Hergün Garip ker SA Dostluk! Yazan: Muhittin Birgen v makalenin serlevhası bizim Geğildir; La voix de France * La vüva dö bir gazetenin başmakalesinin serlevhasıdır Suriyede aleyli at yapmaktatı n La Cirie gazetesi de bu makalı kondisine başmakâle yapmış, biz de onu orada akuduk. Voix de Francioam bahsettiğ dostluk» Türkiye ile Fransa arasındaki dostlükmüş. Gürip olu sebebi de şu imiş: Türkiyecie bir İsmet İnönünün Paris betile Franza dost Frans - adında Ğe ne Türkiye zevk a ve yüzlerce Alman m mevcut imiş. Haibuki Fransa, Hatay me- gelesinde Türkiyeye karşı dostane bir fedakârlık »yapmış- imiş.-Demek ki bu fedakâr Iğın manası doğru anlaşıl- mamış! Bütün bunları söyledikten sonra, gazele, «bu nasıl destluk!» diye hayret ediyor. oluyor * Bazı Fransız gazeteleri, hattâ dünya ahvali hakkında en taze ve en mevsuk Maber almakla iftihar eden büyük müat- Buata mensvp gazetelerde bugünkü Tür- kiye hükümeti için «Osmanlı hükümeti>» tâbiri kullanıldığına arada sırada hâlâ şahid oluruz. Demek oluyor ki bu, buş bir şey, bir kalem yandışlığı, bir malü- r; Fransada mevcut ir; bu zihniyete gü- değişmiş olması- mat noksanı deği bir zihniyet meselesi re, Türkiyede her şeyi na rağmen «Osmanlı» devam ediyor, de- mektir. Osmanlı devam edince de ihtısas meseleleri, iktısad meseleleri, her şey muayyen bir dostlu üne göre ce- reyan eder, Yani, Osmanlı devleti, kendi işleri için mütehassısa muhtaç oldu mu, bunun bir kısmanı filân memleketten ge- tirirse diğer bir losmını da falan mems leketten getirmeği unutmazdı. Bu işe gö- re mütehassı$ getirmek değil, sete göre Müteliassıs çağırmaktı. siy Bu devirde böyle bir şey bittabi bahis mevzuy olamaz, Yeni Türkiye, işi iş, döstluğu dostluk olarak telâkki eder, Her bangi bir sahada her hangi bir işt ya; mMayı düşününce, bunu sırf iş olarak telea eder ve buna göre bir plân yapar. Eğer bu plânin içinde bir de mütehas varsa, tabiati ile c mütehassısı da geti- vir. Bunda aranacak şart —mütehassısın hâkikaten mütehassıs olması ve en iyi şartlarla çalışmayı kabul etmesidir. Bu şartların srasında ne dostluğun, ve düş- manlığın, ne de siyası yoktur. * Türi ütehassısının çok olması iki mühim â eseridir: (1) Almanya Mmüstemlekesiz —memlekettir. 'Taprak mahsullerine ve iptidai maddeye muhtaçtır. Türkiyede Bunlar çokfur; Al- manya için endüstri mahsullerini ihraç edecek salar Jâzımdır; Türkiyo bu hususta iyi bir piyasadır; bunun için iki memleket arasında her iki tarafı da Memnun eden bir iktısadi münasebet sistemi vücuda getirmek daha kolaydır. Yüksek tekniği ve yüksek — ihtisası ile Türkiyenin aradığı şartları temin eden Alman sanayii bizim ihtiyaçlarımıza alâ- kadar olmuş ve ekseriya müsait şartlar vermiştir. (2) Almanya mütehastis mem- leketidir. Bilhassa Almanyadaki inkılâp, yabancı memleketlerde çalışabilecek el iyi mütehassısların çoğalmasını ve bun- ların da ağır şartlar istememelerini temin etti. Bu şuretle, bir taraftan Almanya ile Türkiye arasındaki iktısadi münase- betler, öte taraftarı Alman teknik ve ib-ı tisasının dünyaca kabul edilen yüksek- liği ve nihayet Alman inkılâbının doğur- duğu şartlar, Türkiyede Alman müte- hassısının çoğalmazını mucip oldu. Biz Alman mütehassıslarından ekseriyet iti- barile çok memnunuz. İyi mütehassıslar- dır; iyi çalışırlar, siyasete karışmazlar ve Türkiye için ağır olan ücretler iddia etmezler. yadan çok mütehassıs gelmesi- nin bir başka sebebi de, Almanların «biz- den niçin mütehassıs almıyorsunuz?» di- (Devama 3 üncü sayfada) | | | | n tesiri ve rolü SON FPOSTA Resimli İlk iş aynlanın mevdut olmadığı devirde yüzünü görebilmek için suya bakmak oldu, ikinci hareketi & de biraktiığırı sandığı eksikliği” tamamlamıya ça- kendis lışmaktır. sSö Berlin kadınları Ellerini öptürmek İslemlyorlar dir $ İch küsse ihre Hand Madam! — Ellerinizden öperim bayan! Cümlesile başlayan baygın musiki- li bir Viyana şarkısı vardır ki vasati Avrupada dilden dile dolaşır. Ve her dakika tatbik edilir. Viyanada çıkan Telgraf gazetesinin yazdığına bakılırsa «Berlin kadın itti - hadı cemiyeti» Berline kadar gelen bu el öpme âdetine karşı harp ilân etmiş - tir. Çünkü bu âdeti bir nevi esirlik ha- tırası addetmektedir. Bundan — sonra Berlin sokaklarında hiç kimse bir ka - elini öpmiyecektir, Salon haya - da el öpmeye gelince bünu —ancak nişanlı bir erkek nişanlısı olan genç kız lehine yapabilecektir. Evet amma bu yasağı kim dinleye - cek? Ve ruhun derinliğine — işleyen o baygın şarkıyı kim unutacak? Akıllı diye gezen insanların garip merakları Herkesin bir merakı vardır - ya... Meşhur İngiliz âlimi Conson Tomson da yolda giderken rastladığı Gireklere ayrrayrı el sürmek merakındadır. Â- lim, şayet bu direklerden birine dokun Makale : madığını #nlarsa telâşla döner, mera - kını tatmin edermiş. İngiliz aristokratları arasında yük - sek bir mevki tutan Lord Astor'un da merakı, içtiği çorbayı bizzat pişirmek - tir. Lordun evinde takım takım ahçı - hizmetçiler, uşaklar olduğu halde, © önüne-önlüğünü geçirip âheste beste çorbasını pişirir ve ancak ondan sonra mükellef sofrasına otururmuş! — —— X — Güzelleşmeye çalışmak kadının hakkıdır YE B alli Kadını şüslenme yamazsınız raşmaktan başka bi üslenmek, tabiatin b mek her zaman içi | HERGÜN BİR FIKRA | Bîr defa Meşhur Patiplerden biri söyliyece- ği nutku evvelen hazırlamış, bir kâ- ğıda, yazmıştı. Okuyup, nutuk hak - koutdaki fikrini söylemesi tçih”bir. ar- kadaşına verdi. Arkadaşı okudu, ha tip sordu: — Nosil buldı — Üç defa okudum. Birinci okuyu- şumda fevkalâde güğel tuldum. İkin ci okuyuştunda alelâde gibi geldi. He- le üçüncü defa okuduktan sonra, ber- bat, dedım. Hatip sevindi: — Öyleyse mükemmel; çünkü ben bir defe okuyacağım ve halk da an- cak bir defa dinliyecek. * Taksi durak Yerlerinin Tarihi ı? * çin hususi bekleme yerleri ayırdı. rün beğendiği yerde beğendiği kadar beklemesi artık yasaktır. Muhakkak ma- vi zemin üzerinde beyaz harfle «P> harfi- ni taşıyan beynelmilel işaret levhasının gösterdiği yerde duracaktır. İstanbul için bu bir yeniliktir, fakat bu usul Avrüpada ne vakit ihdas edilmiştir, bilir misiniz? Tamam 280 yıl önce Paris şehrinde. O zaman kira arabası, veya faytonu yoktu. Bay Givri isminde bir belediye reisi istiyenin Ücret mukabilinde şehir dahilinde yolcu taşıyabileceğini düşündü, bir talimatname yaptı. Kira arabaları bu tulimatnameye göre şebrin ancak muay- | « yen noktalarında bekliyebilecekler - ve hayvanların boyunlarına da muütlaka çan takacaklardı. Çalışma müddetleri sadece gündüz, sabehın yedisiriden ukşamın ye- disine kadar olarak 12 saat için tahdit e- dilmişti. Tarihe bakarsanız o zaman hele ihti- Bu, tabiatin vüzett ir şey olamaz fakat kadını itidale sevket- in fikr'ni i|tenin bu haberi ihtiva eden ğ £ küwn ve güzelleşmiye çalışmaktan alako- i kanunların aleyhine uğ- ümkündür: Ona ifrata gitmekle gü- hsas ediniz. Bu sözün tılsım gibi Âyan azalarını Tehdit eden Bir âyan reisi Küba'nın Senato reisi Bay Arturo, diğer memleketlerin halim, selim âyan lerine hiç benzemez, Küba diktatö- rünün en yakın arkadaşı — olduğu için herhangi bir hareketinin cezasız kala- cağından emindir. Binaenaleyh karak- terinin şiddetine — serbest bir cereyan vermekten hiç korkusu yoktur. Geçen- lerde bizzat kendi amcasına meclis ko- ridorlarında mufassal bir baston ziya - feti çekmişti. Küba'da çıkan İnforma - cion gazetesi bu hâdiseyi yazdı. Gaze- nüshası çıktığı gün meclis muhabiri gazeteci - lere mahsus locada oluruyordu. Âyan reisi biçare meslekdaşımızı görünce hakkında yazılmış olan fıkra- yı hatırladı ve hemen meclisin muha - faza erlerini çağırarak: — Bu adamı tekme ile sokağa atacak- sınız, emrini verdi. Emrin derhal tatbik edildiğini söy - lemeğe lüzum yoktur. Fakat bu vak'a | | | Sözün Kısası Yazı Ç;k—o—l;ğıl için Bugün Konamadı Türk - Rus Dostluğu (Baş t Emniyet & T inci sayfada) ürü Salih Kılıç, mat- izde bulunan mebus- lar, vilâyet ve belediye muavinleri ve fleri gelenleri ve birçok zevat, Dahiliye Vekilin! uğurlamak Üzere vapura gelmiş- lerdir. Romanya sefiti Telemak jile Ro- manya korigolosa da teşyi etdenler & sında idi. Vapurür harek. İsmet İnön vedala: rü, buat erkânı, şehi ili öpüşerekt ü, Dahiliye &t- 1 İsmet İnönünü rıihtıma kadar teşyi &tikten şonra tekrar vapura çıkmış diği tla vedalaşmış Napur hareket ederke tımı doldü- ran binlerce halk tezahüratta bulunarak döst memlekete Seyahâle Çıkan Şükrü Kayayı alkışlamıştır. Başvekilimiz İs- met İnönü, vapur rıhtımdan uzaklaşın. caya kadar kalmışlar ve bilâhare halkın alkışları arasında otomobile binerek ha- reket etmişlerdir. Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras ve Dahiliye Vekili Şükrü Kayanın Sovyet Rusyada ziyaret ve seyahatleri yirmi gün kadar devam edecel İki vekil zin bu seferki Sovyet Rosyayı ziyaretleri bil- hassa Sövyet ricalile yapılacak temas- lardan dolayı ayrı bir ehemmiyeti haiz bulunmaktadır. Dahiliye Vekili bugün Köstenceye çı- kacak ve Bükreşte Ramanya ricalile gö- Tüştükten Praga geçerek Varşova tarikile Moskovaya gidecektir. " Bu memleket sporuna Kastınız ne, baylar ? (Baştarafı 1 inci sayfada) Yüukarıda"gördüğünüz klişe bir 83 < bah gazetesinin müll küme maçları münasebetile yazdığı bir yazıdan alın- miş bir parçayı gösteriyor ve halkın spor terbiyesinden şikâyel eden gaze -, telerimizin şikâyet mevzuunun mey » Gana çıkmasında eh büyük âmil olduk- larını anlatıyor. Bunu bir daha ve dik- katle okuyalım: «Puvan vaziyetlerini klüp idareci - leri kadar bilen taraftarlar elbette ki Galatasaray seyircilerinin Beşiktaşlı - ları teşvik edeceklerini de bilirler. Şampiyonluklarının tehlikeye düş - memesi için şüphesiz ki Fenerliler de Güneş - Galatasaray maçında Güneş - lileri candan tutacaklar ve mütemadi onları teşvik edeceklerdir.» En bitaraf düşünen bir insanın da - hi bu satırlardan Güneş - Galatasaray maçında Fenerli halkın Galatasaray aleyhine tezahÜürat yapmaya kışkırtıl - dığı mânasını — çıkarmamasına imkân yoktur. Siyasi sahada olsa «halkı ihti » lâle teşvik» suçile cezalandıracağımız bu hareketten dolayı, spor sahasında vukubulduğu için, belki kanuni taki « bat.yapılamaz. Fakat her aklı selim sa- âyan üyelerini kızdırdı. Hâdiseyi pro-/hibinin bunu ayıplayacağına ve suç sa testo için celseyi tatil etmek istediler. Meclis reisi bu defa onlara döndü: - Oturunuz oturduğunuz yerde yok- diye bağırdı. Âyan üyelerinin der- hal sesi kestiklerini söylemeye de lü - zum yoktur sanırız. yarlar bu usulden bilhassa memnun kal- mışlar, fakat hususi arabaya malik olan- € İSTER İNAN İSTER İNANMA! Bir arkadaşımız evine şenir suyu almak istedi. Sular ida- Tesine müracaat etti. Kendisine: — Bir istida veriniz, mektupla müracaat üzerine muame- le yapamayız denildi, Arkadaşımız istidayı yazdı ve geçen Ayın on beşinde sular idaresine verdi. Bu gün yeni ayın dördüdür. Ve aradan tam 19 gün geçmiştir. idaresi bu istidaya mübet veya menfi bir cevap vermemiş- |şebekeye raptolunmuştur. İSTER İNANMA! İSTER tir. Fakat sular İNAN * Ayni arkadaş evine elektrik almak istemiş, bir mektupla » istida değil - elektrik şirketine müracaat etmiştir. Ken- disine 48 saat zarfında cevab verilmiş, 72 saat zarfında da evinin dahili ve harici tesisatı ikmal edilerek tesisatı umi yacağına da şüphe yoktur, Oldu olacak bu satırların altında Galatasaray aley- hine yapılacak tezahüratta sarfedilme- si lâzım gelen küfürler, bağırma ve )s- hık çalma şekilleri de tarif edilseydi de İstanbul halkının sükünet içinde bir maç seyretmesi imkânlarını ortadan kaldırmak üzere harcanan himmet ve gayret, bir kat daha mükemmelleşti « rilmiş olsaydı... Bu memleket sporuna kastınız ne 2 Baylar! Tifo sanılan Yeni bir hastalık (Baştarafı 1inci sayfada) İstanbuldaki — tifo salgını arasında ilk teşhislerde tifo sanılan — tehlikesiz bir hastalığa daha rastlanmıya başla « nılmıştır. Tifo şüphesi veren bu ateş « li hastalığa doktorlar üç günlük hum - ma, yahut ta Papavaci humması de « mektedirler, 3 - 5 gün sürmekte, sonra geçmektedir. Hiç bir tehlikesi yoktur. Bu hususta doktorların verdiği izaha- tı $ inci sayfada (Doktorun — günlük notları) sütununda okuyunuz!