Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Mt —lıktan bir perde yükselerek, paşanın Usak olarak Sadrâzam Mahmud Nedim Paşanın konağına giren Lütfi ağa, çok zeki bir genç olduğu için kısa bir zamanda ağalığa kadar yükselmiş, Abdülhamid tahta çıkınca da Padişahın sadık mukarribleri arasına geçmişti | sinden fazla kâr eden, İbrikdarbaşı Yalnız bir ekmek parası kazanabil- mek için başını şuraya buraya vurur- ken nasılsa tâli onun koluna girmiş; sadrazam Mahmud Nedim paşanın koa- nağına sevkeylemişti. Uşak olarak bu kapıya giren Lütfi ağa, Bir çok zeki, mizaca göre şerbet veren, va- ziyetini çok iyi idare eden bir genç oldu I ğu için çarçabuk göze girmişti. Uşak - (Ağa)jları arasına idhal edilmişti. Lütfi ağa, bu işde kendini bir kat da- ha göstermişti. Verilen emirleri dik - katle dinlemesi, bunları aynen tatbik etmesi, haber gönderilen yerlerden al- dığı cevabları harfi harfine getirib söy- lemesi, diğer uşaklara ve ağalara ben- zemiyen temiz ve iyi giyinmesi yüzün- den, Nedim paşanin adamları arasında büsbütün temayüz etmişti. İ bir saray halkı düzmiye başladığı za -| man, Mahmud Nedim paşa, Lütfi ağa ile bir kaç arkadaşını yeni padişaha takdim etmiş. Bunların sadakat ve hiz- metlerine emniyet edilebileceğine da-| ir de teminat vermişti, İşte, bu suretle Abdülhamide intisab eden Lütfi ağa, bir kaç gün zarfında kendisini Abdülhamide son derece sev- direrek, cehaletine, okumak ve yaz - mak meziyetlerinden mahrumiyetine , rağmen, padişahin (mabeynci)leri a-' rasına girmişti. Ve artık bu dereceyi ihraz ettikten sonra, hergün bir başka suretle Abdülhamidi memnun ederek pek kısa bir zamanda, (Hâs bende -| gân)ın, en başına geçmişti. j | | Lütfi ağa, böylece ikbalin en son şahikasına kadar yükselmişti. Önünde, 'nice vezirlere, nice sadrazamlara bo- yun eğdirmişti. Hadsiz ve hesabsız ser-| vet edinmişti. Fakat günün birinde en ehemmiyetsiz bir hâdise yüzünden te- petaklak oluvermişti. Bunun sebebi de 'şu idi: _ Sarayda, adamları Ermenilerden mü- rekkeb olmak üzere bir tulumba takı- mi vardı. Ermeni vak'aları birbirini takib edince, Ermeni tulumbacılar kâ- milen çıkarılmıştı. Bunların yerlerine alınacak emniyetli adamların seçilme-' si, Abdülhamid tarafından Lütfi ağaya havale edilmişti. Lütfi ağa bu işle meşgul iken, hünkâra; t « İcab ettiği zaman, haremi hüma - yuna bile girmeleri icab eden tulumba- cıların (ehli namus) ve (itimada şa -. yan) kimselerden intihabi lâzım gelir- ken, Lütfi âğa kulları, ellişer İlira muka- bilinde bir takım serserileri işbu tu - JTumba ocağına kşyded:iyor.ı diye bir jurnal verilmişti. Lütfi ağa hakkında verilen bu gibi rüşvet jurnalleri ©o kadar çoğalmış ve bu adam aleyhinde söylenen sözler ar- tık Abdülhamidin sabrını o derece ta- şırmıştı ki; hünkâr bu jurnali okur o- kumaz, derhal Lütfi ağayı huzuruna çağırmış; — Namkör herif!.. Dünyayı doyur- dum, seni doyuramadım. Diye bağırmıya başlamış, bununla da öfkesini yenemiyerek elindeki bas- tonla kendine mükemmel bir dayak atmıştı, : Lütfi ağa, o günden itibaren saray muhitinden silinmişti, Muhteşem ko - nağının bir köşesine çekilmişti. Bu dar- be o kadar ağır gelmişti ki; ondan son- ra artık uzun zaman yaşamamış.. mev- kiini oğlu Faik beye terkederek dün- yadan çekilib gitmişti. Lütfi ağanın bu acı âkıbetine çok sevinen, (İbrikdarbaşı Kâmil ağa) ol- muştu. Birbirile hemşeri olan bu iki adam arasında büyük bir zıddiyet var- dı. Beraber bulündukları zaman can- ciğer gibi birbirine sarılan bu iki adam, her fırsatta birbirlerinin kuyularını' kazarlârdi! j Bu adam da, şehzade Nureddin efen- Mahmud Nedim Paşa dinin dairesinden gelmiş; Abdülhami- din en hâs ve nüfuzlu bendegânı sıra-! Abdülhamid tahta çıkıb da kendisine sına geçmişti. Parayı son derecede se- efendi) idi. İzzet efendi de, Lütfi verdi. En bâyük düşüncesi, servetini İtezyid etmekti. Okuması yazması uvl - madığı halde, her şeye ve bilhassa pa- ra işlerine son derece aklı ererdi. (Tevhidi düyun) meselesinde, ikinci kâtib (Arab) İzzet paşa başda olmak üzere münevver saray erkânından bir çokları kendilerine mühim menfaatlar kik ettirirdi. temin etmişlerdi. Fakat bunların hep-İ K Sarayında ; > SON -POSTA, — Gi Hatıraları! l — Yazan: Ziya Şakir Kâmil ağa idi. Gene atletizm derdi Futbole gösterilen büyük Gayet kurnaz bir adam olduğu halde, son derecede sâf görünürdü. Abdülha- midin huzurunda bu saflığı o kadar art- tırdı ki; hünkâr ona çok zaman; — Kâmil ağa!., Sen artık kendini ta- mamile kaptın koyuverdin, Adetâ, Al- lahlık oldun, derdi, Kâmil ağanın böyle hareketten mak-| rı dikkatini celbetmek; ve tam manasile emniyetini kazanabilmek idi. Çünkü, hünkârın fikrine göre, ancak-sâf adam- lara itimad edilebilirdi, Zeki ve bece - rikli adamlar- -iyi iş görürlerse de on- lara karşı daima ihtiyat göstermek el- zemdi. İşte, daima bu nazariyeyi güden Ab- dülhamidin en ziyade emniyet ettiği adamlardan biri de, (Seccadecibaşı İzzet ağa gibi Mahmud Nedim paşanın kona - | ğından gelmiş; pek kısa bir zamanda saray erkânı arasma girmişti. Fakat bu İzat, hakikaten çok sâf ve temiz kalbli idi, Abdülhamid, onun doğruluğuna oi kadar kanaat getirmişti ki; verilen jur- nallerde en ehemmiyetli işleri ona tah- (Arkası var) f * Bir Doktorun Günlük St Noilarından C) Akıl dişleri Ve hıfzıssıhası On sekiz yaşından sonra çıkan dişler- dir ki buna yirmi yaş dişi yahud ataları- mızın dediği gibi akıl dişi derler. Bu diş- ler çıkarken bazan kendilerine lâzım olan yeri bulamazlar. O zaman diş doktorunun yardımına ihtiyaç vardır. Bazan da hiç çıkmazlar, bazan da on iki yaş dişlerini tazyik ederek çarçabuk vaziyette çıkma- " ga çalışır ve diş etlerini iltihablandırırlar. Bu iltihab neticesi ağız açılmaz. Bazan da bu iltihab bademciklere sirayet eder, Yutmak güçleşir, çarpık çıkması dola - yislle yemek kırıntıları aralıklarında kı- lır, Bu, hem kendisinin ve hem de ön iki yaş dişinin çürümesine sebeb olür. Kendisi yer bulamaz ve çıkamaz bir vaziyette de kalabilir. İşte bu müşkül za- manda diş doktoruna müracaat etmeli - dir. Akıl dişi nahiyesinde ağrı hisseder et- mez, tedavisini ihmal etmemelidir. Akıl dişi çıkacağı zaman ağız hıfzıssıhhasına fazla riayet etmek mecburiyeti vardır. Birer tatlı kaşığı Boraks veyahud bi- karbonat dö sud yahud da tuzu bir bar- dak sıcak suya koymalı günde bir kaç defa gargara yapmalıdır. (*) Bu naotları kesip saklayınız, yahud bir albüme yapıştırıp koleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor RADYO | ' Eugünkü program l 21 Birincikânun 1937 Salı İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi, 12.50; Hava- dis, 13.05: Plâkla Türk musikisi. Akşam neşriyatı: 17: İnkılâb dersi: Üniversiteden naklen, Mahmud Esad Baozkurd tarafından, 18,30: | lPlâkla dans musikisi, 19: Konferans: Çocuk terbiyesi, Ali Kâmi Akyüz tarafından, 19.30:| Konferans: Beyoğlu Halkevi namına İnkı-| jlâbcılık, Ahmed Hamdi Başar tarafından, (19,55: Borsa haberleri, 20: Klâsik Türk mu- tikisi! Okuyan Nuri Halil, keman Reşad, ke- |mençe Kemal Niyazi, tambur Dürrü, nısfiye Salâhattin Candan, kanun Vecihe, ut Sedat, 20,30: Haya raporu, 20,33: Ömer Rıza tarafin- dan arabca söylev, 20,45: Vedia Rıza ve ar- kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, (Saat âyarı), 21,15: Orkestra, 22,15: DAjans haberleri, 22,30: Plâkla sololar, opera İve oöperet parçaları, 22,50: Son haberler ve 'ertesi günün programı. 21 Birincikânun 1937 Salı ANKARA Öğle neşriyatı: 12.30: Muhtelif plâk neşriyatı, 12.50: Plâk: Türk musikisi ve halk şarkıları, 13.15: Dahili ve harici haberler, Akşam neşriyatı: 18,30: Muhtelif plâk neşriyatı, 19: Türk musikisi ve halk şarkıları (Servet Adnan ve arkadaşları), 19,30: Saat âyarı ve arabca gibi imdadınıza yetişebilir. I Yeni neşriyat I Yarım Ay — 69 sayılı 15 birincikânun nüs- hası çıkmıştır. Gayet zarif renkli bir kapak. la intişar etmiştir. Ülkü — Halkeylefi dergisi ülkü'nün bi - rincikânun tarihli 58 inci sayısı her zaman- ki gibi dolgun yazılarl:;'blr kültür organı ha- linde çıkmıştır. Kızılcahamam ormanları hududlandırı!dı Kızılcahamam (Hususi) — Orman mü- fettişlerinden İbrahim Gölsunun baş - kanlığı altında hâkim Haşmet Kömürcü, vamanajman mühendis hıdvan Akyön - den mürekkeb ormanları tehdid komis - yonu heyeti kazamıza gelmiş. ve bu;adan belediye reisi Tahir ve #zasından İsmail de bu heyete iltihak ettirilmek suretile evvelemirde merkez kazasını çevreleyen | ve belediye hududu dahiline alınmış o - lan ormanlar kâmilen tahdid edilmiş ve icab eden sınır yertleri sabit olarak hen- dek, duvar ve yüksek taşlarla işaret - # eat J Büyükadada: (Hllk)._ Heybelide: (I*_Ia.lk).) neşriyat, 19,45: Türk musikisi ve halk şarkı- ları (Halük Recai ve Aarkadaşları), 20,15: Sıhhi konuşma: Dr. Nusret Karasu, 20,30: Plâkla dans musikisi, 21: Ajans haberleri, 21,15: Stüdyo salon orkestrası: 1 - Verdi:| Aida, 2 - Sentis: L'Avia dans Catalane, 3 - Sehreiner: Musicalische Fauschungen, 21,55: Yarınki program ve İstiklâl marşı. ! B | Nöbetci | Eczaneler Bugece nöbetçi olan eczameler şunlar. dır: İstanbul cihetindek ler: Aksarayda: (Şeref), Alemdarda: (E - sad), Beyazıdda: (Asador), Samatyada: (Teofilos), Eminönünde: (Mehmed Kâ - zım), Eyübde: (Hikmet Atlamaz), Fe- || nerde: ( Hüsamedin ), Şehremininde: |. (Hamdi), Şehzadebaşında: (İ. Hakkı), || Karagümrükte: (Fuad), Küçükpazarda: (Hikmet Cemil), Bakirköyünde: (Merkez). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Dellasuda), Gala- tada: (Hüseyin Hüsnü), Taksimde: (Lİ- monciyan), Pangaltıda: (Nargileciyan), Beşiktaşta! (Ali Rıza). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: | Üsküdarda: (Selimiye), Sarıyerde: (A- saf), Kadıköyünde: (Moda, | Merkez),: sadi, Abdülhamidin daha ziyade naza-! jhbareketin sönük kalmasında belli başlı !Çankayadan Müstafa iyi bir fırsat yakala - |beş dakikada Ali, Hasan, Kadri vasıtasile üç 'liti bugün saat ikide şehrimize gelecektir. Pazar günü kır koşusuna Beyoğlu Halkevi tarafından tertib edilen'altında, dere ve hendek aşmak suretile ya “ senelik kır koşularının birincisi büyük, kü - çük muhtelif klüblere mensub 54 atletin iş - tirakile Şişli ile Tuğla harmanları arasında yapıldı. Atletizme karşı nedense büyük ve ciddi bir alâka göstermiyen klüblerimiz yanında bu ana sporun neşriyat sahasında da lüzu - mundan fazla ihmal edilmiş olması bu özlü rol oynamaktadır. Beş bin metrelik yol üzerine yayılan elli dort atletin en ârızalı yollarda birbirlerile mücadele etmeleri neticesi döktükleri teri , bir hiç saymak insafla söylemek lâzım ki bü-! yük bir haksızlıktır. Herhangi bir futbol maçını ortalığı velve- ! alâkaya mukabil a_tletizıhe ne zamana kadar üvey evlâd muamelesi yapılacak iştirak eden atletler rışan atletin gayesiz ve maksadsız bir iş İçlE emek sarfetmekte bir zevk aramaması kü “ dar tabli ne olabilir? Elli dört genci bir araya toplayan bir mü“ sabaka seyrederken teşkilât namına yaln’ atletizm monitörünü görmek ne bu işi or “ ganize edenlere ve ne de böyle bir müsaba * kaya girmiş olan atletlere açık söylemek lâ“ zım hiç bir şey ifade etmemektedir. Atletlerinin yarıştığını seyretmek zahme” itinde bülunmıyan, İdareciler, Taksim sta * dında sabah çaylarını içerek en küçüktefi başlıyan futbol hareketlerini, akşamın ala * ca karanlığına kadar hararetle takib etmek- ten zevk alırken, hâlâ atletizm teraneleri İ “ çinde vakit geçirmemizin hakikaten boşlu $ |Bu, bizim de hattı hareketimizi tayin etmek"* leye verecek şekilde telâkki edip ballandıra tedir. ballandıra alkışlamak suretile yazarken, çok | daha kıiymetli: ve faydalı hareketi mümkün. olduğu kadar basit ve sade olarak borsa ilân | ları gibi göstermek o sporla meşgul olan| gençler! takviye değî]. inkisara uğratmaktan! başka bir ise yaramıyor. 'İyi şüt attığı için parlak bir yıldız olan, toplu bir halde yapı - lan gayret ve hücumlar neticesinde at.nğı' gölden dolayı kral sayılan ve gol kralını ta kib eden futbolcuyu vellaht diye reklâm e . den parlak neşriyat yanında, yağmur, kar, İçinde mutlaka büyük kabiliyetlerin bu * lünduğu elll dört atlet arasında yarışın bi * rincisi kim oldu, nasıl bir derece iİle bu müÜf- kül ve ârızalı yolu katetti? Kimse farkındâ bile değildir. Senelerdenberi hiç değişmiyen bir soğul- kanlılıkla kendi haline bırakılan atletizmiü Atisinden endşle etmek bize düşmemekle be- raber üzüntülerimizi de gizlemeğe — mahtl yoktur!. Ümer Besim SAARARARARARDARARAPRAPRALIADPAAĞ Demirçankaya Gençlerbirliği ile berabere kalr'ı Ankara (Hususi) — Liğg maçlarının be - şinci hafta karşılaşmasını teşkil eden D. Çan kaya, G. Birliği maçı Şehir stadında, olduk- ça fazla bir seyirci önünde oynandı. Oyuna 12.30 da başlandı. Hakem Ömer. Takımlar: D. Çankaya: Hayati - Yaşar, Fuad - İb- rahim, Hüseyin, Kâmil - Mustafa, İbrahim, Arif, Fethi, K. Şefik. G. Birliği: Cahid - İhsan, Nuri - Kadri, Hasan, Keş- İl - Salâhaddin, Yusuf, Ali, AMeddin, Mus - tafa, Maça iki taraf da hızla başladı. İlk on da- kika Gençlerin hücumlarile geçti. Bu arada Ali ve Alâeddin bir çok sayı fırsatları kaçı - rıyorlardı. Nihayet D, Çankayalılar baskı - dan kurtularak hücuma geçtiler, yirminci dakikada K. Şefiğin ortasını Arif gole çe - virdi. Bunun üzerine Gençler açıldılar, Herkes beraberlik golü bekliyordu. Lâkin olmadı, o- tuz beşinci dakikada gene Arif, K. Şefiğin ortasını göle tahvil etti ve devre böylece (2 - 0) D. Çankayanın lehinde bitti. İkinci devrede Gençler takımda ufak bir değişiklik yaptılar. D, Çankayalılar bu dev - rede galibiyetin verdiği emniyetle seri ve gü- zel bir oyun çıkarıyorlardı. Onuncu dakika- da gene Arif üçüncü golü atınca, Gençler bi raz sert oynamaya başladılar, İki dakika sonra Gençler penaltıdan bir gol kazandi - lar. Gençler hâkim vaziyette oynarken, D.| dı, topu sür'atle sürüp bekleri atlatlı ve D. Çankayanın dördüncü golünü attı. Gençler * . 1 mağlüp vaziyette idi. Fakat bundan sonra harikulâde canlanan Gençler son on gol yaparak vaziyeti 4 - 4 yaptılar ve oyun böylece bitti. Selim Tezcan Tekirdağ'ı ilk güreşi kânunusanide yapacak Yakında Londra, Paris ve Hindistanda muhtelif güreşler yapacak olan Türkiye baş pehlivanı Tekirdağlı Hüseyin, bu seyahatte ilk müsabakaları Londrada yapacaktır. Yapılan anlaşmaya nazaran Tekirdağlı Hüseyin ilk müsabakasını Kânunusaninin ü- çüncü haftası yapacaktır. Romanya takımi bugün geliyor Biri Ankarada, ikincisi İstanbulda olmak üzere iİki maç yapacak olan Bükreş muhte- Römanya takımı püazar günü —Ankarada maç yapacağı için derhal Ankaraya gidecek- Kış olimpiyadı programı tesbit edildi 1940 senesinde Tokyoda yapılacak olafi on ikinci olimpiyad oyunları için Japonya Ü” Limpiyad komitesi kış ollmpiyadı müsabakü” ları için icab eden programı tanzim etmif" tir. Kış olimpiyadı oyunları 1940 şubatının Ü” çünde Olimpiyad stadında büyük bir merâ * simle açılacaktır. Müsabakalar buz üzerinde Hokey ile baf” lıyacaktır. Müsabakalar on dört şubata kâ * dar hergün mühtelif hareketler üzerinde yö” pılacaktır. Tokyo Olimpiyad komitesi, müsabakalar aid nizamatı tesbit etmek üzere 1938 senefl martında bir toplantı yapacaktır. Bu toPp * lantıda organizasyon işleri de kararlaştiP” lacaktır. ' Liseler ârasında aatizm - bayramı Beyoğlu Halkevi bütün liselerin iştirakilt büyük bir atletizm bayramı hazırlamaktadI!- ” 23 nisanda yapılacak olan hu müsabakâ” ları liselerden tertib edilecek bir komite İdâ” re edecek, Beyoğlu Halkevi de müsabakalafi organize edecektir. Atletizm bayramı iki gün deyam edecel koşular, atma ve atlamalardan ibaret olâl bu müsabakalarda birinciden altıncıya Kü” dar sayı verilecektir. Şampiyonayı kazanal liseye Halkevi tarafından bir kupa, birin ” tiden üçüncüye kadar derece alan atletler? de madalyalar verilecektir. Müsabakalar Bâ dıköy stadında yapılacaktır. Voleybol müsabakaları Beyoğlu Halkevi tarafından kendi salo ” nunda tertib edilen voleybol turnuyasına DU hafta da devam edildi. Akınspor - Mecidiye köyünü 15 - 10, 16-14 ile, Fatih Galatasaraya hükmen, Mühendif TII, Beyoğluspora 15 - 4, 15 - 10 la, Çeli Arnavudköyüne 15 - 12, 15 - 12 lle, İtalyafi mektebi Beyoğluspora hükmen, Vefa II Hay” darpaşaya hükmen, Mühendis II Kurtulüf II ye 15 - 5, 15 - 3 ile, Eyüb Şişliyi 15 - & 15 - 11 le, Haydarpaşa Hilâli 15 - 6, 15 - 5 © mağlüp ettiler. | Müsabakalara gelecek hafta da devam ©“ dilecektir. En mühim maç olan Mühendis * Haydarpaşa karşılaşması da pazar günü Y” pılacaktır. Çorluda zer'iyat Çorlu (Hususi) — Havalar çok mü gitmektedir. Bütün köylerde tarlalaraâ zer'iyat vapılmaktadır. Seymen köyüf- deki tohum temizleme evi bu yıl 367470 kilo tohumluk hububat temizlemiştir. tir. d, : ' Ekim sahası geçen seneye nisbetle dahâ temizdir. a verif