29 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

badi ll 1 öi ae aA S d DK LA $ ı el T5 14 Sayfa iNTİHAT VE TE Çok kıynıetli insanl yardım ediyorlardı İttihat ve Terakkide on sene Idüncü kısım Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen — | e— ——— No. 48 — RAKKİNİN — SON ar Müli Mücadeleye Evvelki hocanın sarıksız, fa - kat gayet koyu bir medrese ruhu ta - şımasına mukabil, yeni hocanın sarıklı, fakat, gayet münis ruhlu bir insan o - luşu benim kolayca dikkatimi çekmişti. Okuttuğum derslerin gerexz arabca ve gerek ulümu diniye ile alâkası bulun- duğu için kendisile münasebet tesis et- tiğim bu medrese adamile konuşa ko-ine vali tekâletini yapan Ferit Bey - ki nuşa, az zaman sonra şunu gördüm k;, o ,kâmil bir insandı, Ekseriya, İstan - bula onunla beraber sandalla geçer ve yolda konuşurduk, Bir gün, mektepten, edebiyattan ,felsefeden, arabcadan bah- sederken bana dedi ki: : Niçin sıkılıyorsunuz ? — Müuhittin bey, görüyorum ki be - nimle konuşurken sıkılıyorsunuz, Be - ni, başımdaki sarığa bakarak, her nevi terakkiye düşman olan — softalardan zannediyorsunuz. Halbuki, ben başın - daki sarığı utana ulana taşıyan insan - lardanım. Benimle serbest konuşabi - lirsiniz, çünkü ben yeniliğin, inkılâbın ve hakiki ilmin âşıkı bir Türküm! Onun Bu sözlerinden sonra, kendisi ile hakikaten serbest konuşmıya baş - ladığım zaman, gördüm ki Hasan ho - ca, emsalsiz bir mütefekkir ve emsalsiz bir insandır. Medrese tahsilini temiz ilim aşkile yapmış, bunun için bu tahsil onun üzerinde mâküs bir tesir icra et- mişti. Dar kafalı, Arablık âşığı bır sof- ta olacak yerde geniş kafalı, hür fikirli bir Türk olmuştu. Çok geçmedi, kendi- sini İttihat ve Terakki, Kastamonuya murahhas olarak gönderdi. Bugün Maarif Vekâletinde kütüpha- neler müdürü olan Hasan hoca, dünya- da tanıdığım en temiz fikirli ve en ne- zih ruhlu insanlardan biridir. Fani bir inkılâbcı, hakiki bir demokrat ve halk âşığı, dikkatli bir ilim meftunu, mütevazi, her türlü maddi hırslardan üuzak bir insan. Günlük maişet ihtiyaç- ları altında kıvrandıkca: — Heyr gün, evine odun getirmek i - çin ormana giden köylü gibi, her gün ekmeği düşünmekten bir türlü kurtu- lamadık! Diye, hayatını hoş bir teşbih ile hü- lâsa ediveren bu iyi insan, hissedersi - monuda bırakmış olduğu temiz hatıra- lar sayesindedir ki İneboludan itibaren Ankaraya kadar İnebolunun ve Kasta- monunun misafiri olarak seyahat ettik. Kastamonuda vali vekili olarak baş- ka bir iyi ittihatçıya tesadüf ettim. O - rada defterdar oarak bulunan ve Mus- tafa Kemal Paşadan aldığı emir üzeri- bir gözü olmadığı için kendisine Kör Ferit derlerdi - çok iyi bir insandı. Bilâ- hare, Kastamonu meb'usu olarak ölen Ferit te zeki, münevver, inkılâp dostu ve temiz bir adamdı. Tesadüf oraya iyi bir jandarma kumandanı da getirmişti. 908 inkilâbına karışmış zabitlerden 0- lan ve bir kaç sene evvel Aydın meb'u- su olarak ölen Emin Fikri Bey de ora- da Milli mücadele işini çok kuvvetli bir şuur ile tutmuş olanlardan biri idi. Bütün bu sebepler bir araya gelince, Kastamonu muhiti, milli mücadele davasını en iyi ve en sıkı tutan Anado- lu parçalarından biri olmuştur. Biz bu- ralardan geçerken manen kuvvetle - hniyorduk. Yeni bir âleme, yeni bir dün- yaya ve yeni bir hayata çıkmış oldu- ğumuzu hissetmemek kabil değildi. İs- tanbulun saray, Babiâli, türlü türlü ih- tiraslar elinde zebun fırkacılık muhitle- rinin pis ve fasit havasına mukabil, A- nadolunun basit ruhlu, fakat Türk duygulu ve Türk kokulu havası, bize ümit ve jinşirah veriyordu. (Arkası var) İstanbul Tramvay Şirketi 21 ikinci kânun 1911 tarihli şartnamenin 14 üncü maddesine göre İLÂN 1937 yılının 1 Hazirandan ve yeni ilâna kadar pazardan başka günlerde 'SON POSTA “Son Posta,, nın büyük deniz Doğan Bey o ak- şam Korsika lima - nından — (Uğursuz körfez) e giderken çok memnundu. Yü- zü mütemadiyen gü lüyor ve neş'esin - den şarap içmek is- tiyordu. Doğanın neş'esi- ni gören Buça da « yanamadı.. bir ara - lık kaptanın yanına sokuldu: — Nasılsınız, Do- ğan Reis? Hava çok güzel, değil mi? Doğan Buça'ya döndü: — İyi ki geldin, dedi, denizde tatlı bir rüzgâp var. Ge- minin burnunu kir - dım.. şimai sahilini takip ediyoruz. Ro - tadan anlar mısın? — Denizciliğim yoktur.. fakat, biz hep bu sahili takib ederiz, Tam yolunu ve havasını bülmuşsun! — Bir saat sonra varacak mıyız? — Bu hava ile sürmez bile.. belki da- ha önce varırız. Buça, gidecekleri körfez hakkında şu malümatı vermeğe başladı: — İlk önce sarı kayalık bir sahil gö- receğiz.. bu sahili beş dakika kadar ta- kib ettikten sonra, dil gibi uzanan ve havuza benziyen bir körfez görünecek, O körfeze girecek değiliz. Dilin cenu - buna doğru döneceğiz.. bir kaya yığı - nının arkasına sapacağız. İşte (Uğur - suz Körfez) bu kaya yığınının arkasın- da gizlenmiş gibidir.. oraya gireceğiz. — Gemiyi oradan çevirebilir miyiz? niz ki, bu sözlerile o, bir şikâyet değil, bir memnuniyet ifade eder. Köylü gi- bi ihtiyaç içinde yaşamak ve her gün «maişet odununa» giden bir insan ol-. mak ona keyif verir! Eğer arada aci - kan karnı, onu zalim pençesi altında tutmasa, kendisi için para kazanmayı tamamen unutur; fakat, bir başkası - nın işi olür, küçük insanlarin, köylüle- rin bir derdini görürse onlara derman bulmak için bir dakika düşünmez, he- men kollarını sıvar, kendisinden baş - ka herkese hayrı olan bir insandır! Kastamonunun müzahereti İşte, Kastamonu vilâyetinde uzun müddet İttihat ve Terakkiyi temsil et- miş olan bu Hasan Fehmi Efendi, bu vilâyette ittihatçılığı o kadar temiz bir duygu halinde tutmuş ve kendisini herkese o kadar sevdirmişti ki, milli mücadele tarihinde, önceleri milli ha- rekete karşı hemen her tarafta bir mu-, kavemet gösterildiği halde, Kastamo - nuda halk tarafından hiç bir aleyhtar- lik gösterilmemiştir. Hemen hemen bü- tün ittihatçılar, milli hareket tarafına geçmişler ve ittihatçılığı bir tarafa bı-| rakarak o0 zamanın tabirince millici o- luvermişlerdi. Herkes benden Hasan Fehmi Efendiyi soruyor, onu arıyordu. Onu bilmiyen, tanımıyan yoktu. Tam manasile halk adamı olan, halk kütle- leri arasında bir infilâk misyoneri gibi hareket eden bu aziz dostumun Kasta- Endülüs şövalyesi Tefrikamızı bugünden itibaren gidiş - geliş cedyveli İlk Son No. Yollar kalkış - kalkış ıoalşli - Tünel 540 23440 Tünel - Şişli 6.00 - 24.00 Şişli - Beyazıt 6.20 23.15, Beyazıt - Şişli 7T02 2400 12 Harbiye - Fatih 6.30 24,39ı Fatih - Harbiye 545 2340 A Harbiye - Aksaray 6.d0Ü 2i 12 Aksaray - Harbiye 557T 23.20 15 Taksim - Sirkeci 7T15 19.10 Sirkeci - Taksim 7.35 - 19.30 M İ,;-Maçka - Beyanıt 615 2320 ğ Beyazıt - Maçka 7.00 2405 ü Şişli (depo) Eminönü 610 6.55 ıVJ' 16Eminönü - Maçka 6.40 20.50.! — Maçka - Eminönü 7.05 20201 Ze|yg Sisli - Sirkeci 6.25 20.00| V> |*? Birkeci * Şişli İ 6.55 20.30 Â Mecidiyeköy - Eminönü 645 1845 17 Eminönü - Mecidiyeköy —T7 19.15 Â Taksim - Beyazıt 7.30 20.30 18Beyazıl - Taksim 8.02 21.10 ıgxurtuluş - Beyazıt 6.00 - 23.10 Beyazıt - Kurtuluş 645 23.55 Şişli (depo) Eminönü 605 — 6.43 19 Eminönü - Kurtuluş 6.35 - 20.45 Kurtuluş - Eminönü 6.57 20.15 in Beşiktaş - Bebek 529 — ğ g Bebek - Eminönü 5AS 2340 âlz Eminönü - Bebek 555 2420 öa| — Bebek - Beşiktaş — 100 ggıhâortaköy - Aksaray 4.50 - 20.50 ş Aksaray - Ortaköy 6.35 21.35 ı’cîğ- MBeşlktaı - Fatih 6.30 20440 ğ_r; Fatih - Beşiktaş T.10 2120 Aksaray - Topkapı GAŞ l Topkapı - Sirkeci 5.40 — 23.30 — 32 Sirkeci - Topkapı 612 2400 â Topkapı - Aksaray — 2435 İ Aksaray - Yedikule TT” ea A 33Yedlkule - Birkeci 5.45 23.35 â Sirkeci - Yedikule G17 24.05 a Yedıkuıç - Aksaray — 24dü Z | Aksaray - Edirnekapı DS 1 (p s 37 Edirnekapı - Sirkeci 545 2345 e Birkeci - Edirnekapı 6141 24.20 Edirnekapı - Aksaray — 2445 12 inci sayfada takip edeceksiniz — Hiç merak etme. İspanyolla: çe - virdikten sonra, siz nasıl olsa çevirirsi- niz! Körfez geniştir. Bir havuza ben- zer dedimse, küçük bir su birikintisin- 'den ibaret sanmayın! Oraya bazan dört beş İspanyol gemisi birden girer, Doğan Reis Korsikalı haydudun söz- lerini dikkatle dinliyordu. c Doğan çok kurnaz bir kaptandı.. Buçanın tuzağına düşmemek için, her türlü tedbire müracaat etmişti. Yirmi dört saat içinde dönmiyecek olursa, Barbaros (Uğursuz Körfez) e bir kaç gemi gönderecek ve Doğanı aratacaktı, Doğan bundan başka, gemi içinde de fertibat almıştı. Buça'nın peşini bırak- |mıyorlardı.. gemideki kuvvetli deniz - cilerden bir kaçı Buça ile çarçabuk ar- kadaş olmuştu. bu denizcilerin vazifesi Buçayı adım adım takib etmekti. Buça (Uğursuz Körfez) hakkında i- cab eden tafsilâtı verirken, Doğanım gözlerine baktı.. ve tereddüdle sordu: — Neden bu kadar heyecanlı ve dü- şüncelisiniz, kaptan? Doğan Bey gülümsedi: — Ben mi? dedi - ben bugün dünya- nın en mes'ud bir adamıyım, Buça! Bir kaç gün sonra, Papa'nın bile elde edemediği bir güzel kadına kavuşaca- ğim, — Ne diyorsun.. Papa kadın peşinde koşar mı? — Hayır.. koşmaz, Zaten ben de ko- şar demedim ya. Fakat, Allah ona da bir kalb ve iki göz vermiş. Elbette o da sevmesini bilir ve güzel bir kadına bak- makta tereddüd etmez. — Buraya vaktile bir kardinal gel - mişti.. o bize, Papanın kadınlara yan gözle bile bakmadığını ve daima Allah- la başbaşa kaldığını söylemişti. Doğan güldü.. ” — Sen gene öyle bil, Buça! Ben şimdi senin inanışlarını altüst edecek deği - lim. Bu kadın Vatikanda aylarca gizli yaşamış.. Papanın hayvani arzularına boyün eğmediği için ıssız bir adaya sü- rülmüş. Onu Barbaros buldu.. gemisi- romanı :48 Korsan Peşinde Yazan : Celâl Cengiz ne aldı. Fakat, kısmet benim imiş. — Kadın seni mi sevdi? — Eyvet. Ben de onu sevdim, Barba- ros bu kadına belki gönül vermiştir di- ye elimi uzatamıyordum. Halbuki Bar- baros, benim onu sevdiğimi anladı.. ve o kadını bana verdi. Buça gözlerini açarak mırıldandı: — Ne büyük adam..! Bizim şüövalye - nin eline böyle bir kelepir geçseydi, kimseye kaptırmaz ve koklatmazdı. — Barbaros cidden büyük adamdır, Buça! O evli iken başka bir kadına bak- maz. Hele seferde kadın adını ağzına bile almaz.. iş başında yalnız işini dü- — Korsanlar arasında böyle bir de - nizcinin nası| olup da pırlanta gibi ter- temiz kaldığına şaşıyorum. — Hiç şaşma! 'Türk denizcilerinin hepsi Barbarosa benzer.. sefere' çıkınca karılarını değil, evlâdlarını bile düşün- mezler. Buça alaylı bir gülüşte: — Tıpkı bizimkiler gibi.. Diye mırıldandı. Dalgalar artıyordu. Doğan bey sahilden yarım mil kadar uzaktan geçiyordu. Buça bütün sözleri ve hareketlerile Doğan beye o kadar itimad telkin et - mişti ki.. artık geminin kaptan yerinde dki eski dost gibi yanyana duruyorlar ve çok mühim meselelerden bahsedi - yorlardı, Doğan bey bir aralık Buçaya sordu: — Sen böyle dağlarda yaşamakfan bıkmadın mı? — Başka türlü nasil yaşıyabilirim? Don Petro beni ilk fırsatta öldürecek- tir. — Korsikalılar bu müstebid adami başlarından atamıyorlar mı? M“M Doğan Buçanın tuzağına düşmemek için tedbirler almıştı ' — Bu iş zannedildiği kadar kolay ** ği 'ş * | Doğan bey (Uğursuz körfeze girerken .. Bir saat sonra.. körfezin burnu gö Buça yüksek sesile bağırdı: ; — İşte geldik.. hemen dile girelim Doğan bey dümneni kırdı.. Dilden içeriye girdiler. | Üç yüz metre kadar ilerlediler. — Buça tekrar bağırdı: — Şimdi sağa döneceğiz... Doğan bey sağa döndü.. Küçük bir körfeze girdiler. Buça yalan söylememişti.. bıf!ı Burada bir kaç kulübeden başkâ : şey görünmiyordu. A Sahildeki kumsalda iki balıkcı dü, lerine kadar suya girmişler.. elleril” ki ağlarla balık tutmağa çabalıyofl İ dı. (Arkası var) 4 Nöbetçi Eczaneler $ Bu gece tiöbetci olan eczaneler şunlaf î İstanbul cihetindekiler: pef Aksarayda : (Pertev). Beyazıdda : ( ş| kıs). Fenerde : (Emilyadi). Karagüm? pır&“ te : (Suad). Samatyada : (Teofilos). *7 , | zadebaşında : (Asaf), Eyüpte : ( II'Vİ Atlamaz). Eminönünde : (Hüseyin m“-ı_ ' nü). Küçükpazarda : (Hikmet C€ | Bakırköyünde : (İstipan). , Beyoğlu cihetindekiler: 'ı... İstiklâl caddesinde : (Dellâ Sudal. - ; pebaşında : (Kinyoli). Karagüm y K (Hüseyin Hüsnü). İstiklât caddesin(” .. | (Limonciyan). Pangaltıda : (Na h yan). Beşiktaşta : (Ali Rıza). ğ Boğaziçi, Kadıköy ve Adalarda: Çh Üsküdarda : (Ahmediye). Alemdg:;'% (Eşref Neşet). Kadıköyünde : | | Rifat). Büyükadada : (Halk). K”bl 5 ( de : (Tanaş). # | İstanbul Üniversitesi Arttırma, Pazarlık Komisyonu İlânları Eksiltme V? Cinsi Miktarı Muhammen Teminat İhale badeli tarihi / : Lira Lira d Kriple maden 940 ton 15 tonu 1058 — 17.6.9387 19 kömürü , Odun 149000 — kilo 1 kuruş 112 DT kilosu 1 — Üniversite merkezi ile Faktilte ve onlara bağlı müesseselere alin3” ., iki kalem mahrukat yukarıda yazılı günlerde Retkörlük binasında komiSY? ayrtı ayrı ihale edilmek üzere kapalı zarf usulile eksiltmeye çıkarıla 2 — Talipler 2450 süyili ihale kanununda yazılı vesikalarile berabew'î zarilarını ihale günü saat 14 de kadar makbuz mukabilinde Rektörlüğe V K olm alıdırlar, 3 — Şartnâmeler ve listeler hergüğ Rektötlükte okunabilir. (3'33)_ ' yığv

Bu sayıdan diğer sayfalar: