21 n ll Nisan (SON POSTA) NIN DENİZ ROMANI : © — SON POSTA D_lhı Safir'e ilk ateş başladığı sırada E. 12 nin arkasında bulunan E. 7 de büyük | h"teli; başgöstermiş, itidalini mubafaza edemiyen ve heyecana kapılan mürettebatı hemen geriye dönmüşler, son hızla donanmalarına doğru savuşmuşlardı Yı Kiri dönerse?, O zaman ne olacaklı? 1S), yavrusu ve yuvası kimsesiz kal- e Scaktı. Fakat bu sefer de, ülkesin b Süneş batmıyan haşmetlü - Büyük Titanya imparatorluğu — ki z de İe“'h_ Burada, yalnız kendi & l(:'”'— ayni zamanda, Britanya impara k““xlnıun da kimsesi demekti. Üzeri- m_;n:ıkhüekenmm imparatorluğun ve a Gtinin verdiği bir vazife vardı ki, Nazife, dönmemek, yürümek, kanı ve leç, Pahasına da olsa ilerlemekti. Öy- » dönmemeliydi. Ptan Naşmitin yüzünde, önceki Yazlığın yerini hafif bir pembelik al- Mt Dikilen saçları yalışmışt ik, kaptan kararını verm ç Terit l::' E&mir, E. 12'nin uskurlarımı hare- Kay Ü Belirmiş ve gemiyi, biraz evvel &ü'r’u arkadaşı, denizaltısı Ve gP ebedi uykuya çekildiği bu dar % dolu gizli geçidde, pusu altın- k'lı: lorkunç dehlizde ilerletmeğe baş- iştı. h;:k 2 de tam bir sükünet, ve ölüm hh“ll_nmn ürperttiği soğuk bir hava bir Mdi. Sanki, kalben Allaha &ı insanın sevk ve idare ettiği bu "ÜI' tahtelbahir bir harb sefinesi bir * Çilekeş rahiblerin -doldurulduğu Manastır odası halini almıştı hnd'ımın Naşmit, sudan çıkarmağa çe- hllr!ğı Periskopunun objektifini fası- du, ' uzatıyor; sonra tekrar indiriyor- kaptan teğmen Harri Hil ya- ti t l!'lll'uyur, kumandanın harekâ- _?4 akib ediyor; ona yardım etmek için hll: bulumuyordu. Gemi, yol almağa it dıktan birkaç dakika sonra Naş- Ha Zözlerini periskoptan —ayırmadan Tri Hil'e seslendi: miş Hello, Hilt E: 7 bizi takib ediyor T Bakınız, rica ederim!. t gten Harri Hil derhal arkaya geç- ı; ş“flmn lombuzundan arka tarafı, i- q;'“ Maynlerle mahdud dar ve uzun tep. <€ baktı. Arkalarından gelen tah- ,'%h:' b:weı bir şey göremedi. zün buğulu camını sildi ve tek- ğkuh" baktı. Yeşil bir ışık altında hayı Sibi görünen, çeşid çeşid deniz O Sarlala , Altlarında saz ve yosun tman zürarüd dekoru içinde uza- Fransız =Ünhliı gizli geçid bomboştu. Teğ- Tem, arkada aradığı sefineyi gö- —n:z dişlerinin arasından mırıl- ÇeNe tuhaf, yoksa geri mi döndü? ılı.uüdainı kaptan Naşmitin yanma — « Ona anlattı: Yuk kf:;mım görünürde bir şeyler :_ R.7 bizi takib etmiyor mu? şqm“üün alabildiği mesafede görün- Memi” Fakat daha gerilerde ise bil- — Pekir ene derin bir süküt kumandan Fasını istilâ etti. Tota M Naşmit, periskop ile pusla ve lâxı.m' e hğ': Vazifesinden ayırmıyor, bu i- l't(ız_m edilmiş makineli bir manken *nıni :ı yalnız gemisinin selâmeti İluyor, mürettebat, kuman- tit m'f“'l #yinesi kesilmişler. Ortada Kelime; Ara sıra tok, imaleli tek heceli hqun Yüt Çelik duvarlarda aksi du- TÜlerine'yye bu rin gürü slhiyıı Tişiyor, Yaş Ve ler dakika, dakikalar saat olu- ş*nn,;"“!f günleştikce Akdeniz bo- B;hm. ;'İhlmçymdı korkulu bir se- Bularında mahiyeti lemiyen binbir heyeca- hRdiden kesti n Ti Tu :"’m'* ve tad dolu safhalarına doj; g:h*hywu. a hü“ünıu' Türk istihkâmlarının topla- işti Bbulqını acıklı bir sahne takib n'nsıı' hb anda suların yutuverdiği kuhîelbıhlrinden hemen hemen Hüda rtulmamıştı. — Batış sırala - ı b to0p başında bulunan gedikli Gali- A 'iri arasında nöbetleşe dolaşan | «— Arkamızda görünürde bir şeyler yok kaptan!» lard ile Alfred, tahtelbahirin hasıl etti- ği anafordan kurtulmağa çabalarken etraflarına düşen obüslerin meydana gi iği dalgalarla dağılan mermi par- çalarının arasında kaybolmuşlar; kap- tan Jan ise üzerinde bulunduğu ku- manda külesinde dudaklarında çılgın bir kahkaha zincirlerile suya gömül- müştü. Yalnız; tahtelbahire hücum eden Os- manlı distroyer filotillâsı denizaltının battığı noktanın biraz ilerisinde baygın bir insan bulmuş! Bir kolu kop- muş olduğu halde güverteye alınan bu baygın adam, Safir'in torpido kovanına memur bulunan gedikli Stefaniden baş- kası değildi. Fakat o da denizden çıka- rıldıktar sonra çok yaşamamış; kendine gelmeden gözlerini büsbütün hayata yummuştu. Daha Safire ilk ateş başladığı sırada E. 12'nin arkasında bulunan E. 7 de bü- yük bir telâş başgöstermiş, itidalini muhafaza edemiyen süvarisinin heye- canına kapılan mürettebat da başçark- cının teşvikile hemen geriye dönmüş- ler, son hızla geldikleri yere, boğaz ağ- zında Osmanlı istihkâmlarını topa tu- tan donanmalarına doğru savuşmuşlar- İRADYO| Bugünkü program İSTANBUL 21 Nisan 928 Perşembe Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 1250: Hava- dis. 13.05: Plâkla Türk musikisi, 13.30: Muh- telif plâk neştiyatı. Akşam neşriyatı: 18.30: Konlerans: 23 Nisan Çocuk Hallası ve Bayrami münasebetile Çocuk Esirgeme Kurumu namına Dr. Salimi Ahmed (Çalışkan we metrük çocuklar tarihine bir nazar ve ço- cük himayesi). 1845:; Şişli Halkevi gösterit kotu tarafından Abdülhak Hâmidin (Eşber)i. 10.15: Plâkla dans musikisi. 19.80: Spor mü- sahabeleri: Eşref Şefik. 19.58: Barsa haber- deri. 20: Sadi Hoşses ve arkadaşları tarafın- dan Türk musikisi ve halk şarkıları. 2045: Hava raporu. 2048: Ömer Rıza tarafından arabea söylev. 21: Radife ve arkadaşları ta- rafından 'Türk musikisi ve hülk şarkıları, (âaat ayarı). 2145: Orkestra. 2215: Ajans haberleri, 22.30: Plâkla solalar, opera ve 0pe- ret parçaları. 2250: Son baberler ve ertesi günün programı. o ANKARA 321 Nisan 938 Perşembe Öğle neşriyatı: Ş 120: Karışık plâk neşriyatı. 12.50: Plâk: 'Türk müsikisi ve halk şarkılam, 13.15: Duhi. N ve hartci haberler. 17.30: İnkılâb dersleri: (Halkevinden naklen). Akşam neşriyalı: 18.30: Plâkla dans musikisi. 19.18: Türk musikisi ve halk şarkıları (Makbule Çakar ve arkadaşları). 20: Saat ayan ve arabea at. 20.19: Radyofonik temsil. 21: Çocuk me Kurumu namına (Dr, Sadi Bursa ylavı). 21.15: Stüdyo salon örkestrası. 92 Ajans haberleri, 29.15: 'Yarınki ptosramı. — Söğüd belediye reisliği Söğüd (Hususi) — Söğüd belediye reisi Osman Tümürlenkoğlu rahatsız- lığı yüzünden vazifesinden — istifa et- miş, yerine umumi meclis üzasından Hüsnü Kibar intihab edilmiştir. dı. Bu, ilk badireden soğukkanlılığı sa- yesinde bir köşeye saklanıp hailenin ilk sahnesini geçiştirmeğe muvaffak o- lan yalnız E. 12, bir şey olmadan kur- tulmuş; ve az sonra da ileriye doğru yo- luna devam ederek, başladığı vazifeyi tamamlamak üzere Marmaranın yolu- nu tutmuştu. Boğazın tehlikeli mınta- kası akşama doğru nihayete eriyordu. Saat 18 e kadar sabahki halini muhafa- za eden Naşmit'in gemisinde yavaş ya- vaş bir canlılık başgöstermeğe başla- mışti , Artık; top korkusu, distroyer hücu- mu tehlikesi bertaraf edilmişti. Sabah- tanberi batırılma endişesini kolayca atlatmağa muvaffak olan tahtelbahir mürettebatının âsabı sakinleşmeğe yüz tutmuş; boğaza girerken kilidli çeneter yavaş yavaş. açılmağa başlamıştı. Şimdi, ne top korkusu kalmıştı, ne de distroyer takibi.. artık, sıkı bir te- nezzüh yürüyüşü yapar gibi aheste bir gidişle ilerleyen gemi, hedefina doğru yol alıyor, periskopun başında, sabah- tanberi gözlerini pusula ve rasad âlet- lerinden ayırmıyan yüzbaşı Naşmit de oturduğu iskemlede istirahat ediyordu. — Arkası var — Resimli zabıta hikâyemizin hal şekli Komiser yanlış düşünmüştü. 2 ve 8 nu- maralı resimleri mukayese ediniz. Müfet- tiş pudranın bu şekilde çiğnenemiyece- Hini, üzerine basılmıyacağını bilirdi. Zi- rTa pudranın bu şekilde yayılmasına im- kün yoktu. Pudranın üzerinden bir şey geçinişti. Bu ne 1di? Müfettiş bunu he- men ,anladı. Muhakkak ki bir genç kız Püudranın yakınında dürmüş, — arkasına dönünce eteği pudrayı süpürmüştü. Bi- naenaleyh, işe kadınlardan — başlamak gerekti. Kadın misafirlerden yalnız Enldin u- zun eteği vardı, (1 ve 3 numaralı resim- der), Üstelik, eteğinin iç kısmına da bir mikdar pudra lekesi sürünmüştü. Peki saat nerede idi? Âkıbetini düşünen Enid saati bilâhare almak Üzere yağlı boya resmin arkasına saklamıştı. (1 ve $ nu- maralı resmi mukayese ediniz) Bunun üzerine müfettiş Enid! adliyeye verdi. Bitlis mektupları (Baştarafı 5 inci sayfada ) kasıp kavurmakta, harmana çevirmek- tedir. Soğuk sıfırın altında 25, 30 a ka- dar düşmektedir. Yalnız büyük şehirlerde değil köy. lerde bile yollarımız kapalı ve âdeta mahsur bir halde bulunuyoruz. On, on beş günde, hattâ ayda bir postamız, bin müşkülâtla gelebiliyor. Bu yüzden ga- zetelerimizi çok geç okuyabiliyoruz. Havaların bu kadar soğuk gitmesine rağmen kızak âlemleri ve gezileri de devam ediyor. Alaşker kazasından on beş kişilik bir kafile bayanlarile ve kı- zaklarla şehrimizi ziyarete geldiler. tukla misafilleri karşladı. Misafirler düler. vlıyl.ı 13 İlim adamlarımız facia hakkında ne diyorlar? (Baştarafı 1 ünci sayjada) almış olan yerlerdir. Ve buraları son de- rTece oynak mantakalardır, — volkanları çoktur, Kabuğun pek derin yerlere ka- dar gitmiş olduğu çatlak yerlerdir. Bu derin çatlaklar kabuğun eski küt - lelerini bir takım bölmelere ayırmıştır. Bu bölmelerin bazıları çökme, bazıları da yükselme temayülünü gösterir. Bursa o - vası çökme ve cenubda yükselen Ulu - dağ da yükselme temayülüne birer mi - saldir. Çok defa zamanla bu temayül o böl » menin müvazenetini bozacak bir hale ge- lir. Pek az da olsa bu çatlak satıh boyun- ca bir bölme diğerine nazaran seviyesi- ni değiştirebilir. Yerini değiştiren kompartıman bir sar- gıntı yapar, bundan zelzele husule gelir. Bu sarsıntı suyun dalgalandığı gibi arz kabuğu üzerinde her istikamette yayılır. Yayılma her tarafa doğru ayni suretle vukua gelmez. Sert kayalar üzerinde da- ha hızlı ve kumlu killi aluviyonlu arazi- de daha ağır gider, Bu bölmelerin müva - zenetlerinin bozulduğu — müstevi sahası sarsıntının en şiddetli olduğu yerlerinde Gazetelerde görülen — ve Tasatl a tahmini olarak tesbit ettiği saha; şid- detli zelzele yeri olmak üzere orta Ana « dolunun Kızılırmak kavsi ile bu kavsin Pgarbındaki Eşik sahasını ihtiva etmek « tedir. Büyük zelzelelerin vukuundan evvel öncü hâdiseler pek küçük sarsıntılarla kendini hissettirdiği için ekseriya hay vanlar ve bazı asabi insanlar vukuun - dan çok evvel bazı hareketlerile nev'ama felâketi ihbar eder vaziyetler alırlar, ta« biidir ki hassaş sismoğraf âletleri bunu fenni surette evvelce kaydedebilir Zelzele ile volkan indifaları arasında hiç bir münasebet yoktur. Çünkü çok defa pek sık ve şiddetli bir surette sarsın- tıya maruz kalan yerlerde volkan mev- cud değildir. Yalnız her iki hâdisenin se- bebleri arz kabuğunun derin yerlerinde- dir. Vâkığ volkan indifaında volkanın ci - varına inhisar eden bir sahada bir ta « kım gürültüler ve sarsıntılar olursa da bunlar mevzildir ve hakiki zelzeleden ta- mamen farklıdır. Memleketimizde İzmir, Aydın, Bursa, vukua gelir, o noktaya zelzelenin siç mer| İstanbul, Sakız, orta Anadoluda Amasya, kezi» denir. Ve bu sahanın yer yüzüne|Kayseri, Yozgad, şarkt Anadoluda Erzu- en kısa yolu üst merkezi husule getirir. 'rum, Erzincan, Malatya, Van zelzelenin İşte burası sarsıntının en şiddetli yeri -| sıklığı ve şiddeti itibarile dünyanın sa « dir. Ve bu yerden itibaren sarsıntınm | yılı yerlerindendir. şiddeti gittikçe azalmağa başlar. Üst mer-| — Anadolu, tarihte akisler bırakân zel - kezde sarsıntı dipten gelir, öbürü aşağı -|zele felâketlerine maruz kalan bir mın- dan yukarı (şakuli istikamette) — sallar.| takadır. En çok sarsıntı mıntakaları Men- Bu hareket çok defa mesnedine bağlı ol -| deresler mıntakası, Marmara havzası, Pa miyan eşyayı atar, Üst merkezden uzak | sinler havalisidir. olan yerlerde ise sarsıntı eşyayı mailen| Yakm zamanlarda 1894 de İstanbul atar, Hakikaten büyük bir yer sarsantısi | (Marmara havzası), 1896 Aydın (Ege esnasında açık sahada, yani kırlarda bu-| mıntakası), 1912 Bolayır (Marmara hav- lunanlar ağaçların ve eşyanın eğilip doğ-|zası), 1929 Torbalı - İzmir (Ege mınta - rulduklarını görürler. Ve hattâ insanlar | xazı), 1935 Biga (Marmara havzası), 1933 da ekseriya müvazenesini kaybeder ve| Erzurum, Pasinler ve Kars (şarki Ana - düşerler. dolu) zelzeleleri kayda değer büyük sar- Kürenin üzerinde hemen her — vakit| gıntılardır. sarsıntıya rastgelmek mümkündür. Bun-| - Memleketimizde binaların evvelce ah- ların bir kısmı insanlar tarafından da|l b olması iktısadi sebeblerle beraber duyulmaz bir şekilde bafif, bir kısmı da | zelzele kaygusundan olsa gerektir. Çünkü gayet şiddetli olabilir. bu nevi binalar hem zelzeleye tahammül Sismoğraf âletler en hafif sarsıntıları | eder, yıkılsa da vefiyat az olur. bile kaydeder ve bu âletler yardımile zel- Rasathane müdür ne diyor? zelenin üst merkezinin yerini küçük bir| » yeki günkü zelzele ile 929 senesin- hata ile uzaklardan da tesbit etmek müm-| , 1 — Torbalı ve 985 senesinde Mar- kündür. mara havzasında vuku bulan zelzelelei Zelzele dalgaları iki türlüdür. Bir kıs-|arasında ne gibi karakteristik farklar bu- mı ilerleme istikametinde vukua gelir. |Junduğu hakkında rasathane müdürü Fa- (Tulâni - uzunluğuna olan sarsıntılar), | tin ile görüştük. Bize şu malümatı verdi: diğeri bu istikamete amud bir tarzda hâ-| —<— İzmir ve havalisinde vuku bulan sıl olan (arzani dalgalar) dır. Uzunluğu- | zelzelelerin karakteri başkadır, İzmir ve na olanlar çabuk gelir ve sismoğrafı mü-|havalisindeki zelzeleler daha sathi ol - Valimiz B. Bürhaneddin güzel bir nu- Halkevinde izaz edildiler ve geceyi bu- rada geçirdikten sonra Alaşkere döün- tocssir eder. Ondan sonra arzani olan dal-| muştur. Son Kirşehir ve hayalisinde vu- galar gelir ve daha sonra da bu iki nevi dalga sathında şeklini kabuğunun kürevi sathını takib ederek intişar eden asıl tesir yapan bu üçüncü nevi dalga gelir. Ve işte bunun için ra- sathanelerdeki sismoğraflarla öncü dal - galar kaydedilir. Ve az çok uzun bir müd- det sonrâ asil tahribkâr dalgalar gelir. Öncü dalgaları tesbit edebilen ületlerde ikaz eden tertibat (çıngıraklar) olduğu vakit tahribkâr sarsıntılar gelmezden ev- wel insanları meskenlerinden harice gı - karıp kurtarmak imkânları vardır. Memleketimizin temelleri her ne kadar pek eski jeoloji devirlerinde husule gel- miş ise de sanradan muhtelif devirlerde maruz kaldığı bir takım kabuk hareket- derile (kırılma, kıvrılma, volganizma gibi hareketler) muhtelif şekiller almıştır. Bilhassa üçüncü zamanda kıvrılma ha- reketini takib eden kırılma, volganizma hâdiseleri memleketimizin her tarafını mütcessir etmiştir. İşte bugün de zelze- le şeklinde bu kararsızlığın devam ettiği görülmektedir. Fakat — memleketimizin her yeri ayni şiddetle bu harekete ma - ruz değildir. Ege mıytakası, Marmara havzası ve birçok volkanları ihtiva eden şarki Anadolu bu hareketten hem sık sık, hem çok müteessir olur. — değiştirerek arz|cok aşağı, 30 NEOKALMINA Grip, Baş ve Diş Ağrıları, Nevralji, bütün ağrı, sızı ve sancıları derhal dindirir. kua gelen zelzelenin merkezi ise satıhtan kilometre derinliğindedir. Bundan dolayı tesir sahası gayet geniş- tir. Fakat çok tahribat yapmaz. Nitekim bu sefer de hasarat ve nüfus telefatı zel- zelenin büyüklüğüne nisbetle azdır. İz » mir ve havalisindeki zelzele daha sathi ol- duğundan tahribatı büyük olmuştur. Ka - pıdağındaki zelzele ise çok şiddetli ol - müştür. Zelzeleler 12 dereceye taksim edilmiş- tir. Anadoluda son vuku bulan zelzele sekizişci derecedendir. 12 derecedeki zel- zele araziyi, yani tabiati de tahrib cder, İstihaleler yapar ve çok müdhiş olur.» Bunlardan başka dün sabah saat 8 ©e kadar ayni merkezlerden geldiği tahmin edilen 10 hafif zelzele daha kaydedilmiş- tir. Rasathanenin kaydettiği zelzeleler Kandilli rasathanesi sismoğraf âleti çu zelzeleleri yazmıştır: Evvelki gece saak 1112 dakika 18 saniye geçe ve 2 yi 39 da- kika 16 saniye geçe iki zelzele kaydedil- miştir. Bunlardan birincisi şiddetli, ikin- €isi birinciye nisbetle hafif şiddetlidir. Birinci şiddetli zelzelede salı günü saat 18 deki zelzelenin yarı şiddetindedir. Bu zelzelelerin merkezi İstanbuldan 480 kilometre şarktadır ki, dünkü zelzele - lerin merkezine tesadüf etmektedir.