| İBNİ SİNA * G ox öğrenirken — Zindana atılış — Ölümden kurtulanlar "’#Ghnı ödüyorlar — Çılgınca çalışmadan sonra çılgınca eğlen - ©e — Hayata gözlerini kapadığı vakit... *İiı'ıyiik Türk Iıelğim İB filezofu M Amerıkan tıyâtroları Gençlerbirliği İle Güneşin yapacakları maç gangsterlerin elinde! San'atkârlardan */, 601nı istiyorlar, vereni yükseltiyor, vermiyeni halkın gözünden düşürüyorlarmış ;f; FJ',I';" Yazan ! Turan Can —-. u. Hajk bugün şuna tâbi fken bi başkasının hükmü altına giriyor; l& yılda üç dört defa vergi ver- ?î )Iın'*[ iki yaşıma geldiği za- Abdullah öldü. Sasanilerin da sarsılınca Harzem hü- Ali bin Mansura sığındıu Ora- t ve muhabbet gördü. Daha son- taraflarına seyahat etti. Bir t muallimlik etti ve pek meşhur ON sekizinci asra kadar şarkta ve mıır'*c':x! edilecek en salâhiyet- "“e eğer sayılan, şimdi bile ehemmi- Avıupn ve Amerika üniverzsitele- ff!ğ' g:' I'I i Bâhse mevzu olan (Kanunu Fittıp) kitabını yazmağa başladı, p Sirada felsefe ve hekimliğe dair bü- “—Xltn yalnız arapçadan tetkik et- vardı. Arap kültürü bütün N Türkistanda, islâm dinini kabul Uln!;ır arasında hâkim — bulunu- Nİ: i Sina da tabiatile arapça va- ilminı genişletiyor ve arapçâ o- Yazmak mecburiyetinde kalıyordu. NH. bir aralık bir hükümdarın mec- klndı.:ml pek beğenmiş olan bir Nıvln karşılaşmış, münakaşaya . Söz arasında Arap âlimi ona K ç: _—î:l daha arapçayı adamakıllı öğ- ı." iştin! tek istihfaf etti. Sina gençliğine rağmen olgun ve bir adamdı. Bildiğini iddia etmedi SÖzler karşısında sustu. t o gün ve o saatta bir karar verdi: Pçayı bir Arap gibi konuşmayı & eli ve böyle mügalâtacıların biri- )lm_h"'hbvk vasıtalarını da yok etmeli- z““' bunu yapmak kendisi için şüp- u' faydalıydı. “Bene büyük bir gayretle çalıştı ve MEL unda onunla karşılaşan- X"Ş!ığı pçada en küçük bir ku- ıhıı © bulamadılar. M_ Sina hekimlikle beraber felsefeyi 'eden inceye tetkik ediyor; bu vadi- y'bı'om Ve genç fikirler ve görüşler *ıııy lf F N%'l hukıımdmnm sarayında bu- rada Ebu Sehli Nesimi ve (E- f Birüni) gibi zamanın en bü- in! bunlara da kabul ettirdi. lik, felsefe, riyaziye, fizik ilim- Muvaffakiyetleri bütün Tür- Ve İrana; önüne geçilmesi kabil bir ışık seli halinde memleket- kıt'aların hududlarını aşarak ihtilâller bitmiyordu. Rüveyk Muhtelif şubeleri ve bu ha- 'ne isyan eden halkın arasın- sıklar son dereceyi bulmuş- Sultan Mahmudun tazyiki izliği büsbütün artırdığı hal- Sina bu memleketlerde şehir şe- “iYor; yeni âlimler ve hekimlerle hı ür y * yeni kitaplar bulup - tetkik % tecrübeleri gittikçe artıyordu. ınöîkum- rekabetler içinde bile iktidarını teslim ederek hür- h_k“""):ğdu. Fakat ne kadar hür- vsün çalışmak ve eser ya- h'hqkh €lbet üsude bir köşe !.lzı,r-r.ı hmıdıgı halde İbni Sina yeni ıg;îgfzz;, £, j fâ! iffi ’/ Ankarada futbolü en iyi oynıyan bir takım Olduğuna hiç şüphe edilmiyen Gençlerbirliği cumartesi günü Taksim stadında Güneş takımile ilk maçını ya - ,pacaktır. Ankarada çetin bir oyundan Bonra Güneş takımı tarafından 2-0 mağ- Jüp edilen Gençlerbirliğinin İstanbulda yapacağı bu maça büyük ehemmiyet ve- rilmektedir. Bu maç münasebetile Paristen getirile- ceği bildirilen Güneş takımı muhacimi Rasihin Aunkaradaki maçta olduğu gibi bu radaki oyunda da oynıyacağı rol cidden büyüktür. Fakat Güneşin Gençlerbirliğine gale - besi Rasihin İstanbula gelmesile lecek bir dava mıdır? Biz bu maçın neticesini şu veya bu ta- Faf lehine bu kadar kolan çevrilebilir bir notice olarak görmüyoruz. Gençlerbirliğinin gerek Ankarada, ge- rekse İstanbulda yaptığı maçlar anun ha- fırı sayılı kuvvetle bir takım olduğunu kâfi derecede isbat etmiştir. Ibni Sina Mutlak ve muhakkak olan nokta Genç- İbni Sinanın sarsılmaz bir iradesi var-|lerbirliği takımının hiç bir vakit ihmal dı. Yılmadı. İyilik ettiği, kendilerine ha-| edilmez bir kuvyet olduğudur. yat verdiği, ıztıraplan kurtardığı insan-| — İzmir takımları tarafından İzmirde İs- Jarın şükranı kale duvarlarını aştı. Zin- danlara, demir parmaklıklı pencerelerin ve kapıların içine kadar sokuldu. İbni Sina zindandan kaçmağa muvaffak oldu. Bin türlü tehiike atlatarak Isfahana gittI. Orada Alküddevle hüküm sürüyor- du, Bu adam ona hürmet gösterdi. Sara- yında her türlü rahatını ve ihtiyacını te- min etti. Çektiği sıkıntılar, atlattığı ölüm korku- ları ve gördüğü nankörlükler bile onu ilim sahasındaki çalışmalarından bir an alıkoymadı. Fakat sade ve mütevazi yaşayışını de- ğiştirdi. İbni Sina günlerce bir şey yemeden, uyku uyumadan çalışıyor; sotıra kendi- sini çılgın bir zevk ve sefahet çağlıyanı içine fırlatıyordu. Halbuki ba iki şey hiçbir zaman dost olamamışlardır. Büyük Türk hekim ve filozofu İbni Si- na bundan tam dokuz yüz yıl önce yani 1037 senesi haziranın 21 inci günü ve Ğ7 yaşında olduğu halde, bir rivayete göre İmide hastalığından, öldü. k Güneş takımı Fakat eserleri hâlâ hekimlik âleminde | tanbul takımlarına karşı alınan iyi dere- <n yüksek mevkii muhalara ediyor, tet-| celerle, İstanbul takımlarının Ankara ta- kik mevzuu oluyor. Hele on sekizinci as-| kımlarına karşı düştükleri vaziyetler İs- | ra kadar (Avitenna « Avisennâ) namı | tanbulda futbolün ne hale düştüğünü güs altında garpte büyük bir şöhret kazandı. | termektedir. Bütün hekimlik âlemi onun eserlerine| Güneş takımını bu mevsim zarfında müracaat etti ve milyarlarla insan ondan | yaptığı ciddi maçlar içinde büyük bir za- şifa buldu. fer kazanmış değildir. * Milli küme davasında büyük bir yer İbni Sinanın en mühim vasfı kendi za- | *lacağı bir takım riyazi hesaplarla, hat- tâ kat'iyetle ölçülen bu takım Beşiktaş manında ve daha evvel yetişmiş olan he- —- y a sisğldü darlik kimlerin aksine olarak sihir, cin, peri gi- :;dıu!tdn rşisinda; ol ay :ıı şeylere &Mnt vmwyiıı._hm._ İazdirdaki ayemir kAlA : bibü ığın sebeblerini sadece insanın vücudu- ierenaz nt 'Md“d_ e nu teşkil eden parçalarla maddelerde t N ":'î dasü P aramasıdır. ükenmedi. Şark ve garp âlimleri arasında İbni Si- Hakikaten Güneş takımı çok kuvvetli de talihsizliğe mi uğradı, yoksa olan biten renin hekimliği hakkında atalar sözü mömr? İşte d hâline gelmiş olan bir & Haa kuvveti bu m! va buradadır Dörler bi: ve bu üvıyıkhılim ’;lın maça haklı olarak büyük ehemmi, Verilmektdir. — «eHipokrat, yok olan hekimliği bul. Gm*wumnmmphnu: © da milli kü- du. Öldüğü zaman Calinos onu diriltti. | ümit ettiği ÜN Dağınık bir halde iken Ebubekir Râzi ç- | * Maçlarında SA nuduieyîpuıp!ıdı;hhtehılmnım. Maçların bidayetinde d ü ra İbni Sina tamamladı. yetler elde eden bu takım fazla bel bağ- İbni Sinanm en büyük va meşhur ese-| Jamağa hak kazandığı galibiyetlerden son ri olan (Kanunu Fittıp) bütün eserleri-| ra nedense likte bulunduğu mevkii gu - nin hulâsasıdır, onda —mevcut -olmıyan | hafaza edemediği için bugün oldukça a- bir bahis kalmamıştır. İbni Sinanın büu| şağı düşmüş bir vaziyettedir. eserindn istilade etmiyen fen adamı da (Devamı 11 tnci sayfada) yoktur. Bu eşer için: Nevyork Metropolitan Operasının en meşhur san'atkârlarından Anthony Rescy '.:".Win şeralt dahilinde, Nevyork operasında tenor olmaktan ise bakkal olmağı tercih ederim. Metropolitan, bir sanatkârın hakkile çalışamıyacağı berbat bir yer olmuştur.» Gerek benim ve gerek operadaki arka- daşlarımdan bir kaçının başından geçen vak'alardan sonra polise bu yolda ifade wermiştim. İnanılmıyacak kadar gariptir, fakat tamamile doğrudur. Bakın anlatayım: Metropolitan angaje edilen her artist, teşkilâtları itibarile gangsterlerden fark- sız olan bazı komisyonculara bir nevi baç vermek mecburiyetindedirler, Değil yal - mız şahsımızı korumak fakat âyni zaman- da şöhretimize balta vurulmamasını te- min için bu «centilmenler» tarafından istenilen «para>» ları vermek mecburiye- tindeyiz. Bu ekomisyoncular» gayet mun- tazam bir teşkilâta maliktirler. Hele Metropolitan operası ile uğraşan şubele- ri mükemmeldir... Bu «komesyoncular» ın — maiyetinde yirmi profesyonel «şakşakçı» vardır. İcap eylediği takdirde bunlar mükemmel bir surette temsile mâni olabilirler! İlk tehdit ve ilk teklif Bu atamların vazifeleri gayet basittir, | Hetropolitan operasına angaje edilen yeni sanatkârların her biri ile mülâkat yapar- lar. Bu mülütat alelekser şöyle geçer: — «Tebrik ederim! Metropolitan'a an- ga)e edilmenize çok mermnun olduk! Bu operaya ancak büyük sanatkârlar gire- bilirler! Cidden çok memmnun ııldıık’ — Teşekkür ederim! Arzunuz nedir' — Hiçbir arzumuz yok!... Yalnız size bazı tavsiyelerde bulunacağız. Bu opera- da işinize başlarken bazi müşküller ile|* karşılaşabilirsiniz! İzah edelim: Opera şalonunda yeni sanatkâralara — suikast yapmakla mükellef bir takım adamlar yardır. Si st sanatkârların şahıslarına karşı değildir. Fakat eserlere karşıdır. Tabildir ki dolayısile sanatkâr da bun- dan mütcessir olur... — Böyle bit hal vukuunda tabil sanat- kâr müteessir olur. Fakat bunu önlemek için ne yapmalı?... — Çok kolay! Sizi koruyabiliriz! Bu hususta teşkilâtimız vardır. Yalnız ope- radan alacağınız ücrelin bir kısmını bize terkeylemeniz lâzımdır!... Nihayet maksadları anmlaşıldı değil Mmi?... r . BParlak bir muvaflakiyet ancak kazancın yüzde altmışını vermekle kabildir Alınacak ücretten islenilen yüzdeliğin nisbeti sanatkârın şöhreti derecesine bağ- lıdır. îıhnnye ilk defa çıkan bir sanat- bağlıdır. Sanatkâr bir defa ıslık ile kar şılaşırsa artık onda sanat aşkı kalmaz. Kalsa bile halkın nazarında itibarını kaybetmiştir. İşte dünyanın en büyük operalarından birinde bu eşantaj> artık tabil bir hal ik- tisap eylemiştir. (Nevyark) a muvasalat eylediğim gün ben de bunların talepleri ile karşılaştım, bana parlak bir muvaffakiyet temin eyle- mek için ücretimin eyüzde altmış» mı is- temişlerdi. Sözde bunlar «sigorta memurları» idi- let... İsteklerini reddettim. Fakat bu yüz- den başıma neler geldi. San'uatkârı bunaltan hâdiseler İlk temsilimi vereceğim geceye hazır- lanmakta idim. O gün öğleden sonra bel- Ki Sü den fazla ziyaretçi beni görmeğe geldiler. Bunlar sözde Amerikanın başka şehirlerdeki tiyatroları için beni angaje eylemek istiyorlardı, Bu müddet zarfında muhtelif sebebler. le 40-50 defa telefona çağırıldım! 'Temsil başlamak üzere... Tiyatronun önü mahşer gibi kalabalık.. Tiyatroya girmek imkânsız.. Fakat ben bu kalaba: Hğr yararak kan ter içinde ve geç olarak tiyatroya girebildim. Odama girer gir- mez elbiselerimin çalındığını söylediler, Acele yenilerini buldum. Tam sahneye çıkacağım sirada <acele ve çok mühim» olarak telefona çağırıl- dım, Büsbütün sinirlendim, kafam kar- makarışık oldu. Sahneye çıkar çıkmaz bir - patırdıdır bışlıdx, Adamlar cidden iyi bir teşkilât vücuda getirmişler... Meğer benim gibf diğer sanatkârların hepsi de ayni yoldar geçmişler... Bunlara mutavaat göster. mediğime sonradan pişman oldum doğ TüSU... Tiyatro gangslerleri!, Tam beş senedenberi bu usul Metro politan operasında cari imiş. Bu gangster ler tiyatroda diledikleri san'atkârı yük seltirler; dilediklerini yerin dibine batı - rırlarmış... Tiyatro müdürlüğü bunlara karşı bi şey yapacak halde değil... Zaten ne ya- pabilirler ki... Bu adamların hepsi loca koltuk biletleri alarak yerlerine oturu: yorlar. Tiyatro dahilinde dahi gayri ka- nuni bir hal cereyan etmiyor. Seyirciler gayet tabil bir surette his- siyatlarını izhar ediyorlar, O halde yapı- lacak hiçbir şey yok demektir, Fakat bu vaziyet karşısında ben polise baş vur- dum. Ve yazımın başında da gösterdiğim gibi ifademi bütün açıklığı ile verdim. Bu yüzden belki sanatım tehli ikeye girer, Fakat sanat namusu aranmıyan, korun: mıyan yerlerde sanattan eser kalmaz... memiş olan bır mutdcmr sıfatile, kita-| günkü medeniyetin anahtarı olan müşa- bında cinler, poriler için hiç yer verme- hede ve tecrü! lünü bugünden asır- miştir. İzahı kabil olmuyan vak'aları bir (farcg evvel kullanmış, muvaffak olmuş- takım mevhum ve gizli kuvvetlere atlet- | tur. meğe tenezzü! etmiyerek kör düğümleri den takibata uhmıy%ı Talebesi Abdullah Cürcani'ye bu bap: taki zanların yanlış olduğunu isbat için bir mektup yazmıştı. Ve düşünüşler bülmakta devam | — Yalnız başına bu kilap elde kâfi bir mecelledir. Derler, Bu eserin ilâçlara dair olari kısımları İ Ve .Kızvın şehirlerinden sonra Reldi. Rüveyh hanodanından bar etti. Kendisine Bu hükümdarın ölümüne ka- Tuhafara etti. Fakat Ta- 8yot dlarına erdiler, İbni | s netle itham ettiler. , Zamanmda onu çekemiyen ra- |. on ikinci asırdar. on sekizinti asra kadar i. in kodeksi vazifesini görmüştür, ber halde çözmeye çalışmasıdır ki ik hekim ve filezofun bu dere- | Asırların üstünde yükseltmiştir. Ken- ü fikirler ve usuller koymasının | dinden evvelki ve sonraki ilimlerin ço- sebebini onun her şeyi tabil kuvvetlerle | ğu foyası meydana çıkan putlar gibi yı- izah etmesinde aramalıdır. İbni Sina | kılırken ve eserleri kuru yapraklar gibi Türk soyunür asıl vasfını haiz olan ve| rüzgüârla savkul: İbni Sina hayatında yüz elli kadar irili başka riyaziye, fizik, kimya, (Astronomi — Kozmoğrafya) üzerinde de Joalıştı. (Eşşifa) adındaki eser bütün bun- |iarı havidir. İbnt Sina bu eserinde Kur'a- jİsoloji ve Diğer başlıca eserleri (İşârât), (Etten- onu |ufaklı eser yazdı. Hekimlik ve felsefeden | PAt, - (Uyunulhikme), — (Hutbetülgar- Ta), (Risaletüttayr) dır. Bunların felsefi fikirlerini söylemiş ve anlatmıştır. Bun- lardan başka fizik hakkında oön eseri ol- duüğu gibi (Manzume) namile bir de şiir Glim do İ İıı ('dlldı_d Thal yakalandı. Bir ka- ken o dimdik kalmış, n Kerimin bazi hükümlerine aykırı fi- mecmuası kaleme almıştır. başkalarının telkin ettiklerini kabulf et-| eserleri de el üstünde tutulmuştur. Bu- | kirler yazmakla itham edilmiş, br yüz- t Arkası yarın —