B * Temmuz BSON POSTA * Son Posta ,, nın tefrikası : — Hele sizin de bütün gece hep baş kalarile dans ettiği: nizi gördükten son Ta, değil mi?.. — Buraya gel * meden evvel, apar - tımanda yaptıkları - Niz gözümün önün- de dururken gelip si ze, haydi dans ede- Hm, â yalvara « Mazdım, sanırım!. — Üste Cevad Rasim eni bit ahbap ınca!, ylâ sesini çı- karmadı; kaşının bir Ucu kalktı, başını çe Virdi. — Hüsamettin Büsbütün : Mişti lem bu herif, bizi daha bu akşam _'”l defa görüyor. Nasıl oluyor da, size Dünları sormıya kalkıyor, ne karışi- YOr?.. Saygısız ğin bu kadarı da gö- Tülmemiş doğrusu! Y — Ben, saygısızlığın eni sonu olabi- *ceğini zannetmiyorum. Buna gelince- Ye kadar. daha ne kadar saygısızlıklar Sötrüyoruz!. — Gene mi başlıyorsunı , günün bi- Tinde birbirimizden a cağımız den kimse Ük boşuna yere değilim ğendiğinizi yapar- &inız, ben de kendi canımın stediğini! , — Bu heves, size bü akşam geldi, de- Bil mi?.. Bu küçük beylerle tanıştıktan Sonra pek başka oluverdiniz. Demek ki Siz de bahane arıyor m uşsunuz!., Dün- den buna hazırmışsın. — Ne yapmışım acaba?.. — Daha ne yapacaksınız?.. Kaç za-| Mandır bekliyormuş gibi önünüze ilk| Çıkan züppelerle dansa kalktınız!.. Kırk Şıldan alışık gibi du. lan şampanya İçtiniz!.. Hele Cevad Rasimle pek çabuk #hbap oluverdiniz!. Ne söylese gülüyor, kırılıp dökülüyordunuz!. Zaten sizden Yüz bulmasaydı, bunları sorup araştıra- bilir miydi Ben de s bun Meğe mecbur değilim, Bimle dans ederim, istediğimle konu- #üurüm, babam değilsiniz, kardeşim de- Bilsiniz, kocam değilsiniz, ne karışıyor. Süunuz?, — Yalnız herkesin gözünde siz be- him karımsınız, « — Bu kadarını da düşünü Üzemem, doğrusu... Hele bu Ta anladım ki dünya varmış! Sonra canım nereye | Ceğim. Siz de kimi isterseniz onunla düşer kalkarsınız. Apartıman sizin de- Bi mi, isterseniz oraya da ç Hüsamettin. öfkeden kıpkırm Müştu. Süheylânın kolunu koparır gibi sıktı: p kendimi sterse 0r g — Artık çok oluyorsunuz, dedi, bun- dan ötesine Böz yumarım sanırsanız, Onda da aldanırsın;z Süheylâ silkindi: — Of, canımı acıttı K nız!.. p Bir kaç dakika ikisi de konuşmadan 'ans ettiler. Bir ara! Y r. Bir aralık H: du- , — Â, dedi, Talât Süreyya bürada imiş!. Bu sabah Yyazihaneve gelmedi; şununla konuşmak isterdim. —— Uzün boylu, - zayıf, alrı Saçları biraz seyrekleşmi Çizgileri bir. kadın Bözleri çok canl Tasında otu 0: Üsamett çok geniş : r. Talât Sürey- Ya, onl dü. Süheylâyı se- Tâmladı. Sonra Hüsamettine: ç. — Affedersiniz, dedi, lancı çıktım; gelemedim!. ne bugün size ya- 387 — Fâkat, bu işe bir son vermek lâ- kıracak, incitecek kadar sert sert ko- zım'.. Ne yapacaksak onu kestirsek. nuştular, Sonra Talât Süreyya, Sühey- Hem vakit kaybediyoruz, hem de pa- Tâ... Talât Süreyya kıpkırmızı aldu. Kaş- ları çatıldı. Hiç Jâf kaldırmıyan bir ya- radılışı vardı: Bu işi bitirmeği, sizin kadar ben de istiyorum, fakat.... diye başladı; ne- den gelemediğini, bu işleri yoluna koy- lâyı bir kere daha selâmladı, çekildi.. Cevad Rasimin masasında oturan gençlerden bir kaç tanesi, o aralık, ko- şa koşa yanlarına gelmişti. İçlerinden birisi: — Neredesiniz Allah aşkına, diyordu, | birdenbire görünmez oldunuz!. | Öteki de: mak için de neler düşündüğünü anlat- için bir kaç söz söyledi. İkisi de — Dünya böyle mi oldu?, diye yulış u. Bizim bildiğimiz herkes, bir k N kocasının elinden almıya çalışır. .|Bir kocar kalarının elin- den almas ki şöyle ş gibi genç mübendi zarlamıya kalkınca o da onu hiç saymı- yor gibi bir tavır takındı. Süheylâ, bir adım geride durmu onlara bakıyordu. Kocasının hem le birdenbire kaba bir hüviyete girive Hi başınıza mı buldunuz, yoksa bir mesi, hem de demindenberi kisini de Öğreten mi oldu?.. âltüst eden kendi derdlerini unutmuş Başka zamanda olsaydı bu sözlerin gibi görünmesi genç kadını biraz da|sonu, mutlaka, kavgaya varırdı. Hüsa- şırtmıştı. Demek ki şu bir sene içinde | mettin «Başkalarının elinden almak a genci sahiden, tanıyamamıştı, Her dediğiniz, nedir?, Kimin elinden?. Be- yeni bir pozu beliren bu adamı üa-İnim karım şimdi kimin elinde imiş?. sil olmuş da sevmişti?.. diye soracak, hepsinin başını döndüren Asıl yamlan Süheylâ idi... Hüsamet-|içkiler onları büsbütün birbirine Beçi-| tin karısına karşı duyduğu öfkeyi baş-|recekti. Fakat ötekiler işi pişkinliğe kalarından çıkarmak için zaten bahane|vurdular. Hep bir ağızdan gülüşüyor- arıyordu; Talât Süreyyaya da onun için|lar, bağrışıyorlardı. ştı. İki genç birbirlerini eni konu Hüsamettin artık kendini tutama- dı Ve parlak esprit!, dedi, bunu şimdi (Arkası var) —aaaaan Kendine beyhude yere eziyet ediyor NEVROZİiİN var«cen ıstırab çekilir mi? BAŞ,DİŞ İ ağrıları | ve Üşütmekten mütevellid bütün | ağrı, sızı, sancılarla nezleye, romatizmaya karşı : NEVROZİN İcabında günce 3 keşe alınabilir. Muhammecn bedeli 2700 lira olan bir adet mütenavip etreyanla çalışır jenera- tör ve teferrüatı 12.7.1937 pazartesi günü saat 10 da Haydarpaşa gar binası dahi- lindeki kaomisyon tarafından açık eksiltme ile satın alınacaktır, 4Sön SİYAHLI HAYAL. Yazan : Peride Celâl Çocuk, boynunu ileriye doğru uzatmış boğuk bir sesle: — İnanın bana, inanın diyordu, vallahi #nu görüyorum, baştan aşağı siyahlara bürünüyor. Yüzünü göremiyorum. Fa - kat gözleri birer ateş gibi.. ah o gözleri Bir oyabilsem, yahut o simsiyah vücudü- nü devirecek bir daha kalkmamak üzere yere yıkacek bir şey yapabilsem, ondan kurtulacağım. Yaşı ön beşten fazla değil. Pek çelim- siz bir vücadü var, Gözleri donuk donuk — parlıyor ve müthiş bir korku içinde olduğu yerde titreyor. Karşısında oturan kadınla erkek muztarip gözlerle ona bakıyorlar. Kadın anası, öbürü, saçlarına kır düşmüş cidai çehreli bir adam, doktor. Çocuk birdenbire ellerile yüzünü ka- payarak hıçkıra hıçkıra ağlamıya başladı. Anası derin derin içini çekiyor. Doktor yerinden kalktı. Çocuğun yanına giderek elile başını tutta. Yavaş yavaş saçlarını okşıyarak, gayet yumuşak bir sesle: Nah kocaman delikanlısın dedi. Böyle umacılara inanâcak yaşı çok- tön geçtin, halbuki.. çocuk silkinerek ba- şını onun ellerinden kurtadı ve bağırma- ya başladı" Sen maşa! — Size onu görüyorum diyorum. Nİ- çin bana inanmıyorsunuz? Her gece ge- liyor, kapıyı yavaşça açıyor, yerden fiş- kırmış simsiyah bir selvi gibi karşıma di- kiliyor, ateş gibi gözleri ile yüzüme öyle korkunç kurkunç bakmasa ondan kork- mıyacağım. Fakaz 0 gözler yok mu, © gözler.. Doktor kadına ümitsiz bir bakış fırla- tarak çocuğun yanından ayrıldı. Sessiz adımlarla kapıya doğru yürüdü. Kadın da dışarı çıktıkları zaman çocuğ' e ve boğuk bir se: kurtulacağın lendiğini duydular, kadın yüzü sapsarı doktora baktı. Doktor ağır bir sesle: sle: « Ben ondan Artık hasi neye yatırsak daha iyi olacak, dedi. Orada daha esaslı bir teda- vi görecektir. Kadın inler gibi mırıldandı Demek iyi olmasına imkân yok ar- tık? | Daktor Şimdiye kadar yaplığımız bütün te- daviler te iz kaldı dedi. Onun kafa - sındaki t fikri silmeye imkân yok. Fakat belki zaman ve hastanede görece- vi ile gene akli müvazenesine sa- Kadın: — Vah Savallı yavrum diye, hınçkırdı, bir yıl €vvel hiç anun böyle olabileceği eklıma gel'r miydi? Hiç bir şeyi yoktu. Şimdi de öyle, kuzu gibi, kimseye fenalık ettiği yok. Buhran gelmediği zamanlar o kadar tabi'dir ki.. ah, bu gördüğünü söy- lediği siyahlı haya) yok mu? Bilseniz ba- zan nasil dizlerime sarılıp — <anneciğim geliyor, beni kurtars diye, ağlıyor. Doktar — Muhakkak çocuğu hastaneye kaldır- malıyız diye, tekrar etti de ne za- Bu işe girmek istiyenlerin 20214 liralık muvakkat teminat ve kanunun tayin ettiği vesaikle birlikte eksiltme günü saatine kadur komisyona müracaatları Vâ- zımdır. Bu işe ait şartnameler kömisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (88632) mandanber! onu yanınızdan ayırmamak için gösterdiğiniz İnattan vazgeçmelisi - niz. Kadın arlık itiraz etmiyeceğini anlat- gene ağlamaya başladı- | sı niçi - |ken biliyorum.> diye, söy- | uyam mak ister gibi başını salladı. Doktor göze lerinde müşfik bir mana belirerek ong doğru eğildi, kulağına bir şeyler söylediğ Kadın gayet hafif bir sesle «peki» dodf, * O günün gecesi idi. 2 Hasta çocuğun odasına bitişik olan 06 dada,küçül bir pitırdı oldu ve yatağında uyuyan çocuk hemen sıçrayarak yerindi doğruldu. Gözleri büyüyerek etrafına' baktı. Sonta dudaklarında acı bir gülüş belirdi. Ace'e ile elini yastığının altına soktu ve oradan sivri uzun bir biçak çıe kararak karyolasından atladı. Oda ay işie Bi sayesinde biraz aydınlıktı, çocuk bit yere Ççarpmamıya dıkkat ederek kapıya çıkarmadan yavaşçdl © zaman dişarıya doğru fir« lerindeki çılgın müna büyüdü, Karşısında her zamanki gibi o siyahlı hayal dimdik du- ruyordu. Yalnız bu sefer onu görünce hemen ı dönmüştü. Çocuk dişleri birbir rak: «Ah, nihayet.» diye mırıldandı, ve bir sıçrayışta hayalin üze- rine atılıp elindeki biçağı bütün kuvveti ile hemen onun sırtına sapladı. Biraz sonra odadan elleri yüzü kan içinde, fakat vüzü memnun bir tebessüme le aydmlık, çıktı «ok kurtuldum» diye, derin bir nefes alarak yatağına girip yat- tı. Başını yastığa gömerek kısık korkung kahkahalarla gütmiye başladı. doğru yürüdü kapıyı aç lemış g alnının damarları şişti. ve v Ertesi gün çocuğun annesinin kanlı ce« sedini sırtıfla saplı keskin bir bıçak ols duğu halde odasında buldular. Polise ha« ber vrildi, tahkikatta çocuğun gece yarım sı zaten her gün geçirmekte olduğu akli buhranlardan birine tutularak bu işl yaptığı, annesini öldürdüğü meydana çık- tı, yalrız bazı kimseler kadının gece yarı- givinmiş bir halde olduğunu, ve neden müdafaa edemediğini ane di. Halbuki mesele basitti: Doktorla ka- dm bir müddettenberi sevişiyorlardı. Doktor gündüz kadının kulağına, gece bir arslık ba çıkmasını — kendini bekliyeceği ldamış kadın da «pekla demişti. Gece olup, herkes uyuduktan sonra giyinmiş fakat tam odasından çı « karken oj u karşısında bulmuştu. Bir- denbire telâşa kapılarak geri dönmek için bir hareket yapmıştı ve işte 6 tırada ço« etğunun hiç beklemediği ani hücumuna uğramıştı. Hasta çocuk şimdi bir akıl hastanesine de herkese siyahir hayali nasıl öldürdü« ğünü anletmakla meşgul, arada — sırada ağlıyarak annesini görmek istiyor. Doktora gel'nce onun bu vak'adan söne ra hayatı mahvoldu. Sevdiği kadının bu feci ölümü, hele bunun biraz da kendisli yüzünden olması ıztırap içinde yuvarlan« masına sebep oluyor. Daima kendi kene dine şöyle yor: <Eğer ondan gece bahçeye çıkmasını istemese idim, çocü- ğile aralarında o meş'um tesadüf olmıya- caktı ve onu kaybetmiyecektim.> Yarınki nushamızda: ON DOLAR m: Mark Yefetof Rusçadan çeviren: Alaz