20 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— (Baştarafı 1 inci sayfada) îâd“glmu son günlerde aldığım ve hâ- da almakta olduğum bazı mektup - krdah anlıyorum. hrünherımm yakından tanıyan bazı dok- niçlr, bu arada bazı muallimler, milli bir ü- “:uem*ğnln ne demek olduğunu bilip de biz- Müessesenin ve böyle bir Üniversitenin Yücud Şartlarına sahib olduğunu bilenler, bir , Pana yazdılar ve bu üniversiteye — dair Ye takım acı hakikatleri tam bir hürriyet dan et içinde ortaya atmış olduğum- tada layı beni tebrik ettiler. Hattâ, bu a- Rü Üniversite İle yakından ve resmi âlâ - m;n bulunanlar bile bana «Allah senden Olsun!» dediler. luğm' ne kadar dikkate lâyıktır ki yazı- takib üniversite içinde —de alâka İle Madı: edildiği halde, oradan hiç bir ses Çık- MW pek yakından tanıyan iki dos- hm”:erdn teşekkürlerinden ve imzasını lüzum görmiyen birkaç talebe mek- w başka, — üniversiteden — hiç ses dan Üniversite, o — büyük — mey tüküe dödeki — büyük bina, — derin — bir nen , Sİnde, sanki çatısının altında düşü - hiç bir canlı insan yokmuş gibi, lâkayd bir ölüm süküneti içinde gömülü, Mmu,n;u* memleketin hürriyet ve Me üşık bütün gönülleri hep isterdi hephmm Üniversite hakkında — yazdıklarım Ve tre olsun. Ben yanlış görmüş olayım bu anlamış bulunayım. İsterdim ki, ben ğîel'!de hep aldanmış olayım. ka dim ki, üniversitenin salâhiyettar ma Yir 1 meydana atılıp bana desinler: —Ha kül'tgmmış biliyorsun. Üniversitede her fa - doçenşekam değil, hattâ her hoça, hattâ her 'Nt üniyersite hakkında sorulan bir su- Serbestçe cevab verebilir. Bundan kork- İçin hiç bir sebeb yoktur. Ne devletin, Anunun, ne de,nizam Ve örfün menet - mîîîî bu salâhiyet, bütün dünyanın hür Ü- M telerinde olduğu gibi, bizim üniver - Ü heme de yvardır. Bizim üniversitemizde Söyüş T hoca, üniversite hakkında bir fikir &, ğşbmr ve hattâ üniversitenin teşkilâtı- ıhhauışma tarzını tenkid ederek noksanların htabm:'mkkmdaki fikirlerini serbestçe an - mv?fslt' Bizim hocalarımızın kafalarını ü- hi €nin bürokrasi çemberi içinde sıkan Sey yoktur. Hayır, Ba Birgen sen %myorsun! B dEn Önül isterdi ki üniversite profesörlerin- İÇ olmazsa birkaçı çıksın ve bana şü Sözleri söylesin: ; e m;e'?am]ıyorsun. Birgen, bizim üniversite- muaye ülelâde pratisienler gibi ücret alarak laş ym';l!hane sahibi olan doktorlar, hoca - hî'de ıtur. Bız_de de profesörler, başka yer- Bul düâed“ğu gibi, yalnız konsültasyonla meş tutr. Profesörlükle avukatlığı hâlâ bir me' S :n, nizam hilâfına ve muvazaa yo- Dînfesöu'-at—- yâzıhanesine sahib olan hiç bir Pemımı;unm.ız yoktur. Bunu da yanlış öğ - hb'e N. Veyahut, içimizde, kazara böyle Elte m" İki kişi bulunsa bile bundan üniver- —"1. ühitinin hiçbir haberi yoktur. Eğer ol. Wnkublz derhal bunun önüne geçerdik. Üz biz, burada birbirimizin kusurlarına blumız:ayan ve birbirimizin hatırı için bir- Sses çıkarmıyan hocalar değiliz, bi - ha h:'ürkiyeye llim yaymak İçin bilâ istis - mektepîmlz, nefsimizi üniversiteye hasret - İttifak etmiş insanlarız! Ne gönül isterdi ki talebe ile üniyer - :;“lhd&kl münasebetler hakkında yaz Miş i M“Uklanm da yanlış ölsün. Yarın bu Tak ket içinde hüküm ve rey sahibi ola - Oynayacak talebenin üniversite 1i - çindeyken yüksek ilim ve ahlâk adamları « nın elile hürriyet ve demokrasi terbiyesine alıştırılmakta olduklarını bana salâhiyetle söyliyecek insanlar çıksın ve bunlar bana diyebilsinler ki: tün. Avrupada olduğu gibi bizim üniver - sitemizde de talebe bir teşkilât sahibidir. Bu teşkilâtın yalnız faydalı neticeler yermesi ve talebenin az bilgi ve noksan hazırlık hase- bile taşkınlık yapmalarına mâni olmak için de, tıpkı Avrupada olduğu gibi, hocalarımız ve doçentlerimiz bu teşkilât içinde talebe İ- le beraber, tıpkı birer talebe gibi mevki sa- hibidirler ve onlarla elele, kafa kafaya Ça - lışarak, kendilerini yarınki Türkiyenin ge - niş demokrasisi içinde, tam mâhasile hayır- l1 birer unsur olarak yetiştirmeğe çalışırlar. C Yahut bana denilsin ki: —-. Hata ediyorsun, hata! Avrupa üniver- sitelerinde talebe teşkilâtı diye bir şey yok- tur; orada da inzibat, söylenerek ve bekli- yerek hoca ile talebe her gün birbirile kay- naşarak değil, tıpkı bizdeki gibi susturarak ve ceza verilerek temin edilir! Nihayet isterdim ki ben yirminci asrın ve bu asır cemiyetlerinin disiplin prensipleri - ni yanlış anlamış olayım. Gafil ve cahil o - layım. Bunun için bana şöyle bir ders ve - rilsin: N — Yirminei asrın terbiye prensibi ile bun- dan evvelki asırların terbiye prensibi ara - sında hiç bir fark yoktur, sen hiç bir'şey bilmiyorsun, Birgen, aradaki terbiye farkı değnek ve falakanın kalkması ve mektep İ- simlerinin değişmesidir. «Darülfünun» is - mini «Üniversite» ye çevirmek kâfidir. Bu iş de yapılmıştır, Başka ne istiyorsun? Bir arzum da şu idi: ve bu arada bilhassa hekim profesörlere karşı aleyhte bir propaganda yapıldığı yan- lıştır. Eğer biz bunların — hariçte hekimlik yaptıklarını istemiyorsak, bunu, vatandaş - ların yüksek ihtisastan mahrum edilmeleri pahasına da olsa, bizim — profesörlerimizin kazançlarını müdafaa etmek için değil, bir profesörün mutlaka kendisini — üniversiteye hasretmesi lâzım geldiği prensibini müdafan için yapıyoruz! Nihayet, üniversiteden şunu da duymak isterdim: — Hocalarımız her gün derslerine devam ederler. Devam etmek şöyle dursun, umu - miyetle müneyvverleri alâkadar eden türlü türlü meseleler üzerine her gün üniversitede konferanslar verirler. Dünyanın ve Türkiye- nin hangi meselesi vardır ki üniversitemi - zimn könferans salonlarında tetkik ve müna- kaşa edilmekte bulunmasın? Eğer bunlara devam €tmiyorsan hata ve kabahat sende - dir. Profesör X in Çin - Japon davası hak - kındaki konferanslar serisine niçin gelme - din? Amerikadaki Now Deal hareketine ald 'olarak profesör Y in konferanslarının nasıl alâka uyandırmış olduğunu niçin görmedin? Hitlerizmin yeni hükük nazariyelerini, Fa - şizmin korporasyon hareketini uzun konfe- ranslarla tetkik eden büyük âlimlerimizi din lemeğe gelmedinse kabahat bizde midir, sen de midir? * Bütün bunlar gibi daha pek çok şey din. lemek İsterdim. İsterdim ki yazdığım yazı - lar, üniversitenin içine dokunsun ve müte - essir öolarak bana böyle cevablar — verllsin. Halbuki, İstanbul şehrinin en yüksek ve en tarihi bir mevkline kurulmuş olan bu üni - versite binası, sanki mermerden — bir âbide gibi, cansız ve soğuk, sustu. Hiç bir tesir ve ya teessür hareketi göstermedi. oluyor? Korkunç ve şeni bir hırsızlık (Baştarafı 1 inci sayfada) *Âğrı» emniyet müdürü Kâmil Tible Çekirgede annesi ve kardeşi Ali Ga, Kâ Taber oturmaktadır. Ali Galibin Bung Mil Algöğün de aileleri yoktur. Olan în beş ay kadar evvel Kâmîğ, hasta türmünnesmi tedavi için İstanbula gö - Sada ğı kardeşi Galibi sapasağlam Bur- Takmıştır. Fakat Galibe İstanbul- erîaîd*ğlıbir mektubun; (ölmüştür, LA ğ_mfir...) derkenarile iade edildi - hux:ol'unce_akh başından gitmiş, hemen B“:.Va ıı'—C’şmuştm'. a yada Maalesef hakikatle karşı kar- bmungelmwse de kardeşinin nezdinde kıym;:asl lâzım gelen para - 25 lira - ile Tinda bir ceviz sigara tabakağının ye- Yeller estiği de gözünden kaçma - Eski Âlgöp Mi Tacaat Derhal müddeiumumiliğe mü - kur,, — *derek; kardeşinin bir cinayete 'etmîştir_ $ olması ihtimalinden v 1“9 Ası| t:îjf' Şt kal'ar kit Mi Barabet ve akılları durduran _te bundan sonra kendisini gös - İt: Galibin mezarının açılmasına VE!'İİTHİŞ, fakat mezar açıldığı Vüa- Yan hi dan ayrılmış ve Galibe aid ol- Si lîafa ile karşılanılmıştır. fanın 5 Üstünde bulunan bu yabancı ka- bir diş G_aît Ve ne de üst çenesinde tek hı“Ini;ı îorulmemesi. bilhassa dikkati cel- Yaa e bu Vaziyet şüpheleri daha zi - ah h:_î“'etlendirmîştir. Derhal yapı - elt diŞlel- at neticesinde merhum Galibin thî Üinin tamamen altın olduğu ha - %m ı..eî,,dana çıkarılmış ve şeni bir hır- mıştir. Bünun üzerine “Yoksulevi — vasıtasiıe Galibin techiz ve tekfini kendisine ha - vale edilen ve cesedi mezarına yerleş - tirmiş bulunan 70 yaşlarında imam me - zarcı Abdürrahmanın evinde şüphe üze- rine avaştırma yapılmıştır. Araştırma ne- ticesinde alt ve üst iki kemik dişle bir da- mak meydana çıkarılmıştır. Galibin altın dişlerinin de mezarcı Abdürrahman ta - rafından sökülüp çalındığı ve Galibin her hangi bir şekilde yok edilen kafası ye - rine bir başka ölü kafası koyması şüp - hesi üzerine tahkikata girişi ticede ölü dişi hırsızlığından dolayı imam tahkikat evrakile birlikte mahkemeye ve- rilmiştir. Suçlu sorgu esnasında her şeyi |inkâr etmektedir. Mahkeme başka bir güne bırakılmıştır. Hariçten alınacak — Vapurların yaşları Ankara 19 (Hususi) — Türk bayrağı altı- na girecek vapurlar hakkındaki nizamna « menin dördüncü maddesinin ikinci — f:krası şu şekilde değiştirilmiştir: Bundan sonra gerek yaptırılacak, gerek süa- tın alınacak şilepler yalnız bu nizamname- nin 1 incl maddesinin hükmüne tâbidir. Bun- ların kullanılmış olarak alınmaları halinde yaşları on beş seneyi geçmiyecektir. Şu ka- (dar ki bu nizamname mer'iyet mevkliine çıktıktan İtibaren İki sene zarfında alma _jçok H anun olmuş ve umumi cihan vaziye- caklar için 22 yaşı geçmemek esası kabul e- dilmiştir. Ancak 1916-1920 senelerinde İnşa edilmiş olan gemiler alınmaz, bir de ainna- cak gemiler için İngiliz ve Alman tasnif mü- esseselerince verilmiş tasnif şahadetnamesi ikkaake alaunmal sarttır. — Hayır, bunda da hataya ve gaflete düş- | — Ayrupadan getirilmiş olan profesörlere | r. Ne -| TATUR (IİN” '—’—'zıü HO__-!P1 Büyük Önder dün akşam Mersinden Konyaya hareket ettiler (Baştarafı 1 inci sayfada) killeri olduğu halde vagonlarından ine - rek kendilerine istikbale gelen mülki ve askeri erkânının ellerini sıkmışlardır. Bu esnada istasyonda toplanan binlerce hal- kım alkışları ve: <«Yaşa Atatürk» sesleri yükseliyordu. İstasyonda Büyük Şef asker, jandarma, polis, belediye zabıtası müfrezelerile, iz- ciler, mektebliler tarafından hürmetle se- | lâmlanmıştır. Bu sırada 21 top atılmış ve bütün fabrikalar düdük çalmak suretile Atatürkü seiâmlamışlardır. Büyük Önder halkın, «Yaşa, varol» ses- leri arasında otomobillerine binerek düğ- ruca ÂAtatürk parkına gelmişlerdir. Ka - pının önünde iki Hataylı kız kendilerine güzel bir buket takdim etmişler ve hü - sunmuşlardır. Atatürk parkı gezmişler ve anıtı ted- kik ettikten sonra asfalt caddedeki Kız San'at okulu ve İsmet İnönü Enstitüsünü şereflendirmişlerdir. Atatürk bir saate yakın muallim ve talebelerle hasbıhal - lerde bulunmüşlar, memnuniyetlerini İZ- har buyurmuşlardır. Büyük Önder şehirde bir gezinti yap - tıktan sonra maiyetlerindeki zevatla bir- likte istasyona gelerek vagonlarına bin- mişlerdir. e Atatürk hbalkın coşkun tezahüratı ve yaşa sesleri arasında saat 13,20 de Mer- sine hareket buyurmuşlardır. Mersinde Mersin, 19 (Hususî) — Atatürk büu gün saat on beşde halkın candan ve sa- mimi tezahüratı arasında şehrimizi şe- reflendirmişlerdir. " Hususi vagonlarından inen Büyük Önder beraberlerinde bulunan Baş - yekil, Dahiliye, Nafia vekillerile ilk ka- dın askeri tayyarecimiz Atatürk kızı Sabiha Gökçen, Or ve Korgeneraller olduğu halde isfasyon ve caddeleri dol duran binlerce halkın alkış eyaşa, va - rol» sesleri arasında hükümet konağı- ni teşrif ettiler. Bu sırada limandaki vapurlar ve şehirdeki fabrikalar dü - düklerini çalarak Büyük Şefi selâmla- mışlardır. Şehir donanmıştır. Atatürk hükümet konağında yarım saat kadar meşgul olmuşlar, validen i- zahat almışlardır. Müteakiben bele - diyeyi, yeni yapılan evleri, memleket hastanesini, yapılmakta olan içme su- yu bendlerini tetkik buyurmı_ışıar, gi lâkadarlardan. izahat almışlardır, Atatürk yeni yapılacak halkevi ve anıd ile alâkadar olmuşlar ve vali ta - rafından verilen izahatı tasvib buyur- muşlardır. Mersinden ayrılırken valiye Mersi- ni ziyaretlerinden ve umumi faaliyet - ten mütevellid memnuniyetlerini iz - har buyurmuşlardır. Büyük Önder akşam saat on yedide halkın sürekli alk_ışlan_ammda Kon - yaya hareket etmişlerdir. Kanun Ve hayat (Baştarafı 1 inci sayfada) rılmıştır. Haydar Yılmaz mahkemede su- çunu inkâr etmiş ve: — Bu peynir tenekesini sokakta bul - muştum. Haırsızlar çalmışlardır diye al - dıma, sahibine iade edecektim. Ben sade- ce bir sevap işlemek istedim, demiştir. Fakat, duruşma sonunda suçu sabit ol- duğundan Haydarın 5 ay 25 gün hapsine karar verilerek, tevkif edilmiştir. Mahkemenin neticelenmesini müteakib, samiin arasında bulunan bir kadın ileri atılmış ve kucağında taşıdığı iki yaşında bir çocuğu, davacının kollarına atarak: |jtasdikinin buna ve bunun gibi bir iki me- İtemps, bu işte bazı maceraperest ecne - ŞamdaTü karşı hava (Baştarafı 1 inci sayfada) geçen müddet zarfında Vatani bloku u - zun uzun içtimalar akdetti. Müzakereler yaptı. Bu müzakereler hakkında mat - buata resmi olarak iki satır kuru bir teb - liğ verildi. Ve resmi olarak hiç bir şey söylenilmedi. Kulisde söylenen şeylere nazaran henüz blok içinde ihtilâf ve mü- nakaşa devam ediyor. Ekseriyet, bu işin Fransaca istenilen şekilde hal tarafını iltizam etmekte olduğu gibi, Fransanın Şam hükümetinden istediği şeyler üze- rinde ısrar etmekte olduğu muhakkaktır. Berutun Yüksek Komiserlik mehafili ile sıkı temasta bulunan matbuatı, bu işin zaruri olduğu ve Suriyenin nihayet Cenevre kararını kabul ve tasdika mec- bur bulunduğunu yazıp durmaktadır. Suriye - Fransa muahedesinin kabul ve seleye bağlı olduğunu söylemekte ısrar eden bu nevi gazeteler, bu şart ifa edil- medikçe Suriye muahedesinin tasdik e- dilmiyeceğini tasrih ediyorlar ve Şam gazetelerince iktibas edilen bu neşriyat ta hiç bir taraftan tekzib edilmiyor. Ayni zamânda bir yandan Suriyenin Türkiye ile münasebetleri bahsinde ve bir yandan da Sancak işlerine karşı Su- riyenin aldığı tavır ve harekette de bariz bir değişiklik göze çarpmaktadır. Berü- ta gelip'te birdenbire hâstalandın ve hu - susf bir trenle, Kont de Martel'in husu- si doktorunmm refakatile Ankaraya av - det eden Menemencioğlu ile Suriye ha - riciye nazırı arasında gayet samimi tel - graflar tealti edilmiştir. Suriye hariciye nazırı, telgrafında Menemencioğluna â - fiyet temenni etmiş, hariciye müsteşârı- mız da hastalığı dolâyısile Şamı ziyaret edememiş olmasından dolayı teessüfle - rini bildirmiştir. Suriye matbuatı, Şamı ziyaret edecek olan Türkiye hariciye müsteşarının neden dolayı bu Zziyareti yapamıyarak Ankaraya döndüğünü mat- buatta neşrettirdiği bir tebliğ ile Suriye Pariste resmi Daireler muhafaza Altına alındı (Baştarafı 1 inci sayfada) kat derinleştirilmektedir. Şimdiye kadar gerek Paris, gerek ci - varında 450 şüpheli binada araştırma ya- pılmiş ve 700 kişi isticvab edilmiştir. Jour gazetesine nazaran, bütün resmi daire ve müesseseler sıkı bir muhafaza albna alınmışlardır. Nezaretlerde işi 0- lanlar, evvelâ bir isticvaba tâbi tutul - makta ve üstleri arandıktan sonra içeri- ye girmelerine müsaade edilmektedir. Yeni deliller Paris 19 (Hususi) — «Cagoullar» gizli teşkilâtın faaliyetine aid yeni deliller el- de edilmektedir. Bugün Lille şehrinde, domuz eti ta - şımağa mahsus bir kamyon şüphe üze - rine durdurulmuş, içinde sandıklar dolu- su silâh ve cephane bulunmuştur. Parisin muhtelif semtlerinde yapılan araştırmalar neticesinde de büyük mik - tarda silâh ve mitralyöz meydana çıka - : Gizli bir telefon şebekesi Bundan başka, gizli bir telefon şebz- kesinin mevcud olduğu da anlaşılmış ve bu şebekenin bazı askeri müesseselerle gizli teller vasıtasile bağlı bulunduğu meydana çıkarılmıştır, Meb'usan meclisinin bugünkü toplan - tısında «Cagoular» teşkilâtının faaliye - tini mevzuu bahseden başvekil Chau - bilerin de parmağr olduğu ve suçluların n.uhakkak surette meydana çıkarılacağı- nı söylemiştir. — Sen, benim kocamı hapse mahküm ettirdin.. Al bu çocuğu, o hapiste iken, bu vavruya sen bakacaksın.. diye bağırmış- T çS 'Nuheİ sulh mükâfatı Lord Robert Cecile verildi Nevyork 19 (A.A) — Lörd Robert — Cecil Kolombiya darülfünunundan fahri doktor - luk diplomasını aldığı esnada Nobel sulh mükâfatının da kendisine verildiğini duy - muştur. Cecil bundan hem mütehayyir hem tinden bahsederek demiştir ki: «Her mille - tin milli hayatı vardır. Bu hayat beynelmi- lel münasebetlerde bir kanuna tebaan ida - Bu hafta yapılacak maçlar — TAKSİM STADINDA: Nuri Bosut ŞEREF STADINDA: Süleymaniye - Vefa ' Nihad Bekdik KADIKÖY STADINDA: Fenerbahçe - Beykoz Feridun Kılıç Galatasaray - Beşiktaş : Sami rkiyeye, Hataya f;ok değişti Menemencioğlu Suriye başvekili ile bir arada efkârına bildirmeğe ehemmiyet vermiş | tir. Suriye başvekili Cemil Mürdem 1 teşrinisani akşamı, hariciye nazırı Sa : dullah Cabiri de 15 teşrinisani akşamı & rada bulunan diğer heyet âzalarını iftars davet etmişlerdir. İftarda Kont de Mar : telin vekili Östroroğ da hazır bulunmuş tür. Bir zamandanberi Şamda bulunan Sancak meb'uslarını, geçende Sancağa gitmiş olan Milletler Cemiyeti heyeti he yeti beraberine almamıştır. Bu mesele gazetelerde bahis mevzuu olduğu sırada meb'uslar; gazetecilere heyetin kendi - lerini beraber götürmeğe lüzum görme- diklerini ve bundan dolayı da kendilerin- ce denilecek bir şey olmadığını söylemiş- lerdir. Eskiden böyle bir hâdise kıyamet kopmasını mucib olabilir ki bu defa me- seleve Şamda Zgayet tabil olarak bakıl « masi da gösterir ki hava cok değişmis bulunuyor. Belçika Krali Brüksele Döndü (Baştarafı 1 inci sayfada) 3 — Beynelmilel bir cihan iktisat kon « feransının toplantıya çağırilması, fakat a - kim kalmaması için daha evvel karşılıklı müzakereler İle zeminin hazırlatılması. Temin edildiğine göre Belçika Kralı dün- yada huzurun iadesini bu üç meselenin hal- line bağlı görmekte ve bu üç meşelenin de ayni zamanda halledilmesini istemektedir. Asıl maksad ne imiş Paris 20 (İkinciteşrin) — Petit Journal gazetesi: — Belçika Kralının Londraya gitmesi ci- bhan iktısad konferansından — ziyade Al « manyaya karşı Belçika kongosunun mü « dafaası içindir, demektedir. ğ Londra 20 (İkinciteşrin) — Belçika Kra- lmın şerefine Hariciye nezaretinde bir zi « yafet verilmiştir. Ziyafete Hariciye Nazırı E- den riyaset ediyordu ve Belçika Kralı ile İn- giliz Kralının arasına oturmuştu. Londra 19 (A.A.) — İyi malümat alan Belçika mehafilinde beyan olunduğuna gö - re, dün akşam Brükselden butaya gelen Janson'a Kral kabinenin teşkili vazifesini ve rirse Janson bunu kabul edecektir. Janson, siyasi vaziyet hakkında Krala İzahat ver « mek üzere Londraya davet olunmuştur. Londra 19 (A.A) — Belçika Kralı, saat 10 da Brüksele hareket etmiştir. Beraberin- de B. Spaak ile B. Janson bulunuüyor idi. İngiltere Kralı George, Viktorya İstasyo. nunda Kral Leopold'ün hareketi esnasında hazır bulunmuştur. Kral Brükselde Brüksel 19 (A.A.) — Kral Leopold, re- fakatinde B. Janson, Spaak olduğu hal- de, saat 16.40 da Brüksele gelmiş ve mü- nakalât nazırı Jaspar, Brüksel belediye reisi Max ve İngiltere büyük elçiliği er- 'kânı ile görüştükten sonra, Lacken şa « tosuna gitmiştir. Yeni kabine Brüksel 19 (AA.) — Kral, Jansonu ye- ni kabineyi kurmaya memur etmiştir. Hindli yarın son güreşini yapacak Hind pehlivanlarından Muhammed Fazzal, yarır dördüncü ve son maçinı Taksim stadında Türkiye başpehlivanı Tekirdağlı Hüseyin ile yapacaktır. Gü « reşin hakemliğini Cemal yapacaktır. Müsabakaya saat üç buçukta başlana - re edilmelidir. Dünya bu iİstikamette iler - liyor.» cüktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: