20 İkinciteşrin SÖON POSTA Sayfa 1 “Ben bir tımarhane kaçkınıyım !,, Adli Tıbba götürülürken Evrakım kabardıkça kabarıyordu. Buna bakarak doğ- « Füsu zabıta memurlarını yorduğum için üzülüyordum Röportajı yapan: Faruk Küçük (Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur) | Fransızların gözü ile Hitler - Halifaks mülâkatı İngiliz - Alman konuşmasından Italya niçin kuşkulanıyor? Hitler Zabıtanın müharrir için doldurd n gel ACX";vnrsunuı a, bana emniyet etmi- hığ. Ne olür ne olmaz, işi sağlam kazığa liyor.. ,Wemck yedikten sonra odama gidi- Um, yerde bir yatak serili, Tüuyorum: ' — Bu ne? e — Hiç., bu gece ben de senin odanda ü Çıkarmıyar, elbiselerle yatağa Aniyor, gözlerimi kapıyorum, Kirpik Ç fin arasından Cevadı süzüyorum. k“:“k sabahba kadar uyumuyor, nöbet, liyor. 'yle ya belki uyku esnasında kalkar ğina sarılırsam? bahleyin saat 9 da &ze götürüyor. B!n' _nöbet/.—i olan muavin gitmiş. 1 gören mukayyid Enver bir bekci Cevad beni Fransızların beşlarına uğu müşahede varakasından bir parça — |gitmemiş görününer KERamara Mebsten — Köttecilik. S |bir metice çıkmıyacağını — söylediler. Sonra — Adresin? da lı;ıu:mnııı istifade ederek İlalyayı Al- manyadan ayırmanın mümkün olap olma- v g:ıvlıım ıı;kık_ 78 numara.. dığını araştırmaya ea e misin? gağmız yazı bir Pransız diplomalınındır, — Hayır. Fransu görüşünü gösterir.» — Çocuğun var mı? * — Yok. İngiliz siyasetinin karakteristik vasıf- — Hastalanmadan evvel nasıldın? larımdan birisi de emrivakle hürmet et- — Anlamadım?. mesidir. — Yani şeh miydin, mahzun müy-| - İngiltere işleri yolunda giden General dun? Frankoya - Fransız hükümetinin pire - — Şendim. lenmemesi için - ticaret ajanı sıfatı al - — Okumak yazmak bilir misin? tında bir elçi yolluyor. — Bilirim, Hayret verici hamleleri demokrat dev- — Evvelce hastalık geçirdin mi? — |letlerin çok ağır gayretleri ile tevzin edi- — Geçirmedim. lemiyen bır askeri kudretini her gün — Tımarhaneye gittin mi? biraz daha arttıran Almanyaya ise Lord —& Gitmedim. (Halifax) 1 yolluyor. — Rakı, şarab içer misin? Bununla beraber bu çok evvel mevzuu — İçmem. bahsolmuş bir meseledir. İngillere Al - Cevablarımı alel'acele yazdı. Sonra | manyadan taleblerini soran notayı Ber- altına bir şeyler ilâve etli. Göz ucile İine yollıyalı 18 ay oldu. İngiltere on se- Sağırıyor, bizim kabaran evrakı eline ıulu.,ıu ? bek okudum: Tuyor. k Plugahıyî)r Haydi bakalım, tekrar «Yı 1 k 'Olda l k Ka rada kimsesiz olduğundan zabıt vara- “)'Crur:;ekc nin elinden kâğıdı alarak e beğinli h * mamıştırı Esasen kendisi de tedavisini istemekte olduğundan Adli Tıb'a sev- |kedilmek üzere işbu zabıt varakası im- |zalandı. Komiser — Polis — Polis — Hasta » Yazısını bitirince kâğıdın altını ba- İna imzalattı. Sonra karşıki masada ya- zı yazan polise döndü: ı BUBU l — Kemal efendi, al bir kâğıd, yaz ba- —n— :'::.:-:ei_:m: "yı:ınlmnsg Ki; n: kalım şu çocuğun tezkeresini, söylü- di., eeei Zahıta tababeti: Hava çok ız.ıiıel .Eı £ berrak. In.u A AA eef DA ,.' ,.ııı;' Bel... rat . sü- ı'ı'. —“h. a d :::ı:hlıl edemediği bir sevinç geliyor. kadar m eski :i;: ımıu: Ststiy C EZMesine çıkmış gibi ağır ezdiki || » a K driye tecavüz eden ve Tak- iki makam Pangaltı merkezine Va- | *Sişli nahiye başkomiserliğine, ü geçen Faruk, her ne kadar =l'llizdo oturmakta ise de burada kü ve akrabası yoktur. Esasen dün- Vak'aya kadar böyle zararlı cimnet Pa Bi göstermemiştir. Müşahede zab- Tınzalattıracak şahid de bulunma- mldır. Vak'a sınırınızda cereyan et- Tyoruz. sim Büyük Duvarcı sokak 78 numara- Beni pöürü #i İda oturduğu anlaşılan Hilmi oğlu Fa- den sı;rî)î:nm n0 ruk gereğinin ifası zımnında adamlı o- ea ;Zt'ııo mi sen? Seni gönder- * * '"", A TMediler mi? ST CASSER L Şişli nahiye başkomiserin Ka Kâğıdın yazılması bitince, dünkü ev- ;. Hayır efendim... Kkcinin elinden kâğıdı alıyor, okü> taka rabtolundu. Şaka maka bizim ev- ,tak da amma kabargıştı ha! Bu kxdşır B e e Cur sanlez, Bi AA ae e :i,î:ım haş"'.m'y" gönde.reyim ml".’ yor, hem de koltuklarım k:l:nrfyoıfhî. İtledersiniz. Esasen elimden bır Öyle ya düşünün, dündenberi bir sürü “öacağından korkuyorum. Birisi- , — 0 "benim için seferber olmuştu. Ceza va'“rsem _bll:yorum,'ka_nuu banı Muavin kâğıdı komisere imzalattı. dan &; ımıym“' Fakat ilel'ebed vic-| 4 ğ indi, seslendi: —— n ü — palndan kurtulamıyacağım. — Paireci, şu Faruk için bir pusta. İ b uh.."gıum' Peki merak etme. Ben| — Muayin bey kimse yok. Arkadaş- Ko gö’f'“’îm Birkaç ay Ya-yayın ikisi izinli, öbürleri vazifede.. b eyciğii öde Karıstım: — Çok teşekkür ederim. S AY müavin, beni bekci ile gön- Tiyor knecesinden uzün bir kâğıd çıka-| geriti.. F ve suallerine başlıyor: — Olmaz. - B — Niçin olmasın, emin olun dünkü e buhran geçti. Yolda bir şey yapmam. Krnm —— Ondan eminim. Fakat polisle gider ” vaş sen işin, daha çabuk olur. Yoksa akşa- ı“’â ğ mâ kadar sürünürsün. Halbuki ben se- nin bir an evvol hastaneye yatmanı is- — Yirmi sekiz.. G tiyorum. Ben şimdi memur bulduru- — Babanın adı? — Hilmi, — Nerede doğdun? î quüîlrüde__ h Ne iş Yyapârsin?, rum . Dışarı sesleniyor: N3 İ -—”D.ıjrec'ı efendi, daireci “efendi.. Mecidiyeköyüne telefon et bakalım. O-| kiz aydır revab bekliyordu. * Halifax'ın soracağı suallere Hitler ne cevab verecek? Bazı İngilif gazeteleri Alman — deylet reisinin sömürge #teselelerini tehir ede - rek İngiltereden Avusturyada bir pile - bisit yapılması bahsinde kendisini serbest bırakmasını — istiyeceğini — yazmışlardı. Böyle bir taleb 20 yıllık bir perde ara - sından sonra şarka doğru yürüyüşün ilk merhalesi olurdu. Doğruluğunu — kabul - edemiyeceğimiz bu faraziye İtalyan matbuatında pek hak- h bir heyecan uyandırdı. Tatbik mev - küne konulması bugünün işi olmıyan bu faraziye gerçekte aklın alabileceği bir fa- raziyedir. | Bu takdirde ne olur? Alman ordusu | Musolininin bir kaç yıl önce meşhur olan aeeaarerARARACETEEEEEASEOONERANRADERRDE GA aB SAA a | rada ihtiyat memur olacaktır. Bir ta- ne göndersinler. Memur gelirken ev- rakları da getirsin.. Gözlerimi, kapattım, memurun gel- mesini bekliyarum: “— Şimdi ne olacak bakalım? Tımar- İhaneyi boylıyacak mıyım? Bugüne ka- idar yaptığım oyunda muvaffak ol- |dum. Bakalım bundan sonra muvaffak,| İolabilecek miyim? Ben böyle düşünürken nihayet kapı- dan uzun boylu bir polis gözüktü. Muavin seslendi; — Gel bakalım, evlâd. Evrakları ge- tirdin mi? — Getirdim efendim.. — Bırak buraya da bu efendiyi al, polis doktoruna götür.. — Aman muavin bey, ben bugün i- zinliyim. — Canım ne olur, bunu polis dokto- runa götürür, bırakır, oradan da izne gidersin. Evrakı Mecidiyeköyünden gelen me- murun eline tıkıştırdı. Zavallı memur boynunu büktü, evrakı aldı. Bir göz gezdirdi. Sonra sordu: — Üstünü aradınız mı bir şey olma- sın.. Dün, © kargaşalık arasında Pangaltı merkezi üstümü aramağı — unutmuştu. (Arkasnı var) Almanyanın en yakın he- deflerine harbsiz varması mümkün telâkki edilebi- leceği halde İtalya için ayni şeyin söylenemiye- ceği aşikârdır sözlerini haykırdığı Brenner geçidine yerleşir. Bu tarzda teşekkül eden 80 mil- yonluk Alman kütlesi <nayati» bir ihti- yaç olarak denize çıkmak talebini ileri Bürer «Bismark» in: «— Tiryeste Alman limanıdır». Cümlesini benimsiyerek Tiryeste üze. rine yüklenir, Eğer faraziye tahakkuk etseydi Musü- Tini bu muazzam mesele hakkında mille- tine ne şekilde cevab verirdi? Almanyanın Akdenizin bu kıyısına in- mesi mukabelesiz mi kalırdı? İtalya kar- şılık olarak esasen 1891 tarihli — ittifakı müselleste kendisine vâdedilmiş bulunan şimali Afrikanın o güzel parçasını almaz mıydı? Gamalı haç bayrağını dalgalandıran Alman zırhlısı Adriyatikte, hattâ İtal - yayı — Akdenizde — kuvvetlendirmeden evvel. bu olabilir mi? Bütün bunların tahakkuk ettiği gün Almanyanın komünist düşmanı olması İtalyan balkına şüphe yok ki zayıf gö - Tünür. Bunun içindir kltıgı'liı hükümetinin Lord Halifax'ı Almanyaya yolladığı za- man B. Müusoölininin gösterdiği reaksi- yon mazur görülür. B. Muşolini bir İn - giliz nazırının bir ziyafette söylediği nu'kun bir kelimesinden istifade edere İngiliz sefirini Kont Ciano vasıtasile ça- ğırtt.. Konuşmadan — uzakta kal S —— Eski adliye binasının Enkazı ve Alemdarda Lüzumsuz bir çınar Halbuki bu nokta, gerek Ayasofya müze- sine eivar olmasından, gerek — Topkapl ve Askeri Müze'yi kimselerin gü- zergâhina müsadillir ve hiç de hoş bir manzara arzetmiyor. Bu enkazın buradan bir an evvel Baldırtılması ,ve yerinin bir mn evvel imar edilmesi bötün İstanbullu- ların bir dileğidir. Bu dlleğe müçir bir ter- cüman sıfatile keyfiyeti alâkadarların gö- xi önüne koymayı faydâlı buldum. * Sultanahmedde, Alemdar caddesinde, tramvay yolu üzerine tesadüf cden bü- yükce bir çınar ağacı vardır. Ağıç kesme- nin bir günah olduğunu ben de bilirim. Fakat bu ağaç, bu halile, ne gölgesinden istifade edilebilir bir yerdedir; ne de gü- zellik temin edebilecek bir vaziyette, kal- dı ki seyrüsefer için de her zaman bir en- gel teşkil etmektedir. Kaldırılmasının Ha- betli otacağına kanlim. Bunu işaret et- mekle de bir bemşeri vazifesi yaptığımı sanıyorum. * İzmit çiftliklerinden birinin ve bir temenni İzmit İstiklâl caddesinde komisyonculuk yüpan — okgyucularımızdan — Sabahaddin Palabıyık dün matbaamıiza gelerek şu şi- kâyetini anlattı: «— İzmite bağlı Kullar köyünde Kullar isimli bir çiftliğimiz vardır. 23 teşrinlevvel pazar günü akşamı kızımız Fikretin ra. hatsızlığı dölayisile İstanbula gelmiştik. Aradan dört beş gün geçtikten sonta per- şembe günü çiftlik binası bir takım hır- sızların soygununa uğramış, dört oda baş- tan aşağı altüst edilmiş, eşyalar çalınmış, bir beygirimir de götürülmüş. Biz çiftliğe geldiğimiz gün çiftliği böyle bulduk. Zabi- Halifar hattâ konuşmayı istenilen mecraya ge - tirmek mevzuu bahsoluyordu. İtalyan matbuatının endişe ile dolu Ihtiyatkârlığı da mazur görülür: «Her nevi nikbinlik mevsimidir. de- diler. Alman matbuatının ilk günlerde gözterdiği memnuniyet ile ne büyük te- zad. İtalyan matbuatı İngilterenin Al - manya ile konuşması arifesinde Alman matbuatına (Rama - Berlin) mihverinin sarsılmaz olduğunu hatırlatıyor. Bu, bu- nün Almanyaya hatırlatılmasının bir şekli değil midir?» Alman matbuatı bu davete evvelki gün eovab verdi, İngiliz gazetelerinin ileri at- tıkları faraziyeyi şiddetle reddederek (Berlin - Roma - Tokyo) — müsellesin'n sarsılmaz bir kudret olduğunu söy'edi. Bununla beraber Almanyanın en yakın hedeflerine harbsiz varması mümkün te- lâkki edilebileceği halde İtalya için ayn şeyin söylenemiyeceği gene meydatıda « lmamak, ' dır. yalar bulunacak. İzmit polisinden bu hu- susta alâka ve takihat bekleriz.. * Köylü kumaşlarında ihtikâr ğ mi var Esnaf okuyucularımızdan Hasan E? bi- ze yazdığı bir mektubda son zamanlarda Böze çarpan bir pahalılıktan bahsediyor, Bu ihtikâr ve pahalılık kaput üzerindedir. Bir top kaputa son günlerde 150 kuruş zam edilmiştir. Halbuki bunlar, köylüler için en lüzuümlu şeylerdir. Köylü tamlz ve düzgün bir kıyafette gezebilmek için ka- putlara ihtiyacı vardır. Okuyucumuz alâ- kadarların nazarı dikkatini celbediyor. * Kasımpaşa orta mektebinin yolu bozuk, Kasımpaşa oımyuı.—ıuır:.mııuın Bullaf iyor: «— Kültür Bakanlığı bu yıl İstanbu - lun muhtelif yerlerinde yeni orta mek - tepler açtı. Bu arada bizim semtimiz olan Kasımpaşada da yeni bir örta mektep a. çildi. Bu, bizi ziyadesile memnun etti. Be- nelerdenberi sürüp giden — mektepsialik derdinden kurtülmüş olduk. Ancak yeni mektebin yolları çok pis, çamurlu ve toz- ludur. Sabahleyin evlerinden tertemiz çı- kan çocuklarımız bu yol yüzünden akşam Üstü berbad bir halde dönüyorlar. İstan- bul Kültür Müdürlüğünden — ve beledi mizden rica ediyoruz: — Alâkadarlar ikat edilir ve az bir masrafla yol temizlenmiş olursa, Kasımpaşalılar çok memnun ka «, lacaklardır. x Adapazarında pahalılık ve odun kömür derdi Adapazarlı okuyucularımızdan Geyveli İsmall Hakkı, bize yazdığı bir mektapda: Adapararımnın pahalılığından, bazı yolla- rin bozukluğundan, bir kısım esnafın da Çürük mal sattığından bahsederek, koca kasabanın odun sıkıntısı çektiğini söylü « yor, Adapazarı civarı, ormunlarla dolu 0l- duku halde, halk yakacak odun bulama- maktadır. Kömür de o nixbette uzdır. Haflada bir araba tslak kömür geliyor ve kilosu 8 - 10 kuruşa satılıyormuş. Okuyucumuz şehirdeki yolların tami « Ti ve pabalılığın önüne geçilmesini istiyor, odun ve kömü: sıkıntısının izalesi için da taya başvurduk, Ümid ederiz ki sarık, eş-belediyenin naarı dikkatini celbediyor.