VAL Cepheden benim de aYretimi muci YTetimi mucib ol- Müşt - Umuru olan ikat demek bizim adaki — apartı- ;ı"*ji'l Üçüncü katı- a tan Mecdi Âli *ymiş. Valide sul- tanın gerdanlığı fa- Casının aktörleri a- 'azi üstün. kadar bina nederim beş tane. â! Bunlardan otele en yakın ©- langisidir? ihçenin bitişiğindeki beyaz kö ü bize haricen tarif edi i katlı bir bina. mudur? belediye meclisi âzasından iyor. Binanın haricinde ahır, arabalık Bibi sonradan yapılmış ayrı bir baraka Var mı? Otel müdürü hayretle tasdik etti: — Var ya... Binaya bitişik bir bara- a Va 4 Âlâ! Başka bir sual... Bu odanın Tümarası niçin 13 tür? ğ Bu s bepimizi hayrete düşürdü. Otel müdürü de bizim gibi şaşırmıştı: — Anlıyamadım! dedi. Bu katla mevcud ödaların « AÇtır? lti a Ş ağıda da iki salon var değil mi? tti sekiz. Şu halde oda numara- ları teselsül edip getmiyor. Bu odaya Sekiz numara konacak yerde 13 kon- ü İyi düşündünüz efendim, öyledir. — Bu rakamı siz mi koydunuz? — Hayır, bu şekilde buldum ve bık Dayı içindeki hiçbir şeye ı'l_ sürmeme $artile tuttuğum için değiştirmedim. Bu şartı ileri süterlerken size oda ralarından da bahsettiler mi? n bahsetmediler. Nandılar ki tereddüde Dü bir lisan kul dahi düşmedim. n Sadullah bu sualler adaki masaya yaklaşır e oturarak masanın n ablayı önüne çekmişti. Hem ko- , hem de tabldnın içindeki kâ- kırpıntılarını karışlırıyordu. n ların bazılarımı alıp baktı. Derin derin düşündü. Fakat tavrı o kadar lâkayddı İ muammayı çözen nokta üzerinde bulunduğunu hiçbirimiz anlıyamadık Otel müdürü dışarı çıktıktan sonra başını arkaya çeviren Rıdvan Sadul[:ı[h kapıda bekliyen merkez memurunu bir baş işaretile içeri çağırdı. Zabıta âmiri ilerledi. — Çok sigara içiyorsunuz, merkez Memuru bey! dedi. Günde iki paketi Yor, değil mi? Anlıyamadım efendi, Sual adamcağız kadar bizi de şaşırt- Tuştı. Bu yersiz sorguya ne lüzum Var- di şimdi? Rıdvan Sadullah cevab beklemeden bir başka suale geçti: Ağızlık kullamıyorsunuz, — değil mi? ç Merkez memuru âdeta aptallaşmış- — Kullanırım beyim! diye kekele- Rıdvan Sadullak hızla ile yi atıldı: — Ha — Ağızlıksız sigarâ içtiğiniz vaki mi —ı Kat'iyen efendim. Bir tane bile içmem. — Birinci nevi sigğâara içiyorsunuz. attali raya geldiniz. Oturarak ta ladınız ve bittak İ ı da bu ti olur olmaz bu- ira içmişsini tabakı — Sekiz siga Merkez memuru rak baktı: — Hayır, on si, i. Merkezden çı ldurmuştum. çıkara- kardınız. Tablaya müsünüz, yoksa beraber atar m: bastırıp söndürür blanın içine ateşile 1z? Mütadınız aşağı, a: «Son Posta» nin zabıta romanı : 1 İDE SULTA DANLIĞIZE Si | zami sür'atle!,, — Bastırıp söndürü İrim i Dostumu üm, Öylece ata- yakından tanımasa' İlay et » yahud delirdiğine | decekti: ütün çehrelerde derin b hayretin desi okunuyordu. Fal bunun farkında d ne devam ediyordu: — Sizden sonra bu odada si; oldu mu? — Hayır etendim. — Müddelumumi muavini bey siga- ra içmez değil mi? Müddeiumumi muavini, içmem! de- Rıdvan Sadullah tekrar merkez me- muruna dönerek sordi — Ya aşağı indiğiniz zaman nöbetci raktığınız memur? — O da içmez efendim. Hem bu me- muüur kapının dışında bekledi. (Arkesı var) Kadınlar Hasan rujuna bayılıyor. Çünkü en çok muvaffak olan, en çok tanılan en lâtif ve en mükemmel ruj ve allıklardır. Allıklar 35, ruj 50 ve lüks 100 kuruştur. Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve bütün ağrıla- rınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir. İsim ve markaya dikkat! çi Islınbuf Jandarma Satınalma Kon Mikdarı Cinsi ve sıhhi malzeme ene) Komuta kdarı yu 94 kalem ı — Ja bedel ve ilk n zeme açık eksiltme il e 19 Birinciteşrin mal: 2 — Eksi , Satınalma K Te a artname bergün 4 — İsteklilerin belli gü: Üaz minat makbu veya mektublariyle Komisyonda bulu Taklitlerinden sakınınız. isyonundan: İlk teminatı Lira Kr. —— 311 67 Tahi Lira 4155 bedeli K ığının Sıhhiye Dopusu ihtiyacı için tahmin alı doksan dört kalem ilâç ve sıhhi 15 de Gedikpasadak! Jandar- ymisyonunda yapılacaktır. uzda görülebilir evrak ve ilk te- «GTlla SON DANS Yazan: Mwazzez Tahsin Berkand Fatma kendisini bekliyen âkıbeti bi- liyordu. Öyle (kı kendi varlığından çok daha kudretli bir kuv- vetin pençesinde sürükleniyormuş gib * kendisinden, tâ çocukluğundanberi bu sonu istemi onu çekmişti. Zayıfsın, bu ağır yükün altından çı- kamazsın... dedikleri vakit, ince kemikli omuzlarını göğsüne doğru bükerek: Biliyorum; fakat bunu çok rum, diye cevab vermekle iktifa etm ve kendisini kuvvetli bir selin cereyanı- istiy na bırakmıştı. Fatma orta ha yüyen ve nori a bütün ız ki Aldığı gidalar vücudüne recek yerde ona dokunuyo: yerek üzülür, ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette ellerini açar, boynunu bükerdi. an ciliz kalmasının sebebi ıyan gizli dünyaya aid dü- erdi, bunlar onu bir , evde, mektebde 4 bir allenin normal bü: yaşıyan bir çocuğu idi cılız si: a mamlara rağın ) gören a: fayda ve- sanırsınız di şünceler v saniye Tahat b Üzüntü ? Buna da cevab vermek imkân- tma on altı yaşına kesten uzak, neş'esiz, zevksiz bir öm sürmüştü. Bir gün annesi onu zorla de- İnecek bir ısrarla bir sinemaya götürdü voe işte o günden sonra Fatmanım h: Üsti n bir kasırga esmiş gibi, oldu. © gece, ilk defa olarak annesinin boy- nuna sarılarak yalvardı: — Anne, bana izin ver, ben de onun bi bir dansöz olmak istiyorum. — Sinemadaki artist kadın. — Çıldırdın mı sen kızım? Bu fikir nereden çıktı? Mektebini, derslerini dü- şünmüyor musur ? — Hayır anne, hiç bir şeyi düşünemi- yorum, Fatma cidden düşünecek vaziyette de- ğildi artık... Gözlerinin önünde bir tül bulutu içindeki dansözden başka haya- tında şey yoktu. — Başının etrafında ince çiçekler.. Boynundan başlıyarak bütün vücudüniü dolayan beyaz tüller.. Çıplak kollarında şıngırdayan bilezikler.. Ayaklarında ona esatiri bir hafiflik veren yumuşak, ökçe- siz iskarpinler... İşte genç kızm bütün gün, bütün gece düşündüğü ve gördüğü manzara bu İdi ve bu onu ateşler içinde yakarak hasta ediyordu. * Aflesi Fatma ile başa çıkamadılar... Genç kız dans iptilisına kendisini bırak- tı. İlk zamanlar ona: yıfsın... Yapma... Vücudün ta- hammül edemez, gibi nasihatler edenlet artık vazgeçmişler, onu kendi haline bı- aşlar, genç kız da ince vücudünün bütün hırsile kendisini dansa vermişti. Fatma geç kaldığını anlıyor ve manasile iy! bir dansöz olmak için daha dört beş yaşında iken vücudünü yumu- şatmak lâzım olduğunu biliyordu. Ön al- tı yaşında artık çocuk değil, genç bir k » Öyle ike gün saatlerce uğraşıyor, kaybettiği vakti bu suretle kazanmak istiyordu. Genç kız için yeni bir hayat başlamış- tı. Noeş'e ve sevinçle dolu yepyeni bir ha- İstanbul İkinci İflâs Memurluğun- da İstiklâl caddesinde To t rşısında perükâr salonu sahi- rile idare edilmekte olan sa - klıların toplanmıya da - memurluğunca lüzum olduğundan — alâkadaranın 13/10/937 Çarşamba günü asat 11 de dai- rede hazır bulunmaları ilân olunur. (588) ba- | YE9 e İYy başlı bir bi-|* r “|den, çevik ayaklarından ziy yat... Eskiden yaptığı gibi artık evde bu- cak bucak k noktaya dalmıyor, bilâkis gevrek kah- tıyordu. ak vahşileşmiyor, gö rini bir kip hasta dene hayyü kaha | Onun vi lığı etrafındakileri ümi- Herkes, — Fatma değişti, güze rına kan, gözlerine parl Tdu | * Ahmed ona bir gün sokağın başır rastladı. Nereye bö, — Derse Seninle yebilir mi; — Pe Ahmed Fatmay ve bu me rindeki yel şti, yanakla- k geldi, di- e Falma? kolik » everdi. da her ken konuşi — Dans Senin için çok, müsta; Yakında or din değ orlar Fa Tet heyetine danil ola; sın?. — Evet Ahmed, kaç aydır beni sah t ben yamadım. sen n evvel kendimi halk: bir bale haz Mafta sonra hususi bir davet zi halk Genç kızin göğsüne b la ona baktı. Ne oldun Fatma? Hasta mısın? R oldu. Dönelim tanıtacak. bire durup el nt gören Ahmed m gin birdenbi Hayır yürü di İşte ân: hasta olduğunu v klediğini yarak kalbinin derin, âcı bir sızı duydu ve onu tutarak yalvardı: — Vazgeç Fatma.. Kendini öldürüyor- sun... Vi ve benimle gol... $ idanberi ne kadar anlamıyor musun? çoc sevdiğimi Genç kızın dudaklarında hasta bir gü- lüş belirdi. —— Hayır Ahmed, senin genç ve dinç hayatını benim hasta günlerime bağla- İmak istemem.,. Hem öyle olmasa da her şeyden evvel san'atım var. — San'atın sıhhatinden ve saadetinden de üstün mü Fatma? — Evet Ahmed... Ve genç kız ölüme keşuyormuş gibi te- Jâşlh adımlarla yürüyerek uzaklaştı. * Genç artistin harikulâde dansını sey- retmek için toplanan halk bekliyordu. atına tüller ve tüyler arasında, haşmet- l bir yürüyüşle ilerledi se; » art Sabırsız cilere bakmıyor, onları görmü Çocuk ndanberi ya gizli dünyasında, ayakları y adan, şeffaf elleri bir tarafa değmeden dönmeğe başladı. Bu ilâhi bir danstı ve ona bakanlar, genç kızın ince vücudün- de yüzünün i mananın cazibesine ka- pilarak nefes almaktan korkuyorlardı Bu dana ne kadar zaman sürdü? Bir dakika mı? Bir saat mi? Hayır, bütün bir ömür... ve gözlerindi Fatma sakat kanadlı bir kuş gibi ağır lirken, halk bu düşüşünü rası zannederek onu gibi alkışlamışlardı; fakat genç artistin yerden kalkmadığını görünce yaklaşan- lar, onun, dudaklarında tatlı ve mes'ud bir tebessümle kendi gizli dünyasına uç- tuğunu gö Yarınki nüshamızda: Karısının Portresi Yazan: İsmet Hulüsi