8 Sayfa SÖON POSTA 26 Ağustos : D KORKU HIKÂYELERİ — ŞA Nakleden : söRi ei Wickenheadlara misafir olduğumuzun dördüncü günü idi. Hoop kütüphaneye gider gitmez, Bloomstetter bir gözünü kırparak: — Wieckenhead, müsaade edersen bir oyun oynamak istiyorum! Dedi ve kahkahayı bastı. Neş'eden ve sarhoşluktan gözleri kaybolacak derece- de küçülmüştü. Ev sahibi Wickenhead, gayet ciddi bir tavır takınarak, misafir- lerini, buraya, somurtmağa çağırmadığı- nı, nasıl isterlerse hareket edebilecekie- Tini söyliyerek dedi ki: — Zaten burası pek te neş'eli bir yer değil, Gülmek fırsatı ele geçince buna mâni olacak bir kimse tasavvur edemi- yorum, Misafirler - altı kişi idiler « ellerinde viski kadehleri, Bloomstetter'in gülmesi- ne bir nihayet vermesini bekliyorlardı. O, kasıklarını tutarak gülüyor;, arada bir: — Göreceksiniz ne oyun? Diyordu. Sonra bir kadeh daha yuvar- lıyordu. Şimdi, yüzü, gülmekten ve vis- kiden mosmor kesilmişti, Hillingworth, meşhur soğuk kanlılığı- nı hiç kaybetmeden dedi ki: — Ben de, Hoop gibi kitab meraklısı olmak isterdim. Fakat vaktim yok. Ne güzel hikâyeler okuyor ve sonra ne gü- zel anlatıyor, değil mi Trudgles? Trudgles tasdik etti: — Yalnız, dedi, Hoop'un bize anlattığı bu hayalet masallarına inandığını zan- netmiyorum. Ne dersin Wickenhead? Herhalde Hoop, sizin kütüphaneye giren ve içindekileri karıştıran ilk meraklı ol- masa gerek. Bloomstetter, artık kanapesinde otu- ramıyordu. Bütün manasile, gülmekten katılacak hale gelmişti, yere kaymıştı ve orada gülüyordu. Wickenhead onun kah- kahalarını bastırabilmek maksadile se- sini biraz yükselterek: — Bizim şato, dedi, hayâletlerin. sık sık ziyaretgâhı olan bir yerdir. Kütüp- hanede buna dair birçok şehadetler var. Hoop ta size bunları anlatmış olsa gerek.. Bloomstetter, nihayet durabilidi. Kalk- tı ve! “ — Hoop, dedi, sade anlatmakla kalsa İyi; üstelik, buna inanıyor da. Zaten, ona oynıyacağım oyunu, bu esas üzerine ha- zırlamış bulunuyorum. Şimtli, - dinleyi- niz, bakınız.. Hoop'külüphaneye gitti. Her halde gene hayaletlere dair kitah- ları okuyacak, Biz, sanki yatmağa çık- mışız gibi hep odalarımıza çekileceğiz. Tam saat gece yarısını çaldığı zaman, usulcacık kapılarınızı açınız. O zaman;, korkunç bir hayalet göreceksiniz, ve be- nim ne kudretli bir aktör olduğuma şa- hid olacaksınız. — Mükemmel!!.. — Güzel!.. — Zavalli Hoop!.. A — Kim bilir ne kadar korkacak! Doğrusunu isterseniz, bu ftena bir şaka idi, lâkin hepimiz keyifli, hattâ sarhoş idik. Şato hiç te neş'eli bir yer değildi | amma, mahzenindeki şarablar ve viski- ler, bunu unutturacak derecede mükem- meldiler. Saatlerimize baktık, onu biraz geçi- yordu. Hepimiz ayrı ayrı odalarımıza çı- kacağımıza, hâdiseyi daha iyi görebil- mek için, Hillingworth'un odasına git- meğe karar verdik. Onun odasından, kiü- tüphanenin kapısı ve bütün koridor, mü- kemmel görünüyordu. Yalnız Bloomstet- ter kendi odasına gitti, hayalet kiyafe- KA Fikret Âdil |tine girmek için hazırlıklar yapacaktı. Çıktık. Vakit geçsin diye briç oyna- mağa başladık. Lâkin, sık sık saate de bakıyorduk, Nihayet, derin sessizlik için- de, şatonun saati ağır ağır gece yarısını vurmağa başladı. Son darbeyi müteakip, sessizlik, evvelkinden daha derin bir manâ aldı, ve Dekledik. Birdenbire, müthiş ve korkunç bir fer- yat duyuldu. Sonra, gicirtilar ve hafif inlemeler işitildi. Hemen kapıya koştuk. Araladık. Ko- ridordaki bütün mumları daha evvel sön- dürmüştük. Bu itibarla kapının aralan- dığı, görülemezdi. Fakat biz, koridorun dibindeki kütüphane kapısının açıldığı- nı, Hoop'un elinde lâmba, sapsarı bir yüzle dışarı çıktığını görüyorduk. Hoop, Şıktı, durdu, etrafa kulak kabarttı. Şim- di, odalardan, salonlardan, -0 korkunç ses tekerrür ede ede yaklaşıyordu. Bu Bloomstetter hakikaten mükemmel bir aktördü! Ne garib sesler çıkarıyor, ne tüyler ürperten feryadlar koparıyordu! Fakat bunlar bir şey değilmiş. Biraz sonra, Bloomstetterin hayaleti, sahici bir hayalet gibi duvarın üzerinde göründü, kaymağa başladı. Yüzünü ayan, beyan görüyorduk. Müthiş bir ıztırab — içinde imiş gibi, boğuk feryadlar kopararak ilerliyordu. Hoop da onu görmüş, tanı- mıştı: — Bloomstetter! Diye seslendi. Ne sesleniş! Kısık bir ges! Boğuk bir ses. Bloomstetter bu sesi duymuş, keşfedildiğine inanmış gibi, son nasıl yaptı, bilinmez, loş bir köşede kay- '| boldu, gitti. Hoop donmuş kalmıştı. Ev sahibi Wickenhead şakanın kâfi olduğuna ka- naat getirerek, tatlı bir sesle ona, işi an- lattı. Hoop: — Doğrusu, fena şaka! Dedi, salona yürüdü, viski şişesini ala- rak bir kadeh doldurdu, çekti. İndik. Şa; ka olduğunu bildiğimiz halde titremek- ten kendimizi alamadığımız için, biz de birer kadeh itçtik. Şimdi, Bloomstetter'i bekliyorduk. Her halde üzerindeki hayalet elbiselerini çı- karıp gelecekti. Fakat- görünmüyordu. Birdenbire ev sahibi endişelendi ve ses- lendi: — Bloomstetter!... Bloomstetter! Fakat Bloomstetter görünmüyordu. Hemen lâmbaları yakarak — şatonun içinde önu aramağa başladık. Oyun ya- payım derken ve yaptıktan sonra gizli bir geçidde sıkışıp kalmış mıydı? Kör bir kuyuya mı düşmüştü? Seslenerek, çağırarak bütün şatoyu a- radık. Bulamadık. Nihayet; sabaha doğ- ru, onu, o dakikaya kadar gidip bakmak kimsenin aklımna gelmemiş olan kendi o- dasında buldük. Bloomstetter soyunma- mıştı. Böylu boyuna yerde — yatıyordu. Çoktan ölmüş, cesedi soğumuştu bile. Fakat neden ölmüştü? Niçin rolünü yap- tıktan sonra yanımiza gelmemişti de doğru odasına gitmişti. Çağırılan doktor, cesedi muayene etti ve: — Arkadaşınız, dedi, düns-akşam, saat ön bire doğru bir kalb sektesinden öl- müştür. — Ön bire doğru mu? — Evet. Belki biraz sonra. Fakat mu- hakkak gece yarısından çok evvel, Demek, şaka zannettiğimiz... hayalet, sahiden... Hayır... Hayır... Muhakkak daktor vanılıvordu. bir feryad daha kopardı ve şeytan adam, | KA İ » N Çocuğa lâzım olan nelerdir ? elbiseler Çocuk, kadının en güzel süsüdür. Genç Ve şık bir kadına bakmak bir zevktir. Yanında kendi kadar şık çocuğile bera - ber bir kadını seyretmekse daha büyük bir zevk. Çocuğun şıklığı büyüklerinkine ben -| zemez. Çok daha kolay ve külfetsizdir. Meselâ bulunduğumuz yaz mevsimini e- le alalım. Bizim şehrimizde 4-14 arasın- da bir çocuğa şık olması için bu mev - simde neler lâzımdır: Kızlar için yıkanabilen her hangi bir kumaştan bir tulum, erkek — çocuklara (lavabi - yıkanır) ipekliden bir iki blluz bir külot. Çocuğun her gün giyebileceği en pratik elbise budur. Çocuğun güneşten bol bol istifade e - debilmesi için bu elbiselerin yakaları biraz fazla açık. olmalıdır. Bacaklar, kollar hemen tamamen açık bırakılmalıdır. Gerek tulumun, gerek külot - bluzun biçimleri en sade ve en rahat giyilecek şekilde olmalıdır. İşte çocuğun spor ve gündelik kıyafe- ti Daha süslü bir elbise yerine kız çocuk- larına meselâ koyduğumuz modeli, ya - hut ta buna benzer biçimde bir rop ya- pılabilir. Bu elbise için kullanılacak en iyi kumaşlar şunlardır: Emprime keten, pike, lavabl bir ipekli, kreton... Bizde yaz pek güzel geçtiği için çocu- ğa bu mevsimde ısıtıcı elbise olarak yal- nız ya bir yünlü ufak ceket, yahut ta yün örgüden ince bir manto kâfi gelebilir. Buna yağmurlu havalar için düz be « yaz, yahut beyaz üzerine benekli bir mu- şamba da ilâve ederseniz küçüğün gâar - drobu adamakıllı zenginleşmiş olur, Gece için modeldeki geceliği nasıl bu- luyorsunuz! Çok hoş değil mi? Sık sık yıkanıp rengini kaybetmemesi için bunu düz beyaz batistten yapmak çok muva- fık olur. Çocuk elbiselerinde en ziyade kaçıni- PS P lacak şey karışık, süslü püslü modeller ve ağır kumaşlardır. En şık çocuk elbi- seleri en sade biçimlerde ve yıkanmıya en dayanan kumaşlardan yapılmış olan- lardır. Bazı genç anneler çocuklarına kendi spor elbiselerinin kumaşından bir tu - lum, yahut rop yaptırmayı pek severler. Eğer çocuk tamamile annesinin tipinde ise onunla bu şekilde bir örnek giyin - mesi göze çok hoş görünür. Çocuk elbiselerinin bütün şıklığı ço- cuğun giydiği yere uygun olmasında ve renklerinin güzelliğindedir. Genç anne, bu elbiseleri çocuğun ihtiyaçlarına göre seçmekle anneliğini, onların renklerini güzel intihap etmekle de kendi ince ka- dınlık zevkini meydana çıkarmış olur. Elbisenin rengine uygun bir kordelâ, bir şapka süsü, bir ufacık çanta, yahut bir çift küçük eldiven çocuğu bir çiçek gibi güzelleştirebilir. Ve annesinin şıklı- ğına yeni bir şıklık katar. Şapka modası şapka, Penyuar modası ) Modanım, ev elbiselerine (peny*g;a lara yeniden bariz bir şekilde dönd İ görülüyor. 4 Penyuar vaktile yalnız taranma 54 lerine mahsus bir kıyafet sayıldığı ", fransızca (penye - taranmak) kelim"; sinden alınma bir adla anılmakta idi- dı hâlâ öyle. Fakat vazifesi çok değfî'dğ Taranma Saatleri artık uzun saç devi' | lerindeki kadar uzun sürmüyor. P eflw yuar da yalnız bu saatlerde değil, S“n 4 bütün ilk meşguliyetleri sırasında 8171. lecek en pratik bir elbise sayılıyor- Bunlar arasında en pratik olanlari kl:ğ sik biçimde, erkek Top döşambirler" benziyen geniş kol kapâklı, şal ya cepli veya şömizie tarzında olanlardı" gü Penyuare için en uygun kumaşlar vetin, dra, velur dö len, çizgili pamuk ; dife ve jerselerdir. Rengine gelince: Mavi, menekşe ı;-erıfı gri, bej, sarı ve kuru yaprak rengi P" | yuar için en güzel renklerdir. ç Biçimde bir yenilik yapmak ister” niz koyduğumuz modeller çok işiniz€ rıyacaktır. y) AT Kaynayan yumurtanın çatlamaması için ne yapmalı ? Yumurtayı — çatlatmadan haşlar îp temiz kalması için iyi bir şeydir. B için kaynar suya atmadan evvel Y” lak tepesinde iğnenin ucile ufacıkcı delik açmalıdır. İçindeki hava bü teyif ten dışarı çıkar. Hararetten gen'i git pil ji eet ei Beyaz blu lâcivert şort Sade ve şık bir plâj elbisesi. Vera Bo- reanın modellerindendir. Bluzun düğme- leri kendi kumaşından yaptırılmıştır. Sentür beyaz göderidendir. PU Bazan çok ehemmiyetsiz görünen bir madde güzellik için en iyi bir kaynak - tır. «Badem sütü» gibi. Bu süt - pek haklı olarak - her devirde bir güzellik kremi diye kullanılmıştır. Eskilerden güzellik« lerine çok meraklı olanlar vücutlarını da onunla oğarlarmış. Fakat bugün onu bilen azdır. Bilen - lerin çoğu da eskiliğinden mi, terkibi - nin basitliğinden mi nedir bir türlü iyi- liğine inanamıyorlar, İnanmayınca da ta- bit kullanmıyorlar. Halbuki bu doğru de« gildir. Badem sütü cildi yumuşatan, ta- zeliyen ve güzelleştiren bir maddedir. E- sasen basit bir çok güzellik ilâçları, ter- kibi bilinmiyen kremlerden daima daha iyidir. Daha ziyade itimatla kullanılmıya değerler. Bu süt şu şekilde hazırlanır: 50 gram tatlı badem alınız. Buna tak - riben «20> gram kadar toz şeker katış « tırıp hamur haline gelinciye kadar dö- vünüz. Bu hamura yavaş yavaş su katıp | karıştırınız. Hepsi bir litre oluncıya ka- dar. Hâsıl olan mayii tülbentten geçiri - niz. Sonra içine yeniden 30 gram pudra şekeri «çok ince toz şeker), şeker iyice eriyinciye kadar çalkalayınız. üüü üüü d üüi ,---____________________""""Zîî'_fğyl kırmasına meydan kalmüğ, Basit güzellik vasıtalar! | İşte «badem sütü> buduür. Yalniz ba- şud? ealn BİC demlerin iyice soyulması içi? j a F haşlamayı unutmayınız aıılül“ :ıı y Bu şekilde hazırlanan T© için k ş' yüzünüz, isterseniz ıellerlîl!”_rıi yuı!l“ nabilirsiniz. İkisinin de Cd tır, ve güzelleştirir.