komiseri d .— öğmeye kalktı Masaları devirdi, polıslerı tekmeledi, ellerini ısırdı, şimdi de mahkemede yaptıklarının hesabını veriyor Sabıkalılardan Kuşgöz Niyazinin dün yeni bir hâdiseden dolayı, Asliye 4 üncü ceza hakyerinde, duruşması yapılmıştır. Kuşgözün çıkardığı son hâdise şudur: 15 günlük hir mahkümiyetin infaz olun- ması için Karagümrük karakoluna geti- rildiği sırada, bir izin meselesinden do- layı, komiserle münaka! başlamıştır. Münakaşa şiddetlenmiş, Kuşgöz komiser Zekinin üstüne atılarak yakasından ya- kalamış, sövmüş; araya giren polislerden Mustafa ve Yusufun da ellerini ısırarak, onlara da küfretm Niyazinin dün yapılan duruşma Yomiser Zaki ve polisler hâdiseyi anlatı rak, suçlu farafından tehdit edild ikl ni de ilâve ettiler. Suçlu ise, bütün bul Jarın asılsız olduğunu i münü inkâr yoluna saptı. Bundan sonra şahidler dizeyi görenlerden, Karag lerinden Hüseyin, şu — Ben karakolun yanındaki kahvede rdum İçeride bir gürültü oldu- ında lenildi. Hâ- mrük bekçi- nlattı: oturuy odasına girdem. Bir de ne masası yere devrilmiş, mürekkep leke- leri saçılmış etrafa.. Odanın içi karma- karışık.. Camlardan biri kırılmış ziyi polislert tutmıya çal Jarı tekmeliyor. Bir aralık kasına sarıldı ve ona kari başladı. Sonra da bhepsini ayrı ayrı sö miye devamla, dedi — «Bundan sonra benden korkun, eğer mahküm olursam, hapish çıktık- lan sonra sizi yaşalmam!'» Şahid, suçlunun ayni tehdidleri adli- yeye getirilirken yolda, komiser Zekiye bir daha tekrarladığını da, ilâve etti. eden Reis suçluya: — Ne dersin bunlara?.. da: — Hepsi yalan.. Ben böyle şeyler yap- madım.. diyerek suçunu inkârda —ısrar etti. Dinlenilen diğer şahidlerden Mehmed de, vak'ayı şöyle anlattı: — Ben bir iş dolayısile karakolda otu- ruyordum. O sırada, içeri getirdiler bu- nu.. Biraz durduktan sonra, parası dığından bahisle, Gidip, arkadaşlar di. Komiser ızin vermeyince diye sordu. O sütçü ima- üzerine &- in ve öte anlattıkları, bekçi Hüseyin Duruşma neticesinde müddelumumi, n, Türk Ceza Kanununun muhte- ddia ederek, cür- | Bf maddelerine göre ceza görmesini is- tedi. Suçlu Niyazi derhal tevkif ettirilerek, duruşma karar için, ertesi güne bırakıldı. Bacanağınm kurşununu çalan adam öyünde, bacanağı — Bilâli nf evinden 5 kilo ağırlığında bir kurşun bo-| ruyu çalarak, leblebiciye satmaktan suç- MAHKEMEMLER 2 e ? tu Hüseyinin duruşması, Sultanahmed | 8 üncü sulh ceza mahkemesinde, dün ya- pildi. Duruşma sorfunda, cürüm sabit oldu ğundan, Hüseyinin 1 ay hapsine ve d hal tevkif edilerek, hapishaneye sevk ne| karar verildi. mahküm oldu Nezahet, kocası derici Hakkı, Arif ve Recep isimlerinde dört kişi pazar günü eğlenmek için Floryaya gitm Jan eğlenceyi tam yapmak 19 şişe rakı içmişlerdir. keyif bir halde a st, biletleri 3 ü olduğu halde, trende 2 inciye tercih etmişlerdir. Trenin kontrol memuru Bekir buna teyince, aralarında müna- bu, gittikçe şiddetli bir| stedi den mev oturmayı vi olmak şa başlamış, l almıştır. Kavga büyüyerek, kontrol memuruna | sövmüşler ve Hakkı memuru tokatlam: tır. Bunun üzerine memur, R.!kırmıyün-; de polis Rızaya müracaat ederek, vazi- yeti anlatmıştır. Po hHüdiseye müdahale etmek i: yince, Nezahet onun da gırtlağına sar rak, tekmelemiye başlamıştır. Mesele, meşhut suçlar kanunu muci- bince, adliyeye intikal etmiş, dört arka- daşın duruşması Asliye 4 üncü ceza hak- yerinde, dün yapılmıştır. Neticede, suç sablt olduğundan, mah- keme, Nezaheti polisi tekmeleme suçun- Jdan 29 lira, 10 kuruş, Hakkıyı 1 lira para cezasına mahküm etmiş, Osman ve Arif beraet etmişlerdir. Arkadaşı Yunusu öldüren Hüseyin Sivasta mahküm oldu Sivas (Husı — Bir müddet evve n Tattıcak köyünden ağabeysi Ka- karısı Fadiki seven Hüseyin, gene ayni kadını seven canciğer arkadaşı Yu- nusu, bir gece, ağabeysinin evinin avlu - a kama ile bir kaç yerinden vura- şel Epeydir muhakemesi devam eden Hü- teyin, ağır ceza mahkemesinde 12 sene hapse mahküm olmuştur. GÖNÜL İSLERİ Sğ Okuyucularıma Cevaplarım Osmanbeyde Bayan Hayriyeye: Aşk temellük arzusunun bittiği da- kikada söner, yerine kalm olan şefkat, Minnet ve dostluk hislerinin birleşme- sinden doğmuş yeni bir bağdır. İnanı- niz bana bağ aşkın zencirinden daha kuvvetlidir. Bir müddet, bir başkasına tesadüf, bır gönül kayması neticesin- de aşk zinciri kopabilir. Fakat şefkat, minnet, dostluk hisleri ölümden sonra da hüküm sürer, * Beşiktaşta Köyiçinde bayan K. B.ye: Gençlikte gözü bürüyen hisse arzu, olgunlukta aşk, ihtiyarlıkta hırs di - yorlar, Bir hayli süzülmeye, elenmeye muhtaç bır hükümdür. Sanra yaşların hudtlarını da çizmek lâzm.Genç kim- dir, olgun adam kaçındadır ve ihtiyar- e ) lik neye derler? Altı kişiye sorunuz, altı muhtelif şekilde cevap — alırsınız. Erenköyünde bay Nuriye: Çirkin, hattâ biraz da sakat, biraz da Polisa tecavüz eden bir kadın |: İ derhal bir te yaşlı bir adama varan genç, güzel, za- rif bir kadın neden mutlaka menfaat saikasile hareket etmiş olsun? Bu bağ- lantıda acımadan doğmuş bir aşk bu- lunamaz mı? Kadının bir ikinci erke- Be vereceği his eğer sizin tahlilinizi kabul etmek lâzım gelirse daha ziyade bir tiksinme olmak lâzım, Öyleya işte maddi ve müânevi varlığını para mu- kabilinde satmış demiktir. O halde ni- çin bu kadımı sevmiye kalkışıyorsu - nuz? Sonra bu biçare adamın sükünu- nu neden ihlâl edeceksiniz. Darılmayı- nız ama siz de evvelâ muhakeme İn: sicamı, sonra ahlâk sağlamlığı göre - medim. görünür Açık konuşuyorum: Mazur TEYZE «Benzinle hrr.bvr taksi .ııl'.uı da inmeli mi?» başlıkl kudum. alikağı, dölrelatdan, bir kümmklü'da o- hnmıışıard r, diye tahmin ett e bu anda neler “köküşülebileceğini | düm.. Düşündükleri yorum. — Pazar mü? — Ne vardı? — Güya biz taksi işini bilmiyormuşuz. — Kolaysa gelsinler de onlar yapsın- lar. Yazması kolay. Al eline kalemi c cayır yaz.. — Hem n Hatlarını tay benzin fiatlarıı i aynen yazı- günkü Son Postayı gördün er yazıyor, bir memlekette 1 eden âmiller yalnız ibaret değilmi; — LÂf san şka ne âmil olabi — Lâüstik, garaj ücreti, belediye vergisi de taksi fiatı hesaplanırken göz önünde tutulacak âmillerdenmiş, — Geç canım, manasız lâf. yazmasalar gazete ne ile dolar? — Daha da bir şeyler yazmış: Her işi- mizde olduğu gibi bu işimizde de yen bir esas yokmu: gından büyük işlere Okumam, aiâkadar anlardan daha iyi — Daha da bazı — Kim bilir ne saçmalardır? la, Amerikada taksi Bur muay- — karışıyar.. mam.. Biz onu ya- iz. lor var. vazi- ştıriyor. si bahsinde iküm | bir kere bunları göz- Makaleyi şden an Av a ğe yan biri olmalı Afril Evet, evet; Amerika, Okyanusı p sziyetlerini gözden geçirmek lâ- zım, lâzım değil elzemdir. — Bunun için ne yapmalıyız? — Ne yapını Son Posta bi fade etmek 1â; z? diye de sorulur mu, rşad etti. Bundan Bugünden tezi yok ahatine çıkmalıy Bütün Avrupayı, şehir şehir dolaşmalı- yız., Evet, evet; derhal dolaşmalıyız! İMSET Benzeri olmıyan bir âşık w* Beş senedenberi sevdiği kadına dünyanın neresinde bulunursa bBalunsun her sabah sarı bir gül gönderiyor ve daima bekliyece- #ini söylüyor Konstans Rayland Bir sabah İngiltere otellerin: birinin en mükellef odalarından birinde uyuyan bir genç kız uyandı ve başının ucunda, sakından daha yeni kopmuş sarı bir gül buldu. Beş senedir, nereye gitse, nerede bu- lunsa, her sabah böyle bir gül alan bu bahtiyar ve güzel kız Konstans Rayland- dır. Büundan beş sene evvel, Konstans da- ha 18 yaşında iken, sinema #leminde ça- aşmak istemiş, bu yüzden de nişanlısı Cimmiden ayrılmıştı. Ezeli ve ebedi 'tut- kun Cimmi, bu hâdise karşısında sırıta- k: — Okey.. Beklerim!.. demişti. Mükâleme bir pazar sabahı cereyan et- aa Son Postada çıkan bizim (H.ç kocadan | bir kadının hatıraları) üzerine ile şu upuzun mektubu aldı wı.y. An..rı beş karı boşamış kek o, upuzun mektubunda ne- onu da işte ayhen neşrediyo - ]lînkıv Z, t bi ler diyör, rum Bay muharrir, raları) nı yazdınız ve bu ya- dıma biz, savalkı erkekleri hak- çıkarttınız. Fakat bir de Bizi dinleyin, bakalım, bu hususta bizim de söylüye - cekli : var, mağruran, işte size söylüyo- bendeniz de şimdiye kadar dcizane İtam beş karı boşamış bir erkeğim. Am - ma benim bunları niçin boşamış olduğu- u biliyor musunuz bakalım? Bilmiyor- Z e size onları birbiri ardıma ne için boşamış olduklarımı birer birer an- Hatayım: Birinci karımı niçin boşadım? Birinci karım olan en dokuz yaşındaki kızı, ben daha evime gelip te tam karım olmadan boşadım. Sebebi de şu: Biz, daha onunla nişanlanırken mahal- lede bir dedikodudur başladı; nişandan sonra ise bu dedikodu öyle aldı, yürüdü; öyle dallandı, budaklandı ki &z kalsın yakında nikâh resine gide- rde kapılı, bacalı olarak ceza mahkemesire düşecektik, Ne imiş, bir kı- dınları tutarlar, benim, © ımı, kızın eline su bi- le dökemiyeceğimi, bu nişan yüzünden kıza yazık olduğunu ortaya alarlar. Başka mahalle kıdınlan ise bilâkis kı- kadının ha vum, e (Beş kocadan ayrılmış bir | b Gi Birinci karımı niçin boşadım? Nakhkleden: Osman Cemal Kaygılı zan bana lâyık oım-—dıkmı bına daha ne guın, ne paralı kı dol. r. Derken iki l:ımfh olan bu de- |dikodu yuvarlana yuvar ileni (arasına bir soğukluk s bu raddeye geldiğini gi i büsbütün körüklemeğe ada benim daha bundan , nişanlımın ise diğini ortaya a- ma bu aralık ta aramızda Jan nikâh gü- tarlar, İşte önceden nü gelir çata: kim gider? Kız, çoktan nişan yüzüğünü bana ge- riye göndermeyi tt onun bu niyetini duyunca ondan büsbü- tün yüz çevirmiş bir hale gelmişimdir. Tsbül, o gün nikâh öylece yüzüstü ka - br. Üç dört gün sonra her iki tarafın #ini, barışmasını, birleşmesini ve bizim mizin bir yastıkta kocamamızı istiyen hayır sahiplerinden yaşlıca bir kadınla kocası tekrer paçaları sıvayıp araya gi - rer; beni annem ve halamla birlikte kan- durıp kızın evine götürürler. Yeniden mü- zakereler, — mübahaseler, münakaşalar başlar ve sastlerden sonra arada barış gö- |rüş olup, yeniden nikâh günü kararlaştı- rılır, Lâkin bu sefer, kızın annesi, her iki taraf arasındaki ilk kararı değiştirtir; öne ce kızın bizim eve gelin gelmesi Karar- laştırılmışkcn bu sefer benim onların e- vine içgüveysi gitmeme karar verilir. (Demmı 10 uncu sayfada) ştırılmış ee —- — ve jambondan mürekkeb bir kahvaltıyı atıştırmakta olduğu gözündön kaçmadı. * İşte o zamandanberidir, Konstans, her nerede olursa, olsun bu çocüklük çağ nın sevgilisinden hergün bir sarı gül al- yaktadır ve her pazar sabahı da, Cimmi- nin gönderdiği ve yukarıda isimlerini saydığımız kahvaltıyı yemektedir. Bütün pastaeılar, tren memurları, va- 'aları bu sevkiyat işine karışmış rlar, Konstans, ister Holivuda, ister Londraya gitsin, Cimmi, ister Ho- nololo, ister Kübada bulunsun, sarı gül genç tazenin her sabah başı ucunda bu- lunmaktadır, Konstans son günlerde Normandi va- purile İngiltereye gelmiştir. Cimmiye de yalnız hareket edeceği tarihi söylemiş: tir. Akılh ve ezeli tutkun işini sağlama bağlasın diye, hem Akvitonya, hem Wa- şington, hem de Normandi vapuruna pa- ti gülünü göndermiştir. * Yakasını bir türlü sıyaramadığı — Aşı kından bahseden Konstans - gazetecilere şöyle demiştir: — Cimmi dünyanın en sevimli erkeği- dir. Ona bayılıyorum. Amma onunla ge- lenmek istemiyorum. O kadar söylediğim halde bir türlü di Kandıra- madım onu.. olursam olayım, haftada üç h eder, ve bu arâda tel- de unutmaz. Bütün varını yoğunu bana gönderdiği güllerle, telefon ve telgraf mi harcadı. N Tesem ğim> den Bu işe rmişti. Kolece gi ikten sonra, Cimmi ile evle. retle mesud bir Amerikan a bu benim ide- Niş;: necek, bu Yuvası kuracaktım, alim, arzum değildi. livuda gittim ve dört Cimmiyi göre medim. Bundan bir sene evvel de Nev« yorkta bana rastladı * Amerikanın radyo spor muharriri olan boşandığım kocumla evlendiğim zaman, Cimmiye telefon etmiş, ve sarlık bu sır- şmadan vazgeç de * Bana, <«ça- buk boşanırcın, bekliyeceğim» diye cevab vermişti. Oğlanın kehaneti doğru çıkmış n iki ay sonra kocamdan ay- la m.ıhx"f"!'rl! kararını bekler- 1 gül şın le her pazar altımı aldım. Hergün telefon- gideceğimi söylemi- amıma buluyor.. yapayım?. Bu pek feci b limde değil. Onu s vemiyorum. Suç bende mi?.» gör yorüm Ne n gene iş am- yorum, se-