12 Bayfa “Son Posta ,, nın yesi e İlse von Arnuold kapıyı açarak — sev- odasına girdi. Sevgilisi Hugo f pencerenin kenarında durmuş A yordu. Kadın içeri girince: Bonjur sevgilim, dedi. Beni gördü- n dolayı memnun musun? 1 Çok memnunum.. sana r havadisim var. — Güzel havadis mi? Beni Yorsun korkutu- r korkma.. şapkanı çıkar bakâa- yım. E alerini buraya koy. Otur ve beni dinle Y ederim ki beni endişelendiri- yorsi evlenmek için bir genç kız mı ttüler sana? hayır.. sana geçen ay bir çi- mento işi yapacağımı anlatmışlım ya. — Peki., ne olacak? — Olacağı şu.. bundan sekil yüz bin şilin kâr ettim. — Müdhiş. Mükemmel., Fakat sade kendim kâr etmek iste- medim, Sanâ da bu kârdan bir hisse ç- karmağı arzu ettim. Sana bir hatıra al- dım.. onu şu beyaz kutuda bulacaksın!. — Hugo, hakikaten sen çok zarif ve nazik bir adamsın! Genç kadın yerinden kalkıp beyaz ku- tuyu açtı. Kutunun içinden büyük inci taşlı muh- teşem bir plâtin yüzük çıktı. İlse yüzüğü . sonra sevgilisinin boynuna go! diye fısıldadı. Sen bir me- — Küçük inci taş hoşuna gitti mi? - Bir harika, Fakat ne yazık ki par- Mmağıma takamıyacağım.. şu.. şu.. İlse sustu. Izlırab çektiği belliydi. — Nen var yavrucuğum? — Şu var ki, şu var ki, kocam yüzün- den bu hediyeni asla takamıyacağım. Be- ni dinle şevgilim.. bu yüzüğün kıymeti ne kadi tuz bin şilinden fazla.. - Ah, bunu nasıl alabilirim. Kocam bana ancak 500 şilin harçlık veriyor. An- liyor musun dostum.. KISA GÜN «— Küçük İnci taş İlse yeniden Aşığının boynuna sarılıp onu kucakladı. * Rudolf ile karısı bir taksiye binmşi, ku- yurmcuya gidiyorlardı. İlse dükkânın ya- nında otomobili durdurttu, sonra vit- rindeki yüzüğü kocasına göstererek: — Bak Rudolf, dedi, söylediğim yüzük bu işte! 300 şiline ucuz.. — He, he., evet.. fena değil. Girelim şu halde, Kuyumcu İlseyi tanıdı. Mücevheri çı- karıp: — İşte Mein Herr, dedi, bu fevkalâde bir öközyendir. Bir müşterimiz bunu bı- raktı. Hakikatte bu yüzük üç yüz şilin- den çok daha fazla bir kıymeti haizdir. Bu akşam muhakkak paraya ihtiyacı var; saat altıda gelip parasını alacak.. — Halka plâtinden midir? — Üç yüz giline plâtin halka alınır mı mösyö.. elbette ki takliddir.. — Peki peki alayım. Fakat 250 şiline. — İmkânsız.. 300 şiline. O zaman İlse kocasına sokularak: — Rudolf onu &l bana, Canım pek sev- di.. İşte bunu düşünmemiştim. Düşün canımın içi, parmağımda böy Je bir yüzük görürse muhakkak hakikati anjar. Hugo birkaç dakika düşündü. Sonra: — Dinle yavrucuğum, dedi, aklıma bir çare geldi. Ben gimdi bu yüzüğü tanıdı- #ım bir kuyumcuya götüreceğim. Sen ve kocan oraya gidersiniz. Kuyumcu bu yü- Gi bir düşeş diye 300 şiline size vere- — Oh! Anladım. İyi değil mi sevgilim? Gayet sade bir iş. Bu akşam senin koca timsaha böy- m yüzüğün parmağında ola- : umarım,, haydi bu da bitti. Hakkın var canım. Yegâne kurtu- Tuş çaresi budur. B* M Şı Pekâlâ,. onu sarın!, Karı koca çıktılar, İlse yolda: — Rudolf sen ne sevimli bir kocasın.. ne kadar memnun olduğumu bilemezsin! dedi. — Seni memnun ettiğim için ben de mes'udum.. — Onu ver bana Rudolf! — Yok.. acele etme., onu götürüp ür- tüne bugünkü tarihi ve adımızı kazdıra- cağım. Bu fikre ne dersin? — Çok güzel. ince bir düşünüş, — Şu halde sen eve git.. ben bu işi bi- tirir dönerim.. Bir saat sonra Rudolf evine döndü. İlse sevinç içinde önü bekliyordu. Kocasını Bgörünce: —— Son, Posta'nın edebi romanı: 47 FT TTTT gee0 Te0 Hayat! ÜN Yazan: Nezihe Muhittin Etrafına göz atınca mahallelerine gel-|Münir paketlerin arasından küçük ve niş olduklarım anlıyarak telâşa düştü. |zarif bir kutu seçerek: a ederim! - diye yalvardı - ara-| — Hiç olmazsa - dedi - hasta küçük durmasın.. komşular ne Jer- | kardeşiniz için bunu kabul ediniz, Üze- ö rinde o kadar güzel resimler var ki — A yı geriye çektiler. Celile: Şekkür ederim -diye inerken şo- Sör güzel ve süslü kutuları Münirin bir işaretile arkasından getirmek istedi. Fa- kat Celile son derecede kat'i biş sesle: il değil! - dedi — Niçin kabil olmasın. Size bir he- vermeğe hakkım yok mu? — Hayır! - di dü - hiçbir hedi Na ) inız insaniyet yetişir! — Rica ederim Celile hanim, beni mahzun etmeyiniz, kalbim kırılıyor. — Olamaz beyefendi! Bunları gören komşular.. hayır hayır, imkânı yok! Bu şiddetli red kıı'gnı:ndı Şaş'ran gocuük birkaç dakika olsun oyalanır. Celilenin hayret ve heyecandan güzel gözleri testekerlek açılarak Münire ta- Pkıldı. Küçük yaldızlı ve resimli bir ku- İtu ha! Bu adam mutlaka kırık yürek- leri gören temiz ve büyük bir insandı! Büöyle âlicenab bir insandan korktuğu için kendi kendini ayıblıyordu. Gözlerinden akmak üzere olan yaşla- rı çok güçlükle tutarak kutuyu aldı: — Bunu kabul ederim: çök makbu- e şiddetle ısrar ediyor-|le geçecek Münir beyefendi! - diyerek ye kabul edemem! Ba-|koşa koşa evinin sokağına girdi. Vâdettiği halde iki gündenberi Siret görünmemişti.. mahallenin arasından da «Hakkın Sözü» gazetesini satan hiç- bir müvezzi geçmemişti. Celile Sireti merak etmeğe başladıktan sonra buna dikkat etmişti, Hastaneye gidip gelmek, BON POSTA Çeviren; Faik Beremen hoşuna gitti mi?> — Çok neş'elişin Rudolf. Ne var? diye sordu., Rudolf karısını koltuğa oturttu ve bir çocuk gibi sıçrıyarak etrafında döndü.. İlse sinirli bir hareketle onu durdurarak: — Ne var? Ne oluyor? dedi.. — Ne mi var? Ne mi var?. Hayatımda en güzel bir iş yapmış oluyorum, İlse! Düşün bir kere. hakkâkın yanında bü- yük bir kuyumcu vardı. Elimde yüzüğü görünce dikkatle baktı. Sonra: «Çok gü- zel bir yüzük!» dedi, Ben de cevab ver- dim: «Evet fena değil. 300 şiline göre iyl..» Ben böyle deyince kuyumcu: «Lâtife mi diyorsunuz? dedi. Şimdi size beş bin şi- Jin vermeğe hazırım.» İlse kocasının bu sözlerini titriyerek dinliyordu. Sonra yarı ölü yarı diri bir halde: — Herhalde yüzüğü satmadın! dedi — Yok canım.. sen çocuk musun? Ser- sem bir kuyumcu bana kıymetli bir mü- cevheri üç yüz şiline verdi. Bir saat sonra bir başka kuyumcu ayni yüzüğe beş bin şilin veriyor.. bayret ettim.. fakat bana ne? Ben hemen beş bin şilini aldım. Ken- dime 4700 şilin ayırdım. Geri kalan 300 şilin sana., onunla bir başka yüzük alır- sın olmaz mı şekerim?.. Bundan iyi kâr olur mu? YARINKİ NÜSHAMIZDA: Hörtlak... Yazan: Kadircan Kafiı Nakara satıcılarının NAZARI DiKKATiNE İstanbul ve taşrada Rus makarası sa- tanlar İstanbulda Asmaaltında 12 — nu- mafada Rus Makarası Umum Satış De- posuna müracaatları menfaatleri iktiza- sıdır. Fiyatları öğrenilmesi ehemmiyetle (1059) rica olunur. —e küçük kardeşine bakmak, ev işlerini yoluna koymak hep kendisine- düşen elerdi. Celilenin merakı son de işti. Bu üçüncü günün ceye gel- akşamıydı.. madığı güzel ve zarif kutuyla oynuyor, ara sıra, endişe içinde kıvranan Celile- ye sesleniyordu: — Bak abla, kutunun üstündeki tav- şanlardan biri ne şeytan şeytan bakı- yor, Elinde olsa kaçıp gidecek. Ama bu sefer zor bir parça... — Abla! — Ne var canım? — Kutunun üstünde köpek tesmi yerine tavşan olduğu daha iyi değil mi? Ben köpekten çok tavşanı seviyorum. — Öyle mi? Sen tavşanları çoxk mu seversin? — Çok severim. Ya, sen abla?,, — Ben de... — Doğrusunu söyle ama, köpeği mi, yoksa tavşanı mı çok seversin? — Söyledim ya.. ben de senin gibi tavsanı severim. — Öyleyse bu tavşanlardan biri se- nin olsun abla... — Peki canım, benim olsun.. — Senin tavşana bir ad koyalım olur mu? — Olur, İnhisarlar U. Müdürlüğünden: I — Likör Fabrikasında mecvud 35 üdet müstamel fıçi pazarlıkla satılacaktır. II — Pazarlık, 22/TV/938 tarihine rastlıyan Cuma günü saat 14 de Kabataş Le- vazım ve Mübaayat Şubesi Satış komisyonunda yapılacaktır. IHN — Satılacak mallar, her gün Mecidiyeköyü Likör Fabrikasında görüle - bilir. IV — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte 9 15 teminat para - lariyle birlikte yukarıda adı geçen kamisyona müracaatları ilân olunur. «1950» Erenköy Kız Lisesi Satınalma Komisyonundan : 28/4/938 Perşembe günü saat 15 de İstanbul Kültür Direktörlüğü binası için- de toplanan okul ekşiltme komisyonundan 1172 lira S1 kuruş keşif bedelli okul mutfak tamiratı pazarlık suretiyle ihalesi yapılacaktır. Mukavele, eksiltme Ba- yındırlık işleri genel husust ve fennf şartnameleri proje keşif ve hülâsasiyle bu- na aid diğer evrak okuldan görülüp öğrenilir İlk teminat 176 liradır. İsteklilerin en az bin liralık bu işe benzer iş yaptığına dair idarelerinden al- mış olduğu vesikalara istinaden İstanbul Bayındırlık Direktörlüğünden alımnmış ehliyet ve 938 yılı Ticaret Odası vesikalariyle komisyona gelmeleri. — «2200> Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Satınalma Komisyonundan : 1 — Deniz vasıtaları için 40 ton birinci Benzinin 2/5/938 Pazartesi günü saat H de kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır 2 — Şartname ve evsaf komisyondadır. Görülebilir. 8 — İlk teminatı 825 lira ve tasınlanmış tutarı 11000 liradır. * — İsteklilerin o gün eksiltme saatinden bir saat evveline kadar 2490 sayıl kanunun 32 nci maddesi hükmüne göre hazırlayacakları teklif mektublarını Ga lata Eski tahalât Gümrüğü binasındaki Komisyona vermeleri. — <2044 Yalnız bir tüb kullandıktan sonra aynaya bakınız! Mükemmeliyeti hakkında en son ve en doğru sözü o söyliyecektir. Bembeyaz, pırıl pıril parlıyan dişleri, tatlı dir nefes, pemba, sıhhatli diş etleri, temiz bir dil, mikropsuz bir ağır... İşte Radyolinin eseri ! Bugünden itibaren ADYOLİ ile dişlerinizi sabah ve akşam her yemekten sonra muntazamen - fırçalayınız. — Haydi, söyle bakalım. Ne ad koya-|na aldı. Canlı ve aşk dolu delikanlı san: lım,, ki kabahat işlemiş bir çocuk gibi sevgi” G Geçünerera h li nişanlısının yüzüne bile bakamıyor- — — Ablacığım bir ad bulsana! Haydi,| du bak tavşanın bekliyor., kulaklarını dik-| Genç kız onu göğsünde sıkarak: miş, adını bekliyor. Abla.. neye cevab Az daha meraktan çıldıracaktıll vermiyorsun?.. Siret! Ne oldu sana, söyle Siretciğim — Dur cicim', Ben bu gece ona bir|Hastal mı? Nen var? ad bulurum. Ge m kırık bir sesle: — Olmaz, uyumaz ü — Uyur, sen merak etme, — Benim tavşanımın adı nedir, bili- yor muüsun? — Hayır. zavallı tavşan bu akşam — Hasta değilim - dedi - fakat dabâ beterim; gazeteyi üç gün için kapatli” lar, Celile: — 'Oh! - diye derin bir nefes aldi * — hasta değilsin ya çok şükür.. elbet gen€ — Benim tavşana, Tintin koydum, |açılır. Sen sağ ol. Sakın üzülme canıt: güzel değil mi? Seninkine ne koysak| Siret, Celilenin sıcak kalbinden g€ acaba? len tatlı sözleri yudum yudum Celile kardeşini bu kadar sevgi ile|biraz canlanıyordu. ayunduran Münire karşı içinde sonsuz| — Oh! Celile çok üzüldüm.. son DÜS bir bağlılık duyuyordu. Siretin müdhiş |ba, endişesi içinde Münirin vüdettiği işi u- | hiş borelandı nutur gibi olmuştu, Halbuki Münir bey ona kat'i bir ümid vermişti. Buna rağ- men üç gündür hiç seş çıkarmamıştı!. Kapının zili çalmıştı galiba! Celile yerinden fırladı, Evet, kapı çalınıyor-|seni böyle — Ne zarar var? Gene ödersiniz. , ilme! Bak ne hallere girmişsin!, BEf örürsem emin ol ki kede du. Fakat, hiç de Siretin çalışına ben-|rimden ölürüm! zemiyor, zilin korkak, elemli sesi evin| Delikanlının solgun yanaklarına Dİ” durgun havasında gamlı gamlı titriyor-İraz renk gelmişti. Nişanlısının du, Celile koşarak kapıyı açtı. Siret yor- gun ve bitkin bir halde İçeri girince| Ölüm, senin hayat dolu ağzına biç ) genç kız onu hasretle kollarının arası-| raşmıyor. öperek: sevgili yıvı'l"t — Ah, benim güzel, yar (Aarkası vef) —