30 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-i Hadiaim Ai a SON POSTA' ——— N Hergün Kontenjanın kaldırılması İktısadi hayatımızı Normalleştirmeğe doğru Bir adımdır. — - — lYazan: Muhittin Birgen C elâl Bayar, İktisat Vekâleti büt- çesinin müzakeresi esnasında uzun bir nutuk söyledi. Bu nutkun göre- bildiğimiz kısımları, memleketin umumi iktisadiyatını alâkadar eden kLirçok iş- lere ve birçok bahislere dokunuyor. Bun- ların hepsi, ayrı ayrı tetkik ve tahlile mevzu teşkil edecek şeylerdir. Bu arada, memleket iktisadiyatının daimi hareketi ile alâkadar olan bir mesele var ki, * bil- hassa dikkate değer mahiyettedir: Kon- tenjan rejiminin kaldırılması. Celâl Bayarın sözlerinden — anlıyoruz ki köntenjan rejimi, artık kalkmak üze- redir. Zaten G. İ. R. rejimi çıkarılırken de İktisat Vekâleti bunun kontenjanı kaldırmıya duğru bir adım teşkil ettiği- ni söylemiş ve bir müddet sonra konten- jan usulünün büsbütün bertaraf edile- cezi vadinde bulunmuştu. Şu halde, ya- kın haftalarda kontenjan usulünün büs- bütün kaldırılmış olduğunu göreceğiz demektir. * Celâl Bayarın dediği gibi, kontenjan rejimi, büyük buhranın ilk devrinde, memleketin iktisadi emniyetini korumak maksadile ortaya atılmış bir usuldü. Ta- kasla, kleringle ve saireyle birleştiği za- man bu rejim, birçok fenalıklara sebep oluyor, ezcümle sun'i bir hayat pahalı- hğı vücuda getiriyordu. Fakat, çok fena ve ağır iktisat şartları içinde, ehvenişer olarak müracaat edilen bu tedbirle, İk- tisat Vekâleti, bir taraftan Türkiyenin beynelmilel mübadele muvazenesini ve bununla birlikte paranın kıymetini koru- mak ve bir taraftan da kontenjanı bir nevi perde olarak kullanıp bunun arka- sında Türkiyede bazı sanayi teşebbüsle- rinin tesisi ve yahut inkişafı imkânlarını genişletmek gibi iki büyük maksat göze- tiyordu. Bugün bu rejimi kaldırmıya ka- rar verirken de, anladığımıza göre, va- ziyeti, bu iki maksad bakımından, şu sSu- retle mütalea ediyor: Evvelâ, görüyor ki dünya piyasası kal- kınmış, memleket mahsulünü — artırmış ve mahsul de yeniden para etmeğe baş- lamış olduğu için, Türkiye, harice daha koölaylıkla para tediye edebilecek bir va- ziyete gelmiştir. Bundan başka,. hariçle mütekabil tediye usullerimiz, tediye mu- vezenemizi bozmıyacak bir takım ahkâ- ma tâbidir. Bu ahkâm mevcut oldukça, kontenjanın kalkması yüzünden tediye muvazenemizin bozulması teh'ikesi yok- tur. Mademki, ihracatımızın kıymet ye- künu. yükselmiştir, şu halde ithalâtımı- zın da kıymet yekünu artabilir: binaen- aleyh, tediyeye ait ahkâmı muhafaza et- mek şartile, koöntenjanı kaldırrnakta, ya- ni ithalât imkânlarmı genişletmek ve ko- laylaştırmakta beis yoktur. 2 — Kontenjan perdesi altında tesis ve inkişaf imkânları artırılmak matlup olan sanayie gelince, hükümet bunların he- nüz himayeye muhtac olanlarırı gümrük nisbetlerini artırmak : yolile, temin. et- meği düşünüyor, bununla beraber - bu-| nu sırf bir tahmin olarak- söyliyoruz - mümkündür ki İktisat Vekâleti bıu hima- yenin nisbetini biraz muütedil tutsun. Dahilde tesis edilmiş olan sanayi şube- lerinin, tedricen maliyet fintlarını dü- şürmeleri ve kazanç nisbetlerini küçült- meleri zamanı gelmiştir. Bunu İktisat Vekâleti pek güzel farkedebilir. Binaen- aleyh, bahsedilen himayeyi de © kadar geniş tutmaması mümkündür. Fakat, bu himaye nisbeti ne olursa olsun, her halde kontenjan ve memnu İiste usullerine nis- betle gene ehvendir. * Celâl Bayarın çok muvaffakiytle idare etmiş olduğu bu siyasetin bugün, konten- jan rejiminin kaldırılması imkânlarını vermiş olduğu vakiasını burada memnu- | niyetle kaydederken şu mülâhazaları " da kaydetmeği unutmıyalım: A — Kontenjanın kalkması beynelmi- lel tam bir serbest mübadele rejimine girmek demek olmayıp bu istikamette yeni bir adımdır. Serbest rejime varmak için bu adımı, diğer yeni adımların ta- kip etmesi lâzımdır. B — Kontenjan rejiminin kaldırılma- sını mümkün kılan sebebler, bic taraftan mahsulâtımızın miktarca çoğalması ve (Devamı 5 inci sayfada) Resimli Makale: &E Henri Forda göre ciddi adam 38 * Meşhur otomobil fabrikatörü Henri Ford müşterek bir İşe girişmeyi konuşmak üzere zengin bir komisyoncunun Komisyoncuya şunu söyledi: Teklifinizi kabul etmiştim, fakat bu dakikada caydım. Çünkü sizi iş başında sigara içer- dairesine gitmişti, ona, mevzuu bahsolan işi her noktadan - ken görüyorum. İş başında sigara içen adamın ciddi bir faydalı gördüğünü anlatacaktı. adam olamıyacağı ise bence muhakkaktır. Lehistanın Eski Reisicumhuru Aktörlük yapıyor Bir zamanlar Lehistan reisicumhu - ru olan dünyaca meşhur piyanist Pa - derefski işi artık aktörlüğe dökmüş bu lunuyor. Son günlerde çevirdiği Mun- layt Sonata filminde, piyanosunu hay- ranlarına dinletmektedir. Filmde rol icabı, bazı sür'atli sahnelerde kendisi- nin yerine geçen benzerini pek çok kimseler ayıramamaktadırlar. Haki - katen Paderefski'ye çok benzeyen bu aktörün yegâne ayrılış noktası — ©o da erbabınca anlaşılan — piyanoyu ça- lış tarzıdır. Resimde hakiki Paderefski (X) işa- retlisi olandır. Gözleriniz elâ mı? Bir Alman doktoru ortaya elâ göz- lüleri heyecana düşüren bir haber at- mıştır: Elâ gözlüler diğerlerine nazaran daha az yaşarlarmış, ve bir elâ gözlü- nün hayatı 55 yaşını aşmazmış. Bundan evvel bir doktor daha göz renklerile hayatın uzunluğu arasında bir nisbet kurmak istemiş, fakat tezini ilmi bir surette izah edemediği için na- zariyelefi reddedilmişti. Halbuki bü doktorun fikirleri bir çok sigorta şir - ketleri tarafından benimsenmiştir. Şim di bazı şirketlerin talepnamelerinde: (Sigorta edilen şahsın gözünün Trengi) diye bir hane varmış ve gözleri elâ o- lanları azami 55 yaşına kadar yaşaya - cak diye telâkki ediyorlarmış. Garip isimli filmler Vak'a Amerikada cereyan ediyor: Amerikalılardan birinin can: sine- maya gitmek istemiş. Telefon defte - timde-bulduğu en yakın sinemalardan birine telefon ederek, «bu gece ne öy- inuyor?..» diye sormuş, Sinemada telefonu alan zat, o ak - şamki filmin ismini söylemiş: — Senin üzerine vazife deği!!.. Sinema meraklısı zat hiddetlenmiş | protesto maksadis ' |le büyük bir yü « -— SÖZ ARASI ( HER GÜN BİR FIKRA Mektup yazdırırken Ömer Seyfeddinin âskerliği zama- nında emirberi bir gün kendisine: — Sizden bir şey istiyecğğim. Dedi. : Ömer Seyfeddin sordu: — Ne istiyeceksin? — Memleketteki karıma bir mek- tup göndereceğim de siz yazarsanız. — Yazayım, haydi başlar. Ömer Seyfeddin kâğıdı kalemi ha- zırladı. Emirberi söyledi: — Yazınız beyim! — Yazıyorum. Emirber söyledi. O yazdı. Mektup bitmişti: ibiz Mektubu bir kere sana okuya- yım mı? — Öküyun beyim. Ömer Seyfeddin mektubu okudu. — Bir eksik var beyim, onu da koy- sanız, mektupların da sonunda hani bir şey yazarlar, — Söyle de yazayım. | — Mektubumdaki imlâ — yanlışları için kusurumun affini dilerim. * Sokaklarda Fiçılarla Dolaşan kadınlar Amerikada, iş- ğ * çileri terfih cemi- |— yeti âzasından ol- mıyan yani İşsiz - ler, kendilerinin hallerine bir çare b u lunmamasını * rüyüş yapmışlar - dır. Bir çok pro - testo şekilleri ara sında, âzadan bir kaçı resimde gör- düğünüz gibi fıçı: larla sokaklarda * Jolaşmışlardır, bu şekil alâka uyan - dırmış, kadınların resimleri « bütün dünya gazetele - rine geçmiştir. ve (çat!.) diye telefonu kapamış.. Hâdise polise aksetmiş. Nihayet me- sele anlaşılmış ve bir hayli ' eğlence mevzuu olmuş. * | yaset NDA Musikişinas olmak İsterken | Başvekil olan adam Evvelki gün istifasını veren ve İn - giltere tarihine, monarşiyi — kurtaran bir adam olarak geçen Başvekil Bald- vin siyasete sırf arzu ve iradesile atıl- mıştır. Kambriç üniversitesinde okur- ken, siyasetle kat'iyen alâkadar olmaz- mış makinelerden de hoşlanmazmış, Daha ziyade, amcalası gibi artist, ve yahut o vakitler, pek iyi piyano çaldı - ğından maruf bir piyanist olmak istemiş, Hattâ Kuzeni kipling gibi mu- harrirliğe bile temayül göstermiş. Bir ,Jaralık ta papazlığa heves etmiş. Lâkin bunların hiç biri olamarıfış, tüccar bir ailenin yegâne oğlu oldu - |gündan ticarete atılmış, fakat ticaretten hoşlanmamış ve «ben büyük bir si- adamı olacağım, İngiltere hü- kümetinin başına geçeceğim» diyerek çalışmış, çabalamış ve hakikaten de İngiltere tarihinin en maruf şahsiyet - lerinden biri olmüştur . Fransız kadınları ve hürriyet Fransız kadınları vaziyetlerinden çok şikâyetcidirler. Kendilerine medeni hak- ların biri müstesna (vasiyetname tanzim etmek) hiç biri verilmemektedir. Fransada evli bir kadın bankaya para bile yatıramamakta ve eğer muhakkak yatırmak isterse kocasının resmi bir bir izin vesikasını evvelâ notere tescil et - ,tirdikten sonra gişeye ibraz etmek mec- | buriyetinde bulunmaktadır. c İSTER İNAN İSTER İNANMA! Limanda seyrüsefer işleri ile alâkadar bir daire, limanda işliyen vapur kaptanlarından bazılarının sefer esnasında yanlarına misafir kabul etmekte olduklarını görmüş, bu halin bir kazaya sebep olabileceğini düşünmüş ve kaptan İSTER İNAN İSTER İNANMA! okuyucu s<en: köşküne misafir kabul edilmemesi için emir vermiştir. Biz alâkadar dairenin bu tamimine bakarak bazılarının her yolcu gibi yolcuların arasımda oturmayı kendileri için küçük görmüş olabileceklerine inanıyoruz, fakat ey özün Kısası â Görmeyen Hocamız _ I——— E. Talu ———” B yetiştirmiş olduğu zevattan tanbulda bulunanlar, mektep binasln'n: | munis sakfı altında toplanarak müşterS” — hatıraların tatlı yadi ile tören yapıyorln -a Evvelsi gece de Ankaradakiler de, Kaf piç lokantasının geniş salonunda B&T sevgil P ugün, Galatasaray mektebinil böyle bir aile toplantısı yapmış, mekteplerinin samimi havasını yaşat lardı. Bu her iki toplantıda I:ıulurıâ_ı_ı'l]afııı kalblerinde bir damla zehir.. Bir _ük vardır: Birkaç Galatasaraylı nesline SF zevkini aşılamış, o mukaddes irfan ocaB — nın manevi nimetlerine maddi sıhhatm__ * kıymetini katmış, senelerce, neşe kanı—a-' H ( ğı olan temiz varlığını genç talebesil? bezletmekten haz duymuş muhterem he | camız Bay Faik'in aralarında bulunmâ” — | ması! Bi Galatasarayın gelmiş geçmiş < Ç muallimleri içerisinde onun kadar Seî"i a | ) İ leni olmamıştır. Spor kelimesinin bizce meçhul bulun” '” A duğu, jimnastiğin günah, beden terbiyt | sinin ayıb sayıldığı bir devirde, Lâwı: | lerin! «Sağlam dimağ ancak sağlam Vü' cudda bulunur» düsturunu bizde de mef*» kii fiile koyan Faik Hoca, yarım asra ya” P iaşan devamlı ve azimkâr mesaisile k"r' duğu temelin üzerinde yetişen kavi TÜF gençliğini görebilmekten bugün mah” — rumdur. e. Talihin bu gibi hazin cilveleri nadif — değildir. Lâkin yüzlerce, binlerce insaf' |P bu anda isterlerdi ki Bay Faık hir istist? â | teşkil etsin; ve talih rüyet kahilîyewil | onun, gençliğe, Türk gençliğine saygi w* sevgi ile bakmağa alışmış bulunan goz)'iw lerinden almamış olsun. Ki Galatasarayın çok kıymetli ve Vefa'f | xâr evlâdı Şükrü Kaya, hepimizin dUY” | gularımıza tercüman olarak, geçen SP y bayramında hocaya bir mektup — yazıf — onun salâhiyetli sözlerini radyoda. iŞ9'” B mek arzusunu izhar etmişti. " Bay Faik verdiği cevapta: — «.. T—'?lf_“""r maâar ömrümün en bahtiyar bir saniyesmi:, yaşarken, ne bedbahtım ki, gürmüyor b "' || lunuyorum... Onun için mektubunü”” | yalnız dinledim, ve inledim. Bu âlil SPOI', ' cuyu lütfen hatırladığınızdan doölayı Sw’_ıl sükranlarımı sunar ve emirlerinizi Yerf? ğ J ne getirmekten beni alıkoyan görmem' | liğimden dolayı bahtıma isyan edip, S7 | sarım!> Hayır, hocam; ne isyan et. ne de f“sı )İ Büugün, evet, eserini görmemek ve | memek gibi ağır bir eleme gı'riftal'sw; Fakat duyuyorsun... Ku Ve senin o faziletkâr ruhur, mm'!lek:.m , millet ve vazife aşkile çarpan tert€ İ kalbin, şu saniyede yurdun her tar dan sana teveccüh eden yüzlerce GAti saraylının candan sevgilerinden, hürt” | ve tevkir duygularından şüphesiz ki :.ı berdardır. | Varol, aziz mürebbi!... Ş İ Bun temelin sağlamlığı ile hissedeceğ”' » | fahrü- gürur, bilirim ki senin ındmd“ıal' | rüyet hassasından daha kıymetlidir. çit Gözlerinin sönen feri, yarattığın sp cu gençliğin gönlünde alev olmuş ğ' | yor. Bu, senin en büyük teseilin EL ŞO — biuvor musunuz * — 1 — İzmirin nüfusu ile I:zta.nb“l'!*nıı A w H a . a — e z V- /i V" | SÜi B ğ | fusu arasındaki fark ne kadardır? w%ıı Ğ 2 — Kâğıt yeryüzünde hangi yılda * — | 3— Matbaa makinesi kâğıdın icadiP” —— | kaç yıl sonra icad olunmuştur? HM (Cevabları yert — | ğ ' (Dünkü suallerin cevabları) yöl” 1 — Şiyociya şehri İtalyada Brentâ fezi yakınındadır. Nüfusu 25 bindir- y 2 — «Viranei cihanda ne şahız, "'î“yiâ indi abâ bedüşu ga d 69*’ ğ mısraları ile başlıyan şiir Yahya E lindir. < ewı İ 3 — Bugün Almanyanın ilhak hrıf'”ı ' emelini taşıdığı Dantzig serbest $© M £ nüfusu 200.000 dir. Burası 1919 * ——— serbest şehir haline konmuştur. — —— —

Bu sayıdan diğer sayfalar: