— Kızılayın tarihi Bilâhare (Beyaz Rahibe) ismile namsına romanlar yazı! ve filmler çevrilen - İngiliz hizmetleri Kızılay hesabın Yazan: Dr. Kımlay Kurumu mensublarına vid eski Neşet Ömerdir. En sağdaki de Dr. Bu satırları, dünyada bütün insanlara en hayırlı, en faydalı, en lüzumlu işleri gören bu mukaddes cemiyetin gerek eski devirlerde ve gerek feyizkâr Cumhuriyet devrinde büyük semereler veren fanliyes tini, yeni nesle bildirmek için yazıyorum. Umarım ki Türk gençleri, bundan böyle Kızılay için daha çok gayret sarfedecek-| lerdir. * Eski harblerde esirler ve mecruhlar öl- dürülürdü. Pakat zaman ilerledikçe <i saniyet» duygusu daha fazla tekâmü) ettı. Bilhassa eski Türkler, ötedenberi harb esnasında esir veya yaralı düşenleri «eli bağlı» addederek her hususta imdadları- na koşarlardı. Daha sonraları Avrupada da bu şekilde yer yer, yaralı ve esirleri himaye eden cemiyetler Kurulmağa baş- ladı. Bu fikir yayıldı. Nihayet geçen asrın ortalarına İsviçre «Menfaati Umumiye Cemi bu fikri beynelmilel bir şekle sokmak için dünya hayırseverlerini bir toplanltı- ya davet etti. Birçok âlimlerin ve : iyatçıların hazır bulunduğu bu ŞU Üç esas kabul edildi: 1 — Harbde yaralananlar ve onları te- davi edenler ebitaraf» sayılacaklardır. 2 — Sıhhi heyetin bitaraflığını gözter- mek için bir «alâmeti farika» tayin edi- | lecektir. 3 — Harb esnasında bu bayrak nereye asılırsa, o mahal bitaraf addedilccek, arruzdan masun bulunacaktır. ma- ctimada ta- ük meclisince de kabul edi [ len bu proje 1834 senesinde beynelmile! bir şekil aldı ve 1907 ye kadar bu muka- veleye 55 bükümet İştirak etti. Osmanlı hükümeti, bu teşekküle 1835 senesinde iştirak etmiştir. Bununla beraber memlekette 28 sene hiçbir hareket vücud bulmadı ve ancak bundan 60 sene evvel, yani 1877 de res. men bir Hilâlahmer Cemiyeti teşekkül etti. Yalnız bu cemiyet, İsviçre bayr: nın aksi, yani beyaz zemin üzerinde kır- mızi salib şeklindeki remzi kırmızı bir ay şeklinde tedil ederek kabul etti ve bunu bütün dünya devletleri nezdinde tescil ettirdi. Bu arada 1854 senesinde vukua gelen Kırım muharebesi esnasında 'aslen İngiliz olan Mis Florence Nighingale isminde genç ve güzel bir hastabakıcı memleke- | timize gelmiş, Kırım harbinde yaraıanan | Türk ve ecnebi askerlere Selimiye kışla- | sında canla başla hizmet etmişti den büyük bir şöhret kazanan ve ismi *her yerde hürmetle anılan bu İngiliz kızı İsviçre jyaz Rahibe» isimli romanlar yazılmış, son zamanlarda da filmler çevrilmiştir. Bu filmlerden biri bu sene başında sehrimiz sinemalarından birinde gösterilmiştir. İşte bu İngiliz Misinin hareketi Kızılay İ 4 için büyük bir reklâm olmuştu. Abdülhamidin iradesile ve Dr: Abdul- lah, Dr. Kırımlı Aziz, Marko Paşa gibi zatların teşebbüsile 1877 de faaliyete ge- Bu yüz- u y pi Misinin Kırım harbinde “ yeklâm olmuştu Hafız Cemal bir harb hatırası. (Ortada görülen Dr Hafız Cemal Lokman Hekimdir) z rahibe Mis Florence N'ghingale'in Tesmi çen (fk Kızılay ©6 zaman Dolmabahçe sa- rayında toplanarak koöngreler akdetmiş, «& derin bir uykuya dalmiıştı. manlı - Yunan harbinde ilânı harbin top seslerile uyandı. Bir takım faydalı işler gördü. Fakat gene uyudu ve bu ikinci uyku meşrutiyetin ilânma ka- dar devam etti. rutiyetten sonra Faik Paşa önayak olarak bu cemiyeti uyandırmağa cabala- dı. Nihayet 1911 de sadrazam Hakkı Pa- | şanın riyasetinde Tokatlıyan otelinde bir koöngre toplanarak 30 kişiden mürekkeb bir umumi merkez ve idare heyeti seçildi. Böylece kat'i bir şekilde faaliyete ge- çilmiş oldu. Ansızın zuhur eden Osmanlı - İtalyan harbi patladığı zaman, Kızılay altı aylık bir çocuktu. Trablusgarb — istilâ edildi, 'Türk askerleri iç taraflara çekildiler. Bir çok yaralananlar oluyordu. Hastalık ta çıkmıştı. Bunun üzerihe operatör Kerim Sebatinih başkanlığında 6 hekim, 15 has- tabakıcıdan mürekkeb «Hilâllahmer dad heyeti» namında bir teşekkül, Mar- silya - Tunus yolile Trablüsa gönderildi. Bu şırada kolera da zuhur ettiğinden bir heyet daha izam olundu. Yalnız bu he- yeti götüren vapur İtalyanların eline esir düşmüştü. Doktorlar, zabit olmadıklarını isbat etmek için İtalyan ve Fransız mü- tehassıslar önünde doktorluk imtihanı vermeğe mecbur edilmişler, ancak vazi- yet tahakkuk ettikten sonra yollarına de- vam edebilmişlerdi. Trablus harbi bitmeden Balkan harbi dı. Böylelikle Kızılaya yeniden bü- yük vazifeler terettüb etti. Dr. Besim Ömerin teşviki ile bir <Hilâli- ahmer Cemiyeti Hanımlar Merkezi» te- şekkül otti. Mahmud Mu buraya reis oldu. Birçok kadınlar da ya. tar Paşanın eşi lâthane haline edilen lar muntazaman cobhelere gönderi- elden gelen hiçbir gayret esirgen- miyordu. Diğer taraftan Trakyada yer yer büyük şeyyar hastaneler kuruluyor, yaralanan zılarak burasını bir i koydular. Toplanan iane, imal 'or, İstanbulda | SON POSTA Bugünkü Türkiyede hayat 1-; iya: Acaba, diyor, sevimli san'atkâr, san'atkâr zevci- n sözlerini de bu derece zevkle ve dikkatle dinler ni? 3 Bedia Ferdi, boş zamanlarından © bir kısmını, radyoya tercih et- tiği gramofonunun başında geçirmek- tedir. Kendisine sorarsanız, radye pa- raziti, insanın yüreğini kemiren kor- kunç bir mikrobdur. 6 « Pedia Ferdi, bütün bu da bulur, 8- sahnesinde görüyorsunuz... meşgaleler arasında, mutfağını sık sık teftişten geçirmek fırsatmı Nihayet Bedlay: işinin başında, yani Şehir Tiyatrosu Bir piyeslerdeki 4 - Sahne san'atkârı Her sabah, kendisine konser dinleten zevcinin işine gidişin- oğlu Sina konar. Değerli san'atkâr, okumanın da zevkine varmış bahtiyarlardan- 4- Buna hasrettiği vakit az değüldür. 7 - *” den sonra yalnız kalan Bayan Bediayı eğlendiren meşgale- lerden birisi de örgüdür. Bu canlı fabrikanın en güzel mahsullerine Bedia Muvahhidin, Galatasaray lisesinin onuncu sıfında okuyan 5 Yakında, Bedia Ferdinin kale- “ —minden çıknış yeni piyesler seyredeceğiz. Son aylarda, piyes ver- cüme etmek merakı, nüksetmiştir. Sofrada en neş'eli olduğu günler, yemekleri elile fırsşatını bulabildiğ gönlerdi' Sevimli san'atkâr, işinden dönen zevcine ve kardaşı « desmet eserini bol bol ikram ederken: — Sakın pot kurmayın ti de renkid önlemek için, yemekle- rin kendisi tarafından pişirildiğini ilân eder. 9. sahte zevçlerinin yanındaki san'atkâr Bedlaya... ı Tertib eden: Naci Sadullah Fotografları alan: Cemal I veya hastalanan askerler tedavi ediliyor- lardı. 1330 senesinde ilk defa olarak Kızılayı halka tanıtmak için rozet usulü ihdas e- dildi ve Şeker Bayramının ilk gününde halka dağıtıldı. Bundan böyle Şeker Bay- ramlarımın ilk günü Kızılay rozet günü olarak kabul edildi. Harb bittikten sonra Ruscuk civarında binlerce esirimiz kalmıştı. Bunlar tifüs gibi' sari hastalıklar, açlık ve perişanlık yüzünden- kırılıyorlardı. Kızılay - bunun üzerinde Dr. Süleyman Numanın riyase- tinde oraya bir heyet gönderdi. Ayni he- yete dahil olan Dr. Tevfik Sağlam dâ bü- yük gayretler sürfetti ve böylelikle bü- yük faciaların önü alınabildi. Bundan başka harbi mütecakip İstan- bula 600,000 muhacir sığınmıştı. Şehres mâneti bünlara bir şey yapamıyordu. İş- le Kızılay himayekâr elini bunların Üze- rinç de uzattı ve yüz binlerce vatandaşın iaşe ve ibatesini temin etti. Bunlara iş | buldu. Memleketin içinde muhtelif yer- Bir de evinde, hakiki zevcinin yanındaki Bediaya ba- kın. Bu iki manzara size Bedianın sahnede de, hayalkk taki kadar tabil görünebilecek kadar kıymetli bir san'atkâr olduğunu isbat edecektir, lere göndererek yerleşmelerini, sefalet ve ölümden kurtulmalarını temin etti. Ben, Balkan harbi patlar patinmaz, derhal Kıbrıstaki mevkitmi terkelmiş ve İstanbula koşarak Kızılaydan v is- temiştim. Muhacirler üstüne se) dak- tor tayin ettiler. Bir araba kiralıyor ve hergün sabahtan akşama kadar cmmiler- de. hanlarda, izbelerde sü- TÜnen mescidle asta muhacirlerin imdadına ko- Kiztlâyır dum, hizmetine bir vasıta Olüe Dr. Hafız Cemual şuyor