Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Kızılayın 60 1ncı yılı- — bütün yurdda kutlulandı (Baştarafı 1 inci sayfada) maksadile yapılmış bir çok renkli tablo- lar da görüyorlardı; fakat saat 14 dü geç- tiği halde, tenhalığını muhafaza eden meydanda, bir toplantı yapılacağını an- latan hiç bir faaliyet, hiç bir hareket se- zemiyorlardı. Hattâ hatibler için bir kür- sü bile kurulmamış bulunuyordu. Merasimin başlamasını bekliyenler a- rasında, tabur halinde mekteb talebele- ri, kolları bazubendli üniversiteliler, hat- tâ nutuk söyliyecekleri i»rogramlqua ilân olunmüş hatibler bile vardı. Talebeleri- nin başında bulunan maarif müdürümüz Bay Tevfiğe sordum: — Bekliyoruz! dedi. Merasime başlanmayışının — sebebini kolları pazubendli Üniversitelilerden öğ- renmek istedim: — Bilmiyoruz! cevabını verdiler. Hatibleri sorguya çektim: — Buraya davet edildik, geldik. Fazla malümatımız yok! dediler. Gazetecilerden bir haber ümid etmi - ye de imkân yoktu. Çünkü onların ye - gâne malümat kaynakları ve rehberleri de, ellerindeki programdan ibaretti. Merak, tereddüd içinde, kararsız ka - rassız etrafıma bakınırken beni selâm- hyan bir bildik, orada bekleyişimin hik- metini sordu. Ben vaziyetimi anlatınca, kaşlarını kaldırıp' gülümsedi: — Yahu, ben de seni, mesleğinin erba- bı bilirdim! Toplantı İşaşlıyalı yarım sa- aiten fazla oluyor, Hayretle sordum: — Nerede? — Üniversitenin konferans salonunda! Tesadüfen ayağıma gelen bü haberi, ayazda titriyerek toplantı bekliyen bi - çare meslekdaşlardan gizlemiye merha- metim mâni oldu. Zaten tetikte bulunan bütün alâkadarlar arasında çok kısa bir zamanda-yayılan bu haberden sonra, ka- labalık bir kafile halinde, konferans sa - lonunun yolunu tuttuk. Oraya varıp et - rafı dinleyince öğrendik ki, merasimi ter- tib edenler, havanın soğukluğunu hesab- lıyarak, toplantıyı, Beyazıd meydanın - dan, konferans 'sâlonuna nakletmişler. Fakat küçük yaşta bir çok talebeleri, Beyazıd meydanında şiddetli ayazın muh temel suikasdlarından koruyan bu çok isabetli kararı verirken, meydana gelip de bu karardan haberdar olamıyacak kim - selerin vaziyetlerini unutmak gafletin- den de kurtulamamışlar. Merasimi hazırlıyanların bu küçük gaf- letleri yüzünden Beyazıd meydanında boşuna geçirdiğimiz zaman, çoğumuzu, konferans salonunda erkenden başlıyan toplantıda okunan İstiklâl marşını, ve söylenen nutukları dinlemek fırsatın. - dan mahrum bıraktı. Konferans salonuna — yetişebildiğimiz zaman, Bay Veysel Rüşdü, uzun uzun âl- * kışlanan nutkunun soön cümlesini henüz tamamlamış bulunuyordu. Oradan bo - şalanlar, dışarıda muazzam ve munta - zam bir alay teşkil edince gördük ki, Ü. niversitemizin konferans. salonu, Beya - zıd meydanından fazla insan alabilecek genişliktedir. Saat on beşe doğru Beyazıd meydanın- dan hareket eden bu alay, Türbede iki- ye ayrıldı: Alayın yarısı itramvay cadde- sini takib etti, yarısı da Divanyoluna saptı! Bunun sebebini soruşlurunca öğ- rendik ki, tramvay caddesini takib e - denler de, ellerindeki programı dikkatli okumamak gafletine düşmüşlerdir. Ayrı yollardan giden kafileler, köprü başında birleşince, bu gafletten doğan aksaklık ta ortadan kalkmış oldu. Ve ha- reket anındaki intizamına kavuşan alay, köprüyü, limandaki vapurların düdük sesleri, ve halkın alkışları arasında geçti: En önde giden askeri bando, marşlar çahyor, ve bandoyu, Türk bayrağile Kı- zılay sancağı takib ediyordu. Bayrakların arkasından, Kızılayın, Tak sim âbidesine koyacağı muazzam çelen- ği taşıyanlar geliyordu. Çelenkten sonra, sırasile Yedek Subay okulu, Kuleli, ve Maltepe askeri lisele - Ti talebeleri, kara ve deniz askerleri yü- rüyorlardı, Silâhsız bulunan talebelerin kolların - da üzeri kızıl hilâlli beyaz birer pazu - bend vardı. Askerleri takib eden şeh'r bandosunün arkasından da, Kızılayı temsil eden kam- Yonlar, Kızılay hemşire okulu talebeleri, Bençlik teşkilâtını temsil eden kamyon, Kızılay - gençlik teşkilâtı, mensubları, si- | Ü vil mekteblerin talebeleri, Kızılayın faal heyetleri, itfaiye bandosu, itfaiye kam - yonları ve itfaiye efradı, esnaf cemiyet- leri mensubları, ve geniş bir halk kala « balığı yürüyordu. Havanın müsaid olmayışı, tayyareleri- mizin merasime iştiraklerine imkân bı- rakmamıştı. Saat 16,30 da Taksim meydanına varil- dığı zaman, hatiblerin üzerinden nutuk söyliyecekleri kürsüler henüz kurulabil- miş, fakat höparlör tesisatı tamamlana- mamıştı. Bu teahhurun sebebini de me- rak ettik: Program mucibince; Taksim meydanında yapılması mukarrer bulu - nan toplantıya, havanın müsaade etmi - yeceği sanılmış. Fakat tehditkâr bir va - ziyet alan soğuğun. ve karın hafiflemesi üzerine, oradaki merasimin yapılabile - ceği anlaşılmış, ve kürsünün kurulması tekrar kararlaştırılmış. Bu makul mazereti öğrendikten sonra, kürsünün ve hoparlör tesisatıniın kurul - masını on beş dakikadan fazla bekleme- dik. Kürsüye ilk çıkan hatib, doktor Salim Ahmeddi. Doktor Salim Ahmedin Kızıl- ayın yüksek manasını muvaffakiyetle hü- lâsa eden kısa, fakat ruhlu nutku, uzun alkışlar arasında sona erdi. Ve kürsüde, genç hatib Bayan Meliha Avni göründü. Bu büyük günün kendisine ilham ettiği duyguları, ezcümle şu cümlelerle ifade - leştirdi: «— Kızılay Kurumu, harb ve sulh gün- lerinde, durmadan yanan, aydınlatan, 1sı- tan bir ocaktır. Bu mükaddes ocağın fedakâr mensubh- ları, Rus, Yünan, Trablusgarb, Balkan, Büyük Harb ve nihayet İstiklâl savaşla- rında, ateş ve ölüm yağmuru altında durmadan, dinlenmeden çalışmış, sayısız yara sarmiış, hesabsız göz yaşı dindirmiş, ve her şeyden üstün, her şeyden insani vazifesini, bir an unutmamıştır. Böyle bir kuruma yardım, şüphe yok ki her medeni insan için, en tabii, ve en birinci vazifedir. Cumhuriyet rejimile, lâyık olduğu yük- sek mevkie ülaşan Kızılâay, bugün, şe - refli yoluna, gün geçtikçe artan bir hızla ilerlemektedir. Yurda, gene bu yurdun bağrındakiler- dey kuvvet alârak bekçi olan Kızılay, ya- rın kopacak her hangi bir fırtınaya kar- şı, hepimize güvenç verecek şekilde ha- zırlanmış bulunuyor. Veremlilerin, yaralıların, kimsesizle - rin evi, ve bütün insanlığın koruyucusu olan bu ocak, bütün ateşini, iki büyük membadan, yani Türk hükümetinden, ve Türk milletinden almaktadır.> Taksimdeki merasim bu suretle sona SON POSTA Atatürkün Gazianteblilere telgrafı (Baştarafı 1 inci sayfada) mez ve unutulmaz sayfa teşkil eden yük- sek kahramanlıklarının 15 nct yıldönü - münün kutlulanmakta olduğunu' müj - deliyen telgrafınızı aldım. Bundan duyduğum sonsuz zevk ve saa- deti şimdi orada hazır bulunan bütün kıy- metli, fedakâr arkadaşların bilmelerine delâletinizi rica ederim. Gazianteb ve Gaziantebliler, cidden bütün Türkiyenin en bahtlısıdır. Çünkü Türkiyenin her köşesinde ihtilâl ve in « kılâb, hakiki Türklüğe kavuşma müca - delesi olmuştur. Bu meyanda yalnız Ga - ziantebin büyük Türk milletinin yüksek kâmutayınca güazilikle, muhariblikle ün. van almış bulunması için elbette sebebler vardır. $ Ars) b C ““*j Yalnız ve yardımcısız bırakılmıiş ol - malarına rağmen sadece mahdud Türk | kahramanlarımızın Gaziantebin yüksek kahramanlarile — birleşmesile en kavi zannolunan hasım ordusunun çok faik ve mücehhez kuvvetlerinden kutsal yurdla- Tını kahramanca kurtarmış olmaları, işte bu, onlara müanevi bir pırlanta kiyme - tinde şimdi taşıdıkları ünvanı vermiştir. O heyecanlı kahramanlık günlerini o gün cereyan ettiği gibi şimdi hatırlamakta ol- duğuma bu telgrafimi dinliyecek - olan bütün yurddaşların emin olmalarını di - lerim, Eğer, bir gün millet, vatan, ve Cum- huriyetin yüksek menfaatleri icab et - tirirse o çevre kahramanlarının geç - mişde olduğundan daha yüksek kah - ramanlıklar göstermeye âmade bulun - duklarına da şüphem olmadığı bilin - melidir. Cümlenizin derin ve yıkılmaz güvenle gözlerinden öperim. K. Atatürk Eğlenceye devam edildiği esnada saat |110,50 de Atatürk yanlarında Başvekil Celâl Bayar, Milli Müdafaa Vekili Ge - neral Kâzım Özalp ve Maarif Vekili Saf- fet Arıkan olduğu halde Halkevine şeref verdiler. Orada bulunan halka iltifat et - tiler. Saat 11,50 de ayrıldılar ve şehir 1o- kantasına gittiler. Şehrimizde Dün Gaziantebin kurtuluş günü yıl dönümü idi. Şehrimizdeki Antebliler bu münasebetle Eminönü Halkevinde top - lanmiş la,rbu mes'üd yıldönümünü te - zahüratla kutlulamışlardır. Herkesin göğsünde, üzerinde Gazian - tebdeki zafer âbidesinin resmi bulunan birer rozet vardı, Merasime hep beraber söylenilen is- tiklâl marşile başlanmış, bunu mütea - hat Hün seeiidü vi karlannidir ilan kahramanların hatıralarına Dün gece saat 22 den itiba'ren, doktor Fahreddin Kerim, doktor Âli Rıza, dok - tor Kâzım İsmâil, ve Eminönü Halkevi başkanı Agâh Sırrı Levend, İstanbul rad- yosunda Kızılaydan bahis konferanslar vermişlerdir. Üniversite konferans salonunda, Taksim meydanında yapılan merasim de radyo vasıtasile memleketin her tarafına yayılmıştır. j Kızılay kaza ve nahiye binaları da bayraklar ve elektriklerle donatılmıştır. Dün gece, buralarda, geç vakitlere ka- dar süren müsamereler v ir, Bütün mekteblerde, tâlebelere Kızıl- ay hakkında konferanslar dinletilmiştir. Dün gece, Eminönü, Beyoğlu, Kadıköy, Üsküdar Halkevlerinde de toplantılar ya- . pılmış, maruf ve değerli hatibler bura - larda, Kızılay hakkında çok özlü ve kıy- metli nutuklar söylemişlerdir. Bu toplantılardan sonra Kızılay şere - fine tertib edilen nezih eğlentiler de, geç vakitlere kadar sürmüştür. Ankarada çay ziyafeti Ankara 25 (Hususi) — Kızılayın alt - mışıncı yıldönümü şehrimizde parlak bir sürette tes'id edilmiştir. Kızılay umumi merkezinin Ankarapalasta verdiği çay ziyafetine Başvekil Celâl Bayar, Vekil - ler ve Ankaranın güzide sınıfına mensub 800 davetli iştirak etmiştir. B. Hesan Sakanın nutku Ankara 25 (Hususi) — Kızılayın 60 ıncı |. yıldönümü münasebetile Ankara Palasda ve- rilen ziyafette Meclis İkinci Reisi Trabzon Saylavı Hasan Saka tarafından mühim bir nutuk verilmiştir. Bu nutukda Kızılayın mem lekete, kurulduğu gündenberi, yapmış ve yap makta olduğu hayırlı hizmetler ehemmiyet- le tebarüz ettirilmiştir. — n & muş bir halde bulunan Antep kalesin - kib Gazianteb müdafaasında şehid o - hür - meten ayağa kalkılmış - ve susulmuş - ,tur. Bundan sonra Doktor Osman Bar- laş kürsüye gelerek Anteb civarında yapılan meşhur muharebelerden ve Anteblilerin burada gösterdikleri şeca- at ve kahramanlıklardan — bahsederek Büyük Kurtarıcı Atatürk'e olan min - net ve şükranlarını bildirmiş ve çok al kışlanmıştır. — Bundan sonra Hukuk Fakültesin - den Demir Dat kürsüye çıkarak çok he yecanlı ve yüksek sesle Antebin nasıl istilâ edildiğini ve meşhur Anteb mü- (dafii Şahinin sureti şehadetini çok mü- essir bir lisanla anlatmış, istilâ esna - sımda şehirde bulunan bazı ermenile - rin Fransızlara karşı gösterdikleri hüs-| İnü kabulden, Türklerin bütün maâhru- miyetlere rağmen kendilerine çok fa - ik olan Fransızlarla nasıl çarpıştıkla - rindan ve yalnız Türke hâs olan o kuv- vetli azimle Antebi esaretten nasıl kur tardıklarından uzun uzun bahsetmiş, Ali Kılıcın Maraşda Ermenileri tepe - |ledikten sonra Antebe nasıl yetiştiğini büyük bir takdirkârlık ve hayranlık - la nakletmiştir. Demir Daf sözlerine şöyle devam etmiştir: —-« Düşmanlar teslim olun diye bizi zorladıkları zaman biz beyaz bayrak yerine düşman mermilerile harab ol - de gene kıpkızıl Türk bayrağını dalga- Jandırıyorduk. Hattâ bir ara âdeta şeh- ri teslim etmeğe mecbur olduğumuz bir sırada kaleye çekilecek beyaz bez arandı. Hiç bir ev bu bezi vermek is - temedi.» ü - Bundan sonra Hukuk talebesinden Bedriye Aras sğz_ almış, o da harbin Mes'uller aranıyor ! İstanbul adliyesi - Karadenizdeki fır- tına, dün kısmen ha- fiflemiştir. Hava yıl- dız - karayelden, yıl- dız - poyraza çevir - miştir. Bu sebeb'e Büyükderede bekli- yen büyüz vapurlar Boğazdan çıkmışlar - dır. Pireden gelen Romanya vapuru dün saat 13 de Kösten - ceye, Denizyolları - nın Mersin vapuru da Trabzona hareket etmişlerdir. Güneysu vapuru buğün Karadeniz - den gelecektir. Şule ve Sadık Zadeden haber alındı Evvelki gün Zonguldaktan hareket e - den Denizyollarına aid Sadıkzade vapu - rile Barzilây kumpanyasına aid Şule va- purunun bir kazaya uğramadıkları hak- kında haberler .gelmiştir. Zonguldaktan, hareket eden Şule vapuru, fırtına karşı - sında İstanbula doğru yoluna devam ede- Mmemiş, Ereğli limanına iltica etmiştir. Sadıkzade vapuru da Zonguldaktan kalktıktan sonra fırtına ile karşılaşmış, bir müddet dalgalarla çarpışmış, nihayet Zonguldağa dönmek mecburiyetinde kal- mıştır. Sinop vapurunun vaziyeti tehlikelidir. Ereğlide eskiden batmış bir Yunan va- purunun üzerine düşen Sinob vapuru - nun vaziyeti tehlikeli görünmektedir. Va- pura güverteden yarım metre aşağısına kadar su girmiştir. Ambarlar, makine dairesi, kazan kısmı su .-'çerisindedir.' Vapurun teknesi müteaddid yerlerin - den delinmiştir. Yalnız gemi düz dur - maktadır ki, bu biraz ümid verici bir hal- dir. Vapurun kurtarılabilmesi için €v - velâ yaralarının kapanması, sonra sula - rin tulumba ile boşaltılması, ocaklarının yakılması icab etmektedir. Hava fırtına- sız gittiği takdirde kurtarılması 15-20 gün sürecektir. Fakat henüz kurtarılma işine başlanmamıştır. Kurtarma masrafı- nın, vapurun kıymetine tekabül edip ede- miyeceği de düşünülmektedir. Temelle Seyfullah tedavi ediliyorlar Evvelki gün Eşek adası döküntülerin- den, bir kayalıkta sağ olarak bulunan serdümen Temelin (Hisar) faciası etra - fında söylediklerini dün yazmıştık. Sıhhi vaziyetleri düzelen iki kazaze - de, daha iyi tedavi edilmek üzere, dün tahlisiye idaresinin Anadolufenerindeki hasta bakım evine nakledilmişlerdir. Mehmed. kaptanın cesedi denizden çıkarıldı Dün öğleye doğru, Hisar vapuru sü - varisi Giridli oğlu İbrahim kaptanın kar- deşleri Zekeriya ve Maksud kaptanlar bır motörle İrvaya gitmişler, Eşek adasından, bin müşkülâtla, İbrahim kaptanın yeğe- ni ikinci kaptan Giridlioğlu Mehmedin tesedini alabilmişlerdir. Bu cesed adanın sahile bakan tarafında ve kenarda oldu - ğü için kolaylıkla alınabilmıştir. Cesed Rumeli fenerine götürülmüştür, Oraya İrva tahlisiye istasyonu kaptanı Mecid kaptan, dün de, havanın muhalefetine rağmen, can sandalını indirerek Eşek a- dasına gitmiş, ada etrafında bir müddet dolaşmıştır. Eşek adasında dört cesed daha var Adada, Mehmed kaptanın cesedinden başka dört cesed daha görülmektedir. Fa- kat, yüksekte, kayalar üzerinde bulun - duğu için bu cesedleri hava tamamen sü- künet bulmadan almak mümkün değil - dir. Dün akşama kadar, sahil devriyele- ri, evvelki sabah Kababurunda görülen cesedden başka cesedin sahile vurduğu- nu görmemişlerdir. Kababurunda duran ve henüz teşhis edilememiş olan bu ce - sed de henüz nakledilememiştır. Anadolu feneri jandarma kumandanı İrvaya giderek Seyfullahla Temelin sor- gularını yapmış ve zabıit tanzim etmiş, çı- kan cesedleri teşhis etmeleri için bunla - faciasını dün tedkike başladı Temelle Seyfullahın ifadeleri alındı | ( Hisar ) vapuru Kurtarılan kazazedeler naklediliyorlar rın bir kaç gün daha Yonburnunda tal: lisiye hasta bakımevinde kalmalarını mu vafık görmüştür. Gemide bulunanların isimleri Seyfullah gemide 25 kişi olduklarını söylemekte, ancak, 15 kadar isim say » maktadır. Temel ise, 24 ismi şu şekilde tesbit et- Birinci kaptan Göiridlioğlu İbrahim, ikinci Mehmed kaptan, üçüncü telsizci Hasan kaptan, güverte lostromosu Kâşif reis, serdümen Temel, serdümen Neca- ti, serdümen Sabri, serdümen Ahmed us- ta, marangoz Akif, fenerci Mustala, aşçı Ahmed, ismini bilmediği ve hareket günü gemiye aldıkları bir aşçı yamağı, kama- rot Hüseyin, çarkçıbaşı Kadri, ikinci çarkçı Süleyman, lostromo Halil, yağcı Receb Ali, yağcı Ahmed, ateşçi Maksud ateşçi Mehmed, ateşçi diğer Mehmed, a- teşçi İsmail, ateşçi Yusuf, ateşçi Seyful - lah. Temel, kendisinden sonra, Adada hiç kimsenin sağ kalmadığını söylemektedir. Adli tahkikat .. Batan Hisar vapuru faciası etrafında müddelumumilikçe tahkikata başlanıl « miştir. Vapur son defa olarak İstanbul li- manından ayrılirken, muayenesi yapıl * mış ve Liman idaresi tarafından sefer ya- . pabilmeğe müsaid şeraiti haiz bulundu- ğuna dair icab eden rapor verilmiştir. Ancak, vapurun seyahati esnasında bu şartlardan her hangi birinin inkitaa uğ - raması da mümkündür. Bunun için gemi- nin son olarak, Zonguldak limanından ayrılırken, muayene edilip . edilmediği Bu hususta, müddeiumumi Hikmet O- nat, dün bir muharririmize, demiştir ki: — Hâdise etrafında hazırlık tahkikatı açılmıştır. Hâdisenin bir mes'ulü olup, olmadığı tahkik edilmektedir. Memleketimizde kış ve kar Dün İstanbulda hava kapalı geçmiş va fasılalarla kar yağmıştır. Yirmi dört saat içinde yağan karın metre murabbaına bı- raktığı su 500 gramdır. Hava memleketimizin cenub maıntaka- larile Egede kısmen bulutlu, diğer taraf- larında kapalı ve yağışlı geçmiştir. Es -« kişehir, Konya, Çorlu, Ankara ve Si . nobda kar yağmıştır. Keşanda yollar kapandı, telgraf telleri kırıldı Keşan (Hususi) — Bir kaç gündenberi kazada kış şiddetle hüküm sürmekte - dir. Yağan karlardan yollar kapanmış - tır. Posta münakalâtı durmuştur. Telgraf telleri de kâmilen kopmuş, muhaberat kesilmiştir. 5 Gemlikde Gemlik (Hususi) — İyi gitmekte olan havalar birdenbire bozulmuş, sürekli yağmur ve fırtınadan sonra kar yağmağa başlamıştır. Hararet üçe düşmüştür. Denizyolları vapurları Ankara 25 (A.A.) — Karadenizde - ki firtına esnasında Denizyolları idare- sine aid vapurlardan hiç birisi tehlike- ye düşmemiştir. Bugün, fırtına seyrüsefere imkân ve recek derecede hafiflemiş olduğundan vapurlar yollarına devam etmektedir. Akibetinden haber alınamadığı bildiri- len Sadık Zade vapuru fırtına esnasın- ida Ereğli limanına sığınmıştır. nasıl kuüvvetli bir azim ve irade ile çar pıştıklarından bahsederek - Atatürk'e rüz ettirmiştir. Daha sonra Bayan Me- diha Antebin tarihi tesisi hakkında u - zunca bir konferans vermiş, bunu dök- muhtelif safhalarından; - 'Anteblilerin tor Rükneddinin cok alkıslanan nmutlrm olan minnet ve şükran hislerini teba -| —- -——— takib etmiştir. Merasime saat beş bu « çukda nihayet verilmiştir. — Ankarada Ankara, 25 (Hususi) — Şehrimizde bulunan Gaziantebliler bu gece Halke- vinde biivlik hir taonlantı vantılar. |