” Y , Iyi ekmek meselesi Macarlar davayıAhallerdAebilmekr için I.Eday ve unlar SON POSTA ETt İ Bunları Sıy'ır » Bütün memlekete şâmil pişkin ve güzel ekmek meydana getirmek bize hiç bir zaman müyes ser olmamıştır. g'hir'ı memleketinin bir vasfi da ziraat- olmasıdır. Mühim mikdarda toprak <3sulü yetiştiren memleketimizin cihan Yasasında lâyık olduğu mevkii uzun zâ- lnuoıLîEll edememesi, tohumluk — işinin n Unamamasından ileri geğniştir. Bu 'Ada, bütün memlekete şamil pişkin ve ekmek meydana getirmek te hiçbir Kon; N müyesser olmamıştır. Meselâ Shyanım ekmeği, memleketin - birçok Tine faiktir. Sonra Anadolu, buğda- * P’:h!mmıyet vermekle beraber kismen » Kismen mısir ekmeği yer. Yufkayı €denler de çoktur. Bizden daha evvel davranarak - başlı İ HDa bir mesele olan bu büyük davayı “Etimiş memleketlerin hareketini göz- Beçirirsek, alınacak pek çok faydalı T gözümüze çarpar. Macaristan, bu de, vaziyetini ehemmiyetle — tetkik M “eceğimiz bir memlekettir. Çünkü ü:arm.n, hakiki bir çiftçi memleketi- li Vâsi mikyasta hububat ve bilhassa iday Yetiştirir. B ;qfill:ının bir ziraat —memleketi, 'ayın da insanı besliyen başlıca gıda 'esi olması, bu memleketin en göze Varidat kaynağını teşkil eder. Son ::ihda Macarların iktısaden bir hayli ük çekmeleri, dünya piyasasında buğ> Ylarına kâfi bir sürüm bulamamaların- urud)rv Çünkü buğdayın fiatı yükse Ve bunun neticesi olarak umumiy tün dünyada, buğdaydan yapılmış ek- Vadi; üzerinde tedkikat yapacak bir enstitü kurdular SrLaR döğru azalır. Merkez kısım, münhasıran saf nişastayı hâvidir. Bu nişasta hususi azotlu bit şebekenin içindedir. Bu azotlu şebeke glütenden ibarettir. Bu da iki muhtelif kısımdan terekküb eder, Buğ- daydan ekmek yapılabilmesine imkân weren de işte bu kısımdır. Halbuki diğer hububatta bu madde olmadığı için bunlar ekmeklik un yapılmıya müsaid değiller- dir. İşte asıl meseleyi ihdas eden de bu- dur. Birçok kimseler, birçök cins bu dayların fazla nişastalı olmasından şik yetcidirler. Halbuki, buğdayın gidat has- sası, bilhasda glüteninde temerk$ı eder. Hattâ, bu hassanın fazlalığı glütenin faz- lalığı ile mütenasib değildir. Cinsindedir. Davanın pöf noktası da işte bunlardır. Ve bu mesele halledilinceye kadar, bazı de- girmenlerin 100 kiloluk buğdayı çuvalın- dan mühtelif cins olmakla bazan 65 ki!uL ı o sır Vl*' hikmeti de kesilip . ı 100 kiloluk buğdaydan 66 kilo un. çıka- ranlar, beyaz ekmek temin eylemek ga- | yesile buğday dan in yalnız merkoz nüvesini almaktadırlar, yan| hâlis nişasta Jihtiva eden kısmını, 86 kilo un almak :çın ise zengin gıda ihtiva eden kabuklu Xi- semlardan daha ziyade istifade 'olunmmak- İşadın. Şu-hâlde: Ekmeğin'iyiliği, kullanı- Jan unla alâkadardır. - Yozsa- buğdayın cinsile değil. Masmafih bu meselede ek- mek yapma şeklinin de büyük rol oyna- dığı muhakkaktır' Şöyle ki: ÜİİİYUTde'”_'-ZîıkBu hafta göreceğimiz iki Bir müyon gümüş liradan şayanı fı_ik_k?t film yapılan hat i m,îrrîrî)':rîum Dünyanın en güzel kadını olmakla maruf, Amerikalı yıldız Dorothy Lamour'un memleketimize gelen ilk filmi bu hafta İpek sinemasında gösteriliyor yanyana — getir - moek mümkün ol - sa, — Kütublardan gcwlır:k. şzrt;lı__—k:s- Sakarya sinema - tanbul İle Aftika »| n e lmekte daki Çad gölü ; ; olan «Şen Haydudı rasında — bir Şat £i meşhur. mugan. ni Nino Marlini ta- rafından çevrilmiş - tir, çizmek mümkün olabilir. i [ Vak'a Meksikanın Suyun dışıııd;;şıyan balıklar Amerika hududunda kâin bir şehrinde ge- çer. Küçük bir sine « mada bir haydud fil. mi gösterilmektedir. Braganza namında - ki haydud, arkadaş - larile birlikte — filmi seyretmektedir. Film İ'den coşan haydud « lar birbirlerine giri- yorlar. Kargaşalı - gıh önüne geçmek is- * tiyen sinema müdü- Şen Haydud filminden bir sahne — — * 4 rü seansa nihayet verir ve meşhur bir|eder. Chivo kadına tutulur, « Bu arada şarkıcıya güzel şarkılar söyletir. Bnıın-lBraxınn yardımına bir diğer haydudu |za bu delikanlının sesine hayran kaldı-|çağırır. Chivo kaçmağa muvaffak olur |ğından onu birlikte götürür. Chivo adın- | V€ sinemaya davet ederse de müdür onu da bulunan bu delikanlı radyoda kon - haydud sanarak polise teslim eder. Bazı memleketlerde suyun dışında dâ- hi yaşıyabilen batıklar buluğdüğünü bi | Lyor muydunuz? SARRE Yer yüzünde kaç volkan var? Bugün yer yü « zünde ve faaliyet halinde 400 volkan - yvardır. Sönmüş((î volkanların sayısı E,/a ise 800 den fazla - (( dır, Büyük deniz ğ O Ch kü lerin altında bu - (. ğ d ivo; masumiyetini isbat etmek ü - dunanlar isebu ra. F ÜZE N — |'er vermek artusmu beslediğinden bay- o L D e L lamağ foklif eder e dudların reisi radyo merkezint basarak | | ( yım kabul edilir: Chivo radyoda kamlardan hariçtir, arzusunu yerine getirir. Braganzanın çok hoşlandığı şarkıları söy« Radyonun haydudlar tarafından basıl- c İer ve nihayetinde esir tuttuğu delikan « Herhangi bir unu sü ile karıştırıp tuz- —b:b €kmek istihlâkinin azalmasının bir |lsmak ve hamur yapmak kâfi değildir. b İ de ekmeğin, birçok hastalıklar do- | Çünkü bu hamur kabarmaz. Mayası gel- gç Masidır. Hazım cihazında husule geler | miş değildir. Böyle bir hamurun ekmeği l Sök hastalıklar, son zamanda, kâmi- | hem tatsızdır, hem de güç hazmol Üa ;kmçk atfedilen arızalardır. Maa- D_emek ki mayanın ekmek üzerindi * bu cihet kat'iyetle hallolunmuş bir | Yük-tesiri vardır. Eğer maya, her Va değildir. Bundan ötürüdür ki, he- | bir hamürdan- alınmış, ekşitilmi; ::J"h"ün-anm hiçbir memleketinde hal- | bir hamur parçası ise, bu da ö Temiş olan temiz buğday ve temiz fi savılımıı_ Bu mayanın, kullanılmadan he ü evvel, hususi musmele görmesi lâzımdır. istihlâki azalmıştır. Buğdaydı da k Meşelesi, birçok ilim adamlarının Tist, Atıştığı bir mevzu olmuştur. Maca- | * Mayanın diş kısmı una bulanmalı, çe- lera 709 mevcud olup bütün dünyadaki- | kiştirip Uzatmalı ve den hamur yo- Ç guruyormuş gibi Yoğurmah ve arasıra teknenin kenarına bununla kuvvetli kuv- vetli vurmalıdır. Bu muamele yirmi da- kika kadar sürmelidir. Bundan sonra maya, sıcak bir yerde beş, altı saat üstü kapalı bekletilmelidir. Sonra, üç defâ yukarıki ameliye tekrar edilmeli ve her defasında Mayaya bir mikdar un ve su ilâve olunmalıdır. O suretle ki takriben |mayanın iki misli mikdarında ham tn | Hâve edilmiş Olsun. Bundan sönra, bü madde, göne sıcak bir mahalde kâfi de- recede kabarıncıya kadar bırakılmalıdır. Bir ekmek azam! derecede lezzetli ve hazım kabiliyeti fazla olabilmek için bu ameliyeye behemehal muhtaçtır. Müaya ve buğday tanesinin iç kabukla- Y nümune sayılabilecek olan tan Ç ekmek enstitüsü, işte bu ihtl Oğmuştur. — * S Enstitü, Macaristanda yetişen bü- Gday nevilerinden muhtelif hali- _,aph'“lcudı getirerek bunlardan un Müş, bu unların pişme şekil ve u;ııf—-riv—_l tesbit etmiştir. Bunun İçin, vhühn hacimlenme, su kaldırma, g nünd;:e Mmikdarları da ayrı a; ö e ulundurulmuştur. M: ket ıa"'ek ehtstitüsü, tecrü ötarı "'—'fn ve el emeği tasarru! '**“ue dikkate almamıştır. Göz önünde Tun :— Sadece, ekmek yapılacak bir w- Zarat gda verebilmesi, lezzetli ol- Ve çahuk h. ç- Ürtnesen edilip vücudce kolay :“lv edilebilmesi olmuştur. Maatna- |rının ihtiva eylediği (diyastaz) azotlu TMiş titünün tecrübeleri nihayete er- | madde sayesinde kâfi derecede ekşiyip tahammür edince hamızı karbon — ifraz leder. Bu hamiz, kabaran glütenin içinde mahpus kalır ve bunu patlatıp dışarı Çı- | kamaz. Ekmek pişerken fırının sıcaklığı bamurun içinde mahpus bulunan harcızı karbon boşluklarını daha ziyade kabar- tr, glüten maddesi yer yer yarılır; ek- Vazife, aktan uzaktır. Bu hususta, büyük Çü Un fabrikalarına düşmektedir. nkü; teşoğy SEday tanesi birkaç kısımdan mü- Ka 'Gir. Daneyi muhafaza eden dış Hüve ' Seride mevcud unlu ve merkezi © Bu nüve, danenin içinde bulundu- #i ee *ıı:.“h'“” Tütubet derecesine göre, unlu biliş ** Yeya çok mikdarda istihlâk ede- Di; Üiş ğer faraftan, bir buğday danesinin mek içinde göze çarpan göz gibi delikler hâsıl olur. Bu delikler ne derece munta- zam olurlar ve ekmekler de ne derece fazla bir ayniyet gösterirlerse, ekmeğin ÖL bir değil, dört tanedir. cinsi o derece iyi demektir. Yetleri Meahi- P-khl başka başkadır. İki dış kabük ke-| — Bir zamanlar İstanbul 'be'l(—(?!yednı.-: Vsüle getirir ve insan için gıdal kıy- | eevafıkebire ve cevafısagire diye meşgul Yök ;“bırn eh $ a olduğu mesele, işte budur. Bazı ekmeklerin bayatladıkça su geç- mez bir hale gelmeleri, sertleşmeleri ve çabuk üfalmaları, bazılarının ise “M. elverişli bir mahiyet almaları meselesi ; Üzerinde müessir hassası vardır. |ise, henüz fennin hılkflemediği _vcıle.rdîx &r, 2] raym et kısmi da mütecanis değil- |ki Macarların tesis ettikleri yeni ıuıîu:;, der, B takım madeni fosfatları ihtiva e- |bu mesele ile ehemmiyetle meşgi ç - dN nisbeti dışarıdan içeriye maktadır. N fur. Yağlı ve fosforlu mahiyeti k:ı:u:d' gıda kuvvetini ihtiva e- tiv tür, Bunun haricinde iç nü- eler ön, CHBi fosforlu ve azotlu mad- İti İ özim çvarile çok zengindir ve bilhassa BAA Karıncaların — kuvveti Zayıf ve nahif gördüğünüz — bir karınca, o cılız ba- caklarile kendi a- ğırlığının on misli ağırlığındaki eşya- ları taşıyabilmek » tedir “MAvE Yapraklar ne kadar su neşrederler ? Bir — santimetre murabbaı bir yap- rak, yirmi dört sa- atte 3 ile 9 gram arasında su neşre- der. Z. ğ YY Öt 4 t YARR Aya gitmek mümkün olsaydı... Eğer Kamere gidebilmek mümkün ol- saydı, küre üzerindeki eşyanın, orada, al- tı misli daha hafif bir siklet ifade etti - ğini hayretle müşahede edecektik, Çocuklardan mürekkeb bir hırsız çetesi yakalandı Bolgrad zabıtası 12-15 yaşlarında ço - cuklardan mürekkeb tam teşkilâtli bir çeteyi ele geçirmiştir. 14 yaşında bulu - nan bir çingene çocuğunun idare ettiği |bu çete, şimdiye kadar bir çok hırsızlık - lar yapmış ve en sön olarak ta bir ma - üszadan yüz bin dinar kıymetinde mü - cevherat kaldırmıştır. Çalınan malların taksiminde küçüklerden birisi payını be- genmediğinden arkadaşları -tarafından dövülmüş ve bunun üzerine zabıtanın kat'iyyen bulamadığı çeteyi doğruca gi- dip polis direktörüne bildirmiştir. Fakâat ihbardan sonra yakalamak için giden polisler kimseyi ele geçirememiş- lerdi. Çünkü “Mmuhbir çocuk — yap'ığına pişman olmuş ve polislerin elinden kurtu- larak gidip arkadaşlarına vaziyeti an!at- mıştır. Ertesi günü muhbir biPsokak ur- tasında ağır yaralı” olarak bulunmuş ve arkadaşlârının ihaneti dolayısile kendi - sini bıçakla yaraladıklarını söylemi Bu defa çok ciddi surette yapılan tahar- riyat üzerine polis 17 çocuktan mürekkeb olan bu çeteyi yakalamıştır. Çocukların hepsi de suçlarını itiraf e dir. *Fitreo mizi Türk Hava Kurumuna vermek işini, gönülden hir İstekle öde- diğimiz vatan hizmetlerinin en başına geçirmetiyiz. dığını hisseden polisler takibe girişirler- se de muvaflfak olamazlar. Haydudluğa sevkedilen Chivo bir genç kadın ile bir delikanlının bulunduğu otomobili tevif Pariste resmi i Daireler muhafaza hyı serbest bırakmasını istirham — eder, Haydudların reisi Chivonun arzusunu yoe rine getirdikten maada beraberinde bu - denemiyür. © Belçika Krali Brüksele Altına alındı Döndü (Baştarafı 1 inci sayfada) (Baştarafı 1 inci sayfada) $ & derinleştirilmektedir. 3 — Beynelmilel bir elhan Iktisat kon « Şimdiye kadar gerek Paris, gerek ci - |feransının toplantıya çağırılması, fakat a - rında 450 şüpheli binada araştırma ya- |Kimi Kalmaması için daha evvel karşılıklı imış ve 700 kişi istievab edilmiştir. 'Tükala GÖRÜNYERDİ Dani Bi « Jour gazetesine nazaran, bütün mmîmmwhuwm- üre ve rağesseseler sıkı bir muhafaza |line bağlı görmekte ve bu üç meseleniz de- tna alınmışlardır. Nezaretlerde işi - |*YO1 zamanda halledilmesini istemektedir. * hlar, evveli Hüt ÖRCTADC G e| p, :u“dm_:u:ı:_——ımh akta ve üstleri arandıktan sonra İçeri | pazctesi: : v Kralının Londraya gitmesi cl- tesinin mevcud olduğu da anlaşılmış ve|10 da Brüksele hareket etmiştir. Beraberin-. >u şebekenin bazı askerf müesseselerle (de B. Spaak ile B. Janson bulunuyor idi. — — İpek sineması bu hafta dünyanin en| Fakat kaplanın yapmış olduğu ilk hü« güzel kadını namile maruf Dorothy La -|cumda yerliler onu yalnız bırakıyorlar, mourun çevirdiği «<Dişi Tarzan» filmıni |Kaplan Christiana hücum edeceği sı e göstermektedir. Mevzuu şudur: rada bir emir ile hğcumundan vaz geçi- " Emri Huladır. H n Vak'a Malezyada geçiyor. Hula adın - ;:;m t k:î]:: ": ım: ula çocuklu. ee ymun — arasında daki küçük kız kulübesi civarında bal:_l geçirmiştir. Christlan yaralanmıştır. Hu avlamaktadır, Bu sırada yaban! filler kö- t la çekinerek Christianı di 4 ye hücum ediyorlar. Yıkılan kulübeler v_:e'm bu[unuyı:î a yaklaşıp mua altında yainız bir ihtiyar kalabilmiştir. O da Hulayı arıyor. Çocuk küçük bir kaplan yavrusu İle oynamaktadır. Fakat büyük kaplan Çocuğun üzerine atılmağa Hula delikanlının avdet etmesini iste » memektedir. Fakat Christian; Hulayı ar- kadaşlarına götürüyor. Seyyahlar arasın. da bulunan Christian'ın nişanlısı Eva ki« İAAE İ tunleeii BĞ Exmux_ı ürdçide bi > 1 çok kıskanıyor ve yerlileri onun aley « cum ederek kaplanı öldürüyor. Kendi de y , xi kırtıyor. Yerliler kıyam ediyor» aldığı yaraların tesirile ölüyor, lar ve 'ahlâarı esir ediyorlar. İlk işleri Çocuk yalnız kalmıştır. Aradan 15 se-|bir büyücü sandıkları Hulayı öldürmek- ne geçiyor. Seyyahlar oralarda gezmek-|tir. Hula kaplanı çağırıyorsa da kaplan tedirler, Bunların maiyetlerinde bulu - |öldürülüyor. Fakat Christlan kurtulu « nan yerlilerin kumandanı Karen cesur|yor ve yerlilerin elebaşısını öldürüyor. bir adamdır. Yerliler büyük bir kaplan-| Maymunlar yardıma geliyorlar, Yerliler dan çok ürkmektedirler. Seyyahlardan | kaçıyorlar. Eva Amerikava dönüyor. Hu- Christian kaplanı avlamağa karar veri-|la ile Christian ormanla; — asında yaşa » yor. mağı kararlaştırıyorlar.