8 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

8 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Beğendiğini iz kadın ve erkek tipleri hangileridir? — 455 — Kadının boyu erkeğin boyu ile münasipte olmalı Beğendiğim kadın tipi: Bugünün ideal tiplerine a2 çok yakın olması ve boyunun benim boyumla mütenasip bulunması Jâ- zımdır. Tablati: Munis, neşeli hakiki bir ev kadını, Bilgisi: Lise veya orta tahsili olması, enstitülerin birinden mezun bu- lunması, ekozomik ve ev kadınlığı bakı» mından şayanı tercihtir. Çok hassas, 20-25 yaşlarında sarı saçlı | navi gözlü bir genç kız. Ankara Enver Altıntuğ (Sarih aâresinin neşrini istememiştir) Resimli zabıta | hikâyesinin | hal şekli Yaradan sizan Kan (6 numaralı re- Iduğu zaman yüzü koyun yere düştüğünü gösteriyordu. Eğer sırt üstü yere yuvarlanmış ok saydı, kan bürnuna doğru akmıyacak, alnına doğru! bir seyir takib edecek- ti. Müfettiş, dümenciden, kaptanın mektubu ve zarfını da (ki apaçık bel- lidir) Sumenin üzerinde bulunan ku- rutma kâğıdında kurutluğunu öğren- mişti. (İ numaralı resim kaptanın mektubu nasil kuruttuğunu gösteri- yor.) Bununla beraber müfettiş masayı muayene ettiğ (8 numaralı resim) sunenin üstüne hiç kirlenme- miş bir kurutma kâğıdı serili olduğu- nu görmüstü. Sonra ikinci kaptanın | kamarasında da kısmen yanmış bir sim) kaptanın v | ! zaman | vinin idaresini bilmeli, — 456 — Erkek hâkim, doktor veya mühendis olmalı! Beğendiğim erkek tipi şudur: Boylu ba: sarışın, harice karşı ga - yet ciddi, yuvasına sadık, asri, ince ruh- lü, hâkim, doktor veya müheridis. Bursa: A. Z. B. (Sarih adres ve isminin meşrini iste - memiştir.) — 457 — Kadın kıskanmalıdır Beğendiğim genç kız: Esmer, ne yuvarlak, ne de uzun bir yüz, bu yüze uygun bir burun ve rimel ve saire ile tabilliği bozulmamış bir göz, yo- lunmamış kaşlar, mütenasip bir ağız, ba- lık etinde ve uzun bir boy, ince bir bel, tatlı dilli, konuşmasını bilir ve birazda kıskanç olmalıdır. Çünkü kıskanan kadın sever, kocasına bağlı olur. Tahsili: Ev işlerini idare edebilecek ve kendisini muhite yabancı hissettirmiye- cek bir lise tahsili Balikesir Milli Kuvvetler Caddesi No, 87 de F. Demiraip — — Bir erkek terzisinin | fikri; Kadın sadelikten hoşlanmalı! Aradığım kadın tipi: Balık etinde, orta boylu, sarışın, mavi gözlü, saçları bukleli olmah. Tabiati uy- sal, tahsili benimkinden aşağı olmalı. E- sadelikten ziyade | hoşlanmalı. | Ankara Atpazarı Kabakulak terzi Kanburoğlu Andon — 459 — Kadında çalışmalı! Her genç gibi ben de hayalimde bir tip yaşatırdım. Kumral, gözü elâ, masum ve | di tavırlı, orta boylu, az zayıf, fakat sıhhatli, Bu tiplere pek çok köre tesa - İdüf ettim. Fakat bende hiç bir heyecan Imıyan tiptir, 2 | ışhı. Katil ikinei kaptan bulaşık”kurutma kâğıdını kaldırmış, kendi kamarasında yakmış amma bir parçasmi uhutmüştü. Bundan” sonra cesedi sırilamış, kayığa Koyarsk köp- rüye getirmişti. (Gecenin sisli oldu- unu ve sis düdüklerin! tüşünü ha- tırlayınız) veya tesir bırakmadılar. Anladım ki se- vilecek tip hiç te düşünüldüğü şekilde ol- Meselâ bir gün karşınıza öyle bir tip çıkar ki, düşündüğünüz ti - pin tamamen aksi olur. Fakat sever ve mes'ut olursunuz. Bence en mühim het bü hayat pahalılığında eşimin de bir iş sahibi olması, zekâ ve cinsi cazibeye malik bulunmasıdır. Derince: S.T. (Sarih adres ve işminin neşrini iste - memiştir.) Bugünkü program İSTANBUL 8 Mariran 957 : Sah Öğle neşriyatı: 1230 ia Türk musiki dis. 13 ğlu Halkevi g fından bir temsil 12.50: Hava- x kolu tara- Akşam neş 1830: Konlerüns: Beyoğlu kevinden naklen İhsan Arif (Cumhuriyetçilik ve Mi- Hyetçilik?, 1930: Konferans: Eminönü Halk- evi neşriyat kolu namına Bay Nusret Safa, 20: Belma ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 2030: Ömer #vza tarafından arapça söyler, 20,45: Cemal Kâ- mil ve arkadaşları tarafından Türk musi « Xisi ve Halk Şarkiları (Sant ayarı), 22.15 Radyo fonik dram (Hamlet), 2315: Ajans ve borsa haberleri, 2230 Solalar, o pera ve opert. parçaları, YARINKİ PROGR İSTANBUL $ - Haziran - 937 - Çarşamba iyatı: AM Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musiklsl. 1250: Hava- dis. 13.05: Muhtelif pik neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18,30: Plâkla dans musikisi, 1930: Mando- lin orkestrası Berk ve arkadaşları, 20: Ne - sihe ve arkadaşları tarafından Türk müsi- kisi ve halk şarkıları, 20,30: Ömer Rıza tara- fından arapça söylev, 20,45: Bilmen Şen ve ar kadaşları tarafindân Türk musikisi ve halk| şarkıları (Saat ayarı), 2115: Orkestra, 72,15: Ajans ve börsn haberleri, 22,0: Plâkla s0l0- lar, opera ve operet parçaları. Bir Doktorun Günlük Salı Kotlarından o (*) “ Yaz havalarına Aldanmayınız!,, ç kün zarfında yağmur ve rüngürların devamı dolayısile sabah ve | Haziran süye ihtiya Bu sebepten nezle aldı, miz oldukça âmil oluyor. Bir çokliarımız İl yası zorla 18 ürmek istiyorlar. Ve ona gö- & dikkatli ve ihtiyat dav - ranmayı ihmal etmemelidir. Hele İstan- bul gibi cereyanı bol bir yerde bu ihtiyat, lmahdır. Fransızların bir rmeş- hur darbı meseli vardır: « Hava iyi olunca şemsi, za almağı unutmayınız, hava olursa ne İsterseniz yapinın!.» Derler, nizi yanım- yağmurlu (9) Bu notları kesip saklayınız, yahut | bir albüme yapıştırıp kolleksiyon Yapınız, Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir dökter gibi imdadınıza yetişebilir. > Jlğır işleri, bi) İlerine yaptır | kaya giden bu adaya onlara izafetle bu ismin veril -| yi beri Müşteri çıktı Sanay anılan Yunus balığı yağı ve Yunus baliğıskara ciğeri İhracı içih hariçten bir çok firmalar Ticaret Odasına müracaat etmişlerdir. Bu müracaatları, Ticaret Odası slâkadar ihracatçı tacirlere bildirmiştir. Ka- radenizin bir çok yerlerinde Yunus balığı avcılığı ve bu balıktan yağ istihsali ilerle - miştir. Gitgide Yunus halığı yağı ihracı mem lekete iyi para getirmeğe başlamıştır. Kâra- denizin bazı mıntakalarında Yunus balığın- dan yağ çıkaran imalithaneler vücuda geti- rilmiştir, Ruhsal tezkeresi almıya mecbur müesseseler iyetinden istifade e- şubelerinden ruh- geldiği Maliye Teşviki sanayi mu den müesseselerin mı sat tezkeresi Tarihi teti ikler (Baştarajı 6 sncı sayfada) “Kristof Kolomp tamam on sekiz se- İetmek için bir çok kapılara baş vurduk; tan sonra İspanya kraliçesi (o İzabelden yardım gördü ve 1492 şenesi ağustosun ü- çıktı. Kumandasında üç gemi vardı. ların da köptanlari sirasile şunlardı: 1 — Kristof Kölomb. 2 — Marton Alorzo Penzan, 3 — Viçenle Yanez Penzon. ide yüz yirmi beş kişi bülü- B de yanında bulunanların a- bir Türk adına tesadüf edilemi Kolombla beraber bir Türkün bulunmadığı da larda 'Ti he Hindistana giden en kısa yolu keş -| çüncü günü İspanyanın Palos limanından ! Mart msi Ihracatımız Yapılan istatistiklere göre mühim bir inkişaf vardır. Mart ayınd& : racatımız 9,893,806 Jira, ithalâtımıs 94 at — liradır. İhracalımızda, ticaret mü lehine olarak 254,284 lira fark vardı”. aymda başlıca ihrac ettiğimiz maddelef lardır: Tütün, çavdar, darı, kuşyemi buklu fındız ve kabuksuz), cevheri, 20; postin .stanbul Borsası kapan!$ fiatları 7-6: 1937 Kapri 500 “in İİ Açılı j l 605.59 klerle en çok münasebette bu-| luban İspariyollar kendi gemilerindeki a-| Nitekim Türkler de a karı retle hareket erdi. Bu itibarla Kristof Kölombun hatlerinde veya daha sonra Ameri - ilerde Türkler var idise râ. Ni miş olması malden uzak değildir. Bil- yeni ve vazıh vesikalar elde edinciye ka- dar, akın tikleri h Vr acelecilik otur. Türk denizcilerinin o Amerikaya yaptıkları, hele orayı keşfet ındaki iddialara inanmak fa7- Turan Can Firatın kudreti ölçüldü Kemaliye (Hususi) — İktasat Vekâleti elek trik işleri etüt idaresi Kemaliyede Pirat Üze- rinde yaptırılacak baraj için tetkikat yap- tırmaktadır. Mühendiz Celâl ve Turgut Pira- tın sarfiyatını, akış kudretini ölçmüşlerdir. Bu ölçüş Fıratın en taşkın . samanında ve *büyük #ehlikeler atlatılarak yapılmıştır. hassa garp ve Amerika kaynaklarından | sa kürekçiliği Türk esir-! Moskorü Stokholm. Anadolu gm, * 60 peşin A.Ş. © 00 vadeli Bomonti - Nektar Aslan çimento. Merkez bankası İş Bankası Telefon İttihat ve Değir. gark Değirmeni Terkos ani « Son Posta» nin tefrikami 47 Endülüs Şövalyesi Abdurrahman olur k e n derin 5 düşündüğü ünü göl rür görmez, kahka gülerek: — Ne o dostum.. böyle ne oturuyor- mda- erek;| | ar çizmeci, adetâ bir hüki yerlere kadar eğ bir hürmetle cevap vermiş » Dün, öğle yemeği, aretinize gelen, asılzade! misafirinizle görüşmek için odanıza giderken; bu sadık ve fakir dostunuza... «beh avdet edinceye kadar, burada o - tur.» demiştiniz. Mahaza, bu emtinizi yerine getirmiş olmak için burada otu- rüyorum. — Ay, o zamandanberi sun?.. — Derin bir uyku man müstesna olmi ğiniz gibi, bu sandalyı rüyorum, — Vah, dostum vah... — mbilir, kar- nınız ne kadar acfkms Karnumın pek f; dar ehemmiyet vermi in ğazımın, şarapsız kalı bir fıçı gibi kurumasından çok muztarip oluyo - Tum. Abdurrahman göz gezdirmişti. oturuyor mus ja geçirdiğim Za- üzere; emretti - © böylece otu- basını dikerek etrafa Karşıki köşede şaka- — Garsi sor tir, Ve sonra, neş'eli bir tebe: vuçlarını birbirine sürterek mişti: - Vallahi dostum, istediğiniz kadar şikâyete hakkınız var. Fakat, benim de mazeretlerimi kabul etmeniz lâzımge- lir... Buradan sizinle ayrılıp Odama çıktığım dakikadanberi öyle hâdiseler ie e, re ve e şarap ge ümle a “ söze giri İcereyan etti ki. — O, asil ve necip misafirinizle de- ğil mi? — Hangi asil ve necip misafir?., mutlaka; ya bir kontes. ya bir düşes. veyahut bir prenses olacak?. Abdurrahman, bir kahkaha koyuver-|i mişti... İhtiyar çizmeci, hiç istifini boz- madan, e devam etmişti: Sizin gibi yüksek asılzadelerin kadınlar, başka kim olabilir? kadınlar mı?. Ya, bunlardan biri de kraliçe i Buna, ne dersini — Hiç taaccüp etmem, asaletmeap — Aziz dostüm!.. Sana şunu müjde- liyeyim ki.. atım vardı. Silâhım vardı. Yalnız hayalıma karışacak bir kadın noksandı. Galiba, bu noksanı da ikmal edeceğim. “İmeydan — Haaa.. ben de size, bundan bahse- decektim... Rüyamda ne gördüm, bili- yor MUSUNUZ? — Hayır. — Şu halde, bir kaç dakika m buyurunuz. Garson yemekleri rine nakledeyim. Garson, elinde dolu tepsi ile gelmiş- ti. Şâraplarla yiyecekleri masaya yer- leştirmişti. İhtiyar çizmeci, bir hamle- de iki bardak şarabı üstüste yuvarla dıktan sonra, dilini şapırdatarak: — Muhterem asılzadem!.. Demişti, Abdurrahman, gene bir * “jçeviriyorum. Ne göre ü marta-İy . şövalyelik tarihine yeni zade karısacak, şövalyeli - üç büyük pis tak- etmek yin onu bekliyorlak fısıldıyor. — Birdenbire bo - rular çalınmaya başlıyor. Bir de başımı 4m?. Siz, tepe - nağa kadar zırhlar ile görülmemiş bir zde uzun bir liş geliyorsunuz ki Allah.. hayret edilecek şey. p şişelerinin üzerine, dok- san dokuz yemin ederim ki; size, rüya- iş bir hakikatten bahsedi » diş diye mızrak. val dinleyeceğine emin olmakla berâ- ber, bu adamın sözleri hoşuna gittiği için; memnun ve mütebessim çehresi- ni, ihtiyar çizmecinin zayif bir keçiyi andıran çehresine dikmişti. : Mühterem asilzadem!.. Geniş bir Wvür ediniz. Her taraf, yemyeşil. Zümrüt gibi çimenler, ren - gârenk çiçekler, Ortada, ty gil di; tünde, üç zırhlı şöv mamile nikaplı, nikaplı diyorum.. çün- kü yüzleri açık olsaydı, mutlaka kendi» lerini tanırdım, — Evet, — Meydanda; derin bir süküt içinde, muazzam bir kalabalık. Bu Kalabalığı içinde, ben de varım... — Alâ, — Merak ediyorum. Şövalyelerin o- turdukları tahtın dibindeki sırmalı el- biseli at uşaklarına sokuluyorum. Ne oluyor?., diye soruyorum. Uşaklardan — Sonra? — Sonra, asılzadem.. geliyorsunuz. Ve, o üç şövalyelik pirinin önünde du- Tuyorsunuz. Ortada bulunan zat, aya or, Ey muhterem Afrika asıl Seni, şö eliğe intihap ede- Fakat şövalyelikte şart olduğu üzere, şurada duranlardan kendine sa- dık bir uşak intihap et; diyor... etrafa .göz gezdiriyorsunuz.. memleke- tin yabancısıyım. Kimseyi tanımayo - iyorsu O zaman, halk ara» sından bir ses yüksöliyor. bu kadar asil ve necip olan bir şövalyeye, uşak olabilmek in, ceddi Hazreti Ademe|' kadar dayanan fakir ve düşkün bir a- sılzade, ve 'vaktile hayatta bin bir tec- rübe görmüş olan eski bir şövalye bul- mak lâzım, O da, olsa olsa, şu adam olabilir; diyor. ve.. patmağının ucu ile İbeni gösteriyor. Abdurrahman; deminkinden daha gürültülü bir kahkaha basmıştı. İki el Siz,| rum. e jterini masaya dayayarak: pe * — Aziz dostum! Arzulerini kadar tatlı masallarla süsleyen bir o. ma tesadüf etmedim... Şayet günün & R rinde, İspanyada bir hükümdarlık edersem, seni kendime başms yinci alacağımı şimdiden tebşir ede” m, — Ben de, şirndiden iy arzeylerim, muhterem Mia şu var ki; bu âciz kulunuza, Pİ, wi mabeyincilikten - evvel, uşaklığı? şerefini bahşettiğinizi tebşir artık açlıktan ölmiyeceğime emin rak size bütün varlığımla hizmet vim, Ve.. bana, yinmi dört saatle şişe şarap ile bir bâyat domuz sucu bile temin etmiyen dükkânımı; bugü” den tezi yok bir budalaya devrede” yepyeni bir hayata gireyim, di “ — Hay, hay dostum. Şu daki âtibaren sizi, uşaklığıma kebul edi” rum. Fakat ayni zamanda, benimle yemek imtiyazını Vergi . Yemeğinizi yeyiniz. Pürüzli lerinizi temizleyiniz. Derhal başına geçiniz. ! Zavallı ihtiyarin, sevinçten darı titremişti. adetâ ağlar gibi bir te! — Çok teşekkür ederim, aziz gri, yem... Şövalyelik nam ve nan vi zerine yemin ediy masrafa sokmamak için, xa ibaren daha idareli bi #çeceğim. Vazifeme de, bi timle ehemmiyet vereceğim. ütfen söyler misiniz; ilk vazife > geden başlıyacağım?, > (Arke pa veri ir ie

Bu sayıdan diğer sayfalar: