B ız Sı)"[ı* © “Son Posta,, nın a. öyesi S 8 Temmuz Nihayet hırsızlık yapabildim. Bir port- föy çaldım. İçinde yüz on bin (rııık kıy- metinde evrak var... Artık zengin bır adamım demektir. Faz- la heyecanım yok. Projelerim pek çok. Dün açlıktan midemi bartıra bastıra yü- Tüyordum. Eve girince elektriği yakarak bir san - dalyeye oturdum. Ve bir müddet öylece hareketsiz bir halde kaldım. Ne kadar za- man geçti bilmiyorum. Gürültü yapmak- tah — çekinerek kalkim — ve — ka « pımı sürmeledim. İçimdeki korku ve he- yecan biraz azalır gibi oldu. 'aris ci.annda o'uran n yanındaydım. ima, tiyatro piyesle - | hi üç frank mukabilin- en zaruri ihtiyaçları - | mu alıyardum. Amcam da gıdam için gün- de yüz sous veriyor ve geceleri evinde yatmama müsaade ediyordu. " Yattığım odanın karşıstiınd? bir ev var- dı. Bir gece ihtiyar bir adam, aydınlık ©- dasında bir sürü banknotlar, eshamlar saydı ve bü mühim yekünu bir cüzdana yerleştirerek vlinde gaz lümbası odadan 'lik yapmıyacaklım Gene mütevazi bir çıktı. Bir dakika sonra alt kattaki sandık ©- dasının kapısı hızla açıldı. Sebebini bil. meden o gün ve ertesi gün evde oturdum hep... İkinci gece, hemen edamdan fırladım ve parmaklıktan atlıyarek komşunun bahçesine daldım ve bekledim. İhtiyar gere elinde lâmba göründü, güçlükle yü- rüyoördu. Cüzdanı yüklüğün içine koya - râk üzerine de bir taş yerleştirdi ve lâüm- basını alarak çıktı.. Sabahleyin etrafı grzdor gp_»ırdvm İh-| tiyar komşunun sandık odasına girmek pek kolaydı. İhtiyar hasis bir herifti ve| kimsesi yoktu. Ben ise açtım ve fakir - dür. Ve ona scıyacak da değildim.. evden çıktım. Parmaklıktan atlı- yarak sındık udası dim. Ve cüzdanı konmt:ş olduğu yerden aldım . Kimse beni görmeden bit dakika Zarfında odama döndüm. Bütün gün ve gece Lorkumdan cüzda- hi açamamıştım. Bu aksam cesaretim nel— di ve saydım. AAA 9 Temmuz Gece rahat uyudum. Garib şey.. acaba rüvada mıydim? Hayır hakikatti bu.. ar- 'tık zengindim. Şimdi durmamak lâzım. Bir şeyler yap- malı, Abdal değildim.. Evvelâ açtımı, karnımı döyurmalı! Cüz. dandan yüzer franklık ikl banknot çı « kardım. Ve cüzdanı sandığımın — dibine sakladım. Merdivenden inerken kendi kendime: — “Son Posta,, nın edebi romanı: 11 fııı—, müdhiş bir korku ve heyecan her İşarı çıkmağa davrandım; tam bu sırada SON POSTA İR HATIRA DEFTERİNDEN Çeviren; Faik Bercmen Gözlerimi açtığım zaman üzerime bir polis ajanının eğilmiş bulundu — Zengin Sir adam gibi yürümeliyim! | Kütübhane memuruna: rsa öyl diye söylendim. * rına aid bir eser sordum. Ahmak ahmak Bir lokantaya girmeli. Çoklandır şöy- | güldü, kızdım. Fakat sesimi çıkarmadım. le adamakıllı karnımı doyurmamıştım. Eve dönüp uyumalı! Yemek yerken dışarı bakıyor ve aç ge- Sabahın zen sefillere göz gezdiriyordum. Müsrif-| Cüzdan yastığımın altında.. Karnım âç!.. nu gördüm. a- saat biri: hayat sürmeliyim. Yüz franklık bankaotlardan birini gar- soğa verdim. Paranın üstünü beklerken karşıdan bir polis ajanı göründü. Ansı - x 27 Temmuz, Sabak: Bugün bir kayme tozdurmahı! Gece yarısı: Eve yorgun argın döndüm. Ne yapımı Bir trene atlayıp üzük bir memlekete | kaçmalıyım! Noreye, İstanbula mı, Mos- ya mı? ak düşüncesi içimi rahatlandırdı. tarafımı kapladı, titremeğe — başladım. Hemen vestiyerden şapkamı alarak dı - arkamdan bir ses: — Mösyöl Mösyö! diye bağırdı. Ani bir tereddüd geçirdim. Fakat ha - n kapısını açtım, gir- Bilrkün Dw Fakat hangi istasyondan Moskovaya gi - dilir? Şimal istasyonuna gittim ve bekledim. | Tarifelere göz gezdirdim. Her gişenin ö- nünde bilet alanları s'ize rikulâde bir cesaretle döndüm. Bu gar - | sondu: — Paranın üstünü almadı. aa ' y 25 Temmut a bir polis On beş gündür bir pot kırmadım daha.. | İki yüz franktaı, üç buçuk frangım kal- dı. Dün hararetlm vardı. Âdetâ hastay - |dim. Bu sabah yataktan k | naya kaktım. G tim, kravatım 'nepsi eskimiş ve mıştılar, Pek pejr Bu halime bakar, ak gülâüm. Yüz bin frtanklık bir' fâi ler Bin #ranklık bir £ ©t çıkarıp elbise almalıyım onu; et bu bin franklık kaymeyi nasıl bozdurmalı? Bugün ne yemek yiyeyim acaba? nira pek sıkılıyor. saar nt duruyor.. bende acaba hududu geç stiyen bir katil surat boylu düşünmeğe gelmez! Lükin üstüm başım perişan.. bi kılıkla .|büyük bir para bozdururken nâzarı dik- -| kari celbederim. mek ı var mı? Uzun Sabahın beşi Uyuyamıyorum. Bu kahrolası — servet | hiç bir işime yaramıyot Ölmek istiyo - | eu 3) Temmuz: Oh kurtuldum! Artık kurtuldum. Mes'ud ve hürüm. Şimdi hıç bir serverim yok.. ıktan doğan bir kâbus k:ıH( ım. Cüzdanımı p tebimdeki bin ne ko) arak evden Seine nehrine Ca « 26 Temmuz Daha hayatımı Güzeltmek için bir çare bulamadım. Geçen gece çinde kıvranırk sakladığım yerde ün Öğleden sonra: | franıklık kaymeyi di Milli kütüphaneye gittim. ç e gidip kondimi Cebimde bir kaç bin fr: den kurtulmak lâzım. Bir ııhaır ngv rum. iğım vakit Üzerime bir iş bulunduğunu gü Manısada Akal tecrübeleri iyi Manisa (Hususi) — Ege bölgesinin mühim varldatlı yerlerinden biri olan vilâyetimizde pamukçuluk günden güne inkişaf etmekte. dir. Vilâyette, AÂdi ve mütesavi şerait dahi- linde alta pamuk nevi üzerinde yapılan tec- rübelerde tkala denilen pamuk nevinin ev- saf itibarile diğer nevilere faikiyeti aznlaşıl- mıiştir. Vali Lütfi Kırdar kazaları gezerek pamuk ekim sahalarına göre tohumluk tedariki için teşebbüsatta bulunulmak üzere icab eden vlimatı vermiştir. Bu yil, vilâyete, 220 ton | pamuk tohumu celbedilmiştir. Bu tohumlar- | paan 62357 kilosu Turgudlu kazasında, 17380 çifiçiye, 41228 kilosu Salihliden 148 çiftçiye, 2315 kilosu Alaşehirden 21 çifiçiye, 997 kilasu Eşmeden 108 çiftçiye, 100 kilosu Kuladan 4 çifiçiye, 1T000 kilosu Akhılsardan 190 çiftçiye, 10015 kilosu Kırkağaçtan 594 çiftçiye, 22470 Kilosü Somadan 737 çiftçiye, 82550 kilosu da Manlsa merkex kazasından 1146 çiftçiye da- bıtılmıştır. Bu yıl havaların kurak gitmesine tağmen alnan mahsul köylünün yüzünü güldür - müştür. Akala pamuğu, gerek verim, gerek evsaf bakımından diğer yerli pamuklara fatk ol- duğundan iyi Hat ve müşteri bulmuş, zürra bu pamuğun ekimini benimsemiştir. Köylü, tccrübe için hususi muhasebe tahsişatile ge- tirtilen tobum makinelerile çapa ve mibzer- lerin de çok İstifadeli ve sühuletli olduğunu gürmüş, bunlara da talib olmağa başlamış- tır. 937 yılında, Salihlide 3500, Alaşehirde 400, Eşinede 25, Manisa merke? kazasında 4675, Akhisarda 1091, Somada dâa 1950 hektarlık araziye pamuk ekilmiştir. Turgudlu ve Kırağaç da dahil olmak ü - zere vilâyet dahilinde pamuk ekimi yapılan sahâ 15520 hektarı bulmaktadır. Gediz nehrinden kanallar yasıtasile isti - fade edilerek o civardaki sahanin sulanması €© köylüyü memnun etmiştir. Balihlide 3000 dekarlık zer'iyat şahasında görülen helyotis ismi verilen nıqemuıı im- a GİNSİ ıımuk neticeler verdi 21 Için tedbir alınmış ve diğer mıntakalara |sirayetine meydan verilmeden üç gün içinde bu haşere tamamen Itlâr edilmiştir. Bu yı, pamuk zürramm eline, akala pa- muğu ekli münden, 2 milyon lira gibi mü- him bir para geçeceği tahmin olunmaktadır. Bağlara âriz olan haşereyle yapılan yaz mücadelesi de muvaffakiyetle neticelermiz. Üz. Kiş mücadelesi için de Lertibat alınmış | bulunulmaktadır. Hububata âriz olan fabrüzlerle mücadale için de te ş ve faaliyete geçil- miştir. Mü: ada, ayrıca, köylü de tenvir edil: Kula ve Eşme kaza merkezlerinde de, bu İyi çekirge istilâsınin önüne geçmek Üzere İtenb eden tedbirler alınmıştır. Köylüye, muzır hayvanları 1tlâf etmek Ü- zere Üşek ve silâh verilmektedir. Şimdiye kadar 3000 domuz Itlâf edilmiştir. Altın fialları düşmekte devam ediyor Bir müddettenberi, taleblerin arkası ke - sildiğinden, altın flatları hergün birkaç ku- ruş düşmektedir. Dün de, Cumartesi gününe nazaran beş kuruş kadar dahâ düşmüştür. Dün, sarraflarda, altının alış flatı 1048, satış flatı da 1050 kuruş olarak tesbit edll - miştir. Bu fiat, sekiz on gün evvelki flatla- ya nazaran 65 kuruş düşüktür. Altının gün- den güne daha düşerek bir iki ay evvelki zibi 960 - 970 kuruşa kadar ineceği umulmakta- dır. Dün borsada Türk borcu tahvilleri 14,50 Urada açılmış, akşam, 5 kuruş yükselerek 1455 lirada kapanmıştır. Tramvay şirketinin 3 aylık varidatı Tramvay şirketi Ağustos, Eylül ve Birinciteşrin aylarında on sekiz milyon yirmi bin yüz seksen Üç yolcu taşı - mıştır. Bu aylarda temin edilen varidat yekünü altı yüz yirmi yedi bin liradır. baş, keser. İcabında güni tış, nezle, grip, romatizma ve bütün ağrılarınızı derhal de üç kaşa alınabilir. Taklitlerinden sakınınız ve her yerde ısrarla GRİPİN isteyiniz. düm ve oirden korkuyla düşündüm: - Cüzduan! Yatıbaşımda bir ses konuşuyordu: — Elinde bir cüzdan vardı.. nehirde buldu galiba, ir! sordu. kiştirdi; ve bana kondi ya- bir iş dv verdi. tık.. Ve onu düşünmüyorum bile.. #ARA çalındığını görünce ani bir ihtikan neti- öldü. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Böyle bir adamla... Çeviren: İbrahim Hoyi Korku ile ellerini uzatıb bir adım geriledi. A—Bivr'—ĞĞnç — Sa veriyor musun? Kızın R;ıma_nı—J Artık y » etmeğe, .ını ümi yerlerde bulunmağa â- lışmalısın. Kulaklarıma inanamıyordum. Yüzü- me ve gözlerime bir küçük kız saflığı koymıya çalışarak sordum: — Demek benim sabaha kadar Sa - bahatlarda kalmama izin veriyorsunuz öyle mi? — Evet kızım. Aymnanın karşısına geçtim. İlkin ken- dimi tanıyamadım. Birdenbire boyum bir karış uzamış, belim incelivermişti. Parmağıml: y — Bu da kim? Bir zincir gibi boşalan ve artık önü- ne geçilmesine im kalmıyan çılgın neş'em ona da ulaşmıştı. Önümde me- rasimle eğilerek, kayıplara hitab etti: — Si: lma Reşid hanımı takdim ederim | Aj kendimi bırakmıştım — şimdi... Kirpiklerimi titreterok ve yükşekten bakarak sordum: aret ettim. Şakamı o kadar ciddiye almıştı ki yanakları sapsarı'olmuş, gözlerine de- rin bir acı düşmüşlü. Hemen koştum, ellerini tuttum: > — Anhnneciğim, sizin kızınızım ben... — Salonlarda ilk defa göründü; â|(Bunu bir saniye bile aklımdan çıkar- için kendisini tanımazsınız. Şimdiye madım ve çıkarmam. Siz de bunu u- kadar ömrünü | mektebde geçirdi.| yutmayınız. Anladım... Öyle ise görgüsüz, sı-| Bu sözlerimle ne demek istediğimi kılğan, kenarda kalmış bir kızdır. pek iyi bilmiyorum ama sesim yemin — Bilemediniz. ediyormuşum gibi derin ve olgundu. — Yoksa şımarık, hoppa, kendini be-| Müdiremin gözlerindeki korku hemen ğenmiş bir şey mi? yok oldu. — Biraz şımarıktır. ama kabahat| Elbisemin ufak tefek kusurlarını i- kendisinin değil annesinin.. hoppa hiç ânre;( Eulik'.un soı;(ra î;nml;;erîik ve aâ- ğil, kel : bi S |detâ zorla onu arkamdan çıkardım. Seğİ Kddi Veğenl Ha Gd a a aa a T T a n celer 'n!n yerine başımın içini saran sevinç n gece rüyalarımı ve bhülya: L',('İd! durdu. m bayramın birinci m bir pemibe hülyaya benzi- bıma kavuşacağım. Yaşamak i, ne tatlı şeymiş meğer... Muazzez Tahsin Berkand — Selma Reşid hanım mı? Hiç ._mul,ği:n bir isim, açıld — Aman Selma, bu sinema artistle-İne zevi tavırları, yapmacık halleri nereden buldun? Doğduğu günden beri bir gece eğlen- — Onları taklid ediyorum. Kıyafeti-|cesine iştirak etmemiş olan on sekiz rine mahsus sal mi çok beğendiğim için kendimi unla-| yaşında bir kızı bir gün pembe tüllere ra benzelmeğe çalışıyorum. sarar ve peri masallarında ancak gö- lü bir 1 orla yerine fırlatıb bi- rakırsa: apar? © Zavallı kızcağız ne hale|s — rum bu biraz kurkuluyor beni. i kalbli kızca bunu anlamıştı rım, fakat belli etmemek ve beni helecanlandırmamak için işi alaya dök- t gündüz mektebe gelmiş ve| tü: lwarmıştı. ade ediniz de Selma erken- den gelsin, akşam yemeğini de bizde yer; hem bana biraz yardımı dokunur, $flkal. Emel, Fahriye ve Perhan da gelecekler. Müdire hanım gözlerimde yanan is- tek ateşini görmüştü. — Peki kızım; sen şimdiden git, ben sonra kapıcı ile sana esvabını yolla - Tımm, Sabahat gelir gelmez öna şık tuva- letimden bahsetmiştim, fakat müdire- nin dolabında olduğu için göstermek kabil olmadı; kızcağız pek Merak edi- yordu. — Ben beyaz giyeceğim; Emelin es- vabı zannediyorum filizidir, Perihanın- «|ki kırmızı, Fahriyeninki sarı. — Arkadaşla mu? Nerimana da söylemiştim, ama ge- lir mi bilmem, Herhalde Belkıs ye - mekten sonra gelecek, Birdenbire içimi korkuya benziyen bir titreme aldı; arkadaşımın elini tut- tum. — Sabi, dedim. Siz hepiniz bu yeriere alıştınız, ben ilk defa bir süvareye gi - rdan başka davetlin yok |s — Sen kim korku kim Selma... Hem bizim davetimiz balo değil, büyükce bir toplantı. Sonra şeytan gibi gülerek yüzüme baktı Sakın dansettiğin erkekleri baş- tan çıkarma ha! Bazan «tehlikeli bir güzel» olduğunu unutma! Sabahatin annesi müdire hanımın çok İyi ahbabı... Beni müşfik bir abla gibi karşıladı. — Gel kızım, seni gören ne - olsun; bu sene bizi öyle ihmal ediyorsun ki... — Derslerim çok da efendim, — Biliyorum yavrum, Sabahat her den bahsediyor, çok çalıştığı- kteb derslerinden başka piyano nc) dillerle de meşgul olduğunu e giren Mümtaz beye üçük Selma bir se- nede ne kadar büyümüş, serpilmiş. Sabahatin babasile ahbablığımız çok eskidir. Her hafta kızına getirdiği şe - ere, çikolâtalara ortak — olduğumu b ldiği için ayrı bir pakette benim his- semi de w—uLmaı. (Arkası var)