26 Ağustos 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

f)—-—ıv'İA " Te F Y 2 Sayfa SON POSTA Hergün En mühim ve en modern Bir iktısadi müessesemiz I4 yaşına bastı Yazan: Muhittin Birgen (Baş tarafı 1 inci sayfada) meydana atan Celâl Bayar, senelerce, uzun ve ihtimamlı bir sây ile kendısini bu bankanın ileri gitmesi işine vakfetti. Önce bir milyon lira gibi küçük bir ser- maye ile kurulan banka, sonra bu serma- yeyi iki misline çıkardı ve daha sonra da «Osmanlı İtibarı Milli Bankası» ile fuz- yon yaparak cihan harbi devrinde ku- rulmuş olan bu ilk Türk maliye müesse- sesini içine aldı. O zamanlar Türkler a- rasında bankacılık tekniği bu İtibarı Milli Bankasının yetiştirdiği birkaç un- sur tarafından temsil edilen küçük bir kuvvetten ibaretti. Bunun için, birçok bedbinler, bizim bu bankayı idare ede- miyeceğimizi iddia: ederlerdi. Fakat, Ce- lâl Bayarın ideal olarak sarıldığı bu iş- deki dikkatli gayreti, ilk zamanlarda te- sadüfü tabif olan bütün müşkülleri ye- nerek, bankayı adım adım ileri götürdü. O kadar ki, o tarihten on üç sene sonra, bugün İş Bankası Türkiyenin en mühim bir iktısadi müessesesi olmuştur. * Bankanin, bu adım adım iletrleyiş ha- reketini, çok yakından takib edebilmiş olduğumu zannediyorum. İlk zamanlar- da banka, küçük nisbetlerle yalnız dahili piyasada muamele yapan biraz büyükçe bir ikraz müessesesi şeklinde idi. Ona karşı dahilin emniyeti mahdud saha- lara münhasır kaldığı gibi kendisi ha- riçte de tanınmış değildi. Hariçle olan muameleleri pek zayıftı. Dünya banka- cılık âleminde ismi yeni duyulmakta ©- lan bu Türk müessesesinin henüz hariç- te kredileri yoktu; bunun için Türkiye- nin hariçle olan muameleleri, bir hayli zaman tcnebi sermayeli bankaların elile yapılmakta devam etti. Fakat, kendisini yavaş yavaş dahilde de, hariçte de lâyık olduğu kuvvet ve itibar ile tanıtmıya muvaffak . olan İş Bankası, bugün bütün dünyanın en mühim maliye müessesele- rile doğrudan doğruya — münasebettedir ve bunların nezdinde yüksek kredilere sahiptir. Âyni itibar, ayni emniyet dahil- de de en yüksek dereceyi bulmuştur. Halk, tam bir kalb huzuru içinde götü- rüp parasmı İş Bankasının dolgun ve sağlam kasalarına tevdi ediyor ve bu su- retle o da bir halk bankası şekline gir- miş bulunuyor. d İş Bankası bankacılık tekniği bakımın- dan en modern bir müessese olmuştur: Muhasebe usülleri yeni, muamele şekli kolay ve pratik, büyük ve eski banka- lardaki ağır bürokrasinin tesirlerinden mümkün mertebe uzak ve rihayet, ihti- yatları “itibarile de, Türkiyenin en -dol- guün bir bankasıdır. Bu —müessesenin biraz çok kazandığından, çok işlere gi- riştiğinden ve çok himaye gördüğünden şikâyet edenler vardır. Hususi sermaye- nin, hususi bir himayeden istifade ede- rek çok kazanmasına taraftar olmıyan- lar için, belki de bunlar birer kusurdur. Fakat, banka, çok kazanmakla berabher, kazancı hissedarlarına dağıtmak ciheti- ne hiç gitmemiştir. Kazancınm ancak ma- kul olan bir kısmını dağıtan, üst kısmını daima ihtiyatlarına nakleden bu mücs- sese, kazanç ve tevzi siyasetinde, hisse- darları için çok kâr veren bir merkanti müessesesi olmaya değil, bilâkis kasala- rında tedricen daha kuvvetli bir millt sermaye toplayıp bunu memlekelin muh- telif iktisadi işlerinde kullanan bir milli banka vazifesini görmeğe ehemmiyet vör- miştir. Bu gibi müesseselerin ihtiyat ser- mayelerini hissedarların malı sayanlar hata ederler. Bu ihtiyat sermaye, daha zi- yade, memleketin müşterek ve milli bir sermayesidir. Celâl Bayarın koyduğu ve “uammer Erişin ihtimamla. tatbikine Gikkat ettiği bu prensip sayesinde, İş Bankası zâhirde hususi sermayenin bir kazanç müessesesi, fakat pratikte, tat- bikatta ve hakikatte serbest ve hususi bir elle idare edilen bir nevi yarı devlet bankası mahiyetini haiz olmuştur. Dev- let İş Bankasını bir taraftan himaye et- mişse, öte taraftan da ona vazifeler de vermiştir. Bugünkü Türkiyenin iktısadi teşkilâtının yükselme hareketi esnasın- | da bu bankanın büyük roller oynadığın- da hiç şüphe yoktur. Bu rol, henüz tamam olmuş değildir. İş Bankasının tekâmülünü yakından ta- kib etmiş olanlar bilirler ki bu müecsse- Hyfa "Naal * Resimli Makale: * romandan ibarettir. İnsanların yüzde doksan dokuzu hayata adım attıkları zaman herkesin gittiği düz yolu tercih ederler. Herkes gibi yaşarlar, herkes gibi ölürler, hayat onlar için hâd!sesiz bir vaffak olan vüzde şaheser sayılır, Arkası görünmiyen meçhul bir yolda yürümek istiyen insanların sayısı yüzde biri bile bulmaz. Bunları bekliyen akibet yüzde doksan dokuz ölüm, sefalet, acıdır. Fakat mu- bir için hayat misli bulunmıyan bır —e | a—i ARASIND Dünyanın En küçük Büyük anası Kucağında mini mini bebeği tutan genç ve güzel kadın, zannettiğiniz gibi çocuğun annesi değil, 28 yaşındaki bü- yük anasıdır. Yüzünde analığın o engin neş'eli gü- lümsemesi olan da, torununu seven an- ,nenin İ5 yaşındaki kızıdır. Büyük anne, 12 sinde evlenmiş daha 18 ine gelmeden üç çocuk sahibi ol- muştu. Köpekbalığı yağı morina yağının yerini alıyor! Galiba pek yakında köpek balığı ya- ğı Morina yağının yerini alacak. Son yapılan tecrübelerden bir köpek balı - ğimdan 400 den 1200 kiloya kadar yağ çıkarıldığı ve bu yağın muhteviyatur da Morina yağında hulunan vitaminin yirmi defa daha fazla olduğu sabit ol- muştur. t senin memlekete asıl hizmet edeceği de- vir yeni gelmiştir. Kasaları zengin ve ih- tiyatlı, dahil ve hariçte de kredisi yük- sek, elindeki işler verimli bir müessese, asıl milli mahsullerini bundan sonra meydana atacaktır. Bugün bu müesse- senin sade maddi ve manevi kuvvetleri yükselmiş bulunmuyor; yetiştirdiği ban- kacılar, iktısadi işleri idarede şimdiye kadar Türkiyenin pek mahrum bulun- duğu unsurlar bakımından da İş Ban- kası zenginleşmiş ve Türkiyenin iktısadi teşkilâtına çok kıymetli ve genç kabili- yetler hediye etmiştir. İş Bankası Tür- kiyeye, pek kısa bir zamanda, modern bir iktisad nesli yetiştirdi demekte hiç bir hata veya mübalâğa yoktur. Bütün bu sebeblerden dolayıdır ki bu yeni yıldönümünü Celâl Bayar, haklı bir * gürür demiyeceğim, çünkü o0 mütevazı bir demokrattır - iftihar ile karşılıyabi- lir. Çünkü eser onun eseridir. Bunun için en evvel onu, sonra da İş Bankasının, HERGÜN BİR FIKRA Herkese gösterip öğünmüyorum Bir gün şair Eşref bedestanda bir antikacı dostunun dükkânına —uğra- miştiı. Antikacı yeni eline geçirdiği antikaları şaire gösterdi. Bunların a- rasında bir de çok eski bir altın vardı: — Hele şuna bak, dedi, bu öyle bir altındır ki, dedi, elime geçirinciye ka- dar akla karayı seçtim. Bir tanesini daha elime geçirmeme imkün yoki Şair Eşref güldü: — Ne tuhaf adamsın. Dedi, elini cebine soktu, bir çil lira çıkardı: — Bunu görüyor musun bu da öyle bir altındır ki elime geçirinciye ka- dar ben de akla karayı seçtim. Hem bir tane daha istesem imkânı yok bu- lamam. Amma ben senin gibi deği- lim, herkese gösterip öğünmüyorum. Mecbur ettin de sana gösterdim. * A İnsanın kalbine Dolan hakiki Sevgilerin sayısı! Bir Fransız runiyatçının kafasından doğan bir iddiaya göre insan kalbine do- lan hakiki sevgilerin sayısı beşmiş: Bun- ların birincisi dadı veya mürebbiye sev- gisi imiş. Onu komşu kızının aşkı takip edermiş. Ondan sonra olgunluk devresi- nin maşukası gelirmiş. Dördüncü. ve br- | şinci aşklar da zevce ve evlât aşkı imiş! yukarıdan aşağı, bütün eski ve yeni un- surlarını, hararet ve samimiyetle tebrik etmek isterim, Muhittin Birgen eee — Hindi tüylerile Giyinen — Kadın : Şu gördüğünüz şapka, şemsiye ve el- bise baştanbaşa hindi tüylerinden ya- pılmıştır. Giyen bayan da bu yeni ica- dından ziyadesile memnundur. İçinde pişmiyor mu?.. diye sorabilir- siniz. Ne yapacak? Gülü seven dikenine katlanır! Çinde asırdide gazeteler çokmuş! Çin - Japon boğuşmaları münasebetile dünyanın bütün gazeteleri bu iki Uzak- şark memleketine aid birçok yazılarla doldudur. Bunlar arasında Çinde bir müddet evveline kadar «Çuynk Pas» (ya- ni Saray havadisi) isminde dünyanın en eski bir gazetesinin intişar etmekte oİ- duğunu yazıyorlar. Bir nevi hükümet gazetesi olan bu ga- zete milâdın 2500 sene.evvelisinden baş- hlyarak Çin imparatorluğunun sukutuna kadar intişar etmişti. Bundan başka bu- gün Çinde yaşları bir hayli asırları ge- çen gazeteler de vardır. İstanbuldan Avrupaya gidenlerin de ucuzdur. bir sefer yaparlar. |ristan younu sevmezler: Hem pahalı dır. Romanya yolunu tercih ederler. Hem rahat hem , hem de sıkıntılı- Fakat İstanbul ile Köstence arasında muvasalayı te- min etmek vazifesi hemen hemen sadece Romanya va- purlarının uhdesine düşmüştür. Onlar ise haftada ancak İSTER İNAN İSTER İNANMA! ekseriyeti Bulga- — O da şüpheli! ti, bu hafta vapurda yer kalmamıştır, dediler. Önümüz- deki hafta için istedi, onun da dolu olduğu cevabını aldı: — Peki üç hafta sonrası için?.. Yurdumuzun en büyük limanındayız, en yakın komşu- muza gideceğiz. Kendi bayrağımızı taşıyan vapur maa- lesef yok. Komşunun vapurunda ise yer bulmak kabil değil, biz bunun böyle olduğuna gözümüzle gördüğü. ”a | metre sür'atle ka- Sözün Kısası —— Bir azizlik Dolayısile E. Talu <—— im bilir, hangi psikolog mUZ bin marifetidir? Ortada, "? gün evvel, kulaktan kulağa bir habef dolaştı: Sigaradan sigara yakmayı hd lediye yasak etmiş.. bu yasağı dinle yenlerden de ağır ceza alacakmış! İkinci meşrutiyet devrinde, Aî'nî'; vudluğu ayaklandıran mahud sak vergisi efsanesi kadar gülünç olan habere halkın bir kısmı mis gibi inâî“' dı. Hattâ bir iki gazete bunu sütun7” rına bile geçirdiler. Vapurda, tramvay” da, kahvede, türlü tefsirler, türlü M nakaşalar yürütüldü, Kimi: «Sari ; talıkların önüne geçmek, için» oldllğ“'_ nu söyledi; kimi: «Kibrit sarfiyatın! gl tırmak maksadına mebni» bulunduğ!” nu iddia etti. Hâsılı kelâm, İstanbulti beşte üçü, bu işi ehemmiyetli bir Mi sahabe 'mevzuu edindi. Öyle ki, Emi!” yet Direktörümüz bunu kat'iyetle t zib etmek lüzumunu duydu. Bu esnada, bu palavrayı savuran hef bi ise, sindiği köşede, fıkır fıkır, 407 aa GJa gülmüş, gönlünü eğlendirmiştir — Bu türlü azizlikler, her zaman, * ! yerde yapılagelmiştir. Ekseriya işi £ cü olmıyan ve normal eğlencelerden bit sanç getiren bir takım kimseler, hetf cinslerinin safdilliğini istismar edereki vakit vakit böyle gülüp eğlenmek ist€i ler. Bunda, âmme zarar görmedikçe umumi düzene halel gelmedikçe, PP mahzur yoktur. Olsa olsa, aynı şehir aynı memlekette yaşıyan insanlara şı biraz saygısızlık edilmiştir. Bu dâr böyle, olmıyacak şeylete in.';ıı"ım.'ıılaı'lu_ııı cezasıdır. Fiıtret, hepimize akli seli denen bir nesne, az çok bir muhakeri? kabiliyeti vermiştir. Bunları kullanmA” dıkca, küllanmağa alışmadıkca, söylenen söze körü körüne kandıktö! İ 'bizimle alay edenler dünyadan e$“ olmıyacaktır. Hatırlarım: Muhsin merhum gerdi ki: — İnsan evlâdının safdilliğine pâ)’âıî yoktur. Bazan, aklıma eser, ortaya yü lan bir havadis atarım. Sabahleyir me: selâ Beyoğlunda attığım bu yalana; şam üzeri Aksarayda, herkesi inan! |kanmış görürüm, Tuhafı nedir? Orti” lık bu haberle iyice çalkanmağa P yınca, içime bir şüphedir düşer. *Keîî' kendime: «Yahu! derim.. bunu ben f durdum ama, her halde büusbütün 4577 sız değildi ki, bu türlü dalianıp, bU? landı..» ve çok defa kendi yalan”.. kendi azizliğime kendim de kurbaf gi tiğim vâkidir! ji Fakat insanları da mazur görmt ” Son yarım asır zarfında öyle inan” yacak şeylere şahid oldular ki, şair tuhaflık olsun diye söylediği: «Olmaz, olmaz deme: olmaz o10 e Beyti dımağlarda nassı ka'tı gibi y şıyor. - W sıcaktt — çe Kandilli rasat merkezinin-verdiği . Dün hava gene lümata göre dün de hava gene sıcak miştir. En' tazla hararet — derecesi gölgede 30, en az da 20 olarak kay- dedilmiştir. Rüz- gâr saniyede 8 rayelden esmiştir. İ Hava tazyiki” dün jf saat 15 de T55 olarak kaydedilmisti” tubet derecesi de mutedil olarak metreyi göstermiştir. Bir arkadaşımız gidecekti. Kumpanyaya müracaat et- | müz için inanıyoruz, fakat ey okuyucu sen: ıîü:âı : ıî;âî — îân : ı;’»_; . : : ; 20553 — j | İSTER İNAN İSTER İNANMA! Ha lleelaüiyere — o " n “ L m ııa '-*','r_ H

Bu sayıdan diğer sayfalar: