SÖON POBSTA Denizlefin Makyaveli Kaptan Bum Bum Çeviren : Ahmet Cemalettin Saraçoğlu Emden'in güvertesi bir salhaneye dönmüştü. Dokuz zabit, kırk iki nefer ölmü «Emden» de harp bandirası el'an dal- galanıyordu... «Sidney» bir kaç dakika daba ateşe devam etmiş, sonra büyük bir daire çizerek «Bursk» in baş tara- fına bir gülle savurmuştu. «Bursksin kumandasını deruhte et - miş olan forvet kaptanı «Kloepper» gu işareti kaldırmış: di ler de var!» Bu ihtar üzerine «Sidney>» ateş kes- miş iki zabit kumandasında bir müfre- ze göndermiş. Bu müfreze gemiye çı - kınca Kloepper kendilerine: — Çabuk olunuz baylar! Çünkü gemi batmak — üzeredir. Demiş. Filvaki «Buresk» in sintine muslukları çoktan açılmış olduğundan vapur batmak ü- zere idi. İngilizler' bu vaziyete fena halde içerlebişler ama belli etmemiş - ler ve gemideki Almanları esir, Alman- ların esiri olan İngilizleri de azat ede. Tek kruvazöre göndermişler, «Sidney» tekrar «Emdensin yanına geldi ve kruvazörde harp bandırasının el'an dalgalanmakta olduğunu gördü. İAyni zamanda «Fon Müllersin elinde ateş edebilir bir tane yalnız bir tanecik ftopu kalmıştı. «Sidney» tekrar ateşe başladı ve bu Babit hedefe rahat rahat ateş etmek #uretile elli kişi daha öldürdü. Bu müddet içinde «Emden> de top- ların kamaları, top nişan alma aletleri Ve işaret defterleri gibi mahrem mahi- eti haiz her ne varsa denize atıldı. «& in işaret direklerinde bir ta- »kım filamalar yükseldi. <Emden> bu İşaretleri anlamadığını çünkü kruva - Zörde işaret defleri bulunmadığını Vaben bildirdi. muhar!p kruv:; m 4000) metreder yh megafonla anlaş- . «Sidney» tekrar ateşe Fon «Muller» beyhude yere dırmamak için şu emri verdi: me bilenler denize atılsınlar!. y «Emdensin güvertesi bir salhaneye Gönmüştü. Dokuz zabit, kırk iki nefer ölmüş, kırk kişi yaralanmıştı. Sağlarn- rdan bir kaç kişi denize atıldı ise de Gahile kadar yüzemiyecek derecede za- Yif olduklarından bunların içinde bo- ğulanlar oldu.. Bazıları da bütün gece Büverlede sabahladılar. «Sidney» şimdi «Keeli adasma Fon «Müke» nin kumandası allında çı- Tilmış olan ihraç müfrezesile meşgul | . Bu küçük| lamak için ka-| eri çıkarıldı g g Alman müfrezesini y Taya İ €de ede ufukta &» bu adadan ka Frini ramıya başlamış ve inde ahşab bir golet dikkat na- Hr:m çekmiş. Takriben (500) ton hae- Mi & inde buüluman bu tekneya €» askerlerini ve erzak yük. yı, kendilerini adaya | Betirmiş olan istimbotun yedeğine ve- Terek limanın dışına çektirmiş ve yel- ken açıp o havaliden uzaklaşmış. Filvaki (18) gün sonra s«Ayşas «So- Matraa adasının bir limanı olan «Pa . dang» a funda demir ediyordu. «Padang> da Fon «Müke> (Shoising) bsimli bir Alman vapurunun süvarisi aptan «Minkievitz» ile temâasa gelmiş Ve bu vapurun kendisini Somatra ce- Nubunda beklemesi hususunda mutabık kâlmşıtı. Lâkin Fon «Müke» nin (Padang) da Holandalı lim: lâya yirm şti. Bunlar Bemisi olarak tanımak islemiyorlardı. Fon «Müke» kendilerine zabi t varakası ile go direğinde | anan Alman harb bandırasını Bunun üzerine Holandalılar kendişine (24) saat içinde Jlmanı ter- etmesini bildirdiler, Zaten Fon «Mü- ke» nin istediği de bu idi. Çünkü o (Pa- NE) a sırf erzak ve su tedarik etmek İstimbotun yedeğine vererek Hman m dışma çektirmiş ve yelken açıp o havaliden uzaklaşmıştı. için girmiş ve Holandalıların kırtasiye müzakereleri arasında bunları da meb- zülen tedarik etmişti. Binaenaleyh vira demir ederek (Padang )dan uzaklaştı. Fon «Müke» bir kaç gün sonra ran- devu yerinde (Choising) le birleşiyor ve Ayşayı batırdıktan sonra bu vapu- run kumandasını ele alıyor, bir hayli maceralar geçiriyor ve nihayet binler- ce mil uzakta Arabistan sahiline ayak basmıya muvaffak oluyordu. «Sidney» adaya çıkan müfrezenin kaçmış olduğunu görünce «Emden» e avdet etti ve öğleye doğru filikalarını manya ederek kruvazörde , kalmış o - lan yaralıları ve efradı kurtardı. «Emden» den en sonuncu olarak çı- kan süvarimiz Fon «Müllers olmuştu. sını da derhal !lâve edeyim ki «Em den» mürettebatına galib düşman iyi muamele etmiş, onları saygı ile karşı- lamıştı. Bu muvaffakiyetinden sonra «Sid- rey» gemi kafilesine iltihak etti. Son- radan işittiğimize göre bu kafileye «Sidney» den başka «Minotor» Isimli İngiliz zırhlı kruvazörü, «İbuki» Japon zırhlı kruvazörü ve «Melburn» Avus- tralya hafif kruvazörü muhafızlık edi- yorlarmış ve şayet (Emden) (Sidney) i haklamış olsa imiş (Sidney) in yerine Nöbetçi EFczaneler Bu gece nöbetei olan eczaneler şunlar- dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Şeref)., Alemdarda: (Rsad). Beyandda: (Asador), Samtayada; (Teo- filos). ünönünde: — (Hüseyin Hi Di Eyüpte: (Hikmet Atlamaz) Fenerde: (Vi- tall), Şehremininde: (Hamdi), Şehzade- «Melburn» geçecekmiş. O da batırıldığı takrirde «İbuki» «Emden» İn karşısına çıkacakmış, (Arkası var) Silâh altına davet Yedek piy:(î; subayları kıt'alarına iltihak edecekler Üsküdar Askerlik Şübesinden: | — Şubede kayıtlı olan ve hariç şu- belerde kayıtlt olup ta vazifeten Üskü- dar mıntakasında bulunan piyade sını- £na mensup yedek yarsubaylardan 313 ilâ 326 —doğumlular — dahil olmak üzere 5/9/937 de kit- alarına iltihak etmek süretile sevke . dilecekler'nden Üçer gün evve! şubeye Mmüracaatları. 2 — Bunlardan birinci maddede ya- zılı doğumlulardan gümrük muhafaza HAYALET Yazan: Pierre Mille Çeviren: Nurullah Ataç | | Çürümüş kanla karışmış bir ölü yüzü, burnu düşmüş dudaksız çirkin bir ağır... * Celia Mac - İvor: — Londra'da Temple mahallesinin es- d evlerinde muhakkak birer hayalet, Birer hortlak bulunur, dedi. Ölmüş ka - dınların, ölmüş erkeklerin ruhları gelip geceleri evlerinde dolaşırlar. Bittabi hep- si değil: bir günahı olanlar. Meselâ bu dünyada bir haksızlık etmiş olan hâ - kimler, düelleo edip cana kıymış asabi kimseler... Gray's Sun'da genç bir kadın yeni doğan çocuğunu boğup ipek çora - bına sarmış, merdivenin basamakların « dan birinin altına saklamış. Hangi ba « samak olduğunu bir türlü hatırlıyamı - yor, arıyor... Her gece gelip arıyor.., An- cak ancak kıyamet günü bulunacak; © gün de annesinin kollarında © kadar a - ğırlaşacak ki annesini cehennemin tâ dı bine sürükliyecek... — Siz de bir zaman Temple mahalle - ginde oturmuştunuz. Sizin evde böyle bir hortlak yök muydu? — Olmaz olur mu? Evi kiraladığımız Öylemişlerdi. Hem de bızim ev- let hepsinden korkunçmuş. Ga- teşkillerinin kıt'alarında üniformalı o-| yet larak çalışanlarla hariciye memurların- | Komşularımızdan çoğu önu — görmü: dan olup ta memleket hududu dışında- kiler ve tahsil - ticaret ve salr maksat- larla yabancı ellerde bulunan ve mem- leket içinde serbest olarak — çalışanlar ve stajını — bitirip te terhis — edil - iş olanlardan iki seneyi geçmemiş o- lanlar bu davete gelmiyeceklerdir. RADYOLİN ile Sabah ve akşam her yemekten #onra mutlaka dişlerinizi fırçalayınız. başında: (İ. Hakkı). Karagümrükte: (Po- || *d), Küçükpaxarda: (Hikmet Cemil). Ba- kırköyünde: (İstepan), Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Galalasaray), Tü- nelbaşında; (Matkovlç). Galatada; Yeni- yol). Fındıklıda: (Mustafa Nail), Cum « || huriyet caddesinde: (Kürkelyan), Kal- yoncuda: — (Zafiropulosı. — Piruzağada: (Ertuğrul). Bişlide: (Asım). Beşiktaşta: (Süleyman Rocob). Sarıyerde: (Osman). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (Ahmediye). Kadıköyünde: (Bandet, Osman Hulüsi), Büyükadada: (Halk). Heybellde: (Halk), ' Yeni neşriyat ' Çağlayan — Antalyadı güzide bir tahrir hey'etl tarafından çıkarılan Çağlayan adın. daki aylık, fikir ve edebiyaz gazetesinin 15 in ci sayım rengin münderecatla İntişar etmiş- tir, İçinde Tevfik fürel'nin uzun tetkikler- den sonra hazırladığı Alanya tarihi ve şiir 1- çin yazıları, M. Eamla Coşkundere'nin Felâ- ket yolcuları, ahlâkı boörzuk kadınlar, Beğir Ozan'ın aşk ve sevgi yazıları ile kıymetli ve müstalt gençlerin yazmıy oldukları gözel şi- irler bulunmaktadır. Günden güne tnkişaf eden ve yurdun bir köşesinde sessiz sadasız çalışan bu gazete imuhakkak ki iyi bir lstik- bale namzeddir. İstanbul Liman İşletme Pazarlığı 25.8.937 Çarşamba saat 10 umum! şartnamesinin 9 ve 33 üncü maddelerinde yazılı 8 ay müddetin «çalışıla- bilir 240 gün olduğu» tavzih ve pazarlığın da 31.8.937 ilân olunur, — «5588> Yemeklerin kırıntıları, salyanın ifraz ettiği mikroblar, dışarıdan alınan müuzir mevad karşısında dişler ve diş etleri eğer mittema- diyen — temizlenmezse — bozulmağa ve çürümeğe mahkümdur. Çü- rük dişler, mide ve barsak intilat- larından zatürreeye kadar her nevl hastalığa yol açabilir. RADYOLİN ile muhakkak sabah, akşam ve her yemekten sonra, yahud hiç değilse günde 3 defa fırçalamak şartile. İdaresinden : için ilân edilen Antrepo inşaatının Bsaat 10 a talik edildiği l Ama kocam, Donald inanmadı. O, g; tesinde siyasetle uğraşmaktan böyle $« lere inanmağa vakit bulamazdı ki!.. Bun- ların ancak delileri, çocukları kandıra -« cak birer masal olduğunu söylerdi. «Eve taşındığımızın ilk Üç dört haftası bir şey görmedim. Âdeta bir inkisarı ha- yale uğramıştım. Ben Donald gibi. değil- dim; inanmak istiyordum; böyle şeylere inanmak benim için bir eğlence tlüyor » du. Nihayet bir gece gördüm. Hem de öyle korktum, öyle korktum kil.. «Bir haziran gecesi, pırıl pırıl bir ha- ziran gecesi idi. Senenin o günlerinde Londra geceleri tamamtle gece değildir. Akşam grubu uzun uzun gürer, sabah şa- fağı da erkenden başlar. Sabahın saat biri di. Temple mahallesinin eski binala- rını hatırlarsınız: evlerin hejsi esraren- giz, köhne, şirin birer bahçe içindedir. Donald geç kalmış, daha gelmemisti. Vakit geçirmek için bahçeye inme! dim. O bahçenin bir köşesinde, Guvarın dibinde bir kuyu vardı; elbette hâlü du- ruyordur. Belki bir asırdanberi hiç kn- lanılmamış eski bir kuyu... Biz geçmiş a- sırların yadigârı olan şeylere hürmet e- deriz: o kuyuda tâ orta zamandaki hâli ile durur. Bir de ne göreyim? Bahsettik. leri hayalet, o çirkin hortlak kuyunun ü- zerinde oturmuyor mu?.. Bana kaç defa anlatmışlardı: çürümüş, kanla karışık bir ölü yüzü; burnu düşmüş; dudaksız çirkin bir ağız; kalan etinin her parça - sından kan sızıyor. Önce farketmemiş - tim, yanına kadar varmışım, az kalmış dokunacakmışım... Meyus bir tavırla bt- na gözlerini çevirdi: ne kaşı vardı, ne de kirpiği. «Hemen kaçtım. Merdivenleri nasıl çıktığımı Allah bilir, Tirtir titriyordum, bitkin bir halde idim. Danald geldiği za- man benim baygınlığım daha geçmemiş- ti. Bir parça kendime gelip de söz sö yebildiğim zaman: «Gördüm. Onu gö düm!» diye bağırmışım. «Donald bunun bir sinir buhranından gi idi; er- | z geldiğini tddla etti. O gün tesi gün kalkıp bir köye gittik. Donalâ beni hiç olmazsa bir hafta köyde bırak. mak İstiyordu ama razı olmadım, pazar- düm. O akşam beni tiyatroya götürdü: büyük bir rağbet kazanacağı muhakkak denilen bir piyesin ilk temsili idi. Müd- hiş surette sıkıldım. Hiç bir şey anlamı- yordum, sinirlerim fena halde bozul « rauştu. Gece yarısma doğru evimize dön- dük. «Merdivenlerden çıkarken kulağıma bir seş geldi. Sanki bir haber almıştım. Donald'a: «Bir inen var, dedim. Duymu- yor musun?» Kocam, ben ge yorum diye başını salladı. ışık yoktu. Donald cebinden elektrik fe- O zaman o da gö olan kanlı ölü nerini çıkarıp ya ni çıktı. Donald «Damn itt» diye bağırıp arkasından kı Ona da lânet ökuma. Allah daha ne kadar yordum. Sonra bir «Çağırmı lah aşkına kimseyi çağırmayın, Gürültü olmasın!» diyi . «Kocam: «Peki, de- di; ama hadi odaya gelin. Ellerinizt de yukarı kaldırın.» «Adamca; inler g'bi bir sesle: «Ben bu eve kötülük için gel medim, hırsız değilim!» diyordu. «Oturma odasına girdik. İlk gördü -« ğüm akşam yanılmamışım, ne burnu vardı, ne de dudakları... Arkasına gri bir pijama giymişti. £ «Kocam: — Madomki gelmediniz, o hâlde niçin herkesi korkü- tacak kıyafetlere giriy 7? dedi, «İfrit kederli kederli: — Siz, dedi, be- nim mahsus bu kiyafete girdiğimi sani- yorsunuz ama Ben kene dimi göstermek ta, — bilâkis saklanıyorum, Ben medenberi burada oturu: mesin diye y karım.. «Meğer adamcağızın bir hastalığı var- lerini kemiren, onu hayatmdıa bir yalete döndüren bir hastalık... — Celia, dedim, ben böyle tabif bir surette biten hayalet hikâyelerinden hüş- lanmam. İ ı inkisarı hayale uğratı « yorsunuz. — Doğrusu benim için de öyle oldu. Onun hakiki bir hayalet olmasını ne ka- dar arzu etmiştim... Yarınki nushamızda : İbrahim usta Yazan: Selâhattin Enis kötülük — için SUU Milli Küme maçları ve İzmir takımları İzmir (Hususi) — Bu sene milli küme maçlarına İzmirden dört klübün ayrıl- ması için bir teşebbüs vardır. Bğer bu te- şebbüs muvallakiyetle neticelenirse altı klüp arasında lig maçları yapılacak, ka- n dört takım millf küm girecek- tir. Şimdiki halde en kuvvetli vaziyette Alsancak, Üçok ve Ya dır. Doğane spor da kuvvetli bir manzara arzetmek- tesi günü onunla beraber Londra'ya dön- , tedir,