— Bülmiya çalışan sen, acaba benim isteği- HÂDİSELER KARŞISINDA Sinek bahsi Bu bir şayla: Belediye,geçen yıl çöpleri denize dök- türmekten vazgeçmişti. İstanbul ve Be- yoğlu çöpleri, her iki semtte mahalleri evvelden tayin edilmiş olan çöp istasyon- larına dökülüyordu. Beyoğlunun bazı mahalleleri bu yüzden sinek istilâsına uğramıştı Şikâyotler yapıldı. Münakaşa- lar oldu. Nihayet belediye Beyoğlu çöp- lerini yeni başten denize dökt eye boşladı. Fokat İstanbul ciheti sessiz dav- randı.. Sinekten şikâyet ettiyse de sesi Beyoğlunun sesi kadar çıkmadı. Ve İs- tanbul cihetimin çöpleri kemafissalbık çöp istasyorlarına atılıyordu. Oradan da şehir baricine götürüldü. Çöp istasyon- Jarına civar olan yerlerde de, sinek gün- den güne fozlalaştı. * Bu bir gazzte havadisi: Belediye şehir içinde karasineklerle hir mücadele açmıştır. Her belediye şu- besinin temizlik memurları belediye re- isliği temizl'k müdürlüğünden verilecek talimata göre sineklerin imhasma çalışa- gaklardır. * | Bir davann şidi Ada vapurunda uyuya kaldı Şahit telefonla ve telgrafla Adada aranıldı, fakat vapurda uyumakta olduğu için bulunamadı Büyükadada Lâla Hatunda oturan Ra- şid Atılgan, uzun müddettenberi Semi- ha isminde bir kadınla birlikte yaşamak- tadır. Fakat, son zamanlarda aralarında geçimsizlik başalmış, birçok hususlarda anlaşamadıklarından, ayrılmıya karar Nihayet, hu bahiste kat'i bir neticeye varmak lüzumunu hissederek, evvelki ak- şam müzakere ettikleri sırada, aralarında münakaşa başlamıştır. Bir aralık fazla hırçınlaşan Semiha Raşide karşı sövmüş ve manikürlü tırnaklariyle suratını tır- kaçmak istiyen Raşid, derhal soluğu so- kakta almışsa da, arkasından yetişen kadın şemsiye sapıyla kendisini dövmek- Duruşma, müdafaa yapılması için, baş- ka bir güne bırakıldı. Elektrik şirketinin muhakemesine devam edildi | Gümrükten muaf olarak geçirdiği mal- | zemeyi Anadolu yakasında kullanmayıp İstanbul yakasının ihtiyacına sarfet- mekten suçlu elektrik şirketi erkânının duruşmasını dün kaçakçılık davalarını Bu bir hikâye: Çocuk bahçeye çıktı. Bahçenin bir ya- n'na biraz kum koymuşlardı. Çocuk ku- mun olduğu yere gitti. Avucunu kumla doldurdu. Tekrar eve girdi. Salonun ka- rüliyet eden beşinci ceza mahkemesinde | Pisını açtı ve avucundaki kumu salona devam edildi. Celse açılınca müddelu-| terpti. Bunu yaptıktan sonra yere otur- mumli mahçemede hazır bulunan Nafın du. Kum tanelerini yerden r teker Vekâleti hukuk müşaviri Tahire bazı su- | toplamaya başladı. Annesi gördü: ailer sordu. Tahir müddelumuminin su-| — Bu ne hal, dedi, her tarafı kum için- allerine cevab vererek ezcümle dedi ki: |de bırakmışsın! — Gümrükten muaf ve gayri muaf| Çocuk annesine baktı; cevap veri esyalar elektrik şirketinde tek deftere| — Hayır anne, sen yanlış görmüş bince derhal adliyeye intikal ederek, şa- hid Mustafanın celbine karar verilmiştir. Dün şehadette bulunmak üzere Ada- dan vapura binen Mustafa, ihtimal hâva- nın sıcaklığından ve yolün — uzunluğun- dan olacak, vapurda uyuyakalmıştır. Şahid gelmeyince, adliyeden Büyüka- daya telefon ve telgraf vasıtasile sorul- müş, Mustafanın ne olduğu bir türlü an- ı ğ Bereket versin ki, neden sonra vapuru süpüren hademeler Mustafayı uyandır- mışlar ve şahid adliyeye gelebilmiştir. Bu davanın duruşmasına, Asliye 4 ün- €ü ceza hakyerinde, bakılacaktır. Fatih noteri ile arkadaşlarının tecziyeleri istenildi Yaptıkları muamelelerde evraka nok- san pul veya iptal edilmiş pul yapıştır- maktan suçlu hulunan, Fatih noteri Şük- tü ile, başkâtip Feyzi ve daktilo Münev- verin duruşmalarına, Ağırceza mahkeme- sinde dün de devam olundu. Dünkü celsede müddetumumi Remzi iddianamesini okuyarak, bilhassa şu nok- laları tebarüz ettirdi: — Bir defasında 747 lira, bir başka se- ferde de 591 Hrayı zimmete geçirmek ve ihtilâs etmek suçlarından maznun bulu- nan başkâtip Feyzinin Türk ceza kanu- bunun 80 inci maddesi delâletile 202 ve 208 üncü maddelerine göre, daktilo Mü- mevverin de suç ortağı olmak dolayısile, gene ayni maddelere Istinatla tecziyesini İsterim. Noter Şükrüye gelince, bu zim- met ve ihtilâs suçlariyle alâkadar görül- memekle beraber, vazifesini ihmalden do- layı noter kanununun 21 inci maddesi- pe uygun olarak, Türk ceza kanununun 'T19 uncu meddetine göre cezalandırılma- sı gerektir. Müddelumum!? bu noktaları belirttik- ften sonra, iddianamesine şunları da ilâ- Ve etti: — Feyzi ve Münevverin suçlarının iç- tima etmesi itibariyleş cezalarının arttı- tılmasını ve hazine zararının Üüç suçlu- | ri muaf eşyalar ayrı ayrı defterlere ya- | CAk, salonu temizliyereğim. zılmağa başlandı. Şirketten — öğrendiği- mize göre Silâhatrağada gümrükten mu- Bu da net'ce: af olarak bulduğumuz eşya, Satgazel şir-| — Btr şayle, ketinden elektrik şirketine devredilmiş- | Vakıâyı ladı. Tetkikatımızım manasını şirkete ih-| Yeyi de anlattım. so$ ettirmek istemedikse de muvaffak o-| — Humamadı ve şirket tetkikatımızın muaf birbi rkasına okursanız aralarında bü-. |ç, İMSET yapıldığını anladı. Aletleri bir gece tak- miş olduğu İstanbul yakasındaki yerler- den habers'zce kaldırdı.» Bundan sonra suçlulardan Lazyan hü- disenin vukuu esnasında kendisinin Av- rupada olduğunu, fakat elektrik şirketi- * nin gümrükten muaf olarak geçirdiği Eng[nar sapı şapka melzemeyi bile bile kullanmadığı kanaa- tinde bulunduğunu söyledi. Bunu müte-| Drp ği MAT c R akip şahidlerden Elektrik Şirketi umu-| —— mi muhasebe kalem âmiri Salamon din- Tendi: — Ben gümrükten saf Modanın bir Garibesi daha: malzemenin | » dığından bihaberim, 933 senesinden son- | — ra gümrükten muaf ve gayri muaf mal- zeme ayrı ayrı defterlere kaydedilmeğe 3_ başlandı.. "_&' Şahidin Istintaktaki ifadesi okundu ve| | — şehadeti kâft görüldü. Duruşma, güm- 4 rükten muaf malzemeye aid mahkemeye i Mi ya gelmiyen beyannamelerin gümrük idare-| *” —— sinden celki için ve ehlivukuf raporuna | — İntizaren başka güne Kaldı. demeyiniz, bu da bir aile saadeti mesele- Bidir, * Bu satırları buraya kaydetmekle ricanın bana düşen kısmını yerine getiriyorum. * Ali çetinkayadan Beklenen lütuf Gönül işleri sütununda bir gün bayın- dırlık Vekilinin adı da geçebileceğini doğ- Tusu hiç tahmin etmezdim. Fakat işte o da oldu; Bu vedleyi hazırlayan Adanamızda oturan bir kadın okuyucumuzdur. Sözü kendisine bırakacağım: 'Teyzeciğim, Senelerdenberi herkesin derdine çare «Bursada bayan «Adaletı: Ben de mik öık düyarım, ban erkekler- den bahşedilirken «çaukın» dır derler, fa- kat bu kelimey! kullanırkeni kasle$tizleri mana ekseriyetle müphem- kalır. Kadına bakan mı, kadın arkasında dolaşan mi, kadına düşkün olanı mr çapkındır, yahul biraz da sefih manasına gelmek üzcre eğ- lence yerlerinin dalml müdavimi olan mı böyledir? Herkesi ayrı ayrı dinlemek Tâzım. e Mevzuubahsettiğiniz erkek sadece kadına düşkün bir karakterde olmakla mvahâ- ze ediliyorsa evlenmesinden sonra bu düş- künlüğü munhasıran karısı lehinde kul- Tanmıyacağı ne malüm? Açık söyliyeyim: Ben ebleh erkeğe çapkın erkeği tercih Paris kadınları, yeni şapka modelleri| , icad etmekte Amerikalı ve İngiliz hem- şirelerile yarışa Gün geçmiyor ki, yeni modellerle kar- şılaşmıyalım.. Son günlerde İngilterede yapılan meşhur Ascot at yarışlarında, İngiliz- sosyetesi bayanlarının tür! türlü şapkalarla görünmeleri, Fransız bâyanlarını gayrete getirmiş ve Tesmi- ni gördüğünüz en son moda şapka mo- delini etrafa yaymıya başlamışlardır. min yerine getirilmesi için acaba bir yol Dulabilir misin? Ben soğuk memleketlerde dünyaya gel- Malş ve büyümüş bir kızım, faxat evlenin- €e kocamı takiben sicak memlekele gel- dim. Yıllardanberi buradayım. Buraşı bir eennet, fakat bizim için pek sıcak.. Halkın memnuniyetini ve minmettarlık ğinı kazanmak için hergün yeni bir saha bulan Ali Çetinkayaya söyleseniz de sı - €ak memleket Demiryollarında — çalışan memurlarım iki üç yılda bir değiştirse ne dvl alncak! ü Dördüncü ve beşinci karıları tıraları» nt Son Postada nakledince beş İkadından ayrılmış erkek - bir ohwıu-ıııı: dan uzun bir mektup aldım. Bu yüreği yanık okuyucu Başına gelenleri anlata - rak erkekleri müdafaaya çalışmaktadır. * Anlattıklarını nakle devam ediyorum: Daha ertesi gün: Dördüncü karımıdan niçin ayrıldım? | — Dişim ağrıyor! duldu ve iriyarı dev anası gibi bir şeydi. Hele onun tıpkı bir erkek gibi bir sigara içişi, bir türkü söyleyişi, şuna buna, bak- kaydedilirdi. 933 senesinde muaf ve gay-|ben kum tanelerini teker teker toplaya-| yala, çakkalı, bekçiye, komşulara bir ka- fa tutuşu vardı ki olur şey değildi. gün sonra onun içkisi olduğu da meyda- yahut ta şuyu bulmuş bir| pa çıkmasın mı? Evde içtiği akşamlar ya- azdım. Ondan sonra dün çıkanl| şım kiloya yakın deviriyar, bana mısın? r. Silâhatarağada tetkikat — yaptığımız | bir gazeteden gözüme ilişen bir havadisi demiyordu. Eve öyle pek sık sık gelen gi- sıvada elektrik şirketi şüphelenmeğe baş- hulâsa ettim ve aklıma gelen bir hikâ-| deni yoktu #mma arasıra uğrıyan ve ken- dine benziyen zebellâ gibi esmer bir karı Üçü de Wrbirinden ayrı bahisler amma | yardı ki boynu, gerdam beşibiryerdeler- malzeme adedini tesbit etmek maksadile | Yük bir yakınlık olduğunu hissedersiniz. | pelerle dolu idi. O da bize geldiği akşam- gidelim! ler, içkide bızimkinden pek aşağı kalmaz-| WHaydi kulak doktoruna! dı. Hattâ bir müddet sonra bunlar ay- * ni şeye, benl'da aliğlrmışlardı. Daha ertesi gün: bi kadınla gezmeler, tozmalar, sinema- lar, tiyatrolar, mesireler başladı. Tabii ben de yanlarında bir sığıntı, belki de bir b tora koşalım! Üşak gibi... Haydi gene doktor! Evlendiğimizin üçüncü ayında bizim- * kinin (ahret kardeşim) dediği o zebellâ Daha ertesi gün: gibi hatunla bizim bayan bir gece içki sofrasında ikisi bir olup ta bana çullan- muasınlar mı? Artık yer yemez m çük tütüncü dükkünmı bir türlü bayanın Üüzerine etmiyor, önu bu mesele için ha bugün, ha yarın! diye savsaklıyormuşum! fam Gekleti Bu dayak bana pek dokundu. Hani öm- rümde kendimi bu kadar fena, zelil bir vaziyette görmemiştim. Ertesi sabah, bi- zim bayan benim gidip kendisine yalva- Tacağımı, sarlarken ben hemen -evden savuştum. çocuğu gibi ağlıyarak, onun ayaklarına kapandım: sından kurtar! lemediğin için! diye beni azarladı. Fakat sonra analık şefkati galip gelerek beni yanına oturttu, teselli etti ve hemen o gün benimle birlikte kalkıp bir avukatın yazıhanesinde soluğu aldı. İşte dördüncü karımdan da bunun için ayrıldım ve on- dan ayrılıncıya kadar da anamdan em- miş olduğum sütler kâmilen burnumdan geldi. nir değil mi OĞ p daha fik geldiği gecenin sabahından tut- girmişe benziyorlar. | / ydu: Beş kadından ayrılan bir adamiın hatıraları , Nakleden: Osman Cemal Kaygılı «Beş kocadan ayrılan bir kadının ha-| — Karmım ağrıyor ayol! — Bir şey değil, geçer! — Yaaa Geçmez. Beni bir doktora tür! Haydi biz gene doktora! — Geçer. — Geçmez. Bir dişçiye gitmek lâ Haydi bu sefer de dişçiye! * Daha ertesi gün: — Gözüm ağrıyor. — Asidborikle yıka! — Yıkadım geçmiyor, doktora gitmeli Bu karı değil, Allahın belâsı idi. Bu da Önce benden sakladığı halde beş on ydi bu sefer de göz doktöruna! * Daha ertesi gün: — Kulağrın ağrıyor. — Vazelin akıt yymuşasın! , kolları altın bileziklerle, kulakları kü-| —.. Akıttım, olmuyor. Kulak doktoruna Derken arasıra bize gelen o zebellâ gi-| — jende romatizma var. — Sana öyle geliyor. ğ — Hayır vallahi var, billâhi var. Doks — Kalbim çatlıyor, nefesim tikanıyor, boğulacağım! — Biraz çiçek suyu iç, çık bahçeye biraz hava al! — Öyle şeyler hayretmiyor, doktor Jâ« : Sebep te gE Bizim babadan Kalan kü- Haydi doktora! * Akşam geç vakit: — Kaç gecedir gözlerime uyku girmi- yor, bu gece gene sabahlara kadar yas takta hafakanlar boğacak beni! — Akşam yemeklerinde bolca WW sak ye! - İ — Sanımsak, soğanla olmaz bu is, dok | tor ilâcı ister! Haydi do! tora! * Bir gece yarısı: — Ben fena oluyorum, aman bir dok-« tor! — Hay senın doktorunun da, eczacının yyaklarına kapanacağımı — ta- — Aman anneciğim, beni bu dev ana- Annem, önce: — Oh olsun, daha beter ol! Beni din- Derken ertesi sabah sunturlu bir ga.. Arkasından gene döktor, eczii u bir sürü telâş, zahmet, iziyet, masraf.. Alt tarafı, Tanrının günü gene ayni d tar bastalıkları, gene ayni ilâçlar ve kis lar. ."i md.n 3 ? vit zivir Beşinci karım meğerse tam manasile| — Rica ederim, buna, bu hafe'Gan mı dar yanır? imiş? Mübarek hatun Ne imiş de bayanda (nevrasteni), (ps> kasteni), (serebrasteni) yani, esteni, pes* teni, bilmeni nesteni varmış! İyi ııanl kim söyledı beni eize Bay Mazhar Osma* nın süt kardeşi diye! *| Uzatmıyalım, bunu da tam iki buw'ı yıl bu şekilde çektikten sonra şimdi çe“| kildim köşeciğime biraz da kafamı dii yeceğim. Bakalım âyineci devran bul* dan sonra bana he suret göslerir. —— — Hastayım yahucuğum! — Nen var canımın içi? — Başım ağrıyor! * — Geçer, merak etme! — Yana.. Geçmez bir doktora gidelim! Haydi biz bir doktora! *