Manisada üzüm bayramı İktısat Vekilinin de bulunduğu bayram çok güzel geçti, üzüm müsabakaları yapıldı, üzüm şarkısı söylendi, gecenin ikisinde şehir hâlâ neş'e İ yarısından sonra- Ya kadar unca tÖlendiler, :.nnk - Yunlar oynadılar, Ü- Tüm şarkısını hep bir Ağızdan söylediler. * Sabah — erkonden küy yollarında rast- han kaynaşma, sa. atler İerledikçe da- ha güzel bir mana a- larak şehirde toplan- | Mıştı. Üzüm dallarile Süslenen — arabalar ehre girerken köy- * ve halk tarafından bir hararetle Hlanıyor, bayrama her iştirak eden Köylü mutlaka en az üç kilo üzüm sarfet- Mek Mecburiyetinde kalıyordu. Saat on beşte bütün Gedizliler bayram neş'esi 'nde Halkevi önünde toplanmışlardı. Halkevi bahçesinde açılan üzüm — ser- Hline iştirak eden köylüler milli elbise- TİN! giyinmişlerdi. Kadınlı, erkekli :"Dlıx. devamlı sâyleri neticesinde el- ettikleri bu mübarek mahsulü iyi ta- Tmak için gözleri okşıyan bit reklâm Zevkile hazırlanmışlardı. 35 köyün ü * Zümleri, açılan sergide teşhir — edilmiş, 'Pilan müsabakayı çoban İsa, İğdecik Ğ Manisa merkezi kazanmış! n köyler halkı gece yarısına a köylüler arasında egünün kahrama- ©a olarak izaz edilmişlerdir. ııC'i en ideal bir şekil alan bu bay « M akşam Üzeri, İktisat Vekilinin M Y1 şereflendirmesi üzerine daha mü: aa bir mana almıştır. Köylüler, ha - eivkîd:ıuın üzümleri beğendirmek — için öden şayanı dikkat bir reklâm ruhu fermişler, İktisat Vekilimize — bile Sağlık üzümdedir, Gediz Üzümü ye- İz> demişlerdir. Yanlt binlerce köylünün ve milli kı. M’e(lerhnlılı bayrama iştirak eden şe » Y halkının hep bir ağızdan söyledikle- '“—!Hn;;ırhsıı takip etmişlir. «Zey - » tesine pek k Nwhh“ı pek yaklaşan bu şarkı ':Ölıkwı bu üzüm başka nerde var, !:*n( bir inci, salkımı bahar, Haşbun değerini yiyenler anlar, ğ:'d' sağlığın özü gizlidir. Üzüm edalı bir Gedizlidir. g""hııı sevenler bol üzüm yesin, DA" verin, hem üzüm türküsü desin, B:"'ıvı sevenler doğru söylesin, M Üzüm var mıdır başka illerde, Snisa üzümü destan dillerde, R İi ** yılın bugündü gülün, oynayın, Şeoünü bağcrlar bayramı sayın, örkümü doğudan batıya yaym, * d | kili Saraçoğlu arkadı içinde çalkanıyordu Manlsa yavruları ve Manisa üzümleri” Ün alsın Manisa adı dillerde, * Dolaşsın üzümün tadı dillerde.... Geceleyin orta mektepte 35 köyün mu- rahbaslarına verilen ziyafet çok neş'eli geçmiş, köylüler diğer küyler halkıma kendi köylerinin üzümünü reklâm et » mişlerdir. Ayni saatlerde İktisat Vellili şerefine şehir klübünde verilen ziyafet te neş'eli geçmiştir. Manisanım çok değerli valisi Bay Lütfi Kırdarın nutkuna cevap veren - İktiısat Vekili hazıruna şu fıkrayı anlatmışlar. dir: — Ankarada toplanan üzüm koengresin. den sonra verilen ziyafette, Adliye Ve « amın söz söyleme- si rica edilmişti. Arkadaşım $ü hikâyeyi anlattı: Bir zaman za bir hükümdar ahşi hayvanlara tebaasını par- vi atmışlar, köle aslanın ku - lağına eğilerek bir şeyler söyleyince 8- lan geri geri gitmiş, köleye dokunmamış.. lenin cevabı şudur: — eZiyafetten sonra nutuk söylemek üdettir, beni sana ziyafet çekiyorlar, fa- kat sonunda nutuk söyletecekler dedim. Aslan nutuk söyliyecek kudreti kendi- sinde görmediği için ziyafetten vaz geçti.» Vekil bu fıkradan sonra şunları ilâve etmişlerdir: — İzmirde bir çok konuşma fırsatla - rile karşılaştım. Bir kaç gün içinde eid- den kiymetli olan bir çok mevzulara to- mas ederek könuştum. Hepsi de istifa - deli 1di. Şüphe edilenez ki bu vesile bi- yük bir kıymeti haizdir. Ancak ben de daha evvelden tahmin etmiş olsaydım, nutuk söylememek için aslanın yaptığı gibi ziyafetten kaçardım.» Bu lâtifeden sonra Vekil, İktisat Ve- kâletine çok müşkül, buhranlı günlerde geldikten sonra rahatsızlanarak iştirahat için Kot d'azüre gitliğini, o sıradalFran- sız ziraat nazırmın Şşarap bayramında iİsöylediği sözleri nakletmiştir. Pransız SÖON POSTA Çocuğunuzu hangi mektebe vereceksiniz? “ Son Posta ,, bütün şartlarını neşrediyor Yüksek mühendis mektebi Kayıt muamelesi her eylülde baş « lar, 22 eylüle kadar devam edar. Ka » bul edilecek talebenin Türk ve hüsnü hal eshabından olması, sârt bir hasta « lıkla malâl bulunmaması, liseyi bitir « miş olması, 25 yaşından müsı lâzımdır. Müracaat evrakı posta ile de gönderilir. Bursa askeri lisesi On birinci sınıfa girecekler için ka- yıt kapanmıştır. Yalnız 9 ve 10 uncu sı nıflara ait kayıt kabul muamelesi | ay- lüle kadar devam etmektedir. 9 uncu sınıfa girmek için 15 ve 19, 10 uncu sınıfa girmek için 16, 20 yaşında bu « lunmak lâzımdır. Kendisi, ailesi ve ve- Hsinin ahlâkça iyi olması, tamüssıhha bulunması, orta mektebi bitirmiş olma- sı şarttır. Bu şartları halz istekliden aranacak vesikalar şunlardır: Fotograflı şehadetname, veya tas - dikname, fotograflı sıhhat raporu, nü- fus hüviyet cüzdanı, aşı kâğıdı, tanh- hütname. Çocuk bakımı mektebhi Mektep çocukları Esirgeme Kuru - muna bağlıdır. | Temmuzdan itibaren talebe kaydına başlanmıştır. Moektep yatılı ve parasızdır, Tedrisat iki yıldır. Dersler hem teorik, hem de pratiktir. İkinci sınıfı muvaffakiyetle bitirenler Çocuk Esirgeme Kurumu müessesele . rinden birinde veya hastanelerde has- ta bakıcı ve aileler yanında çocuk ba - kıcı olarak çalışırlar, Kayıt ve kabul şartları şunlardır: 18 yaşından aşağı olmamak, ilk mektepten diploma almış bulunmak, (orta okul ile Hise talebeler; tercih e.- dilir) sıhhati yerinde, ahlâkı iyi ol - mak, Yazılmak isteyenler Ankarada Ço - eme Kurumu Genel Merkezi a dilekçe ile müracaat ede- tep diploması, nüfus cüzdanı, sıhhat ve aşı raporu, hüsnühal ilmühaberi, üç fotograf. Kayıt müddeti bir aydır. ziraat nazırı halka Fransız üzümü ye - melerini tavsiye ettikten sonra şunları söylemiş: — «Fransız üzümü kuvvı Fransız üzümleri, Kanuni y birinci Fransuvaya hediye ettiği Ege as- ma çubuklarından yetiştirilmiştir.. İktisat Vekilimiz bu münasebetle şun- ları ilâve etmişlerdir: — «Ben de diyorum ki: Ege asma çu - buklarından yetişen hâlis Türk üzümle - Tini yeyiniz. Yalnız Türk üzümleri kuv« vettir.. Vekil konuşmalarının sonunda Mani - sada hazırlanan ürüm bayramının çok isabetli bir hâdise olduğunu, yiğit Ma - nisa halkının yalnız Üzüm mahsulile de refaha kavuşması mümkün olduğunu, ça- lışkan — Manisalıların çok çalışmalarile buna hak kazandıklarını — söylemiştir. Gece yarısına doğru bir doktor, şair Cez- ml Tahirin «Gediz> şiirini okumuş, Ma- nisanın zarif kadınları millt elbiselerle dans ve milli oyunlar oynamışlardır. Ge- cenin saat ikisinde Manisa neş'e içinde Olkanıyordu — — Sayfa 7 Marlene Dietrichin kadınlara verdiği ders O giyecek eşyada güzele kapılmıyor, kendini mekteplerin kayıt ve kabul | güzelleştireni araştırıp buluyor ve bunu bir çok tecrü« belerden edindiği kanaatle çarçabuk tayin ediyor Marlene Maruf bir Franmız kadın muharriri yazıyor: Ah, eğer bütün kadınlar Marlenc Diet- rich gibi güzel ve çirkin taraflarını bil- se; giydiği şeyleri onun gibi smarlıya - bilse idi ne iyi olurdu. Marlen kendine yaraşan ve yaraşmıyan şeyleri kat'? su- rette bilir. Şapka ısmarladığı zaman yanında bu- landum. Ondan aldığım bir kanaat ile size şunu söyliyebileceğim: Güzel gö - rünmek için yalnız güzel olan yerlerini tanımak kâfi değildir. Onun kadar, belki ondan da çok, kusurlu taraflarını bilmek lâzım. Çünkü: Herkesin bir kusuru ola - bilir. Marlen işte bunu biliyor. Üç yüzlü bü- yük aynanın önünde rahatça oturup gös- terilen şapkaları birer birer prova eder - ken hep kendi kusurlarını gözünün önün- de tutuyor, Paristen Avusturyaya geçtiği sırada en yeni şapkalardan bir kaçını ısmarlıyan bu meşhür yıldıza önce son moda bir bere giydiriyorlar. Arkasında bir deve tüyü « | bulunan, polis şapkalarına benzer küçük, güzel bir bere, Elile ünce hemen çıkar « malarını işaret ediyor. Sonra geniş şa - kaklarını gösteriyor. Bu kat'i işaretle şa- nu demek İstiyor. — Bu şakaklara küçük, dar şapka uy- maz. Bu sefer ona, alnımnın yarısını düz bir çizgi halinde kesen kadife bir bere giy- diriyorlar: — Hayır, diyor ve başka bir şey söyle. miyor. Sanki sessiz bir film çeviriyormuş gibi konuşmayı lüzumsuz buluyor. Elile geniş âlnımı gösteriyor. Bu işaret şunu anlatryör: — Hayır, bana eğri, çok eğri duran bir şapka yaraşır. Böyle dümdüz duran de- ğil. (Bere) yi kendi elile bir kaşının üs- tüne doğru, hemen hemen bir gözünü kapıyacak kadar eğiyor. Bu halile ilk filmlerindeki Marleneye ne kadar ben- ziyor. — Birde şöyle bütün alnımı ve ön saç- TJarımı açıkta bırakan şapkalar. Bunları söylemiyor. Fakat başındaki bereyi arkaya, çok arkaya, tâ ensesine doğru indirip, güzel sarı saçlarımı açarak işaret ediyor. Başka bir bere gösteriyorlar. — Hayır, bu berede de göze çarpar'bir şey yok. Belki bunun için kadınların ço- ğuna yaraşır. Fakat ben o çokluktan de- Adnan Bilget İğilim. Ben biricik «Marlen» im- Bunları —ii li da Marlenin işaret ve tavırlarından anldâ şiliyor. Elini öne doğru uzatıp, havada sivrl bir şekil çiziyor. Şüphesiz vizlerli b'n şapka istiyor. Fakat kocaman ve göza çarpar biçimde bir vizier, Belli, müba « lâğalı ve fazla gösterişli şeyler giyinmeka ten çekinmiyor. Başka bir kadında bu türlüsü belki hoş görünmez, hattâ gülüng olur. Fakat (Marlen) de kimseyo ben e zemiyen bir hususiyet ve başkalık varf, Başkalarına yakışmıyan ona en çok ya e Taşıyor. Merlenin tablati de kimseye benzemle yor. Evvelâ kendine yaraşmıyan sapka d ları bir yana ayırdı mı, hoşuna gideni hiç değiştirmeden, aynen alıyor. Meselâ: Geniş kenarlı, sivri topli bi fötr kendisine yaraşmıştı. Marlen bundan altı muhtelif renkte, altı tane ısmarladı, Her birini bir. kostümle giyinecek Siyah, büyük bir kapelini başına koyaz koymaz - başta bizzat şapkacı * olduğu halde . bütün oradakiler hayran hayran bir «ah!..»> çekiverdiler. Bu, hakikaten «Marlen» için yapılmış bir şapka idi. Tee reddüt etmeden ısmarlıyor. Geniş şapkas sanki daha sararmış Z yüzünden ve.daha Bü şapka sanki onul de yüzüne yeni bir sadelik dah diyor. Marlenin resmini veya karikatü « rTünü çizmek her halde pek ; Çünkü yüzünde teferrüat kabilinden hig bir şey yok. Uçuk, soluk bir beniz üstün « de yalnız üç nokta göze çarpıyor. Gölgeli göz kapakları ve kırmızı bir ağız. Bunun içindir ki Marlen çok fotojeniktir. Esaseni sinema hayatı bunu göstermiye kâfi Bu gölgeli göz çukurları içinde gözler, uzun kirpiklerle çerçevelenmiş, bu uzun kirpikler, gerçi hakiki değil. Fakat o kas dar sahiciye benziyor, ve onlarsız soğuk, donuk bir hal alacak bakışlara öyle ese rarlı bir hal veriyor ki.. Ağzı düz bit renkle boyalı. İşte hipsi bu... Hiç bir şeyi egüzel»> olduğu için almı e yor. Aldığı her şeyl ancak çizgilerine uye duğu, kendine yaraştığı için seciyor. Çünkü (Holivud) da imzâladığı binlerle dolarlık konturatlar, ona kengi yüz çize gilerinin kıymetini iyice öğretmiş bulüe nuyor. Şahsf, derin bir izi var mı? Bunu bi« lemem. Varsa bile göstermiyor. Bazı ka « dinlar hoşlarına giden şeyi ne olursa ole sun alırlar. | (Devamı 8 inci sayjada) Şrimediniğteltüdeeieeikizüntdükü