— 2 Sayfa ——— Hergün En mühim ve en modern Bir iktısadi müessesemiz 14 yaşına bastı Yazan: Muhittin Birgen —— (Baş tarafı 1 inci sayfada) meydana atan Celâl Bayar, senelerce, uzun ve ihtimamlı bir sây ile kendisi bu bankanın ileri gitmesi işine vakfe Önce bir milyon gibi ki maye ile kurulan banka, sonra bu serma- yeyi iki misline çıkardı ve daha sonra da «Osmanlı İtibarı Milli Bankası» ile fuz- yon yaparak cihan harbi devrinde ku- rulmuş olan bu ilk Türk maliye müesse gesini içine aldı. O zamanlar Türkler a- rasında bankacılık tekniği bu İtbarnı Milli Bankasının yetiştirdiği birkaç un- sur tarafından temsil edilen küçük bir kuvvetler ibaretti. Bunun için. birçok bedbinler, bizim bu bankı idare ede- miyeceğimizi iddia: eder Fakat, Ce- lâl Bayarın ideal olarak dığı bu iş- deki dikkatli gayr ilk zamanlarda sadüfü tabil olan bütün müşkülleri ye- nerek, bankayı adım adım ileri götürdü. O kadar ki, o tarihten on üç sene sonra, bugün İş Bankası Türkiyenin en mühim bir iktısadi müessesesi olmuştur. * Bankanin, bu adım adım iletleyiş ha- reketini, çok yakından takib edebilmiş olduğumu zannediyorum. İlk zamanlar- da banka, küçük nisbetlerle yalnız dahilf piyasada muamele yapan biraz büyükçe bir ikraz müessesesi şeklinde idi. Ona karşı dahilin emniyeti mahdud saha- lara münhasır kaldığı gibi kendisi ha- riçte de tanınmış değildi. Hariçle olanı muameleleri pek zayıftı. Dünya banka- tılık âleminde ismi yeni duyulmakta o- | lan bu Türk müessesesinin henüz hariç- te kredileri yoktu; bunun için Türkiye- | nin hariçle olan muameleleri, bir hayli | zaman bcnebi sermayeli bankaların elile yapılmakta devam etti. Fakat, kendisini yavaş yavaş dahilde de, hariçte de olduğu kuvvet ve itibar ile tanıtmıya | muvaffak olan İş Bankası, bugün bütün | dünyanın en mühim mal müessesele- rile doğrudan doğruya — münasebettedir rın nezi de di yüksek kredi de de en yüksek derecey Halk, tam bir kalb huzuru içinde rüp parasını İş Bankasının - dolgun sağlam kasalarına tevdi ediyor ve bu su- retle o da bir halk bankası şekline gir- miş bulunuyor. ve di İş Bankası bankacılık tekniği bakımm- dan en modern bir müe Muhasebe uüsülleri ye le şekl kolay ve pratik, büyük ve eski banka- krasinin — tesirlerinden mertebe uzak ve nihayet, ihti- ibarile de, T Si şikâyet ede nin, husu fade ede- rek çok kazanmasına taraftar olmiyatı- lar için, belki de bunlar birer kusurdur. Fakat, banka, çok kazanmakla beraber, kazancı hissedarlarına dağıtmak ciheti- ne hiç gitmemiştir. Kazancının ancak ma- kul olan bir kızmını dağıtan, üst kısmını daima ihtiyatlarına nakleden bu mücs- sese, kazanç ve tevzi siyasetinde, hisso darları için çok kâr veren bir merkanti müessesesi olmaya değil, 3 kasala- rında tedricen daha kuvvetli bir milli sermaye toplayıp bunu memleketin muh- telif iktısadi işlerinde kullanan milti | banka vazifesini görmeğe chemmiyet vör- Miştir. Bu gibi müesseselerin ihtiyat ser- mayelerini hissedarların malı sayanlar hata ederler. Bu ihtiyat sermaye, daha zi. yade, memleketin müşterek ve milli bir sermayesidir. Celâl Bayarın koyduğu ve “uammer Erişin ihtimamla dikkat ettiği bu prensip sayesinde, İş Bankası zâhirde hususi sermayenin — bir kazanç müessesesi, fakat pratikte, tat- ütte serbest vo hususi bir elle idare edilen bir nevi yarı devlet | bankası mahiyetini haiz olmuştur. Dev- let İş Bankasını bir taraftan himaye et- mişse, öte taraftan da ona vazifeler de vermişlir. Bugünkü Türkiyenin iktısadi sermaye- * | tiyatlı, Resimli Makale: İnsaniarın yüzde doksan dokuzu hayata adım zaman herkesin gittiği düz yolu tercih © yaşarlar, herkes gibi ölürler, hayat onlaı Z İ romandan :barettir. a— - —— SÜ Dünyanın En küçük Büyük anası Kucağında mini mini genç ve güzel kadın, zannettiğiniz gibi çocuğun annesi değil, 28 yaşındaki bü- yük anasıdır. Yüzünde analığın o engin ney'eli gü- Tömsemesi olan da, torununu seven an- nenin 15 yaşındaki kızıdır Büyük anne, 12 sinde 18 ine gelmeden Üç çocu; muştu. nmiş daha ahibi ol- Köpekbalığı yağı morina yağının yerini alıyor! Galiba pek yakında köpek balığı ya- 4 Morina yağının yerini alacak. Son apılan tecerübelerden bir köpek balı - ğından 400 den 1200 kiloya kadar yağ çıkarıldığı ve bu yağın muhteviyatımr da Morina yağında bulunan vitaminin yirmi defa daha fazla olduğu sabit o]-i senin memlekete asıl hizmet edeceği de- | vir yeni gelmiştir. Kasaları sengin ve ih-ç dahil ve hariçte de kredist yük-| sek, elindeki işler verimli bir müessese, asıl milif mahsullerini bundan sonra , lana atacaktır. Bugün bu müesse- | Benin sade maddi ve manevi kuvvetleri yükselmiş bulunmuyor; yetiştirdiği ban- kacılar, iktısadi işleri idarede şimdiye kadar Türkiyenin pek mahrum bulun- duğu unsurlar bakımından da İş Ban- kası zenginleşmiş ve Türkiyenin iktısadi teşkilâtına çok kıymetli ve genç kabili- T hediye etmiştir. İş Bankası Tür kiyeye, pek kısa bir zamanda, modern bir iktisad nes irdi demekte hiç bir hata veya mübalâğa yokt Bütün bu sebeblerden dolayıdır ki bu yeni yıldönümünü Celâl Bay haklı bir * gurur demiyeceğim, çünkü o mütevazı bir demokrattır . iftihar ile karşılıyabi- lir. Çünkü eser onun eseridir. Bunun için en evvel onu, sonra da İş Bankasının, tatbikine |( — İSTER İNAN attıkları kes sibi — İnsanların va derler. Herkes gibi — İfsanların Arkası görünmiyen meçhul bir yolda yürümek istiyen yüzde biri bile bulmaz. Bunları bekliyen akibet yüzde doksan dokuz ölüm, sefalet, acıdır. Fakat mu- r için hâdisesiz bir ERGÜN BİR. FIKAA Herkese gösterip öğünmüyorum Bir gün şair Eşref bedestanda bir antikacı dostunun dükkânıma uğra- maştı. Antikı geçirdiği antikaları şatre gösterdi. Bunların a- rasında bir de çok eski bir altın vardı: — Hele şuna bak, dedi, bu öyle bir altındır ki, dedi, elime geçirinciye ka- dar akla karayı seçtim. Bir tanesini daha elime geçirmeme imkân yoki Şair Eşref güldü: — Ne tuhaf adamsın. Dedi, elini cebine soktu, bir çül Tira çıkardı: — Bunu görüyor musun bu da öyle bir altındır ki elime geçirinciye ka dar ben de akla karayı seçtim. Hem bir tane daha istesem imkda yok bu- lamam, Amma ben senin deği- lim, herkese gösterip öğünmüyorum. Mecbur ettin de sana gösterdim. 4 İnsanın kalbine Dolan hakiki Sevgilerin sayısı! vaffak olan yüzde gaheser sayılır. * yeni eline aR N e CA Bir Fransız runıyatçının kafasından doğan bir iddiaya göre insan kalbine do- lan hakiki sevgilerin sayısı beşmiş: Bun- ların birincisi dadı veya mürebbiye gev- Bisi imiş. Onu komşu kızının aşkı takip edermiş. Öndan sonra olgunluk devresi- nin maşukası gelirmiş. Dördüncü ve be- şinci aşklar da zevce ve evlât aşkı imiş! vereeesraneseranamcnı yukarıdan aşağı, bütün eski ve yeni un- surlarını, hararet ve samimiyetle tebrik etmek iİsterim. Muhittin Birgen bir için hayat misli bulunmuyan bır a— RASIN Hindi tüylerile Giyinen N t A V: Şu gördüğünüz şapka, şemsiye ve el- bise baştanbaşa hindi tüylerinden ya. pılmıştır. Giyen bayan da bu yeni ica- dından ziyadesile memnundur, İçinde pişmiyor mu?.. diye sorabilir- siniz, Ne yapacak? Gülü seven dikenine katlanır! Çinde asırdide gazeteler çokmuş! Çin - Japan boğuşmaları münasebetile dünyanın bütün gazeteleri bu iki Uzak- şark memleketine aid birçok yazılarla doldudur. Bunlar arasında Çinde bir müddet evveline kadar «Çuynk Pat> (ya- ni Saray havadisi) isminde dünyanın en eski bir gazetesinin İntişar etmekte ol- duğunu yazıyorlar. Bir nevi hükümet gazetesi olan bu ga- zete milâdın 2500 senesevveisinden baş- hyarak Çin imparatorluğunun sukutuna kadar intişar etmişti. Bundan başka bu- gün Çinde yaşları bir hayli asırları ge- çon gazeteler de vardır. İSTER İNANMA! fstnnbıîld:ıı: Avrupaya gidenlerin ekseriyeti Bulga- | ti, bu hafta vapurda yer kalmamıştır, dediler, Önümüz- Tistan nu sevmezler: Hem pahalı, dır. Roamanya yolunu tercih edezle de ucuzdur. Fakat İstanbul ile Köstence arasında muvasalayı te- | min etmek vazifesi hemen hemen sadece Romanya va- teşkilâtının yül e hareketi esnasın- da bu bankanın büyük röller oynadığın- da hiç şüphe yoktur. Bu rol, henüz tamam olmuş değildir. İş Bankasının tekâmülünü yakımdan ta- kib etmiş olanlar bilirler ki bu müesse- purlarının uhdesine düşmüştür. Onlar bir sefer yaparlar. Bir arkacaşımız gidecekti. Kumpanyaya müracaal et- ESTER hem de sıkını r. Hem rahat hem I — O da şüpheli! ise haftada ancak | İNAN İSTER - | deki hafla için istedi, onun da dolu olduğu cevabını aldı: — Peki üç hafta sonrası için?.. Yurdumuzun en büyük Timanındayız, en yakın komşu- muza gideceğiz. Kendi bayrağımızı taşıyan vapur maa- lesef yok. Komşunun vapurunda ise yer bulmak kabil değil, biz bunun böyle olduğuna gözümüzle gördüğü. müz için inanıyoruz, fakat ey okuyucu sen: İNANMA! Sözün Kısası Bir azizlik Dolayısile A ima bilir, hangi psikolog muz? bin marifetidir? Ortada, gün evvel, k: an kulağa bir habef dolaştı: Sigaradan sigara yakmayi yasak etmiş.. bu yasağı dinler yenlerden de ağır ceza alacakmış! İkinci meşrutiyet devrinde, Af“ğ ayaklandıran mahud sak i efsanesi kadar gülünç olan bil habere halkın bir kısmı mis gibi inâi dı. Hattâ bir'iki gazete bunu sütun? rına bile geçirdiler. Vapurda, mrvi&*;c da, kahvede, türlü tefsirler, türlü T” nakaşalar yürütüldü. Kimi: «Sari hif talıkların önüne geçmek için» olduğu” nu söyledi; kimi: «Kibrit sarfiyatın! #F tırmak maksadına mebni» bulunduğU” nu iddia etti. Hâsılı kelâm, İstanbulu beşte üçü, bu işi ehemmiyetli bir Mü* sahabe'mevzuu edindi. Öyle ki, Emü yet Direktörümüz bunu kat'iyetle * zib etmek lüzumunu duydu. ei Na 'e Yi Bu esnada, bu palavrayı savuran bil *i ise, sindiği köşede, fikır fıkır, 4” aa Ba gülmüş, gönlünü eğlendirmiştir: Bu türlü azizlikler, her zaman, İtf yerde yapılagelmiştir. Ekseriya işi £ cü olmıyan ve normal eğlencelerden w sanç getiren bir takım kimseler, cinslerinin safdil! nar edereki vakit vakit böyle gülüp eğlenmek istef” , âmme zarar görmedikçe V umumi düzene halel gelmedikçe, aynı şe'.ı.rd" aynı memlekette yaşıy anlara K gı biraz say k edilmiştir. Bu böyle, olmıyacak şeylete inanmalariın cezasıdır. — Fitret, hepimize akli selif denen bir nesne, az çok bir muhakemi? kabiliyeti vermiştir. Bunları kullanmi” y adıkca, HE söylenen söze körü körüne kmıın?l(" bizimle alay edenler dünyadan e$ lmıyat ır. olmıyacaktı p mahzur yoklur. O Hatırlarım: Muhsin merhum &€ ki: — İnsan evlâdının safdilliğine pây”” yoktur. Bazan, ma ceser, ortaya YE lan bir havadis atarım. Sabahleyir #f selâ Beyoğlunda attığım bu yalana, şam üzeri Aksarayda, herkesi inanın! kanmış görürüm. Tuhafı nedir? or': bk bu haberle iyice çalkanmağa b? d yınca, içime bir şüphedir düşer. K& kendime: «Yahu! derim.. bunu ben ' ün a) dak” yip durdum ama, her halde büsbüt sız değildi ki, bu türlü Galianıp, bü' landı.» ve çok defa kendi yalanıf, kendi azizliğime kendim de kurban B” tiğim vükidir! Fakat ins rı da mazur gö Son yarım asır zarfında öyle inanılf yacak şeylere şahid oldular ki, gairi tuhaflık olsun diye söylediği: «Olmaz, olmaz demc: olmaz olm Beyti dımağlarda nassı ka'lı gibi ——— »2 a aeanenamen e een sane aa geee gelir gz ? ya v 3. Dün hava gene sıcaktt | Kandilli rasat merkezinin-verdiğ' lümata göre dün de hava gene #CAF miştir. En farla bararet — derecesi gölgede 30, en az da 20 olarak kay- dedilmiştir. — Rü gâr — saniyode 8 metre sür'atle ka- rayelden esmiştir. Bi Hava tazyiki” dün , gaat 15 de 755 olarak k:ıyd!d"’*"::,d“' tubet derecesi de mutedil olaraf metreyi göstermiştir. e