B Haziran ” BON POSTA Sayfa 7 Vindsor dükü nasıl evlendi ? Amerikada Inanılmıyacak bir vak'a Dük daha gençleşmiş gibi idi,| Kocasının yeğenine şampanya kadehleri havaya kalkınca ı"is'îliz gazetelerinden: Ğ 4 haziran 1937 de, Cand& şatosucun kü- 'Bhanesinde saat tam on biri kurk yedi| W :R Mrs. Wallis Warfleld, (eski ismile adam Simpson) Vindsor düşesi oldu. Vindsor dükü Edvard, tuhaf bir tesa- b neticesinde —müteveffa — babasının Nei yıldönümüne tesadüf eden günde lenmiş bulunmaktadır. Bütün —mera- estasında. ve merasimden sonra Lmaıım tebliğlerde, dükün ismi geçer- Bi hürmet elkabı isme terfik edilme- “İştir. Damad sadece Vindsor dükü di- Anulmaştar. Bunu da bizzat dükün iste- söylenmektedir. Nikâhtan sonra m:l»-denı nikâh kıyıldıktan sonra, mü- kh."dumn geçildi ve orada Anglikan esince âsi telâkki edilen keş.ş An- &u."'m Jardine tarafından idare edilen Merasim başladı. Dükle düşes, bu- Düş için hazırlanmış olan mihrabın önü- konulan ipek yastıklara diz çöktüler. b:ğnıdı. gelin kat'iyen - birbirlerine Yini “Yor, gayet ciddi bir eda ile gözle- İ yere dikmiş bulunuyorlardı. Dini merasim, eski dini bir kitaptan arak yapıldı. Damadla gelin, sorulan —ı'u"n gayet metin ve açık bir sesle: ; 192 cevap verdiler ve gene 4 haziran de saat altıyı üç dakika geçe, da- w gelin, köylülerin sevinçli haykı- TI ârasında balayı seyahatlerinin ilk ı'm—lhıl olan — Avusturyada, Wasser- buıı şatosuna otomobil ile hareket Gtller, Bü Merasim nasıl oldu? Ayanın en büy en tarihi aşkını “Çinliyen bu şatodaki merasim büyük .ıuk"delı'lde yapildı ve bu merasimde Düt Ve düşesin yalnız en yakın dostları Undu, Şatoda ne bir bayrak sallanı- aç 'H, ne de boru ve trampet sesleri işi- ı,&:muı dışarısında iki yüz seyirci, 'N ve meraktan bütün çiçek tarh- 1 çiğnemişlerdi. Kendilerine düğü- bittiği söylendiği zaman ne — marıl- T, ne de bir heyecan eseri göster- ların Tün ada “Bugün çok mes'udum,, dedi Yeni evliler merasimden sonra yanyana Ş Şatonun merdivenlerinde diler. Bu düğün demokrat bir adamın düğünü idi. Dükün şoförü, avukatı, u- şakları, kâtipleri de davetliler arasında bulundular. Madam Simpson gününü nasıl geçirdi | Günün kahramanı Madam Simpson mutadı hilâfına o gün gaat altıda ayağa fkalkmış bulunuyordu. Sinirli ve heye- canlı gibi görürüyordu. Zaten bir gece evvelsi de hiç uyumamıştı. Yataktan kal- kar kalkmaz, uçuk mavi bir negije giy- miş, kahvesini içmiş ve berberini bekle- Mişti. Berber tam saat sekizde gelmiş, madama bir çiçek demeti takdim etmiş nııdetlerduınlıl-llıdım&mpsm.v saçları bitip, manikürleri tamamlandık- J$an ve yüzüne de masaj yapıldıktan son- vYa düğün elbisesini istetmişti Bu elbise uçuk Walliz maisi marokenden, yüksek yakalı ve kabarık omuzlu gayet sade bir tuvaletti. ğ Elbise, lâcivert ayakkablarının üstüne kadar iniyordu. Başında, kenarında bir deve kuşu tüyü bulunan geniş bir şap- ka, ellerinde de, elbisesile uygun uzun konçlu eldivenler vardı. Dükün hediye ettiği gayet kıymetli, ağır pırlanta küpelerini taktı. Bileğine gene kocasının verdiği kıymetli pırlanta dizili bileziğini geçirdi. Sol bileğinde de, ucunda altın bir haç asılmış olan altın bir bilezik vardı. Safir ve pırlanta buroş ta göğsünde parlıyordu. Misafirler, mü- zik salonunda toplandılar. Odada 34 tane iskemle vardı. Dükle madam Warfield, birbirlerine bakmıya cesare* etmeksizin salona girdi- ler, İkisi de sinirli idiler. Madam War- fieldin yanında Mister Rogers vardı. Dü- ke de yüzbaşı Methalf refakat ediyordu. Gelin ile damad. elinde evlenme nizam- namcleri tutan Mont belediye reisinin önüne oturdular, O da heyecanlı idi Am- ma, kendine hâkim görünüyordu. Nite- kim nizamnamedeki satırları gayet düz- gün okudu. Vindsor dükü, karısının parmağına al- tın bir halka taktı Bu halkada Edward Duc de Windsor yazılı 'idi, kendi parma- ğındakinde de Ja Duchesse de Windsor yazılı idi. Misafirler, müzik odasında — bekliyor- lardı. Orgta 1âtif havalar çalıyorlardı. Dükle düşes, ayrı ayrı kapılardan geldi- |ler. Artık karı koca olmuşlardı. Düşes kocasının taktığı yüzüğü, kori- dordan geçerken Mister Rogerse vermiş, © da bu yüzüğü ikinci merasimde kulla- nilmak üzere dükün şahidi Metkalf'a u- laştırmıştı. Dükle düşes, mibrabın önündeki min- derlere diz çöktüler ve keşiş Jardine di- ni merasimi yaptı. Urgta Fransanın en meşhur, en mahir üstadı Marcel Dupre Aaşk) neşidesi takip etti. Kimse şarkı söylemedi. Dini şarkı ©- kunmadı. Ayin gayet sade ve sessizdi. .Papazın sesi şimal memleketlerinin şive- sini taşıyordu. Yüzükler takıldı. Hazır bulunanlar son 'duayı okudular. Dükle düşes, kendileri- ni tebrik için bekleşen uşakların bulun- duğu kütüphaneden geçip gittiler. * Dükle düşese 38 tane telgraf gelmişti. Hanedan ailesinin her ferdi birer birer ,tebriklerini bildiriyorlardı. Dükle düşes, mükemmel bir büfe ha- gırlanmış olan salonda misafirlerine ka- tıldılar. Büfede krem şantili çilek, piliç, salata ve şampanya vardı. Dükün şahidi dükle, düşesin şerefine bardağını kaldırdı İ “ Kocama metres ol!,, diye yalvaran kadın Mesele mahkemeye intikal etti, âşık _dıyı ve karısı Misis Deymon ile Amerika garabetler diyarıdır. Bu o ka- dar söylenmiş, zihinlere hâkkedilmiş bir sözdür ki, artık nerede bir tuhaflık işit- sek, bir fevkalâdeliğe rastlasak hemen Tmuhakkak ki Amerikadadır, deriz.. İşte aşağıda anlatacağımız inatılmıyacak ve dünyada emsaline pek nadir rastlanan vak'a da bunlardan biridir ve Amerikada olmuştur. Mister ve Misis Deymon Nevyorklu bir | ailedir. Bir çok evlilere örnek olabilecek derecede dörtbaşı mamur bir ömür sü- ren Deymonlar, muhitlerinde de sevilen bir genç çifttirler, Mister Deymon büyük bir fabrikanın Amerika dahilinde, mü - essesesine müşteri arıyan seyyar bir me- murudüur. Onun için de sık sık seyahatle- Te çıkar, her seferinde de karısını birlik- te götürmediği için, Misis Deymon, evde annesile kalır. Annesi de ideal kayna - nalardandır. Kızını kocaya vermekle be- raber, oldukç genç gönüllü bir hatun - dur, Günün birinde isteğine uygun bir er- kek bulmuş, yeni kocasile ayrı bir eve çıkmıştır. Bu suretle damadile kızı yal- mnız kalmışlardır. Mister Deymon bir müddet son- ra bir turneye çıkması icap ettiğinden Misis Deymonu bir müddet için, 15 sene- denberi evli ve dokuz yaşında da bir ço- cuğu bulunan, dayısının yanına gönder- meğe karar verir. Nihayet koca seyahate, zevce de dayının evine gider, Yalnız dayı, 15 senedenberi evli ol - makla beraber, her nedense yuvasına ısın Mıiş değildir. Karısını ihmal eder, En za- ruri isteklerini bile yerine getirmez ve o- na en fena muamelelerde bulunmaktan da geri durmaz. Misis Deymonun eve gelişi, bu nob - ran, hoyrat adamın üzerinde tılsımlı bir tesir yapmıştır. Yengesini kendisi gibi şık görmek istiyen genç kadın, dayısın karısına öteberi almıya zorlar. Aksi dayı da, bütün bu istekleri can ve gö nülden yapar. Yenge mes'uttur. Ve bu ssadetini geline borçlu olduğunu her zaman söylemekten çekinmerz. Mister Deymonun işi uzadıkça, Misis Deymon da dayısında kalmakta devam e- der. Fakat bir gece sabaha karşı uyku - sunda kapısının şiddetle yumruklarla dö- vüldüğünü duyan Misis Deymon korku ömürler, ve büyük saadetler dilerim... dedi. Herkes bardağını kaldırdı ve içti. Sonra dük sanki daha gençleşmiş gibi ve gayet mütevazı bir eda ile: «İyi sözlerinize ve temennilerinize te- şekkürler ederim. Cidden mütehassis ve minnettarız... Ve ben bugün gayet me- sudum» diye cevap verdi. Herkes, pastayı kesmek hususunda şa- kalar yapıyordu. Derken düşes büyük bir bıçak aldı. — Kocam nerede!... diye seslendi. Dük balkona çıkmış, keşiş Jardine'le konuşuyordu. Çağırdılar. Pastayı ikis! kestiler. Düşes bıçağı ida- re ediyor, dük te sağ elile onun elini aşa- dıya doğru bastırıyordu. Dük yiyemiyecek kadar heyecanlan- mıştı. Nihayet. balkona çıkıp bir fincan çay içmiye razı oldu. * Saat altıyı Üç geçe şatonun kapıları a- çıldı. İlkönce içinde Fransız emniyet me- murları bulunan bir otomobil çıktı. Son- < ğ SA n ÜS şimdi mahkemede hesap veriyorlar dayısı ve yengesi ve telâşlea kapıyı açar. Eşikte yengesile karşılaşır. Kodının iki gözü iki çeşmedir. Heyecan ve halecandan bir çift lâkırdı söyliyebilecek bir halde değildir. i Nihayet güç hal ile, kocasının huy - suzluk ettiğini, kendisini sabaha kadar |uyutmadığını, şimdi de kendisini çağır - dığını söyler. Misis Deymon bir aile kav- gası karşısında bulunduğunu sanarak da- yısının yatak odasına koşar. Dayısı ya- taktadır ve işin garibi o da karısı gibi hüugür hüngür ağlamaktadır. Kız kardeşinin kızını görünce ona u - zun uzun bakarak daha şiddetle ağlamı- ya devam eden dayısının karşısında ne yapacağını şaşıran Misis Deymon bir kaç Böz söylemek ister: «Yapmayınız, etmeyiniz, bu kadar se- nelik karı kocasınız» der.. Bunun üzerine dayı deli gibi yataktan fırlıyarak genç kadına doğru hücum © - der ve: % — Ben seni seviyorum.. der. | Bu vaziyet karşısında şaşıran Misis Deymon — Dayı, utanmıyor musun, deli mi ol - dun? Karın var, çocuğun var, Bu gibi | münasebetsizliklere dilin nasıl varıyor?.» diyecek olur. Bunun üzerine dayı: «Hiç te münasebetsizlik değil! Karıni da sen! sevdiğimi biliyor. Zaten müsaade de etti> diye cevap verir.. Rezaletin bu derecesini havsalasına sığ- dıramıyan genç kadın, odasına kendisini dar atar ve kapıyı kilitler. Sabaha kadar da uyuyamaz. Sabahleyin, dayısı işe git- tikten sonra da yengesi odasına gelir ve ağlıyarak yalvara yalvara: Kızım der.. Ne yaparsan yap. Sen kocamın bu teklifini kabul et ona yüz ver.. Zira, bütün saadetim seninle kalim.. Eğet sen bu fedakârlığı yapmazsan, be- İnim de saadetim bozulacak. 15 yıllık ev- |lilik hayatınıda görebildiğim — rahatlık, ancak senin bize geldiğindenberi başladı. -|Bunu yıkmak istemezsen, kocamın met- | resi ol.. Misis Deymonun buna ne cevap verdi. ğini bilmiyoruz. Ancak kocasını çıldıra. sıya seven genç kadının dayısının evin « den kaçtığını ve yakayı olduğu gibi ko- caşına anlattığını, meselenin de mah- kemeye intikal ettiğini bu satırları ya. zan gazetede okuduk. hafız yollandı, üçüncü otomobilde uşak- larlâ eşyalar vardı. Son çıkan araba, şa- | tonun etrafını çevrelemiş olan meraklı- ların tezahürâtı arasında kaydı, gitti. Ve tarihin bu büvük aşk hikâyesi de böyle- ce sonuna erdi. GESPORSE .. .. Bugünkü maç Fenerbahçe - Güneş 'Muhtelit tertip heyetinden: 8/6/937 salı günü saat 17,30 da Taksim stadında yapılacak Rapid - Fe- nerbahçe, Güneş muhtelit maçı için aşa- ğıda isimleri yazılı futbolcuların saat 16,30 da Güneş klübünde bulunmaları tebliğ olunur. Cihat, Hüsamettin, Reşat, Faruk, Ya- şar, M. Reşat, Rıza, Ayten, İbrahim, Da- niş, Melih, Naci, Salâhattin, Rebii, Fik- ret, Namık, Bülent. Dinarlı ve Tekirdağlı galip İnegöl 7 (Hususi) Dün binlerce se- yirci huzurunda yapılan güreş müsaba- kalarında Dinarlı Mehmetle Tekirdağlı AĞ