gg m gg MA AM. A AN A AN a AŞ AŞ agg SMMM MA | Gop Devletlerinden Birl ; LÜKSEMBURG Lüksemburg ordusunun yalnız iki topu vardır. Bunlardan biri çatlaktır, ötekinin de içinde geçenlerde bir farenin yavruladığı görülmüştür Brükselden üç buçuk saat ötede, Bel- çika, Fransa ve Almanya arasında sıkış Mış kalmış, dünyanın en küçük cep dev- letlerinden biri yaşamaktadır. , Burası Lüksemburg devletidir. Bu devlelin ba- gi, bir kadındır. Gran düşestir. 300 bin nüfuslu halkının başlıca işi çelik sana- ylidir. Dünyaca meşhur çeliklerini pa- balı pahalı Amerikaya satan Lüksem- burglular mümkün mertebe müstakil ya- gamaya çalışırlar. Orada, işsizliğin adı sarı bilinmez. Dün. yanın en meşhur işsizlik buhranında, Lüksemburgda yalnız yüz kişi işsiz kaldı. Daha hâlâ kazanç vergisi verdiklerine göre, bunlara pek te İşsiz denemez ya. Lüksemburgda refah kendini her ve- gile ile gösterir. İstasyona çıktınız ya, mail yonerlerin muazzam hususi arabalarını andıran otomobillere tatslarsnız. Bun- lar sekiz silindirli, gayet lüks taksi oto- Mmobilleridir. İ Eğer sırada bekliyen otomobil, iki se- neliktir, binaenaleyh eskidir diye beğen- memezlik ederseniz, yanarsınız. Şoförü- na bahşiş vermek mecburlyetindesiniz. 'Aksi takdirde, Lüksemburgda kaldığınız müddetçe, yaya gezereksinizdir. Zira di- Zer şoförler sizi arabalarına kabul öt- mezler. * Lüksemburglular. müstakil göyle anlıyorlar: Şoförlerden biri bana dedi ki: «Eh aç kulmayacak kadar yiyeceğimiz var. Karnımız doyuyor. O halde yarını beye düşünelim.» Bu şoför Fransız hava Kuvvetlerinde pilot olarak çalışmış. Memleketine dö- nünce de şoför olmuştu. Tüksemburglu kadın hizmetçiik et- mez. Çünkü, zevk ve safa düşkünü oldu- Zu için, hizmetçilik yapacak olursa «Pa- gis, Brüksel gibi etveivli, eğlenceli gehir. İerin suyu mu çıkmış» der. Onun için Lüksemburgdaki hizmetçiler bep Alman- Yadan gelir. çocuklarından birile beraber mıştır, olmayı hududu geçmiş olursunuz. yarsınız, en İarla ingilizceyi andırıyor. ünyanın Sayıları Gittikçe Azalan Lüksemburg devletinin başı: Gran düşes Exserisinde de elektrik tesisatı yapıl Lüksemburg ülkesi eski şatolarla do- ludur. Bu ülkenin mesahai sathiyesi bin mil murabbadır ve otomobil ile bir saat kadar herhangi bir istikamette, gitseniz Lüksemburgda (oLükseomburg parası geçtiği gibi, Belçika parası da itibarda- dır. Lüksemburg frangı, Belçika İran kından yüzde yirmi beş yüksektir. Onun Için, pazarda filân, alıcı ile satıcının yüz- de on beş fazla, yüzde yirmi fazla diye, çetrefil bir âil ile hesaplaşlıklarını du- Burada herkes t4 çocukluğundan, fransızca, almanca, İlamanca ve dani- markaca kırması olan Lükserbürg leh- çesini öğreniyor ve konuşuyor. Bu lehçe Meselâ, İ Muhitinizde tanılır da sevilirseniz, bir Lüksemburgluyu bahçıvan diye kullana- bilirsiniz. Amma, ona iyi muamele et- mek şartile. Sebebi de, Lüksemburglu- İar, dünyanın gül yetiştirme mülehassı- tıdırlar, Eh.. Gülü seven dikenine katla- nır, değil mi? ve nereye pimi türlü türlü koku- saçan, ren renk, boy boy gül tarh- larile süslenmiş bahçeciklerle | karşılar pırsınız. © Şehir, üç cephesinden 250 kademe ka. der yükselen yalçın bir kaya üstündedir, Vaktile, bu şehrin otrafında bir takım Kalelar varmış. Bunlara da şimalin Ce- belilttarıkı denirmiş. Bu kalelerin altn- ön birbirine muttasıl tüneller vardır. GÖNÜL İŞLERİN. Okuyucularıma Cevaplarım , Fatihte Bayan «K.K. Söz senet hükmündedir, ilimet et - mek lâzım. Fakat söyliyenin şahsiye- tine bakmayı da unutmamalı. İmzol »enedini dahi inkâr edenler yok de - Bildir. Hem niçin düşünmiye “Jüzum "görüyorsunuz, anlıyamadım. İşte bir &dam ki 2 yaşındaki çocuğunu bıra » karak yeni bir rabıta tesisi peşine düş- Mmüştür. Eski karısı hakkında söyle » (dikleri nihayet kendi ifadesidir, md « ka da kizbe de ihtimali vardır. Fakat babası ve annesi olduğu halde yetim kalan 2 yaşındaki çocuk bir vâlaadır. rez çevirip yolunuzda devam & - i * « Büyükadada Bay «N. Ns at Otel hayatından hazzeden, münase- betsiz tesadüflere de katlanacak de « inektir, çaresizdir. Sonra otelden ote- gey (sm va söylerler: Give me an apple #ede olunuyor! Gev mir en ape bir #asan yoktur. Burada, ordunun iftiharla (Devams 11 inci sayfada) Je de fark vardır. Sadece marut sile - lere kapı açan bir müesseseye neden müracaat etmediniz. * Ankarada Bay «B. Ss e: — Sevişiyordunuz, kızın babası baş- ka bir memlekete tayin edilince git tiler, ayrıldınız. Aradan geçen müd. det zarfında ondan tek bir sevgi mek- tubu bile almadınız, müteessirsiniz. anlıyorum. Fakat bir de bu vaziyetin âksini farzedelim: «Kız babasının yeni tayin edildiği yere varır varmaz size âteşli bir mek- tup yolladı, o zaman ne yapacaktınız?» Maksadınız sadece akşamları bir Aşk mektubu yazmak ve bir aşk mek- tubu okumak zevkin! tatmak ise bu » nu bir başka kızla da yapabilirsiniz. , Bilâkis maksadımız nihayet bir yuva kurmak se ortada teessürü mucip bir gey yoktur: Kızın babasına müracaat cirhekte serbestainiz İngilizler (bana bir elma ver) i şöyle Lüksemburg dili ile de ayni şey şöyle Bu lehçe gramersizdir. Yazıya da gel mez. Onun için çocuklara mekteplerde, almanca ve İransızca öğretilir. Dolayısi- le her Lüksemburglu bu iki lisanı gayet selis olarak yazar, okur ve konuşur. Lük- semburgâa okuma, yazma bilmiyen tek beslediği birkaç taneden maada at'da yoktur. Ata binmeğe tanı çekenler, bımun için SON POSTA Konuşma MERAK $ Nurullah Ataç “ Okumağa başlayıp da yarıda bıraktı » ğım kitablar çoktur. Bazılarını hiç hö » şuma gitmediği için, bazılarmı da çok sevmiş olmama rağmen bırakırım. Bun- ları günün birinde tekrar açıp okuyaca- eminim. (Ömrüm vefa ederse), Polis romanlarını acele acele, bir an evel bitirmek arzusu ilo okurum; bir kere bıraktım mı, bir daha elime almı - yacağımı bilirim. İçlerinde bütün bir ge- ce gözlerimi yummadan okuyup bitirdik- lerim vardır, Ama hikâyesini ertesi sa- bah unuturum; tamamile * hatırladığım zannederim bir tane bile yoktur. "Acaba sönü ne olacak diye merak eğip balecan çekmek do bir zevk, belki do bir ihtiyaç. Fakat bunu san'at, edebiyat sevgisi sanmak yanlış, Diyebiliriz ki san'at eseri sayılmağa JAyık kitap, bizde 0 cinsten bir merak uyandırmıyandır. Ve yahtit onda iki hüviyet vardır; biri san'at eseri hüviyeti, biri de meraklı ro- man hüviyeti. Bunların ikisini eyırmak Mzımdır. Öyle Kitabların hakiki kıyme » tini ikinci okuyuşta, yani ancak merakı mızı tatmin etliklen sonra anlarız. Bumun içindir ki büyük klâsikler, hat- tâ her devrin büyük muharrirleri, yeni hikâye icad etmez; tiyatrolarında, deş « tanlsrında, hikâyelerinde herkesin bildi. ği tariht veya efsanevi vak'aları anlatır. lar. Yeni vak'alar icadına çalışmak, kü- çük muharrirlerin harcıdır. Geçen asırların büyük muhaerrirleri belki bunun için romana pek rağbet et- memişlerdir. Fakat bugünün romanı da bu türlü merakı uyandırmağa çalışmak» tan kurtulduğu 'için hakiki san'at eseri haysiyetini kazandı. Meselâ Proust'un romanı, Roger Martin du Card'ın Lees Thibavz'su o neviden merakı uyandıran” eserler değildir. Gerçi biz M. de Charlus veya Jacgues daha neler yapmış 'diye başlangıç, hikâyeye aid unsurlardır, fa- lan şahsın daha neler yaptığı, onun se - ciyesine aid bir unsurdur. Her havgi bir insanın doğmaktan başka bir başlangıcı, ölümden başka bir sonu olabilir mi? Ro- muancırın veya şairin yarattığı insanların da başka bir başlangıcı ve başka bir sonu olamaz. Hikâyenin başlangıcı ve sonu ©- Tur. Küçük muharrir başlangıçlı ve son- Tu bir hikâye uydurmağa çalışan adam, büyük muharrir de bütün insanların mu. kadderatına uyacak şahıslar yaratmak istiyendir. günü akşamına bırakılmıştır. mektedir. Mesele şudür; * Bir manzumeyi günlerce, yıllarca oku- makla doymayız. Onda bizim merakımı- zı tahrik eden hiç bir şey yoktur. Her yerini, artık her sırrını keşfetmişizdir. «Her okunuşta bize yeni bir zevk veri - yor» demiyoruz; bu, pek doğru bir söz değildir. Belki onda, ikinci, üçüncü veya onuncu okuyuşumuzda, ilk seferler kavrıyamadığımız bir mana, sezemedi - ğimiz bir güzellik keşfettiğimiz olur. Fa. kat yüzüncü okuyuşta... Nedim'in, Yah- ya Kemal'in, Baudelatre'in bazı manzu »- melerini belki bin defa tekrar etmişim - dir, Onlardan yeni bir şey anlamama imkân kalmamıştır. Onlarda benim an- ladığım, sevdiğimden başka bir yoana, bir güzellik varsa bir gün onu kavrıya « bilmekten ümidim kalmamıştır. Onlan her okuyuşta duyduğum zevk, eski zev- kin yenileşmesinden başka bir şey de « ğildir. Yeni bir zevk demek doğru ol maz. O halde tekrar tekrar okuduğumuz b'r manzumede sradığımız zevk, bir mera- kın tatmini değildir; onunia kendimize bir şey ilâveye çalışmayız. O manzume. Teri «güzelliği temaşa» o (contemplation du beau) için okuruz. Roman için de böyledir. Zaten bu vas. fı haiz olmıyan, sirf güzelliğin temaşası için okunamıyacak eser, çok «İntöres - sant» bir hitab olabilir; bir san'et eseri, hayır. San'at eseri bize öğretecek hiç bir yeniliği kalmadıktan sonra da bizde zevk yaratabilen eserdir. yapmıştır. Pürmüş, eski şampiyona dönerek: Baar: dim diye mukabelede bulunmuştur. Farr: «Kim demiş diye haykı Baer de, Tarzanvari göğsüna vurarak: — Ben.. diye cevab vermiştir. ik! boksörü barıştırmışlardır. İngiliz şampiyonu diyor ki vüşmüştür. Gazetecilerle konuşan Farr şöyle de- miştir: — Hakkımda birçok şeyler söylendi. Fakat herkesin benim kendime #timadım 2 Maralk Atâ) | snğeğe biliyor. Ber da hasmını kits ” Şısına bu iman ile çıkıyorum. Ona boh- Okçular bir teşekkül yaptılar çamda olanları birer biter gösterecek, Mili sporlarımız içinde tarih! bir var-| şimdiye kadar görmediği oyunları tatbik ık taşıyan okçuluğun yeniden canlan- | edeceğim. Bunda da muvaffak olacağım. ması için Okspor isimli bir kurum vü-| Perşembe gecesi (maç tehir edildiğine cuda getirilmiştir. 30 ağustos pazartesi | göre pazartesi gecesi) dünya ağır sıklet günü saat 17 de Cumhuriyet Halk Parti» | şampiyonluğu bir İngilize geçecektir. si binasında bu kurumun açılma moya» Galli siğil yapılacakır, Müsabakanm Avrupa memleketlerin- de uyandırdığı büyük alâka devam et- İngiliz gazetelerine göre Amerikada ekzersizlerine devam eden İngiltere şam» piyonunun başından bir hâdise geçmiştir. Bulunduğu kampta ekzersizlerine do- vam”etmekte olan Farrm meşhur Yahu- di boksör ve eski dünya şampiyonu Maks Baerle gayri resm! bir boks maçı yapması kararlaşmıştır. Baer, bir arka- daşile birlikte kampa gelmiş, hemen rin- ğe sıçrayarak, pançingbole birkaç yum- ruk indirmiş, sonra da beden hareketleri Esasen, Baerin hakkında yakışık al- mıyacak sözler söylemekte olduğunu du- yarak fena halde kızmış olan Farr, kö- — Louis onun için büyük bir lokma- dır, demişsin öyle mi, diye gürlemiştir.. — Öyle demedim, yanlış anlatmışlar. Farr, bir sinek kadar bile vuramaz, de- tmiŞ, Farr: «Seni, evire çevire yendiğimi, hakladığımı unuttun mu” diye bağır miş, eski hasmının üzerine atılmışsa da, araya girenler işi yatıştırmışlar ve her Farr en iyi formunda bulunmaktadır. Sağ gözünün altındaki yarik tamamile iyileşmiştir. Soğuk kanlılığını muhafaza etmektedir. Kuvvei mâneviyesi de ye- rindedir. Bu son ekzersislerinde gayet ustalıkla, hiç heyecana kapmadan dö- Joe Louis - Tommy Farr maçı tehir edildi Dünya boks şampiyonu zenci“Hasmımı yedinci rav: -di da yeneceğim!,, diyor, İngiliz şampiyonu ise zafe. ; kendisinde kalacağına yüzde yüz emin! ” Tommy Faar zenci dir boksörle ekzersiz yapıyor © merak edebiliriz; #akat bu onların sanu şe pir boks Mae ida mer: Louls ne olduğunu merak etmek değildir. Son, şampiyonız Tommy Par dün gece A rikada karşılaşacaklardı. Maç dün geç vakit aldığımız malümata göre havanm yağmurlu olmasından dolayı pazartesi Tommy Farr vi «iubeti, mukadderatı bu iki elimin içi İde taayyün edecektir. Joe Lonis diyor ki p Amerikada günün en heyecanlı sn zularından biri de «maçı kim K&i cak?» sualidir. Kahvelörde, lokantalarda, yetmiş hı apartmanların taraçalarında, huli her yerde, herkes bunu soruyor. Deh aleyhte birçok mütalenlar yürütülü? Amerikalı boks mütehassıslarının © gerisi, kara fırtınanın kezanacs! inanıyorlar, Bazıları, Farr'ın bir #&i vunddan fazla dayanamıyacağını tah di ediyorlar. Diğerleri de yedi ravunü! ri Farrm nakevt ve yahut abandone li tile mağlüb olacağını kaydediyor” i Boks münekkidlerinden biri de, a9 Farr'ı tutarak, «İngiliz şampiyonu, boksöre cidâl bir tehlike arzetmekii.. Farr'ın son yumruğu emsalsizdir. Si de, Lowis'in görmediği alışmadığı “| sitildir. diyor.. pie Amerikalılar Loulsin kazanacağın? re karşı dörtle bahse girmek parali min bulunduklarını isbata çalışı id Şimdiye kadar 30 bin İngiliz liralık 9. satılmıştır. Maçın aşağı yukarı 40 bi” şi önünde yapılacağı ümid edilmekti Bu maçın galibi, gelecek sonbabs' Şmeling ile karşılaşacaktır. a Louis'in fikrini soranlara, Va gözlerini devire devire: dd4 — Herkes benim Farrı üç yav ak nakavt edeceğimi söylüyor. Amp vi içyüzünü bilemiyorlar. Ben YEĞİN yg yahut sekizinci ravundda temiz i nâkavutla hasmımı yence rumla “demiştir. — ©