18 Ocak 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

18 Ocak 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bd B —Ben bir tmaızhane kaçkınıyım!,, z ——— — “Nap_olyon’la mülâkat * Sit Sualime cevab vermedi. Ben ısrar edince aliçenin akşam için tertib ettiği resmi kabulde görürdüm,, demez mi? : Röportajı yapan: Farak Küçük ğ -88 (Tercüme ve iktibas hakkı mahfusduri pulu ! Tımarhaneden bir man zara Yakayı kurtaracağa ben-| yardım eden kendileri değilmiş gibi ü Halil İbrahim güçlü,' yataklarına girmişler.. Bibi fakat herif de yaman, Tekir-| Halil İbrahim hiddetli: Yal Şey., bu hali gören hasta-| — Seni gidi! diye herifi yerden kal- Myolany Tından fırlıyorlar. Hepsi'dırıyor. Galiba bir iki şamâar da aşke - ıwy“mın hep bir ağızdan diyor. B.TMtar. Bu arada nereden çıktı ise İzzet de a N..ıı N' gözüküyor: — Ne oluyor? Hali! İbrahim cevab veriyor: l — Ne cehennemdesiniz be? Koğuş £ Yüttür kerataya! Zi kayışlar mm idin? aferin! Yuttur ke - a." — SON POSTA y l Tarihden sayfalar : Cezairleventlerinin isyanı »W * * Padişah, Fransız gemilerine hüctem eden Murad Re'sin zincire varu- larak İstanbula gönderilmesini emretti. Cezayir levendleri bunu öğ- rendikleri zaman hemen toplandılar: «Murad Reis bizim anamız, babamız, canımızdır. Onu vermek ölmek demektir» dediler. Kendisini sevdirmesini bilen bir tip > Ankaradan . Şemseddin de şu- nu sorüyor: — Muvajfak o. Tacak muyım? Mufavvakiyetce, kendisini — sevdir- mek de mühim rol oynar. Geçim bu. susunda uysal ol- mak ve etrafına kıymet vermek icab eder, * Dolgun vücuda dolgun kafa Eyüb'den — Ibra- him de karakteri. nin tahlilini istiye- rek soruyor: — Zengin — ve muvaffak — olacak mMiyım? Bedeni terbiye, kendi — sahasında muvaffakıyet — te- min edebilir. Ger- çi hayatın birçok zorluklarına tahammül etmek bakımından ne kadar lâzim ise dileklerin meydana gelmesi için kafayı da bir o kadar işletmek lâzımdır. On altıncı asırda Cezayirliler ellerindeki hırist'yan esirleri gelen papaz murah- haslara fidye muhabi linde teslim ederlerken 1580 senelerinde Cezayirin garb kız - on, on beş tanesini ardına takarak İtal - ya, Fransa, İspanya kıyılarına yaptığı Adın; Haya ge Hasan olduğunu öğrendiğimiz der * hiddetli hiddetli emirler veti- ;,.Aç âğzmı, Ağzını aç di t ==mıığım aKti bir ölile -A, Görüneün Ha çıla â.ı."îğ—m Heme ü trkal € kimse yok. İzzet de di- g?“u)'lnlarm birisi gel - Tahim sıfırı tüketecek. n .:gı:ml iki defa kurtarmıştı. |sın da.. yalnız bırakılır mi? | — Aşağıda bir hasta azmış, Aliye yar- , dıma gittim. — Huydi kayışları getir.. Sonrs kendi kendine mırıldanıyor: — 145 hastaya iki gardiyan düşerse — Eyvallah Faruk diyor. Yardım et- tin. Bi: yerin acıdı mı? — Hayır... Yalnız kafam şişti. — Şimdi bakarım. Şu herif kıyışlın-. şbüyle olur. Bana dönerek: » mnutida ve deniz kenarında zengin bir Ğ S mahalle vardı. Burası şehrin d'ğer ta -|akınların sonunda Cezayir pazarları yı- Dalma cet'nliklerle mücalele | ratlarına göre daha büyük ve süslü ev- | ğın yığın en kıymetli mallarla dolardı. Pulatlıda Hüse- yin Sevim soru- yor: — Muvafjak 0- Tacak miyim? Muvaffakiyetin getinliklerle — mü- gadeleye — ihtıyacı vardır. Ameli i lerde ve ıstidadi derecesinde — mu- Ne beyi * İ be? «Be Ylame *lece) ç ye böyle mi gelir? “Xlap e olsa Müubassırlar burada DU? İşini: t * #Şinize bakın, diye bağı- :4::'. n Srun, Baba £ S aşköndime; ilin kurtar pi Faruk diyorum. Kah: geldi. Yürü Halil İb- lim. | —Hayır. | » Söylenmiş, fakat siz duymamış - sınızdır. Şimdi meşrülüm. — Kleber'a Dumuriye gelecek y kinda yapacağım Rus daarruzunu kü- İnuşacağım. Mahaza akşam imparato - jriçe müstakbel Roma kralının şerefine zuruma kabul ederim. 'Tekrar sırtını bana çevirerek uzanı-| h | — İzzef gaN firiryorum. İzzet kayışları getiriyor. Hasan göz Vaffak olabilir. &,,* Ofendi. İzzet efendi.. açıp kapayıncaya kadar kayışlanıyor. ik & Ahmed Ben de tekrar yatağıma çekiliyorum. ı ş Ş“'—ly:kkmn' Bugün hastalarda bariz bir heyecan Tok gozlü bir un Yüt var. ğ İ Galatasaraydan Tirda qşî'f“ Sabahtanberi meydan -| — İzzet ağabey saat kaç? | Serkiöm'ik “Cykeli Eyvak — İzzet ağabey kapıda kim var? — | de şu: &k Ne ğ'_::n katta başka gardiyan — Salamon gözünü »veyim, ben? — — Munaffak — o- S Bardi, k şimdi? Bu kadar kişi ararlarsa bekletme, sana bir yedi bu- yasak mw*__, Ğmdığ"'" kalırsa âkıbet bu olur. çuklük var. Ü e gaa ll 1 Yapmalı? Her geçen dakika — Bugün pazar, ziyaret günü.. bu he-| v yi lanlar, « Avazım ça Gin tehlikeli . yecan da ondan... Herkes saatin Z o , ijerini de bu > eç 'ı'lltı;ğı kadar bağırıyorum: ımıuu bekliyor. Yanımdaki arkadaşa , y AA uydür- n""!a Bardiyanlar kimse yok mu? | dönüyorum. e malıdırlar ki mü- ,ıc!vıh öldürüyorlar... — Ziyaretciler koğuşa gelir mi? vaftakiyet İÇİZ ğî_ F!î:ık Daha bağırsam belki ge- Cevab vermiyor, başım öbür tarafa , <s1üb olan âherk hasil olsun. Vakit yok, Hali imt Çeviriyor... —ı&::um S'lıuuî. &îl:aıi&lbnhuni Duymuyor mu acaba? Sualimi tekrar l kalapayı ? Siriyorum. Yatağın et- ediyorum: Son Posta 404' e Cevab yok. e » , — H *Tnimde bir simsek ' Bir daha tekrar ediyorum, bana dö- _FM“S'—' tahlii kuponu > H"ı dürün Mbah ıımşeü çkı:o İnüyor. Ağır, ağır tane tane, kalın ve| İi 35lim e e Vere e l6 arla .Ğl;hllk Y> Böliyor, diye Li bir sesle cevab veri;;ır_ | t Küret p İ SS P A R biraz | — Majestenin rahatsız. edlmemesi * |i — — e Nellerden bir aa yor. Fakat l e edi mi? İ DİKKAT Fotograf Lahlil için bu kuponlardan | 3 adedinin gönderilmesi şa: lerle dolu, bu evlerdeki insanlar da daha zengindi. Yepyeni şalvarlı, işlemeli cep- İken giyen palabıyıklı adamlar mahalle- nin meydanında veya evlerden birinde |toplanırlardı. Bunlar kendileririn otur - dukları yerleri şehrin diğer tarafların - dan ayırmışlar; orada âdeta küçük ve zengin bir-beylik kurmuşlardı. Bu adamlar Akdenizin garbıra dehşet salan meşhur Türk denizcileriydi. O dı_'vrin âdetlerine göre ve her millet ge- micilerinin yaptıkları gibi yılda bir kaç defa denize açılıyorlar, bol ganimetlerle dönüyorlar, bunları Cezayir pazarlarında iyi fiatlarla satıyorlardı. Denizcilerin a- ralarına katılmak, onlarla birlikte de - ınm açılarak akınlar yapmak başlı başı- na bir bahtiyarlıktı. Fakat denizcile: ken di arâlarına rastgele adamları âlmıyor - lardı. Korsanlığın meşru olduğu o devirde Türk denizcilerine Cezayir paşaları bile karışamazlardı. Eğer bu paşaiardan birisi onlara kötü muamele eder, haksızlık ya- parsa Cezayirde yaşıyamazdı. Ydenizcilerin en meşhuru Murad Reişti Bu, pervasız ve zeki bir adamdı. Yol - daşlarına babalık eder; onların arasın - daki davaları, her iki tarafı da memnun Ledecek şekilde, bilhassa haklı olarak hal- lederdi. Onun üç beş kadirgayı, bazan Yerli halk bu alış verişten hoşlandığı için denizcileri de pek çok severlerdi. Kanuni Sultan Süleymandanberi Os - manlı imparatorluğu ile Fransa arasında bir dostluk başlamış ve pek çabuk iler- lemişti. Osmanlı hükümeti Akdenizdeki Fransız gemilerine Türk denizcilerinin hücum etmiyeceklerini taahhüd etmiş, hunu bilhassa Cezayir ve Trabiusgarb beylerbeyinlerine bildirmişti, Fakat Cezayir denizcileri bunu hoş görmediler, Murad Reis, yoldaşlarına: — Ne demektir? Cümlesi düşman de - Kil mi? Deniz ortasında bir yağlı parça gören levend nasıl olur da ona abdal ab- dal bakıp kalır? Denizcilik bu; denizde, babamı görsöm ganimet diye yakalama. dan bırakmam. Dedi. Levendler bunu şiddetle alkışladılar. Zaten Murad Reis o zamana kadar ken- disinin duyduğu ve tanıdığı her millete aid gemilerden birer ikişer avlamayı ga- ye edinmişti. Anlaşılan bir çok büyük amdynlarda olduğu gibi onda da bir ko - leksiyon merakı vardı. dı!huııııı göğsünü şişirir ve şöyle der- — En az iki gemisini vurmadığım millet yoktur. (Devama İl inci sayfada) .bı'r çesmi kabul yapıyor. Orada sizi hu- muş gibi sevinçle — Falihli Ahmed Gençlen hiri tay — Geliyorum. Geliyorum, Gardiyan İzzet: dürün yol açın! Onun ağ- :ıî:îmnm llulün:îç::zn bı'ı;:'ri:ğ.. _—.__jı ı..â" Arasına sokuluyor, o- olanın üstündeki herifin N:"_ de onun boğazına sarılı - l.,,;': heriti Shemp Küvvetim var, herif bana Miyeş yalkan karınca kadar bile m&l Piçi İYor. Yalnız: & b.q:,"m'lın &lın diyor.. köty, YŞlarima yapışıyor. Birak- Yörüm: lak herifin kulağını F di L ğ bır:ıî ile Halil Hani İbtahimin #f B ğ dedim a, Halij İbrahim £ Z İÇĞi. Fakat VAi 22 İ gn- baş bulun- fkibete düştü. Fırsat- #den Ryl;l İbrahim bir sil- Üşürerek kalkıyor. ğ ef j Fğ—;.-ığ fiT Sanki biraz evvel hastaya Yor, ben daha hizli 18i-! ltüye Papuç bıra -| İn kalktığını gören has-| — Bir zil sesi daf yor. Gardiyan İzzete: — Dur, diyor, sana bir pa — Kim bu adam? diyorum. relim. Çıplak ayak gidecek değils — Napolyon.. dün akşam söyledim a.. Haydi buna 'da bir papuç verin.. ı i bir tarih muallimi. ken-| Kim papuç verir? Tabirin tam ma « :l.i:l:ıııh'ri:::lymî zannediyor. » ;nısile burı.dl papuç p_ışhılı: — İzzet ağabey ziyaretçiler burıyaı — Haydi papuç verin diyorum. mı gelir? | Ximsenin kıilı bile kıpırdamıyor, | — Hayır. Kapıya gelirler. Oradan' — İzzet öfkeleniyor: İtelefonla haber verilir, biz de hastayı| — Hey Hüseyin, panuçlarını ver ba- gardiyanla göndeririz. kayim. Vakit ilerledikçe hastalarda heye -| Şimdiye kadar nazarı dikkati celbet- İcan ziyadeleşiyor. Gözler kapıda. Ko- miyen gayet esmer yüzlü, kopça gözlü, İğuşta oturamıyanlar, koridora çıkmış-| yassı burunlu, yassı kafali, insandan lar, demir parmaklığın sonuna sebilha-'yiyade kaya balığına benziyen 30-35 (ik ne bardakları gibi dizilmişler. birisl cevab veriyor: | Girrr bir zil sesi, Telefon.. haber bun-| — Ya, ben papuçlarımı vermem, da, bakalım kimin ziyaretcisi gelmiş? — Ver diyorum. — Afyonlu Ali... Afyonlu Aliyi ça| — Vermem... | ğırın.. Fatihli Ahmed sabırsızlanıyor: Ses eksisada gibi tekrar ediliyor: — Bırak İzzet ağabey, ben yalınayak | — Afyonlu Afyonlu Ali.. da giderim, — Olmaz. Dur, ben şimdi alırım. — Arkası var — sen şem -i | Gözler gene kapıda, kulaklar kirişte,. İç sarse Benyrdk e Si ae ı Bu çirkin halden Kurtarmalıdır! Bir okuyucumuz yazıyor: «— Ünüversitanin Mercan kuapısı civa- ymda yanık ve metrük bir saray harabesi vardır. O elvarda umumil bir helâ bulun- madığı için bu sarayın duvarları çok ber- bad bir hale gelmistir. Halbuki bu semi birçok yeni evlerle do- Yudur. Her gün de yenlden müteaddid ev- ler yapılmaktadır. Bu evlerde çoluklu ço- guklu atleler oturmaktadır. Fukat bu eski Baray harabesi duvarlarının bugünkü ha- N, bu alleleri çok müşkül vaziyette irak- maktadır. Semt için hem sıhhi, hem de ahlâki bakımdan mabzurlu olan bu vazi- yeti şimdiye kadar nazarı dikkate alan olmadı. Civarın sakinler! yaz kiş, pencere ve perde açamadıkları için bir mahbes ha- yatı yaşıyorlar. Sonra da bu civarda bir takım serseri, işsiz güçrüz adamlar döla- şiyor ki, alleler için eirlden endişe verici Şübheli hareketlerde bulunuyorlar. Binaenaleyh buraya ya bir helâ yaptl- malı, yahud da harab sarayın etrafı tahta perde veya dikenli tellerle çevrilmelidir. Bu suretle umuml sıhhat ve ahlâk namı na hayır işlenmiş olacaktır.e | | | ) Büyük bir semti , OKUYUCULARIMIZIN. SORGULARINA CEVABLARIMIZ Edirnede Mithat paya mahallesinde . Memduna; — Hisar factasına aid — düşüncelerinizi memnuniyetle sütunlarımıza — geçirmek isterdik. Ancak tahkikat henüz başlamış- fır, Adületin ne şekilde tecelli edeceğini bilemeyiz. Binaenaleyh kizin mes'ul gör- düklerinizin yarın sueruz çıkmaları muh- temel olabilir. Bu yüzden tahkikatın s0- nuna kadar mektubunuzu dercedemiyece- Giz, bisi mazur görünüz * GCefadide imzaxile mektub gönderen 0- kuyucumuza: — Hayatta talih birçok insanların sır- tına konmakta gecikmez. Amerikalı gen- gin de talihi bu suretle gecikmemiş oluyor. Hayata küsmeyiniz, insan kudreti daima hayatla mücadelededir. Siz bu mücadele- den vazgaçmer ve dalma küvvetli olunu- Tus, bir gün talih sizi de bulur. * Beylerbeyinde Mütekald Niyaxi: — Maarif müdürlüğü Beylerbeyi sarayı yanındaki kolorduya ald binayı alamadı- gından Beylerbeyinde bir örtamekteb açı- dlamıyacaklır. Ancak Beylerbeyi halkı İs- ftanbul komutanlığt ile anlaşıp hinayı ala- bilirse mektebin açılması çok kolaylaşmış olur. * Maçkada B. Osman Çeliğe: — Verdiğiniz malümiattan — dölayı te « gekküir ederir. Rsasem mevraubahs hâdi - 80 söylemiş olduğunuz şekilde tecelli ete miştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: