SÖON POSTA Bana büyük annemiİn annesinden mi - çras olarak kalan kıymetli saat, geçenler. ide, evimizin içinden yok oldu. Saat eski We antika idi; üzerinde büyük bir tşcilik pardı. Saatin, büyük ve usta bir sastçi şOlan büyük annemin annesinin kocası ta- #afından yapılmış olması ihtimali de Mmevcuddur, £ Çalınan saat, altın bir saatti. Kalın ka- pakları üzerinde çok kıymetli on altı a- ded pırlanta parlıyordu. O günlerde ziyadesile paraya ihtiyacım Wardı. Saati rehine koymak istedim, Bu Münasebetle çalındığını farkettim.. Bu gâatime, her vakit için dört yüz krom ve. girlerdi.. Büyük annemin annesi - ruhu şad ol- Şün - altından bir kadınmış!, Saatimin çalındığını farkeder etmez derhal Prog polis direktörlüğünün yolu- Hu tuttum. Direktörlükte, hırsızlık çu - SAAT HIR Yaroslav Haşek ŞIZİI Ruscadan çeviren: H. Alaz besine müracsat etmemi tavsiye ettiler. | O zaman, pos bıtaklı, kıranta, sert yüzlü bir adamın karşısında olduğumu anladım Önceden haber btererek hırsızlık Şubesi | büyük annenizin annesinden miras kal -|. başlarında, bana tuhaf tuhaf bakan Befinin odasına girdim.. dığını gösteren her hangi bir vesikanız Hırsızlık şubesi şefinin arkası kapıya, | var mı?. Biz, bu vesikaya istinaden ta - yüzü duvara dönüktü. Masasının başın » | kibata başlamak mecburiyetindeyiz!. Bü- a kâğıdları Üzerine eğilmiş bir vaziyet- | yük annenizin annesi ne zaman doğdu?. te idi. Şube şefinin tam karşısına rastla-| Yani tevellüdü kaçtır?. Ne?. — Bilmiyor yan duvarın Üstünde, adaleti temsil e -| musunuz?. Biz onun doğum tatihini mu- İlen bir tablo vardı, Bu tabloda, demir -| hakkak bilmek mecburiyetindeyiz!, Bu- den bir el, maskeli bir haydudun yaka » Bsından yapışmıştı.. Tablonun — Üzerinde, kara kalemle çizilmiş bir kelepçe resmi wardı. Ben odadan girerek bir kaç adım ma. Baya yaklaşınca, şube şefinin, kâğıdlarla Meğil, fakat uyku uyumakla meşgul oldu., Bunu anladım.. Ayak seslerimden uyan- Hu Başını masadan kaldırdı. Sol tarafta fasılı duran aynadan, gözlerini sildiğini, ipsnediğini gördüm. * Uykulu bir sesle: * — Giriniz!. diye bağırdı. — Ben zaten içerdeyim, diye cevab var- Kim. | Şube şefi bana doğru döndü. O zaman, Jpos bıiyıklı, kiranta, sert yüzlü bir ada « Snın karşısında olduğumu anladım. Bana: . e— Ne iştiyorsunuz? diye sordu. » e— Sizden bir mesele hakkında İlstemeğe geldim. ZER h Şube şefi ayağa kalktı. Yüzü tatlı ve İmültefit bir hal almıştı. Bana doğru bir adım atarak ve sağ elini uzatarak: _.ı_ Çok memnun oldum, dedi. İşte size , Şube gefi, küvvetle elimi sıktı. Ben kısa ve açık bir surette meseleyi Bolattım. Şub6 şefi, kalın bir defterin içie he bazı notlar kaydederek, dikkatle beni iinledi. En sonra: : ! — Siz, dedi, bu çalınan saatin büyük Annehizin annesinden size miras kaldığı- u söylüyorsunuz!. Pekâlâ.. Fakat bu saa- in hakikaten büyük annenizin annesin . jden size miras kaldığını isbat edebilir #nisiniz?, Bir polis memuru her şeyi bil- jmek mecburiyetindedir. Bu saatin size nü öğrenmedikçe hayatta iken onunla münasebette bulunan İnsanları bulup is- ticvab edemeyiz!. Sonra, bilhassa büyük amnenizin annesinin vereceği ifade bizim için çok kiymetlidir. Ne?. Öldü mü?. O- tuz beş sene evvel mi öldü?. Meyus ol - mayınız canım, zarar yok.. Elbette onu bilen ve onunla ahbablık eden bir iki in- san buluruz. Ne?. Yüz beş yaşında iken mi öldü?. Bu biraz biçimsiz.. Çünkü 0-| nunla arkadaşlık eden insanların da bu- gün aşağı yukarı yüz yaşını geçkin ol -| maları lâzım geliyor.. Böylelerini nasıl bulacağız?. Fakat zarar yok. Sizin kimse- den şüpheniz var mı?. Yok?. Bu daha iyi. Bu suretle biz de yanlış bir takım izler | üzerinden yürümüş olmayız!. Şu halde | lütfen zarur! taharriyat masraflarına bir karşılık olmak üzere elli kron depozito | bırakınız!. Ben derhal bugün faaliyete | başlarım, Ben elli kronu bıraktım ve hırsızlık şu- | besi şefinin yanından ayrıldım.. Ertesi sabah sokağa çıktığım zaman kö- A FEL L Z — abancı bir takımı İnsanlara rastladım. Bizim sokak tenha idi ve herkes de bir - birini tanıyordu. Bünun için yabancılar derhal farkedilirdi.. Tabil bu benim der- hal dikkatimi çekti.. Demek ki şube şefi faaliyete geçmişti. Akşama eve döndüğüm zaman, köşe - başındaki bakkal, bir takım adamların benim bakkımda kendisinden bazı şey - ler sorduklarını söyledi. Bukkal kadım, beni iyice tanımadığından — bahsederek onları, beni daha iyi tanıyan birahaneye göndermiş.. Memurlar, birahaneden, benim gün - lerce eve uğramadığımı öğrenmişler.. Di- iğer köşedeki bakkal ise, benim müdhiş bir çapkın olduğumu, bir çok kadmları baştan çıkardığımı söylemiş.. Muhtelif komşularımın hakkımda ver- dikleri bu malümattan sonra benim saat meselesi çok tuhaf ve çok karışık bir saf- haya girdi. İşte ben, bir haftadanberi, büyük an - nemin annesinin saatini çalmak suçundan mevkufum.. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Tarpeya... Yazan: Kadırcan Kaflı GERT AÇAM STR ŞTT TTT TRDAR N Ş, nezle, keser. , ip, romatizma ve bütün ağrılarınızı Cerhal cabında günde üç kaşe alınabiir. “Son Posta ,, nın edebi romanı: 15 (F l L Helecandan titriyerek piyanoya otur- Fm Bereket versin ki o arkası bana ük, pencereden dışarısını seyredir yoksa bu acemi havayı onun ısında kabil değil çalamazdım. Ben bitirince yanıma geldi. | — Bu tatil seninle kampozisyon tek- paiğine çalışalım kızım; bu sırada vak- 'ıı.ı yok değil mi? — İmtihanlar yakın olduğu için bir iye nefes alam:yorum hocam. * — Hakkın var, bir iki ay daha bekli- iliriz. Odadan çıkarken geri döndü, Ehem- üyetsiz bir şey söylüyormuş gibi: Fy li Senin uydurduğun rçaları bastıracağız galiba; İstan- bi Bir G lda bir dostumla bu meseleyi görü- üyoruz. Sevinç ve hayretten açılan gözlerle Yüzüne baktım. Bir şey söylemeğe ce- Baret edemiyordum. un her zaman Bbus olduğu halde bugün ilk defa ola- fak gülen yüzü beni her vakitten ziya- Ge korkutuyordu. Telâşımı anladı Muazzez Tahsin Berkand — Pek mi şaşırdın Selma? — Evet hocam, Evvelâ hiçbir kıyme- ti olmıyan parçaların basılmasına, son- ra da sizin gibi büyük bir profesörün böyle ufak tefek şeylerle uğraşmasına, Geniş bir tebessüm yüzünü gölgele- di. (Ne tuhaf Hocam gülerken on yaş gençleşmişti.) — Yeni istidadları teşvik etmek bi- zim vazifemiz kızım. O kadar şağırmıştım ki ona bir şey söylemek Jâzım olduğunu bildiğim hal- de sözlerimi bir araya toplıyamıyor- dum. Abdal gibi kekeledim: — Teşekkür ederim hocam, Ona başka söyliyecek bir şey bula- madığıma kızdığımdan olacak sesim boğuktu ve gözlerimden yaşlar akıyor- du. Hocam bunu görmemiş gibi alel'ace- le yürüyerek kapıdan çıktı. Bir aile nedir? Son günlerde bir ta- nüyorum. En güç bir kimya tecrübesi- ni yaparkeh, en müğlâk bir cebir me- selesi halletmeğe çalışırken, en heye- canlı bir tarih vak'ası okurken başımın içinde, aynı zamanda bunu düşünen, bu meçhulü halletmeğe çalışan gizli bir nokta buluyorum. Beni bu kadar meş- gul eden mesele, görünüşte belki çok basittir.. gülünç olacak kadar basit... Fakat benim gibi bütün ömrü kalabalık bir mektebde geçmiş olan bir genç kız için bunun ehemmiyeti o kadar büyük-. tür ki bunu anlamak için ancak benim gibi hayat bilgisi az bir mektebli kız olmak icab eder. Evet, bir alle nedir? Buna bir ce- vab bulmak isteğile arkadaşlarımın ev- lerini ve yaşayışlarını düşünüyordum: İşte mes'ud bir aile: Ana, baba, ço- cuklar bir çatı altında rahat ve sükün içinde yaşıyorlar. Bunu düşünürken —dünyada ya- payalnız olduğuma için" için uğ- liyor ve bir aile ocağını hasretle düşü- nüyorum.. Sabahatin veya Emelinsevi- ne benziyen bir sevgi yuvasını... Fakat beride meselâ Şefkatin aile- sinde olduğu gibi, bir çatı altında yaşa- dıkları halde birbirlerine âdeta düşman olan ve birbirine zararlı olmaktan baş- ka bir işe yaramıyan birçok insanlara ÜLEKLONOMİ Altın fiatları Wn- ı' yeni baştan yükseliyor Altın fiatları yeniden yüksemekteair, Bu ziynet altınlarına da tesir etmiş bulunmakta- dır. Bir haftadanberi ziynet altınlarında da ,yasatl olarak 12 - 13 kuruş bir yükselme gö- rüldüğü halde bu mikdar dün 30 a kadar çık mıaştır. Dün altın borsa dışında 1060 kuruş üzerinden satılmıştır. Bir hafta evvelki flat 1042 kuruş idi. Evvelki günkü altın fiatı lıe, 1052 kuruştur. Demek ki son iki gün arasında altın fla- tı sekiş kuruş fırlamıştır. Altın fiatlarının yükselişi etrafında alâ - kadar makamlar piyasada tahkikal yapmak- tadır, Bir müddet eyvel altın flatlarının -daiml sürette hükümet tarafından kontrol edileceği şöyü bulmuş ve bunun tesiri olarak - fiatlar bir mikdar düşmüşlü. Fakat bu kontrol işi tahakkuk etmeyince bunu fıraat bilen sar - raflar tekrar flatları yükseltmeğe başlamış - lardır, Piyasada tahkikat yapan alâkadarla - rın İlk vardığı kanaate göre sarraflar ve el- lerinde altın bulunduranlar, altınları piya - Badan çekmiş bulunmaktadır. Taleb fazlahğı kaurşısında arzın ax oluşu flatları tedrici su - rette yüksellmeğe saik olmuştur. Hükümetin altın ftatları üzerine el koy - ması tahakkuk ettiği gün derhal altın flat - larının normale düşeceği muhakkak adde - dümektedir. Altın - flatlarının yükselmesine (8nayak olan sebebler ortadan kaldırılmadığı müddetçe fatların yükselmekte devam ede- eeği umulabilir. Binaenaleyh mali mehafllde altının bugün de birkaç kuruş fırlayacağı u- mulmaktadır. Akhisarlı'ar tütün satışının Borsaya. alınmasını istiyorlar Manlsa, (Huzusl) — Bu yıl Akhisar havali- İsinde tütün verimi 55 milyon kilodur. 45 milyonu satılmıştır. Köylünün elinde bulu- in 1.5 mülyon kilo tütün de peyderpey satıl- aktadır. Tütünetiler, memleket tütünetlü- #ünün inkişafı için çok yerinde olan sebeb- ler göstererek vekâlet makamına başvurmuş- lardır. Tütünlerin üzümlerde oldugu gibi nu- Mara altında salıkmasını ve her numara için ayrı bir flat verilmesini ve tütün satışlarının | borsaya alınmasını ve ekim mıntakalarının | tahdid edilmesini taleb etmişlerdir. Müstahsüler elde ettikleri tütünleri depo edecek yer bulamadıklarından müşkülkt çek- mokte olduklarını bildirmişler ve kredi koo- peratifinla alım satım esnasında nazım ve mutavasııt relünü oynamazını dilemişlerdir. Türk - Romen ticaret müzakereleri Bükreşde Türk - Romen ticaret müzakere- Jerine devam edilmektedir. Deniz Ticaret Mü- dürü Müfid Necdet de ticaret bey'etimize 1- tihak etmek üzere bugün Romanyaya gide - cektir. Müfid Nocdet, hükümetin yeni tali - matını da götürmektedir. ÇOCUK — Çocuk Esirgeme Kurumu tara- fından hattada bir çıkarılan bu çocuk mec- yuasının 65 inci sayısı renkli bir kapak için- de güzel resim Ve birçok çocuk yazılari ile imtişar etmiştir. HAVACILIK VE SPOR .. On beş günde bir çıkan bu hayacılik mecmuasmın 205 in- €) sayısı İntişar etmiştir. KUŞ CIVILTILARI — Şalr Yasuf Ziyanın I îîe—nı neşriyat Bunu düşündüğüm zâman Başımın içi karışıyor ve dünyada yalnız olduğm:. teşekkür ediyarum. Fakat, hayatta bir bağı olmamak ne Büç... Ne yorucu ve yıpratıcı bir boş. luk... Arkadaşlarımın - evlerine — gitti. ğim zaman kendimi yerden bitmiş bir ot gibi yalnız sanıyorum ve içimin in- ce bir teli derin derin sızlıyor. e Emel çok mütcessir. Orhan İstanbula gitmiş. Bir taraftan da annesile babası onların, bazı sebeblerden dolayı birleş. Mmelerini münasib görmediklerini söy- lüyorlarmış. Kızcağız dün gece sabah- lara kadar ağladı durdu. — Orhanı benden ayıracak sebebi gö- Temiyorum Selmacığım; anemle babam niçin saadetimize mani olmak istiyor- lar? Zavallı Emelcik, gözlerinden sıcak yaşlar akarak öyle candan kopan sözler söylüyordu ki onu teselli etmeğe çalı- şacak yerde kendimi tutamadan ben de ağladım. Öna acıyorum, biraz dâ kızıyorum. Fakat içimde yeni bir duygu daha var k! onu kendi kendime itiraf etmekten bile çekiniyorum: Kıskançlık. Bu, arkadaşımın aşkına veya sande- tine kıskanmak değil, alel'umum «sev- CAT AT LA SERAMAK KT İstanbul Borsası kapanış fiatları 24 - 12- 1937 ÇEKLER Kminönü kazası Çocuk Esirgeme Kurumu- nun köngresi Divanyolunda Çocuk Kütübha» nesinde yapılmıştır. Kongrede yılık faaliyot raporu okunmuş, dilekler dinlenmiş, yeni |- dare beyeti Ile, vilâyet köngresine iki murah- has seçilmiştir. 31 çocuk şiirinden mürekkeb olan bu eser, kitab halinde çıkmıştır. İçinde birçok güzel parçalar vardır. Bütün mekteb mualtimleri- nin talebeleri için istifade edecekleri bür gür mecmuasıdır. DİŞ TABİBLERİ — Bu aylık tıb mecmu- asının 82 nci sayısı çıkmıştır. istediğim ve beklediğim bir sevgim ol« sun diyorum! Bazı günler içimin boşlu» ğuna acınırken daha ziyade muhayyel bir sevdanın, daha doğrusu muhayyel bir sevgilinin hasretini çekiyorum gibi- me geliyor. Bu yeni hislerimi tahlil et- mekten korkuyorum, duygularımı in- celersem kendimi üzücü hayallere kap- tıracağımı zannediyorum. Öyle gecele- rim oluyor ki, yatağımda gözlerim açık, bir şey düşünemeden, bir şey duyama- dan, saatlerce bir heykel gibi yatıyo- rum, Kulaklarım uğulduyor, kalbim sert sert çarpıyor; bütün vücudüm &- teşler içinde yanarak kıvranıyor. Has- ta olacağım diye korkuyorum; fakat er- tesi sabah kendimi hergünkü gibi kuv- vetli duyunca bir gece eyvelki buhra- nın sebebini bulmağa çabalıyorum ve bülün bu sebebsiz üzüntüler ve garpın- tılar âsabımı bozuyor, kafamı yaruyor. Bazı günler bunlardan Sabahate ve Emele bahsetmek arzusu içimi yakıyor ama onların benimle alay etmelerinden korkarak bundan da vazgeçiyorum. Dün gece gene uyuyamamıştım; bu sabah müdire hanımın odasına girdi- ğim vakit rengimi pek soluk buldu. Gözlerinde ve yüzünde büyük bir a- raftan derslerime büyük bir ateşle ça-|da, kan bağile bağlı oldukları için bir| gi» ye özenmek, onu çağırmak ve iste-İlâka ile elimi tuttu. lışırken, bir taraftan da benim için bir| aile diyoruz., gene onların bir arada ya-|mek.., İmuamıma olan bu sualin cevabınt düşü- | şamalarını tabif görüyoruz. ; Benim de düşündüğüm, ağladığım, — Hasta mısın kızım? (Arkası var)