19 Ocak 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

19 Ocak 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Birisini tanıyorum, 'ötekisinin kim ol- Tuciiz . e di 'L" Ez H IOH POBTA 'Yelerafı okur okumaz Perihanın göz-ı leri büvüdü, yüzü kireç gibi oldu ve dü- şüp bayıldı. Ânnesi Fatma Hanım gürültüyü dıu- yup da yukarı koştuğu zamam kızının yerde hareketsiz yattığını gördü. İhtiyar kadın hayretler içinde «Aman Allahım ne oldu birdenbire'» diyerek ona doğru koştu, Biraz sonra Fatma Hanımaın sesi- ni duyan hizmetçi de geldi. Genç kızı be- raberce kaldırip yatağına koydular. Ayıltmak için uğraşmıya başladılar. Bü sırada Fatma Hanım Perihanın avu- cunda sıkı sıkı tuttuğu telgrafı gördü. Güçlükle parmaklarını açtı ve telgrafı alıp okudu: «Nişanlmız Nahid vefat etmiştir. 'Taf- silât postadadır.» Telgraf, ihtiyar kadı - nın birdenbire elinden düştü. Kızının yatağının ucuna çöker gibi oturdu, ağ-| lamıya başladı. Perihan ile Nahid iki senedir nişanlı idiler. Nahid bir müddettenberi Anado- luda bulunuyordu. Bir kaç ay sonra dö - necek, hemen evleneceklerdi. Genç kız nişanlısını çılgın gibi seviyordu. Fatma Hanım kızı kendine gelinciye kadar «Vah zavallı yavrum, vah zavallı yavrum.. mahvoldu. Nasıl bu felâkete dayanacak» diye ağladı. Perihan kendine geldiği zaman ihtiyar kadın büsbütün fena oldu. Genç kızın gözlerinde korkunç bir mana vardı. Yüzü kireç gibi beyazdı ve dudakları muzta - rib bir bükülüşle aşağı doğru sarkmıştı. Sanki uzun zamandanberi ağır bir has - talıkla yanıyordu. Birdenbire o kadar çökmüştü, ihtiyar kadiın onu nasıl teselli edeceğini şaşırdı. Üzerine eğilip şefkatle saçlarını okşıyarak: — Kızım, yavrum kendine gel diye, mı- rıldandı. Belki telgrafta bir yanlışlık vardır, belki.. Kadıncağız devam edemedi, «Belki öl- memiştir» diyemedi. Kendisi de saçma sapaâan — konuştuğunu — biliyordu. — Hiç telgraf yanlış olur muydu Geri çekildi, başını önüne eğdi: — Olan oldu bir kere kızım, dedi, eli- mizden sabır ve tahammülden başka ne gelir? — Bende yaşamam artık anne! Bu söz ihtiyar kadının kalbini sızlattı. Ya gerçekten sevgili kızma bir şey olur- sa?.. 1 İki gün sonra bir sabahtı. Fatma Ha- nım hizmetçiyi çağırdı. Çok heyecanlı ve | telâşlı idi, Titriyen ellerile masarım üze- rinde duran bir mektubu alıp hizmetçi- ye uzatarak: «Yukarı götür, tüçük ha - nıma ver» dedi. Ölüm haberini aldığı gündenberi Pe-’ rihan odasından çıkmıyordu. Pek acına- cak bir halde idi Gözleri içeri doğru kaçmış, yüzü iyice süzülmüştü. Hep dal- gim dalgın düşünüyor ve pek az konu - ee P rı Peride Celâl * Telgrafı okur okumaz Perihanın gözleri büyüdü, yüzü kireç gibe oldu ra Fatma Hanım odada sinirli sinirli do- laşmıya başladı. Sık sık duruyor, yuka- 'rıya doğru başını kaldırarak enm küçük | patırdılara kulak veriyordu. Acaba mek- tub Perihanın üzerinde nasıl bir tesir yapmıştı? Hizmetçi kadin da geri dön - memişti. Fatma Harım yukarı kızının yanına çıkmıya bir türlü cesaret edemiyerek me- rak içinde kıvranıyor, gözlerini kapıdan ayırmıyordu. Aradan bir kaç saa! kadar geçmişti ki, birdenbire — merdivenlerde telâşlr ayak patırdıları oldu. Sonra oda- nım kapısı arkaya kadar şiddetle açıldı. O zaman Fatma Hanım geniş bir nefes| aldı ve «oh Allahım sen mi idim'» yerek gülümsedi. Eşikte kızı duruyordu. Yüzü gene solgundu. Gözleri yaşı yeni | iti-| kurumuş gibi nemhi idi. Fakat gayet nalı boyarımıştı. En güzel elbiselerinden birini giymiş, süslenmişti. Kaprya hal - siz, halsiz yaslanarak hafif bir sesle: — Ben gidiyorum anne, dedi. Fatma Hanım yavaşça murıldandı: — -Nereye? Genç kızın vücudü ihtilâçlı bir hare - ketle kıvrıldı, sonra dimdik oldu. De - minki halsiz, bitkin halinden eser ka! - mamıştı. Gözlerinde vahşi bir pırıltı var- di. Boğuk bir kahkaha atarak omuzla - rını silkeleyip cevab verdi: — Selmaların çayına. İyi eğleneceîhnu sanıyorum. Buna o kadar ihtiyacım var Fatma Hanım korkak bir tavıria ora doğru bir kaç adım attı: — Mektubu okudun mu? Genç kız başını salladı, derin bir soluk alarak cevab verdi: — Evet okudum. Nahidin ölüm habe- rini bildiren telgrafta bahsi geçen mek- |'tub, tafsilât postadadır, denmiyor muy- | guyordu. Hizmetçi mektubu alıp gittikten son- du? Al, istersen sen de oku.. Çantasını açtı. İçinden mektubu çıka- rıp annesine doğru fırlattı ve kapıyı kı- rar gibi çekip gitti. Fatma Hanım sokak kapısının açılıp kapandığını duydu, yavaşça eğilip yer - nun, yarı muztarib bir tebessümle gezdirdi. Şöyle başlıyordu: göz da aramızdan gitmesi hepimizi derin te- essürlere düşürdü. Biz arkadaşları da e- lem içindeyiz, fakat şunu da ilâve etmek dı—- isterim ki, bu biraz da Nahidin suçudur. Ölümüne kendi sebeb oldu. Son zaman- larda burada oynaklığı ile meşhur aşağı |tabakadan bir kadınla tesisi münasebet etmişti. Bütün ısrarlarımıza rağmen bu kadından onu vazgeçiremedik. Nihayet bir gün kadının başka tutkunları arasın- da çıkan bir kavgaya ona hiç yakışmıyan bir şekilde müdahale etti. Ve hepsi az- 'gin, meşhur serseriler olan bu adam - lardan biri tarafından öldürüldü, Son ne- fesini verirken bile dudaklarında o feci kadının ismi vardı. Bunları size yazmak çok acı. Fakat ölümüne yanacağınız a - damın buna pek o kadar lâyık olmadı - ğını bildirmeyi ve ilh.... Fatma Hanım biraz sonra mektubu bir mum alevinde yakârken kendi kendine mırıldanıyordu: «Kızım kuürtüldü artık. Yakında büsbütün iyi alacak, her şeyi u- nutacaktır.» İhtiyar kadın Nahidin avda bir kaza neticesinde öldüğünü bildiren asıl mek- tubu da böyle bir mum alevinde yakmış ve öbürünü, öbür sahte mektubu sonra kendi elile yazmıştı. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Kompartımasdaki yolcu Çeviren: İsmet Hulüsi den kâğıdı aldı. Dudaklarında yarı mem- | «Allah cümleye, hele size büyük sa -| bırlar versin. Nahidin böyle genç yaşın- | İnhisarlar Umum Müdürlüğün Devlet Demiryolları ve Limanları işletmeasi Umı;m idaresi *' - Muhammen bedel ve muvakkal teminat mikdarları aşağıda yazılı * B sisat, ayrı ayrı ihale edilmekş artile 25/3/1938 Cuma günü saat 15 den * sıra ile Ankarada idare binasında kapalı zarfla satın alınacaktır. Bu işlere girmek istiyenlerin aşağıda gösterilen muvakkat teminatlâf nunun tayin ettiği vesikaları ve Nafia müteahhidlik vesikası ve te&'? ayni gün saat 14 de kadar her grüp için ayrı zarf halinde komisyon H& vermeleri lâzımdır. & Şartnameler parasız olarak Ankarada Malzeme dairesinden, Hayda sellüm sevk şefliğinden dağıtılmaktadır. Muhammen z bedel teminat — Grup İsim Lira Lira 1 — Öksijen ve asetilen tesisat: 36.000 2.700 —— 2 — Müuzayak hava tesisalı 35 900 2625 y 3 — Kereste kurutma tesisatı 17.000 1275 — * — Tav ocakları ve hava gazı tesisatı 65.0ln 4.500 BARAL Muhammen —bedelleri, muvakkat teminat ve cinslerile mikdarları aşab” zılı üç liste mühteviyatı kayın ve meşe traversler 28/1/1938 Cuma gülü 15,45 den itibaren sırasile ayrı ayrı veya toptan ihale edilmek üzere kapt” | üsulü ile Ankarada idare binasında satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin her listeniti hizasında muvakkat teminat İn=' nun tayin ettiği vesikaları ve nafıia müteahhitlik vesikası ve teküiflerini 497 saat 14,45 e kadar komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır. ) İ Şartnameler 141 kuruşa Eskişehir, İzmir, Ankara ve Haydarpaşa vezi de satılmaktadır. (205) S Eksiltme listesi Cinsi Mikdarı Muhammen bedeli Muvakkat 'a Lira AI No.:1 Kayın 111.000 324.120 16716 2 > 33.000 94T10 5985 (Kayın 6:000) 5 3 , 28.110 2108 j (Meşe 3.000) İ | A ' 1.2.1938 tarihinden itibaren B | 1 — Sür'at trenlerinde muteber olmıyan tenzilli tarifelere tevfikan ,fî mış olan alelümum yolcular trene binmeden evvel istasyonlarda munzam " tediye ederek sür'at trenlerine mahsus munzam biletini almak şarlile bu ğ lerde seyahat edebilirler. B Sür'at trenlerinde muteber bileti olmıyan yolcular hakkında biletsiz mU”? | si tatbik edileceğinden saym yolcuların her halde trene binmeden evvel W rini temin etmiş olmaları kendı menfaatları iktizasındandır. B 2 — Sür'at trenlerinde müuteber olmıyan tenzilli bilet hâmili yııakh* ı». yolcularının sür'at trenlerinde seyahat etmek için tediye edecekleri B” ücret, umumi tarife ücretinin yüzde on iki buçuğa indirilmişidir. : Baş, &.ş, nez.e, grip, romatizma ve bütün ağrLarınızı gerii keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir. b * Belediye Sular İdaresinden: Terkos Fabrikasında kış mevsiminden istifade ederek yapılması lâzım * esaslı tamirat dolayısile Beyoğlu tarafında olduğu gibi İstanbul cihetii” yeniden ilân edilinciye kadar saat 22 den sabah beşe değin suların kesi:€*” sayın halkımıza bildiririz. — <344» ' Çamaltı tuzlası için diplomalı bir makine veya elektrik mühendisi tır. Yüksek Mühendis tercih echhx Taliblerin vesikalariyle birlikte İdaremiz Memurin Şubesine murae“" Bir Genç Kıziın Romani " — Genç kız iradesinin küuvvetli bir ka- rarile kalemi eline aldı; fakat halasına, | başımın içindeki manasız ve silik ha - yalden bahsedecek yerde, ihtiyar kadı-| nı meşgul edecek ve kendisinin neş'eli günler yaşadığını gösterecek vak'aları anlattı: « Halacığım, «Benden hayatıma aid tafsilât isti- yorsunuz. Şimdiye kadar gönderdiğim mektublarda size günlerimin nasıl geç- tiğini, saatlerine ve dakikalarına kadar yazdığım halde bunları kâfi görmedi- ğinize bakılırsa kızınızın samimi var- ilğına aid haberler almak istediğinize hükmedeceğim geliyor. «Mademki bana karşı herkesten ya- kın olmak istiyorsunuz; o halde sizinle ana kız gibi değil, yaşları birbirine uy- gun iki arkadaş gibi konuşmadfa geli - yorum. Bu «kardeşlik» oyununa kendi- mi büsbütün bırakmak için mektubum- da size «sen» diye hitab edeceğim. Burada benim peşimde dolaşan, «be- ni seven diyemiyorums iki kişi var. Muazzez Tahsın Berkand duğunu bilmeden yalnız mektuplarını alıyorum. Birincisi üniversiteli bir gençtir: Perihan ve Pahriyenin arkadaş gru - ,)pundan... Bu senenin sonunda mekte - bini bitirip kimyager çıkacak. Babası tanınmış zengin bir bakteriyoloğdur; o da babasının yanında çalışacakmış... Daha şimdiden nişanlanıp bir sene son- ira evlenmemizi teklif ediyor, ama ben henüz buna yanaşmıyorum. «Muzaffer yakışıklı, iyi giyinmiş ve terbiyeli bir genç fakat o kadar getiç ki ona adetâ çocuk diyeceğim. Grup ha - linde gezmeğe gittiğimiz zaman yanım- dan ayrılmıyor; hergün kütüphaneye #eliyor; beni bir dakika yalnız görse bemen yanıma yaklaşarak sevgisinden bahsediyor. Fakat bütün bunlara rağ- men onda eksik olan bir şey var. Yü - züme bakarken gözlerinde dilenen, isti- yen, ağlıyan bir bakış görüyorum; hal- buki ben, benden küdretli bir adamım beni kavrıyarak sarmasmı, bakışları altında beni kuvvetsiz bir çocuk gibi| ibüyülemesini istiyorum. Muzaffer ba- na evleneceğimizden, beraber yaşıya - cağımızdan bahsederken karşımda on yaşında bir çocuğun «seninle birlikte top oyniyacağız, şekerleme yiyeceğiz» dediğini duyuyormuş gibi - oluyorum, Onun yürüyüşünde, giyinmesinde, x0- nuşmasında bile olmamış ve eksik kal- mış bir şey görüyor gibiyim. Yüzünün çizgilerinde bir mâna aramak istediğim 'vakit yanaklarının gergin düzlüğü hba- na onlan okşamak veya tokatîamak ııııı ve anhıyan derın çizgiler bulaamyorum bi bana istikbalden, ümidlerinden, is- teklerinden bahsederken ben gülme- mek için kendimi güç tutuyorum. O- nun bu sözleri bana «Âya çıkıp şir şato yaptıracağım deyen hayalperest bir ço- cuğun saçma hülyaları kadar boş ve manasız geliyor. Belki de sözlerini cid- diye alıp onu paylamak ihtiyacını duy- madığımdan cesaret alarak son zaman- larda yılışık olmağa bile başladı. Geçen gün çok kibar ve hatırlı bir müşterimizden para alırken (düşün bir kere, yalnız İsviçreye bir arkadaşı namına 500 liralık hukuk kitabi 15- marladı, hergün aldığı gazete ve kitabr lar da başka), kasanın iç tarafına gi- rerek bana yaklaşıp: «Akşam saat kaç- ta çıkacaksın? Seni bekliyeyim mi?» diye sormaz mı? Müşterinin ağır ağır ler yapmamağa töbe etti. O, ezberden bir ders okuyormuş gi-| sonu yoktur. Haftada bir, bazan iki de- atacaktım. İşin asıl tuhaf tarafı nedir, bildirdiğimi istiyor: Bu da alei” kâğıd üzerine kendi elimle cİspinozı kelimesinden başka değil, a Onun üstüste konunca bir !- kil eden mektublarına karşılık kiler, üstünde yalnız İspinoz YJ deste küçük kelebek gibi kâğ ıbaret, Çok defa bunu M yazıyorum ama o zaman içli W pek üzülüyor, cevabında | yerine gözyaşı kullanıyor. Bu mmacera ne zaman İlk mektubu şöyle yazılmıştı: *” ateş parmaklı peri kızı... Bu sikinin tülden kanadlarma Ka ni de kendi diyarına, hülyalar sürükledin. Seni dinledikten ierim senden başkasını görmel larım senden başkasını işitmt"-'x yör artık. Ateş pannaldanmn IİĞ de ve kalbimde tutuşturduğu kuüvvetli ...Onun sıcaklığında | vardı ki onun yerinde ben olsam yerin dibine geçerdim. Sorntradan Müuzafferi iyice payladım ama iş işden geçmişti. Bana ne dese beğenirsin? — Ne yapayım Selma; o bey para verirken sana öyle uzun uzun dikkatle bakryordu ki içim sıkıldı, bir bahane ile| yaklaştım. Aklı sıra beni kıskanıyordu fakat be- vim bu sözlerine hiddet ettiğimi ve ona çok acı şeyler söylediğimi gördükten sonra bir daha öyle münasebetsizlik- İşte bir numaralı âşığım böyle bir çocuktur. Bugün için ona karşı hiçbir şey duymuyorum, Fakat sevgisi sürekli olursa belki de beni çok sevdiği için onunla evlenmeğe razı olacağım. Gele- lim ikincisine: Bu romantik ve eğlendi- rici bir maceradır ve yazdıklarımı oku- duğun zaman anlayacağın gibi, başı ve fa «sizi seven» imzasile ve «İspinoz» ad- resine bir mektub geliyor. Anlıyorsun ya, iltifat bana değil, musikile uğraşan | kül olacağımı bildiğim halde H ve kompozisyonlar yapan İspinoza. çok seviyorum.» Bu satırları Y4 tan sonra bunları bana değil, yapılmış bir iltifat gibi aldım VE dim; fakat bu küçük mavi muntazam denecek bir şekıld# başlayınca içimi bir telâş aldı- Bunları yazanı tanımıyo ne de tanımıyorum. Ne sevimli, ne candan bir ifadesi Ğ var bilsen! Bu kadar iyi yazmasa belki â de mektubları açmadan kâğıd sepetine biliyor musun? Benden cevab istemi- yor, yalnız mektublarını okuduğumu kendisine Galata postanesine «Post İbaşını kaldırıp onun yüzüne bir bakışı Restant F.» adresine bir tek kelime ile €-"ı'.

Bu sayıdan diğer sayfalar: