Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
z APe * a di Davaların sayısı 6 oldu N " aa s ee A - riçekem p ridela e enai 19 KTT ge AYA Ze Kat Ahmed Emin ve Avni Bayer dün adliyeye giterek müddeiumumiliğin suallerine cevap verdiler, diş tabibi hakaret davasını açtı, müddeiumumi pek vakında aydınlanacağını söylüyor meselerin (Baştarafı 1 inci sayfada) Fotografçılar bir vaziyeli tesbit eder- lerken diğerini kaçırabileceklerini düşün- Müşler, sokak başından, kapı önünden, koridor kenarından üst kata kadar her Beçide bir nöbetçi dikmişler... Muharrirler, büyük medhalden itiba- ren müddeiumumilik, istintak hâkimli- Bi, zabıt kalemi gibi girilip çıkılabilecek ne kadar yer varsa hepsini muhasara al- tına almışlar.. Şimdilik vazife haricinde kalanlar da Üüçer dörder kişilik grupiar halinde mü- nakaşa ile meşgul.. Ve nihayet, genç, gülmiye çalışan bir vima: Bu Avni Bayerdir, etrafinda bü- tün sabırsızlıklarını bir an içinde tatmin etmiye çalışan çok heyecanlı başka sima- lar: Bunlar da gazeterilerdir. Ayni Bayerin vekili.. Avni Bayer nihayet yeni vekilini tayin etmişti, csasen biliyorduk. Karşimıza Bay Nurinin tanıdık siması çıkınca hiç hayret etmetdik. Vekil ve müvekkil içeri girdiler. Kapı maalesef yüzümüze kapandı. Bununla beraber içeride söylenenleri biliyoruz: Müddeiumumi Avnı Baverden Ahmed Emine yolladığı ihtarname etrafında ma- Kümat istedi, o da sorulan suallere cevab verdi. Burada üzerinde duracağımız bir nok- ta var: Ahmed Emin Yalman kendisine gelen ihtarnamedeki satırlara bakarak kendi- sine bin lira verdiğini ıdaia eden zatın bu sözlerile bir nevi rüşvet ikrarında bu- lunduğunu ileri sürmüştü. Avni Bayerin Nnasil mukabele ettiğini tahmin etmek güç değildir: «Hayır, diyor. Mesele sadece bir alacak iddiasından ibarettir, ne kendim suç ikrar ettim, ne de başkasına suç yük- ledim.: Yeni bir dava açıldı Avni Bayer adliyede kendisine müd- deiumumiliğin sordüğü suallere cevab vermekle iktifa etmedi. Ahmed Emin Yalman aleyhine bir öe hakaret davası açtı. Bu davada dayandığı madde şimdi- ye kadar adı geçen, bundan sonra da ge- çecek olan 480 inci maddedir. Bir muhavere Avni Bayer hem izahatını, hem de aç- tığı davanın istidasını vermişti. Koridora çıkınca gazeteciler etrafını aldılar. Fakat © söylememeye ahdetmişti: — Sormayınız, söylemiyeceğim, diyor- du, ve nihayet elimizden kaçtı.. Avukat sözleri Avni Bayerin avukatı ile başbaşa kal- mıştık. Bay Nuri: — Müvekkilim Avni Bayer neşir vası- tasile teşhiren tahkir edilmiştir, bu yazı- ları ihtiva eden gazeteler meydandadır, diyordu. Ahmed Emin bu vaziyette ne yapar? Bay Nuri matbuat kanununu şimdiye kadar kim bilir kaç defa ezberlemiş bir avukat sıfatile hasım tarafının projesi- | nin ne olabileceğini tahmin etmiyor değil: — Ahmed Emin bılmukabele tahkir e- dildiğini söyliyecek, cezanın sukutunu is- tiyecektir, düşüncesile şimdiden ilerideki safhalar üzerinde mütalea yürütmekle meşgul.. Fakat Ahmed Eminin projelerinin ne olacağını anlamayı meydana çıktıkları zamana, mütalealarda hata ve savab bu- lunup bulunmdığını da mahkemenin ka- rarına bırakalım. Şimdiki halde ufukta teressüm eden, alavtak davasında bir yemin teklifi, ye- Mmin teklifini müteakip br ceza davasının ikamesi, ayrıca da tahkir davasının yürü- tülmesi vardır. Ahmed Emin harekette.. Salıne değişti: Avni Bayer ile vekilini bırakmıştık, karşımıza — meslekdaşımız Ahmed Emin Yalman çıktı. O da müd- dejumumilik — tarafından çağırılmıştı, kendisinden izahat isteniliyordu. Sualle- Te cevablarını verdi ve şu meşhurlaşan ihtarname meselesi etrafmdaki sual ve cevablar bittikten sonra koridora çıktı. Ahmed Emin gazetecidir, gazetecilikten anlar, binaenaleyh konuşmaktan çekin- Tnedi, Noktai nazarını biliyoruz: — Gönderilen ihbarnamenin mahiyeti alelâde bir alacak meselesinden ibaret sa- yılamaz, diyor. Onun da istinad ettiği bir çok noktalar var. Fakat bu kısımda da mütalea yürütmiyelim. Hâkimin hükmü- nü beklemek elbette müreccah olacak. Ahmed Emin aleyhine beşinci dava.. Gazetecilerin dün biraz olsun nefes al- maları mukadder değilmis: Ahmed Emin Yalman çekilince ortaya başka bir isim çıktı. Bu, Recai Nüzhet Babandır, Ahmed Emirn aleyhine açtığı ilk tahkir davasın- dan sonra gazetede kendi hakkında bir fıkra daha okumuş, ve bir istida daha hazırlamış.. Davaların İistesi.. Bu sonuncu dava ile Ahmed Eminin a- leyhine açılan öavaların sayısı beşi bu- luyor. Unutmamak ıçin bir kenara kay- dedilmesi lâzım: 1 — Müddemnmumiliğin Cavası. 2 — Recai Nüzhet Babanın davası, 3 — Avni Bayerin davası, 4 — Sabur Saminin aavası, 5 — Recai Nüzhetin davası, ! Ahmed Emin Yalmanıt: Avni Bayer a- leyhine açmış olduğu davayı da sayacak olursak yakında başlıyacak olan,muhake- melerin sayısı tamam varım düzünedir. Bize yazmak için kuvvet, okuyucularımı- za da okuyabilmeleri için sabır temenni edelim. - Müddeiumuminin sözleri Bü kısma nihayet verirken müddeiu- mumi Bay Hikmet Onot'ın Son Posta muharririne söylediği cümleyi de kayde- delim: — Vaziyet çok vakında aydınlanacaktır. Bu, bir iki gün meselesidir. Sür'atle taki- batın peşindeyiz, bilâfasıla takibata de- vam edeceğiz.» Sabur Saminin vaziyeti., Yarım düzüneyi bulan davaların ara- sında Sabur Saminin isminin karışma- ! sının sebebi okuyucularımızca meçhul ©- | lacak. Kendilerini tenvir edelim: Ahmed Emin Yalman otobüs imtiyaziı alanlardan bahsederken Sabur Saminin ismini de saymışlı ve Sabur Saminin bu işden 10 bin lira maktu ücretle avda birkaç yüz lira aylık temin ettiğini iddia etmişti. Sabur Sami bu iddianın tâmamen asılsız olduğunu isbat etmek teşebbüsündedir. Kendisi filhakika bir kısım otobüsçüler- le ortaktır, fakat ortada böyle temin e- dilmiş bir para yoktur. Esasen mukavele de tabiatile raahkemeye arzedilecektir. Teftiş safhası.. Yukarıda müddeilumumi Hikmet Onata atfen: — Bu meselenin &ydınlanması bir iki gün meselesidir, diye bir cümle kaydet- miştik. Hakikalen adliye safhası böyle o0- lacaktır. Fakat işin bir de idare ve teftiş cebhesi vardır ki binlerce kâğıd ve ifade arasında bunun çabukça bitmesine inti- zar edilemez. Bu kısmı da bir hülâsa ede- lim: : Otobüs ruhsatnamesi yüzünden çıkan dedikodular üzerine buâişlerde isimleri geçenler, aüâliyede davalar açarlarken mülkiye müfettişleri de Belediyede tah- kikatlarına devam etmektedirler. Tahkikat, henüz ihzari safhayı geçme- Miştir. Müfettişler, gazetelerdeki neşri- yatı takib ederek bunlara dair rüuhsat vesikalarını varıdat müdürlüğünden is- temişlerdir. Varidat müdürü Neşet, bu hususta dün müfettişlere uzun izahat vermiştir. : Müfettişler bılhassa şu nokta üzerinde durmuşlardır: Maçka - Beyazıd, Beyazıd - Kurtuluş ve Yıldız, Şişli hatları için Belediyeye yapılan ilk müracaatlar neden reddedil- miş te, sonradan başka şahıslar tarafın- dan yapılan müracaatlar kabul - edilmiş ve ruhsatnameler verilmiştir? Bazılarının söylediklerine göre evvelce müracaat edenlerin ellerinde, otobüs sa- hi'bi olduklarına dair tasarruf senedleri, vesikaları yokmuş. Bundan dolayı istida- ları muamele görmemiş. Otobüsçüler içinde bunun aksini de söyliyenler var- dır. Bütün bu iddialar, mülkiye müfet- tişlerinin tahkikatlarile aydınlanacaktir. Müfettişler, hariçten de malümat top- lamağa başlamışlardır. Bu malümat tev- sik edilmektedir. Dosyaların tahkikatı da bitirildikten sonra ıddiaları meydana a- tanlar ve gazetelerde ismi geçenler çağı- |rtılarak ifadeleri almacaktır. ll e » İ Bir gazete: «Hakâikati ıöyliyeoekleriâ | Istanbulun en Kısa adamı Birini yaraladı (Baştarafı 1 inci sayfada) Bu vaziyet karşısında meçhul gölgenin bir hırsız olduğuna kanaat getiren Bay Simon, tabancasını doğrultmuş ve teti- ğine parmağını basmıştır. Hazin bir te- sadüf neticesinde ömründe kurşun atma- mış olan cücenin tabancasından çıkan kurşun, meçhul adamın boğazından gi- rerek ensesinden çıkmıstır. Tabanca sesine koşan bekçilerle polis- ler biçare Simonu yarajıdan daha tehli- keli bir buhran içinde bulmuşlardır. Tah- kikat neticesinde yaralanan ve Beyoğlu Zükür hastanesine kaldırılan Bay Hay- rinin, ayni pansiyonda bir kadını ziyare- te gittiği anlaşılmıştır. ? Vak'adan sonra Simona kelepçe takıl- ması icab etmiş, fakat bulunan bütün ke- lepçeler meşhur cücenin bileklerine hay- li bol gelmiştir. Bünu nüzerinde elinden çıkan kazanın tesirile çok sarsılan küçük Simonün zayıf ellerinin ikisi birden ke- lepçenin bir halkasına geçirilmiş ve bir polisin kucağında karakola götürülmüş- tür. Hayrinin yarası tehiikeli görülmedi- ğinden Simon Moakova”pastanesinin sa- hibi Bay Feyzinin kefaletile tahliye edil- niiştir. Serbest kalan Simonun ilk işi yarala- dığı adamı ziyaret etmek olmuştur.' Si- mon kendisine: — İkimize de gecmiş olsun, az kalsın katıl olacaktım. Cünkü tabancayı atar- ken korkumdan az daha kendim ölüyor- | dum, demiştir. Hâdiseyi haber alan avukat Hilmi ve iki meslekdaşı kendisini ziyaret ederek tesellide bulunmuşiar ve vekâletini de- rühte edeceklerini söylemişlerdir. Prens Seyfeddinin Zevcesi dava açıyor (Baştarafı 1 inci sayfada) Avukat İsmail İsa, bugün Ankaraya giderek Mısır sefareti ile doğrudan doğ 'ruya temas edecek ve bunu müteakib de Mısıra hareket edecektir. Gece,geç vakit avukat İsmail İsayı telefonla aradık. Avukat filhakika bu - gün Ankaraya gideceğini teyid etti. An cak bu mesele hakkında şimdilik bir şey söyliyemiyeceğini bildirdi. Merhum Prens Seyfeddinin Mısırda binlerce hektar arazisi ve senevi vasati 100,000 İiralık geliri vardı. Mec'ise gelen bir fefsir talebi Ankara, 20 (Hususi) —- Garb İisanla- rın birine vâkıf olanların —memuriyete tayinlerinde bir derece yüksek maaşa hak kazanmaları için bu garb lisanı tâ- biri içine hangi dillerin girdiğinin tefsir suretile tesbitini hükümet Meclisten iste- miştir. Doçentler konferans verecekler Ankara, 20 (Hususi) — Ankara ve İs- tanbul Halkevlerinde, Üniversite doçent- leri tarafından konleranslar verilmesi ka- rarlaştırılmıştır. müfettişlerden bir dileği var: başlığı al- tında. yazdığı yazıda, alâkadar olanların, müfettişlerin tahkikatı adliye binası gi- bi bitaraf bir binada yapılmalarını iste- diklerini kaydetmiştir. Dün bir muharririmiz tahkikatla meş- gul olan mülkiye müfettişlerimi görerek bu yazıyı mevzuu bansetmiştir. Tahkika- tı büyük bir ketumiyet va mahremiyet içinde yapmakta olan müfettişler demiş- lerdir ki: «— Müştekilerin herhangi bir endişe- ye düşmelerine kat'iyen mahal yoktur. Serbestçe gelirler ve bizi görürler, bildik- lerini söylerler. Bu bina hükümet ve halk müessesesidir ve bızim odamız da ayrı- dır.> Belediyeye verilen bir istida Diğer taraftan Maçka - Beyazıd hattın- da evvelce işliyen altı-otobüse aid ruh- satname bundan bir ay evvel seyrisefer- ce, bu otobüslerin Belediyenin gösterdiği yolu takib etmemesi sebebile, tutulan za- bıt varakası üzerine peri alınmıştı. Bun- ların sahibleri namiına dün Belediyeye Hilmi imzasile bir istida verilmiş ve ruh- satnamelerinin iade edilmesi istenilmiş- tir. Bunların söylediklerine göre Beledi- yenin gösterdiği yolu takib etmiyenler şoförler olmuşlardır. Kendileri mal sa- hibleridir. Şoförlere yol vermişlerdir. Bi- naenaleyh şoförlere aid olan bir suçtan ru değildir. İstida varidat müdürlüğüne gönderilmiştir. ölle  A 1..'.' h- ([ - yi 'a Zy SAt LNF v Şir B BÜÇ SIT ün HL n d dolayı kendilerinin zarar görmeleri doğ-. vETE AUA z SA a AR V D —. vM Katil İhsan, öldürdüğü B - . Va LA bi Sayta Tt * wü Onniği nasıl üğünü anlatıyor (Baştarafı 1 inci sayjuda) — ra parası ile bir takım mücevherlerinin oğlu tarafından bir gün meydana çıkarı- lacağını ve almacağını düşünerek bir sa- bah erkenden bunları yanına almış ve e- vin arka tarafında Önniğin oturduğu e- vin penceresine bakan bir arsaya sakla- mıştır. Behiye bir müüödet sonra oğlunu evden savmış ve doğruca mücevherlerle paralarını almak üzere arsaya gitmiştir. İhtiyar kadın para ve mücevheratın ye- rinde yeller estiğini görmüş, etrafı araş- tırmış, Onniğin pencereden baktığını gö- rünce bunları Onniğin aldığını tahmin e- derek geri vermesi için yalvarmağa baş- lamıştı. Onnık paralardan haberi olmadığını ve pencereye biraz evvel geldiğini söyle- yince Behiye evine dönmüş, akşam üze- ri oğlu İhsan gelince meseleyi bütün taf- silâtıle anlatmıştır. İksan d3 Onniğin e- vine giderek anasının parasını vermesini söylemiş ve kendisıni tehdid etmiştir. Fa- kat Onnik bundan haberi olmadığını söy- liyerek İhsanı kovmuştur. Annesinin paralarını eline geçiremiyen İhsan, geçen perşembe günü Onniğin ev- de olmadığını görünce, önce hazırladığı bir maymuncukla evin kapısını açmış ve içeri girmiştir. Evin her tarafını, çekme- ra ve mücevherlerini aramış, bulamayın- ca eline geçirdiği çatal, kaşık. bıçaklarla üç kavanoz reçeli ve bir battaniyeyi se- pete koymuş, evden çıkmağa hazırlan- maıştır. Tam merdivenden ineceği sırada sokak kâpısı açılmış, Onnik eve girmiş ve mer- divenleri çıktıktan sonra İhsanla karşı- laşmiştir. Önnik 'hsanı görünce başına gelecek felâketi tahmin etmis ve bağır- mağa başlamıştır. Bu sirada İhsan Onni- ğin üzerine atılmış ve eline geçirdiği bir şişe ile ihtiyar adamın başına vurmağa başlamıştır. Darbeleri yiyen OÖnnik merdivenden aşağı sahanlığa yuvarlanmış, İhsan da ar- kasından inerek ağzmdaki takma dişleri çıkarmış ve mendilini bu sırada devrilen gaz lâmbasına batırarak ihtiyarın gırtla- ğina kadar sokmuştur. Burdan sonra ih- Sulhü kurtarmak celeri, dolabları karıştırarak anasının pa- | tiyarın boğazını sıkmış ve kalbini dinli« yerek öldüğüne iyice kanaat getirdikten sonra polisi şaşırtmak maksadile üst kat« ta komiserliğe malüm mektubu yazmıştır. Mektubu masa Üüzerine bıraktıktan sonra sepeti almış ve evden çıkmıştır. - Katil, Onniğin evine girerken annesi« nin eski lâstiklerini giymiş ve kargaşalık sırasında bunları evde unutmuştur. Cinayeti müteakip evine dönen ve ge- ceyi evde geçiren İhsan, ertesi sabah ilk vapurla İstanbula geçmiştir. O gün, Be- yoğlunda Timoöni sokağında 29 numaralı apartımanda kapıcılık eden tanıdıkların- dan Agobu bularak aldığı eşyaları altı li- ya otelinde geçirm'ştir. Cinayet tahkikatına cl koyan adliye ve zabıta memürları kısa bir zamanda İh- sanın izini bulmuşlar ve evvelki sabah ötelden çıkarken yakalıyarak Emniyet Müdürlüğüne getirmişlerdir. tığını itiraf etmiş, bu işleri başına geti- renin anası olduğunu ve limana ilk gele- cek bir ecnebi gemiye girerek Marsilya«- ya kaçmak niyer.nde bulunduğunu ilâver etmiştir. : İhsan sorgusu yapılırken Agobun ad- resini de vermiş, bunun üzerine memur- lar evvelki gece Agobun apartımanına gitmişler ve reçeilerle beraber Agobu Emniyet Müdürlüğüne getirmişlerdir. A- gob, battaniye ve çatal, bıcak takımları- nı satlığını söylemiş ve bunlar da sati- lan yerlerden alınmıştır. ! Üsküdar müddeiumumi muavini Orhani ile Üsküdar emniyet âmiri Abdullah ve, Muzaffor dün katil İhsanı da beraberleri-; ne alarak cinayetin işlendiği eve gitmiş- da eve nasıl girdiğini, cinayeti nasıl yap- tığını, eşyaları nereden eldığını yukarı-' da yazdığımız gibi anlalmiştır. Üsküdar müddeiumumi muavini Orhan dün bir arkadaşımıza: İ — ÖOnniği öldüren İhsan yakalanmış-; tır. Suçlu her şeyi itiraf etmiştir. Evrakı' tamamlanarak yârın (bugün) sorgu hâ- kimliğine verilecektir, Gemiştir. için yeni çareler — (Baştarafı 1 inci sayfada) Fransız hariciye nazırı Delbos Varşova ile Küçük Antant devletleri merkezlerini ziyarete başlamıştır. Diğer taraftan eskı Fransız başvekille- rinden Fiandin de gayri resmi surette Berlini ziyaret etmiş ve ve Alman hükü- met ricalile görüşmelerde bulunmuştur. Bu ziyaret ve temasları pek yakından takib eden Londra siyasi mehafilinin ka- naatine göre, Fransız ve İngiliz nazırla- rının muhtelif memleketlerde yaptıkları temasların neticeleri birleştirilerek, hal- ledilmesi icab eden meseleler ehemmiyeti sırasile tasnif olunduktan sonra, bunla- rın tasfiyesi için imkân ve çareler araş- tırılacaktır. Delbosun, Küçük Antant merkezlerin- de yaptığı temaslar mermnuniyetbahş ne- ticeler vermiştir. Bu neticelerden en mü- himi Çekoslovakyanın Almanya ve İtal- ya ile anlaşmağa temayül göstermesidir. Almanyanın müstemleke talebi de da- hil olmak üzere bütün meseleler hakkın- da Londra ile Paris arasında mutabakat hâsıl olduktan sonra, umümi bir müza- kere yapılması için bir Avrupa konferan- sının toplanması çok muhtemel görül- mektedir. Prag 20 (AA.) — Prag matbuatı B. Yvon Delbosun ziyareti ve bunun politik neticeleri hakkında tefsirata devam et- mektedir. Gazeteler, görüşmelerin iki hükümet tarafından takib edilen politikanın esas ve usülleri üzerinde tam görüş birliğini müşahede ve tesbite imkân verdiğini it- tifakla kaydediyorlar. Yarı resmi Prager Fresse, başmakale- sinde diyor ki: | «İki haritiye nazırının Miiletler Cemi- yetine sadakatini kavda füzum görmele- ri, bir buhran geçirdiği aşikâr olan Ce- nevre müessesesinin bakiki icraat im- kânlarına lüzumundan fazla değer ver- mek istedikleri demek değildir. Alman- ya ile Çekoslovakya arasındaki münase- ada Ekm a satkciri A Z A İ ll !ı';_'_gâlt;ı'.â'M*m'g;g—'m' .Lî_lğ'.ff"ı.a.'*- L AĞ ŞĞR Ce ST CN komşusu ile halisane bir yaklaşma temi. nine çalıştığını herkes bilmektedir.» Narodni Politika gazetesi yazıyor: «Pragda, Çekoslovakyanın hâkimiyeti hukukuna ve beynelmilel taahhüdlerine riayet edilmek kayd ve şartile Berlin ile zerinde mutabık kalınmıştır. Almanyanın buna muhalif olmıyan arı zuları mütekabiliyet esası dairesinde yar pılacak bir müzakereye mevzu teşkil ede bilecektı'r.ı Delbos izahat veriyor Paris 20 ÇA A:) — Dün Cumhurreh si ile Başvekil orta ve şarki Avrupadı yaptığı seyahatler hakkında malümal vermiş olan Delbos, bugün âyan reisi Janneny ve meb'usan meclisi reisi Her riot ile görüşmüştür. Nazır, perşembe günü meb'usan mee lisi hariciye encümeninin ve cuma gü- nin müzakerelerinde bulunacaktır. bu itilâf yüzünden menfaatlerinin ha « saya Mmerbut alacaklarını yüksek sesle söyliyebilecektir. Yugoslavyanın 4 vaziyeti kir yürüten mehafil bu hususta Fransa noktat nazar teatisinde lerin vaziyetlerini gözden geçitirken: |betlere gelince, Çekosiovakyanın büyük | dir. . Ş __ı._; LA , tü â 5ç '_ B d H LAĞ ler ve bır keşif yapmışlardır. Katil buras Londra 20 — Delbosun Orta Avru « — pa seyahatinin neticeleri hakkında fi « —— İhsan poliste cinayeti kendisinin yap- - emniyet ikinci şube başkomiseri Abdur. — rahman, komiser Alişan, Cemal, Rıza va — leldar olmıyacağına emin olduklarını, — salisen böyle bir itilâf husulü muvaffa - — kiyetle neticelenmediği takdirde Fran- «Yugoslavyaya gelince anlaşıldığına |göre bu memleket müstakil bir siyaset — takibine devam etmektedir» demekte - — : S anlaşmağa tevessül edilmesi lüzumu ü — raya satmış, geceyi de Galatada Roman- nü de âyan meclisi hariciye encümeniz — — Delbos, öğleden sonra İngiltere sesx - firi Phiss'i kabul etmiştir. Z aN Paris - Soir diyor ki: a «Delbos, Parise dönerken Lehistanı — ile Küçük itilâfın, evvelâ Fransa ile AD — manya arasında bir itilâf husulünü an- — cak temenni edebileceklerini, saniyen — ile İngiltere arasında diplomasi yolila — bulunulacağını — tahmin etmekte, muhtelif memleket - n * MeRi' |