23 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 18

23 Nisan 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

FTT F SER TTTT KAT TÇT TT İfşa eden idam olunur!,, Harb sanavi casusları arasındaki mücadele SON POSTA Almanın bir kızı var. Zavallı dilsiz ve deli.. İki sene evvel Litvanyalı bir adamla sevişmişler.. Bu adamcağız ölüverince kızcağız aklını kaybetmiş! ,, — Söyleyim, söüyleyin! Sizi merakla dinliyorum! — İsterseniz gittiğiniz zaman görür- sünüz!. Şatonun şurk tarafında bir ku- le vardır! (Yudanlı Kule) derler ona!... — Bu kulede yılanlar mı var? — Hayır, daha doğrusu, eskiden bu- rada gayet büyük yılanlar varmış, Hâ- dâ şimdi bile bu kulenin duvarlarında büyük büyük eE>likler kalmıştır. Yılan- lar güya bu deliklerden kuleye girer- lermiş. Vakıüğ şimdi yılan filân yoksa da bu kulenin yanına kimse uğramıyor. Çünkü arada sırnda gayet büyük yılan- ları görenler olmuş. Müdhiş yılanlar a- ma, Her Doktor! Görenin tüylerini ür- pertecek kadar müdhiş. Eskiden kal- ma, ihtiyar yılanlar zahir. Kim bilir kaç asırlık, Her Doktor! Vallahi bil- mem, derler ki vılanlar birkaç asır ya- şarlarmış.. doğru mudur, Her Doktor?. — Garib bir sey, aziz dostum anlattı- ınız!... Bu şato sahibleri'her halde ga- rib adamlarmış, Şatoda yılan beslemeğe meraklı imişler.. 1 — Bilmem, Her Doktor!.. Fakat der- V- ki, güya, Vân Holzenlerin hepsi 1 atlaka kanserden ölürlermiş. Hem de onlarca malüm bir yaşa geldikleri za- man, Biçareler işte bu kuleye kapanır- Tarmış, yılanlı kuleye. Güya kendilerini bu yılanlara rak bir müddet daha yaşamıya çalışırlarmış. O kulede, ka- palı olarak. Oh, bu çok müdhiş bir şey Her Dokter, çok müdhiş. Biçare adam- lar buna rağmen gene ölürlermiş. Ö- lenlerin hepsini de o kulenin dibine gö- merlermiş. Zahir yılanlar onlarla besle- niyor. Kim bilir? Fakat çok müdhiş bir şey değil mi, Her Doktor? — Hakkınız var, hakikaten müdhiş!.. — Evet!. Fakat, Her Doktor.. bu hi- kâye böyle bizim Almelo ahali- sini artık dinleyin. Rivayetin bin! bir para. Hakikat, Her Doktor, şu bizim Almeloluları bilmezsiniz, garib hikâye- Jere bayılırlar.. öyle rivayetler ki!., — Ne gibi rivavetler?.. — Artık ı kule hikâyesi malüm ya, dinlediniz.. güya, bazı bazı, şatoda acaib haller görülüyormuş.. ben bun- lara gülerim. Bu asırda böyle şeylere inanana kuyruklu ahmak derler. — Acaib haller mi? Ne gibi acaib?.. — Her Doktor! Güya, şatoda bu yı- lanlı kulede şatonun eski sahiblerinin zaman zaman dirildiği görülürmüş. Güya kanser hasta'ığı yüzünden zoru zoruna ve genç yaşta ölmüş olan bu a- damları toprakta yılanlar soktukca, ha- e) S P Haftanın spor hareketle : İ eei zi ; aç Bugün ve yarın dört futbol maçından başka serb 5 Şoför birdenbire: “Ah, bilmiyor musunuz? dedi, Bu şatonun bekçisi olan Bavyeralı| yüreş, eskrim, basketbol, bisiklet, müsabakaları Vi Bu haftanın apor proğramı bir hayli zen- gindir. Muhtelif sahalarda bir çok apor ha - reketleri — yaplacak. — Bugün — hem 23 var, Galiba kızı imiş. Belki size göste-;kızcağızın seviştiği ve öldürülen Lit-İNisan — bayramı hem de Paskalya ol - rirler ya, Bu kızcağız şimdi - dilsizâdir Zzavallı. Roterdam tımarhanesine götür- düer, fakat tedavi edemediler bir türlü zavallıyı.. şimdi deli! — Deli mi?... — Evet, görseniz, çok güzel de bir İkızcağız Her Doktor!. Evet, deli!. Hal- buki eskiden.. bundan, bakayım, iki se- ne evvel pekâlâ akıllı, hoş, zarif, utan- Kaç, şirin bir kızcağızdı. Hattâ iki sene evvel oraya gelip giden mültecilerden birisile sevişmişler de. Galiba Litvan- yalı bir adamla.. — Litvanyalı mı? — Evet... Sonra bu zavallı Litvanyalı öldü ya!., — Öldü mü?... — Daha doğrusu, öldürmüşler, Her Doktor!.. Vallahi bilmiyorum, o vakit öyle söylediler, Topal bir üvey kardeşi Mi ne varmış. Onun öldürdüğünü söy- lediler. Şoförün yüzüne dehşetle. bakmıya başladım; — Kızın seviştiği Litvanyalıyı kar- deşi mi öldürmüş? — Vallahi pek bilmiyorum Het Douk- tor. O vakit öyle söyledilerdi. Neyse, bize orası lâzım değil ya.. kızcağız bun- dan sonra birdenbire bir hastalığa ya- kalandı. Bir türlü anlaşılamadı ne has- talığı olduğu. Taş gibi günlerce uyudu. Sonra her tarafı tutuldu, En nihavet biçarenin aklını kaybettiği Hunlaşıldı. Hem de dilsiz. İşte, Her Doktor, işte 0 vakit halkın ağzını tutmak kabil mi? Dediler ki, güya, bu zavallı kızcağızın üzerine bu hal, işte şatonun eski sahib- Jeri kendine göründüğü için gelmiş. Kız, bir gece güya, şatönun sahiblerin- den en sön ölen Kont'u görmüş. Kont, onun boynuna sarılıp kızı yılanlı küle- ye sürüklemek istemiş. Birçok rivayet- ler, Her Doktor!. Halbuki zavallı kız- cağıza bu hal, sırf seviştiği Litvanyalı adamın öldürüldüğünü öğrenince gel- miş olsa gerek, değil mi Her Doktor?.. Kıizcağıza bu hal tam Litvanyalı öldük- ten sonra geldi. Şaoförün anlattığı hikâyeyi son de- rece dehşet içinde dinliyordum. Arka- sına dönüp baktığı zaman benim nasil dehşet içinde aturduğum yerde büzü- lüp kalmış olduğumu görünce Hölan- dah şoför öksürdü: — Oh! Bunlar rivayet de olsa, müd- hiş şeyler.. insanın canını sıkıyor. İştı |halk efsaneleri hep böyle olur, can sı- zı, ylan zehirinden dirilerek mezarla- kıcı, Her Doktor!.. Canınız sakıldı, de- rından çıkıyorlarmış, — Dirilerek mi?.. — Evet, Her Doktor, olacak şey de- ğil, öyle rivayetler çıkardılar işte. O- nun için bu yılanlı kulenin semtine hiç kimse uğramadığı gibi şatoya hemen hiçbir Almelolu ayak bile basmaz. Bir muhafız vardır, bir bekci.. göreceksiniz ya, o bile bir ecnebidir. Bir Bavyeralı Alman. Benden daha iri bir herif, Her Doktorl.. Bereket Almanlar böyle şey- leri umurlamıyorlar. İşte seyyahları o Bavyeralı gezdirir. — Şâatoda bu Bavyeralılardan başka kimse yok mu? — Ne gezer, Her Doktor.. kim ayak basar ki?., İşte bazı bazı yersiz yurd- suz, mülteci, fakir adamlar gelirler. Bavreyalı birkaç kuruş alıp bunları bir müddet şatonun bir odasında yatırıp kaldırır.. işte bu kadar. Yoksa Almelo ahalisinden tek adam bu şalonun içeri- sine ayak bile basmaz. Zavallı yersiz yurdsuz ecnebiler, bunları bilmedikle- ri için... Şoför, birdenbire, sözünü kesti: — Fakat, çok garibdir, Her Doktor.. biliyor musunuz?. dedi. Almela ahali- sinin bir dereceye kadar da hakkı yok değil. — Niçin? ğil mi?... — Yok.. yok... Şoför birdenbire arabayı şöseden dar bir yola döndürerek: — İşte, zaten geldik!. dedi. Hamen a- rabayı durdurdu. Koca vücudünü şaşı- lacak bir çeviklikle hareket ettirerek aşağı atlamış, kasketini çıkarıp kapıyı açmıştı. Son derece terbiyeli bir gülüş- le:, — Umarım şatoyu gezmekten vaz- geçmediniz, Her Doktar?.. dedi. Ben korkulu bir kâbuüs gibi dinledi- Bim hikâyolerin tesiri altında âdeta bu- nalmış bir halde kendimi hemen araba- dan dışarıya, açık havaya atmıştım. Şo« före esasen şatoyu gezmek — niyetinde olmadığımı, sadece dışarıdan görmek i- İçin geldiğimi tekrar ettim. Bilhassa zih İnimi bu kadar bulandıran hikâyelerini dinledikten sonra bu garib ve hakikı ten esrarengiz olduğu anlaşılan şatoya ihtiyatsız girmenin doğrurölmıyacağı- na tamamile kani olmuştum. Fakat, â- deta ilk bir keşif mahiyetinde şatonun vaziyetini iylce gözden geçirmek isti- yördum. Şoför arabasını bırakarak, ba- na daha çok izahat verebilmek gayre- l!ue beni takib ediyordu. Hakikaten köy evlerini, hastane binasını ve nihayet etrafı höndekle çevrilmiş bir tepe ü- vanyalının oturduğu ev. ıkılâb meydana getirmek için bütün de- man sabırla, tevekkülle, ümidle çalış- mış olan biçare Litvanyalı mühendis Jorjio'nun oturduğu bu iki katlı, küçü- cük bahçeli, hazin ve mütevazı evi gör- düğüm zaman son derece müteessir ol- muştum, Kendimi tutamaksızın, bu ev- lerin kira işlerine bakan ihtiyar bir Âl- gaslı Yahudi karısının delâletile, o meş'um cinayettenberi metrük bir hâl- de duran bu evi gezdim. Ev, güneşin içinde kaynadığı aydınlık, fakat bom- boş, hazin bir köy evinden başka bir İsey değildi. Bütün evde dikkate şayan, |fevkalâde görünebilecek hiçbir şey yok tu. Hele biçare mühendisi öldüren cani- ler tarafından delik deşiğinin arandı- ğına delâlet edecek hiçbir emare görül- müyordu. Yalnız bahçesinde birçok ta- ze ağaçlar yıkılmıştı. Fırtınadan veya bahçenin kazılarak aranmış olmasın- dan dolayı mı? Kim bilir? (Arkası var) Bulmaca 8. 9 rso Soldan sağa: 1 - Bügünlerde” İstanbulda çok bol olan ve tanesi beş kuruşa kadar satıları balık - o- nu alan Üzküdarı geçti. 2: Arabistan ahalisi - takvim — değildir, vakti göslerir, para değildir fakat altındır. Masa üzerinde de oturur, cübbe de giyer. 3: Ekseriyetle mutfaklarda bulunur. Ta - bakları oralara dizerler- bayanın erkeği - bir «Ra» sı olsa yüz kuruş ederdi. 4: Bazan gövdeyi götürür - san'at. 6: Sakın aldanma, inanma; — ötesini siz söyleyin! - Bir nota. 6: Gökte görünür, kırparlar yıldız o - lur, - Zaman, T: Hayret. 8: Dehizin dibindeki, 9: Beyaz - iyi değil. 10: İstical etmek. Yukarıdan aşağı: 1: Birdenbire hiddetlenmek, 2: İxi şeyin ortası - bize yakın Avrupada- Ki büyük nehir. $:8öz - sonunda bir «Rs olsa kışın yağan şey olur. 4: Suyun karşısı - taş - yemek. Bütün dünyayı sarsacak yeni bir in- | ması Taksime pek çok seyirci çekecektir. O Jemdan başka, çetin bir basketbol karşilaş - hasile buralarda kim bilir ne uzun Za- 'ması, İstanbul eskrtm şampiyonası ve bir de bisiklet yarışını takib edeceğiz. Bugün Putbolt Güneş - Harbiye Güneş, Ankarada Harbiye ile karşılacak- fır, Hor iki takım da bir haftayı maçsız ge- Çirdiler, Onun için milli küme yorgunluğunu biraz atlatmış olacaklar ve bundan doluyı da îanıı bir karpılaşına yupacakları muhakkak- ur. Güneşlilerin yol yorgunluğu mevzuubahs edilemez. Çünkü Perşembe akşamındanbe - Ti Ankaradalar. Hem istirahat elmişlerdir. ve bem de antrenman yaparak Ankara zahasına kendüerini uydurmuşlardır. Ligde haşda gi- den Güneşin maçı kazanmaşı daha kuvvet - Hdir. fakat unutmamalıdır Ki maç Ankarada yapılacaktır. Onun İçin bir de bakarız k! ne- tice akxi çıkmış. Pera - Först Vicana Maç Taksimde olacaktır. Oyuna saat 165 da başlanacak. İstanbul ve Ankara muhte - Mülerini kazandıktan sonra Cençlez Birliği - Ankaragücüne ve İzmire mağlüp olan Först Vlenna'da derman kalmadı. Bir hafta içinde uzun bir yoldan gelip hemen birbir arka - sına maç yaparak tülüat kumpanyaları gibi şehir şehir dolaştı. Viyanalı futbolsular kim bilir ne haldedirler, Tren gürültüsü, vapur sallantısı, birbiri arkasına iki mağlübiyet bu Ba oyunun İlk maçını geçenlerde Tak - isimde seyrettik. Futbolün basketbolle kari - gık güzel şekli. İyi oynandığı takdirde revk- Ni oluyor. Bu oyunu Alman mektebi sene - lerdenberi fakat rakib bulamadığı için kendini gösteremezmiş. Kuleli ize aske- Ti mektebler şampiyonu olması mağlüp etmişti. Bugün de Taksim stadyo - munda bakalım ayni neticeyi alabilecek mi? Yarın Futbol: Bişli - Först Vienma Först Vlienna pasar sabahı da Şişliyo kar« g oynuyacaktlır, Çişli takımında Vehap gi - bl bir muhacim olduktan sonra — Viyananın katecisi çabuk mağlüp edilir. Çünkü Vehap yalnız kendisi fırsatlardan istifade etmek - le kalmiyor. Şişli müdafaası da sert oynamadığı tak- dirde muvaffak olabilir. Geçen hafta oyna- yan Şükrü bakalım FPörst Vlennaya karşı da gçıkacak mı? Güneş - Muahaftızyücü Ankarada oynanacak Güneş - Muhafıs maçı da çok mühimdir. Muhafısz — gücü bu maçile mili kümede son oyununu oynu - yor, Maamafih 22 mayısda Fenerbâhçe ile Ankarada bir karşılaşması kalıyorsa da o - nua Üç puvanmı şimdiden almış bulun - maktadır. Ancak altı klüp — muhtelitile bir karşılaşma yapseaktır. Onun da puvana te « sirl yoktur. Bundat dölayı Ankaralılar Gü - neşi son bir gayretle mağlüp etmeğe çalışa- caklardır. BDakalım muvaffak — olabilecekler mi? Beşiktaş - İstanbul allı klübü A. Altı klüp husust olarak Beşiktaşla bir maç yapacaklardır. Oldukça bir kuvyet teşkll e - den bu mühtelit, Siyah - beyazlıları bir hay- M hırpalayacaktır. — Şayod iyi anlaşırlarsa galib gelmemelerine de hiç bic sebeb yok - tur, Galatasaray - İstanbul altı klübü B. Altı klübün bir diğer takımı da Fener - bahçenin milli kümede yerini doldurmak | - 8: Yanmaktan emrihasir - ispirtalu İŞ - ,, Galatasarayla oynayacaktır. Bu muhte- kilerden biri. 6: Bıkmak. 1: Alın yavrusu - valide - bir nota, ©: Atın ağmına takılan. 9: Hendeğe gelince iyi, gazetecilikde fe- nal - Sonunda bir «Re olsa bir meyva olur. 10: Çok büyük - beyaz. lit herhalde İzmire giden sekizler muhtali - finde beraber oynamış ve birbirlerile iyi an- faşmış oyunculardan mürekkebtir. İçlerinde Şahap gibi bir Torvet bulunan bu takım, Sa- rı « Kırmımlılar tçin bir tehlikedir. Mühak- İkak bir şey varsa o da bu maçin güzel olaca- |üdir. Bu son iki oyun Şeref sahasındadiır. Basketbol Baat 14,90 da Beyoğlu Halkevi salonunda iki finalist karşılaşacaklar. Oruplarının bi - rineisi olan Galatacarayla Kabataş, senenin basketbol şampilyonunu meydana koyacak - yük bir aayı farkile mağlüp oldu. Şu hülde kupa Galatasarayla - Kabataş arasında bu - dünüyor, Bu maç şüphesiz çok zevkli ve he- yecanlı olacaktır. Eskrim gün askeri mekteblerin de faaliyeti olacak - |olan seri yarışlara bu pazar sabahi h İtar. Pazar günü ise dört mühim futbol ma - | vam edilecektir. Hava güzel olduğu teBf A laydır. Mühendis hafta içinde Kabataşa bü- Beyoğlu Halkevinde saat 17 de başlaya - man bekcisi var, dedim, »— Çünkü bazı garib hâdiseler de ol- İzerinde, arkağında geniş ve vahşi bir madı değil, Belki şatoda göreceksiniz!. |(korunun uzandığı şatoyu sezerek far- Size koca şatoda tek bir Bavyeralı Al- |kında olmadan, bazı mühim izahat ve- değil mi? Hal- | riyordu: zz ie : ( (A iü p 8.0 4 © M A W W * 10 d, Cihad, Riza, Esad.gibi eskrime tekrar göreceğiz. Bisiklet | Bişli - Maslak yolu üzerinde ü ca © !owıuohull. bisikletli, motörlü seyirellet rafından merakla, heyecanla takib Dotan bu yarış, şüphesiz Lambo, Toriktfit ğ ( Calatasaraydan da Muhsin arasında Fi metrelerce sürecek olan bir çekişmedei ret olacaktır. Güreş Taksim stadyomunda Türk AD rasında İddtalt bir kapışma olacaktir. lerdenberi gazetelerde birbirlerine okuyan bu birbirinden üstün aslanlafi rar ringde göreceğiz. €. R. Şahingi Dekatlon müsabakası 1938 senesi Dekatlon müsabakalari devam etli. Ve Ikl sınaf atlet arasındi | yan eden müsabakalarda. — Güneşdef ğ 4883 puvanla, Vasfi (H. P. 8.) 4904,78 PEĞE la, Güneşden Bud! 325753 puvanla B ikinel ve üçüncü oldular. Eminönü Halkevinin lig n Eminönü Halkevinden: Rwimize bağlı klüpler 1/5/938 pasaf g maçlarına başlıyacağından birliğimi” | &i hi klüplerin lisansiye oyuncularını aAkşamına kadar bildirmeleri tebilğ olti Balkanlararası otomobil yari W 'Türkiye Turing ve Otomobil KIĞ0Y İ Yunan Otomobil klübü taratındal İj f* olunan Balkanlar araşı Otomobil ” Iştirak etmek isteyen otomobil sahir | geralti anlamak üzere 'Türkiye Tut İ tomobil Klübü İdare Merkezine y gaddesi Si» mücacaatları rica olunur. talebleri ancak BMayısın beşinei gür dar kabul olunabilecektir. Azâlık $f Gildir. İstanbuldan hareket 2 Hazirati D mi olacaktır. Halk hama ıı ' yakında açılıyo! Belediyenin fukara halkın nen yıkanmasını temin için h mamları açmayı kararlaştırd Jat ve Kasımpaşadaki Belediye Vi Tik İşleri idaresince arpa ambari kullanılan iki hamamın da bu sis edileceğini evvelce yı iki hamam da boşaltılmıştır. Diğer mıntakalardaki metrük Ü rab, fakat kabili istifade olan lar da belediyece tesbit ettirili dir. Bunlar, ihtiyaca göre beledi) salt ve teşkilâtından istifade 0 a tamir - edilecektir. a Halk hamamlarında göbek İAf lunmayacak, göbek taşı yerinde lar yapılacaktır. $ Bu havuzların suları sık sık y tılıp değiştirilecek ve fakir t ların banyo ihtiyaçları da bu Si? min edilmiş olacaktır. y Halk hamamlarının, bilhassi , , fakir olan semtlerde tesisi gö " P tutulacaktır. ” | Bu hamamlar geceleri geç dar açık bulundurulacaksa dâ, ğer hamamlarda olduğu gibi DE l yatılmasına ve sabahlarimasınâ İ ade edilmiyecektir. Bu neviden birkaç halk pilması için şimdilik 10.000 HFT YŞ sis edilecek, önümüzdeki sen€ | sisat daha genişletilecektir. Samsunda yeni bir ilk Samsun (Hüsüsi) — İnşaali ,? zere olan 90 ağustos İlk o! ğ ma töreni 19 mayıs Atatürk BÜ y pıladaktır. Çalışkan yalinin ıok* iki yıl içinde bir çok yeni P dJarı kazanan Samsun bu ııl“’ kültür âbidesine daha kavuşmuf — ğ tır. C Gönen ortamekteb İN Gönen (usust) — Bir yül © lanmış olan ortamekteb inşüf gi üzeredir. Önümüzdeki ders Yi lacak olan mektebin levazımi Ülgi şimdiden tedarik edilmeğe bAP D f BAD ğ Gürbüz _—'kmd .v: aadetli ütisini gösle

Bu sayıdan diğer sayfalar: