Paşanın EEE son günleri Yazan : Arif Cemil Reis ne pahasına olursa olsun katili bigünah çıkarmıya azmetmişti. Yahudta o zamanki sosyal demokrat Alman hükümetinden aldığı emre göre hareket ediyordu — 1914 de harb başladıktan ve Er-!vak'aları yaşıyor gibi olacağım. Onun meniler askere alındıktan sonra mayıs! 1915 de mekteblerin kapatılacağı vel şehir eşrafile hocaların sürülecekleri haberi Nereye sürülüyorlardı? Bir ka- rargâhta toplanmak üzere mi sevkolu- nuyorlardı? — Bilmiyorum, hepsi bir araya top- andı ve sevkedildi. Ben korkuyordum, k istemiyordum. Kafileler n sonra gidenlerin öldü- i olmağa başladı. Hazi- a gelen bir emirde şehir| terke hazır olması bil- ızın ve kıymetli eşyamı- n edilebileceği sonra halk sabahle- dı. yasını, malını beraberin- a müsaade ediliyor muydu? her şeyi heraber alıp götür- mümkün değildi. Herkes ancak vabileceği şeyi alabili-| kil için at, araba yoktu. zin de eşyasını nakletmek yok muydu? n yalnız bir atımız vardı. Fa- kat harb bidayetinde hükümet ona vaz'ıyed etti. Bunun üzerine bir mer-| keb satın aldık. — Demek ki eşyanızı yalnız bir mer- keble nakledecektiniz. Araba filân yok in? gün yürüdünü um. Daha şehirden çık- m öldürüldü. türüyorlardı? tığımız gür Sizi nere — Kaf kim refakat ediyordu? — Jandarmalar, süvariler ve diğer ler, ,? afında Çok asker vi — Şosenin her iki yorlardı yürü- © hakkında hiçbir olmadan muhake-| sdesine göre pek gayri ri tabii e z bir mec-| idiyordu. Katilin ifadesini cer-! hedecek bir am yoktu, Müddeiu-| mumi ise yerinde put gibi oturuyor, | sesini hiç çıkarmıyordu. Anasının, ba-, basının ve kardeşlerinin nasıl öldürül- reis tarafından sorulması Üzerine ati! bunları gayet feci bir tarzda dahi kimsenin ağzı açılmadı. i sebeblerden ileri geldi- i izah edecek bir kimse bulunmadı. bu izahatı dinledikten ve jüri k me, kanuni ve için anlatmak istemiyorum. Fakat, Reis inadında devam etti ve tekrar sordu: kardeşinizi sürükleyip gölür- dükten sonra bir daha geri gelmedi mi? — Hayır, onu bir daha göremedim. a SİZ ne yaptınız? — Şiddetle başıma vurulduğunu duy dum, yere yuvarlandım. Ondân sonra ne olduğunu bilmiyorum. Orada bir hayli kaldım. Belki bir, belki iki gün. Kendime geldiğim zaman ortalık ka- ranlıktı. Etrafımı araştırdığım zaman cesed'er gördüm. Annemin ölüsü biraz ileride yerde yüzü koyun yatıyordu. Biraderim ise üzerime düşüp ölmüştü. -— Kendinize geldiğiniz yaptınız? — Ayağa kalktığım zaman bac gi | mın yaralı ve kolumdan da kan akmak- ta olduğunu gördüm. Bu kadar basit bir yalanı «yalandır» diye meydana çıkaracak gene hiçbir kimse görülmedi. Reisin bacağında ya- ra İzi olup olmadığını sörmasi hakikati meydana çıkarmak için kâtiydi. Kolda- ki bir yaradan iki gün mütemadiyen kan akan bir insanım ölüp ölmiyeceğini mütehassıs doktorlara sormak ve ko- lanu dâ muayene etmek de hakiksti meydana çıkarmak için yetişirdi Halbuki reis hiç oralarda değildi. O, her ne pahasına olursa olsun katili bi- günah çıkarmağa âzmetmişti veyahud o zamanki sosyal demokrat hüküme- tinden aldığı emre göre hareket etmek ten başka bir çıkar yol göremiyordu. (A Bir Doktorun Günlük Persembe Notlarından o (9) Yüz kırışıkıkları Ve göz Kapağı şişleri ee Derisi kuru olanlar için taze kold krem le sabah ve akşam temizlenmelidir. Yü. zün suya tahammülü varsa yüzü soğuk $u İle yıkamak müuvafıklır. Soğuk su Yüzdeki adalâtı yani etleri kuvvetlendi- rir, sürpük olmasın mâni olur. Eğer yüz derisi gevşek ise kaynamış su- yun litresine yirmide bir gram (Klorat dö süd ilâve etmelidir. Fukst yüz deri - si kuru olanlar bunu kullanmamalıdır. lar için kullanılacak tertib gu- Jar. Bun! dur: Yıkanacaklerı suya bir o mikdar zaman ne), , (tentür dö banjvan) koyarak öylece yı- kanmalıdır. Yüz buruşukluğuna karşı yüzü sabah ve akşam şu terkibin masaj yapmak çok iyi gelir, Klorat dö Sud 10 santigram Kokusuz kold krem 20 gram Alt göz kapaklarının şişine de şu terkib çok iyi gelir: Vazelin Yaseminyağı Sülfat dalomin Tanen mikdarı kâfi (hali işbaa e- Minciye kadar) (9) Bu motları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyen yapınız. Sıkıntı yamanınızda ba notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. garib suali sordu; ! — Demek k muhafazaya memur olan askerler tehcir edilenlerin malla- rin; ğma ettiler, öyle mi? — Evet, öyledir. — Buna karşı bir sebeb gösterilme- di mi? ee z : 10 gram — Hayır; sebebi söylenmedi, Buna bütün dünya zaten akıl erdiremiyor. Böyle şeyler ancak Asyanın içeri ta- raflarında olabilir. — Demek ki sebebleri anlaşılama- dan bu gibi şeyler olup biter? Katil sırıtır. — Evet, zaten olup bitmiştir. Bundan sonra reis tarafgirliğinde bir daha ileri giderek olup biten vakayil bütün tafsilâtile anlatmasını katile tembih etti. Katil Tayliryan, derhal yalan uydurmanın kolay olmi- yacağını anlıyarak: — O günleri bir temiyorum, öleyim daha kanaat etmeğe mecbur oldu, Fakat reis bir türlü kanaat etmedi. Dedi ki: Mahkeme bu tafsilâtı sizden öğ: renmeğe fevkalâde ehemmiyet veri- yor. Çünkü o hâdiseler hakkında izahat verecek yalnız siz varsınız. Belki bi- raz kendinizi toplarsanız bunları bize anlatabilirsiniz. Katil düşündü, taşındı, bir şay uy- duramıyacağını anlıyarak şu cevabı verdi: | — Anlatacak olursam tekrar o acıklı 4 Nöbetel Eczaneler Bu gece nöbetci olan eczaneler sunlar- dır: İstatıbul cihetindekiler: Aksarayda: (Sarım), Alemdarda; dülkadir), Beyandda: (Cemi), Samat- : €Teofilos), Eminönünde: — (Sulih , Byüpte: (Arif Beşiri, Fenerde; (Hüsameddin), Şehremininde: “(Nazım), gebzadebaşında: (İ. Hakkı), Karagüm. Tükte: (Suad), Küçükpazarda: (Necati Ahmed), Bakırköyünde: (Merkez). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Kanmuk). da: (İsmet), Taksimde; (Nizameddin), Kurtuluşta: © (Necdeb), © Yenişehirde: (Parunakyar). Bostanbaşında: (İtimad). Beşiktaşta: (A Rıza), Boğaziçi, Kadıköy ye Adalardakiler; Üsküdarda: (İtimnd), Sarıyerde: (Asaf), Kadıköyünde; (Saadet), (Osman Hulü- si), Büyükadada: (Şasi Riza), Heybe- Uadada: (Tanaş). (Ab- Galata» kere düşünün! Tek elim- le havaya kaldırabileceğim kadar mi- nik bir beygir, üzerinde şişko Lauter- bah.. pek komik bir şey olmaz mıydı?.. Mülâzim «Malone» bu makül ceva- bım üzerine bize oradan kırk millik bir mesafede oturmakta olan Mister «Val- ker» isminde bir zattan bahsetti ve ken- disi bizzat gidip bu zatla görüşeceğini vâdetti. Bay «Valker» in bir teknesi varmış ve bu hayırsever zat bu tekne- sini bize iare elmeğe derhal razı ok muş. Mülâzim «Malone» in kuma | Gao» nun bütün cenub muıntakasınm emniyet ve ssâyişinden mes'ul bulunu-| yordu. Halbuki «Mendaosnun merkezinden şimaline kadar devam eden mıntaka| yabani ve 1s$ız bir yerdi ve bu mıntaka da vahşi «Moro» kabileleri tarafından! meskün bulunuyordu. Bu vâhşi ve yabani herifler sahilin bazı mıntakalarında denizde bile Kor- sanlığa cür'et ve cesaret ettiklerinden o sularda dolüşanların gözlerini dört açmaları icab ediyordu, Mülâzim «Ma- lone» bu yabani korsanlara tesadüf et- memizden ve onlardan bir zarar gör“| memizden endişe ettiğinden jandar- !malarından üç tanesini emrimize ver- yamlar oturur. Ben sizin kendinizi göz göre göre ölümün kucağına atmanıza nasıl müsaade edebilirim? — Peki ama biz «İliğan» a kadar git- mek mecburiyetindeyiz.- Biz Almanız, ve ilk kalkacak vapuru da kaçırmak is- temiyoruz. Bir müddet düşündü. Sonra alnını kaşıyarak: — Anlıyorum, dedi, hakkınız var. İSizler bir tehlikeyi göze aldırmak mec- buriyetindesiniz. Denizden gidemezsi- niz. Zira Zambaanga'da İngiliz torpi dobotları var. Bu itibarla kara yolunu tercih etmek mecburiyetindesiniz... Biraz daha düşündü ve nihayet 6- muzlarını kaldırarak ilâve etti: — Bu tehlikeli seyahati tabii bütün avakibini düşünerek göze aldıriyorsu- nuz. Ben maddi ve manevi hiçbir mes « uliyet kabul etmiyorum. Bu hususta maalesef size yardımda bulunamıyaca- yan misyonörleri tarafından ilmiş bir yabani Moro bul- kendisine yirmi dolar para mü- kâfatı vâdetmek suretile bize «Tl .a kadar klavuzluk etmeğe razı ettim, Va- kıâ geçeceğimiz tehlikeli mıntaka dar bir şeriddi ve dağların öte tarafında «La HAZIM İmişti, Beraberimizde jandar hiç de hoşuma değildi. Diğer tar larla dolaş- n şeylerden içinde bulundu- I şartlar içinde bu silâh- Aynı za- Şarkta düşmanla” şan bir sürü ca n bulunduğu da muhakkak! jböyle Jandarma muhafazası altında do- (laşacak olursak zorla kendimiz üzeri- üşmanlarımızın dikkat nazarını çekmiş olacaktık. Bu yüzden ilk fırsat- ta jandarmalardan yakamızı sıyırmıya karar verdim. İngilizlerin eline düş- mektense vahşi «Moro» lar tarafından soyulmak elbet mürt ik Bir kereste fabrikasına geldik ve ka- raya çıktık. Orada iki Amerikalı ile ü İngiliz vardı ve bunlar daha ilk te de bizim Alman olduğumuzu anlamış olmakla beraber bizi iyi karşıladılar, i muamele € Kendilerinden kacak bir vapur ğum zaman İngilizle — Biz bu akşam, dedi, «Malabangsa gidiyoruz. İstimbotumuz bizi oraya ka- dar götürecek, İsterseniz sizleri de gö- türürüz. Kendilerine teşekkür ettim ve gidip muhafız jandarmalar bularak onlara: — Biz başka bir motörle «Kortobato» ya kadar gidiyoruz, orada buluşuruz. Dedim. ezeye kumanda eden onbaşı ne- fertlerine bir emir verdi ve herifi <Kortobato» ya hareket ettiler, Onlar motörle hareke ten sonra kendi-| leri kaybolur tim ve bir daha da ti ne onlar beni, ne de ben onlari görmek nasib olma- imale doğru yola ç» dı Kereste sözlerini fabrikasındaki İngilizler| centi'men adamlardı. Bi- zi bot «Malabang» köyüne götürdüler ve biz «Sohenberg» le ge- ceyi o köyde geçirdik Ertesi sabah erket merikan jandarma ederek «Meni lan sİligan» a kad ledik ve bize muba eyledik. Jandarma zabiti bu ricamızi n kasabanın A- ine müracaat Ii merkezi 0- ne diy diye bağırdı. Yanınıza şöyle dursun sizlerin lara gitmenize bile müsaade e ir Zira bütün o havaliye henüz hiçbir A rupalının ayağı basmiş de; jtün o mıntakada insan kanı içen yam- Çox temiz bi- Karbonattan ve toz önünde tutularak yapılmışlır. Her eczanede salılır. Ankara Okulları Cinsi (o Mıktarı Fıstı Kuruş 45 45 28 Koyun eti 42500 Kilo Kuzu et: 15200 sığır eti o 18600 Dana eti 7800 Koyün Böb- rek yağı 1300 » Hayalın zevkinden İnsam PERTEV KARBONAT Komprimeleri Muhammen Muhammen 90 7,5 teminatı bedeli Lira 41625 6840 09 ss08 00 2565 00 5 0 55348 00 Ahmet Cemalettin Saraçoğlu na Amerikan jandarma zabiti: “Ne diyorsunuz Allahaşkı diye bağırdı. Gitmek istediğiniz o mıntaka insan kaf içen yamyamlarla doludur! ,, nao» isminde medeni bir kasaba vard Lâkin o medeni noktaya varmak geçmek mecburiyetinde bulunduğ dar arazi şeridi pek tehlikeli idi: lar, tepeler, zehirli yılanlar mı isi siniz? Vahşi hayvanlar, yamyam ağ leler mi arzu edersiniz? Hepsi, hi mevcuddu. Her halde hazırlandığı seyahat muhakkak ki bir zevk ve si Jence seyahati olmıyacaktı. İ Mâhaza ben ve Sohenberg heri yola çıktık ve biraz sonra kendi vahşi ve balta yüzü görmemiş orman! ortasında bulduk. Zavallı şişko deni talisiz Lauterbah vahşi ormanlaf yeniden taban tepmek mecburiyeti kalmıştı. Yegâne eğlencem de pip ve bir gün olup yeniden medeni hay ta kavuşmak hususundaki sarsılmaz © mid ve imanım idi. İklim hakikaten sıcaktı ve önümüğ de de tırmanmak mecburiyetinde bi lunduğumuz (2400) rakımlı bir vardı. Günün en sıcak zamanlarında aği İar altında uyuyor ve akşam üzeri dl raf biraz serinleyince yola düzülüyol duk (Arkası var) SIZLIK mahrum eder, karbonat almaktaki müşkülât göz Satınalma Komisyonundan: Münakasa Lira Kuruş Tarihi san Kr. © 8 00 60 810937 15 Cumf © 3121 513 285 191 s9 0 451 10 ——m————ğ————< ruk Hindi vw 150 doi Auc 2700 » 3000 00 5206 00 B-10-937 Cuma v0 —2 12 2» 0 897 12 —... dar gözle takib et-'ği | «64sı) | — Komisyonumuza bağlı yatılı okulların fhtiyacı olan mikdar, muhammen bedel ve ilk teminatı karşılarında yazılı et ve tavuk partileri ayrı ayrı kapali zarf usuliyle münkasaya konulmuştur. İhalesi 8/10/937 Cuma günü saat 1530 da Ankara Mektebler Muhasebeciliğinde yapılacaktır. 2 — Eksiltmeye gireceklerin 937 yılı Ticaret Odası ve 2490 sayılı kanunun , ve 3 ncü maddelerine göre ellerinde bulunan belgelerle komisyona gelmeleri, İ “3 — İsteklilerin teklif mektublarını 2490 sayılı kanun hükümleri dairesinde İ ihale saatinden bir saat evvel komisyona makbuz mukabilinde vermeleri ve şartnamesini görmek istiyenler Mektebler Muhasebeciliğinde Komisyon kâtip” liğine müracaatları ilân olunur. o «6360» LÂSTiKÇi HÜSEYİN GÜZEL İstanbul, Yenipostane karşısı, Türbe sokak No, 7. Tel, 23090 Dünyanm em sağlam TRAPEZ marka lâstik ve şoşonları, TRETORN marka lâstik çizmeler, GİZLAVED marka yerli lâstikler, gayet sağlam ve zarif potin ve iskarpinler, meşhur âlem HABİG ve BORSALİNO marka şapkalar, Mağazamızda mevcut olup her yerden ucuz”ye maktu olmak üzere toptan ve perakende suretile satılır. Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden: 1 — Yüksek Enstitü talebeleri için aşağıda cinsleri gösterilen ayakkabıları 8“ çık eksiltme ile satın alınacaktır. 2 — Muhammen bedel 2702 lira 50 kuruş olup mukavvat teminat 202 Jira 70 kuruştur. 3 — İhale 13/10/9847 tarihine rastlayan çarşamba günü saat 16 da Yüksek Enstit Rektörlük binasında Komisyon odasında yapılacaktır. 4 — Fazla izahat ve parasız şartname almak ve nümuneleri görmek isteyen” ler Enstitü Daire Müdürlüğüne müracaatları ilân olunur, 6481» «35603 Cinsi Azami adet Muhammen bedel Yekün tutarf Lira 2415 215 7025 Erkek Talebe A, K. Kız 550 450 Çift 5 650 8: »