Ç ŞT 'ı Kontenjanın kaldırılması İktısadi hayatımızı Normalleştirmeğe doğru Bir adımdır — Yazan: Muhittin Birçen C Eâl Bayar, İktisat Vekâleti bül- çesinin müzakeresi esnasında uzün Bir nutuk söyledi. Bu nutkun göre- bildiğimiz kısımları, memleketin umumi iktisadiyatını alâkadar eden kLirçok İş- lere ve birçok bahislere dokunuyor. Bun- ayrı ayrı tetkik ve tahlile kil edecek şeylerdir. Bu arada, iktisadiyatının daimi harcketi ile alâkadar olan bir mescle var ki, - bil- hassa dikkate değer mahiyettedir: Kun- tenjan rejiminin kaldırılması. Celâl Bayarın süzlerinden — #nlıyoruz ki kontenjan rejimi, artık kulkmak üze- redir. Zaten G. L R. rej'mi şıkarılırken de İktisat Vekületi bunun kontenjanı kaldırmıya duğru bir adım teşkil ettiği- ni söylemiş ve bir müddet sonra könten- yan usulünün büsbütün bertaraf edile- tegi vadinde bulunmuştu. Şu halde, ya- kin haftularda kontenjan usulünün büs- bütün — kaldırılmış olduğunu göreceğiz demektir. * Celâl Bayarın dediği gibi, kentenjan rejimi, büyük buhranın ilk devrinde, memleketin iktisadi emniyetini korumak maksadile ortaya atılmış bir usuldü. Ta- kasla, kleringle ve saireyle birleştiği za- man bu rejim, birçok fenalıklara - sebep eluyor, ezcümle sun'i bir hayat pahalı- hğı vücuda getiriyordu. Fakat, çok fena ve ağır iktisat şartları İçinde, ehvenişer olaruk müracaat edilen bu tedbirle, İk- tisat Vekâleti, bir taraftan Türkiyenin beynelmilel mübadele muvazenesil ve bununla birlikte paranın kiyzmetini koru- mak ve bir taraftan da kontenjanı bir nevi perde olgrak kullasıp bunun arka- gında Türkiyede bazı sanayi teşebbüsle- rinin tesisi ve yahut inkişafı imkânlarını genişletmek gibi iki tiyordu. Bugün bu rejimi kaldırmıya ka- rar verirken de, anladığımıza göre, va İ bu iki d bukimindan, şu su- Evvelâ, görüyur ki dünya piyasası kal- kınmış, memleket artırmış | ve mahsul de yeniden para etmmeğe baş- lamış olduğu için, Türkiye, harice daha kolaylıkla para tediye edebilecek bir va- ziyete gelmiştir. Bundan başka, hariçle mütekabil tediye usullerimiz, tediye mu- vezenemizi bozmuyacak bir takım ahkâ- ma tâbidir. Bu ahkâm mevcut oldukça, koöntenjanın kelkması yüzünden — tediye muvazenemizin bozulması teh'ikesi yok- tur. Mademki, ihracatımızın kıymet ye- künu- yükselmiştir, şa balde ithalâtımı- zın da kıymet yekünu artabilir: hinaen- aleyh, tediyeye ait ahkâmı muhafaza et- mek şartile, kontenjanı kaldırmakta, yaz ni ithalât imkânlarını geniş laylaştırmakta beis yoktur. 2 — Kontenjan perdesi altında tesis ve ikişaf imkânları artırılmak matlup olan sanayie gelince, hükümet bunların he- nüz himayeye muhtac olanlarını gümrük nisbetlerini attırmak - yolile . temin et- meği düşünüyor, bununla beri - bu-| nu sırf bir tahmin olarak- si mümkündür ki İktisat Vekâ yenin nisbetini biraz — mutedil Dahilde tesis edilmiş alan « lerinin, tedricen malıyet şürmeleri ve kazanç nisbetlerini küçült- meleri zamanı gelmiştir. Bunı İktisat Vekâleti pek güzel farkedebilir. Binaen- aleyh, bahsedilen himayeyi de © kadar geniş tutmaması mümkündür. Fakat, bu himaye nisbeti ne olursa olsun, ber halde koöntenjan ve memnu liste usullerine nis- betle gene ehvendir. mahsulünü etmek ve kö- bu hima- * Celâl Bayarın çok muvaifakiytle idare | etmiş olduğu bu siyasetin bugün, kanten- imkânlarını jan rejiminin kaldırılması niyetle kaydederken şu mü kaydetmeği unutmıyalım: A — Koöntenjanın kalkması beynelmi- lel tam bir serbest mübadele - rejimine girmek demek olmayıp bu - istikamette yeni bir adımdır. Serbest rejime varmak için bu adımı, diğer yeni adımların ta- kip etmesi lâzımdır. B — Kontenjan rejiminin kaldırılma- sını mümkün kılan sebeblor, bir taraftan mahsulâtımızın miktarnca çoğalması ve (Devamı 5 inci soyfada) |kimseler ayıramamaktadırlar. iketleri tarafından benimsenmiştir. Şim |di bazı SON POSTA Resimli Makale: WE Henri Forda göre ciddi adam $8 NMeşhur otomobil fabrikatörü Henri Ford müşterek bir İşe girişmeyi konuşmak üzere zengin bir komisyoncunun dafresine gitmişli, ona, mevzuu bahsolan işi her noktadan faydalı gördüğünü anlatacaktı. SsSÜZzZ Lehistanın Eski Reisicumhuru Aktörlük yapıyor Ömer Seyfeddinin nında emirberi bir g Dedi. — Yazmmız beyim! Biy zamanlar Lehislan reisicumhu - — Yazıyorum. ru olan düny: meşhur piyanist Pa - derefski işi artık aktörlüğe dükmüş bu Junuyor. Son günlerde çevirdiği Mun- layt Sonata filminde, piyanosunu hay- ranlarına dinletmektedir. Filmde rol icabı, bazı sür'atli sahnelerde kenı nin yerine geçen benzerini pek çul Haki - katen Padercfski'ye çok benzeyen bu akiörün yegâne ayrılış noktası — o da erbabınca anlaşılan — piyanoyu ça- lış tarzıdır. Resimde hakiki Paderefski (X) işa retlisi olandır. Mektup bitmişti: yım ma? — Okuyun beyim, bir şey yazarlar. — Mektubumdaki * / Sokaklarda Gözleriniz elâ mı? Fiçılarla Bir Alman dukloru ortaya elâ göz- lüleri heyecana di İ mıştır: Elâ gözlüler diğerlerine nazaran daha az yaşarlarmış, ve bir elâ gözl nün hayatı 55 yaşını aşmazmış. Bundan evvel bir doktor daha göz renklerile hayatın uzunluğu arasında bir nisbet kurmak istemiş, fakat tezini Emt bir surette izah edemediği için na- zariyelefi reddedilmişti. Ha'buki bu doktorun fikirleri bir çok sigorta şir - Amerikada, iş- çileri terfih cemi- yeti âzasından ol- muyan yani İşsiz - * ler, kendilerinin * hallerine bir çare b u lunmamasını protesto maksadi» Ie büyük bir yü « rTüyüş yapmışlar - şirketlerin talepnamelerinde:| dir. Bir çok pro - (Sigarta edilen şahsın gözünün rengi) | testa şekilleri ara diye bir hane varmış ve gözleri elâ o- sında, âzadan bir lanları gzami 55 yaşına kadar yaşaya -| KAÇI resimde gör cak diye telâkki ediyorlarmış. düğünüz gibi fıçı —-— « larla sokaklarda © Solaşmışlardır, bu şekil alâka uyan - Garip isimli filmler Vak'a Amerikada cereyan ediyor: | dırmış, kadınların Amerikalılardan birinin can: sine- ' resimleri « bütü maya gitmek istemiş. Telefon defte -| dünya Bgazetele » tinde bulduğu en yakın sinemalardan 'rine geçmiştir. birine telefon ederek, «bu gece ne oy- nuyor?..» diye sormuş, Sinemada telefonu alan zat, o ak - şamki filmin ismini söylemiş: — Senin üzerine vazile değli!. Sinema merak'ısı zat hiddetlenm Hâdise polise akse' ,M—lc anlaşılmış ve bi mMmevzüu olmuş. ” ARASI | HER GUN BİR FIKRA Mektup yazdırırken — Sizden bir şey istiyeceğim, Ömer Seyfeddin sordu: — Ne istiyeceksin? — Memleketteki karıma bir mek- tup göndereceğim de siz yazarsanız, — Yazayım, haydi başlar Ömcer Seyfeddin köğidi kalemi ha- İzarladı. Emirberi söyledi: Emirber söyledi. O yazdı. — Mektubu bir kere sana — okuya- Ömer Seyfeddin mektubu okudu. — Bir eksik var beyim, onu da koy- sanız, mektupların da gonunda hani — Söyle de yazayım. kusurumun affini dilerim. eeei eeei Dolaşan kadınlar -T r V g A Ve (çat!..) diye telefonu kapamiş.. Komisyoncuya şunu söyledi: Teklifinizi kabul etmişlim, fakat bu dakikada caydım. Çünkü sizi iş başında sigara içer- ken görüyorum. İş başında sigara içen adamın ciddi - bir adam olamıyacağı ise bence muhakkaktır. NDA ) Musikişinas olmak İsterken Başvekil olan adam askerliği zama- ün kendisine; imlâ — yanlışları Evvelki gün istifasını veren ve İn - * |giltere tarihine, monarşiyi — kurtaran bir adam olarak geçen Başvekil Bald- vin siyasete sırf arzu ve iradesile atıl- mıştır. Kambriç üniversitesinde okur- ken, siyasetle kat'iyen alâkadar olmaz- mış makinelerden de hoşlanmazmış, Deha ziyade, amcaları gibi artisi, ve yahut o vakitler, pek (, ğindan maruf bir piyanist istemiş. Hattâ Kuzeni kipling gibi mu- aralık ta papazlığa heves etmiş. Lâkin bunların hiç biri olamaıfış, tüccar bir ailenin yegâne oğlu oldu - gündan ticarete atılmaş, fakat ticarettey hoşlanmamış ve «ben büyük bir si> yasel — adamı olacağım, İngillere hü- kümetinin başıma geçeceğim» diyerek çalışmış, çabalamış ve hakikaten de lerinden biri olmuştur . Fransız kadınları ve hürriyet şikâyetcidirler. Kendilerine medeni hak- etmek) hiç biri verilmemektedir. Fransada evli bir kadın bankaya para bile yatıramamakta ve eğer muhakkak A oral yatırmak isterse koacasının resmi bir bir tmiş. Nihayet Mo-| iyin lâ ti at - r hayli eğlerce tirdikten sonra gişeye ibraz etmek moc- | buriyetinde bulunmaktadır. İSTER İNAN Limanda seyrüsefer işleri ile alâkadar bir daire, limanda işliyen vapur kaptanlarından bazılarınm sefer — esnasında yanlarına misafir kabul etmekte olduklarını görmüş, bu halin bir kazaya sebep olabileceğini düşünmüş ve kaptan İSTER TF N T OK O A İSTER İNANMA! köşküne misafir kabul edilmemesi için emir vermiştir. Biz alâkadar dajrenin bu tamimine bakarak bazılarının her yolcu gibi yolcuların arasında oturmayı kendileri için küçük görmüş olabileceklerine inanıyoruz, fakal —ey okuyucu sgen: İNAN İSTER İNANMA! piyano çaldı -| olmak | harrirliğe bile temayül göstermiş. - Bir | ve, tevkir duygularından şüphesiz $i MA gi t İngiltere tarihinin en maruf şahsiyet -| midir? Fransız kadınları vaziyetlerinden çok| DürBOr Müsüunuz ' — ların biri müstesna (vasiyetname tanzim | « — e Kadardır? 'r— Sözün Kisası Görmeyen Hocamız E. Talu ” ugün, Galatasaray mektebiniğ yetiştirmiş olduğu zgevatları tanbulda bulunanlar, mektep binasınlü munis sakfı aitında toplanarak müştet” hatıraların tatlı yadi ile tören yapıyorlör Evvelsi gece de Ankaradakiler de, piç lokantasının geniş salorunda böyle bir aile toplantısı yapmış, sevgili mekteplerinin samimi havasını yaşatımli” lardı. a Bu her iki toplantıda bulananlar kalblerinde bir damla zehir.. Bir vardır: Birkaç Galatasaraylı nesline o mukaddes rfan ocaği” kıymetini katmış, ğa olan temiz varlığını gen bezletmekten haz duymuş muhterem BÜ camız Buy Faik'in aralarında bulunmi” ması! Galatasarayın gelmiş geçmiş - güzid muallimleri içerisinde onun kadar seV7 Jeni olmamıştır. Spor kelimesinin bizce meçhul buluü” duğu, jimnastiğin günah, beden terbijt” ginin ayıb sayıldığı bir devirde, LâSÜNY lerin: «Sağlam dimağ ancak sağlam cudda bulunur» düsturunu bizde de küi fiile koyan Faik Hoca, yarım âasra iaşan devamlı ve azimkâr mesaisile duğu temelin üzerinde yetişen kavi gençliğini görebilmekten bugün rumdur. Talihin bu gibi hazin cilveleri nadi” değildir. Lâkin yüzlerce, binlerce Insüfi bu anda isterlerdi ki Bay Faık bir ististi teşkil etsin; ve talih rüyet kabiliye! onun, gençliğe, Türk gençliğine sayığl sevgi ile bakmağa alışmış bulunan lerinden almamış olsun, K Galatasarayın çok kıymetli ve veie” çâr evlâdı Şükrü Kaya, hepimizin dÜY7 gularımıza tercüman olarak, geçen 5İ bâyramında hocaya bir mektup — yazif onun salâhiyetli sözlerini radyoda 197 | mek arzusunu izhar etmişti. a Bay Faik verdiği cevapta: <.. 'TECİ mar ömrümün en bahtiyar bir saniy yaşarken, ne bedbahtım ki, gürmüyor lunuyorum... Onun için mektubun! yalnız dinledim, ve inledim. Bu âlil sPof” cuyu lütfen hatırladığınızdan dolayı $? sükranlarımı sunar ve emirlerinizi ye ne getirmekten beni alıkoyan görmem' liğimden dolayı bahtıma isyan edip, * sarım!'» Hayır, hocam; ne isyan et. ne de *“! Bugün, evet, eserini gürmemek ve memek gibi ağır bir cleme giriltari Fakat duyuyorsun... Ve senin o faziletkâr ruhur, m!m"v' millet ve vazile aşkile ç: kalbin, şu saniyede yurdı dan sana leveecüh eden yüzlerce G6 saraylırın candan sevgilerinden, hü Varol, aziz mürebbi!... Kurmu: ğun temelin sağlamlığı ile hıuedetd,; fahrü- gurur, bilirim ki senin —i0 £ rTüyet hassasından daha kıymetlidir. Gözlerinin sönen feri, yarattığın ;I::/' cu gençliğin gönlünde alev olmuş dj yöor. Bu, senin en büyük teseilin Y ENA ——— —— — berdardır. İ ş eldEE 1 — İzmirin nüfusu ile İstanbulut 2 — Kâğıt yeryüzünde hangi yıldt ç edilmiştir? 3— Matbaa makinesi kâğıdın hıd’ kaç yıl sonra icad olunmuştur? —— Öj | (Cevabları yar" * (Dünkü suallerin cevabları) KÖ 1— Şiyociya şehri İtalyada Brent? fezi yakınındadır. Nüfusu 25 bindir. li 2 — «Viranei cihanda na,ahı:.*'wu. «Rindi abâ bedüşu garibü :;: mısraları ile başlıyan şiir Yahyâ lindir. A,.f 8 — Bugün Almanyanın HNW emelini taşıdığı Dantzig serbest ı*"” nüfusu 200.000 dir. Burası 1919 serbest şehir haline konmuştur.