Seyre daldığı yıldızlardan, kitablarından | Börüldüğü gibi nefret ve muhalelel tembih edilirdi. Ancak on yedinci asır içinde herkes için bir bardak ayrılmış - tır. Fakat bardak sofraya konmazdı. Su istiyene hizmetçi bir tepsi ile su getirir ve bardağı tekrar alırdı. Bazan hizmetçi- kimselere, su ve şarab içmeden evvel a-| birine karıştıkları da olurdu. Teyze Bayram yaptı Çocuk bayramı arifesinde beyaz Baçlı ihtiyar Teyze de bir çocuk gibi sevindi. Kendi kendine bayram yaps tı. Aziz okuyucularım, müsaade e - derseniz o, kendisine büyük sevinci . veren pembe kâğıda yazılmış mek - tubu size de okutacaktır. Tek tara - fını bile değiştirmeden aynen aşa - Üaya istineah ediyorum: tile midir, nedir bu bebeği çok sevdim. Soğuk, çirkin, tatsız, yaşlı olduğunu söy- lediğim annesine karğı pok yüksek duy - gular kazandım. Bugün benim bir nü - münemi dünşaya getiren bu kadını âde- ta mukaddes bir mahlük olarak tanıyor ve görüyorum. Belki her baba da böyle hlaseder, Çocuğumu ve karımı dalma — görmek, kucaklamak, seymek İstiyorum. Bu ma » #um, bâleti ruhiyemi birdenbire — değiş - tirdi.. Teessürlü ve yuvamızı bozup dağıta - cak bir durumda iken buna mani oldu - Bunuz ve beni sükünete davet aderek in- sani bir vazife (fa ettiğiniz için size ve do- layısile Son Posta gazetemize binlerce te- şekkütler. Müsaâde buyurunuz da elle - Sayın Teyzeme teşekkürlerim İki satırlık ve mübhem — bir. cevabla bir ailenin dağılmasına mani olduğunuz gibi bir daha bu tehlikenin baş göster « miyeceğini de muhakkak sürette temin etmiş oldunuz. Bunun İçin size ne kadar medyunum bilseniz.. Sizden öğüd istediğim vakit 9 - IL leş- 937 tarihli nüshanızda şu cevabı vermiş- tiniz: — «Mademki çocuğunuz yolda, bekle « yiniz, gelsin, sonra konuşalım » Bu makul nasihate itaat ettim ve bek- Çocuğumuz dünyaya geldi. Bu yavru- gak benim ufak mikyasda bir modelim: Kafasının biçimi, gözlerinin çukurdü oluşu, kaşlarının vaziyeti, çenesinin, bu- Tununun şekli, tırnaklarının yapılışı. Pek müstesna olan «Şahsi veraseto ka- Bununa morfoloji bakımından tamamen Antibak etmiştir. Bana müşabeheti cihe . Tinizden minmetlerimle öpeyim, öpeyim!.. e Teyzociğim; Çocuğumuzun isminin onun sebebi sa- adeti olan hayırlı ve uğurlu dudakları « nizdan doğmasını isttyorum, Birkaç isim.. Bu okuyucumun mektubunu ay- nen dercettikten sonra hatıruna ge - len birkaç ismi de sayayım: Göker, Aybek, Gökay, Günay, Durcan, Sencer, Çetinlek, Demirlek. Ben mektubunun yazılış şekline bakarak bu uğurlu yavrunun oğlan bi ğu takdirde okuyucumdan mektub- la başka isim sormasını rica edede - ğim, lduğuna hükmediyorum. Kız oldü- TEYZE İleri- tenlerinin açıklık ve pembelik dere- On beşinci asırda, ziyafetlere — giden | nin dalgınlığı yüzünden bardakların bir- cesine göre - raşel veya pembe, pudrala- nilikler yapmak mümkündür ki bıkıp ta | Ziyade istifade etmiş, birçok şeyler öğ: başka şeylere heves etmeye sebeb yok. — |renmisli. O yaşta bile tabiatin, azad ka- Makyaja gelince: Burada açık ve par- | bul e*tsez âşığı idi Ölümünden 50 sene lak renkli esmer, domuk renkli koyu es-|Sonra basılan ve bu büyük adamın ço- merden ayrılır. Birincilerin (fondöten)- | cukluğundan tâ gençliğine kadar bütün hatıralarını toplıyan The Prelude (Baş- Tangıç) ta şu noktalar bilhassa bizi alâ- ka ile çekiyor: 1 — Vördzvört daima yalnız kalmayı sever, Fakat Tabiat ile her zaman bera- berdir. 2 — Birçok vakitlerini kırda, dağda &- çık havada geçiren diğer arkadaşları gi- bi, o da bazan, yaşıyan, görünmemekle beraber hakik? olan, sessiz fakat insi bir çok ruhların bulunduğuna inanır. 3 — Empresyonları kesenkes zamimi- dir ve tıpkı bizimkilere benzer. Şair bize, uzun bir yazı yüzmekle ge- çirdiğini, güneşte yandığını anlatır, mey- va verdiğini kırlarda, bayırlarda, dolaş- fığını; kışın kayarken buzda bir yıldızın akislerini izlediğini hikâye eder. Kayıkla gölü keşfetmeğe çıkıp ta, dünyasının bü- yüdüğünü ve garibleştiğini görünce nasıl korktuğunu resimler ve bunları okurken de kendi çocukluğumuzu hatırlar, onunla birlikte bunları bir daha yâdetmekten buruk bir neş'e duyarız. Şairin ikinci devresi 1787 de Kembriç Üniversitesi talebeliği İle başlar. (Baş- rı raşel, şeftali veya (rozte), rimel ve göz kapağı boyaları göz bebeklerinin rengin- de ya yeşil, ya kahve Tengi almalıdır. Gelincik renginde veya açık, parlak kır- mızı rüj, rtir çiçeği veya çilek renginde allık sürmelidirler. İkincilerin pudra altlığı okr renginde, allıkları mercan veya turunci, pudraları okr, kayısı yahud daha koyuca, — rujları mandarina, portakal kırmızısı veya koyu turuncu olmalı ki, gözlerini, kirpiklerini kestane, koyu kahverengi veya siyaha bo- yamalıdırlar, Gece için açık esmerler pembe ve kır- mızılığı, ikineller okr ve sarıya bakan renkleri arttırmalıdırlar. Her kadın bilmelidir Sellülsid'den yapılmış eşya kırılınca evde tâmir edilebilir. Kırılan parçalar asid asetik içine batırılır. Üstüste bas- tırılır. Yalnız ateş yakınında bulunma- mıya dikkat etmeli. Bu asid kolay par- lar. döndü. İhtilâl veyâhud inkılâb rejimini! en müfrit taraftarlarından Şeliy, Bayroli la bozuştu. Fakat buna mukabil evvel V ahır ihtilâle ve rejimin İngiliz partizali larma muğârız bulunan Skot'un arkadâf lığını kazandı. Vördzvört 30 yaşına' geldiği halde bi iş tutamamıştı. Bittabi parası da yoktü Hukuk okumak istedi. Hevesi olmadığ nı anladı. Papazlığı denedi. Kiliseyo kâf” gt derin Muhabbeti olmasına — rağmetli böyle kudsi bir vazifenin ehli olmadığ” na kanaat getirdi. Bir keresinde de « olmak ve vatanma hizmet etmek sevdü” sına düştü. Fakat burada da yabancı Bİf ülkede hastalık kaparak ve yurduna bir zafer kozandıramadan varlığını feda &” mekten korktu. Garib bir tesadüf, “lb'g bir hâdise hayatta takib edeceği yolu ÇİZ” di, perçinledi. Himaye ettiği bir arkada$i veremden ölmüş, mirasını, «kendisi sik re vakfetmek şartile» Vördzvört'e bırak” mıştı. İşte bu beklenmiyen servet, dünyadan elini, eteğini çekip, dehasınlif ışığında yürümesini temin etti. Vördi” vört'ün bütün ömrü fakirlikle geçmii Yaşayışı kıt kanaatti. Amma yüksek # kirleri vardı. Şiirlerile para kazananli” miş, ancak bu gibi mes'ud tesadüfler $#” yesinde ileride İngiliz edebiyat tarihilt (Devama 13 üncü sayfada) y oo ——— — —— O U ——— ————— | İki ahbab çavuşlar: 'Bozulan pinmöbl | )