Ne zamandanberi gu yalçın kayalığın fstündeki kaleye tırmanmak için uğraşı- yorlardı. Fakat yaşamıyorlardı. O gün de Sabinlerin an çevik ve cesur- larından elli kişi merdivenleri dayamış- lar ve kalkanlarını başlarının üstüne tu- tarak bütün hızlarile yukarı çıkmağa başlamışlardı. Fakat Roma nöbetcileri aaları görmüşlerdi. Tepeden atılan mız- raklar ve taşlar birer yıldırım gibi sal- dıranları yere seriyordu. Sekiz ölü ve yürmi kadar yuıhva—!m— ten sonra geri çekildiler. Kral Tatyüs bir taşın üstüne o(ıırmuı. haşını ellerinin arasına almış, derin de- | rin düşünüyordu — Alçaklar! Bizi şenliğe çağırarak kız- larımızı kaçırdılar. Aradan bir y .ıçıı. hâlf öcümüzü alamadık. Başını kaldırdı ve Kapitol'ün sarp h- yalıklar üstündeki kule ve mazgallarına bakarak içini çekti: — Eğer şurayı ele geçirebilseydim bü- lün Roma elimde olurdu. Romülüsle haydudlarını kılıçtan geçirirdim ve... Birdenbire durdu. Çünkü kwlenin üs- künde bir genç kız görmüştü, Acaba onlardan kaçırılmış birisi miy- ü? O, kral Tatyüse yardım edemez miydi? ır; © Kapitol kumandanı Ro- sün kızı güzel Tarpeya ni yakışıkh, güzel ve F a birer altm bi den ayırmıyordu. ı taşıyan Sabinler Genç kız etrafına bakındı, mazgalların kenarından aşağıya taş gibi bir şey ata- rak oradan kayboldu. uzun bir sicimle bağlı olduğu görünce durdu. Romalıların şübhelerint uyandırmamak için pek dikkatli davranıyordu. İ açtı ve okudu: - Sizi istediğim zaman kaleye sakabi- lirim. Yalnız bir şartla; sol kollarınızdaki- | leri bana vereceksiniz! Sabinler kalkanlarımnı her an kolların- da bulendurmuyorlar; harb olmadıkca bir kenara bırakıyorlardı. O srada 201 kollarında yalnız birer altır bileztk var- dı. Doğrusu yüzlerce adamın kollarındaki bu bilezikler bir araya gelince onlara sa- hüb olan insan dünyanın en zengini sayı- haj Tatvüs mırıldandı: — Kapitnlü satanlar ber kadar etmez! Fakat gözlerinde birdenbire ileride ka- leden yapılması beklenen her hangi bir çaıkış için karakol gezen askerlere kaydı. Onların sol kollarında altın büteziklerden başka dernirden veyahud öküz derisinden | kalkanlar da vardı. Hemen derinin arkasını çevirdi, yazdı » — Bemn, Sabin kralı 'yüs ve askerleri, —— —— " “Son Posta ,, nn edebi romanı: Ezorluk ve fenalığını Kral koştu, yere düşeni alan. yemin ediyoruz ki bize kale kapısını ıçı.-[ Babası köşede yorgun yatıyordu. Ka- cak olana kapıdan giter girmez sol kol. larımızdakileri hemen vereceğiz Cevabı. gönderdi. Yanındakilerden bazıları bumu hoş gör- mediler, Bu kalın altın. bile: wnu:ı bütün varlıkları, baba hatıra şeyleriydi. Fakat kral anları yatıştırdı a sol kollarınızda laşıc ikler her zaman orada kalac Ortalık | ağaracaktı. T y akşamdanberi Uzun beyaz entarisinin irinde daha ındu. Kalbi suyük bir kork İve heyecanla çarptyordu. - Yaptığı pek-iyi bil Fakat süslenmeyi de o kadar se du ki; yüzlerce altın bilerik onun etrafında bir kasırganın savurduğu yalımlar gibi dönüyor; kararından dönme bırakmıyardu. Yığın yığın altın bilezikler! sine imkân Onlarla süslenecek, onlarla kim bilir| daha ne kadar güzel olacaktı' Ruhunuün ea zayıf noklasından yakas ” |lanmıştı Sabinlere 6 sırada kale kzp'sırm dibi- ne kadar sürünmelerini, yazmıştı v DÜRÜST 16 ğir Ğ;enç Kiızın Romaîır — Hayır anneciğim, bu gece uyuya- madım. Kaşlarını çattı, yüzünden tereddüde, korkuya benziyen bir üzüntü geçti — Doktora söyliyeyim de seni bir| muayene etsin; son günlerde yanakların bira: du. Si bir kahkaha ile güldüm. — Ne kadar evhamlısınız! Bende has- ta yüzü var mı hiç? Bir gece uyuyama- maktan ne çıkar? — Gözlerinin altları da morarmış yavrım. Derslerine fazla mr çalışryor nüzü ağartacak bir diploma almazsam emeklerimize yazık olmaz m? — BSaçlarımı okşadı. İçem Hakkın var Selma; birkaç ay daha etmelisin; sonra istirahat eder, “kendini toplarsın. Muazzez Tahsiw Berkand fade ettiği mana ne mübhem, ne karı- şık! İmtihanlarım bitince ve diplamamı alınca ne yapacağım”? Şimdiden ke |mi karanlık düşüncelere ve ümidsizl. ğe kaptırmamak için bunu düşün: istemiyorum fakat zamanın su gibi ak- tığını, imtihana ancalk bir iki ay kaldı- ğinı görmek bende irli bir helecan yaratıyor. Ne yapacağım? Mektebi bitirdil sonra ne olacağımı? Kendimi ucsuz, bu caksız bir tarlaya dikilmiş tek bir a ca bel )rum şimdi... Her hangi tikat istinadsız ağacı hırpalıyacak, sarsacak; belki de kökünden koparıp ya etrafa dağıtacak... Kim bilir? n Bu akşam piyano dersime çalışıyor- dum; birdenbire tabura üzerinde bir fı- rıldak gibi dönerek yerimden sıçra- dım. Müdire hanım başını örgüsünden kaldırarak hayretle yüzüme Baktı raklarını nmbmlmiçinı-uhmhmbınmçıt.ırhdq—nymmwm ada el e ea D ll 5 eee e KB KĞGi eli B uyumamıştı. | * TI esecek bir rüzgür bu zavallı pı arın anahtarları da onun başının ucu- İna asılmıştı. Tarpeya anahtarları aldı. Ayaklarının Vucuna basarak — dişarı çıktı. şır gibi sine sine merdivenle kilir indi. sonra sürgüyü açtı. ( vetli ründüler. & Gözleri L ilı'a"nk o den yakalamağıı kral Tatyüs sluna doğru önde uzattı ı kesli ve onu kız ç kız kocaman ve ağız altında inliyor, ağlıyor, n |içinde bir türlü dağrulamıyorda. Sabinler, yalın kılıç Kıpitol'a daldılar. rmı uykuda bastırdılar. | *ab.ı.hm ilk ışıklarile berabe- Kapito- Kün küleleri üzerinden Sah'n xsknî»r nin zaler sesleri Palatin dağınım | ki Remaya aksediyordu. Bu mrada Tarpeya koca bir yığın ha- lindeki demir kalkanların altında san Be-| f |fesini veriyor; alçaklığını hayatile ödü- yordu. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Giç gelen telçraf Yazan: Peride Celâl V SAD “HER'YERDE A DA N U Z F Duvarlara | Birincikknnn 26 TESiSATI ELEKTRiKiYE TÜRK ANONiM ŞiRKETi Mühim ilân Tesisatı elektrikiye Türk Anonim Şirketi, memurlarının 1937 sene- sine ait «mavi renkli hüviyet kartlarının 1 İkincikânun 1938 den itk baren iptal edilerek 1938 senesi için muteber olmak üzere «bejk renkte kartlarla değiştirileceğini sayın müşterilerine arzeyler. Bu kartların baş tarafında şirketin umvanı olan «TESİSATI ELEK. TRİKİYE TÜRK ANONİM ŞİRKETİ» yazılıdır. Yukarda gösterilen evsafa uygun olmıyan kartlar sahte addedilme- Pi ve hüzsüleri yölice haber vurilmellir. Şirket müşterilerinin bu ilâna riayet etmemelerinden çıkabilecek neticelerin mes'uliyetini kabul etmiyeceğini şimdiden beyan eyler. DİREKTÖRLÜK OROZDiİi-BAK Müessesatını ziyaret etmeden Hediyeliklerinizi ve oyuncaklarının SATIN ALMAYINIZ. | Baş, diş, mazca, yrip, rııınalına ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde Eç kaşe a'ınabilir. : $ A Elektrik işleri ilânı Sındırgı Be'ediye Riyasetinden: 1 — Sındırgı kasabas elektrik t tımın santral İnşaatı ve ağaç direkler Belediyece inşa ve İhzer edilmek şartile makine ve elektrik techizatile şebeke ve teferrüatı (13655) Hira (75) kuruş keşif bedeli üzerinden kapah zarf usulile münakasaya kanulmuştlur. 2 — Eksiltme 17/1/1938 tarihinde saat 15 de Smdırgı Belediyesinde encümen | buzurunda yapılacaklır. 3 — Bu işe aid evrak şunlardır: A — Proje. B — Keşif cedveli. C — Fenni şartname., D — Mukavele projesi. E — Eksiltme şartnamesi. F — Bayındırlık işleri genel şartnamesi. 4 — İsteyenler bu evrakı Sındırgı Beledinesinden gözebilecekleri gibi birer kopyesini bedeli mukabilinde İstanbulda Galatada Selânik Bankası beşinel katta mühendis Hasan Haletten alabilirler. 5 — Eksiltmeye iştirak edecekler (6 7,5 teminatları tutarı olan (1024) - (18) kuruşluk muvakkat teminatlarını ve 1937 yılına aid Nafia Vekâletinden alınmış müteahhitlik vesikasın; veya bu nevi işleri muvaffakiyetle başardığına dair ka- naal bahş vesaiki ve Ticaret Odası vesika sını 2490 numaralı kanunun hükümleri- ne göre ihzar ederek teklif mektubuna ihtiva eden mühürlü bir zarf içinde iha- le saatinden bir saat evvel Belediye Re sliğine göndermeleri İâzımdır. Postada vaki gecikmelerden mes'u liyet kabul edilmez. (8550) aa ae larınla gez, sonra tekrar gelir, çabışır- sın Yamnına yaklaştım. Hiçbir başlangıca lüzum görmeksizin sordum: Amzcamın oğlunun ismini bana | söyler misiniz? Elindeki işini brraktı, du: — Amcanın oğlu mu? Durup durur- bu da aklına nereden geldi Selma? Kaç gündenberi bunu düşünmekte lduğumu ona söylemek istemedim.. biraz doğrul- |uzaklaştıracı ! zanneder diye içime bir üzüntü gelmişti. Kayıdsız ve şen bir sesle cevab verdim: Dün gece bir rüya gördüm... İhti- yar bir kadın beni elimden tutarak genç bir adama gösteriyordu: «Bak, amcanın kızt Selma he kadar büyümüş!e Müdiremin kaşları çatıldı, gözleri u- *|zaklara baktı. — Hayırdır inşallah kızım... Belki de buyünlerde amcanım oğlundan bana bir mektub gelir. Mürakla sordum: bilmem neden, bu sualin beni ondan | ——hud bey mi? y — Evet, amcanın oğlu. Yavaş sesle, kendi kendime söylü- yormuşum gibi mırıldandım: — Demek ismi Fuadmış... Fmı de- PğiL , Sonra telâşla yazı Bgittüm. — Mektublar hangi çekmecede du- ruyor anneciğim? Lütfem onları bana österiverin; bördenbire içimde onları okumak isi uyandı. «Başının sorgu ile kıpırdadı, bir şey fakat vazgeçti ve sükünetle çekmesin- den bir zarf çıkararak bana uzattı: — İşte kızım; a! oku... İnce düşünceli kadın beni kepdi ha- Eme bırakarak dışarıya çıktı. İlk defa olarak hususit hayatımla karşı karşıya kalmıştım ve ilk defa| doğrudan doğruya kendime aid kâğıd- | ları okuyacaktım. Önümdeki büyükce sarı zarfı açmaktan korkuyordum. El- masasına doğru lerim titriyor, kalbim çarpıyordu. Bir iki dakika, gizli bir şey yapıyormuşum | şey Birçok mekteb makbuzları... Ömrü mün geçen senelerini intizama koyu yormuşum gibi bunları tarih sırasile dizdim. Sonuncusu beş sene evveline aiddi. Beş senedenberi müdirem niçin bu mekteb kâğıdlarını saklamaktan |vazgeçmişti acaba? Buna cevab verme- den kâğıdları karıştırmakta devam et- tim. İşte dört yıl evvelki bir doktor makbuzu. Bu mutlaka bana apandisit ameliyatı yapan doktordan olacak... Bir tame daha; bu da bademciklerimi 2- i lan boğaz hekiminin... Bütün bunları, kendime aid yeni bir Tenmek ümidile dikkatle gözden geçiriyorum. Sağ elimin altındaki kâ- Brdlar beni biraz korkutuyor: Onlar hep Taektub... Yavaş yavaş bunları da sıra- ya diziyorum ve en eskisi, tâ çocuklu- ğumdan kalan bu sararmış kâğıdlar be- ni çekiyor;bunları hemen okumak için sabırsızlanıyorum, Amcamın oğlu Fu- ad, bunca sene evvel müdireme ne yaz- miş acaba? Fakat, hayır; bu Fuaddan değil, babamdan... Gözlerim merak, hayret ve acile açılarak uzun uzum im- zaya baklım. İçimde karmakarışık duy- — Kuzuüm anneciğim, şimdiye kadar| gibi dışarısını dinledim. Bahçedeki ço-|gular belirip kayboluverdi. Babamın ondan gelen mektublar ne oldu? cukların patırdısı uzak bir uğulta ha- güael erkek yazısını zevkle seyrederken — Sana aid her şey masamın çekme- İlinde bana kadar geliyordu. Bu uzak|onun yüzünü bulabilmek için hafızamın cesinde bir zarf içinde saklhıdır. İster-| gürükü ve etrafımdaki sessizlik bana | bütün kuvvelini sarfettiğim halde mavi — Ne oldun kızım? İçin mi sıkıldı?|sen bir gün onları sana gösteririm. E- | cesaret Yermişti. İki elimle zarfı aça-|bir çift gözden başka bir şey göremiyo- Bir saattenberi piyano çalmaktan yo-|sasen Fuad beyden gelen mektubların 'vak içindeki kâğıdları masanın üstüne| rum. Başım sezle önümde açık duran boşalttım: * mektuba ıhim eğiliyor. (Arkası van”