4 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

4 Temmuz 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İttihat ve Terakkide on sene 16 inci kısım No. 23 | Memleket haricinde ittihatçılar Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen — Cemal paşanın ölümü ile İttihat ve Terakki - Sovyetler - — Münasebetlerinin dostluk faslı tasfiye edilmişti. Ancak, bu iddiada olanlar, en kuv-| Cemal paşanın ölümü ile, İttihat ve “Wetli delili olmak üzere, Cemal|Terakki - Sovyetler münasebetlerinin paşanın — Tiflişte daima — hafiyeler|/dostluk faslı artık tasfiye edilmiş bu- tarafından takib edildiğini ve bu|lunuyordu. İş, öteki meseleye, Enver itibarla kendisine yapılan hücumun |paşanın isyanı bahsine kalıyordu. Bol- hafiyeler tarafından görülmemesine, bi|şevikler buna da fevkalâde ehemmiyet — mnaenaleyh katillerin takib edilmemesi- | veriyorlar, o zamanlar ellerinde bulu- “ne imkân bulunmadığını gösteriyorlar-İ|nan vasıtaların darlığına rağmen En- ver paşa aleyhine gönderilmek üzere bir kuvvet hazırlıyorlardı. — Hakikatte, o akşam benim bermütad takib edildiğim muhakkaktı. Arkamda — gizli yaverimin ayak seslerini duya du- — ya otele dönmüştüm. Cemal paşa 'da ta- kib ediliyor muydu? Bü hususta bir şey söyliyemem. Fakat, o tarihte, biz-| Tifliste bir Şeytan Pazarı vardır. |lerin, yani İttihat ve Terakki döküntü- |Tiftisin milli ve beynelmilel pazarı bu- lerinin, hep şüphe altında bulunduğu-|rasıdır. Adının Şeytan oluşu, rivayete muza ve esasen şüphesi bol olan Çeka-|göre, bu pazarda olup biten şeylere — nin herkesi takib ettirdiğine göre, Ce-İseytan'ın da akıl erdirememiş bulun- — mal paşanın da takib edildiğine hük- | masından ileri geliyor. Bu pazar Türk- /—metmek mümkündür, Bu takdirde ka-İlerin elindedir. Tiflis küçükken bu pa- tillerin bulunamayışını izah müşkül o-|zar da küçükmüş. Galiba bizim İstan- lur. bulun her biri haftanın' başka bir gü- — © devirde Rusyada henüz merkez!İnünde kurulan meydan pazarlarından — kuüvvetin mühitteki nüfuzu tam velbiri imiş: Küçük ve gayri muntazam, kat'i değildi. Acaba, merkezin arzusu hattâ kısmen kaâldırımdan —bile mah- ENVER PAŞANIN SON SERGÜZEŞTİ — ve malümatı olmaksızın bu iş mahalli|rum bir meydan. Tiflis büyüdükçe bu | / Çeka tarafından yaptırılmış - olabilir! bazar da büyümüş ve etrafına bütün / miydi? Kafkasya. Çeka'sında Ermeni|Kafkasyanın iktısadi faaliyetini toplı- — nüfuzu fazla olduğuna göre böyle bir| yan ticarethanelerden mürekkeb bir — ihtimal de hatıra gelebilirdi. Ancak bu'âlem vücuda gelmiş. Bugün ne bu pa- -— #htimali de bakikat haline sokacak or-İzardan ve ne de Şeytandan eser kal- fada delil bulunmadığına göre bu hu-|mış olsa gerektir; halbuki vaktile, Şey- — susta da kat'i bir şey söylenemez. tan'ın pazar kurduğu bu muhitte bütün Her ne olursa olsun, katiller buluna- |iktısadi hareket Türkün elinde idi. Ki- — madı, Şüphe ile bir takım Ermeniler misi ezade», kimisi «ofe, kimisi, «yef», yakalandı. Bir kaç gün katillerin &nla- bazısı Meşhedi, bazısı da Kerbelâi olan şıldığından veya anlaşılacağından bah-/bu Türk tacirler, kazanmasını çok iyi sedildi, fakat, neticede bir şey çıkmadı. /bilen ve yemekte imsâki seven bir tacir Cemal paşa da bu suretle kim vurduya |tipinin mümessilleridirler: Tıpkı bizim gitti. Kayserililer gibi. Bir Kayserili tacir ile Bununla beraber Tiflis hükümeti Ce-|bir Meşhedi veya bir Kerbelâ! arasında /— Mal paşaya büyük cenaze nerasimi|hiç bir fark yoktur. O kadar fark yok- yaptı. Müzikası, askeri ve pek çok res-|tur ki, faraza, bir Kayseriliyi biraz de- — Mi zevatın iştirakile yapılan bu cenaze|rince kazıyacak olursanız altından hiç — Merasiminde Tiflis Türklerinin büyük|olmazsa küçük çapta bir Alevi çıkaca- bit kısmı hazır bulunuyordu. Muhtar|ğına göre onlarla bunlar birbirlerinin — beyle cenaze merasimi hakkında konu-|ruh itibarile de aynıdırlar, /Şürken nâşın Türkiyeye nakline intiza-| Kayserinin olduğu gibi Şeytan Pa- — ren tabutün şi'i camiine bırakılmasını|zarının da kulağı delikti; /— Münasib görmüştük. Bunu da öyle yap-|lup biten şeylere dikkat eder ve her şe- tık. Zannedersem, bir sünni cenazesi -| yi duyar, Vaktile Şeytan Pazarı taciri “nin bu suretle şi'ilere teslim edilişi ilk'paradan bahsettiği zaman büyük ra- kincisi de bu suretle hayala gözlerini — kapadı. Hayatımızın ne kadar küçük ve | le küçük tesadüfler sayesinde yaşıyo- Tuz! Nöbetçi Eczaneler ıı.ıııı nöbetci olan eczaneler şunlar- dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Pertev). Alemdarda: (Sırrı Asım). Beyamıdda: (Belkis). Samatyüda: (Rıdvan). Eminönünde; (Hüseyin Hüs- nü), Ryüpte: (Hikmet Atlamaz), Fener- de: (Emilyadi), Şehremininde: (Hamdi). Şehzadebaşında: (Üniversite). Karagüm- rükte: (Suad). Küçükpazarda: (Yorgi), Bakırköyünde: (Merker), Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk). Dalrede: (Güneş). Topçularda: (Sporidis), 'Tak- simde: (Nizamettin), Tarlabaşında: (Ni- had). Şişlide: (Halk). Beşiktaşta: (Ali Riza), Boğariçi Kadıköy ve Adalarda: Üsküdarda: (Ahmediye). Sarıyerde: (Os- man). Kadıköyünde: (Himmet, Rıfat). Büyükadada: (Halk). Heybelide: (Ta- naş). “defa vaki oluyordu. Kendilerine karşı/ kamlarla konuşurmuş. İnkılâbtan son- /— göslerilen bu emniyet şi'ileri fevkalâ-| ,A bu rakamlar küçülmüş. Bununla be- de memnun bıraktı ve sünniler de da-|yaber, Şeytan Pazarı sekenesi her şeye rılmadılar. Azeri Türkleri arasında çağmen para sahibidir ve bir çok mu- ürklük duygusu şi'ilik ve sünnilik'kitte münasebetleri vardır; seyahat et- — duygüsüna hâkimdir. Çarlığın körük-| miştir; görmüş, öğrenmiş ve ticart mü- Temeğe son derecede ehemmiyet verdi- (pasebetler sahibi olmuştur. Kayseri bir ği bu eski husumet duygusu, 905 ihti- vilâyet merkezidir. (Arkasn var) |lâlinden sonra Kafkasyada tedricen ve gırf Türklük duygusunun tesirile ken- | /— diliğinden hafiflemişti. Bugün Kafkas- /—yada sünnilik ve şi'ilik meselesi kalma- — Mş gibidir. İşte, İttihat ve Terakki üçlerinin i- ehemmiyetsiz hâdiselerin tesirleri ve yardımlarile devam edebildiğini ölç- mek isteyenler, benim bu hâdisede ni- /| gin bir şi'i camiinde, Cemal paşanın ta- butu yanında neden dolayı yer alma- — Miş ve kendi ayaklarımla yürüyerek onun cenazesini takib edebilmiş oldu- ğumu hatırlıyabilirler: Eğer Nebil be- /— ye yenilmiş olsaydım, hayatın tesadüf- / derine de mağlüb olacaktım. Yenilme- |mekle bu tesadüfleri ben yenmiş ol- /— dum! Hepimizin hayatı böyle hiçten, e- — hemmiyetsiz hâdiselerin tesadüflerine - bağlıdır. Biz, bütün insanlar, hep böy- sserererereeraAAALAAAAAAAAA AAA Ev kadınının şeker kuponu: Ev kadını, taze yemiş mevsimi geçmeden kilerini reçel ve şutupla doldur. Bu kuponları 90 gün neşredeceğiz. Onları hergün — kesiniz, saklayınız. 30 taneşin! bir seri halinde biriktirip idaremize gelirenlere ve gön- derenlece bir. numara vereceğiz Sonra ulusal — ekonomi ve — artlırma kuru- munun İstanbul şubesi tarafından tayin olunacak bir günde bu numaralar ara- sında kur'u çekilecektir. İlk 23 numacaya yirmişer kilo, müteakıp 25 numara- ya onar kilo, bundan gonraki S0 numaraya beşer kilo, 260 numaraya da ikişer kilo şeker verilecektir. Bi 'SON POSTA D nin | TARİHİ ITEFRIKASI #ai e Yazan: M Rasim Özgen , | l ——— - Rüstem şafak sonra etrafına baktı. Hurap ortada görünmiyordu Birinci konağa kira — beygirle- s Kafile. yoluna devam etti ve geceyi |rap, nöbet sırası kendisinde olduğu için, ri ile gidecekler,. orada, kendileri ile yanlarında götürecekleri iki - adamın binmelerine mahsus dört ester.. çadır- larını, erzakları ile eşyalarını yüklet- mek için de üç ester satın alacaklar.. eş- yaları arasında, bir mikdar çay, Hin- distan baharları, Çin kumaşları bulun- duracaklar.. böylece kendilerine tüccar süsü verecekler ve uzun yolculukların- da, kimsenin şüphesini celbetmeden yollarına devam edeceklerdi. Rüstemle arkadaşları. ilk günkü yol- culuklarını İran arazisinde yaptılar. Akşama doğru, hududa yakın Naşan isminde bir kasabaya geldiler. Burada, büyücek bir hanın önünde beygirlerin- den indiler, Hanci, bir Hindli idi, ve Hurapı, eski bir âşina gibi karşıladı. O da, hancıyı arkadaşlarına göstererek: ı — Çok eski bir dostum! Hududun ö- tesindi yan eden her şeyi bilir. Kendisinden emin olabilirsiniz. Bize, lüzim olan esterleri, çadır ve eşyayı, onun vasıtası ile kolayca temin edebi- liriz. Dedi. Hurap söylerken, Hindli, bil- hassa Rüsteme dikkatli dikkatli bakı- yordu. Sonra, Rüstemin kim olduğunu, ismini sordu, Hurap, evvelce kararlaş- duğunu; Çermisteki akrabalarını ziya- rete gittiğini.. yolculuğunu rahat yapa- bilmek için kendine tüccar süsü ver- mek istediğini.. kendisinin, öna rehber- lik edeceğini ve diğer iki arkadaşlarını ise, yollarda esterlerine ve hizmetleri- ne bakmak üzere, yanlarında bulun- durduklarını söyledi. Rüstem.. hancının, inanmış gibi din- lerken, gözlerinin garib garib parladı- Bina dikkat etti. İçinden: — Bu da.. hudud üzerinde iki tarafa casusluk eden adamlara benziyor. Kim bilir.. belki aldanıyorum. Dedi; aldanmasına ihtimal vermesine sebeb te, arkadaşının Hindliye büyük bir itimad göstermesi idi. Onun, bir kaç saat içinde, istedikleri yedi esterle, be- raberlerinde götürecekleri oşyayı, uy- gun fiatlarla temin etmesini gördüğü zaman ise, bunu, Hindlinin arkadaşına samimi bir dostluk beslediğine hamle- derek verdiği hükümde aldandığına ka- naat getirdi. * Esterler., dinç hayvanlardı. Hudu- dun ötesinde uzanan çakıllı patikada, canlı adımlarla ilerliyorlardı. Yolun et- rafındaki arazi, gittikçe çıplaklaşıyor.. yeşillikler, —ağaçlar seyrekleşiyordu. Yol, kayalıklar arasında yokuşlaşıyor.. uzaktaki, karlı tepeleri görünen dağla- ra doğru yükseliyordu. Kafilenin önünde Hurap gidiyordu. Onun arkasında, Rüstem ve yük ester- leri ve iki hizmetci ilerliyorlardı. Öğle zamanı, bir tepeciğin üstünde mola verdiler. Yemek yemiye başladı lar. Bu sırada, çakıl taşlarına çarpa çarpa ilerliyen nal sesleri duydular. Biraz sonra, geldikleri istikametten, dört süvarinin sür'atli bir yürüyüşle geldiğini gördüler. Süvariler, onlara bakmadan, yanlarından geçip gittiler, Hurap.. gözleri ile süvarileri takib e- den Rüsteme baktı: — Bu askerler, hudud muhafızların- dan olacaklar,. fakat tuhaf şey.. yanı- mızdan, bizi görmemiş gibi geçtiler; se- lâm da vermediler. Anlaşılan, pek mü- him bir iş peşinde koşuyorlar. Deyince, Rüstem, manalı bir tebes- sümle başını salladı: — Bu süvarilerin geçişi, bana iyi bir alâmet gibi görünmüyor, Naşandaki Hindli hancıya gideceğimiz yeri söyle- diğimize iyi etmedik. Hurap.. Hindliyi on beş senedenberi tanıdığını.. Midya arazisine her geçi- şinde, kendisine, pek büyük yardımlar- da bulunduğunu.. onun bir casus olabi- leceğine ihtimal vermediğini söyledi; fakat Rüstemin içine saplanan şüpheyi gideremedi. bir yaylâda geçirdi. Hurap, şöyle di-/uyanık bulunuyordu. Daşarıda, esterle- tırdıkları gibi, onun isminin Sohrap ol-|, yordu: — Esterlerimiz canlı.. iyi yol aldık. Dağı aşmak için dahâ dört günlük yo- lumuz var, Hep, yoküş yukarı yürüye- ceğiz. Ondan sonra, ıssız, karlı tepeler- den geçerek dağdan inmeye başlıyaca- Biz. Rüstemle arkadaşları, dört günlük yürüyüşlerinde, gittikce üşümeye baş- ladılar. Nihayet, koyun derilerinden kürklerine sarılarak karlı tepeleri öy- lece geçtiler. Dağın öteki tarafında bir günlük mesafede, konakladıkları yerde, küme küme taş yığınları gördüler. Hu« rap, arkadaşlarının bu taş yığınlarının, bu dağ başında ne diye ve kimler tara- fından böyle yığıldıklarını anlamak is- tediklerini görünce, onlara: Bu yerin Çermis derebeyliğinin hududu sayıldi- ğını, yolcuların buraya «Dua Tepesis dediklerini ve yığınlara birer taş ilâve- sini uğur addettiklerini anlattı. Gece, soğuktu. Üç arkadaş, çadırda, kocuklarına sarırmış uyuyorlardı. Hu- rin fazla kımıldandıklarını duyunca, esterlerin çalınmasından korktu. Çadır- dan çıklı. Esterleri saydı. birisi eksikti. Etrafına baktı, Ay ışığında, csterin yüz adım uzaklta bulunduğunu gördü. Ken- di kendine: — Vay mel'un hayvan! İpini kopar- mış, Onu, yakalamak güç bir iş. Üstü- ne gidersem kaçacak. Diye söylendikten sonra yere uzan- dı, Yerde sürüne sürüne yürümeye baş- ladı. Tam estere yaklaşıp ta yerde sü- Tüklenen ipini yakalıyacağı sırada, ya- nındaki- çukurdan, birdenbire, bir kaç el uzandı. Boğazından, omuzlarından ya kalıyâarak, önu, çukura çekti. Ayağı kalkan, üç kişiden biri ağzını tıkaçlar- ken, diğerleri, kollarını arkasına bağ: ladılar, * Rüstem.. şafak sökerken uyandı Gözlerini uğuşturduktan sonra, etrafı na bakındı. (Arkası var) İSTANBUL TRAMVAY ŞİRKETİ (21 Kânunusani 1911 tarihli mukavelenin 14 üncü maddesine göre) Aşağıdaki tarifeler | Temmuz 1937 den itibaren tekmil hatlarda tatbik edilacektir. 1 incl Mevki 2 inci Mevki (Nakliye vergisi ve köprüler resmi”dahil) ——— 1-2 Kıt'ş 550 Kuruş. 3,25 Kuruş * 47 > 750 > 550 » Subay İA 550 > 3,25 Subay (karne) W & 425 » - Asker malülleri M » 425 » 2— * Asker (karne) 17? » — 150 » PASOLU: İlk, Orta ve Li-) Ayni arabada evden se mektepleri) mektebe ve mektep- 425 » $t— » talebeleri. ) ten eve kadar. PASOLU: Yüksek Mektep) Ayni arabada yapı- ve Üniversite tz-) lan tekmil seyahat- 425 » t— » lebeleri. ) ler için Ücreti | Temmuzdan itibaren 3,25 kuruşa indirilecek olan | ve 2 ku'aları âit 2 inci mevki biletler için şimdiki 3,50 kuruşluk biletlerin verileceği ve | inci mevkide ücreti 7,50 kuruşa indirilecek olan 2 kıt'adan fazla biletler için de 7,78 kuruşluk biletlerin kesileceği sayın halka ilân olunur. 15 Temmuz 1937 den itibaren hakiki tarife ücretleri damgalı biletler ü: zerinde yazılı bulunacaktır. İ İstanbul, 29 Haziran 1937, - DİREKTÖRLÜK —— — Hepstne 20 lira bedel tahmin olunan Kadıköyünde Rasim paşa mahallesinin Tepe sokağında es#ki zabıtai belediye kulübesi ankazı satılmak üzere açık artır- Mmaya konulmuştur. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 150 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 8/7/937 perşembe günü saat 14 de Dalmi Encümende bulunmalıdırlar. (B.) (36379) t * Keşif bedeli 918 lira 82 kuruş olan Florya çarşısındaki dükkânların harici cep- helerile tavanlarının aşı boyası ve tutkallı badana ile — boyattırılması paralığa konulmuştur. Keşif evrakı ve şartnamesi Jevazım müdürlüğünde görülebilir. İs- tekliler 2490 N.lı kanunda yazılı vesikadan başka Belediye fen işleri müdürlü- ginden alacakları fen ehliyet vesikasile ve 68 lira 91 kuruşluk ilk teminat mak- buz veya mektubile beraber 5/7/937 pazartesi günü saat 14 de Daimi Enecülmen- de bulunmasıdırlar, (B.) (8891) saşdr A Açıkta denize girmenin yasak olduğuna dair gazetelerde yazılar görülmekte- dir. Geçen sene de ilân edildiği gibi umu m! âdaba riavel etmek şartile açıkta de- nize girmek yasak edilmiş değildir. Ancak akıntılı ve girdaplı yerlerde denize girmek cana mal olur. Ve bilhassa lâğım ağızları, Tıfo vak'alarının çoğaldığı bu mevsimde Sıhbat bakımından tehlikelidir, Binaenaleyh halkın bu gibi yerlerde denize girmemeleri lâzımdır. Yakında bu gibi can ve sağlık bakımından tehlikeli yerler Belediyece işaretleneceğinden hal kın buralarda çok dikkatli bulunmaları ilân olunur, (38911) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlı- ğından : 250 lira ücretle Anadoluda lüzum görülecek vilâvetlerde istihdam edilmek ü- zere iki mühendis veya mimara ihtiyaç olduğundan talip olanların evrakı müş- bitelerile Sıhhat Vekâletine müracaat etmeleri «3901» — «1887>

Bu sayıdan diğer sayfalar: