Balkan güreş temasları yarın İz_mirde başlıyor Bulgarlardan sonra Romen güreşçileri de müsabakalara iştirak etmiyorlar Yarın çarpışacağımız Yunan ve Yugosla v güreşçilerinden: Athan (79 kilo), Birle (56) kilo), Antonoviç (66 kilo), ve Vekoslov (61 kilo). Balkan güreş maçlarının beşincisi cu- ma günü İzmirde yapılacaktır. Berlin o- limpiyadı dolayısile yalnız geçen sene ya- pılan bu müsabakalar, Türk güreş fede- rasyonu tarafından atılan bir fikirden doğ muş ve bugüne kadar İstanbulda olmak üzere dört Balkan müsabakası yapılmış- tır. Yugoslav, Romen, Yunan, Bulgar ve Türk güreşçileri arasında muntazam bir şekilde yapılan bu müsabakaların bu sene bilindiği gibi İzmirde icrası karar« İaştırılmıştır. Bu müsabakalar için icap eden hazır- lıklar ikmal edilmiş, takımlar da birbirle- rini takip ederek İzmirde toplanmışlar - dır. Birinci ve ikinci Balkan güreş müsa- bakalarında büyük birer kuvvet olmak- tan çok uzak olan Balkanlılar, beynelmi- lel bir temas şeklini alan bu müsaba - kalarda memleketlerini lâyık olduğu şe- kilde müdafaa etmek maksadile noksan- hklarını telâfiyo çalışarak hergün bir parça daha kuvvetli bir vaziyet alma - ğa başladılar. Nitekim birinci ve ikinci Balkan mü- Babakalarında kolaylıkla müaçları kaza- nan takımımız, son müsabakalarda, Ro- men ve Yugoslav güreşçilerlerile çetin mMmaçlar yapmak zorunda kalmıştır. Kuv- vetleri yavaş yavaş büyüyen Balkanlı - Tarın düne nazaran bugün çok daha kuv- vetli bir halde bulundukları, Berlin o - limpiyadında yapılan müsabakalardan da anlaşılmıştır. Bu seneki müsabakalara Bulgarları mü tcakip aralarında bir kaç ta Macar gü « reşçi bulunan Romenlerin de son daki - kada müsabakalara iştirak edemiyecek- lerini bildirmeleri, Balkan müsabaka - Tarının büyük rekabetini birdenbire dü- şürmüş olmaktadır. Yugoslav, Yunan ve Türk güreşçilerine inhisar eden bu mü- sabakalarda hiç şüphe yok ki en büyük rekabet Yugoslav - Yunan güreşçileri a- rasında olacaktır. Takımımızın festival Maçları dolayısile şimal memleketleri pehlivanlarile yaptığı son maçlardaki form üzerinde bulunması müsabakaların neticesini bizim lehimize kaydedecek bir şekil göstermekle beraber, bilhassa Yu- goslavlarla müsabakaların çok zorlu ola- cağına şüphe yoktur. Yarın İzmirde başlıyacak müsabaka - larda takımımıza muvaffakiyet diler ve beşinci Balkan güreş müsabakalarını da zaferle kapıyacaklarına emin olduğumu- zu bir kere daha kaydederiz. Ömer Besim Doğu muhtelitinin İstanbulda yapacağı maçlar Erzurum, Trabzon ve havalisi futbol- culjarından mürekkep olan Doğu muh - teliti, İstanbulda Galatasaray ve Beşik- taşla yapacağı maçlara büyük bir ehem- yet verilmektedir. asaray, — Fenerbahçe, Ankara birliği takımlarında en mühim Mevkileri dolduran Trabzonlu oyuncu - ların arkadaşları içinde, birinci sınıf fut- bolcular bulunduğu söylenmektedir. Bu haftaki maçların bu bakımdan bü- yük bir ehemmiyeti vardır. Davet Hilâl Spor Klübü Genel Sekreterliğindet: Klübün gsenelik alelâde kongresinin 19/Ey- 101/1937 pasar gününe bırakıldığı sayın üye- lere bildirilir. İzmirli Vehab Güneş Klübüne mi Girecek? İzmir (Husust) — Paristen avdet eden Vehab, İstanbul klüplerinden birile an- laşmak — üzeredir Vehab İstanbulda intisap edeceği klüpte antrenör - lük edeceği gibi futbol da oynıya « caktır. Öğrendi - ğime göre bu klüp «Güneş» tir, Vehabın - İzmir- den — ayrılmasına sebep, İzmir mın - takasının Vehaba lisans — verilmesi — İzmirli Vehab hususunda federasyon nezdinde teşeb - büsata girişmemesidir. Son Posta — Vehab evvelce Beşiktaşa kaydedilmişti. Bu vaziyette B. İ, T. O.K. nizamnamesine göre Vehab İstanbula geldiği takdirde resmen Beşiktaşın malı olması lâzım gelmektedir. SON POSTA Novyork, Eylâl anadada muhtelif kadın teşek - küllerinin bir kangresinde ya - nımdaki Amerikalı kadınla — beraber programı gözden geçiriyorduk. Konferans vereceklerin adlarına bakarken yanım - daki kadın birden parmağile bir isme işa- ret etti. «Bak şu Amerikalı, benim bulundu - ğum şehirden bir genç kızdır. Dehşetli enteresan bir hayatı var» dedi. Bu «en - toresan hayat» ın hikâyesini dinlemeğe tabif hemen can attım. «Bu kız yirmi dört, yirmi beş yaşla -« rında orta halli bir ailenin kızıdır. Provi- dincede otururlar. Orada bu kızm iyi bir işi vardı, Siyasi kanaatleri bir gün bu kızı sola temayül ettirdi. Ve muhtelif &- mele gösterişlerine, mitinglerine iştirak etmeğe başladı. Bu yüzden işinden çıkar- dılar. Fakat o gene içtimalara ve göste'- rişlere devam etti. Bu defa kızın babası ve kardeşleri çalıştığı müesseselerden ih- tar aldılar. «Eğer kızınız ve kardeşiniz bu yolda devam ederse sizi müessesemizde tutamıyacağız». Aile evvelâ bu ihtarlara aldırmadı. Fakat bir gün gelip kızın ba- basını sahiden ıçt'en çıkardılar. Derken erkek kardeşi işten çıkarıldı. Hangi işe baş vurdularsa muvaffak olamadılar. Al- lenin vaziyeti sarsıldı. Nihayet kıza, kı- zım sen başka bir şehre gidip başının ça- resine, hayatını kazanmanın yoluna bak. Yoksa bu gidişle hepimiz açlıktan öle - ceğiz. Ve yahut ta şu solluktan, amele ha- reketlerine iştirakten vaz geç.» deme - ğe mecbur oldular. Fakat.kız kafasını veren, kanaatini de- Biştirmiyen cinsten. Tasmı tarağını top- layıp Nevyorka gitti. Şimdi bir mensu- cat fabrikasında amelelik yapıyor.» * Aınırihyı hemen ilk geldiğim gün- lerde idi. Burada olup bitenlerin pek farkında değildim. Bütün malüma- tım gazetelerde okuduklarımdan ibaret- ti. Büyük bir mücssesede mühim bir işin başında bulunan bir bayanla şuradan bu- radan konuşuyor, Amerikan demokra - sisile diğer demokrasiler arasında mu - kayeseler yapıyorduk. — Fakat siz burada hiç olmazsa ser - best rey sahibisiniz. Reyinizi istediğini. ze verebilirsiniz, dedim. Kadın yüzüme baktı ve güldü. — Hani o günler! dedi.. Daha dün pat- ronumdan mektup aldım. Benimle be « raber bütün diğer memurlar da.. Önü - müzdeki intihapta reyimizi onun tayin ettiği partiye vermediğimiz — takdirde maalesef bizi müessesesinde bulundu- ramıyacağını yazıyardu. orbon mezunu Fransız arka: m, paskalya tatilini geçirmek üzere cenuba gitmişti. Dönünce şu vak'ayı an- lattı: «Çaristonda şu bizim siyah zenci arkadaşı ziyaret etmek istedim, Beni &- bugün Amerikada demokrasi ne halde? — p —— Yazan Belkis Halim vinde alakoyamadı. Otelde misafir etti. Sokağa çıktığımız zaman ayrı ayrı kaldı- |" rımlardan yürüyorduk. Çünkü bu şehir« de zencilerle beyazlar ayni kaldırımda yürüyemezlermiş. Sokağın bir yanında- ki kaldırım beyazlara, öteki yanındaki zencilere git. Zenci bir çocuk sokakta hiç bir şekilde beyaz bir kızla yanyana gide- mezmiş. Bemlar hep lince sebep olur - muş. Filvaki linç kanunen yasak edildi amma.. Âdet hâlâ baki..» * Gene bir gün sofrada üniversiteli bir kaç genç kızla konuşuyordum. Bizde de bir kaç siyahi var. Fakat biz onlara hiç bir gün farklı bir muamele yapmadık. Onların bizden farklı oldukla- rını bile düşünmeyiz. Benim talebele - rimin arasında zenci bir kız vardı, Yal - nız «ÂArap> lâfını kullanacağım zaman onun orada olduğunu farkeder ve kendi- mi tutardım. Biz onlara zenci de değil, Arap deriz. Sınıftak! öteki çocukların o- na karşı muameleleri, arkadaşlıkları, di- ğger beyaz çocuklara karşı arkadaşlıkla « rından hiç farklı değildi! dedim.. Amerikalı kızlardan biri sordu: — Yani beyazlar onunla arkadaşlı, ko- luna girip dolaşırlar, oynarlar mıydı.. de- Türk va fandaşlığına Kabul ediimek Meselesi Lüleburgasda Gündoğu 229 numaralı evde oturan Sadullalı oğlu mahallesinde Ömer Bulgaristandan — geldikten — sonra 'Türk nüfusuna kaydi için yaptığı müra- caatin beş yıldır neticelenmediğini, kon- dizinin bir an evvel Türk nüfusuna Kay- dedilerek Türk vatandaşlığı şerefine ka- vuşmayı istediğini söylemek tedir. Anlattığına göre Sadullah oğlu Ömerin evrakı Lüleburgaz iskân dairesinden 1584 numara İle bu ayın 4 ünde Ankara nü- fas umum müdürlüğüne gönderilmiştir. 'Türk vatandaşlığına kabul edilmek kolay değildir, kanunl bir çok evsafın toplan- masına ve nlhayet Heyetl Vekilece musip görülmesine mütovakkıftır. Ve anlışılıyor ki okuyucumuzun müracaalinin geçikme- si bu yüzdendir. * Gönen belediyesinin faaliyeli ve bir okuyucumuzun takdiri Gönen — okuyucülarımızden — Mustafa Remzi yazıyor: — Son senelerde Gönen belediyesi hum- mali bir gekilde çalışmakladır. Halk be- lediyenin faaliyetinden ziyadesile mem- Ben celbette» diye c&vap vetince a dudağını ak, omuzlarını — silker€ iğrenmesini ve tiksinmesini anlattı. hğ a D * riam Anderson isminde harikulâr de güzel sesli bir siyah kadın bif gece kölejde bir konser verdi. Onun K#” dar vakur ve kibar duruşlu pek az kâ * dın gördüm. Amerikada onu tanımıyaf yok. Alkışlamaktan herkesin avuçlar! şişti. Kolejin büluüduğu yer küçük bir kâf saba. Yalnız bir tane oteli var, Sonradâfi öğrendim. Bu otel Mirlam Anderıa!ğ" müşleri olarak kabul etmemiş. Kolejif hocalarından biri onu evinde misafir ©” Mmiş, G ene zenciler arasında Bufer Vü * şington adında gayet meşhur ve #” Him bir adam var. Muhtelif mekteplef tesis etmiş. Bu adam oraya buraya KOl” ferans verilmek için davet edildiği 24 * manda gene hep - oteller kabul etmedii için - evlerde misafir edilirmiş. Gene böl” le misafir edildiği bir evde hizmetçi btf ! mek istiyorsunuz?> * dünyada ona ne yatak hazırlarım, sofrada hizmet ederim» diyerek ayak di7 rediği için bütün bu işleri ev sahibi kef” di yapmağa mecbur olmuş. İşte Ameri * kada halk arasında demokrasi bugün BÜ halde.. nundur. Her mahalle köşesinde qn'“'ş açmış, sular getirtmiş, Gönenin neshir kükürüü su banyosunu — genişletmilii Belediye reisimiz Hakkı Akçeli GW':. ki ortamektlep ihtlyacının temini içiü teşebbüslere girişmiştir. w Gönenin şimdilik yalnız elektriğe 9, yacı vardır. Diğer bütün ihtiyaçlar © mamen giderilmiştir. Ki :e 24 saatlik yol yürünerek bir mek veya telgraf nasıl verili ai Suşehrinin Ezbider — nahiyesine .ı“" Avsundu köyünden İbrahim Dündar * N okuyucumüz yazıyor: ) — Suşehrine bağlı Erbider nahiyt? ytf 50-60 parça köyü vardır. Bütün bu KÜ , kıntı çekerler, çünkü köylünün, bi tüp veya telgraf vermek için _vmrlm,ı saatlik bir mesafe katederek Su$t'” D gitmesi Jâzımdır. Bu mesafe sür'atl hayranla altı saatte katotunur. F Ca nahiyesinde ufak bir tolgranane #f7 köylü bu büyük sıkıntıdan kurtulm ge lacaktır. Posta telyraf umum müdül Günün nazarı dikkatini celbederim-” * 4 Okuyucularımızdan Bay Niyari '*""..: — Dileklerinizi, fırsat zuhur edin0t hakkuk ettirmeye gayret ©