Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
e L ü ; öRE— GEŞE T Ş a Üİ Ce Mllre Ü p ür n e| 6 Savfa r Hâdiseler K arşısında MEKTUBLAR line kalemi aldı. Önündeki a- lacaklı mektubuna baktı: — Sanki vermesem ne vapacaksın.. çatıa, patla vermiyeceğim işte! Dedi. Fakat nedense kalemi onu dinle- medi, başta türlü yazdı: «<Borcumu geciktirdiğim için —affmızı diierim, bu aybaşında muhakkak ödiye- ceğime emin olabilirsiniz..» İkinci mektub bir dosttan geliyordu. Sadece hürmet, muhabbet, — dostluktan ibaretti. — İkide bir mektub yazıp beni de oku- mrmak zahmetine sokarsın. Senin dostlu- ğurdan da sanki ne fayda olur? Baş be- lâsı Dedi. Fakat gene kalemi onu dinleme- di; başka türlü yazdı: «Büyük dostluğunuzun daima minnet- tarıyım. İkide bir aldığım mektublarını- zı ne büyük bir zevkle okuduğumu ta- savvur edemezsiniz... Vesaire vesaire...> Üçüncü mektub akıl danışan bir akra- ba çocuğundandı: — Sanki ben senin akıi hocanım ha: AÂklım fazla olsa kendi işimi yoluna ko- yarım. Dünyada ne alık ınsanlar var. Dedi, fakat kalemi onu dinlememekte inad ediyordu. Başka türlü yazdı: «Çocuğum bu işde hata ediyorsun, be- nim sana söyliyeceğim tarzda hareket e- dersen muvaffakiyet yüzde yüzdür... Vesaire... Vesaire...> Dördüncü mektub başka bir şehre git- miş olan karısının mektubuydu. Mektub tam dört sayfa tultmuştu! — Ne geveze şevdir, burada iken hiç durmaz söylerdi. Gitti şimdi de dört say- falık mektublar vazıyor. Dedi. Fakat gene kalemi onu dinleme- di; başka türlü yazdı: «Karıcığım, dört sayfalık mektubunu belki dört defa birbiri arkasına okudum. Hor okuüyuşumda ayrı bir zevk duyüyor- dum. Seni ne kadar göreceğim geldi bil- sen seni yanımda görmek, sesini dinle- mek için can atıyorum... Vesaire... Vesa- İre...> Beşinci mekxtub bir iş havale eden, es- ki bir arkadaştandı: — İşim yok ta senin bilmem ne işin için kapı kapı dolaşacağım ha. Bir kere bana bir ıyiliğin dokundu diye kırk yıl uşaklağını yapacak değilim va! Dedi. Fakat kalemi başka türlü yazdı: «Âzizim, İşini kendi işim gibi takib e- de:eğime emin olabilirsin. Senin bana yapmiş olduğun iyiliği hıçbir zaman u- nutmam, Bu tarzda işlerin olduğu zaman daima bana yazman benim için bir şeref- tir... Vesaire... Vesaire...> İsmet Hulüsi | Bunları biliyor mu idiniz? — Goçon sene dünyada on varmış (1937) senesi he- nüz sona ermediği için elde mevcud istatistikler bir se ne evvele yani (1936) vya aid olan- lardır. Bu listelere göre geçen sene öünyada (1İ0) mil- yarder mevcuddu. fO VYu0d0U Zaharof, alominyom kralı Amerikalı Mel- lon, ötomobil kralı Ford, para kralı Mor- gan, petrol kralı Rokfeller, Bolivyalı Pa- tino, Haydarâbâd Nizami, Baroda mih - racesi, Ağahan ve Japonyalı Ken-Kişi Kağamidir. Haydarâbâd Nizaminin zenginliğine bir misal olmak üzere rmmücevheratına aid listelerin üç İngiliz mütehatsısı tarafın- dan iki senede tanzim edilebilmiş oldu - ğüunu ve emrinde (400) lüks otomobil bu- lunduğunu kaydetmek kâfidir. Bun'ar silâh kralı Matbaa harfierin'n kıışfindanlıerı (3 mi yon kitab basılmış Nasıl hesab e - dildiğini, hangi is- tatistiğe istinad o- |e londuğunu bilmi- Voruz; fakat «Vel moöt» almanağına göre matbaa hu - rufatımım ilk keş- |findenberi dün - vafa basılan ki - | tab Mmecmuu 13 milyonu bulmuştur. Ezinede belediye işleri Ezineden yazılıyor: Ezinede belediye işleri pek sönük bir haldedir. Elektrik motörile sinema da bankaya ipotekli olduğu için halk ne elektrikten ne de sinemadan istifade edememektedir. Be- lediyeyi bugünkü halinden kurtarmak için işlerin mansub bir belediye reisine tevdiinin faydalı olacağı düşüncesi hâ- kim bulunmaktadır. * g WlUMULAZ. ? x/ “CÖNÜL İŞLER Kadın ihanete Ekseriya ihanetle Mukabele eder Yerebatanda Bay «A.» bana, dikkat bir macera anlatıyor!: Tanıdığı bir kadıni iyi bir muhite ka - vuşturmuş. Onunla altı sene, gürültüsüz ve mes'ud bir hayat geçirmişler. Fakat bundan bir müddet evvel, bir akrabalağ- rının evine taşınmışlar. Akrabalarının on yedi yaşında bir kızı varmiş. Bay «A» bu genç kızın tahrikkâr sokuluşlarına lâkayd kalamamış. Ve onunla münasebete giriş- miş,. Bu münasebetin başlayışından bir müddet sonra da, beraber yaşadığı kadı- nın, bir erkekle düşüp kalktığına şahid olmuş. Bu yüzden metresile arası açıl - mış. Düşüp kalktığı kızın validesi, onun- Ja aralarını bulmak istemiş. Fakat deli . kanlı, kendisine ihanet etmiş bir kadınla barışamıyacağını söylemiş. Bunun netice- Binde, sekiz yıllık metresi, eşyalarını top - layıp çekilmiş gitmiş. Delikanlı, metresi- nin çekilip gitmesinden sonra, öteki kızla rahat rahat düşüp kalkabileceğini ümld etmiş. Fakat kızın da kendisinden yüz çe- yirmesi, ve başka erkeklerle düşüp kalk- ması, bu ümidini de kırmış. Bana: — Şimdi, diyor, akrabalarım da-beni evlendirmek istiyorlar. Fakat ben, bu kız meselesinin nihayet bulmasını istiyorum. Ne yapayım teyzeciğim? Bay «Av bu münasebete nihayet vere- miyormuş. Çünkü kızın, kendisi tarafın - dan iğfal olunduğunu iddiaya kalkışma « sından korkuyormuş. Bence evvelâ bu korkusu yersizdir. Ma- &mafih bana öyle geliyor ki Bay «A» bana şayanı vaziyetinin iİçyüzünü anlatırken, kâfi de- recede samimi davranmamaktadır. Eğer Bay «A» herhangi bir iddladan korksaydı, bu iddlayı ortaya atabilecek olan kızla bir çatı altında yaşamaması i - tab ederdi. Bu hayatı devam ettirmek o genç kızı, öyle bir davada haklı çıkara »- bilecek delillerin mikdarını arttırmak - tır: Ve Bay «Ab bunu kavrayabilecek id- rake fazlasile sahibdir. Binaenaleyh, benim, bu mektubdan edindiğim kanaate göre, Bay «A», kurtul- mak İstediğini yazdığı bu genç kızı sev - mekte, fakat mukabele görmemektedir; Bence bunun sebeblerinden birisi de, genç kızın, kendisini ihanetkâr bir erkek olarak tanımasıdır. Bay «A» sekiz sene birlikde yaşadığı ka dına, bu genç kızla ihanet etmiştir. Bu i- tibarladır ki, bu İhanet, genç kızın gözü. nü korkutmuş, Bay «Â»> ya inanmasını, güvenmesini hayli güçleştirmiştir. Bay «A» nın, aldattığı bir kadından sa- dakat beklemesi de haksızlıktır. İhanet gören kadın, beraber yaşadığı erkeği sev- se bile, bilmukabele ihaneti ekseriya gö- ze alır, Binaenaleyh, bu tecrübeler Bay «A» ya iki mühim hakikati öğretecektir: l1 — Kadın, ihanete, ekseriya ihanetle cevab verir. 2 — Kadın, ihanetkâr erkeğe itimad et- mez. Eğer tahminim doğruysa, ve Bay «As bahsettiği genç kızı seviyorsa, evvelâ met- resine ihanetinin haklı olduğuna inandır- Maya çalışsın. Ondan sorlra, kendislne ayni muamele- yi yapmıyacağını telkin etsin. Ancak o takdirdedir ki, göreceği mu - amele değişecektir. TEYZE (3 MİLYON | TTT ETERE 7 “SON POSTA _ nişanlanan bir çift kimlere nasıl görünür? Dostlarına göre Köpeklerine göre Kızın terzisine göre Erkeğin annesine göre Kızın babasına göre Pestacıya göre Kendilerine göre Atlas Okyanosu 84 Saatte geçilecek mi? | çalışmaktadırlar. — Yukarıda —OT TT kazançlı Böcekçilik her köylünün yapabileceği kadar basittir. Birçok yerleri- | mizde bu işle bilhassa kadınlar meşgul olur ve evin büdcesine bir iki | ay içinde hiç yoktan bir varidat temin etmiş bulunurlar. olay ve bir iştir Geçenki yazımda, köylerde kolaylık- la yapılabilecek şekildeki fenni bir ipek böcekçiliğinin baş tarafını anlatmış, ge ri kalanını da bu yazıma bırakmıştım. İpek böceği tohumlarını fışkırtmış ve artık onları-bakıp büyütmek sırasma gelmiştik değil mi? O halde devam e - delim: 5 — Böceklerin bakılması: Fışkıran böcekler kerevetlere — yerleştirilir. Bu kerevetlerde kendilerine verilecek yer, büyüdükçe genişlemelidir. İlk günlerde böceklere yabani aşısız dut yaprağı ve- rilir. Tabit kıyılarak. Büyüdükçe kıy - malar büyültülerek en sonra bütün bü- tün, ve aşılı ağaçların yaprakları veril- 'meye başlanır. İlk günlerin yirmi dört saatinde yedi defa, daha sonra altı defa, beş defa, en son dört defa yem verme- lidir. Bundan aşağı yemlemek olmaz. Her yemin arası muayyen aralıklı ol - malıdır. Yapraklar hiç bir zaman ıslak olmamalıdır. Pek mecbur kalınırsa mut laka kurutmalı, hattâ bir bir silmelidir. Kızışık, kirli tozlu yaprakların hasta - lık getirip bütün emekleri havaya gö- türeceğini unutmamalıdır. Ayni zaman da altlarındaki yatak (— küne) birik- tikce bunları da toplayıp dışarı atmalı - dır. Bazılarının yaptığı gibi bu yatağı hiç değiştirmemek pek fenadır. Tekrar söyliyeyim ki odaların eskimiş, fena ha vasını sık sık değiştirmelidir. Günlük yem sayısı azaldıkça, gün - lük havalandırma sayısını çoğaltmalı - dır. Meselâ yedi defa yem verilirken üç defa havalandırılırsa dört yem ve - rilmeye başlandığı zaman sekiz defa havalandırılmalıdır. Böcek evlerini hiç süpürmemeli, da- ima tozu ıslak bir bezle almalıdır. Te- mizlik yapıyoruz diye bütün tozu ha - vaya kaldırmak çok fenadır. 6 — Böceklerin uykuları: Böcek bak maktaki bir incelik te, onların uykula - rındadır: Tohumdan çıkan böcekler be- uyurlar. Bu müddet zarfında kat'iyyen yem vermeyiniz. Uyanıp yem aradık - ları zaman verirsiniz. Aradan beş gün geçince bir uyküya daha yatarlar. On- dan sonra sırasile ve belli aralıklarla üç uyku daha yaparlar ki dördüncü uyku- dan uyandıkları zaman iyice büyümüş olurlar. Bundan sonra böceklerin teni ?şeffaflaşmaya başlar ki askıya çıkacak- | İları zaman artık yaklaşmış demektir. Böcekler büyüdükçe yerlerini geniş - ! İletmek lâzım geldiğini unutmamalı, fa- /|“kat son çağda artık ne yatak değiştir - meli ne de yaprak vermelidir. Bu dev- | reyi mutlak bir sükünet içinde geçir - Fransız mühendisleri son zamanlarda yeni bir transatlantik projesi Üüzerinde maketini gördüğünüz bu tfansatlantik 400.000 bey- gir kuvvetinde makinelerle mücehhez bulunacak ve saatte 57 mil sür'atle seyre- debilecektir. Transatlantik —bu şekilde Atlas Okyanosunu 84 saatte katedebile- cektir. melidirler. 7 — Böceklerin askısı: Nihayet bü - yüyen böceklere koza yapabilmeleri i- çin askılar verilir. Bunlar hardal, katır tırnağı, Çavdar sapı, ve fundadan ya - pılma demetlerdir. Meşeden yapılan as kıların mahzuru anlaşıldığından muz - tar kalınmayınca kullanılmamalıdır. Böceklere yem verilmesi düzgün geç - mişse, yaşları ve uykuları hep birden gelip geçeceğinden askıya çıkmaları da birden olur. —— — şinci günü başlarını yukarı kaldırarak | İyek kozaları üzerinde Gikkatle meşgul olan bir kudın ; Askı demetlerini kerevetlerin çevre- sine sıra ile dizmelidir. Böceklerin ço- ğu askıya çıktıktan sonra henüz kere * vette kalanlar görülürse bunları topla- yıp ayrı bir kerevette beslemelidir. Kır kıncı günün sonunda kozalar tamamen sarılmış olur. Ve bittabi demetler yer - lerinden çıkarılarak kozalar elle bir bir toplanıp pazara çıkarılır. 8 — Böcekcilik hesabları: Bir kutü böcek tohumu 25 gramdır. Bundan 30 bin böcek çıkar. Bu böceklere birinci yaşlarında 2 metre murabbai kerevet lâzımdır. İkinci yaşlarında 4 metre mu rabbaı, üçüncü yaşlarında 12 metre muüu rabbaı, dördüncü yaşlarında 30 metre murabbaı ve daha sonra ise G0 metre murabbaı yer lâzımdır. Buna göre ye - rinizin ne kadar böcek besliyebileceğini hesab etmeniz mümkündür. Gene bir kutu böcek için ilk yaşta 12 kilo, ikinci yaşta 48 kilo, üçüncü yaşta 150 kilo, dördüncü yaşta 200 kilo, ve ondan son- ra askıya çıkıncaya kadar da 700 kilo yaprak lâzımdır. Bu kadar yaprak için yüksek boylu 40 ağaç ister. Ağaçları - nızı da bu hesaba göre tâkatlandırabi “ Bir kutu tohumdan ortalama hesab- la 65 - 70 kilo kuru koza alımır. Bir kilo kuru koza dört kilo yaş kozadan elde edilir. Bu hesablar tabii ortalama alınmış ve ancak bir fikir vermek için konul - muştur. Yoksa ağaçların yerine, kuvve- tine, yahud bakıma, budamaya, yılıma göre değişeceğini bilirsiniz. Ayni su - retle böcekler için söylenen rakamları da o gözle görmelidir. 9 — Hülâsa: Sıhhi bir yer, temiz ve iyi bakım, hesablı davranış ile kırk gün lük bir emek insana hiç yoktan hatır! sayılır bir kazanç getirir. Böcekcilik her köylünün yapabileceği kadar kolay ve sevimli bir işdir. Böcekciliğimizi es- ki seviyesine ulaştıracak günleri göz - lüyoruz. TARIMMAN ——— — M İki ahbab çavuşlar: Teskin edilemiyen hırs