, Teyzemin ahbapları seslendi; beni çağırıyorlar, Onların hepsi de Gönülden fazla benimle konuşmaktan hoşlanır. lar,Ablamın göz alan parlaklığ: yanında benim iç okşıyan renksizliğimi tercih ediyorlar... Ama bilseler ben ablama benzemek, ibi, onun kadar güzel olmak Birdenbire ağzım dört karış açık kal- dı, az kalsın hayretten kü dilimi yutacaktım... Genç bir erkek, gözlerinin içi gülerek bana doğru geliyordu. Tanı- dım: Berna Tamer... Berna kırk yıllık arkadaşımızdır. Çocukken yetim kalmış, büyük annesi bayan Hasenenin elinde büyümüş... Bâyan Hasene anne annemin dostudur. Gönül ile Berna bir yâştalar, ama iki- sinin arasında uçurumla dağ kadar fark var. z, çelimsiz, hastalıklı #alığının hele benim gibi onun z bilenler için yürekler âcısıdır, On yaşındayken anasile bâba- 'sını kaybetti, ; öksüz ve yetimlik boy. nunu büktü ve onu vaktinden evvel pi- şirdi, hayata hazırlağı, Çok zeki, hassas, iyi yüreklidir; bu meziyetlerini çok tecrübe ettim, Onu kardeşim g verim, ona gelince, o da bana merbut ve mutidir. Her dediği- mi yapar ve benimle oturmaktan, be- nimle konuşmaktan zevk duyar. Gönül onunla Hiç meşgui olmamış- tir, onun nazarında Berna sanki erkek- ten sayılmaz, halbuki: «Bernanın yüzü Apollon kadar güzel- dir» diyen Gönüldür. Berna sahiden güzeldir, ama ben ablamın fikrinde de. ğilim. Berranın yüzünde çektiği hasta- bklara ve çelir iğine rağmen, tam bir erkek güzel vardır, yalnız ben- zinin soluk olması bu güzelliğine biraz hüzün katıyor. Siyah kadife gibi parlak gözleri dal- ma yaşlı imiş gibi nemlidir; sanki ağ- lamamak için kendini güç zaptediyor sanırsınız, Uzun kemikli & — Seni gördü dedi; fırsat bulup henüz Gönüle selim veremedim, zaptedilmek için yapılmış bir kale gibi, her an mahsur, Hemen köşedeki kanepeye oturdum. — Biraz sonra onunla da konuşur - sun dedim, hele şimdi yanıma otur; ne var ne yok? ne haldesin? Sıhhatin nası? — Pek fena değil, halimden memnu“ num. Yakacık bana yarıyor. Doktorlar kışın bile orada oturmamı tavsiye edi- yorlar, ora havasının yaraması onları da ümide düşürdü, Filvakl bundan son- Ta atlet olacak değilim, ancak maddi 1z- tırabsız bir hayata kavuşmak da mühim Şey... — Ben sana gideceğin zaman söyle- mişti Halbuki o zaman doktörlar. dan ziyade kendi hayatından kendin ü- midi kesmiştin.. — Bana kuvvet verdiğini hatırlıyor musun? Az nasihat elmedindi... Teyze- nin evinde saatlerce konuştuklarımızı unutmadım. — Yakacığa gitmen yalnız sohbetleri- mizi bozdu. Annemi görmek ister mi- sin? Karşı salonda oturuyor. — Haydi gidelim. 'Ta Bay Gani Sözer'oğlu Baki Sözeri çağırıncaya kada” Bernadaa ayrılma- dım; nihayet o zaman da Gönül Berna- yı gördü. Erkek arkadaşlarına bir şey. ler fısladı, sonra tatlı tatlı gülümsiye- | rek Bernânın yanına geldi... Gönül, penbe tuvaletinin içinde bir ilâh kadar güzel; Bernanın gözlerinde »Gönül gibi bir genç kızla tanışıyor di- ye. bir gurur şimşeği çaktığını sezdim... Gönülün elini sıkması va onunla konuş- rn bu kadar büyük bir! zevk miy Bir kaç adım açıldım, onları yalmız| bıraktım. Bende de bu bir hastalık haline gel di, ablama bang! erkek yaklaşırsa yak. Jaşsın, muhakkak ben çekilirim, zanla- rmdan ayrılmak, onları başbaşa bırak-; mak m. Acaba neden?,. z Doğrusunu itiraf edeyim mi?. Bu su, > Yazan: SELAMİ İZZET alime henüz kendim de cevâb verecek halde değilim. Sade düşünüyorum: Görmek, anlamak için mi?.. Her hal de öyle olacak. bakalım bu erkek de Gönüle âşık mı?.. Ablam bune da yüz verecek mi? merakını halletmek için olacak.. Demek Bernadan da şüphe ediyo- rum. Biraz sonra, Berna ile Gönül, ciddi ciddi konuşarak omuz omuza ilerledi- ler, uzaklaştılar, nihayetteki küçük o. daya girdiler, O kadar çok şey itiraf ettim ki, bunu da söyleyebilirim: Ne zaman ablam ya- bancı veya dost bir erkekle böyle baş- başa kalsa kalbimde bir sızı duyarım; fakat bu akşam sevindim. Gönülü tak- dir ettim, Zavallı Berna, ne zâman bir iltifat görse memnun olur, bu memnu- niyetle maneviyatı kuvvetlenir, yü. nâ biraz kan gelir... Her halde bu ak- şam da ablamla konuşması onu mes'ud edecektir, buna da eminim... Ben de beş on kişi fle konuştum, bir iki kişi ile dansettim, teyzemin yanına gittim. Vakit hayli geç olmuştu, artık gitmeliydik. Teyzem sordu: — Gönül nerede? — Berna ile konuşuyor. — Git haber ver, annen gidelim di. yor. —Peki, Salonlar, odalar, antre dopdolu. Briç ve poker masaları, bezig partileri, dans, sohbet, dedikodu, kimsenin uykusunu getirmiyor. (Arkan var) Bir Doktorun Günlük Cuma Notlarından (9) Ademi iktidar Meselesi Bir iki defa bu meseleyi mevzuu bahset tiğim halde aldiğim mektuplar bana ay- Di mevzua &vdet etmek zaruretini verdi. Ademi iktidar meselesi ya uzvi olur veya» büd asabi ve ruhi, Her şeyden evvel bun-l ları tefrik etmek icab eder. Uzvi sebeb. ler çoktur. Gen; iken geçirlimiş belso- Bükluğu neticesi husyeler #ltihaplarmış ve bu da oldukça ihmal edilerek geç te. davisine girişiimiştir. Neticede hüsyenin pek nazik olan bünyesi ve ifrazatı tama» maille bozulmuştur. Artık oradan canlı mes ni hüveyni ifraz olunamaz. Ve şahsı ar- tık tamamile akin sayılır. Suara ademi iktidar nuhal şevkinin müzmin Otihab- larında olur. Bu ara sıra görülmekle be-| Taber nadirdir. Ademi iktidarı tevild e- den hastalıklardan biri de seker hasta- lığıdır. Büyük mikyasta şeker İirah ö- denlerde o bevcanti gehvanliya Kuvveti zanfa uğrar gene irsi ve bünyeyi bileme- diğimiz birçok sebeblerden dolayı husye- ler çok küçük olur. Adeta bir çocuk bus- yesi kadar küçük ve dumura uğramış &- ayl benasüliyeden de ademi iktidar ve akamet beklemek lzimdır. Gene uzvl a- demi iktidar meselesinde husya veremi ve azayı tenasüliya yollarındaki verem ve prostat humması ve prostat bastalık- Jari da sayılmak lâzımdır. Fazla İsiimnal bilyedin de dahl! ve tesiri vardır. Bunun barleinde görülen ademi iktidar. Jarda asabi ve ruht sebebler belli başlı Amildir. Uzvi hiç bir kusuru olmadığı halde ade- mi iktidardan şiküyes edenler (oçoktur. Bunların kafalarına ederi iktidar has- talığına duçar oldukları kanaati yerleş- miştir, Ve bunu gidermek çok raüşkül 0- Yuyor. Ve pek çox defa bu fikri atabil- dikler! çün hastalıktan da derhal kur- vulmaktadırlar. Bu meselede dikkat edilecek şey cümlel Asabiyede tam bir sükünet ve soğuk kan- Hlığı temin etmekten ibarettir. Hastalar böyle bir mesele mevzuu bahis değilmiş gibi hareket etmelidirler. Uykusuz kahaamalıdırlar. Fazla alkole, sigaraya (o dalmamalıdırlar. Hayatlarını muhakkak tanzim etmeleri lâzımdır. E#- lenceli, sinema, tiyatro, müzik gezmeler en büyük ve esas tedaviyi teşkil eder. Bundan sonra (iç ve tibbi tedavi başla” malıdır. Tibbi tedaviyi burada sayıp dökmek manasirdır. Tekrar okuyucula- rımızdan rica ederiz. Husus! surekte mü- Tacaat etsinler. İcap eden tertibatı ve vesayayı bildiririz. (©) Bu notları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Bıkınlı samanınızda bu notlar bir dökler ribi imdadınıza yetişebilir. SON POSTA nın TARİHİ | TEFRİKASI e Yazan: İnt Orgon A stili berşey meydana çıkmıştı. Rüdabe ağlaya ağlaya i Zâle beslediği aşkını itiraf etti. Ölünceye kadar yalnız onu seveceğini söyledi Zâl.. elindeki altın kâseden büyük bir zevkle şekerleme yiyerek pek ciddi bir şeyler söylüyordu. Cariye de aynı cid- âiyetle.. ara sıra etrafına bakınarak ce. vablar veriyordu. Saray müdürü. cari; r.lirken, ondan bir şey aldığını, koynu- na soktuğunu gördü. Cariyeden daha evvel davranarak bulunduğu yer- den uzaklaştı, Koşa koşa saraya gitti. Kapıdaki nöbetçiler, müdürü böyle kıyafet değiştirerek gezi leri için, onun saraya girişine ses çıkar. madılar, Saray müdürü, soluk soluğa harem dairesine yürüdü, Dedebeyinin karısını kap:ya çağırtarak gördüğü şeyleri an - Jattı. Sonra elbisesini değiştirmek için odasına gitti. Derebeyinin karısı harem dairesinin kapısının önünden ayrılmadı. Cariye kapıdan girince, onu orada bulunan bir odaya soktu. Evvelâ üstünü başını ara- dı. Zâlın verdiği bir çift kıymetli küpe- yi buldu, Sonra onu isticvap etti, Her şeyi doğru söylediği takdirde kendisini affedeceğini, söylemediği takdirde ko- casıma haber vererek binbir işkence ile öldürteceğini söyledi. Cariye. her şeyi ve Zâlın Zabulistan derebeyi Samın oğlu olduğunu anlattı. Sonra hanımının ayaktarına kapandı. ağlıya ağlıya hayatının bağışlanmasını yalvardı, rebeyinin karısı, cariyeye, kendi- sine bir fenalık etmiyeceğini söyledi; fakat kızının yanma gitmemesini, oda- dan ayrılmamasını tenbih ettikten sun. ra bir uşak göndererek derebeyini ça « ğırttı, Cariyeden işittiklerini değil. şe- hir kadınlarından ziyarete gelenlerden Zâl hakkında bir takım hakikatler öğ- rendiğini söyledi. Kocasına, Zalın Za- bulistan hâkimi Samın oğlu olduğunu hüviyetini gizlediğine göre casusluk maksadile Kâbilde dolaşlığından emin olduğunu. bu delikanlıyı biran evvel memleket haricine çıkarmasını anlattı, Derebeyinin karısının hakikati giz- lemesinin sebebi, dedikoduya meydan vererek tek ve pek sevgili kızmı leke- lemekten korkması idi, Onun fikrince, İranlı asılzadeyi memleketten uzaklaş. tırılırsa ortada bir mesele kalmıy caktı, Derebeyinin karısı, kocasından ayrık dıktan sonra kızının odasına gitti. Onu iyice haşladı. Rüdabe.. bu âni darbe ö- nünde biraz şaşaladı ise de çabucak ken disini topladı. Evvelâ ,anasına isyan et. ti. Sonra ağlıya ağlıya Zâle beslediği aşkını itiraf etti. Ölünceye kadar yalnız onu seveceğini, ondan başka kimse ile evlenmiyeceğini söyledi. Kadın.. kızına tehdidle meram ünla- tamıyacağını anlayınca nasihat etti. Babasının bir şey bilmemesinin kendisi için de memleket için de hayırlı olaca- ğını anlattı, Onların arasında geçen şeyler derebeyinin kulağını giderse kendisinin başına (gelecek felâketten başka Zâl de gazaba uğrardı. Bu yüz- den komşu iki derebeylik arasında. hiç şüphesiz Midya ile İran da araya karı- şarak bitmez tükenmez bir harb zuhu- ra gelirdi. Rüdabe., anasına, sevgisine, saadeti. ne kıymamasın: yalvardı; fakat derdi- ni bir türlü dinletemiyece; anlıya- rak boynunu bükerek sustu. Onu, Z. lin bir felâkete uğramadan hududdan çıkarılacağı hakkında anasının ver haber bir dereceye kadar müteselli et- tı.. sevgilisi ona, kendisinden başka kim se ile evlenmiyeceği, hayat: pahasına olsa bile ondan vazdecmi da teminat vermisti. O halde o da, 28 İle birleşmek zamanına kadar sabreder, beklerdi. in Zâlden ay- * Zâl o gün cariyeden ayrıldıktan son- ra çadırına döndü. Altın sekerleme kâ- .sesini yanına koyarak uzandı. Kızı ve) Kın ne surefle elde edebi leceğini düşünmeye koyuldu suretle elde edebileceğini düşünmeye koyuldu. O, her düşünce safhası arasın- da kokulu şekerlemelerden yiyor. sevgi nin avuçlarının kokusu karış- mış olan bu şekerlemeleri yedikce içi açılıyordu. Evet.. kızı kaçırmaktan başka çare bulamıyordu, Kızı, bir gece yarısı ar- kasına alacak.. balkona bağlıyacağı ke- mende asflarak indirecekti. Sonra, dur- madan kafilesine hareket ettirecek.. de- rebeyi kızının kaçırıldığını haber alın- caya kadar epeyce yol alacakti, Ondan sonra, hududa yetişinceye kadar geçe- cek beş günü de izini kaybettirmekla geçirecek.. Zabulistan arazisine gire“ cekti. Zâl.. ondan sonra karşılaşacağı müş külâtı da düşündü. Babası ve derebey- lik halkı kendisini çok sevdikleri için bu hareketine itiraz etmiyeseklerdi. Bi- lâkis izdivacını coşkun şenliklerle tes» id edeceklerdi. (Arkan ver) İstanbul P. T. T. Vilâyet Müdürlüğünden : Meriyete giren 3222 Sayılı telsiz kanunu mucibin- ce radyo sahiplerinin Ağustos sonuna kadar en yakın P. T. T. merkezlerine müracaat ederek ruhsat- namelerini almaları lâzımdır. 1 Ağustos 1937 den evvel alınmış olan ruhsatna- melerin hükmü yoktur. Ağustos sonuna kadar ruhsatnamelerini almıyan- lar evvelce ilân edildiği gibi ağır cezalara çarptırıla- cak ve bu müddet hiç bir suretle uzatılmıyacaktır. 937 ücretleri Eylül sonuna kadar verilebilir. Ancak Radyo kullanılsın kullanılmasın beyannamesinin Ağustos içinde P. T. T. Merkezlerine verilmiş olma- sı behemehal lâzımdır. Ruhsatname vermek için eski zamana aid hiç bir para istenilmiyecektir. (5167) Devlet Demiryolları ve Limanları işletme Umum idaresi ilânları Muhammen bedel, muvakkat teminat, liste No. ları ve mikdarları aşağıda Ya“ zılı vagonlar 6/10/1937 Çarşamba günü saat 15 den itibaren 1-4 listeye alt zarf Yar sıra ile açılmak suretile ve kapalı zarf usulü ile Ankarada Idare binasın- da satın alınacaktır. Bü işe girmek istiyenlerin hizalarında gösterilen muvakkat teminat fle kanu nun tayin ettiği vesikaları, Resmi gazetenin 7/5/1938 'T. ve 3297 veya 1/7/937 T- ve 3645 No, h nüshalarında intişar etmiş olan talimatname dairesinde alınm vesika vet tekliflerini ayni gün saat 14 de kâdar komisyon reisliğine Yizımdır. Şartnameler 275 küruşa Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde sarılmaktadır. (5345) Muvakkat m 15750 6050 4000 4500 , Mikdarı Adet Kl r 10 5 Muhammen bedel Lira 300000 96000 55000 65000 Liste No, İsmi 1 Kömür vagonu Soğuk hava vagonu Yük furgonu Otoray .romorku 2 3 4 — Inhisarlar U. Müdürlüğünden: Cibali Kutu Fabrikasında gerek halenmevcut ve gerekse Mayıs 938 gayesine kadar toplanacağı tahmin olunan 3040 byin kilo balya kapakları 3/9/957 tarihi ne ratslıyan Cuma günü saat 10 da nazarlıkla satılacaktır, İsteklilerin şartnamesini görmek üzere her gün ve pazarlık için de tayin olur nan gün ve saatte 9; 15 teminat paralarile birlikte Kabataşta Levazım ve bayast Şubesi Müdürlüğündeki Satış Komisyonuna gelmeleri ilân olunur. 513»